01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10ŞUBAT1998SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR "Bu kuşağın adam olup olmayaeağı, ne ölçüde bilgileneeeğine bağİL Bu da, bilgilendirmeyi vaat eden, gerçekte ise yalnızea tepki gösteren gazetelerin variığmdan ötürüçokgûçT Brecht, 1926 "Eraekçi suufinın nihai zafere olan inancı çok hoşuma gidiyor. Ama bununla Uintili olarak, söytenen başka pek çok şeye de inanması beni tedirgin ediyorf Brecht, 1940 ayırabileceğim ancak birkaç haftam olduğunu düşünerek, çalışırken sağhğıma da dikkat* f \ etmek zorunda ., oiduğumu düşünereR, " oyun vazdığımda ve poüsive roman - â okuduğumda, evde ya da evin önünde duyduğum her insan sesini yapoğun işe ara vermek için ho§ bir vesile saydığımı,« düşünerek, kendimi her şeyden uzak tutabileceğim bir alan yaratmaya karar verdim ve bunun için çalışma . odamın bulunduğu - - katla, evin önünde bulunan... küçük * meydandan i yararlanacağım. Dileğim, bu düzenlemenin fazla bağlayıcı algüanmamasıdır. İlkeler, onlara aykın davranıldığı sürece hayatta kalabilirter." Brecht, 1954 "Bir mezar taşuıa ihtiyacım yok, ama sizler gerekli göriirseniz eğer, şöyle yazüsın isterdim üstüne: Haklı çıktı, bizler de farkına vardık haklılığımn. O önerilerde bulundu, biz kabul ettik. Böyle bir mezar yazıtt onur verirdi hepimize." * Brecht 'Çatısının altında gülünmemesi gereken bir tiyatro, gülünç bir tiyatrodur' Geçen yüzyıtan sonunda doğan ve elli ahı >ıllık yaşamında iki dünya savasına tanıklık eden Bertolt Brecht, doğuştan berâberinde getirdiği büyûk sanat yeteneğinin temel kaynağını. bunca taıuküktan kazandığı deneyimlerie, hep gerçekler dünyasında aradı. H ugün, doğumunun 100. yılında, belki de en çok sorulan sorulardan biri: Brecht, bir klasik mi? Belki haklı, ama yanıtlanırken dikkatli olunması gereken bir sonı. Sanatta her zaman gerçeğin sorgulanmasını öngörmüş olan sanatçı, hiç kimsenin bir sanat eserini salt öğrenmek amacıyla izlemediği gerçeğini göz önünde bulundurdu. AHMET CEMAL Bertolt Brecht, 10 Şubat 1898 tarihin- deAlmanya'nin Augsburgkentinde doğ- " duğuhda, insanlık henûz "eski dünya"yı yaşamaktaydı. Bu, varhğını neredeyse sonsuz sürdüreceğine inanılan, değişme- si değil, ama değişmemesi öngörülmûş bir dünyaydı; ama aynı zamanda da, in- sanlar istesinler ya da istemesinler, hızla değişen bir dünyaydı. İnsanlık, değişim gerçeğini görmez- likten gelmenin, bir türlü benimsemek istemeyişinin bedelini önce Birinci Dün- ya Savaşı'yla ödedı Böyle bir savaşın bir daha "nasdsa" olmayacağına körü körü- ne bel bağlamamn korkunç bedeli ise lkinci Dünya Savaşı oldu. Geçen yüzyılın sonunda doğan ve el- li altı yıllık yaşamında iki dünya savaşı- na tanıklık eden Bertolt Brecht, doğuştan berâberinde getirdiği büyük sanat yetene- ğinin temel kaynağını, bunca tanıkhktan kazandığı deneyimlerie, hep gerçekler dünyasında aradı. Gerçeği sorgulamak... "Edebiyattaki bieimk'r söz konusu ol- duğunda, estctiği >a da gerçekçiliği degil, ama doğnıdan gerçeği sorgulamak gere- kir." Kendi ağzından çıkan bu kısa cüm- le, Brecht'in yalnız edebiyat alanındaki değil. ama sanatın bütünü bağlamındaki tutumunu açıklamaya yeterlidir. "Dof- rudan gerçeği sorgulamak*', Brecht' in on dokuzuncu yüzyılın ikınci yansındaki natüralizm akımından devraldığı bir mi- rastı; o akım ki, doğnıdan yeni gerçekler karşısında sanatın eski'yi sorgulamakta direnmesi nedeniyle ortaya çıkan buna- lımdan kaynaklanmış ve bunalımı aşma- nın tek yolu olarak gerceğeyeniyaldaşım- lan göstermişti. Brecht, bu yeni yaklaşımlar için natü- ralizmin öngördüğü yöntemi, başka de- yişle, bilimsel yöntemle sanat alanında da geçerlik kazandınlmasmı tam anlamıyla bir ilkeye dönüştürdü. "Büim ÇağT diye adlandırdığı yırminci yüzyılın sanatı için de gerçeğin sorgulanmasını olmazsa ol- maz koşul saydı. Hangi insan, nasıl sergilenecek? "Sizler, ilkeleri değil,ama insanlan be- timtiyorsunuz. O nedenle insanlan gös- terdiğinizi göstermelisiniz izleyiciye..." Brecht'in tiyatro oyunculanna söylediği bu söz, belki de onun bütün tiyatro anla- yışını özetlemeye yeterlidir. Brecht'in en takdir ettiği oyun yazar- lanndan Çehov, "En zor olan şey, insanı olduğu gibi, yani ne ise, o olarak göster- mektir; ama gerçek sanat da budur" de- mişti. Brecht de epik tiyatro diye adlan- dırdığı tiyatrosu için birinci görev olarak insanı sergilemeyi öngördü. Gelgelelim sorun, yatnızca bunu ön- görmekle çözülmüyordu. Brecht'e göre sorulması gereken şuy- du: Hangi insan, nasıl sergilenecekti? Brecht'in natüralizm sonrası kaosuna getirdiği düzenin anahtannı bu soruda aramak gerekir. On dokuzuncu yüzyıl sonlanna doğru eski riyatronun içine düş- tüğü bunalım, birincil olarak sahnedeki insan ile günlük yaşamdaki insan arasın- daki kopukluktan kaynaklanmıştı. Brecht, sahneye yaşayan insanı geri ge- tirebilmek için bununla bağıntılı olarak da yaşayan insanın kim olduğunu sapta- yabilmek için tiyatrocu baglammda bir tür laboratuvar çalışmasını koşul saydı. Çünkü sanata gerçeklık temelinin, sade- ce masa başmda oturup kurgulama yap- makla sağlanabileceğine hiçbir zaman inanmamıştı. Esin kaynağından edinile- nin sanatsal düzlemde bilginin rehberli- ğinde sanatın bir gerçeği niteliğiyle kur- gulanması, Brecht'e göre gerçekçi bir sa- natın izleyebileceği tek yoldu. Bu doğrultuda gerçek insan ya da in- san gerçekliği, ancak insanı toplumsal gerçekliği içensinde, başka deyişle tüm toplumsal-sınıfsal kökenleriyle ve yine toplumsal-sınıfsal çelişkilerin yönlendir- mesi göz önünde bulundurularak yakala- nabilirdi. Üstelik böyle bir hedef için yalnızca bugün düzleminde kalmak da yeterli ola- mazdı. Toplumsal-sınıfsal dendiğınde, buna tarihsel'in de eklenmesi, bir zorun- luluktu. "Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek iste- yen, birkaç adım geriye gitnıek /«runda- dır. Bugün, Yann'a Dün'le beslenerek yol ahnm..*1 Brecht'in bu iki cümlede di- le getirdiği VValter Benjamin'in. **Bu- gün'ü Dün'ün uzanûsı, Yann'ın da ka>- nağı olarak yaşamak" diye tanımladığı tarih bilinciyle örtüşmektedir. Yalnız ti- yatro oyunlannda değil, fakat bütün eser- lerinde dünle. tanhte bağlantıyı hiçbir za- man gözden yitirmemesi, tarihı kişilikle- re çok sık arıfta bulunması, mesajlannın hâlâ geçerli olduğuna inandığı klasik ya- zarlann eserlerini uyarlama yoluyla gün- cel kılmaya çok önem vermesi -bütün bunlar, Brecht'in tarihi birkapanmışdos- yalar toplamı olarak değil, fakat toplum ve insan bağlamında. bugüne en uzak noktalanyla bile her zaman etkin bir sü- reç olarak düşündüğünün göstergeleridir. Yeni bir 'klasik' anlayışı^. Bu noktada Brecht'in genellikle göz- den kaçan bir yönüne, sanatın bütünü açı- sından büyük önem taşıyan bir yönüne değinmekte yarar var. Brecht'e göre "klasik" yazarlar ve "klasik*' eserler. salt biçimsel açıdan bi- rer ömek sayılmakla değer kazanamaz - ya da değerlerini koruyamaz. Ona göre klasiklen klasik kılan, içerik açisından bugün de geçerlilik taşıyabilmeleridir. Bu, yalnızca ""müzelik" bir değeri önem- seme anlayışına karşıt bir düşüncedir. Brecht'in "eskimiş" ıle ~klasik" arasın- da aynm gözetmesinın nedeni de budur. Böyle bir anlayış, berâberinde doğal olarak klasıkleri alışılagelenden farklı de- ğerlendirmezorunluluğunudagetırir. Bu değerlendirme. doğnıdan içerigin sorgu- lanmasıve sanatsal düzlemde zaman-öte- si geçerlik kazanıp kazanmadığı nokta- sının sınanması yoluyla olacaktır. Ömeğin Brecht'e göre Sofokles'in An- tigone'si, kader düşüncesi ve yazıh yasa- lann üzerinde bulunup onlan da bağlayan insani yasalar bağlamında "yenilenme- ye" açıktır; "Soft)kles'in Antigone'si*' ad- lı oyununda Brecht, yaklaşık 2500 yıl ön- ce yazılmış olan bu tragedyayı, "insanoğ- hınun kaderi, yine kendisidir" düşünce- sini sahneye getirmek için kullanmıştır. Devingen tiyatro anlayışı "Çatısının altında gülünmemesi gere- ken bir ti\ atro, gülünç bir ti> atrodur. Mi- zah duygusundan yoksun olanlar, ashn- da gülünç insanlardır.*' Bertolt Brecht'in bu sözleri, aslındao- nun yalnızca tiyatro için değil, fakat sa- natın bütünü için öngördüğü bir niteliği vurgulamaktadır. Brecht'e göre, "Bir şe- yin sanat ounadığuun_ en kesin gösterge- si, can sıkuıbsıdır» Sanat, bir egitim ara- cı olmalıdır, fakat amacı eğlencedir.** (28.12.1952). Böylece Brecht, sanat ile ders kitaplan ve salt öğretme eylemi ara- sındaki sının belirlemiş oluyordu. Brecht'ten sonra kimi halefleri, epik ri- yatronun eğiticilik işlevini abartılı yo- rumladılar ve tiyatronun "eğtendirme*" işlevini gen plana ittiler. Gelgelelim eğittiğini "hissettiren" bir sanat anlayışı, hiçbir zaman Brecht'in ANTIGONE Çık zamanın bulutlanndan Ve yürü bir zaman, önümüzde Sen ey dost, kendinden emin Insanlann, zalimlere Korku salan o hafif adımlanyla. Biliyorum, nasıl Korktuğunu ölümden, ama Onursuz bir yaşamdı Korkutan seni daha da. Ve uzlaşmadın iktidarlarla, Karşılık peşinde koşanlara el uzatmadın, Ne de unuttun ayıplan, Bıralanadın otlar bitsin Kötülük Tarlalannda. Selam sana! Bertolt Brecht, 1948 Türkçesi: Ahmet Cemal amaçlan arasında yer almamıştır. Brecht, on dokuzuncu yüzyılın sonla- nndaki bunalımın ardından, tiyatroyu ve genelde sanatı yeniden gerçeklik terneli- ne oturtmak için çaba harcamakla kal- madı; belki de sanat alanındaki asıl dev- rimini "asık suratlı sanaf'a karşı çıkarak gerçekleştirdı. Sanatta her zaman gerçe- ğin sorgulanmasını öngörmüş olan bu büyük sanatçı, hiç kimsenin bir sanat ese- rini salt "öğrenmek" amacıyla izlemedi- ği gerçeğini de hep göz önünde bulundur- du. On dokuzuncu yüzyıl Rus romanının dev adlanndan Dostoyevski, "Karama- zof Kardeşler**in bir yennde şöyle der: "Yaşamın kendisini, yasamın anlamuı- dan daha çok sevmek gerekir...*' Sanat bağlamında Brecht de böyle yaptı: Sana- tın kendisini, sanatın anlamını araştırma eyleminden her zaman daha çok benim- sedi. Epik tiyatroyu kuramsal temeline orurtmaya çalışırken kalıplaşma, donup kalma tehlikesi karşısında uyanda bulun- mayı da unutmadı: "Gerçekte epik tiyat- ro, son derece sanatsal bir olaydır; sanat- çılar, sanat becerisi. imgeiem, mizah duy- gusu, olup bitenieri hissetme vetisi— ol- madan epik tiyatro neredeyse düşünüle- mezbüe." (1938). Duygudan ve canlıhk- tan yoksun bir sanat bağlamında kendi toplumunu da eleştirmekten çekinmedi: "Biz Almanlann duyarhlıktan yoksun bir materyalizmimiz \-ar.. Edebiyatımızda, bedenin canlılıgına karşı beslenen kuşku, her yerde algılanabiüyor. Kahramanlan- mız birlikte olmaktan hoşlanırlar, ama yemek yemezler; kadınlanmızın duygu- lan vardır. ama kalcalan \oktur: öte yan- dan yaşlılanmız, hâlâ dişleri varmış gibi konuşurlar." (12 8.1938). Akılcılığın ve değişimin klasiği Bugün, doğumunun 100. yılmda, bel- ki de en çok sorulan sorulardan biri: Brecht, bir klasik mi? Brecht'in geride bı- raktığı on bini aşkın sayfanın ve son de- rece hareketli bir yaşamın ardından bel- ki haklı, ama yanıtlanırken dikkatli olun- ması gereken bir soru. Kalıcılık anlamında hiç kuşkusuz ar- tık bir "klasik" yazardır Brecht. Ama ki- tap raflannın ya da her şeyi "hep aynı" oynama peşındeki sahnelerin değil, akıl- cılığın ve değişimin klasiğidir. Siegfried Unseld'indeyişiyle: "Brecht'in klasikya- nuu görmek, onu bir müzeye koymak de- ğiL fakat gelişme süreci ve etkinliğiyle kav- ramak anlamına gelir." Brecht yılında ya\ ınlar 1998 Brecht Yılı için MitosBOYUT Yayınlan, Bertolt Brecht'in bütün oyun- lannın büyük Berlin-Frankfurt basımı- nın yayın haklannı Suhrkamp Yayıne- vi'nden satın aldı. On üç ciltte toplana- cak oyunlann 7., 10. ve 11. ciltleri çıktı. Brecht'in yine Berlin-Frankfurt bası- mında beş cilt içerisınde toplanan bütün şiirlerinin yayın haklan da aynı yayıne- vine geçti. Şiirler, dilimıze Ahmet Ce- mal ve YıhnazOnaytarafindan çevriliyor. Bunlann yanı sıra. ünlü Alman edebi- yat tarihçisi ve eleştirmeni Hans Ma- yer' in "Brecht Üzerine Anüar" adlı kita- bı da yakında yine MitosBOYUT Yayın- lan arasında çıkacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear