25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GORUŞLER Orman Yağmasına Tapuyla Destek! Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLU 2 4 Ekım 1998 günlü Cumhu- riyet'ın arka sayfasında, Baş- bakan'la Orman Bakanrnın "orman dışına çıkanlan yer- lerden 200 parselinin tapula- nnı dağrtacaklarT yazılıydı. Ertesı günkü Cumhuri>et'te de tapulann dağıtıldığı bıldirilıyordu. Tapu alanlara "Tapulannız hayırb obun" denirken içi- miz çok sızlıvor. Ülkesinı seven, uğradı- gımız sel baskınlanndan ve erozyon zarar- "lanndan iizüntü duyan vatandaşlanmızın da ıçlennın sızladığı kamsını taşıyoruz. Czüntülerimizin de ancak çok küçük bir bölümünü dıle getirebiliyoruz. llen ülkelerlegeri ülkeler arasındaki en önemlı fark İleri ülke insanının her konu- yu bir plana bağlaması ve planlı yaşama- SL geri ülke insanının ise pîansız \aşama- sıdır. Geri ülke insanı. yapüacak planlann hiçbir yarar sağlamayacağL, kaderin ,asla değişmeyeceği kanısındadır. Bu kanının doğal sonucu olarak da, başlan dertten kurtulmamaktadır. . tleri ülkelerin hepsinde. şehirlerin imar planlanndan ayn olarak, bir de Kırsal Alan Planlan yapılmaktadır. Şehırler imar plan- larına göre gelişırken, kırsal alanlar da kendi planlanna göre işletilmekte ve ge- lıştınlmektedir. Biryamacınormansızol- ması. yakındaki bir yerleşim ya da tanm alanına sellenn gelmesuıe yada sulann kir- lenmesıne neden oluyorsa. o yamaç hemen ağaçlandınlmaktadır. Bu ağaçlandırma, 'sel'i önlemek ve 'erozyon'u durdurmak amacıyla yapıldığından, dikilecek ağaçla- nn türü de bu amaca göre saptanmakladır. Geri ülke insanlan bu söylediklerimizden bır anlam çıkaramamakta ve yamaçtaki tarlalann sürülüp ekilmesinı normal bir olay olarak gözlemekte, uğradıği sel fela- ketiyle bu olayın bir ilişkısıni kuramamak- ta, kuranlann söylediklerine de ınanmamak- tadırlar. îleri ülke insanlan 19. yüzyılda, kırsal alanlardaki arazi kullanma şekilleriyle erozyon ve sel felaketleri arasındaki üiş- kileri görmüş ve kırsal alanlarda yapılan işleri planlara bağlamışlardır. Bu planlan yaparken arazinin bütün özelliklerini ve me- teoroloji koşullannı da dikkate almakta- dırlar. 20. yüzyılın başında ortaya çıkan ve yüzyılın ortalannda çok büyük gelişme- ler sağlayan fotogrametri ve benzeri bi- Bmkr bütün kırsal alanlann uçaklardan ve uydulardan incelenmesinde ve gerekli ölçülerin de yapılmasında büyük kolaylık- lar sağladı. Bu olanaklardan yararlanıla- rak, kırsal alanlann kullanma haritalan, çok daha kolay, çok daha süratli ve çok daha duyarlı birbiçimde yapılmaya başlandı. Ay- nı bilimsel olanaklardan yararlanılarak Ay'ın haritalan yapıldığı gibi, uzak yıl- dızlann haritalan da yapılmaya çalışıl- maktadır. 25 yıl kadar önce Londra'da çalıştığım bır fotogrametri dairesınde. Afrika ülke- leri için kırsal alan haritalan ve arazi kul- lanma planlan yapılıyordu. Kırsal alan planı yaptırmak isteyen Afrika ülkeleri bu daireye başvuruyordu. 2-3 uzman giderek o ülkenin gezılebılen yerlennı geziyorlar. notlar alıyorlar ve bazı ölçüler yapıyorlar. fotoğraf uçağı da giderek ülkenin tamamı- nın çeşıtli ölçeklerde fotoğraflarını çeki- yor, Londra'da bu fotoğraflardan. tutulan notlardan ve yapılan ölçülerden > ararlanı- larak, önce arazinin tamamının normal (standart) haritalan yapılıyor. daha sonra bu haritalardan da yararlanılarak vejetas- yon (bitki örtüsü) haritası \e jeolojik ha- ritası yapılıyor. Sonunda meteoroloji ka- yıtlan da dikkate ahnarak arazi kullanma haritalan yapılıyordu. Bu haritalara "zirai potansiyel haritalan" da denilmektedır. Son yapılan bu harita 10 yıl kullanılacak ve 10 yıllık uygulamalann sonuçlan da dikkate ahnarak yenilenecek. Bu son ha- ritada nerelerin tanm alanı. nerelerin ot- lak (mera) ve nerelenn orman yapılması gerektiği gösterilmektedir. 25yüönce gör- düğüm bu çabşmalar, henüz ülkemizdeya- pilmadı. Üç ay süreyle içinde çalıştığım bu da- irede yapılan işleri. büyük bır hayranlıkla izledim. Konuyla ilgili kıtaplan ve broşür- leri topladım. Aynntılı bir şekilde notlar tuttum ve yapılan hantalardan örnekler al- dım. Llkem için çokyararlı olacağma inan- dığım bu işlerin. ülkemde de > apılmasının şart olduğu kanısına \arnııştım. \e \a/ık ki 25 yıldan beri >apuğım bütün girişim- ler sonuçsuz kaldı. Beni dinlejenlerden ve yazdıklanmı oku\anlardan kimikri, "Bu ülkede şehirler için yapılan imar planlan dahi uygulanamıyor. senin söylediklerin hıç yapılamaz. Boşuna canını üzme..." gibi yanıüarverdfler, haklıymışlar. Derdimi sa- dece öğrencüerime dinletebildim!.. 1937 yılında çıkanlan 3116 sayılı Or- man Yasası. var olan ormanlann biran ön- ce ölçülmesini ve tapuya işlenmesini amaç olarak benımsemiş ve öbür teknik işleri, yani nerelenn orman. nerelerin otlak ve ne- relenn tanm alanı olması gerektiğinin sap- tanmasmı daha sonraya bırakmıştır. Ne yazık ki sonraya kalan bu işler donakal- mış, yasanın benimsediği ilk amaçlardan dahi gen gidilmiştir. Bilim kurallanna gö- re orman vapılması gereken \erler orman yapılmamış, orman olarak kalması gere- ken yeıier de ormandan çıkanlımşür. Ay - nı bilim kurallanna göre otlak kalması ge- reken yerlere. devlet yardımıyla traktör gönderilmiş ve otlaklar sürülerek tanm alanlanna dönüştürülmüştür. Bu yanlış davranışiD da doğal sonucu olarak, ülke- mizdeerozyon artmış ve et üretimi azalmış- ür. Yakm bir gelecekte etsiz kalacağımın kesinlikle sövleyebüiriz... Son 15 yıl ıçerisinde onnanlanmıza za- rar veren 20 kadar yasa ve yasa hükmün- de kararname çıkanldı. Bunlan burada açıklamaya olanak yok, sadece 28 rumu- zuylaanılanı çok kısa olarak belirtmek ıs- tiyoruz: 31 Ocak 1981 gününden önce or- man niteliğini kaybeden yerlenn, bu hü- küm geregınce ormandan çıkanlması ya- sayla kararlaştınlmıştır. Ormandan çıka- nlacak olan bu yerlerin bas.ka amaçlarla kullanılması, erozyonun artmasına ve sel felaketlerinin dogmasına neden olacak yerler olsa dahi. çıkarma işlemi yapdacak ve bilim adamlannın bu konuyla ilgili söz- leri dikkate alınmayacaktır. Bu şekilde or- mandan arazi çıkarma işlemL bir kez ya- pdmakla bitmemekte. Aynı yeretekrartek- rar heyetler gönderilerek yeni yeni çıkar- malar yapılmaktadır. Lütfen doğacak za- rarlan bir düşüjıeüm. Son olarak, Yargıtay 20. Hukuk Daire- si Başkanı FerruhAtbaşoğtu'nun 1994 yı- lında Ankara'datoplanan 1. Ormancılık Şû- rası'nda 2B uygulamasıyla ilgili işlemler hakkında söylediklerinin kısa bir özetinı \ermek istiyoruz: Hiçbir ülkedeormanlaria ilgiliolarakbu kadardeğjşken birpolitikaizlenmez.Şu hu- sus kışisel inancıma göre amentü gibi be- nimsenmelidir: Ormanlar için her siyasal iktidann kendi anlayışma göre değil, ül- kenin ve milletın geleceği açısından en doğru, en yararlı olan yol bulunup parti- ler ve hükümetler üstü bir ulusal orman po- litikası oluşturulmalıdır. Bu politika anayasaya temel ilkelerle yerleştirilip bu ilkelere aykın yasalar ve yö- netmelikler asla yapılmamalıdır. Ama aa bir gerçektir ki ülkemizde ormanlaria il- gili fakat yarardan çok zarar getiren yasa- laryapdmış,anayasaya dahi kabulüolânak- sız bazı ilkelcr konulmuştur! 1982 Anaya- sası'nın 169-170. maddelerinde yer alan bu konuyu içeren fikralar anayasadan ç> kanlmalı. bu anayasaya dayanilarak çıka- nlan 2B maddesi de kaldınlmalıdır. Ay nı yerde birkaç yıl ara ile ikincL hatta üçün- cü kez2Buygulaması yapıldığı olayiarla önü- müze gelmektedir. Sayın Atbaşoğlu'nun önemle üzerinde durduğu vc yapılmasını istediği bu değişik- likkrin hiçbiri bugüne kadar yapılmadı. 2B uy gulaması ile ormandan arazi çıkarma iş- leri orman bakanlan marifetiyie htdanarak devam etti ve edivor! Sağduyuya Çağn TANJU ERDEM EmeUiAmiml Y ıllar öncesi soğuk bir Ankara ge- cesinı anımsıyorum. Galatasa- ray'ın AvTupa kupasında kazan- dığı bir geceydı. Bahçelievler'e gidecektik. Çankaya'ya çıktığı- mızda Başbakanlık Konutuönün- den geçerek Ayrancı doğrultusuna uzanan cadde- nm. bayan başbakan rahatsız olmasın diye trafiğe kapatıldığını gördük. Bu durumda Oran yolunu kullanmak üzere Turan Güneş Bulvan'na çıkmış- tık. Yokuşu tırmanırken bir grup genç yolumuzu kes- tı. Elleri havada kurt işaretlen yaparak tüm araba- ları durdurmak istiyorlar ve herkesi o işareti yapa- rak "En büyük Tûrkiye" demeye zorluyorlardı. Geçenlerde Istanbul Küçükyaiı'da idim. Vakit gece yansını geçmişken karanlığı yırtan bir gürül- tü ile ırkildım. Bu kez gösteri askere giden genç- lere idi. Yine aynı işaretler ve "En büyük asker bi- zim asker" haykınşlan. PK.K bölücü terör örgütünün başı Italya'da. Ital- ya onu Türkiye'ye teslim ermiyor. Yargılanmıyor. • Türk kamuöyu bu olaya haklı olarak büyük tepki gsöteriyerr Gösterilerbaşlıyor. ltalyanbayraklan çiğ- neniyor. yakılıvor. ltalyan Büyükelçiliği'nin tabe- lası indınlıyor. Olayı kışkırtan bazı HADEP men- suplan dövülüyor, linç edilmek isteniyor. Tepkinin şiddete yönelen eylemlennde kurt işareti yapan ço- ğunlugu genç insanlar ön saftalar. Türkiye'de eline satın alıp Allahü ekber narala- n atarak yurttaşı ve dindaşı üniversite öğrencileri- nin kıyımına kalkışanlan durdurmayıp, kendini sa- vunan öğrencileri döven, gözaltına alan görevlile- re rastlanıyor. Emniyet güçlerimizin gece yansı toplanb ve gös- terilerini önlemesi gerekmiyor mu° Büyük Ata- türk'ün ifadeleriyle "bir milletin istiklalinin rimsa- B" olan bayrak çiğnenirken ya da yakılırken ya da etnik bir çatışma kışkırtıcılığının çatışmaya dönüş- memesı için etkın önlemleralınamaz mı? Üniver- site oiaylannda şjddet, kaynağında kurutulamaz mı? Bu eylemlerden ülkemize yarar sağlamak umu- labilirmı?Bunlaraaletolanlarülkemizibölünme- ye, çatışmalara götürebilirler. Uluslararası alanda uygarlık düzeyimizı, demokrasımızı, ınsan hakla- nna saygımızı tartışma konusu yaptınyorlar. Bir kı- sım basın ve TV'lerin bu kışkırtmalarda oiumsuz rol oynadıklan da bir gerçektir. Hepimiz aklımızı başımıza alarak düşünmeli- yiz. Türkiye sorumsuzca, fevri hareketlerle yakın tarihinde, örneğin, bır Balkan Harbi felaketine uğ- radı. Birinci Dünya Harbi'ne girdi ve koca birim- paratorluk yıkıldı. Ulusa yönelen haksızlıklara el- bette tepki göstermeliyiz. Amâ bu tarz harekerter davamızı kazanmada bize yardımcı olamıyor. Bö- lücü terörle mücadeleyi sürdürürken yaygın aynm- cılıfa yol açabilecek hareketlerden kaçmmamız aklın, sağduyunun gereğidir. Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlanmız ve dün- ya bilmelidirki Anadolu yanmadası doğusu ile ba- tısı ilejeopolitik,jeostratejik, jeoekonomik bir bü- tündür. Burada Türkiye Cumhuriyeti 'ni kuran halk yaşar. Bu halk Türk ulusudur. Burası Türk ulusu- nun Ulusal Ant'la (Milli Misak'la) kararlaştınlmış bölünmez yurdudur. Türkiye bu konuda hiçbir ödün veremez. Bu insanlar hangi etnik kökenden gelir- se gelsin Türk Ulusal Kurtuluş, Savaşı'nı birlikte yap- mış, bu topraklar için canını vermiştir. Tarihleri bir, milli ahlak anlayışlan bir. dinlen bır, muhte- melen kökenleri bir, beraber yaşama hususunda müşterek arzu ve tasvipleri olan, yerel alt kültür- lerle bütünleşmiş yûksek ve devrimci bir ulusal kültür anlayışmda birleşen, bayındır ve gönenç içinde olmayı hedeflemış bıreylerden oluşan bır ulusuz. Bu itıbarla en büyük olumsuzluklarda dahi ak- lımızdan çıkarmamamız gereken özellik şoveniz- mi, panrürkizmi, panislamizmi. mikromilliyetçili- ği bir yana bırakıp Türk vatandaşı kımliği altında birbirimizi sevmemiz, saymamız, desteklememiz. kardeş olduğumuzu unutmamamızdır. Biz ulus ve devlet hayatında kendimize aklı, sağduyuyu. bıli- mi rehber edinerek serinkanlılıkla, ama güçlü ola- rak adil olmalı, yurtta ve dûnyada banşı aray'arak yöcelmeliyiz. metı dev ilîhek yi^inde bir ış mi olmustur? Bunu da CHP liderliği değerlendirmelidir. CHP liderli- ği, bugünkü Meclis yapısında görece hayli olum- lu çalışmalar yaptığına tanık olunan bu hükümete Atatürkçü ve sosyal demokrat kimliğiyle katkıda bulunmaya devam etse idi bunun hem ulusumuza hem de kendisine daha yararlı olabileceği kamu- oyunun genel kanısıdır. Kurt işareti yapan gençlerin bir seçim ortamin- da örgütlü bir güç olarak neler yapabileceğini, mer- kezin etrafindaki siyasal partilerin yönetim kadro- lannın düşünmesinde yarar var. Bu açıdan bugün- kü ortamda MHP'nin ılımlı görünen liderliği ulus için bir şans olarak kabul edilebilir. Milliyetçilik her Türk'ün inancıdır, ö\'üncüdür. Ama milliyetçilik şovenizme, şiddete dönüşürse, pa- ramiliter bir güç olarak emperyalizmin ve işbirlik- çilerinin emrinde yönlendirilirse bu gerçek ve ya- rarlı bir milliyet ülküsünden saparak ülkemiz aley- hıne karanhk ve kirli faaliyetlerde bulunan odak- lann vurucu güç aleti haline gelir. Ülkücü-mafya örnekleri ortada. Gençler, yakın geçmişi düşünüp değerlendirmelidirler. Ülkemiz bir iç savaş ortamı- na getirildiğinde. yurtsever Atatürkçü aydınlan, masum halkı katleden siyasal terör içinde kimler yer aldı? Daha sonra çete, mafya örgütlennde kim- ler hizmet ettiler? Bir kısım kamu görevlılerinin de katkılanyla devlet nasıl yozlaştınlıp kirletilmek is- teniyor? Bu sorulann yanıtlan aranmahdır Türkiye bu kirli eylemlerin sahipleriyle neden gu- rur duysun? Türk halkı bilinç ve anlayıştan yoksun '%u sanılmaktâdır? •'»•••-^* KammızcakBİpleri "Türkmniry«tçiligf''duygu- su ile dolu olanlann rehben Atatürk'un yolu, de- ğerleri akıl, bilim, erdem, taassupsuzluk ve Türk ulusal kültürü olmalıdır. Bunca olaylardan artık gerekli dersleri almanın zamaru gelmiştır. Ülkemi- zi gerçekten seviyorsak davranışlanmızı akhn ve sağduyunun sesine kulak vererek düzenleyelim. Siyasette Ahlak îflası!.. ADNAN HUNCA • • Ikemizde hepimizi üzen U çarpık işler yapılagelmek- tedir. Bunlan düzeltme umudu da sanki tümden kalkmışdurumdadır... Bi- linçli bir ahlaksızhk ve soy- gun egemen! Bir gün bile bakanlık ya- pan siyasilere. toplumun ödediği vergi- İerle bazı şeyler peşkeş çekilmektedir. Bunlann ameliyat. bakım ve tedavıleri için dış ülke kapılan açıktır. O ülkelerde yap- rırdıklan tedav i masraflannın yüzde 90'uıı dev let öder. daha doğrusu halktan alınan vergilerle öder. Tepkisiz halkımızın ise ka- sabasında doğru dürüst birhastanesi yok- tur. Siyasileri seçen ulusun kendisi sefa- lefleri yaşarken kendi vekili sayılan mil- letvekili, her türlü sınırsız olanaklan kul- lanır. Soruyorum sizlere, bu ne biçim adalettir? Bu mudur hukuk? Ahlakı içer- meyen hukuk, adil olamaz. Hukukun te- meli açıklıktır, ahlaktır. Siyasilerin seçim zamanlannda seç- menlerine verdikleri mesajlar hep aldat- macadır. Din, imam söylemleriyle ınsan- larımızı kandınrlar. Gerçek dindarlar halklanna eziyet çektirmezler. Bu sahte- kârlar, ülkemizdeki her kurumun dibini oyarak yerle bir etme çabalanna aralık- sız devam ediyorlar. Cezaevlerimiz ade- ta birer konukevi (misafırhane) ve terö- ristlerin eğitildiği bir mekân konumuna getirilmiştir. Devlet kan kaybediyor. Ulusumuzun, devletimizin yüce çıkarlan için bu kanı durdurmamız gerek. Bizim geniş ufiık- lu. ülkesinı çok seven insanlara gereksi- nimimiz vardır. Tüm kurumlanmızı, tüm sistemlerimizi çalıştırmamız lazımdır. Çalıştınlmayan devlet küçülmeye ve yok olmaya mahkûmdur. 600 yıllık Osman- lı Imparatorluğu böyle ve bu yüzden yı- kıldı. Türkiye'de başta siyasiler olmak üzere adeta herkes kurnazlıklarpeşinde- dir. Ülkemiz insanlan, siyasisine kadar hepsi üstüne görev olmayan işlerle uğra- şırlar. Türkiyemiz adeta idare-i masla- hatçılar ve kurnazlar ülkesidir. Bu tavır- da olanlan eleyemedigimiz müddetçe, ne siyasetimiz siyaset gibi olur ne de eko- nomimiz ekonomi gibi. Bu siyasiler ne suya ne sabuna dokunmadan yaşamlan- nı sürdürmek isterler. Toplumumuzda bir tepki yoktur. Atılımı olmayan toplumlar, ulus kim- liklerine ulaşamamışlardır. Ulus kimliği olmayan toplumlann, ulusal kültür biri- kimleri de yoktur. Üzülerek söylüyorum ki, insanlanmızın bütün eylemleri aşiret geleneklerine uygundur. Halkm bilgi, görgü, zevk düzeyini yükseltecek ne eği- tim var, ne yayın... TV'ler ise tam ihanet halinde. Büyüklerçalarda halk çalmazmı! Dü- zensiz bir yapılaşmayla gecekondulan kuranlar, elektriklerini kanca atarak dev- letten çalmaktadır. Bu ülkede kazanç sa- hipleri vergi ödememek için binbir hile- li yol bulur. Vurguncu trilyonerlerdense hiç vergi alma olanağı yoktur. Vergi ah- lakı tanımadıklan gibi yaşamm en kirli işlerinin içindedirler... Bu ahlaktan nasi- bini almayanlar, ne acıdır ki. itibar görür- ler. Yalnızca işçi ve meiiu'Jİardan vergi almasını bilen devlet, öbür kesımlerden vergi almak istememektedir. Batı ülkele- rine baktığımızda iki şeyden kurtuluş yoktur, biri ölüm, öbürü ise vergi! Ülkemizde vergi almak istemeyen dev- letoldukça, mükellefler niçin vergi ödesin- ler? PENCERE Bir Mucize!. Bilmem ki bilincine yeterince eriştik mi, ülkemiz- de bir 'mucize' yaşandı... Ve yaşanıyor. • Irtica kırk yıldan bu yana gizli, açık, inatçı, sa- bırlı, sinsi ve uzun soluklu bir çalışmayla hedefi- ne doğru adım adım yürüyordu. Dinci vakıflar, Kuran kursları, dinci kamplar, dinci gazeteler, din- cilerin kurdukları şirketler, holdingler, televizyon- lar, radyolar, okullarla yeraltında ve üstünde ör- gütleniyorlardı. Devletin içinde yuvalanıyorlardı. imam-hatipler meslek okulları niteliğinden çı- kanlmışlar, temel ögretim kurumlarına dönüştü- rülmüşler, üniversitelere açılmışlardı. Öğrenci, imam-hatip okuluna imam olmak için girmiyordu; savcı, yargıç, emniyet müdüru, komiser, defter- dar, vali, kaymakam, subay olmaktı hedef... Mürteci, devleti ele geçiriyordu. • Bir mucize yaşandı. Devletin bütün yüksekokullan ve üniversitele- ri, imam liselerinden çıkanlara açıktır, ama harp okullarının kapılan kapalıdır. Türkiye, Iran ya da Cezayir gibi olabilir mi?.. Olamaz!.. Çünkü mucize ortada!.. imam-hatipte "Hakika- te giden yol akılyolu değildir, şeriat yoludur" slo- ganını özümseyen genç, devletin savcısı olabilir, yargıcı olabilir, polisi olabilir, kaymakamı olabilir, valisi olabilir; ama subayı olamaz. Irticanın temel hedefi ordu idi... Orduyu ele geçiremedi. Bir devlet ki bir yandan 'öğretim Biıiiği Yasa- s/'nı çiğneyerek Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altın- da laik cumhuriyete düşman yetiştirir, bir devlet ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın çatısı altında yetişti- rilen öğrencilere harp okullarının kapılarını kapa- tır. Çelişkinin derinliği nasıl birsüreç yaşandığını ser- giler; ikilemin çarpıcılığı mucizenin büyüklüğünü vurgular; Türkiye ilginç bir ülkedir. • Mustafa Kemal ne diyordu: "Ordumuz, Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarfetmekte olduğumuz sistemli çalışmala- nn yenilmesi imkânsız teminatıdır." "Büyük milli disiplin okulu ordunun; ekono- mik, kültürel, sosyal savaşlanmızda bize aynı za- manda en lüzumlu elemanlan da yetiştiren bü- yük bir okul haline getirilmesine, aynca itina ve himmet edileceğine şüphem yoktur." (1 Kasım 1937, Söylev ve Demeçler 1. cilt, sayfa 403). "Himmet" ederek mucizeyi gerçekleştirene şükran borçluyuz. • MGK (Milli Güvenlik Kurulu), 28 Şubat'tan bu yana ne yapıyor? Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde anayasanın uy- gulanmasını istiyor. Bu görevdir. Yasaların uygulanması "kanun devleti"nde ka- çınılmaz kuraldır; yasalar,yasalan uygulamayan- lara âğır cezalan öngörür. Ama dinciler sandıktan yeterli çoğunlukla çıkar- lar, anayasayı değiştirirler, laiklik ilkesıni &(erter, Öğ- retim Birliği Yasası'nı çöp sepetine atıp eğitımi ir- tica düzenine bağlarlarsa, ortaya tartışılacak bir durum çıkmış olur. Bugün için öyle bir durum yok... "28 Şubat Süreci" yürürlükteki yasalann uygu- lanmasından başka birşey değil... irticanın hatırı için yasalan rafa mı kaldırmalı?.. MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTEŞİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKAiNLIĞI'NDAN İLKÖGRETİM SINIF ÖĞRETMENLİCI SERTİFİKA PROGRAMI Kayıtlar 01.07.1996 tanh 2456 sayılı MEB Teblığler Dergısı'nde behrtılen branşlara göre yapılacaktır. dersler hafta ıçıd/r. BtLGİSAYAR EĞİTIMİ Bılgısayar Gınş Wındows 95 Word97 Excel97 Povverpo- ınt97 paket programlan ve Internet Wındows97 ortamında Kurs Suresı: Toplam 60 saat Sınıf Yoğunlugu- 15 kışı (Her kursiyer için bır bılgısayar) Kayıt tanhlen: Kayıtlar başlamıştır, de\am edıyor. Telefonlar. (0212) 260 02 74. 260 02 75. 261 96 18. 259 17 90, dahılı 158 ve 159. Faks: (0212)261 11 21 Adres: Çırağan Cad. Yalı Sok. No 2 Beşiktaş 80690 Basın 66284 Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı Hacı Bektaş: Efsaneden Gerceâe Irene Melikofff Türkiye'nm Şeytan Ücgeni Hiltmet Çetinkaya Sosyal Demokraside Temel Eğiilmler Deniz Kavukçuoğlu Bıcak Sırtındaki Dünya ve Türkiye Erol Manisalı Paylaşılan Tutku Sinema Gönül Dönmez Colin Comhuriyetin Bireyi Olmak Türkân Saylan Söz Udorı Yazı Burclan Feridun Ândaç Osmanlı İmparatorluğu'nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi ' Dimitri Kontemir Aydınlanmanm Kodınlon Yoy. Haz. N«<la Arat Bir Günlük Dost Üstün Akmen r'Cumhurtyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulübû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Ucu Güllü Kımdura Muzaffer Buyrukju Enel Hakk'ın Hakkı İlhan Selfuk
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear