Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1998 PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
Köıfez'de sularşimdilik duruldu; bölgedefd krizinperde arkasım veABD 'nin tutumunu dış siyaset uzjnanları değerlendiriy
Ortadoğu'da hassasdengelere dikkatLEY1A TAVŞANOĞLU
SUNUŞ- Vzun süren Körfez kri-
zinin ardından geçen hafta
BMGenelSekreteriKofiAn-
nan 'ın Irak Başbakan Yar-
dımcm TankAüz 'le imzala-
dığı anlaşmadan sonra siz-
cene gibi bir uzlaşma şekil-
lenebilir?
TÜRKMEN - Önce. bu-
günkü uzlaşmayı ele alahm.
İşin özünde, Saddam Hüse-
yin, Amerikalılann istediği
hemen hemen her şeyi kabul
etti. Birtakım kozmetik ayar-
lamalar yapıldı. Bunlardan
binsi, sekız sarayın denetiminde, UNSCOM'un ya-
nında bir grup diplomatın da katılması.
Bu sekiz sarayın hepsi denetime açılacak. Bunla-
rın kapsadığı alan 30 bin kılometrekare.
Ikincısi, Irak'ın egemenligi ve bağımsızlığına say-
gı gösterilmesi. Cçüncü olarak yaptınmlann ve am-
bargonun kaldınlmasının önemine değiniliyor.
- Ama ambargo fıâlâ kaldırılmıyor...
TÜRKMEN - Hayır, kaldınlmıyor. Bu denetim-
ler ıçin zaman sınırlaması yok. Ama bu krizde Sad-
dam yenildi ya da zararlı çıktı, diye bir şey söz ko-
nusu değil. Aslında siyasal bakımdan başan kazan-
dığı söylenebilir. Başlıca başansı da bu sefer öbür
bütün Arap ülkelerinin desteğini alması. Oysa ilk Kör-
fez krizi sırasında Arap ülkelerinin hemen hemen
hepsi onun karşısındaydı.
tkincisi, BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında
fıkir aynlıklan çıkması, Amerikan kamuoyunda bi-
le büjoik tereddütlerin belirmesi çok önemliydi. Do-
layısıyla bu noktadan itibaren herhalde bütün yap-
tınmlann kaldınlması amaçlanacak.
MANtSALI - Amerika. sanki hedefiediği nokta-
ya gelememiş bir pozisyonda hissediyor kendini.
Çünkü Amerika esasta silahlann yok edilmesinden
çok kendisinin bölgedeki pozisyonunu güçlendire-
cek ve kendisiyle daha rahat çalışabilecek bir yöne-
tim anyordu. Esas misyonu buydu.
Bunu bizım genış bir perspektiften görmemiz ge-
rekır. Olay sadece belli yörelerin, noktalann denet-
lenmesi meselesi değıldır. O sadece görünen kısmı-
dır. Onun altında görünmeyen, saklanan, dünya ka-
muoyunda konuşulmayan kısmı Amenka'nın böl-
geye bakış açısıdır. Dolayısıyla Amerika açısından
hadise tamamlanmadı.
Amerika açısından esas sorun, Irak'ta kendisıni
rahatsız eden bir yönetim bulunması. Bu yönetim
kaldığı sürece de Araplar nezdinde prestij sağlama-
ya başladı. Buna ek olarak Batı'nın büyük devletle-
ri arasında da yandaşlar, destekçiler toplamaya baş-
ladı. Bunlar Fransa. Rusya Federasyonu, Çin. Ame-
rika 'yı bu rahatsız ediyor.
Amerika
Haftalardır süren bekleyiş son buldu. Amerika,
Irak 'a saldmyor, saldırdı derken BM Genel
Sekreteri Kofi Annan Bağdat 'a gitti; Irak
Başbakan Yardımcısı TarıkAziz'le anlaşmayı imzaladı. Ve Amerika'nın
Irak'a bir kez daha saldırması tehlikesi şimdilik savuşturuldu. Ama
şimdilik... Bımdan sonra olacaklara, esecekrüzgârlarınyönünegöre
gelişmeler şekillenecek. Irak lideri Saddam Hüseyin, Washington 'un
belirlediği kurullarâ uymayıpyine uslu durmadığı takdirde Amerika yine
onu terbiye etme görevini üstlenmek isteyebilecek. Çünkü Amerika şu
anda Saddam 'ı istemiyor, ama istememesine rağmen de onun
altematifini bulamadığı için tahammül etmek zorunda kalıyor. Öte
yandan Amerika, Irak'a ambargonun kaldırılmasını da istemiyor. Çünkü
ambargo kalkarsa Irak satacağı petrolün geliriyle yeniden belini
doğrultup kısa zamanda bölgesel birgüç haline gelir. Amerika, îran 'ın
bölgedeki gücünden zaten kaygılanmaktayken bir de Irak 'ın yeniden
topatianmasuıı istemez. Yanişu anda Amerika, Ortadoğu 'da ve tabii ki
bütün dünyada tek süper güçtür ve isteklerini dünya âleme dikte
ettirmektedir. Körfez krizinin şimdilik aşılmasıyla, bundan sonra
olabilecekleri ve bölgenin dunanunu ele almak için biryuvarlak masa
toplantısı düzenledik. Birkaç cümle önce sayıp döktüğümüz konulan da
eski Dışişleri bakanlarından tlter Türkmen, Prof. Erol Manisalı ve dış
politika yazarımız Ergun Balcı 'yla ele aldık
Dünyanın ve bölgenin yeniden yapılanması için
de bu Körfez krizinin verdiği bir sinyal var. Ameri-
ka yenı yapılanmada pozisyonunu bölgede de tek hâ-
kim halinde bulunup Bağdat'ı şu ya da bu şekilde
halledip diğer büyüklerin potansiyel karşı çıkışlan-
na karşılık kendini güçlendirmek istiyor. Amerika
bunu yapamadı.
Bunu Kuveyt'in işgali olayındadabiliyoruz. Sad-
dam adeta Kuveyt'in işgaline doğru itelenmişti. Bu
da büyük ölçüde Amerika'nın bilgisi dahilinde ol-
du. O plan içinde baktığımız zaman, Annan'ın var-
mış olduğu anlaşma ve bunun BM Güvenlik Kon-
seyi tarafından kabul edilmesi bence esas hadise de-
ğildir.
- Sizce esas hadise nedir?
MANİSALI - Esas hadise, Amerika'nın sorunu ken-
di açısından bölgede çözememesidir. Bunun arkası
şu ya da bu bıçımde gelecektır. Amenka ve kendi-
sine karşı çıkan öbür güçlerin bu karşı çıkışlannı böl-
ge dengeleri açısından kabul etmek zorunda kala-
cak ya da yeni bir uyuşmazlık noktası ortaya çıka-
cak ve bu nokta üzerinde Amerika Bağdat rejıminı
şu ya da bu biçimde kendine uyumlu hale getirecek-
tir.
BALCI - Erol Bey'in söylediği çok doğru. Fakat
sanıyorum Erol Bey'in değindiği nokta aynı zaman-
da Amenka'nın ikilemine de. yedi yıldır Körfez'de
bulundufu ıkileme de dikkat çekıyor.
Amerika bu durumdan memnun değil. Çünkü
Saddam'la olayını halledemedi. Ama Amerika za-
ten bu sorunu yedi yıldır halledebilmiş değil. Bir de
Amerika'nın bir ikilemi şu: Saddam olaymı hallet-
se de olaylar Amerika'nın çıkarlanna son derece
ters düşen bir yönde de gelişebilir. Halletmese Sad-
dam uslu durmaz. Örneğin Saddam uslu dursa, faz-
la yaramazhk yapmasa, aslında Amerika açısından
fazla bir sakıncası yok. Çünkü Amerika Saddam'ı
devirse altematif bulamıyor. Amerika'nın en büyük
sorunu bu. Amerika yedi yıldır, Batı, Amerikan yan-
lısı bir general anyor. Onu bulduğu anda da Saddam'ı
ertesi gün devırir. Tıpkı îran'da olduğu gibi. Ama bu-
lamadığı sürece de orada Saddam'ı tutmak zorun-
da. Çünkü Irakparçalanabilir. Bunedenle Amerika
bunu göze alamıyor. Ama Saddam'ı tuttuğu zaman
da onu yola getiremiyor. Işte çıkmaz burada. Fakat
sanınm bu son olayda Amerika memnun olmamak-
la birlikte, ben yine de, Amerika bu işte kazançlı çık-
tı, diyorum. Çünkü Amerika o bombardımanı ger-
çekleştirecek durumda değildi. Bir kere dünya ka-
muoyunun tepkisi vardı. Ikincisi, bombardıman so-
runlan halletmiyordu. Üçüncüsü, bombardımandan
sonra Saddam'ın daha da kahraman olması ihtima-
liydi. Dördüncüsü, Saddam'ı öldürecek, Cumhuri-
yet Muhafizlan'nı yok edecek çapta bir bombardı-
man yapsa Saddam ortadan kalktığı anda alternati-
fı olmadığı için Irak kaosa yuvarlanırdı.
Sanıyorum, Amerika başlangıçta kendini köşeye
sıkıştırdı. Yani son derece sert açıklamalar yaptı,
büyük tehditler savurdu, askeri yığınak yaptı. On-
dan sonra da esneklik gösteremedi. Sanınm o neden-
le zorlandı. Bence bu diplomatik hal yoluyla Ame-
nka da sıkıştığı köşeden kurtulmuş oldu, rahat bir
soluk aldı.
- Orada takddığım bir nokta var. 1991 'de BM
Güvenlik Konseyi'nin 687sayılı kararı, kitle imha
silahlannın bulundukları ülkelerin denetlenmesi-
ni öngörüyor. Ama hiçbir zaman, bu kitle imha si-
lahlannın bulunduğu ülkelere müdahaleye izin
vermiyor. Amerika, Irak 'a planladığı müdahaleyi
hangi meşru zemine oturtabilirdi?
TURKMEN - Amerika"nin pek meşru zemine
baktığı yok. Latin Amerika'da neler yaptığına bakın.
Madem ki BM Güvenlik Konseyi denetimin gayet
sıkj olarak yapılması gerektiğini belirtti, Amerika ken-
dini BM Güvenlik Konseyi adına bu işı yapıyor farz
ediyor. Onun gibi bir süper güç için hukuki argüman-
lar pek ıkna edici olmuyor.
Prof. Manisalı. ''Saddam popüleroldu" dedi. As-
lında Saddam popüler olmadı. Özellıkle Arap hü-
kümetlennın Saddam Hüse>in'i tutmalan ıçın hiç-
bir neden vok. Geçen gün. MısırCumhurbaşkanı Mü-
barek. "Saddam'ın elinde bu silahlann kalması mı
iyi, yoksa Amerika'nın müdahale etmesi mi" soru-
suna, "İkisidekötü" cevabını verdi. Yani onlann gö-
zünde bela hem Saddam, hem de Amerika'nın böy-
lann azaltılması ya da arttınlmaması bakımından faz-
la etkili olmayacak. Aynca bunlar nispeten üretimi
kolay olan silahlar. Dolayısıyla silahlar konusunda
Saddam'ın geri adım atması, Irak'm gücü bakımın-
dan önemli bir sonuç getirmemiştir.
- Neden?
MANİSALI - Çünkü sarayını açan adam herhal-
de depolannda o silahlan bulundurmayacaktır. O
saraylar göstermelik olarak açılacaktır. Bana göre per-
de arkasında Amerika dışındaki güç dengelerinin,
yani Rusya, Çin, Fransa olmak üzere getirdiği bir so-
nuç.
Fransa, Çin, Rusya Federasyonu karşı çıkmasay-
dı bana göre bu anlaşma kesinlikle gerçekkşmezdi;
Amerika Irak'ı kesinlikle vururdu. O zaman Ergun
Balcı'nın söylediği sakıncalann bir kısmı da orta-
dan kalkardı. Çünkü dünya kamuoyunun yüzde
90'ını, düğmeye bastığınız zaman harekete geçirir-
siniz. O düğmelere başkalan da bastı. Aslında baş-
ka bir hesap var ki onu burada söylememız gerekır.
Ortadoğu petrolleri bugün çok önemli. Dünden ve
soğuk sa\aş döneminden de daha önemli. Çünkü
Amerika'nın 1990 sonrası dünya bazında ekono-
mik savaşı Japonya ve Avrupa'yladır. ABD'nin bu
sa\aşta pozisyonunu sürdürebilmesi için. Japon-
ya'nın bölgeye petrol açısından yüzde 90. Avru-
pa'nın yüzde 70-73 dolajında gerekMnırnı var, bu
li toplantı yapıldi: Birisi Katar'daydı. Bu, Ortadoğu
Ülkeleri Ekonomik Işbirliği Toplantısı'ydı. Bu. Ame-
rika'nın gözetiminde düzenlenmişti. Amerika bu
toplantıyı, Israil'le Arap ülkeleri arasındakı işbirlı-
ğini arttırmak için teşvik ediyordu.
Ama en Amerikan yanlısı ülkeler olan Suudi Ara-
bistan, Mısır, hatta Kuveyt bile bu toplantıya üst dü-
zey diplomatlarla katılmadı. Böylece de Ameri-
ka'nın Ortadoğu \e Israil politikasını protesto etti-
ler.
Bir ay sonra Tahran'da Islam Konferansı Örgütü
(IKÖ) toplandı. Buna. 55 Islam ülkesinin hepsi en
üst düzeyde katıldılar. Bu da lran'ın büyük bir za-
feri oldu. Amenka burada büyük yenilgiye uğradı.
tkincisi, Amerika'nın İran ve İrak'a karşı çifte
kuşatma polıtıkası vardı. Bu da bozguna uğramış du-
rumda. Amenka. lran'ı tecnt edemedi. Çifte kuşat-
ma politikasının ikinci a>ağı olan Irak'ta da Mesut
Barzani 1996da Saddam'la ışbirliği vaptı. Böylece
Saddam'ın peşmergelen Talabani'vi Erbil'den ko-
varak kentı aldılar. Sözüm ona Amenka, Barzani'yi
Saddam'a karşı koruyordu. ama Barzani gitti. Sad-
dam'la işbirliği yaptı. Buna karşılık Celal Talabani
de Iran'la ışbirliği yaptı. Yani kızlardan birisi davul-
cuya. öbürü de zurnacıya kaçtı.
M4NİSALI - Burada bir şey eklemek istiyorum.
•\rtik bu dönem eski dönemden farklı. Öbürbüvük-
CçuzmanK.orlez'dekisondurumutartıştı.SoldansağaLe>la la\şanoğlu,dışp!jiıUKj\^anmı/Lryunhidlcı,t;5İu lltci ı urkmen ve Prof. EroJ Manisalı.
BalCI: Körfez'i ele alırken
Iran ve Irak arasındaki
dengeyi de düşünmek
lazım. Amerika için ideal
durum Iran'la Irak'uı aynı
seviye olmalandır. Bir de
Irak'ın, komşulannın
iştahını kabartacak kadar
güçsüz olmaması gerekiyor.
le bir müdahalesidir.
Amerika müdahale ermedi. çünkü
kendi kamuoyunda büyük bir tepki
oluşacaktı. Bu tepkınin oluşmasında
Batı'nındabazı kabahatleri oldu. But-
ler. çok iyı bir diplomat ve deneyım-
lı bir kışi, ama vahim bir hata yaptı.
Dedı kı:
"Irak, eündeki kûnyasal >e biyolo-
jik silahlarla Tel Aviv'i mahvedebilir."
Bu büyük bir hata, çünkü bu söz-
ler Amenka'nın lsrail namına bu si-
lahlan tahnp etmek ıstedığı izlenimı-
nı doğurdu. Birde Saddam'ın iddiası
vardı. Evet, UNSCOMBM'ninhe-
yeti. ama üyelerinin çoğu Amerikalılardan oluşuyor.
diyordu. Arap kamuoyu bu konularda çok hassas.
Körfez krizi sırasında olan bir hadıseyi burada
anlatmakta yarar var. Körfez krizi sırasında Mısır.
Amerika'nın müttefikiydi. Suudi Arabistan'a 30 bin
asker gönderdi. Bu Mısırlılar, Irak ordusuyla sava-
şacaktı. Ama birden, bunlar cephede mevzilendik-
leri sırada Irak'ın Israil'e bir fuze attığı öğrenildi.
Bütün Mısırlı askerler hep bir ağızdan. "Allahü ek-
ber", diye bağırmaya başladılar. Arap dünyası bu.
Ama haklı olduklan noktalan da bulmak lazım.
lsrail"ın elinde nükleer silahlar var. Kımyasal silah-
lann yasaklanması anlaşmasını da onaylamadı. Kim-
yasal silahlan \ar.
Araplara çok da banşçı bir devlet olarak görün-
müyor. lsrail "Bizdemokratikbir ülkeyiz" diyor, ama
demokratik ülke olması şimdiye kadar Arap ülkele-
rine saldırmasını engellemedi. Bu kıstas farkı da
Araplan rahatsız ediyor.
MANİSALI - Arap dünyasında yönetimlerle yö-
netim dışı kitleleri ayırmak lazım. Oralarda yöne-
timler genellikle halk kitlelerinden kopukturlar. Arap
dünyasında. halk kitleleri için, Saddam gibi dahi ol-
sa, Amerika'ya başkaldıran bir liderin bulunması Mı-
sır'da da, Kuveyt'te de, Suudi Arabistan'da da. Ür-
dun'de de destek buluyordu. Saddam o yönüyle de
bir popülarite kazanmıştı. Amerika ve krizin odak
noktası açısından bunun iki ayağı var. Biri lsrail. öbü-
rü de petrol. Gerisinde, istikrar olsun ya da olmasın.
hiç önemli değil. Petrol ol-
masa, lsrail olmasa. Orta-
doğu'ya. Afganıstan'a na-
sıl bakılıyorsa öyle bakılır.
Amerika. askeri güç yığ-
mak ve Saddam'a geri adım
attırmakla aslında amaçla-
nndan ikisine de ulaşama-
dı. Kimyasal ve bıyolojık
silahlar kolay saklanabilen
silahlar olduklan için Sad-
dam bunlan zaten sakla-
mışsa saklamıştır. Bunla-
nn uzaktan da tespiti zor.
Şimdi denetime açılma-
sı. bundan sonra bu silah-
TÜrkmeti: Amerika
Bağdat'a kadar olan kara
savaşına girseydi çok büyük
kayıplar verecek, kamuoyu
da aleyhine dönecekti.
Amerika'nın artık
Ortadoğu'ya sadece Irak
değil, daha geniş bir açıdan
bakması lazım.
bölgeyi tamamıy la elinde tutması gerekiyor. Ama bu
da yetmiyor.
- Peki bu bağlamda Hazar petrolleri konusunda
ne gibi hesaplaryapıyor Amerika?
MANİSALI - Ona göre Hazar çevresindeki pet-
rollerin üretımınin artmaması lazım. Çünkü bu. em-
me basma tulumba gibi. Orada üretim artıp Ameri-
ka dışı güçlerin eline geçerse Ortadoğu'nun strate-
jik önemi bırdenbire düşer.
Soğuk Savaş döneminde dünvada statik bir den-
ge vardı; 1990 sonrası dinamik birdengeye geçti. Ya-
ni teknolojı, doğal kaynakları elde tutma. pazarlan
elde tutma savaşı...
Batı büyükleri çizmeyi aşmadan belli ölçüde ken-
di aralannda rekabet edebıliyorlardı. Çünkü karşı-
lannda öcü vardı. Bugün o sınırlar kalktı. Çok daha
kaypak bir zemin vardır ve dinamik dengeye geçil-
miştir. Yani karşılannda asken tehdit, Doğu Bloku
tehdidi voktur. Artık ekonomik savaş son noktasına
kadar uygulanacaktır.
Biri bu savaşta yerinde sayarsa öbür taraf öne çı-
kıyor. Yani Avrupa yerinde sayarsa Japonya'yla
Amerika öne çıkacaktır. Bu bileşik kaplar hesabı
gibi. Ola>lan birlikte görmek lazım. 1990 sonrası
süreçte Ortadoğu'nun yeri nedir? Bu, şirketlerin bir-
leşmesine kadar gidiyor. O bütünlük içindekı krizi
bizım ele almamız gerekir. diye düşünüyorum.
BALCI - Erol Bey'in verdiği çerçeve geniş açı-
dan son derece doğru. Irak krizini ele alırken Ame-
rika'nın genelde Oıtadoğu politikasının içine yerleş-
tinrsek daha sağlıklı bir sonuca varabiliriz.
ABD Başkanı Clinton, kendi halkı ve dünyaya
Irak'ı niye bombalayacağını izah edemedi. Yönetim-
lerle kitleleri birbirinden ayınrsanız. kitlelerde Sad-
dam'a karşı olmaması gereken bir eğilim var.
- Peki bu durumda kitleler neden Saddam 'a eği-
lim gösteriyor?
BALCI - Çünkü Ortadoğu'da Araplan esas ezen
lsrail. Amerika Israil'e hiçbir şey yapmıyor. lsrail
Başbakanı Netanyahu'ya kesinlikle dokunmuyor.
Irak bir hata ya da kaçamak yaptı diye Irak'a yük-
leniyor. Ortadoğu banş sürecinde Amerika'nın hiç-
bir şey yapamaması, Amerika'nın birtakım yenilgı-
lerini ortaya çıkanyor. Bunun en son örneğıni ge-
çen > ıl gördük. Geçen > ıl Ortadoğu'da iki çok önem-
ler, Amerika'yı dinlemek istemiyorlar. Ya-
ni. "Sen lran'ı yok etmek istiyorsun. bîz
tran'ı destekliyoruz. Senin ambargonu bo-
zuyoruz. Irak'ı sana \erdirme>iz" di>or-
lar. "'lanı Fransa başta olmak üzere öbürbü-
vükler, Ortadoğu'nun bütününü petrol ola-
rak Amerika'ya bırakmak istemiyorlar.
Geri plandaki kavga esas. Amerika'nın
tek başına Ortadoğu'v a yerleşmesinı en-
gellemek için verilivor.
B.\LCI - Amerika'nın bir global planı
olması beklenir, \e vardır da. Ama Orta-
doğu'da o planı uvgulayamıyor.
-\eden?
BALCI - Vietnam'da da kafasındaki o
planı uygulamaya çalıştı. olmadı. tran'da da başara-
madı. Yani toplumlann iç dinamiği dışandan gelen
müdahalelerle yönlendirilemiyor. Amerika bunu
özellikle de Ortadoğu'da yapamıyor. Örneğin Isra-
il'le Araplar arasındaki ilişkileri düzeltemiyor. Böy-
le olunca da kendisiyle Araplar arasındaki ilişkile-
ri düzeltmekte yetersiz kalıyor. O zaman da Saddam
gibi acımasız bir diktatör Araplann gözünde prestij
kazanıyor.
TURKMEN - Arap kamuoyunun Amerika"dan
nefret ettiği gibi bir sonuca varmayalım. Öyle bir şey
yok. Arap kamuoyu esas lsrail"den nefret ediyor.
Belki Araplar Amerika'ya kızıyorlar, ama nefret bi-
raz aşın bir sözcük oluyor. O bölgedeki en hâkim
siyasal, askeri ve ekonomik güç Amerika. Sorunla-
n birbiriyle bağlarken dikkat etmek lazım. Bir yan-
dan, Amerika ne pahasma olursa olsun Ortadoğu'da-
ki petrolü elinde tutmak istiyor. diyoruz. Bir yandan
da, Irak'ı Kuveyt'e karşı kışkırtan da Amerika'dır di-
yoruz. Bunlar birbirini tutmuyor. Amerika'nın, Ku-
veyt'in işgali, Suudi Arabistan'ın kuzeydoğusunun
işgalinden ne çıkan olabilir? Bunu niçin teşvik et-
sin? Bakın. Amerika'nın Bağdat'taki bü>'ükelçisi Ap-
rilGlasby'yi tanıyorum. Diplomatik kariyeri boyun-
ca birçok konuda yanılmış olan bir kadındır. April
Glasby, Saddam'dan aylarca önce randevu ıstemiş,
Saddam onu birtürlü kabul etmemişti. Onu, ani ola-
rak Saddam'a götürdüler. April Glasby de ne diye-
ceğini şaşırdı. Esas bir hata yaptı. Saddam'ın saldır-
mayacağı kanısına vardı.
Ve saldından üç gün önce
izne çıktı.
Petrole gelelim. Ortado-
ğu petrolleri Orta Asya ve
Kafkas petrollennden çok
daha önemli rezervler. Bun-
lann on-on beş mıslı fazla
Aynca, Ortadoğu petrolü
var dıve Amerika neden
Orta Asya \e Kafkas pet-
rollenni gelıştırmek ıste-
mesin? Mesele şu:
Dünyada petrol ihtiyacı
artıyor. Burada Ameri-
ka'nın global planına gel-
mek istiyorum. Şu kesin ki
dünyada tek bir süper güç
var, o da Amerika. Çünkü, hiç
kimseninkıyle kıyaslanama-
yacak bir askeri gücü var.
Dünya gelirinin yüzde
30'unu elinde bulunduruyor.
Özellikle askeri teknoloji ala-
nında bütün ülkelerden daha
ileri.
Şimdi, bu süper güç var, bir
de bölgesel güçler var. Bun-
lan dengelemek o kadar da
zor değil. Çünkü aslında Av-
rupa'yla Amerika arasında
doğal bir ittifak var. Ameri-
ka ile Japonya arasında da
doğal bir ittifak bulunuyor. Bence bu mücadele da-
ha çok önce bölgesel güçler arasında olacak. Ame-
rika bundan yararlanabilir. Ama petrol konusunda
şu anda sıkıntılı bir durum yok.
"Amerika Irak'ın yeniden petrol üretimine başla-
masmı istemiyor. Çünkü bu, fij'atlan düşürür" de-
niyor.
- İyi de neden hâlâ Irak üzerindeki ambargo
kalkmıyor?
TÜRKMEN - Bu büyük devletlerin planlannı
abartmamak lazım. Büyük devletler a>Tiı zamanda
en büyük hatalan yapan de\ letlerdir. Bakın, Vietnam
kadar büyük bir hata olabilir mi?
Amerika, Irak konusunda kendi kendini çıkmaza
soktu. Yani Saddam kaldığı sürece Irak'a nefes al-
dırtmayacak. Çünkü Saddam'ı Körfez krizinde yok
edemedi.
- İstedi de mi yok edemedi, yoksa gücü mü yet-
medi?
TÜRKMEN - Kayıplan göze alamadı. Amerika,
Bağdat'a kadar olan kara savaşına girseydi çok bü-
yük kayıplar verecek. kamuovTj da aleyhine döne-
cekti. Amerika'nın artık Ortadoğu'ya sadece Irak de-
ğil, daha geniş açıdan bakması lazım. Bu politika-
nm başanlı olmadığını görmesi gerekiyor.
Birkaç ay sonra ambargo kalksa bu, Saddam Hü-
seyin'i güçlendinr mi, zayıflatır mı? Saddam kadar
ülkesine kötülük yapmış bir kişiyı zor bulursunuz.
Ülkesinı 1 trilyon dolar zarara soktu. Günün birin-
de Irak halkı bunu tartışacak. Belki Irak'ın normal
yaşama dönüşünü kolaylaştırmak ve Irak'ın içinde-
ki çözümü kolaylaştınnada yardımcı olabilir.
Komplo teorllerl ve dtesi
MANİSALI - Stratejık ürünler, yani petrolün bu-
lunduğu bölgelerde Amerika demokrası istemez.
Demokrasi olursa Musaddıkdönemine benzer, pet-
rolü ben işleteceğim, derler. Amenka aynca bölge-
sel güç odağı oluşturacak ülke istemez. Iran'a mü-
dahale edemiyor; Iran ekonomik ve silah açısından
güçlü bir ülke. Amerika, Irak'a ambargoyu kaldınr-
sa Irak, bölgesel bir güç odağı olur. Başta AîneÜka
olmak üzere büyüklerin burada iki koşulu var. Pet-
rolü ve Israil'i korumak ıstiyorsak demokrasi olma-
yacak. Ikincisi, bölgesel güç odağı olmayacak. Am-
bargoyu da, Irak'ın bölgesel güç odağı haline gel-
memesi için kaldırmıyor. Bakın. 1989-90-91'de
Irak'ta her yer silah doluydu. Petrolünü dünya pa-
zanna istediği gibi satabiliyordu. Muazzam bir pet-
rol gelın vardı. Üstelık marjinal bir ülke de değildi.
Ekonomik gücünü geliştirecek potansiyele de sahip-
ti. Ambargo kalktığı zaman Irak, petrolünü rahat sa-
tar, büyük gelır elde eder ve 10 yıl içinde kendini to-
parlayarak devasa bir ülke haline gelir. Amerika bu-
nu istemiyor. "O zaman benim açmidan kontrolü güc-
teşir" diyor.
TÜRKMEN - Ben bu komplo teorilerine çok da
ınanmıyorum.
MANİSALI - Sonuca bakmak lazım. Sonuçta kim
kazandı? Amerika.
TÜRKMEN - Evet de, Saddam'ın hiç mı kabaha-
ti yok?
MANİSALI - Saddam tabii ki kabahatlı ve deli.
Ama o deliyi kullananlara da bakmak lazım. Silah
alımlanna bakın. lran-Irak savaşında Amerika Bağ-
dat'a bilgi verdi. Bombalanacak yerlerin nereleri ol-
duğunu bildirdi.
BALCI - Ben de komplo teorisini soyuı buluyo-
rum. Bakın, Apnl Glasby gerçektenacemi:e bir ko-
nuşma yaptı. "Kuveyt'le aranızdakisınır anlaşmaz-
hğuıda ,4merika ta>ır almayacak" gibi Saddam'a
bir söz söyledı. Ama sonradan Amerikan Dışişlen
Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Apnl Glasby,
Saddam'ı uyarmış ve "Irak Kuveyt'e bir çıkarmaya-
parsa Amerika bunu kabul etmezr
demi« Ameri-
ka'nın burada Irak'a yeşil ışık yaktığından ben de
kuşkuluyum.
TÜRKMEN - Yakmış olsa bile Saddam nasıl olur
da bir büyükelçinin sözü üzerine hareket edebilir?
MANİSALI - Saddam inanır. Adam kiıleleri ar-
kasında görüyor.
BALCI - Ben ambargo konusuna gelmek istiyo-
rum. Gerçekten de Amerika Irakın güçlenmesini is-
temez. Ama bir de petrol fiyatlannın düşrresi isten-
miyor. teorisı v ar. Bir gerçek var. Ambargcdan son-
ra dünya piyasalannda Irak'ın boşalttığı yvn Suudi
Arabistan ve Ku\eyt doldurdu. Bu da günie 3 mil-
yonvaril petrol. Suudi Arabistan bunun yüzde 75'ini.
Kuveyt de yüzde 25'ini karşıhyor. 1991-96 arası
Suudi Arabistan'ın günlük petrol üretimi 5 4 milyon
varilden 8 milyon varile çıktı. Ve Suudi Arabistan
bu dönem içinde 70 milyar dolar kazandı. İCörfez'ı
ele alırken Iran ve Irak krasındaki dengeyi ce düşün-
mek lazım. Amerika iç^ı ideal durum Iran'a Irak'ıc
aynı seviyede olmalandır. .Amerika için cok zayıf
bir Irak, çok güçlü bir Irak kadar tehlikelicır. Zayıf
bir Irak parçalanabilir. Güneyi Iran'a gide>ilir. Ku-
zeyde bir Kürt devleri kurulabilir. Ûyle bı şey ol-
duğu anda da Türkiye, îran ve Suri>e Kuzjy Irak'a
müdahale ederler. Yani Irak'ın. komşulamın işta-
hını kabartacak kadar güçsüz olmaması geekiyor.
Lr - 'M.^BM
Manİsali: Amerika ve
krizin odak noktası
açısından iki ayak var. Bıi
îsrail, öbürü de petrol.
Gerisinde istikar olsun yı da
olmasın hiç önemli değil
"~^2to[ J p B ^ E j P
etr
°l olmasa, îsrail olrmsa,
Üll^^K \ fc a
**L^İ Ortadoğu'ya Afganistan a
nasıl bakılıyorsa öyle baiılır.