25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Stanley Kubrick son filmi 'Eyes Wide Shut'ın kurgusunu gizlilik içinde tamamlıyor IiLsaıılan saldayan bir Prospero 2000 yılında gündemde 'Çağdaş Türk Bestecileri' KültürServisi-Bilkent Üniversitesi Müzikve Sah- ne Sanatlan Fakültesi, 2000 yılıru tûm sanatçılann, resmi-özel sanat kurumlannın, basuı-yayın kuru- luşlannın, gönüllü si\ il toplum örgütlerinin katılım ve desteğiyle 'Çağdaş Türk Bestecileri' yıh olarak kutlamaya çağınyor. Çağdaş Türk Bestecileri'nin 1000'e karşılık 75 yılda dört kuşakta yoktan var ettikleri değerlerle yur- tiçi ve yurtdışında yaygın biçimde tanıtılmasını he- defleyen 2000 Çağdaş Türk Bestecileri Yıh, genel amaçlan doğrultusunda müzikte Cumhuriyet dev- ri ürünlerinin ilk kez olarak ortak, yoğun bir biçim- de yaşanlması, birikimlerinin ulusça özümsenme- si içüı sanat kurumlanna köklü bir işbirliği ortamı yaratılması planlanıyor. Bütün sanatçılar ve sanat kurumlan ile ortak bir güç oluşturarak, basınm ve kamuoyunun ilgi ve desteğı Çağdaş Türk Besteciliği ve Yapıtlan" na yö- neltilerek ülkemizde tıcari odaklann tarutım katkı- lanyla yozlaşan yoz-aktarma-öykünme ürünler ye- rine değerli-özgün seçenekJer bulunduğu vurgula- nacak. Özellikle özel televizyon ve radyolara Çağdaş Türk Bestecileri ile ilgili program önerileri götürerek klasik müziği yayınlara dahil edilmesini sağlama- yı amaçlayan 2000 Çağdaş Türk Bestecilen Yıh pro- jesı kapsamında ülkemizde konser verecek yaban- cı sanatçılar da Türk bestecilerinin yapıtlannı yo- rumlamaya yönlendirilecek, Çağdaş Türk Besteci- leri'nin yapıtlannın basımı, yabancı ve Türk sanat- çılaruı yorumlan ile CD kayıtlannın yapılması için olanaklar saglanacak. Çocuk müziği dağarcığımn yenilikçi anlayışla CD ve kasetlere dönüştürülerek yeni yapıtlann üretilmesi için yanşmalar düzenle- necek. Çağdaş Türk Bestecileri'nin hayatlan ve eserle- ri hakkında yaymlaryapılarak kurum içi-dışı hertür- lü olanak araştınlıp WEB siteleri hazırlanacak. Ay- nca ilköğretim okullannda, lıselerde çağdaş Türk bestecileri çeşitli etkinliklerle tanıtılarak bu konu- ya müzik dersleri bünyesinde yer verilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde girişimlerde bu- lunulacak. Üniversitelere yapılacak olan özel konser turla- nnda gençlerin yakın bulacaklan yapıtlar seslen- dirilerek gençlere çağdaş Türk bestecileri tanıtıla- cak, Türk müziği genel tarihi ve Atatûrk müzik re- formu sonrasında doğan Türk Bestecilik Okulu'nun tarihçesi hakkında canlı örneklemelerle konferans- lar verilecek ve çağdaş Türk müziği belgeseli ha- zırlanacak. Gençlerin yarancıuğını teşvik etmek amacıyla ya- pıtlan konser programlanna alınacak, özel dınleti- ler düzenlenecek, 2000 yıh içinde gerçekleştırile- cek etkinliklerde, olanakJar ölçüsünde yalnız bes- tecilerimizin yapıtlanna yer verilmesi için kurum- lar arasında dönüşüm yapılacak. Konservatuvarlar, müzik fakülteleri ve bölümle- rinde 2000 yıh içinde Türk eserlerine, yorum araş- tırma ve genel eğitim etkinliklerine (esas meslek ve teori dersleri ile sınav ve konser programlann- da) tamamen ya da ağırlıklı olarak yer verilmesi sağ- lanacak. Proje kapsamında çağdaş Türk müziği belgesel, arşiv ve katalog çalışmalan CD Rom or- tamına taşmacak. (0İ12- 266 40 00) u film için eşim Tom'la birlikte bir buçuk yıl kadar bir süre harcadık. O dönem son derece ilginç ve harikaydı. Stanley Kubrick ile beraber olmak olağanüstü bir deneyimdi, bir onurdu bu çalışma. ekim yapmadığımız zamanlarda bile Kubrick'in ofisine gider, onunla her konuda konuşurdum. Akhnıza ne gelirse... Her konuda söz sahibidir, o bir dahidir ve ben ona âşığım.Onu çok özlüyorum. ASLISELÇUK Usta yönetmen Stanky Kubrick, 1987'deki Full Metal Jacket filminden sonra 1996 yılının kasım ayında son filmi Eyes Wide Shut (Sımsıkı Kapalı Gözler)'in çalışmalanna başladı. Filmin çekimi tam 15 ay sürdü. Basrollerde Hollywood'un rüya çifti Nicole Kidman ve Tom Cruise oynadılar. Ev- li bir psikiyatr kan-kocayı canlandıran Kidman'la Gruise, usta yönetmenin son filminde oynamak- tan son derece gurur duyduklannı sık sık açıkla- dılar basına. Sımsıkı Kapalı Gözler'de Avustralya asıllı gü- zel Nicole Kidman, uyuşturucu bağımhsı ve ero- tik rüyalar gören bir psikiyatn canlandınyor. Tom Cruise ise kadın kılığına girerek dolaşan amatör bir travesti röntgenciyi oynuyor. Filmin bir sah- nesinde Cruise. rahibelerin yaptığı striptizi izli- yor, ardından da onlara katılıyor. Tamamen çı- nlçıplak kalan rahibeler, rahiplerle birlikte dans etmeye başlıyorlar. Diğer bir sahnede ise kraliçe kostümüne bürünmüş olan Cruise, bu kez de se- vişen çiftleri gözlüyor... Nicole Kidman ise tanı- madığı bir adamla başka çiftlenn arasma katılarak sevişiyor. Bu kez cinselliği eleştiriyor Kubrick'in siyah-beyaz çektigi bu rüya sahne- leri olasılıkla sansürün hışmına uğrayabilir.... Usta Kubrick, şu günlerde. Sımsıkı Kapalı Göz- ler'in kurgusunu yapmakla uğraşıyor. Londra ya- kınlanndaki, Childwickburg'daki gerçek bir kale- yi andıran malikanesinde filminin görüntüle- rini birleştiriyor. Dört demir kapıyla ör- tülen salonlannd3 geceleri çalışıyor Kubrick. Dış dünyaya filmiyle ıl- gilı en ufak bir bilgiyi bile sızdır- mıyor, çok sıkı güvenlik önlem- leri alınmış bu konuda. Usta yönetmen son eserinın ince ayannı yapmakta.... 1960 yılında Anthony Mann'ınyanmbıraktığıSpar- • tacus filmini tamamladıktan sonra Kubrick, kansı ve iki kızı ile birlikte ABD'den ay- nlıp Londra'ya yerleşiyor. O , yıldan beri filmlerinı lngil- • tere'deki stüdyolarda çekiyor. Bir kez, 1980 yapım tarihli Shining'in (Panltı) bir bö- lümünü Colorado'da çekti. ı Amerikan yapım şirketi "•> VVarner ile Kubrick'in çok ** özel bir ilişkisi vardır. War- ner, bağımsız ustanın birde- diğini asla iki etmez, onu el üstünde tutar, çalışma kısıtlamalan getiremez. Kubrick de NVarner adına çektigi fîlmleriyle şirkete çok iyi paralar kazandırmış- tır elbette. Adı ve sinemadaki özgün konu- muyla saygınlık kazandırmıştır. 1953 'ten beri fitm yapan Kubrick, tüm ya- pıtlannda hep bir şeylere saldınr, eleştirir. Sa- vaşı, başanyı, şiddeti tartışıp eleştiren Kub- rick, son filmi Sımsıkı Kapalı Gözler'de cin- selliği aynntısıyla didikliyor. Bu mükemmeliyet- çi, kılı kırk yaran, aksi, zor beğenen, kendini dış dünyadan yalıtan ustanın sinema çevresinden çok sayıda hayranı var. Bu hayran ordusunun başını şim- dilerde Sımsıkı Kapalı Gözler'in başrol oyuncusu Nicole Kidman çekiyor: "Bu film için eşim Tom'la ben, bir buçuk yıl kadar bir süre harcadık, bu hiç kûtıse tarafindan da pek fark edilmeyecek. İnsan- lar orava, Kubrick'in setine gjtmemiz nedeniyle bi- zi adeta deii gibi gördüler. Biz ise herhangi bir şey- den vazgeçmiş falan saymadık kendimizL Sadece Kubrick ile çahşıyorduk. Evet,ya- ni bu uzun süre arasında üç ta- ne başka film >apabilirdik, çokyiiklü paralar kazan- mış oiabilirdik, ama ne önemi var? Bu film yaşamımızda önemli bir dö- nemioldu.Odö- nemyaşamımda son derece flginç, ama harika bir yaşanülar bütü- nu olarak daima hanrlayacağım. ln- sanlar bana Kub- rick ile çahşmanın cehennemde yaşa- makgibi bir şey ohıp olmadıgını ikide bir soruyorlar. Bir onurdu '59. DevletSergbVüzerine Dört ayrı dalda 20 ödülün verildiği, 108 sanatçının 115yapıtı Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi 'nde ay sonuna dek sergileniyor FERHATÖZGÜR 59. Devlet Sergisi, Ankara Devlet Re- sim ve Heykel Müzesi'nde 31 Aralık 1998 tarihine dek görülebilir. Ilk kez 1939 yılında Ankara'da, bugünkü ope- ra binasına çevrilen sergievüıde Hasan ÂB Yücel'in bir söylevi ile açılan sergi- nin, Türkplastik sanatlannda köklü geç- mişi ile belirleyici bir rolü olmuştur. Anlayış ve eğilün farkı gözetmeksizüı çağdaş sanatımızın ileriye dönük itici güç taşıyan yapıtlanna öncelik tanımayı te- mel ilke sayan sergi, giderek niceliksel bir çokluktan çok niteliksel bir rafine- liği hedefledi. Öyle ki 1939-1947 yılla- n arasında, bazı sanatçılar sergiye ne- redeyse bir kişisel sergi açmaya yetebi- lecek sayıda eser vermekteydiler. Böy- lesi bir hedefle Devlet Sergisi her zaman belli bir saygınlığı korumanın yanı sıra burada yapıtı temsil edilen bir sanatçı olmak da bir değer ölçütü olarak kabul edihniştir. Bu bağlamda, Turan Erol, Nedim Günsür, Avni Arbaş, Malik AkseL Bed- ri Rahmi, Ühan Koman, Adnan Çoker, Özdemir Altan, Aliye Berger, Cemal BingöL Zeki Faik İzer gibi, bugün kimi hayatta olmayan, kimi sanatlannın en ol- gun dönemlerini yaşayan sanatçılanmı- zın. bu sergilere düzenli olarak katıl- dıklan göz önüne alındığmda, Devlet Ser- gileri'nin hem çekici bir güç olmayı sür- dürdüğü hem de bugünün çağdaş sa- natçılanna zemin açtığı, farklı eğilim- leri bir arada göstermek gibi bir misyon üstlendiği de söylenebilir. Ömeğin Tur- gut Zaim, Cemal ToDu gibi bazı saygın sanatçılanmızın "Erdyes, Kurban" gi- bi belleklerde iz bırakmış yapıtlan bu sergilerdeyerahnıştı. Özellikle 1960'h yıllardan itibaren bu sergilerde yeni ifa- de yollan araştıran, yeni sanat akımla- nnı benimsemiş görünen sanatçılann ağır bastığı görühnekteydi. Bugün Devlet Sergisi, başkentte ger- ve özgün baskıda, geleneksel malzemelerin yanı sıra figüratif anlatımcılığa uzanan ifade çeşitliliği ile klasik temalara farklı yorumlar getiriliyor. Heykelde ise 'yontarak biçimlendirme' ağır basıyor. çekleştirilen devlet destekli disiplinler arası bir etkinlik olma özelliğini koru- yor. Üstelik dört ayn dalda toplam 20 ödülün eşit miktarlarda dağıtıldığı, hat- ta sadece tek bir dal için aynlan mikta- nn bile bazı özel kuruluşlann düzenle- diğı yanşmalann toplam ödül tutanna denk düştüğü, aynca bir satın ahna lis- tesi de oluşturularak sergilenen sanat- çılann destekJendiği, tümü renkli olan düzenli bir kataloğun çıkanldığı, katı- lacak işlerin boyut ve tekniği konsun- daki şartnamenin esnek tutulduğu, üç bü- yük kentte toplama ve teslim merkez- ierinin kuruldugu düşünüldügünde, Dev- let Sergileri'nin prestij kaybına uğra- maya başladığına ilişkin karamsar so- nuçlara varmak, ya zorlama birçabanuı ya da sağlıksızbir değerlendirmenin so- nucu olsa gerek. REEAHYOL hükümetinin iktidarda bulunduğu döneme denk gelen 58'inci- sini saymazsak Devlet Sergisi genç sa- natçılar ve sanatçı adaylar için daima bir ifade özgürlüğü alanı olarak sempatik bir güç olmuş, iddialı sanatçılann katı- lımıyla o orandada bir kalite turturmuş- tur. Yazılı ve görsel medyadaki tanıtım eksikliğinin sergideki işlerin sanatsal niteliği ile ne ilişkisi olabilirdi? Ya da tersini söylersek onca gürültüpatırtı ko- paran kimi yanşmalı sergilerin tanıtım- daki "gûç" serginin "iç"ini de o oran- da etkiler ya da belirler miydi? Öyle ve- ya böyle, bizce 59 yıllık köklü bir gele- neği olan Devlet Sergisi'ne son yıllar- daki katılım oranının düşüşünü bu ne- denlere bağlamak doğru olduğu kadar, güzel sanatlar fakültelerindeki sanatçı hocalann teşvik gücüne bağlamak da olasıdır. Kanımca bakanlığın sergile- nen her sanatçıya bir sayfa düşen daha derli toplu bir kataiog yapabilecek, ta- nıtım konusunu daha geniş tutabilecek ve bu sergileri Istanbul ve diğer illere gö- türebilecek kadar bütçesi var ya da ol- malıdır diye düşünüyorum. Seramik heykeüe buluşuyor Bu yıl sergiye toplam 441 sanatçı 735 eser göndermiş ve 108 sanatçının 115 yapıtı sergileniyor. Resım ve özgün bas- kı gibi yüzeye bağımlı alanda, gelenek- sel malzemelerin yanı sıra kurumlanmış bez, kum, talaş vb. malzemelerle enfor- mel soyuttan, figüratif anlatımcıhğa uzanan ifade çeşitliliği ile peyzaj ve na- türmort gibi klasik temalara farklı yo- rumlar getirilirken heykel alanında, taş, andezit, ahşap ve mermergibi malzeme- lerde "yontarak biçimlendirme''nin ağır- lık kazandığı, seramigin ise giderek hey- kel düzenlemelerle buluştuğu görülü- yor. Bu yılki Devlet Sergisi ödüllerini şu sanatçılar aldı: Resim dalında: M. Tu- ran Aksov. Bilal Erdoğan, Emre Okçu- er, FerhatÖzgür, A> han Taşkıran. Hey- kel dalında: Melih Apa. Bimur Eralde- mir, Ercan Sağlam, Nurbiye L'z. Ercan Yılmaz. Seramik dalında: Pınar Genç, Semih Kaplan, Yasemin özcan Kaja, Mehmet Kuöu, Erkuter Çelebi ve Öz- günbaskı alanında ise Harice Biçinciler, AyşeIşlek,H. YakupÖztuna, Muhamm- met Şengöz ve Bügehan Uzuner. bu çalışma. Herhangi bir anda bunu yeniden tek- rarLayabflirim. Stanley ile beraber olmak olağanüs- tü bir deneyimdir. Film çekimi yapmadığımız za- manlarda bile gider. onun ofisinde otururdum, salt onun çe\ resinde olabilmek amacıv la. Herhangi bir konuda konuşurduk: Örneğin shaset,2. DünyaSa- vaşı, Peter Sellers, uçaklar, bilgisayarlar. Akiuuza ne gelirse. Her konuda söz sahibidir, o bir dahidir ve ben ona âşığnn. Onu çok özlüvorum." 'O, beyinle beslenen vampir gibidir' Sımsıkı Kapalı Gözler'in nasıl bir film olduğu- nu ve canlandırdığı karakteri Kidman, şöyle açık- lıyor: "Filmdenasılbtrinicanlandıracagımıgerçek- ten bilmiyorum. Senaryoyu önceden okudum, fa- kat senaryoda sonradan değişikiikieryapılmış. Be- nim içinde bulunmadığım sahnelerin çekimindey- se sette bulunmamı \asaklamışlardL Sadece Kub- rick'in asla ilginç olmayan bir film çekmediğini bi- Hyordum. Peki ilginç bir filmle bü\ ük bir film ara- sındaki fark nedir ki? Sımsıkı Kapalı Gözler'de canlandırdığunız karakteıier. bugüne dek oyna- dıklannuzdan çok bambaşka) dı. Bu filme şu anda çok büyük bir ilgi var. Bir çok filmde rol akfam ve bunlannçoğu da büyiikilgigördü,fakat hiçbiri Sun- sıkı Kapah Gözier'deki oynadığun karakter degO- dL." Kubrick'in The Clockwork Orange (Otomatik Portakal) filminde kı başrol ü oynayan MaJcolm Mc DoweH'ın düşüncesi, Kidman'dan biraz farklı: u Kubrick,göz kamaşnncı bir sinemacıdır. Fakat her zaman son çekimi attar. Kendi insani degerierini >an- sıtanlanıu." Otomatik Portakal filmini izlediyse- niz, Mc Dovvell'ın sözlerini daha iyi algılayabilir- siniz. AnJaşılan Kubrick film süresince Mc Doftell'a çok çektirmiş. Ama ne demişler, amaca giden her yol uygundur. Otomatik Portakal gibi bir filmin se- tinin güllük gülistanlık olacak hali de elbette yok- tu. Yönetmen StevenSpielberg ve YJdız Savaşbn'nın yaratıcısı yönetmen GeorgeLucas. Kubrick'in bü- yük hayranlandır. Ustayı dahi olarak tanımlamak- tadırlar. Brian de Palma, Mission Impossible (Görevimiz Teiülke) filminin bir sahnesinde ona atıfta bulun- muştur, Tom Cruise'un disketi çalma sahnesinde, 2001: A Space Od> ssey deki (2001: Uzay Yolu Ma- cerası) aynı beyaz fonu göstenr. Tftank'in yönetmeni James Cameron ise Kub- rick'ten: U O, beyinie beslenen bir vampir gibidir. tnsanbuia karşıiaşmayı, onlaruı kafasındaki olup bitenleri, tüm düşüncelerini emıuevi severr dıye söz ediyor. Cameron, açıkladığına göre Kubrick'in 2001: Uzay Yolu Macerası filmini gördükten son- ra yönetmen olmaya karar vermiş. Amerikalı film eleştirmenı David Thomson, Kubrick'i "Adanın dışuıda insanlan saldayan bir Prospero" diye tanımlayarak ona duyduğu hay- ranlığım dile getiriyor. Stanley Kubrick, sinema tarihindeki yeri tart]- şılamaz bir usta. Hayranlan kadar nefret edenleri de var. Sinemada özel bir konumu, özgün bir yeri var Kubrick'in. Işine yoğunlaşmış, mükemmeliyet- çi Kubrick'in son çalışması Eyes Wide Shut (Sım- sıkı Kapalı Gözler) 1999'un yaz sezonunda gös- terimde olacak... Yapı Kredi Festivali Kemancı Lidia Baich AKM'de Költür Senisi - Yapı Kredı Sanat Festivali '98'in 26 Aralık Cumartesi günkü konuğu li- diaBaich. Atatürk Kültür Merkezi Konser Sa- Jonu'nda gerçekleştirilecek olan resitalde sa- natçıya piyanoda Natatie Baich eşlik edecek. 1981 yılında St. Petesburg'da müzisyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Lidia Baich, ilk keman derslerini 5 yaşında aldı. Avusturya'ya taşınmasının ardından Graz Mü- zik Üniversitesi'ne giren sanatçı, 1990 yılın- dan bu yana Viyana Müzik Konservatuva- n'nda Boris Kuschnir'le beraber çalışıyor Baich, 1990 yılında Italya'da düzenlenen Uluslararası Keman Yanşması birincilik ödü- lüne, 1991 ve 1993'te Avusturya'nın yerel ve federal yanşmalannda verilen Jugend Musi- ziert Ödülü'ne, 1993 'de ltalya'da düzenlenen Uluslararası Yanşma'da birincilik ödülüne, 1996'da Avusturya'nın yerel ve federal yanş- masında venlen Prima La Musica Ödülü'ne ve Haziran 1998'de 9. Eurovısion Genç Mü- zisyenler Yanşması (EBU) birincilik ödülüne de layık görüldü. Çeşitli konser salonlannda resital ve kon- serler veren sanatçının CD, radyo ve televiz- yon kayıtlan da bulunuyor. DEFNE GOLGESİ TTJRGAY FİŞEKÇİ Güneyde Kış Aral/ğın ortası. Burdur'u geçtik. Otobüsümüz hınltılar içinde Toroslar'ı aşmaya çalışıyor. Üstü- müzde kapkara bulutlar, göğü ışık sızdırmayan kalın bir yorgan gibi örtmüş. Çok uzakta, ufukta bulutlann biteceğini gösteren mavi bir ışık çizgi- si uzanıyor. O ışığa kavuşamadan akşam oldu. Antalya'yı. sonra Kemer'i karanlıkta geçtik. Va- racağımız yere indiğimizde çevremizi pek kavra- yamadık. Ama bir anda üzerimizdeki paltolann, atkılann, şapkalann fazlalığının ayırdına vardık. Sabahleyın kalın perdeyi açaraçmaz oda ışık- la doldu. Odada kalınamayacağını söyleyen, dı- şan çağıran bir ışık. Gömlekle çıktım. Bomboş sa- hilde yürümeye başladım. On sekiz dereceymiş sıcakhk. Güneş tepeden değil, uzaktan bakıyor. Gök masmavi. Tek bir bulırt yok. Içimdeki ses, soyunup atla şu denize diyor. Çakıltaşlan sıca- cık. Ayakkabılanmı elime alıp, tabanlarımı acıtan taşların üzerinde yürümeyi sürdürdüm... Kjyı boyu tatil köyleri, oteller yan yana sıralan- mış. Kimi tümüyle kapatmış kapılannı, kiminin açtk bölümleri var. tek tük de olsa konuklannı ağırla- mayı sürdürüyorlar. Hepsi de göz alıcı güzellik- te. Çamlann, palmiyelerin, yemyeşil çimlerin, çe- şitli süs bitkilerinin arasında, ince beğeniyle yer- leştirilmiş yapılar. Geride dallan altın toplarla yük- lü portakal, mandalina, limon ağaçlarıyla dolu sı- ra sıra bahçeler. Derken, mayolarıyla güneşlenen birkaç Alman görüyorum. Birinin güneş yağı sürüyor olması komik geliyor. Hatta bedenini güneste bırakıp, yü- zünü bir ağacın gölgesine çekişi... Almanca ders kitaplanndaki bir okuma parça- sını anımsıyorum. Kuzey denizi kıyılannda tem- muz ayı sıcaklığının ortalama on sekiz derece ol- duğunu ve bu ayda güneşlenmeye ve denize gir- meye gelenleri anlatıyordu. Bir de fotoğraf var- dı, kumsaldagüneşlenenleri gösteren. Fotoğraf- ta gokyüzünün bulutlaıia kaplı oluşu da gözleri- min önünde. Yaz aylarının kalabalığını, kavurucu güneşini ve gürültüsünü düşününce kıyılann bu sessiz ve kimsesiz hali sonsuzluk duygusu uyandırıyor içimde. Ne denizde bir teknenin motor sesi, ne karada en küçük bir ses. Kuşlann kanat sesleri yalnızca havada yankılanan. Bu dünyanın en güzel tatil bölgelerinden biri- nin böylesine kimsesizliği hüzünlendiriyor beni. Insanlanmızı düşünüyorum. Altmış iki miK/onun ne kadan hayatlarında bir kez olsun buralara ge- lebilmiş, bu, yurtlanndaki yeryüzü cennetini gö- rebilmiştir. Hele köylülerimiz... Bütün yaz tarla- larda, yiyecegimiz ekmeğin buğdayını, soğanı- mızı, patatesimizi, saymakla bitmeyecek topra- ğın nimetlerini soframıza yetiştirmek için çalışan- lar. Içtiğimiztütünü, giyeceklerimizin pamuğunu üretenler. Bu son ikisi ortaya çıkana dek ne ça- ba ister bir bilseniz... Kentterde yaşayanlanmızın çoğu çiftçilere im- renir; ne güzel, sürekli açık havada çalışıyortar, bedenlerini kullanıyorlar, ne sağlıklıdırlar diye. Oysa çrftçilerin uğraşlannın bir parçası olan güb- reler, tanm ilaçları, tahıl tohumları hiç de masum döğildirler. Bir tür akciğer iltihabı olan "ÇiftçiAk- ciğeri" denen hastalığa, organik tozlara bağlı ateş- lenmelere, hatta mesleğe bağlı gelişen astıma yol açarlar. Bir ülkede yaşamak, onun bütün olanaklannı paylaşabilmek değilse nedir? Her bireyimizin bi- rinci sınıf yurttaş olduğunu yinelemiyor muyuz sık sık. Işte bunu göstermek için bir fırsat karşımızda duruyor: Kış aylannda bomboş duran güney kıyılarımız- daki güzel otellerde, tatil köylerinde, yazın din- lenme olanağı bulamamış yurttaşlanmızı konuk edelim. Turizm Bakanlığı içinde kurulacak küçük bir birim bu düzenlemeyi gerçekleştirebilir. Boş duran otellerle anlaşılarak küçük bir konaklama bedeline ve üç öğün yemeğe, çoğu insanımız ha- yatlarında hiç göremeyecekleri güzelliklertetantş- tınlabilirler. Kışın kahvelerde pinekleyen, Erzurum'un so- ğuğunda, Iç Anadolu bozkırının ayazında, gü- neydoğunun işsizliğindeki insanlan devlet birer hafta konuk etse, yurttaşlanyla arasında daha sıkı bağlar kurulmaz mı? Devlet için köylüsünü düşünmek taban fiyatı belirlerken olanaklannı zoriamaktan daha öte bir şey olmalı. Eskjdji'den yeni uygulama • Kültür Servisi - Eskidji Müzayeîle Evi, yeni bir uygulama başlatıyor. El dokuması kilim ve halılara sahip olan herkes bunlan Eskidji Müzayede Evi'ne satışa sunulmak üzere bırakabilecek. Her salı saat 18.30'da düzenlenen hali müzayedesinde satışa çıkanlacak olan hali ve kilimlerin parası altı gün içerisinde sahibine ödenecek. Hali ve kilimlerin niteliği ve dokunduğu bölgeler açısından herhangi bir sınırlamanın getirilmediği müzayedelerde Türkiye'nin her yöresinden değişik ebatlarda halılan bulabilmek mümkün. Aynntılı bilgi almak isteyenler 253 62 05 numaralı telefonu arayabilirler. Tavsiye Mektubu' Zonguldak'ta • ZONGULDAK (AA) - Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği 'Bir Tavsiye Mekrubu" adlı oyun, Zonguldaklı tiyatroseverlerle buluşuyor. Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) yann ve perşembe günü 18.00 ve 20.30 saatlerinde sunulacak iki perdelik komedinin yazan Ephraim Kishon. Oyunda Aydın Ünsal, Nezih Işıtan, Gökhan Semerci, Şemsettin Zırhlı, Pervin Ünalp, Kemal Başar, Güray Kip, Gülizar Irmak ve Engin Delici rol alıyor. Samsun'da ücretsiz tiyatro gösterimi • SAMSUN (AA) - Samsun Tiyatro-Tiyatro Topluluğu, 'Seferi Ramazan Beyin Nafıle Dünyası' adlı oyunu, ramazan ayı boyıuıca ücretsiz sahneleyecek. Oktay Arayıcı'nın yazdıgı, Yaşar Gündem'in yönettiği oyımun müzik tasanmlan Çetin Bahadır'a, ışık tasanmı ise Umut Zafer Baş'a ait. Mesleği gereği her gün farklı insanlarla ve olaylarla karşılaşan bir polisin başından geçenlerin anlatıldığı oyunda Yaşar Gündem, Ahmet Yücel, Ugur Mayda, Zuhal Uzunali, Kemal Kurruluş Saraç, Bülent Kaplan, Mehmet Can, Nihal Sezer ve Eda Helli rol alıyor. Oyun her salı ve perşembe günü Gazi Sahnesi'nde sahneleniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear