14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1998 PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI Köıfez'de sularşimdilik duruldu; bölgedefd krizinperde arkasım veABD 'nin tutumunu dış siyaset uzjnanları değerlendiriy Ortadoğu'da hassasdengelere dikkatLEY1A TAVŞANOĞLU SUNUŞ- Vzun süren Körfez kri- zinin ardından geçen hafta BMGenelSekreteriKofiAn- nan 'ın Irak Başbakan Yar- dımcm TankAüz 'le imzala- dığı anlaşmadan sonra siz- cene gibi bir uzlaşma şekil- lenebilir? TÜRKMEN - Önce. bu- günkü uzlaşmayı ele alahm. İşin özünde, Saddam Hüse- yin, Amerikalılann istediği hemen hemen her şeyi kabul etti. Birtakım kozmetik ayar- lamalar yapıldı. Bunlardan binsi, sekız sarayın denetiminde, UNSCOM'un ya- nında bir grup diplomatın da katılması. Bu sekiz sarayın hepsi denetime açılacak. Bunla- rın kapsadığı alan 30 bin kılometrekare. Ikincısi, Irak'ın egemenligi ve bağımsızlığına say- gı gösterilmesi. Cçüncü olarak yaptınmlann ve am- bargonun kaldınlmasının önemine değiniliyor. - Ama ambargo fıâlâ kaldırılmıyor... TÜRKMEN - Hayır, kaldınlmıyor. Bu denetim- ler ıçin zaman sınırlaması yok. Ama bu krizde Sad- dam yenildi ya da zararlı çıktı, diye bir şey söz ko- nusu değil. Aslında siyasal bakımdan başan kazan- dığı söylenebilir. Başlıca başansı da bu sefer öbür bütün Arap ülkelerinin desteğini alması. Oysa ilk Kör- fez krizi sırasında Arap ülkelerinin hemen hemen hepsi onun karşısındaydı. tkincisi, BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında fıkir aynlıklan çıkması, Amerikan kamuoyunda bi- le büjoik tereddütlerin belirmesi çok önemliydi. Do- layısıyla bu noktadan itibaren herhalde bütün yap- tınmlann kaldınlması amaçlanacak. MANtSALI - Amerika. sanki hedefiediği nokta- ya gelememiş bir pozisyonda hissediyor kendini. Çünkü Amerika esasta silahlann yok edilmesinden çok kendisinin bölgedeki pozisyonunu güçlendire- cek ve kendisiyle daha rahat çalışabilecek bir yöne- tim anyordu. Esas misyonu buydu. Bunu bizım genış bir perspektiften görmemiz ge- rekır. Olay sadece belli yörelerin, noktalann denet- lenmesi meselesi değıldır. O sadece görünen kısmı- dır. Onun altında görünmeyen, saklanan, dünya ka- muoyunda konuşulmayan kısmı Amenka'nın böl- geye bakış açısıdır. Dolayısıyla Amerika açısından hadise tamamlanmadı. Amerika açısından esas sorun, Irak'ta kendisıni rahatsız eden bir yönetim bulunması. Bu yönetim kaldığı sürece de Araplar nezdinde prestij sağlama- ya başladı. Buna ek olarak Batı'nın büyük devletle- ri arasında da yandaşlar, destekçiler toplamaya baş- ladı. Bunlar Fransa. Rusya Federasyonu, Çin. Ame- rika 'yı bu rahatsız ediyor. Amerika Haftalardır süren bekleyiş son buldu. Amerika, Irak 'a saldmyor, saldırdı derken BM Genel Sekreteri Kofi Annan Bağdat 'a gitti; Irak Başbakan Yardımcısı TarıkAziz'le anlaşmayı imzaladı. Ve Amerika'nın Irak'a bir kez daha saldırması tehlikesi şimdilik savuşturuldu. Ama şimdilik... Bımdan sonra olacaklara, esecekrüzgârlarınyönünegöre gelişmeler şekillenecek. Irak lideri Saddam Hüseyin, Washington 'un belirlediği kurullarâ uymayıpyine uslu durmadığı takdirde Amerika yine onu terbiye etme görevini üstlenmek isteyebilecek. Çünkü Amerika şu anda Saddam 'ı istemiyor, ama istememesine rağmen de onun altematifini bulamadığı için tahammül etmek zorunda kalıyor. Öte yandan Amerika, Irak'a ambargonun kaldırılmasını da istemiyor. Çünkü ambargo kalkarsa Irak satacağı petrolün geliriyle yeniden belini doğrultup kısa zamanda bölgesel birgüç haline gelir. Amerika, îran 'ın bölgedeki gücünden zaten kaygılanmaktayken bir de Irak 'ın yeniden topatianmasuıı istemez. Yanişu anda Amerika, Ortadoğu 'da ve tabii ki bütün dünyada tek süper güçtür ve isteklerini dünya âleme dikte ettirmektedir. Körfez krizinin şimdilik aşılmasıyla, bundan sonra olabilecekleri ve bölgenin dunanunu ele almak için biryuvarlak masa toplantısı düzenledik. Birkaç cümle önce sayıp döktüğümüz konulan da eski Dışişleri bakanlarından tlter Türkmen, Prof. Erol Manisalı ve dış politika yazarımız Ergun Balcı 'yla ele aldık Dünyanın ve bölgenin yeniden yapılanması için de bu Körfez krizinin verdiği bir sinyal var. Ameri- ka yenı yapılanmada pozisyonunu bölgede de tek hâ- kim halinde bulunup Bağdat'ı şu ya da bu şekilde halledip diğer büyüklerin potansiyel karşı çıkışlan- na karşılık kendini güçlendirmek istiyor. Amerika bunu yapamadı. Bunu Kuveyt'in işgali olayındadabiliyoruz. Sad- dam adeta Kuveyt'in işgaline doğru itelenmişti. Bu da büyük ölçüde Amerika'nın bilgisi dahilinde ol- du. O plan içinde baktığımız zaman, Annan'ın var- mış olduğu anlaşma ve bunun BM Güvenlik Kon- seyi tarafından kabul edilmesi bence esas hadise de- ğildir. - Sizce esas hadise nedir? MANİSALI - Esas hadise, Amerika'nın sorunu ken- di açısından bölgede çözememesidir. Bunun arkası şu ya da bu bıçımde gelecektır. Amenka ve kendi- sine karşı çıkan öbür güçlerin bu karşı çıkışlannı böl- ge dengeleri açısından kabul etmek zorunda kala- cak ya da yeni bir uyuşmazlık noktası ortaya çıka- cak ve bu nokta üzerinde Amerika Bağdat rejıminı şu ya da bu biçimde kendine uyumlu hale getirecek- tir. BALCI - Erol Bey'in söylediği çok doğru. Fakat sanıyorum Erol Bey'in değindiği nokta aynı zaman- da Amenka'nın ikilemine de. yedi yıldır Körfez'de bulundufu ıkileme de dikkat çekıyor. Amerika bu durumdan memnun değil. Çünkü Saddam'la olayını halledemedi. Ama Amerika za- ten bu sorunu yedi yıldır halledebilmiş değil. Bir de Amerika'nın bir ikilemi şu: Saddam olaymı hallet- se de olaylar Amerika'nın çıkarlanna son derece ters düşen bir yönde de gelişebilir. Halletmese Sad- dam uslu durmaz. Örneğin Saddam uslu dursa, faz- la yaramazhk yapmasa, aslında Amerika açısından fazla bir sakıncası yok. Çünkü Amerika Saddam'ı devirse altematif bulamıyor. Amerika'nın en büyük sorunu bu. Amerika yedi yıldır, Batı, Amerikan yan- lısı bir general anyor. Onu bulduğu anda da Saddam'ı ertesi gün devırir. Tıpkı îran'da olduğu gibi. Ama bu- lamadığı sürece de orada Saddam'ı tutmak zorun- da. Çünkü Irakparçalanabilir. Bunedenle Amerika bunu göze alamıyor. Ama Saddam'ı tuttuğu zaman da onu yola getiremiyor. Işte çıkmaz burada. Fakat sanınm bu son olayda Amerika memnun olmamak- la birlikte, ben yine de, Amerika bu işte kazançlı çık- tı, diyorum. Çünkü Amerika o bombardımanı ger- çekleştirecek durumda değildi. Bir kere dünya ka- muoyunun tepkisi vardı. Ikincisi, bombardıman so- runlan halletmiyordu. Üçüncüsü, bombardımandan sonra Saddam'ın daha da kahraman olması ihtima- liydi. Dördüncüsü, Saddam'ı öldürecek, Cumhuri- yet Muhafizlan'nı yok edecek çapta bir bombardı- man yapsa Saddam ortadan kalktığı anda alternati- fı olmadığı için Irak kaosa yuvarlanırdı. Sanıyorum, Amerika başlangıçta kendini köşeye sıkıştırdı. Yani son derece sert açıklamalar yaptı, büyük tehditler savurdu, askeri yığınak yaptı. On- dan sonra da esneklik gösteremedi. Sanınm o neden- le zorlandı. Bence bu diplomatik hal yoluyla Ame- nka da sıkıştığı köşeden kurtulmuş oldu, rahat bir soluk aldı. - Orada takddığım bir nokta var. 1991 'de BM Güvenlik Konseyi'nin 687sayılı kararı, kitle imha silahlannın bulundukları ülkelerin denetlenmesi- ni öngörüyor. Ama hiçbir zaman, bu kitle imha si- lahlannın bulunduğu ülkelere müdahaleye izin vermiyor. Amerika, Irak 'a planladığı müdahaleyi hangi meşru zemine oturtabilirdi? TURKMEN - Amerika"nin pek meşru zemine baktığı yok. Latin Amerika'da neler yaptığına bakın. Madem ki BM Güvenlik Konseyi denetimin gayet sıkj olarak yapılması gerektiğini belirtti, Amerika ken- dini BM Güvenlik Konseyi adına bu işı yapıyor farz ediyor. Onun gibi bir süper güç için hukuki argüman- lar pek ıkna edici olmuyor. Prof. Manisalı. ''Saddam popüleroldu" dedi. As- lında Saddam popüler olmadı. Özellıkle Arap hü- kümetlennın Saddam Hüse>in'i tutmalan ıçın hiç- bir neden vok. Geçen gün. MısırCumhurbaşkanı Mü- barek. "Saddam'ın elinde bu silahlann kalması mı iyi, yoksa Amerika'nın müdahale etmesi mi" soru- suna, "İkisidekötü" cevabını verdi. Yani onlann gö- zünde bela hem Saddam, hem de Amerika'nın böy- lann azaltılması ya da arttınlmaması bakımından faz- la etkili olmayacak. Aynca bunlar nispeten üretimi kolay olan silahlar. Dolayısıyla silahlar konusunda Saddam'ın geri adım atması, Irak'm gücü bakımın- dan önemli bir sonuç getirmemiştir. - Neden? MANİSALI - Çünkü sarayını açan adam herhal- de depolannda o silahlan bulundurmayacaktır. O saraylar göstermelik olarak açılacaktır. Bana göre per- de arkasında Amerika dışındaki güç dengelerinin, yani Rusya, Çin, Fransa olmak üzere getirdiği bir so- nuç. Fransa, Çin, Rusya Federasyonu karşı çıkmasay- dı bana göre bu anlaşma kesinlikle gerçekkşmezdi; Amerika Irak'ı kesinlikle vururdu. O zaman Ergun Balcı'nın söylediği sakıncalann bir kısmı da orta- dan kalkardı. Çünkü dünya kamuoyunun yüzde 90'ını, düğmeye bastığınız zaman harekete geçirir- siniz. O düğmelere başkalan da bastı. Aslında baş- ka bir hesap var ki onu burada söylememız gerekır. Ortadoğu petrolleri bugün çok önemli. Dünden ve soğuk sa\aş döneminden de daha önemli. Çünkü Amerika'nın 1990 sonrası dünya bazında ekono- mik savaşı Japonya ve Avrupa'yladır. ABD'nin bu sa\aşta pozisyonunu sürdürebilmesi için. Japon- ya'nın bölgeye petrol açısından yüzde 90. Avru- pa'nın yüzde 70-73 dolajında gerekMnırnı var, bu li toplantı yapıldi: Birisi Katar'daydı. Bu, Ortadoğu Ülkeleri Ekonomik Işbirliği Toplantısı'ydı. Bu. Ame- rika'nın gözetiminde düzenlenmişti. Amerika bu toplantıyı, Israil'le Arap ülkeleri arasındakı işbirlı- ğini arttırmak için teşvik ediyordu. Ama en Amerikan yanlısı ülkeler olan Suudi Ara- bistan, Mısır, hatta Kuveyt bile bu toplantıya üst dü- zey diplomatlarla katılmadı. Böylece de Ameri- ka'nın Ortadoğu \e Israil politikasını protesto etti- ler. Bir ay sonra Tahran'da Islam Konferansı Örgütü (IKÖ) toplandı. Buna. 55 Islam ülkesinin hepsi en üst düzeyde katıldılar. Bu da lran'ın büyük bir za- feri oldu. Amenka burada büyük yenilgiye uğradı. tkincisi, Amerika'nın İran ve İrak'a karşı çifte kuşatma polıtıkası vardı. Bu da bozguna uğramış du- rumda. Amenka. lran'ı tecnt edemedi. Çifte kuşat- ma politikasının ikinci a>ağı olan Irak'ta da Mesut Barzani 1996da Saddam'la ışbirliği vaptı. Böylece Saddam'ın peşmergelen Talabani'vi Erbil'den ko- varak kentı aldılar. Sözüm ona Amenka, Barzani'yi Saddam'a karşı koruyordu. ama Barzani gitti. Sad- dam'la işbirliği yaptı. Buna karşılık Celal Talabani de Iran'la ışbirliği yaptı. Yani kızlardan birisi davul- cuya. öbürü de zurnacıya kaçtı. M4NİSALI - Burada bir şey eklemek istiyorum. •\rtik bu dönem eski dönemden farklı. Öbürbüvük- CçuzmanK.orlez'dekisondurumutartıştı.SoldansağaLe>la la\şanoğlu,dışp!jiıUKj\^anmı/Lryunhidlcı,t;5İu lltci ı urkmen ve Prof. EroJ Manisalı. BalCI: Körfez'i ele alırken Iran ve Irak arasındaki dengeyi de düşünmek lazım. Amerika için ideal durum Iran'la Irak'uı aynı seviye olmalandır. Bir de Irak'ın, komşulannın iştahını kabartacak kadar güçsüz olmaması gerekiyor. le bir müdahalesidir. Amerika müdahale ermedi. çünkü kendi kamuoyunda büyük bir tepki oluşacaktı. Bu tepkınin oluşmasında Batı'nındabazı kabahatleri oldu. But- ler. çok iyı bir diplomat ve deneyım- lı bir kışi, ama vahim bir hata yaptı. Dedı kı: "Irak, eündeki kûnyasal >e biyolo- jik silahlarla Tel Aviv'i mahvedebilir." Bu büyük bir hata, çünkü bu söz- ler Amenka'nın lsrail namına bu si- lahlan tahnp etmek ıstedığı izlenimı- nı doğurdu. Birde Saddam'ın iddiası vardı. Evet, UNSCOMBM'ninhe- yeti. ama üyelerinin çoğu Amerikalılardan oluşuyor. diyordu. Arap kamuoyu bu konularda çok hassas. Körfez krizi sırasında olan bir hadıseyi burada anlatmakta yarar var. Körfez krizi sırasında Mısır. Amerika'nın müttefikiydi. Suudi Arabistan'a 30 bin asker gönderdi. Bu Mısırlılar, Irak ordusuyla sava- şacaktı. Ama birden, bunlar cephede mevzilendik- leri sırada Irak'ın Israil'e bir fuze attığı öğrenildi. Bütün Mısırlı askerler hep bir ağızdan. "Allahü ek- ber", diye bağırmaya başladılar. Arap dünyası bu. Ama haklı olduklan noktalan da bulmak lazım. lsrail"ın elinde nükleer silahlar var. Kımyasal silah- lann yasaklanması anlaşmasını da onaylamadı. Kim- yasal silahlan \ar. Araplara çok da banşçı bir devlet olarak görün- müyor. lsrail "Bizdemokratikbir ülkeyiz" diyor, ama demokratik ülke olması şimdiye kadar Arap ülkele- rine saldırmasını engellemedi. Bu kıstas farkı da Araplan rahatsız ediyor. MANİSALI - Arap dünyasında yönetimlerle yö- netim dışı kitleleri ayırmak lazım. Oralarda yöne- timler genellikle halk kitlelerinden kopukturlar. Arap dünyasında. halk kitleleri için, Saddam gibi dahi ol- sa, Amerika'ya başkaldıran bir liderin bulunması Mı- sır'da da, Kuveyt'te de, Suudi Arabistan'da da. Ür- dun'de de destek buluyordu. Saddam o yönüyle de bir popülarite kazanmıştı. Amerika ve krizin odak noktası açısından bunun iki ayağı var. Biri lsrail. öbü- rü de petrol. Gerisinde, istikrar olsun ya da olmasın. hiç önemli değil. Petrol ol- masa, lsrail olmasa. Orta- doğu'ya. Afganıstan'a na- sıl bakılıyorsa öyle bakılır. Amerika. askeri güç yığ- mak ve Saddam'a geri adım attırmakla aslında amaçla- nndan ikisine de ulaşama- dı. Kimyasal ve bıyolojık silahlar kolay saklanabilen silahlar olduklan için Sad- dam bunlan zaten sakla- mışsa saklamıştır. Bunla- nn uzaktan da tespiti zor. Şimdi denetime açılma- sı. bundan sonra bu silah- TÜrkmeti: Amerika Bağdat'a kadar olan kara savaşına girseydi çok büyük kayıplar verecek, kamuoyu da aleyhine dönecekti. Amerika'nın artık Ortadoğu'ya sadece Irak değil, daha geniş bir açıdan bakması lazım. bölgeyi tamamıy la elinde tutması gerekiyor. Ama bu da yetmiyor. - Peki bu bağlamda Hazar petrolleri konusunda ne gibi hesaplaryapıyor Amerika? MANİSALI - Ona göre Hazar çevresindeki pet- rollerin üretımınin artmaması lazım. Çünkü bu. em- me basma tulumba gibi. Orada üretim artıp Ameri- ka dışı güçlerin eline geçerse Ortadoğu'nun strate- jik önemi bırdenbire düşer. Soğuk Savaş döneminde dünvada statik bir den- ge vardı; 1990 sonrası dinamik birdengeye geçti. Ya- ni teknolojı, doğal kaynakları elde tutma. pazarlan elde tutma savaşı... Batı büyükleri çizmeyi aşmadan belli ölçüde ken- di aralannda rekabet edebıliyorlardı. Çünkü karşı- lannda öcü vardı. Bugün o sınırlar kalktı. Çok daha kaypak bir zemin vardır ve dinamik dengeye geçil- miştir. Yani karşılannda asken tehdit, Doğu Bloku tehdidi voktur. Artık ekonomik savaş son noktasına kadar uygulanacaktır. Biri bu savaşta yerinde sayarsa öbür taraf öne çı- kıyor. Yani Avrupa yerinde sayarsa Japonya'yla Amerika öne çıkacaktır. Bu bileşik kaplar hesabı gibi. Ola>lan birlikte görmek lazım. 1990 sonrası süreçte Ortadoğu'nun yeri nedir? Bu, şirketlerin bir- leşmesine kadar gidiyor. O bütünlük içindekı krizi bizım ele almamız gerekir. diye düşünüyorum. BALCI - Erol Bey'in verdiği çerçeve geniş açı- dan son derece doğru. Irak krizini ele alırken Ame- rika'nın genelde Oıtadoğu politikasının içine yerleş- tinrsek daha sağlıklı bir sonuca varabiliriz. ABD Başkanı Clinton, kendi halkı ve dünyaya Irak'ı niye bombalayacağını izah edemedi. Yönetim- lerle kitleleri birbirinden ayınrsanız. kitlelerde Sad- dam'a karşı olmaması gereken bir eğilim var. - Peki bu durumda kitleler neden Saddam 'a eği- lim gösteriyor? BALCI - Çünkü Ortadoğu'da Araplan esas ezen lsrail. Amerika Israil'e hiçbir şey yapmıyor. lsrail Başbakanı Netanyahu'ya kesinlikle dokunmuyor. Irak bir hata ya da kaçamak yaptı diye Irak'a yük- leniyor. Ortadoğu banş sürecinde Amerika'nın hiç- bir şey yapamaması, Amerika'nın birtakım yenilgı- lerini ortaya çıkanyor. Bunun en son örneğıni ge- çen > ıl gördük. Geçen > ıl Ortadoğu'da iki çok önem- ler, Amerika'yı dinlemek istemiyorlar. Ya- ni. "Sen lran'ı yok etmek istiyorsun. bîz tran'ı destekliyoruz. Senin ambargonu bo- zuyoruz. Irak'ı sana \erdirme>iz" di>or- lar. "'lanı Fransa başta olmak üzere öbürbü- vükler, Ortadoğu'nun bütününü petrol ola- rak Amerika'ya bırakmak istemiyorlar. Geri plandaki kavga esas. Amerika'nın tek başına Ortadoğu'v a yerleşmesinı en- gellemek için verilivor. B.\LCI - Amerika'nın bir global planı olması beklenir, \e vardır da. Ama Orta- doğu'da o planı uvgulayamıyor. -\eden? BALCI - Vietnam'da da kafasındaki o planı uygulamaya çalıştı. olmadı. tran'da da başara- madı. Yani toplumlann iç dinamiği dışandan gelen müdahalelerle yönlendirilemiyor. Amerika bunu özellikle de Ortadoğu'da yapamıyor. Örneğin Isra- il'le Araplar arasındaki ilişkileri düzeltemiyor. Böy- le olunca da kendisiyle Araplar arasındaki ilişkile- ri düzeltmekte yetersiz kalıyor. O zaman da Saddam gibi acımasız bir diktatör Araplann gözünde prestij kazanıyor. TURKMEN - Arap kamuoyunun Amerika"dan nefret ettiği gibi bir sonuca varmayalım. Öyle bir şey yok. Arap kamuoyu esas lsrail"den nefret ediyor. Belki Araplar Amerika'ya kızıyorlar, ama nefret bi- raz aşın bir sözcük oluyor. O bölgedeki en hâkim siyasal, askeri ve ekonomik güç Amerika. Sorunla- n birbiriyle bağlarken dikkat etmek lazım. Bir yan- dan, Amerika ne pahasma olursa olsun Ortadoğu'da- ki petrolü elinde tutmak istiyor. diyoruz. Bir yandan da, Irak'ı Kuveyt'e karşı kışkırtan da Amerika'dır di- yoruz. Bunlar birbirini tutmuyor. Amerika'nın, Ku- veyt'in işgali, Suudi Arabistan'ın kuzeydoğusunun işgalinden ne çıkan olabilir? Bunu niçin teşvik et- sin? Bakın. Amerika'nın Bağdat'taki bü>'ükelçisi Ap- rilGlasby'yi tanıyorum. Diplomatik kariyeri boyun- ca birçok konuda yanılmış olan bir kadındır. April Glasby, Saddam'dan aylarca önce randevu ıstemiş, Saddam onu birtürlü kabul etmemişti. Onu, ani ola- rak Saddam'a götürdüler. April Glasby de ne diye- ceğini şaşırdı. Esas bir hata yaptı. Saddam'ın saldır- mayacağı kanısına vardı. Ve saldından üç gün önce izne çıktı. Petrole gelelim. Ortado- ğu petrolleri Orta Asya ve Kafkas petrollennden çok daha önemli rezervler. Bun- lann on-on beş mıslı fazla Aynca, Ortadoğu petrolü var dıve Amerika neden Orta Asya \e Kafkas pet- rollenni gelıştırmek ıste- mesin? Mesele şu: Dünyada petrol ihtiyacı artıyor. Burada Ameri- ka'nın global planına gel- mek istiyorum. Şu kesin ki dünyada tek bir süper güç var, o da Amerika. Çünkü, hiç kimseninkıyle kıyaslanama- yacak bir askeri gücü var. Dünya gelirinin yüzde 30'unu elinde bulunduruyor. Özellikle askeri teknoloji ala- nında bütün ülkelerden daha ileri. Şimdi, bu süper güç var, bir de bölgesel güçler var. Bun- lan dengelemek o kadar da zor değil. Çünkü aslında Av- rupa'yla Amerika arasında doğal bir ittifak var. Ameri- ka ile Japonya arasında da doğal bir ittifak bulunuyor. Bence bu mücadele da- ha çok önce bölgesel güçler arasında olacak. Ame- rika bundan yararlanabilir. Ama petrol konusunda şu anda sıkıntılı bir durum yok. "Amerika Irak'ın yeniden petrol üretimine başla- masmı istemiyor. Çünkü bu, fij'atlan düşürür" de- niyor. - İyi de neden hâlâ Irak üzerindeki ambargo kalkmıyor? TÜRKMEN - Bu büyük devletlerin planlannı abartmamak lazım. Büyük devletler a>Tiı zamanda en büyük hatalan yapan de\ letlerdir. Bakın, Vietnam kadar büyük bir hata olabilir mi? Amerika, Irak konusunda kendi kendini çıkmaza soktu. Yani Saddam kaldığı sürece Irak'a nefes al- dırtmayacak. Çünkü Saddam'ı Körfez krizinde yok edemedi. - İstedi de mi yok edemedi, yoksa gücü mü yet- medi? TÜRKMEN - Kayıplan göze alamadı. Amerika, Bağdat'a kadar olan kara savaşına girseydi çok bü- yük kayıplar verecek. kamuovTj da aleyhine döne- cekti. Amerika'nın artık Ortadoğu'ya sadece Irak de- ğil, daha geniş açıdan bakması lazım. Bu politika- nm başanlı olmadığını görmesi gerekiyor. Birkaç ay sonra ambargo kalksa bu, Saddam Hü- seyin'i güçlendinr mi, zayıflatır mı? Saddam kadar ülkesine kötülük yapmış bir kişiyı zor bulursunuz. Ülkesinı 1 trilyon dolar zarara soktu. Günün birin- de Irak halkı bunu tartışacak. Belki Irak'ın normal yaşama dönüşünü kolaylaştırmak ve Irak'ın içinde- ki çözümü kolaylaştınnada yardımcı olabilir. Komplo teorllerl ve dtesi MANİSALI - Stratejık ürünler, yani petrolün bu- lunduğu bölgelerde Amerika demokrası istemez. Demokrasi olursa Musaddıkdönemine benzer, pet- rolü ben işleteceğim, derler. Amenka aynca bölge- sel güç odağı oluşturacak ülke istemez. Iran'a mü- dahale edemiyor; Iran ekonomik ve silah açısından güçlü bir ülke. Amerika, Irak'a ambargoyu kaldınr- sa Irak, bölgesel bir güç odağı olur. Başta AîneÜka olmak üzere büyüklerin burada iki koşulu var. Pet- rolü ve Israil'i korumak ıstiyorsak demokrasi olma- yacak. Ikincisi, bölgesel güç odağı olmayacak. Am- bargoyu da, Irak'ın bölgesel güç odağı haline gel- memesi için kaldırmıyor. Bakın. 1989-90-91'de Irak'ta her yer silah doluydu. Petrolünü dünya pa- zanna istediği gibi satabiliyordu. Muazzam bir pet- rol gelın vardı. Üstelık marjinal bir ülke de değildi. Ekonomik gücünü geliştirecek potansiyele de sahip- ti. Ambargo kalktığı zaman Irak, petrolünü rahat sa- tar, büyük gelır elde eder ve 10 yıl içinde kendini to- parlayarak devasa bir ülke haline gelir. Amerika bu- nu istemiyor. "O zaman benim açmidan kontrolü güc- teşir" diyor. TÜRKMEN - Ben bu komplo teorilerine çok da ınanmıyorum. MANİSALI - Sonuca bakmak lazım. Sonuçta kim kazandı? Amerika. TÜRKMEN - Evet de, Saddam'ın hiç mı kabaha- ti yok? MANİSALI - Saddam tabii ki kabahatlı ve deli. Ama o deliyi kullananlara da bakmak lazım. Silah alımlanna bakın. lran-Irak savaşında Amerika Bağ- dat'a bilgi verdi. Bombalanacak yerlerin nereleri ol- duğunu bildirdi. BALCI - Ben de komplo teorisini soyuı buluyo- rum. Bakın, Apnl Glasby gerçektenacemi:e bir ko- nuşma yaptı. "Kuveyt'le aranızdakisınır anlaşmaz- hğuıda ,4merika ta>ır almayacak" gibi Saddam'a bir söz söyledı. Ama sonradan Amerikan Dışişlen Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Apnl Glasby, Saddam'ı uyarmış ve "Irak Kuveyt'e bir çıkarmaya- parsa Amerika bunu kabul etmezr demi« Ameri- ka'nın burada Irak'a yeşil ışık yaktığından ben de kuşkuluyum. TÜRKMEN - Yakmış olsa bile Saddam nasıl olur da bir büyükelçinin sözü üzerine hareket edebilir? MANİSALI - Saddam inanır. Adam kiıleleri ar- kasında görüyor. BALCI - Ben ambargo konusuna gelmek istiyo- rum. Gerçekten de Amerika Irakın güçlenmesini is- temez. Ama bir de petrol fiyatlannın düşrresi isten- miyor. teorisı v ar. Bir gerçek var. Ambargcdan son- ra dünya piyasalannda Irak'ın boşalttığı yvn Suudi Arabistan ve Ku\eyt doldurdu. Bu da günie 3 mil- yonvaril petrol. Suudi Arabistan bunun yüzde 75'ini. Kuveyt de yüzde 25'ini karşıhyor. 1991-96 arası Suudi Arabistan'ın günlük petrol üretimi 5 4 milyon varilden 8 milyon varile çıktı. Ve Suudi Arabistan bu dönem içinde 70 milyar dolar kazandı. İCörfez'ı ele alırken Iran ve Irak krasındaki dengeyi ce düşün- mek lazım. Amerika iç^ı ideal durum Iran'a Irak'ıc aynı seviyede olmalandır. .Amerika için cok zayıf bir Irak, çok güçlü bir Irak kadar tehlikelicır. Zayıf bir Irak parçalanabilir. Güneyi Iran'a gide>ilir. Ku- zeyde bir Kürt devleri kurulabilir. Ûyle bı şey ol- duğu anda da Türkiye, îran ve Suri>e Kuzjy Irak'a müdahale ederler. Yani Irak'ın. komşulamın işta- hını kabartacak kadar güçsüz olmaması geekiyor. Lr - 'M.^BM Manİsali: Amerika ve krizin odak noktası açısından iki ayak var. Bıi îsrail, öbürü de petrol. Gerisinde istikar olsun yı da olmasın hiç önemli değil "~^2to[ J p B ^ E j P etr °l olmasa, îsrail olrmsa, Üll^^K \ fc a **L^İ Ortadoğu'ya Afganistan a nasıl bakılıyorsa öyle baiılır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear