23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15ŞUBAT1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Töre sanıklam yakalanch • ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Başkasına kaçtığı iddiasiyla aile meclisi karanyla Gönül Aslan'ı boğazını eşarpla sıkarak Fırat Nehri'ne atan zanlılardan iiçü daha yakalandı. Gönül Aslan'ın babası Mahmut ile amcası Hacı Aslan'dan sonra eski eşi Sakıp, ağabeyleri Abdullah ve Mahmut Aslan da Ceyhan'da bır evde yakalandılar. Sanıklar soruşturma için Birecik'e götürüldüler. Bu arada töreler uğruna öldûrülmek istenen ve Birecik Devlet Hastanesi'nde tedavi edilen genç kıza da dün Fırat Nehri kıyısında tatbikat yaptınldı. Kayıp asker bıdundu • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)- Murat Nehn'nde akıntıya kapılarak kaybolan Elazığ Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevli Jandarma Komando Er Osman Karaketir'in cesedi, Bingöl'ün Genç ilçesi Yıkıkköprü yakınlannda bulundu. Nehirde kaybolan Teğmen Hacı Bayram Elma ile Komando er Kerim Gündüz'ûn cesetlerinin bulunması için aramalar sürüyor. Olaylı basın açıklaması • tstanbul Haber Servisi - Adana'da güvenlık güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonda öldürülen Mehmet Topaloğlu için Kadıköy'de basın açıklması yapmak isteyen gruba polis müdahale ettı. Olayda yaklaşık 10 kişi gözaltına alındı. Uyuşturucu operasyonu • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, uyuşturucu bulundurduklan belirlenen Emin Alagöz, lsmail Tanyıldız ve Turan Atasever adlı kişiler yakalandı. Yaklaşık 20 milyar lira değerindeki 5 kilogram eroinle ele geçirilen kişiler gözaltına alındı. 30 bin mertni ele geçiPiMi • tstanbul Haber Servisi - Avusturya'dan Türkiye'ye getirilerek 30 bin mermi, piyasaya sûrülmek üzereyken ele geçirildi. tstanbul Emniyet Müdürlüğü Silah, Mühimmat ve Kaçakçıhk Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, olayla ilgili olarak 4 kişi gözaltına alındı. Tüpkmenlenm durumu • tstanbul Haber Servisi - AvTasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı lsmail Cengiz, sınır dışı edilen 4 Türkmen ile sınır dışı edilmeyi bekleyen 42 Türkmen'in işlemlerinin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in talimatıyla durdurulduğunu belirtti. Yazılı bir açıklama yapan Cengiz, konuya duyarlı bürokratlara teşekkür etti. Uşak Cezaevi'nde gerginük • UŞAK (Cumhurivet)- Uşak E Tipi Cezaevi'ne müvekkilleriyle görüş için giden avukatlann aranması sorun yarattı. Uşak Cumhuriyet Başsavcısı Metin Adalıoğlu'nun. avukatlann çantalannın aranmasmı içeren karan tepkiyle karşılandı. Uygulamanın. savunma mesleğine yönelik baskı olduğunu belirten hukukçular. Başsavcı Adalıoğlu'nun bu uygulamaya son vermesini , istediler. Üşak E Tipi Cezaevi'nde müvekkillenyle görüşen Izmır Barosu a\ r ukatlanndan Cabbar Leygara, hasta kadın tutuklu ve hükümlülerin doktara gitmedüderini söyledi. Leygara. "Tutuklu kadınlar, muayene sırasuıda jandarmanın tüm ısrarlara karşın doktor odasından çıkmaması nedeniyle hastaneye gitmiyorlar" dedi. îçişleri, MSB'nin görüşünü almadı. MSB: Bu istek anayasaya aykın ayrıcahk tarbşmasıALPERBALLI ANKARA-TürkSüahh Kuvvetleri; hükümetin, askerliğini yapmamış olan emniyet mensuplanna "ayncahk" sağlayan düzenlemeye "anayasanın eşittik ilkesi"nc aykın olduğu, diğer meslek dallanna kötü örnek olacağı ve "terörle mücadelede zafiyet yaratabfleceğin gerekçeleriyle karşı çıkıyor. Yasa tasansma karşı çıkılmasının polis- asker çekişmesinden kaynaklandığı iddialannı reddeden TSK, düzenleme girişiminin, siyasılerin "oy kaygısından" kaynaklandığı görüşünü taşıyor. Polislerin, bir kereliğine 4 aylık kısa süreli bir eğitimin ardmdan askerlik görevlerini çalıştıklan kurumda yapmalanna olanak sağlayan yasa tasansı, Milli Savunma Bakanhğı (MSB) tarafından olumsuz karşılandı. Hükümetin, önce polisleri askerlikten muaf tutan bir düzenleme olarak hazırladığı yasa tasansı, TBMM Genel Kurulu'nda "bir kereHğme" olarak değiştirilmişti. Milli Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede, polisler için öngörülen yasal düzenleme çalışmasının bakanlığın görüşü alınmadan gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyledi. Sorunun nedeni " Yasalara en çok sa> şıh olması gereken kunım olan îçişleri Bakanhğı ile Emniyet Genel Müdürlüğü'nün memur ahmlanyla ilgili şartian gözardı ederek askerüklerini yapmamış kişileri teşkilata alması bu sorunun en temel nedenkttr" görüşünü dile getiren MSB yetkilisi. "Bu. MiDi Savıınma Bakanhğı"nın kabahati değiklir" dedi. Polisin özellıkle ailevi ve sosyal yaşantısının bozulmaması ile maddı olanaklannı yitirmemek amacıyla askerlik görevinin sınırlandınlmasını istediğine işaret eden yetkililer, bununla ilgili mağduriyetlerin giderilmesinin Îçişleri Bakanlığı'nın görevi olduğunu belirttiler. Yetkililer, polis memurlannın askerliğe daha yatkın olduklannı belirterek "Pöfein askerlik mesleğiyle çeiişkisi yok. Daha yatkınlar. lyi eğitiliyorlar. Aynca polislerden iç güvenlik harekânnda daha etkin yararianılahiliyor. PnHsin eğitiminin askerliği gerektirmcdiği de yanhş bir görüş. Onlann aldığı eğitinı askerlik eğitinmle eş rutulamaz" dediler. Milli Savunma Bakanlığı'nın görüşü alınmadan gerçekleştirilmek istenen bu düzenlemeye Bakan tsmet Sezgin'in de karşı olduğu. yasa tasansının ilk görüşmesine katılmadığı, bunun üzerine konuyla ilgili görüşmelerin yapılamadığı anımsatıldı. Ancak hükümetin tasannın ikinci kez görüşüleceği Genel Kurul oturumunda hükümetin Adalet Bakanı Ottan Sunguriu tarafindan temsıl edildiği belirtildi. Bülent Tanla 'G.Doğu için somut icraatlar yapılsın' tstanbul Haber Servisi - Bağımsız Istanbul Millet- vekili Bülent Tanla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşanan olumlu gelişmele- rin hükümetlerin değil si- lahlı kuvvetlerin özverili çabalan sayesinde gerçek- leştiğıni söyledi. Tanla, "Sükûnet ve banş ortanu- nın gerçekten kalıcı bir nite- hk kazanması için hüküme- tin ortaya somut ve veterii bir icraat koyması gereki- yor" dedi. Istanbul Milletvekili Bü- lent Tanla, TBMM'de yap- tığı gündem dışı konuşma- da, bölgeyle ilgili izlenimle- rini anlattı. Bölgedekı sükûnet ve banş ortamının kalıcı olma yolunda oldu- ğunu belirten Tanla, "Dev- lete karşı uyanan güven duygusu halkımızın devlet- ten çözüm beklenolerini her zamankinden daha fazl» arttırmısür. Bu yüzden hü- kümetin ortaya somut bir ic- raat ko>ması gerekir" dedi. Tanla. bölgedeki koruculuk sisteminin de hızla tasfiye edilmesini istedi. Hükümeti, sorunu birbü- tünlük içinde çözümleme- diği için eleştiren Bülent Tanla şöyle devam etti: "55. hükümet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu soru- nunda sadece « n m kalmış yatınmlara endeksli du- nımdadır. Hükümetin ya- nm kalmış 365 yaönma tahsis ettiği 40 trilyonluk kaynak, Güneydoğu'daki sorunlann devasa boyutlan karşısında okyanusta bir damla gibidir. Hükümetin i- lan ettiği \crgi muafıyetinin 2002 yılına kadar uygulan- ma kabUiyeti ve anlarru yok- tur. Keza hükümetçe ipotek- siz ve teminatsız kredi verfl- mesi yolundaki taahhüt, bankacüık ilke ve uygula- malanna uygun olmayan bir yöntem olması ve devlet bankalannın karşı çıkması nedeniyle işlerlik buluna- mamaktadır." Tanla, çözümün CHP'nin Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu için bölgesel kalkmma modelinden ve bu modelin öngördüğü kurumsal dü- zenleme ve uygulamalar- dan geçtiğini savundu. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Birleşmiş Milletler verilerine göre Irak'ta çocuk ölümü binde 117'ye çıktı. Yalım Erez ile Cavit Çağlar'ın liderlik planlan Tansu Çiller'i telaşlandırdı DYP'de Demîrel korkusu HÜLYAKARABAĞL1 ANKARA - Yüce Divan kıs- kacında partısini bir arada tutma- ya çalışan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'i "içten bölünme"" korkusu sardı. DYP'de 11 'lerhareketininöncüsü Yalım Erez ile Cavit Çağlar'ın li- derlik yanşına gireceğine ilişkın haberler DYP yönetimini telaşlan- dırdı. DYP yöneticileri, Çağlar'ın hareketinin Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel tarafından yön- lendirildiğini iddia erriler. Kongreleri başlatan Çiller'in Yüce Divan sürecinde genel baş- kanlık koltuğunu sağlamlaştır- mak için kendisine bağlı delege sayısını arttıracağı bildirildi. "thtilaflı ifler" gerekçesiyle sı- ralanan ve ilk aşamada kongre takvimine giren merkezler arası- na, Mehmet Ağar'ın etkili olduğu Elazığ'ın, Çiller'e muhalifliği ile bilinen Antalya'nın ve Erez'in is- tifasından sonra il başkanı Lok- man Kondakçı'nın aynldığı Sam- sun'un alınmalan dikkat çekti. DYP Teşkilat Başkanlığı'nın lçel ilini listeye eklemesi de Çiller'in uzun zamandır Turhan Güven, Ajfer Yıunaz ve Fevri Ancı ara- sındaki sürtüşmeye müdahalesi olarak yorumlandı. Güven ve Yıl- maz'ın, örgütü arkasına alan An- cı'yı pasifıze etmek için genel merkez yönetimine baskı yaptık- lan belirtildi Bazi milletvekillerince geri dö- nüşü istenen Sanayi ve Ticaret Ba- kanı Yalım Erez'in. Çiller'in Yü- ce Divan süreci şekillenene kadar girişimde bulunmayacağı kayde- dildi. Erez'in yakın çevresine, Çil- ler'in genel başkanlıkta kalması durumunda DYP'den adav olma- yacağını söylediği ve "DYP'den obnazsam başka yerden de ol- mam. Siyasete son veririm" dedi- ği öğrenildi. DYP yöneticileri. Erez'in he- def alan çıkışının, Çağlar'ın par- tiye geri dönüş için verdiği me- sajlarla aynı döneme rastladığına dikkat çektiler. Çiller'e yakın isimler, Çağlar'ın DYP ıçın Cum- hurbaşkanı Demirel 'den onay al- dığını, bu tavnn DYP'yi içten böl- me politikasının bir göstergesi • • * '•» olabileceğini savundular. DYP lideri Çiller, baskm bir se- çim önerisinin ya da erken seçim tarihinin belirlenmesi durumunda başta ANAP olmak üzere tüm si- yasi partilerle masaya oturmayı planlıyor. Çiller, yetkili kurulla- nnda geri dönüşleri tartışmaya açacak. DYP'den aynldıktan son- ra bağımsız kalan ya da bir bölü- mü ANAP'ta olan milletvekilleri- nin durumu yönetim düzeyinde ele alınacak. Uzun süre sessiz kalan Yalım Erez ve ekibi atağa geçti Denizkurdu: Çiller gider, döneriz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP'den aynldıktan sonra uzun süre sessiz kalan Yalım Erez ve ekibi atağa geçti. Erez'in, genel başkan Tansu Çfller'i kastederek söylediği "Getirmesini bilen götürmesini de bilir'" sözlerinin ardından 11 "ler hareketinden, Bağımsız Izmir Milletvekili Hasan Denizkurdu, "Çiller gider, geri döneriz. bizi gönderenleri oradan atar, yohımuza devam ederiz" dedi. DYP lideri Çiller, son Başkanlık Divanı toplantısında kurmaylanna "Erez konusunda ne gerekiyorsa siz yapın" talimatı verdı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğiu, "Mezarhklar kendilerini vazgeçilmez sananlaıia doludur" derken, Hasan Ekinci de, Erez operasyonunun tüzük uyannca yapıldığını söyledi. Ekinci, DYP'nin cazibe merkezi olduğunu, bu nedenle ANAP'taki DYP'liler, bağımsız milletvekilleri ve DYP'den ayrılanlann odak noktası haline geldigini savundu. 'Yolumuza devam ederiz' DYP'de bulunduklan dönemde Çiller ve lcurmaylanna karşı 11 'ler hareketini başlatanîardan Izmir Bağımsız Milletvekili Denizkurdu, "Ben, Tansu Çüler parüsine dönmem. Bağımsız kalacagım. Çiller gider; o zaman DYP'\e döncr. bizi atanlan atar ve vt>hımuzadevam ederiz '* dedi. Denizkurdu, Çiller'in Yüce Divan'a gönderilmesi konusundaki oylamanın Mecüs'ten rahat geçeceğini ve DYP'deki havanın olumlu yönde değişeceğini söyledi. IRMIKI AYDIN ENGÎN Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara'da bir "Çefe Zirvesi" topladı. 16 ilin emniyet müdü- rü, ayrıca polis örgütünün kilit noktalarındaki uzmanlar bir araya gelip mafya babalanna karşı alınacak önlemleri görüş- tü. Haber hemen her gazete- de yer aldı. En aynntılısı Hürri- yef'teydi. özellikle haberin başlığı, "Oku beni, aman atla- ma" diyecek kışkırtıcılıktaydı: "Mafyaya karşı anladığı dilden mücadele karan." Kısalı uzunlu mahpusluk günlerinde epey mafya baba- sı ile ranza bölüşmüş, volta at- mış gazeteci için bu başlık epey ürkütücü. Ürkütücü, çünkü hemen her sıkıyönetim ilanından sonra beşer onar tu- tuklanıp mahpusa tıkılan ve kı- sa ya da uzun bir süre demir- parmaklık arkasında tutulan mafya babalarının "anladığı dili" epey iyi biliyor. Geçmek bilmeyen mahpus- luk gecelerinde, çayia biıiikte kaynatılan sohbetlerde "ba- öa"lann neye nasıl baktıkları- nı, kimi nasıl değerlendirdikle- Mafyanm Dili - Devletin Dili rini, en çok nelerden korkup nelerden hiç çekinmediklerini oğrenecek bol bol zamanı ol- du. Eğer devletin silahlı gücü polis örgütü, mafya babalanna "onlann anladığı dilden" yanıt verecekse, Türkiye'de hukuk devleti kavramı yeni bir aşa- maya ulaştı demektir. ("Ulaş- mak" fıilini olumlu bir kavram ve ileriye doğru bir süreç ola- rak kavnyorsanız, yerine "düş- mek" fiilini koyunuz.) Haberin devamı boşuna ev- ham etmediğimizi kanıtlamak- ta. Bir paragraf seçmemize izin verin: "...Mafya babası, adamla- nyla bir restoran veya gazino- ya girdiğinde peşinden polis de girecek. Sıkı biraramadan geçirilip ruhsatsız silahlan top- lanacak ve nezarete atılacak, otoritesi sarsılacak..." Bugün kendini emekliye ayırmışa benzeyen çok ünlü bir mafya babası, Maltepe As- keri Hapishanesi'nde, siyasi tutuklulann arasında ağlamak- Irydı. Dönemin Istanbul Ekipler Amiri onu nezarete almış ve çoraplannı çıkarttırmadan fa- lakaya yatırmıştı. Nezaret, fa- laka gibi basit işlemleri çoktan kanıksamış öteki siyasi tutuk- lular bu aynntıyı kavrayamadı- lar. Oysa mafya dünyasının ra- conunda çorapla falakaya ya- tırılmak çok onur kırıcıdır. O yüzden çıkar çıkmaz Ekipler Amiri'nden çok ağır intikam alacağına ant içti durdu. (Bir- kaç ay sonra çıktı. Birkaç ay daha sonra da aynı ekipler amiri ile gazinoda kadeh to- kuştururken fotoğrafları ya- yımlandı.) Yani otorite sarsımı pek bir işe yaramıyor. Bir de bu paragraftaki "ruh- satsız silahlar" nitelemesi ne olacak? Buradan "Mafya ba- balannın ruhsatlı silahlan da vardır" anlamını mı çıkaraca- ğız? Yoksa silah ruhsatını ma- halle muhtarlan mı veriyor? Haydi bir paragraf daha: "...Mafyanm mal ve parala- nnın kaynağı sorulacak. Lüks otomobillerinin ve bankada hesaplannın kaynağını ispat- layamazsa bunlar müsadere edilecek..." Biz şimdi bu sözlerden, "Bu- güne dek mafya babalarının mal ve paralannın kaynağı so- rulmuyordu; lüks otomobille- rine ve kaynağı ispatlanama- yan banka hesaplarına el ko- nulmuyordu "yu mu anlayaca- ğız? Üstelik, mafya babasının bankadaki paralannın, lüks otomobillerinin "ispatlanmış kaynağı" ne olabilir acaba? Örneğin baba, "Kınk bir çay bardağında kuruşlan biriktir- dim. 10 bin lira olunca manav- dan bir tane elma aldım. Pan- tolonuma sürüp parlattım. 20 bin liraya sattım. Onunla iki el- ma aldım. İki elmayı pantolo- numa sürüp parlattım..." diye sürüp giden Rockefeller masalı "nı anlatırsa ne olacak? Alıntılanan paragraflardan daha da tuhafları var, ama ye- rimiz yok. Tartışmaya çalıştığı- mız nokta da zaten "Peki bun- lar bugüne dek niye yapılmı- yordu" filan değil. "Mafyayla mücadeleyi, mafyanm anladı- ğı dilden yapma" kararında anlamını bulan zihniyeti sorgu- lamaya çabaltyoruz. Çağdaş devlet, mafya ba- balarıyla bir dilden, işadamla- rıyla bir başka dilden, üniver- site öğrencileriyle ayn bir dil- den, solcularla bir başka dil- den, "vatan için kurşun sıkan kahramanlarla" daha başka bir dilden konuşmaz. Konuşa- maz. Devletin dili anayasada ya- zılıdır ve tektir: Hukukl Şimdi bu satırlan okuyup "Biz mem- leketi şu mafya belasmdan kurtarma çabasındayız, bu ga- zeteci kimin değirmenine su taşıdığını düşünmeden dök- türüyor" diyenlere kestirme yanıt: Aynı dili konuşmuyoruz efendiler! Sorun da zaten bu!.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kıpkızıl çizgilerle örtüşen sıcak koyu bir karanlık... Bir Nâzım Hikmet şiiri özgürlüğün sütbeyaz ma- viliğinde, denn gözlerini kapayan Pablo Neruda'nın kadınlanna mı dokunuyordu? Duman gibi yayılan ince biryağmur, hafif tüylü ba- şaklar arasında Flora'yı getiriyordu titreyen camla- nn arkasından... Gözlerini yuman, karanlığa meydan okuyan sa- nırım Attila Jozsef olmalıydı... Nedense tüm trenler bir vadinin içinde akıp gıdı- yor, denizler yelkenli gemilerle dolup taşıyordu... Gece gözlerinde kanatlanıyordu, saçların rüzgâr- larda havalanıyordu... Islak sokaklarda çıplak ayakla yürüyen su, yaşa- yıp giden zamanın avuntusuyla bir uyurgezer kele- beği anımsatıyordu... Ellerin küçücüktü, parmaklann dokunsam kınla- caktı... Ürkek bir yontuya benzeyen yüzün, siyah zeytin tanelerini andıran gözlerin savaş sonrası yalnızlık- lan, hüzünleri yansıtıyordu... Yüreğin bir çocuğun yüreği gibiydi... Seninle baş başa kaldığımızda hiç konuşmamış, sevda mevsimlerini, umırtsuzluğu hiç düşünmemiş- tik... Bir Sevgililer Günü'nü geride bırakmış. ılık pazar sabahında kendi düş penceremizden iyıyi, güzeli yakalamaya çalışmıştık... Yağmuriu bir pazar sabahını anımsıyorum... Biliyor musun, ilk gelişindi... Utangaçtın ve gözlerini önüne eğiyordun. Ayak bi- leklerine baktığımı fark edince gülümsedin... Kıpkızıl çizgiler o sıcak koyu karanhğın içinde ço- ğalırken bir şeyler mınldanmaya başlıyorum... Bilmem sesimi duyuyor musun? "Gûzel, alımlı bir görüntüsün sen Beni kıvrandıran temel açlığı gidehyorsun. Anlar geçiyor sürekli bir sarsıntı içinde Ama sen kalıyorsun, kımıltısız, kulaklarımda. Yıldızlar yanıyor, düşüyor gökyüzünden, Ama sen partayıp duruyorsun gözlerimde. Tadın senin bir uçunjmdaki sessizlik tadı Duruyor damağımda. Bazan elin, tutarken bir bardak suyu Damahardan bir ağ olarak görünüyor gözüme Belirsiz bir sisten çıkmış gibi." ••• Ay karanhğın içinden çıkıyordu, zamansız saat tı- kırtılanna inat... Issız öpüşlerde birleşiyordu her ikisinin hüzünle- ri... Sevdalan yıldızlara yenik düşüyordu... Bir şiir, bir şarkı, belki de bir öykü onlara eski gün- lerden kalan yaşanmış aşkları anımsatıyordu... Paul Valery mi dokunuyordu o kara kirpiklerine, yoksa sevincin doruğunda bir gitarın tellerine mi gi- derdi parmaklan, bilinmezdi!.. Gece yalnızlığa vurur, ay ise hüzne!.. Biraz Oktay Rifat, istersen biraz da Cemal Sü- reya getir masamıza... Vazodaki çiçekleri eksik etme!.. Sevgililer Günü'nden kalmış yıldızlan topla, eski- miş mavileri at, yenisi yakışır sana!.. Bak köpürerek koşuyor atlanmız durgun denizle- re doğru; bak bu uçuş güvercinlerde özgürlük se- vincidir, unutme... Artık kayrtsızdır mevsimler sevdalann izdüşümün- de... ' ' Gel biraz New Orleans'ı düşün, Decatur Cadde- si'nden Bourbon'a vur kendini... O siyah yalnızlığı seyret, St. Philipp'te dut ağaç- lannın, akasyalann, sarmaşıkların altında Akdenız'i yaşa... Blues'un taşıdığı hüznün başkaldırısında sarhoş ol, hercai menekşelerde kaybolan aşkın ateşını ara!.. Bilir misin her şafak vaktı özgürlük sarar benim bedenimi, her şafak vakti aydınlık bir yaşam başlar benim evrenimde... Ben sevdayım, ben coşkuyum, unutma!.. Aldırma ihanetin karanlığında büyüyenlere... Gökyüzünün tohumları yeşerecek bır gün, o han- çer yarası geçecek! Düşler, boşa harcanmış çaba- lar, aşkın büyüsüyle bir başka evrene taşınacak!.. ••• Ay karanlığı delip geçti... Fırtına dindi, deniz sustu... Karanhğın yakınhğıyla kucaklaşan bir kadın ya da erkek, insanı köreden yalnızhğın içinden kaçıp kur- tuldu... Sokak lambalan donuk sarı ışıklanyla bakıyordu okoskocakente... Pablo Neruda'dan söz etti önce... "Gözlerim araronu, çağırıryanıma I Yüreğim ça- ğınr, ama yoktur bu sefer I Böyle gecelerdeydi, be- yazlaşırdı ağaçlar I Gayn ne biz eski biz ne de ge- celer." Yıldızlar geceyansı buluşmaları severdi... Işte Louise Bogan'la o gece tanıştı... Büyücek bir uzaklığın erimesini beklerken yine ona seslendi: "Dumanlar gensinde sen belirsen Ben belirsem de yaksan tekmil ışıklan Sen bir geceyansı beklediğim Getirsen el değmemiş sevdalan." E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Dinozor'da bu hafta! • Ferhan Şensoy okul konusundaki genel yanhşlığı irdeledi! • Aptülika, Nâzım Hikmet'in son dönem şiirlerini eie aldı! • Sunay Akın, sokak çocuklarına şiirsel bir yaklaşım getirdi! • Musa Gümüş, "Bir Mandacı'nm Günce- s/"ni resimledi! • Metin Hakyeri, "Saddam'ın Nasıl Etkisiz Hale Getirileceği"n\ açıkladı! • Erdal ve Sencer, "TayyarEfen- di'nin sabır- sızlıkla bekle- diği son gü- nü"nü anlat- tılar. • B. Bay- ram, "Şakası Bile Komik" diyerek gül- dürmeyi sür- dürdü! Körfez kri- zi.siyasilerve daha neler neler! DirfbzsR İMKIYAJJ1M SAĞUÖA ZAIAIUBİt!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear