Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA
2 OLAYLAR VE GORUŞLER
Orman Yağmasına Tapuyla Destek!
Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLU
2
4 Ekım 1998 günlü Cumhu-
riyet'ın arka sayfasında, Baş-
bakan'la Orman Bakanrnın
"orman dışına çıkanlan yer-
lerden 200 parselinin tapula-
nnı dağrtacaklarT yazılıydı.
Ertesı günkü Cumhuri>et'te de tapulann
dağıtıldığı bıldirilıyordu. Tapu alanlara
"Tapulannız hayırb obun" denirken içi-
miz çok sızlıvor. Ülkesinı seven, uğradı-
gımız sel baskınlanndan ve erozyon zarar-
"lanndan iizüntü duyan vatandaşlanmızın
da ıçlennın sızladığı kamsını taşıyoruz.
Czüntülerimizin de ancak çok küçük bir
bölümünü dıle getirebiliyoruz.
llen ülkelerlegeri ülkeler arasındaki en
önemlı fark İleri ülke insanının her konu-
yu bir plana bağlaması ve planlı yaşama-
SL geri ülke insanının ise pîansız \aşama-
sıdır. Geri ülke insanı. yapüacak planlann
hiçbir yarar sağlamayacağL, kaderin ,asla
değişmeyeceği kanısındadır. Bu kanının
doğal sonucu olarak da, başlan dertten
kurtulmamaktadır.
. tleri ülkelerin hepsinde. şehirlerin imar
planlanndan ayn olarak, bir de Kırsal Alan
Planlan yapılmaktadır. Şehırler imar plan-
larına göre gelişırken, kırsal alanlar da
kendi planlanna göre işletilmekte ve ge-
lıştınlmektedir. Biryamacınormansızol-
ması. yakındaki bir yerleşim ya da tanm
alanına sellenn gelmesuıe yada sulann kir-
lenmesıne neden oluyorsa. o yamaç hemen
ağaçlandınlmaktadır. Bu ağaçlandırma,
'sel'i önlemek ve 'erozyon'u durdurmak
amacıyla yapıldığından, dikilecek ağaçla-
nn türü de bu amaca göre saptanmakladır.
Geri ülke insanlan bu söylediklerimizden
bır anlam çıkaramamakta ve yamaçtaki
tarlalann sürülüp ekilmesinı normal bir
olay olarak gözlemekte, uğradıği sel fela-
ketiyle bu olayın bir ilişkısıni kuramamak-
ta, kuranlann söylediklerine de ınanmamak-
tadırlar.
îleri ülke insanlan 19. yüzyılda, kırsal
alanlardaki arazi kullanma şekilleriyle
erozyon ve sel felaketleri arasındaki üiş-
kileri görmüş ve kırsal alanlarda yapılan
işleri planlara bağlamışlardır. Bu planlan
yaparken arazinin bütün özelliklerini ve me-
teoroloji koşullannı da dikkate almakta-
dırlar.
20. yüzyılın başında ortaya çıkan ve
yüzyılın ortalannda çok büyük gelişme-
ler sağlayan fotogrametri ve benzeri bi-
Bmkr bütün kırsal alanlann uçaklardan
ve uydulardan incelenmesinde ve gerekli
ölçülerin de yapılmasında büyük kolaylık-
lar sağladı. Bu olanaklardan yararlanıla-
rak, kırsal alanlann kullanma haritalan, çok
daha kolay, çok daha süratli ve çok daha
duyarlı birbiçimde yapılmaya başlandı. Ay-
nı bilimsel olanaklardan yararlanılarak
Ay'ın haritalan yapıldığı gibi, uzak yıl-
dızlann haritalan da yapılmaya çalışıl-
maktadır.
25 yıl kadar önce Londra'da çalıştığım
bır fotogrametri dairesınde. Afrika ülke-
leri için kırsal alan haritalan ve arazi kul-
lanma planlan yapılıyordu. Kırsal alan
planı yaptırmak isteyen Afrika ülkeleri bu
daireye başvuruyordu. 2-3 uzman giderek
o ülkenin gezılebılen yerlennı geziyorlar.
notlar alıyorlar ve bazı ölçüler yapıyorlar.
fotoğraf uçağı da giderek ülkenin tamamı-
nın çeşıtli ölçeklerde fotoğraflarını çeki-
yor, Londra'da bu fotoğraflardan. tutulan
notlardan ve yapılan ölçülerden > ararlanı-
larak, önce arazinin tamamının normal
(standart) haritalan yapılıyor. daha sonra
bu haritalardan da yararlanılarak vejetas-
yon (bitki örtüsü) haritası \e jeolojik ha-
ritası yapılıyor. Sonunda meteoroloji ka-
yıtlan da dikkate ahnarak arazi kullanma
haritalan yapılıyordu. Bu haritalara "zirai
potansiyel haritalan" da denilmektedır.
Son yapılan bu harita 10 yıl kullanılacak
ve 10 yıllık uygulamalann sonuçlan da
dikkate ahnarak yenilenecek. Bu son ha-
ritada nerelerin tanm alanı. nerelerin ot-
lak (mera) ve nerelenn orman yapılması
gerektiği gösterilmektedir. 25yüönce gör-
düğüm bu çabşmalar, henüz ülkemizdeya-
pilmadı.
Üç ay süreyle içinde çalıştığım bu da-
irede yapılan işleri. büyük bır hayranlıkla
izledim. Konuyla ilgili kıtaplan ve broşür-
leri topladım. Aynntılı bir şekilde notlar
tuttum ve yapılan hantalardan örnekler al-
dım. Llkem için çokyararlı olacağma inan-
dığım bu işlerin. ülkemde de > apılmasının
şart olduğu kanısına \arnııştım. \e \a/ık
ki 25 yıldan beri >apuğım bütün girişim-
ler sonuçsuz kaldı. Beni dinlejenlerden ve
yazdıklanmı oku\anlardan kimikri, "Bu
ülkede şehirler için yapılan imar planlan
dahi uygulanamıyor. senin söylediklerin hıç
yapılamaz. Boşuna canını üzme..." gibi
yanıüarverdfler, haklıymışlar. Derdimi sa-
dece öğrencüerime dinletebildim!..
1937 yılında çıkanlan 3116 sayılı Or-
man Yasası. var olan ormanlann biran ön-
ce ölçülmesini ve tapuya işlenmesini amaç
olarak benımsemiş ve öbür teknik işleri,
yani nerelenn orman. nerelerin otlak ve ne-
relenn tanm alanı olması gerektiğinin sap-
tanmasmı daha sonraya bırakmıştır. Ne
yazık ki sonraya kalan bu işler donakal-
mış, yasanın benimsediği ilk amaçlardan
dahi gen gidilmiştir. Bilim kurallanna gö-
re orman vapılması gereken \erler orman
yapılmamış, orman olarak kalması gere-
ken yeıier de ormandan çıkanlımşür. Ay -
nı bilim kurallanna göre otlak kalması ge-
reken yerlere. devlet yardımıyla traktör
gönderilmiş ve otlaklar sürülerek tanm
alanlanna dönüştürülmüştür. Bu yanlış
davranışiD da doğal sonucu olarak, ülke-
mizdeerozyon artmış ve et üretimi azalmış-
ür. Yakm bir gelecekte etsiz kalacağımın
kesinlikle sövleyebüiriz...
Son 15 yıl ıçerisinde onnanlanmıza za-
rar veren 20 kadar yasa ve yasa hükmün-
de kararname çıkanldı. Bunlan burada
açıklamaya olanak yok, sadece 28 rumu-
zuylaanılanı çok kısa olarak belirtmek ıs-
tiyoruz: 31 Ocak 1981 gününden önce or-
man niteliğini kaybeden yerlenn, bu hü-
küm geregınce ormandan çıkanlması ya-
sayla kararlaştınlmıştır. Ormandan çıka-
nlacak olan bu yerlerin bas.ka amaçlarla
kullanılması, erozyonun artmasına ve sel
felaketlerinin dogmasına neden olacak
yerler olsa dahi. çıkarma işlemi yapdacak
ve bilim adamlannın bu konuyla ilgili söz-
leri dikkate alınmayacaktır. Bu şekilde or-
mandan arazi çıkarma işlemL bir kez ya-
pdmakla bitmemekte. Aynı yeretekrartek-
rar heyetler gönderilerek yeni yeni çıkar-
malar yapılmaktadır. Lütfen doğacak za-
rarlan bir düşüjıeüm.
Son olarak, Yargıtay 20. Hukuk Daire-
si Başkanı FerruhAtbaşoğtu'nun 1994 yı-
lında Ankara'datoplanan 1. Ormancılık Şû-
rası'nda 2B uygulamasıyla ilgili işlemler
hakkında söylediklerinin kısa bir özetinı
\ermek istiyoruz:
Hiçbir ülkedeormanlaria ilgiliolarakbu
kadardeğjşken birpolitikaizlenmez.Şu hu-
sus kışisel inancıma göre amentü gibi be-
nimsenmelidir: Ormanlar için her siyasal
iktidann kendi anlayışma göre değil, ül-
kenin ve milletın geleceği açısından en
doğru, en yararlı olan yol bulunup parti-
ler ve hükümetler üstü bir ulusal orman po-
litikası oluşturulmalıdır.
Bu politika anayasaya temel ilkelerle
yerleştirilip bu ilkelere aykın yasalar ve yö-
netmelikler asla yapılmamalıdır. Ama aa
bir gerçektir ki ülkemizde ormanlaria il-
gili fakat yarardan çok zarar getiren yasa-
laryapdmış,anayasaya dahi kabulüolânak-
sız bazı ilkelcr konulmuştur! 1982 Anaya-
sası'nın 169-170. maddelerinde yer alan
bu konuyu içeren fikralar anayasadan ç>
kanlmalı. bu anayasaya dayanilarak çıka-
nlan 2B maddesi de kaldınlmalıdır. Ay nı
yerde birkaç yıl ara ile ikincL hatta üçün-
cü kez2Buygulaması yapıldığı olayiarla önü-
müze gelmektedir.
Sayın Atbaşoğlu'nun önemle üzerinde
durduğu vc yapılmasını istediği bu değişik-
likkrin hiçbiri bugüne kadar yapılmadı. 2B
uy gulaması ile ormandan arazi çıkarma iş-
leri orman bakanlan marifetiyie htdanarak
devam etti ve edivor!
Sağduyuya Çağn
TANJU ERDEM EmeUiAmiml
Y
ıllar öncesi soğuk bir Ankara ge-
cesinı anımsıyorum. Galatasa-
ray'ın AvTupa kupasında kazan-
dığı bir geceydı. Bahçelievler'e
gidecektik. Çankaya'ya çıktığı-
mızda Başbakanlık Konutuönün-
den geçerek Ayrancı doğrultusuna uzanan cadde-
nm. bayan başbakan rahatsız olmasın diye trafiğe
kapatıldığını gördük. Bu durumda Oran yolunu
kullanmak üzere Turan Güneş Bulvan'na çıkmış-
tık. Yokuşu tırmanırken bir grup genç yolumuzu kes-
tı. Elleri havada kurt işaretlen yaparak tüm araba-
ları durdurmak istiyorlar ve herkesi o işareti yapa-
rak "En büyük Tûrkiye" demeye zorluyorlardı.
Geçenlerde Istanbul Küçükyaiı'da idim. Vakit
gece yansını geçmişken karanlığı yırtan bir gürül-
tü ile ırkildım. Bu kez gösteri askere giden genç-
lere idi. Yine aynı işaretler ve "En büyük asker bi-
zim asker" haykınşlan.
PK.K bölücü terör örgütünün başı Italya'da. Ital-
ya onu Türkiye'ye teslim ermiyor. Yargılanmıyor.
• Türk kamuöyu bu olaya haklı olarak büyük tepki
gsöteriyerr Gösterilerbaşlıyor. ltalyanbayraklan çiğ-
neniyor. yakılıvor. ltalyan Büyükelçiliği'nin tabe-
lası indınlıyor. Olayı kışkırtan bazı HADEP men-
suplan dövülüyor, linç edilmek isteniyor. Tepkinin
şiddete yönelen eylemlennde kurt işareti yapan ço-
ğunlugu genç insanlar ön saftalar.
Türkiye'de eline satın alıp Allahü ekber narala-
n atarak yurttaşı ve dindaşı üniversite öğrencileri-
nin kıyımına kalkışanlan durdurmayıp, kendini sa-
vunan öğrencileri döven, gözaltına alan görevlile-
re rastlanıyor.
Emniyet güçlerimizin gece yansı toplanb ve gös-
terilerini önlemesi gerekmiyor mu° Büyük Ata-
türk'ün ifadeleriyle "bir milletin istiklalinin rimsa-
B" olan bayrak çiğnenirken ya da yakılırken ya da
etnik bir çatışma kışkırtıcılığının çatışmaya dönüş-
memesı için etkın önlemleralınamaz mı? Üniver-
site oiaylannda şjddet, kaynağında kurutulamaz
mı? Bu eylemlerden ülkemize yarar sağlamak umu-
labilirmı?Bunlaraaletolanlarülkemizibölünme-
ye, çatışmalara götürebilirler. Uluslararası alanda
uygarlık düzeyimizı, demokrasımızı, ınsan hakla-
nna saygımızı tartışma konusu yaptınyorlar. Bir kı-
sım basın ve TV'lerin bu kışkırtmalarda oiumsuz
rol oynadıklan da bir gerçektir.
Hepimiz aklımızı başımıza alarak düşünmeli-
yiz. Türkiye sorumsuzca, fevri hareketlerle yakın
tarihinde, örneğin, bır Balkan Harbi felaketine uğ-
radı. Birinci Dünya Harbi'ne girdi ve koca birim-
paratorluk yıkıldı. Ulusa yönelen haksızlıklara el-
bette tepki göstermeliyiz. Amâ bu tarz harekerter
davamızı kazanmada bize yardımcı olamıyor. Bö-
lücü terörle mücadeleyi sürdürürken yaygın aynm-
cılıfa yol açabilecek hareketlerden kaçmmamız
aklın, sağduyunun gereğidir.
Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlanmız ve dün-
ya bilmelidirki Anadolu yanmadası doğusu ile ba-
tısı ilejeopolitik,jeostratejik, jeoekonomik bir bü-
tündür. Burada Türkiye Cumhuriyeti 'ni kuran halk
yaşar. Bu halk Türk ulusudur. Burası Türk ulusu-
nun Ulusal Ant'la (Milli Misak'la) kararlaştınlmış
bölünmez yurdudur. Türkiye bu konuda hiçbir ödün
veremez. Bu insanlar hangi etnik kökenden gelir-
se gelsin Türk Ulusal Kurtuluş, Savaşı'nı birlikte yap-
mış, bu topraklar için canını vermiştir. Tarihleri
bir, milli ahlak anlayışlan bir. dinlen bır, muhte-
melen kökenleri bir, beraber yaşama hususunda
müşterek arzu ve tasvipleri olan, yerel alt kültür-
lerle bütünleşmiş yûksek ve devrimci bir ulusal
kültür anlayışmda birleşen, bayındır ve gönenç
içinde olmayı hedeflemış bıreylerden oluşan bır
ulusuz.
Bu itıbarla en büyük olumsuzluklarda dahi ak-
lımızdan çıkarmamamız gereken özellik şoveniz-
mi, panrürkizmi, panislamizmi. mikromilliyetçili-
ği bir yana bırakıp Türk vatandaşı kımliği altında
birbirimizi sevmemiz, saymamız, desteklememiz.
kardeş olduğumuzu unutmamamızdır. Biz ulus ve
devlet hayatında kendimize aklı, sağduyuyu. bıli-
mi rehber edinerek serinkanlılıkla, ama güçlü ola-
rak adil olmalı, yurtta ve dûnyada banşı aray'arak
yöcelmeliyiz.
metı dev ilîhek yi^inde bir ış mi olmustur? Bunu
da CHP liderliği değerlendirmelidir. CHP liderli-
ği, bugünkü Meclis yapısında görece hayli olum-
lu çalışmalar yaptığına tanık olunan bu hükümete
Atatürkçü ve sosyal demokrat kimliğiyle katkıda
bulunmaya devam etse idi bunun hem ulusumuza
hem de kendisine daha yararlı olabileceği kamu-
oyunun genel kanısıdır.
Kurt işareti yapan gençlerin bir seçim ortamin-
da örgütlü bir güç olarak neler yapabileceğini, mer-
kezin etrafindaki siyasal partilerin yönetim kadro-
lannın düşünmesinde yarar var. Bu açıdan bugün-
kü ortamda MHP'nin ılımlı görünen liderliği ulus
için bir şans olarak kabul edilebilir.
Milliyetçilik her Türk'ün inancıdır, ö\'üncüdür.
Ama milliyetçilik şovenizme, şiddete dönüşürse, pa-
ramiliter bir güç olarak emperyalizmin ve işbirlik-
çilerinin emrinde yönlendirilirse bu gerçek ve ya-
rarlı bir milliyet ülküsünden saparak ülkemiz aley-
hıne karanhk ve kirli faaliyetlerde bulunan odak-
lann vurucu güç aleti haline gelir. Ülkücü-mafya
örnekleri ortada. Gençler, yakın geçmişi düşünüp
değerlendirmelidirler. Ülkemiz bir iç savaş ortamı-
na getirildiğinde. yurtsever Atatürkçü aydınlan,
masum halkı katleden siyasal terör içinde kimler
yer aldı? Daha sonra çete, mafya örgütlennde kim-
ler hizmet ettiler? Bir kısım kamu görevlılerinin de
katkılanyla devlet nasıl yozlaştınlıp kirletilmek is-
teniyor? Bu sorulann yanıtlan aranmahdır
Türkiye bu kirli eylemlerin sahipleriyle neden gu-
rur duysun? Türk halkı bilinç ve anlayıştan yoksun
'%u sanılmaktâdır? •'»•••-^*
KammızcakBİpleri "Türkmniry«tçiligf''duygu-
su ile dolu olanlann rehben Atatürk'un yolu, de-
ğerleri akıl, bilim, erdem, taassupsuzluk ve Türk
ulusal kültürü olmalıdır. Bunca olaylardan artık
gerekli dersleri almanın zamaru gelmiştır. Ülkemi-
zi gerçekten seviyorsak davranışlanmızı akhn ve
sağduyunun sesine kulak vererek düzenleyelim.
Siyasette Ahlak îflası!..
ADNAN HUNCA
• • Ikemizde hepimizi üzen
U
çarpık işler yapılagelmek-
tedir. Bunlan düzeltme
umudu da sanki tümden
kalkmışdurumdadır... Bi-
linçli bir ahlaksızhk ve soy-
gun egemen! Bir gün bile bakanlık ya-
pan siyasilere. toplumun ödediği vergi-
İerle bazı şeyler peşkeş çekilmektedir.
Bunlann ameliyat. bakım ve tedavıleri için
dış ülke kapılan açıktır. O ülkelerde yap-
rırdıklan tedav i masraflannın yüzde 90'uıı
dev let öder. daha doğrusu halktan alınan
vergilerle öder. Tepkisiz halkımızın ise ka-
sabasında doğru dürüst birhastanesi yok-
tur. Siyasileri seçen ulusun kendisi sefa-
lefleri yaşarken kendi vekili sayılan mil-
letvekili, her türlü sınırsız olanaklan kul-
lanır. Soruyorum sizlere, bu ne biçim
adalettir? Bu mudur hukuk? Ahlakı içer-
meyen hukuk, adil olamaz. Hukukun te-
meli açıklıktır, ahlaktır.
Siyasilerin seçim zamanlannda seç-
menlerine verdikleri mesajlar hep aldat-
macadır. Din, imam söylemleriyle ınsan-
larımızı kandınrlar. Gerçek dindarlar
halklanna eziyet çektirmezler. Bu sahte-
kârlar, ülkemizdeki her kurumun dibini
oyarak yerle bir etme çabalanna aralık-
sız devam ediyorlar. Cezaevlerimiz ade-
ta birer konukevi (misafırhane) ve terö-
ristlerin eğitildiği bir mekân konumuna
getirilmiştir.
Devlet kan kaybediyor. Ulusumuzun,
devletimizin yüce çıkarlan için bu kanı
durdurmamız gerek. Bizim geniş ufiık-
lu. ülkesinı çok seven insanlara gereksi-
nimimiz vardır. Tüm kurumlanmızı, tüm
sistemlerimizi çalıştırmamız lazımdır.
Çalıştınlmayan devlet küçülmeye ve yok
olmaya mahkûmdur. 600 yıllık Osman-
lı Imparatorluğu böyle ve bu yüzden yı-
kıldı. Türkiye'de başta siyasiler olmak
üzere adeta herkes kurnazlıklarpeşinde-
dir. Ülkemiz insanlan, siyasisine kadar
hepsi üstüne görev olmayan işlerle uğra-
şırlar. Türkiyemiz adeta idare-i masla-
hatçılar ve kurnazlar ülkesidir. Bu tavır-
da olanlan eleyemedigimiz müddetçe,
ne siyasetimiz siyaset gibi olur ne de eko-
nomimiz ekonomi gibi. Bu siyasiler ne
suya ne sabuna dokunmadan yaşamlan-
nı sürdürmek isterler. Toplumumuzda
bir tepki yoktur.
Atılımı olmayan toplumlar, ulus kim-
liklerine ulaşamamışlardır. Ulus kimliği
olmayan toplumlann, ulusal kültür biri-
kimleri de yoktur. Üzülerek söylüyorum
ki, insanlanmızın bütün eylemleri aşiret
geleneklerine uygundur. Halkm bilgi,
görgü, zevk düzeyini yükseltecek ne eği-
tim var, ne yayın... TV'ler ise tam ihanet
halinde.
Büyüklerçalarda halk çalmazmı! Dü-
zensiz bir yapılaşmayla gecekondulan
kuranlar, elektriklerini kanca atarak dev-
letten çalmaktadır. Bu ülkede kazanç sa-
hipleri vergi ödememek için binbir hile-
li yol bulur. Vurguncu trilyonerlerdense
hiç vergi alma olanağı yoktur. Vergi ah-
lakı tanımadıklan gibi yaşamm en kirli
işlerinin içindedirler... Bu ahlaktan nasi-
bini almayanlar, ne acıdır ki. itibar görür-
ler. Yalnızca işçi ve meiiu'Jİardan vergi
almasını bilen devlet, öbür kesımlerden
vergi almak istememektedir. Batı ülkele-
rine baktığımızda iki şeyden kurtuluş
yoktur, biri ölüm, öbürü ise vergi!
Ülkemizde vergi almak istemeyen dev-
letoldukça, mükellefler niçin vergi ödesin-
ler?
PENCERE
Bir Mucize!.
Bilmem ki bilincine yeterince eriştik mi, ülkemiz-
de bir 'mucize' yaşandı...
Ve yaşanıyor.
•
Irtica kırk yıldan bu yana gizli, açık, inatçı, sa-
bırlı, sinsi ve uzun soluklu bir çalışmayla hedefi-
ne doğru adım adım yürüyordu. Dinci vakıflar,
Kuran kursları, dinci kamplar, dinci gazeteler, din-
cilerin kurdukları şirketler, holdingler, televizyon-
lar, radyolar, okullarla yeraltında ve üstünde ör-
gütleniyorlardı.
Devletin içinde yuvalanıyorlardı.
imam-hatipler meslek okulları niteliğinden çı-
kanlmışlar, temel ögretim kurumlarına dönüştü-
rülmüşler, üniversitelere açılmışlardı. Öğrenci,
imam-hatip okuluna imam olmak için girmiyordu;
savcı, yargıç, emniyet müdüru, komiser, defter-
dar, vali, kaymakam, subay olmaktı hedef...
Mürteci, devleti ele geçiriyordu.
•
Bir mucize yaşandı.
Devletin bütün yüksekokullan ve üniversitele-
ri, imam liselerinden çıkanlara açıktır, ama harp
okullarının kapılan kapalıdır.
Türkiye, Iran ya da Cezayir gibi olabilir mi?..
Olamaz!..
Çünkü mucize ortada!.. imam-hatipte "Hakika-
te giden yol akılyolu değildir, şeriat yoludur" slo-
ganını özümseyen genç, devletin savcısı olabilir,
yargıcı olabilir, polisi olabilir, kaymakamı olabilir,
valisi olabilir; ama subayı olamaz.
Irticanın temel hedefi ordu idi...
Orduyu ele geçiremedi.
Bir devlet ki bir yandan 'öğretim Biıiiği Yasa-
s/'nı çiğneyerek Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altın-
da laik cumhuriyete düşman yetiştirir, bir devlet
ki Milli Eğitim Bakanlığı'nın çatısı altında yetişti-
rilen öğrencilere harp okullarının kapılarını kapa-
tır.
Çelişkinin derinliği nasıl birsüreç yaşandığını ser-
giler; ikilemin çarpıcılığı mucizenin büyüklüğünü
vurgular; Türkiye ilginç bir ülkedir.
•
Mustafa Kemal ne diyordu:
"Ordumuz, Türkiye idealini tahakkuk ettirmek
için sarfetmekte olduğumuz sistemli çalışmala-
nn yenilmesi imkânsız teminatıdır."
"Büyük milli disiplin okulu ordunun; ekono-
mik, kültürel, sosyal savaşlanmızda bize aynı za-
manda en lüzumlu elemanlan da yetiştiren bü-
yük bir okul haline getirilmesine, aynca itina ve
himmet edileceğine şüphem yoktur." (1 Kasım
1937, Söylev ve Demeçler 1. cilt, sayfa 403).
"Himmet" ederek mucizeyi gerçekleştirene
şükran borçluyuz.
•
MGK (Milli Güvenlik Kurulu), 28 Şubat'tan bu
yana ne yapıyor?
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde anayasanın uy-
gulanmasını istiyor.
Bu görevdir.
Yasaların uygulanması "kanun devleti"nde ka-
çınılmaz kuraldır; yasalar,yasalan uygulamayan-
lara âğır cezalan öngörür.
Ama dinciler sandıktan yeterli çoğunlukla çıkar-
lar, anayasayı değiştirirler, laiklik ilkesıni &(erter, Öğ-
retim Birliği Yasası'nı çöp sepetine atıp eğitımi ir-
tica düzenine bağlarlarsa, ortaya tartışılacak bir
durum çıkmış olur.
Bugün için öyle bir durum yok...
"28 Şubat Süreci" yürürlükteki yasalann uygu-
lanmasından başka birşey değil...
irticanın hatırı için yasalan rafa mı kaldırmalı?..
MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTEŞİ
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ
DEKAiNLIĞI'NDAN
İLKÖGRETİM SINIF ÖĞRETMENLİCI SERTİFİKA
PROGRAMI Kayıtlar 01.07.1996 tanh 2456 sayılı MEB
Teblığler Dergısı'nde behrtılen branşlara göre yapılacaktır.
dersler hafta ıçıd/r.
BtLGİSAYAR EĞİTIMİ
Bılgısayar Gınş Wındows 95 Word97 Excel97 Povverpo-
ınt97 paket programlan ve Internet Wındows97 ortamında
Kurs Suresı: Toplam 60 saat
Sınıf Yoğunlugu- 15 kışı (Her kursiyer için bır bılgısayar)
Kayıt tanhlen: Kayıtlar başlamıştır, de\am edıyor.
Telefonlar. (0212) 260 02 74. 260 02 75. 261 96 18. 259
17 90, dahılı 158 ve 159. Faks: (0212)261 11 21
Adres: Çırağan Cad. Yalı Sok. No 2 Beşiktaş 80690
Basın 66284
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
Hacı Bektaş:
Efsaneden Gerceâe
Irene Melikofff
Türkiye'nm
Şeytan Ücgeni
Hiltmet Çetinkaya
Sosyal
Demokraside
Temel
Eğiilmler
Deniz
Kavukçuoğlu
Bıcak
Sırtındaki
Dünya ve
Türkiye
Erol
Manisalı
Paylaşılan
Tutku
Sinema
Gönül
Dönmez
Colin
Comhuriyetin
Bireyi Olmak
Türkân Saylan
Söz Udorı
Yazı Burclan
Feridun Ândaç
Osmanlı
İmparatorluğu'nun
Yükseliş ve Çöküş
Tarihi '
Dimitri
Kontemir
Aydınlanmanm Kodınlon
Yoy. Haz. N«<la Arat
Bir Günlük Dost
Üstün Akmen
r'Cumhurtyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kulübû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Ucu Güllü Kımdura
Muzaffer Buyrukju
Enel Hakk'ın Hakkı
İlhan Selfuk