Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 NİSAN 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
Abdühnühür8 yıl önce "hediyeleri"
ve "üü'Meri dağıttıktan
sonra devlete trilyonluk
uçak satan Nezih ve
Zeynel Abidin Erdem
kardeşlerin geçenlerde
Paris'te "devlet
adına" 21 milyar « K
liraya satın 2
aldığı
Abdülhamit'in
iki mührü, alay-ı ~
vâlâ ile Topkapı Sarayı
Müzesi'ne kondu. Bir
de ne görelim,
Abdülhamit'in 14
mührü, müzenin bir
köşesinde yıllardır
dururmuş da kimse
yüzüne bakmazmtş!
Salmama
Çanakkale'de Op.Dr.
Mustafa Zafer Doğan'a
iki ayda 4 bin 804 kw
elektrik tüketmiş gibi
gönderilen fatura
konusunda TEDAŞ
Çanakkale r^\
Müessese Müdürü dhp
Fikret ilter, "Sayaç fcf
sökülerek kontrol
için Sanayi Bakanlığı
Bölge Ticaret
Müdürlüğü'ne
gönderildi. Sayaçta,
hatalı endeks atma
tespit edilirse fatura
iptal edilecek" dedi.
ilter, tahsil edilemeyen
elektrik parasının
faturalarda oynama
yapılıp "salma" yoluyla
toplanmasının söz
konusu olmadığını
belirterek,
Çanakkale'de tahsilat
oranının yüzde 98'i
bulduğunu da açıkladı.
Elektronik posta: Deniz.Som@raksnet.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.2*2.512 44 97
- Yılmaz'la Baykal seçime
gitmeye karar vermiş...
"Kendi kendilerine
güvey oldular ama ortada
gelin vok!"
yrıhkçı terör örgütü PKK'nin iki numaralı
adamı Şemdin Sakık'ın Kuzey Irak'ta ya-
kalanıp Türkiye'ye getirilmesi üzerine "Sa-
kık'ın yakalanmasında neyin nasıl olduğu-
nu tam anlayamamaktan yakınanlar, Sakık'ın sor-
gulanmasından sonra ortaya çıkacak yeni bilgileri
anlamakta da zorluk çekmezler umarız" demiştik...
Bu arada, Prof.Dr. Aydın Aybay da, ABD'nin Ku-
zey Irak'tan Guam'a götürdüğü "CIA Kürtleri"nin
son durumuna ilişkin gelişmeleri aktarırken şu yo-
rumu yapmıştı:
"Kıssadan hisse: ilhan Selçuk ustamızın sapta-
ması ile bizim medyada mevzilenmiş 'CIA Türkle-
ri'nin kulaklarına küpe olsun!"
Sakık'ın Diyarbakır'daki sorgusundan yansıyan
ilk bilgilerden anlıyoruz ki 'CIA Türkleri' yalnızca
medyada mevzilenmemiş...
PKK parasıyla beslenen insan hakları savunucu-
larından, PKK'yi besleyen işadamlarına kadar ge-
CIA Turkleriniş bir cephe kurulmuş.
Cephenin içine siyasiler de girmiş.
Sakık'ın anlattığına göre, "Biz milleti değil ümme-
ti esas alırız" diyen siyasi düşünce, kurulacak bir Kürt
devleti ile yıkılacak Türkiye Cumhuriyeti'nin yerine
geçecek islam devleti arasında "sınır" sorunu olma-
yacağı mesajını vermiş.
Ayrılıkçı kesimle şeriatçı kesim arasında sağla-
nan uzlaşma, birbirlerini demeç yoluyla bile olsa
eleştirmemeye kadar uzanmış.
Böylesi bir ilişkiler yumağının içinde "kalem erba-
bı"nın da oiması normal sayılmalı.
Ancak, Sakık'ın söylediğine bakılırsa, para karşı-
lığı PKK lehine yazı yazanlar varmış ki "düşünce sa-
hibi" gazeteci ve yazarların PKK'den aldıkları para
karşılığında düşüncelerini yazıya dökmeleri biraz
garip kaçıyor!
Ama neyse ki kalemlerini PKK parasıyla satma-
yanlar da varmış:
"Bazı Türk gazeteciler bize destek için bizden pa-
ra istemiyor, gönüllü çalışıyor."
PKK propagandası karşılığında bakkal ekmek,
kasap et vermeyeceğine göre "gönüllüler" maaşla-
rını nereden alıyor acaba?
Kimin nerede çalıştığı belli; şu bizim medyadaki
"işyeri" sayısı bir elin parmaklarından az!
Parmaksız kod adlı Şemdin Sakık'ın ilk sorgusun-
da "CIA Türkleri"nin görüntüsü bulanık da olsa or-
taya çıkmaya başladı.
Guam'a götürülen "CIA Kürtleri"nden kimisinin
başının dertten kurtulmadığını anlatıyordu Prof.Dr.
Aydın Aybay: "Ne kadar ihtiyatlı olurlarsa olsunlar,
daha önce Vietnam'da ve başka yerlerde de görül-
düğü gibi gün olup devran dönünce, CIA bağlantı-
ları kişilere yüzde 100 güvence sağlamıyor."
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Hafif insanların havalanması kolay olur.
Yazara yazı yazacak yer gerekmez
Afyon Bolvadin'de babadan kalma
dükkânındaki kiracıyı çıkartıp evde
kitap koyacak yer kalmadığı için dük-
kânı hem depo olarak kullanmak hem
de daktilosunu da götürüp "yazıları-
nı yazma mekânı" olarak değerlendir-
mek istemiş Süleyman Ekim ve Bol-
vadin Sulh Hukuk Mahkemesi'nde
davaaçmış...
Mahkeme. bilirkişi vasıtasıyla yap-
tırdığı keşifte dükkânın yazarlık ama-
cıyla çalışma yeri olarak kullanılmaya
uygun olduğunu belirlemiş ve kiracı-
nın tahliyesine karar vermiş.
Vefat eden babasından kiracılığı
devralan ve mal sahibiyle arasında
bir kira sözleşmesi bile olmayan kira-
cı Mehmet Saim Doğruyol bir yan-
dan yılda 20 milyon lira kira verdiği dük-
kânı boşaltmış ama anahtarı teslim
etmemiş, öte yandan mahkemenin
kararına karşı Yargıtay'a başvurmuş.
Ve Yargıtay 6. Hukuk Daire-
si'nin 2530 esas, 2512 karar
sayılı ilamı:
"Olayda, davacı yazar oldu-
ğundan kiralananı işyeri gibi kul-
lanacağına göre, bu ihtiyacın zorun-
lu olduğu kabul edilemez. Bunun için
bir başka taşınmaza ihtiyaç olduğu
söylenemeyeceği gibi gerçekte iddi-
ada belirtilen ihtiyacın yasanın amaç-
landığt işyeri ihtiyacı niteliğinde olma-
dığı da ortadadır. Bu nedenlerle da-
vanın reddine..."
Yani, bir yazarın çalışmalarını sür-
düreceği ayrı bir mekâna ihtiyacı ola-
maz!
ÇED KÖŞESI
OKTAY EKİNCİ
'Kayserili müteahhitler...'
Geçen Kurban Bayramı tati-
linde gözüme çarpan "Mimar
Sinan'ın Torunları Mostar'a
Talip" başlıklı bir haber şöyle
başlıyordu:
" Kayserili müteahhitler,
1993'te bombalanarak yıkılan
tarihi .Mostar Köprüsü'nü 10
milyon doların altında bir fi-
yatla aslına uygun olarak ye-
niden yapabileceklerini iddia
ettiler. Mostar Köprüsü. Kanu-
ni Sultan Süleyman'ın isteği
üzerine yine Kayserili olan Mı-
mar Sinan'ın çıraklarından
Hayreddin tarafından 450 yıl
önce yaptırılmtştı..." (10 Ni-
san 1998 Yeni Yüzyıl)
Aynı habere göre, Kayseri Va-
kıflar Bölge Müdürü Mehmet
Çayırdağ,ülkemizdeki Selçuk-
lu ve Osmanlı döneminden kal-
ma tarihi eserlerin restorasyon
işini yapan müteahhitlerin ço-
ğunluğununda"Kayserili" ol-
duğunu belirttikten sonra diyor-
du ki: "Restorasyon Kayseri-
liden sorulur. Müteahhitleri-
miz Kıbrıs'tan Kırgızistan'a
konağı restore etmek bir yana.
belediyenin vahşiliğini durdur-
mak için ne yaptılar?..
Ya aynı garaj projesine tarihi
çeşmesiyle birlikte kurban edi-
len Mollaoğlu KonağTna ne de-
meli?.. 17. yüzyıldan kalma bu
mimarlik anıtı. üstelik Kayse-
ri'nın "ilk belediye başkahı
olan" Mollaoğlu tarafından da
bir süre "ilk belediye binası"
olarak kullanılmıştı. Şimdi iki-
de bir tarihten söz eden Kayse-
ri BüyükşehirBelediyesi iştebu
konağı da yerle bir ederken. Kıb-
ns"tan Orta Asya'ya kadar Türk
eserlerini korumakla öv ünen mü-
teahhitler yine nerelerdeydiler?..
Vakıflar Kayseri Müdürü de mi
bu tarih katliamının hesabını so-
ramazdı?..
Kayseri'nin kültür dokusu
içinde çok özel bir yeri olan gü-
zelim Tavukçu Mahallesi'ni ise
anımsadıkça içim burkuluyor.
Birbirinden zarif ve mimaride-
ki işlevsel taş işçiliğinin dünya-
da eşi az bulunur örneklerini ta-
şıyan sıra evlerle bezeli bu öz-
Kayseri'nin yıkıma terk edilen taş evleri, "Mimar Sinan'ın
Tofunlarını"' bekliyor... (Fotoğraf: OKTAY EKİNCİ 1997)
kadar tarihi eserlerin resto-
rasyonunu yürütüyorlar..."
Doğrusu. bunları okuyunca.
gözümün önüne ne Mostar. ne
Kıbns, ne de Kırgızistan geldi.
"Kayseri'yi" düşündüm ve da-
ha geçen yıl bile bu "talihsiz"
kentin. aynı talihsizliğini payla-
şan tarihi yapılannı anımsadım.
Sonra da tekrar Yeni Yüzyıl'da-
ki demeci okudum: "Restoras-
yon Kayseriliden sorulur!.."
Peki. söyler misiniz, yok olmak
üzere can çekişen Kayseri'nin
güzelim tarihi taş konaklan ve
hatta "yok edilen" eski binalar
acaba "kimden sorulur?"
Bir kaçını birlikte anımsaya-
lım.
Örneğin. Anadolu'daki en es-
ki taş sivil mimarlık örneklerin-
den Zennecioğlu Konağı... Dü-
şünün ki Fatih'in Istanbul'u al-
dığı yüzyıldan bu yana Kayse-
ri'yi süsleyen ve daha iki yıl ön-
cesine kadar da varlığını koru-
yabilen bu eşsiz kültür varlığı-
mız artık "yok". Neden mi? Be-
lediyenin "minibüs garajı" pro-
jesine yeraçılması için yıkıldı da
ondan. Acaba şu Mostar'a talip
olan Kayserili müteahhitler. bu
gün mahalle artık "ölüme" ter-
kedilmiş durumda. Yine geçen
yıl belediye bu uvgarlık dokusu-
nu "gece karanlığında" yık-
maya kalktı da Ka>serı Mimar-
lar Odası neyse ki buna müda-
hale etti ve durdurdu...
Önce kendi tarihinizi
koruyun
İşte bütün bunlar. sadece son
bırkaç yıl içinde olanlar. Daha
öncesiyle de birlikte Kayseri
şimdi tarihi kimliğini yitirme-
nin acısını yaşıyor. "Mimar Si-
nan'ın torunları"(!) denilen
Kayserili müteahhitler ve Vakıf-
lar Müdürü ise yıllardır bu yok
oluşa seyirci kaldıktan sonra ga-
zetelere demeç verip "Mostar'a
talibiz" diyorlar...
Bence. önce aranızda para top-
layın ve örneğin şu yıkılan Mol-
laoğlu Konağı'nı rölöve ve fo-
toğraflarına bakarak yeniden
Kayseri"yekazandınn. Kazandı-
rın ki Mostar Köprüsü'nü yerle
bir eden kültür düşmanlanyla
bu konaklan aynı şekilde orta-
dan kaldıran "hemşerilerinizi"
tarih hiç değilse aynı kara say-
falarayazmasın...
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DLMA BEHIÇAK b&h(cak(â furif.net'
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIILAS 26 \isan
'SERGUZESr ROMANINI rAZMtSTL
SU&UN, ş
DAM, S/)MİPAÇA2AC>E SSZAİ *6 Y/tftNOA OLMÜŞ-
TÜ. EĞİTIMİ ÖZSL. OC4GAK, 8/4g/)£l \s£2fR AgDtlgr
RAHMAN SAMt PAŞA TA/eAPrNDAN YAPrrRlLAN £E-
SEy, EPESİYArLA rLSlL£NMEYE GEfJÇ
I . N/IMIK K£MAL'f>EN Ç.OK.
, BAr/oAKi ü
PA DIKKA7T.E /ZLSMİŞri. SAgA IZ.OMAĞINDAKİ
KÖLEi-E1ZD£'M eS/NLEMe&E'K, 7TEK /SOMAfJI OLAMtr
SEfSSUZEfr"l<fy
YAzMIÇ, EPESİYAr-tMIZDA YEPYE-
ıV/ BİR HAISA yARArMifri. EN DOĞAL HAKLA&N-
PAN YOKSUN YAŞAMAK ZJORUMPA OLAN KÖLE-
t-ERıN KAGŞIL/IŞrtKLAK/ GÛÇI-ÜKLEfe, /O4FKA£-
YA'DAN KAÇiKlL/P ISTANBuLPA SAriLAN Pit-BE~/g'-
İN ÖYKÜSUNPE PlLE SEMSlLMISn.. fj») Se.ruven.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Her Zaman Anlaşılmamak
Bilmem dikkat ettiniz mi? Sayın Deniz Baykal
partisinin Meclis Grubu'nda yaptığı "Salı Toplan-
tılan"r\da konuşurken mühendislikle ilgili teknik
kavramlara son zamanlarda daha sık yer veriyor.
Sosyal demokrat lıder, uzun yılların dil deneyimle-
rine dayanarak geliştirdiği retoriğinde. özgün mi-
mik ve jestlere de giderek artan bir yoğunlukta
başvuruyor. Söylediklerinin anlaşılabilmesi için bü-
yük bir çaba harcıyor. Bilindiği gibi "retorik", gü-
nümüzde "dinleyici" gibi sözel iletişimde edilgen
konumda bulunanları "eğitme ilkeleri" olarak tanım-
lanıyor.
Retorik uzmanları, "dilaracılığıyla gerçekleşen tüm
iletişim biçimlerinin aynı zamanda bir sav içerme-
si gerektiğini" öneriyoıiar. "Söylemlerin dinleyici-
nin tepkisini temel alacak biçimde çözümlenmesi"
görüşünü ileri sürüyorlar. Bu anlayış son çözüm-
lemede "karşısındakini ikna etmek" ilkesine daya-
nıyor. "Tekbeyin, teklider, tekhatip"zem\r»r\depo-
litika yürüten Cumhuriyet Halk Partisi gibi "ola-
ğandışı" siyasal örgütlenmelerde liderin retoriği bu
açıdan büyük önem taşıyor.
Sayın Baykal'ın iki hafta önceki Salı Toplantı-
sı'nın video kayıtlanna bakıyorum: Hükümetin yan-
lışlannı somutlaştırmak için kullandığı "pilotaj ha-
tası" sözcüğünü söylemeye hazırlanırken, sağ eli-
nin parmaklarını boyun çizgisinin sağ yanında ve
gövdesinden kırk santim kadar uzakta birleştiriyor.
Elini bir süre havada hareketsiz tuttuktan sonra bi-
leğinden itibaren kolunu yaylandırmaya başlıyor.
Sonra elini sol omuz yönünde, -yine yaylanarak-,
harekete geçiriyor. Her şeyin çok çabuk olup bit-
mesine karşın, milletvekilleri bu jestin "havada gi-
den bir uçak" anlamına geldiğini kolayca anlıyor-
lar. Gözlerini başkanlarının el hareketine koşut ola-
rak soldan sağa çeviriyorlar. Kafalarını, onun yay-
lanan koluna uyumlu bir biçimde "biraşağı biryu-
kan" sallıyorlar.
Buraya kadar iyi! Fakat Sayın Genel Başkan tam
"pilotaj hatası" dediği anda elini kürsünün üzerin-
de duran sürahiyi işaret eder gibi ani bir hareket-
le inişe geçiriyor. Salonu bir anlık derin bir sessiz-
lik kaplıyor. Herkes birbirine bakıyor. Çünkü millet-
vekilleri uçak "pike mi yapıyor", "yere mi çakılı-
yor", yoksa "karnı üzerinde zorunlu inişe mi geçi-
yor", anlayamıyorlar. Yüz çizgilerine, bakışlanna
birtedirginlik, endişe ve yanlış anlaşılma korkusu
egemen oluyor. Neden sonra anlayanların ilk alkı-
şıyla birlikte rahatlıyorlar. Anlamayanlar da sanki an-
lamışlar gibi yapıp hep birlikte el çırpıyorlar. Bu sı-
rada Sayın Baykal aynı sözcüğü bir kez daha yi-
neliyor. Sonra, kısa bir süre için susuyor. Kendisi-
ne el çırpanları izliyor. Herkesin söylediklerini an-
ladığını sanmanın "aldatıcı" mutluluğuyla gülüm-
süyor.
Evet, anlaşıldığını sanarakaldanıyor. Çünkü "pi-
lotaj" sözcüğü havacılık dilinde bir helikopteri ya
da bir uçağı kullanmak eylemini ifade ediyor. Fa-
kat uçuştekniğindegenelde "aygıtla pilotaj", "oto-
matik pilotaj" yahut "uzaktan kumandalı pilotaj" gi-
bi, bu kavrama açıklık getiren ikinci bir sözcükle
bir arada kullanıldığı için, Başbakan Mesut Yıl-
maz'a yönelik kullandığı "pilotaj hatası" sözcüğü
ile rtedemek istediği, istenilen derinlikte kavrana-
mıyor. Sayın Baykal söz konusu eleştirisinde, "oto-
matiğe bağlanmış, pilotun müdahalesi dışında sey-
reden" bir uçağı mı, yoksa "belli birmerkezden yön-
lendihlen uzaktan kumandalı" bir uçağı mı kaste-
diyor?
Bu anlaşılamıyor. Eğer bu seçenekler söz konu-
su değil de, kastedilen doğrudan doğruya "pilot"
ise, bu durumda "pilotaj hatası "nda yardımcı pi-
lotlann payları ne kadar? "Kara kutu" nerede? Uça-
ğı kendisi kullansa. nasıl kullanacak? Rotayı kim
çizecek? Bu önemli sorular da yanıtsız kalıyor. Bu
belirsizlikler, kendisinin aldanmasına neden olma-
nın yanı sıra birçok sosyal demokratı da zor du-
rumda bırakıyor.
Türk siyasal literatüründe bu kavramın ilk kez kul-
lanıldığı günü izleyen hafta sonunda hava yoluyla
Ankara'dan ayrılan çok sayıda CHP milletvekili
gözlerini, Sayın Baykal'ın konuşmasınıtelevizyon-
lardan izlemiş, bu spesifikterminolojiyeaşinaTHY
personelinin sorgulayan bakışlarından kaçırmak
zorunda kalıp, "sıkıldıklannı" söylüyorlar. Çünkü
birisi kalkıp, "Peki, sizin uçuş ehliyetiniz var mı?"
diye sorsa, ne yanıt vereceklerini bilemiyorlar.
Şimdi videoda Sayın Baykal'ın son Salı Konuş-
ması'nagöz atıyorum: "Türkiye'nin fişiyanlış takıl-
m/ş"derken, sağ elinin iki parmağını boşluktaki "sa-
nal" prizlere sokup çıkartıyor. Milletvekillerine ba-
kıyorum... Gözlerinde yine aynı tedirginlik, yine ay-
nı endişe... Yine her şeyi anlamıyor gibiler. Ne ya-
lan söyleyeyim, ben de bir şey anlamıyorum. Bu
yazınınpekanlaşılırolamamasınınbirnedenidebu
zaten!
BULMACA SEDAT YAŞAYİN
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3 4 5 6 7 8
I I I UI
9
\
SOLDAN SAĞA:
1/ Ovma. 2/
"Senelerle ren-
gi solmuş ' Bir
tek çocuk-
luğum" (Ziya
Osman Saba)...
Karışık renkli.
3/ Dolma yap-
mak için hazır-
lanankanşım...
Yaylayadabah-
çe kulübesi...
Bir gıda madde- 8
si. 4/ Tepkilı
uçak... Tabak-
lanmış deri. 5/ Mahke-
me sonucunu gösteren
resmi belge... Köşk. sa-
ray. 6/ Domates. baharat 2
gibi şeylerle yapılarak 3
yemeklerin üzerine dö-
külen terbiye... Kötüle-
me. yerme. 7/llkelben-
lik... iskambilde koz...
Molibden elementinin
simgesı. 8/ Jokeylerın
giydiği kenarsız başlık...
Hz. Muhammed'e yar- °
dım eden \e Islamiyetin yayılmasına hizmet eden kim-
seler. 9/Alyuvar.
YUKARIDANAŞAĞIYA:1/Cinse!sogukluk.2/Mey-
veleri şekerle kaynatarak hazırlanan tatlı... Eski Yunan
mimarlığının üç bıçemınden bin. 3/ Duman lekesi... Içi-
ne sulu şeyler konulan kap... llgi eki. 4/ Kısık sesli kü-
çük keman... Yeni Zelanda'da vaşadıgı bilinen. deveku-
şuna benzer. soyu tükenmiş kuş türü. 5/ Büyük yerleşim
merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... Yakacak
odun için kullanılan oylum ölç_üsü birimi. 6/ Bir tür er-
kek deve... Bırleşmiş Milletler Orgütü'nün Ingılizce sim-
gesi. 7/ Şaşma belirten bir ünlem... tşve... Nazi partisi-
nin askeri polis örgütü. 8/ Ispanyollann sevinç ünlemi...
Halk edebi>atı şiir türlerinden biri. 9/ Konusu cansız
varlıklar va da nesneler olan resim.