Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Stanley Kubrick son filmi 'Eyes Wide Shut'ın kurgusunu gizlilik içinde tamamlıyor
IiLsaıılan saldayan bir Prospero
2000 yılında gündemde
'Çağdaş Türk
Bestecileri'
KültürServisi-Bilkent Üniversitesi Müzikve Sah-
ne Sanatlan Fakültesi, 2000 yılıru tûm sanatçılann,
resmi-özel sanat kurumlannın, basuı-yayın kuru-
luşlannın, gönüllü si\ il toplum örgütlerinin katılım
ve desteğiyle 'Çağdaş Türk Bestecileri' yıh olarak
kutlamaya çağınyor.
Çağdaş Türk Bestecileri'nin 1000'e karşılık 75
yılda dört kuşakta yoktan var ettikleri değerlerle yur-
tiçi ve yurtdışında yaygın biçimde tanıtılmasını he-
defleyen 2000 Çağdaş Türk Bestecileri Yıh, genel
amaçlan doğrultusunda müzikte Cumhuriyet dev-
ri ürünlerinin ilk kez olarak ortak, yoğun bir biçim-
de yaşanlması, birikimlerinin ulusça özümsenme-
si içüı sanat kurumlanna köklü bir işbirliği ortamı
yaratılması planlanıyor.
Bütün sanatçılar ve sanat kurumlan ile ortak bir
güç oluşturarak, basınm ve kamuoyunun ilgi ve
desteğı Çağdaş Türk Besteciliği ve Yapıtlan" na yö-
neltilerek ülkemizde tıcari odaklann tarutım katkı-
lanyla yozlaşan yoz-aktarma-öykünme ürünler ye-
rine değerli-özgün seçenekJer bulunduğu vurgula-
nacak.
Özellikle özel televizyon ve radyolara Çağdaş Türk
Bestecileri ile ilgili program önerileri götürerek
klasik müziği yayınlara dahil edilmesini sağlama-
yı amaçlayan 2000 Çağdaş Türk Bestecilen Yıh pro-
jesı kapsamında ülkemizde konser verecek yaban-
cı sanatçılar da Türk bestecilerinin yapıtlannı yo-
rumlamaya yönlendirilecek, Çağdaş Türk Besteci-
leri'nin yapıtlannın basımı, yabancı ve Türk sanat-
çılaruı yorumlan ile CD kayıtlannın yapılması için
olanaklar saglanacak. Çocuk müziği dağarcığımn
yenilikçi anlayışla CD ve kasetlere dönüştürülerek
yeni yapıtlann üretilmesi için yanşmalar düzenle-
necek.
Çağdaş Türk Bestecileri'nin hayatlan ve eserle-
ri hakkında yaymlaryapılarak kurum içi-dışı hertür-
lü olanak araştınlıp WEB siteleri hazırlanacak. Ay-
nca ilköğretim okullannda, lıselerde çağdaş Türk
bestecileri çeşitli etkinliklerle tanıtılarak bu konu-
ya müzik dersleri bünyesinde yer verilmesi için
Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde girişimlerde bu-
lunulacak.
Üniversitelere yapılacak olan özel konser turla-
nnda gençlerin yakın bulacaklan yapıtlar seslen-
dirilerek gençlere çağdaş Türk bestecileri tanıtıla-
cak, Türk müziği genel tarihi ve Atatûrk müzik re-
formu sonrasında doğan Türk Bestecilik Okulu'nun
tarihçesi hakkında canlı örneklemelerle konferans-
lar verilecek ve çağdaş Türk müziği belgeseli ha-
zırlanacak.
Gençlerin yarancıuğını teşvik etmek amacıyla ya-
pıtlan konser programlanna alınacak, özel dınleti-
ler düzenlenecek, 2000 yıh içinde gerçekleştırile-
cek etkinliklerde, olanakJar ölçüsünde yalnız bes-
tecilerimizin yapıtlanna yer verilmesi için kurum-
lar arasında dönüşüm yapılacak.
Konservatuvarlar, müzik fakülteleri ve bölümle-
rinde 2000 yıh içinde Türk eserlerine, yorum araş-
tırma ve genel eğitim etkinliklerine (esas meslek
ve teori dersleri ile sınav ve konser programlann-
da) tamamen ya da ağırlıklı olarak yer verilmesi sağ-
lanacak. Proje kapsamında çağdaş Türk müziği
belgesel, arşiv ve katalog çalışmalan CD Rom or-
tamına taşmacak. (0İ12- 266 40 00)
u film için eşim Tom'la birlikte bir buçuk yıl
kadar bir süre harcadık. O dönem
son derece ilginç ve harikaydı. Stanley
Kubrick ile beraber olmak olağanüstü bir
deneyimdi, bir onurdu bu çalışma.
ekim yapmadığımız zamanlarda bile
Kubrick'in ofisine gider, onunla her
konuda konuşurdum. Akhnıza ne gelirse...
Her konuda söz sahibidir, o bir dahidir ve
ben ona âşığım.Onu çok özlüyorum.
ASLISELÇUK
Usta yönetmen Stanky Kubrick, 1987'deki Full
Metal Jacket filminden sonra 1996 yılının kasım
ayında son filmi Eyes Wide Shut (Sımsıkı Kapalı
Gözler)'in çalışmalanna başladı. Filmin çekimi
tam 15 ay sürdü. Basrollerde Hollywood'un rüya
çifti Nicole Kidman ve Tom Cruise oynadılar. Ev-
li bir psikiyatr kan-kocayı canlandıran Kidman'la
Gruise, usta yönetmenin son filminde oynamak-
tan son derece gurur duyduklannı sık sık açıkla-
dılar basına.
Sımsıkı Kapalı Gözler'de Avustralya asıllı gü-
zel Nicole Kidman, uyuşturucu bağımhsı ve ero-
tik rüyalar gören bir psikiyatn canlandınyor. Tom
Cruise ise kadın kılığına girerek dolaşan amatör
bir travesti röntgenciyi oynuyor. Filmin bir sah-
nesinde Cruise. rahibelerin yaptığı striptizi izli-
yor, ardından da onlara katılıyor. Tamamen çı-
nlçıplak kalan rahibeler, rahiplerle birlikte dans
etmeye başlıyorlar. Diğer bir sahnede ise kraliçe
kostümüne bürünmüş olan Cruise, bu kez de se-
vişen çiftleri gözlüyor... Nicole Kidman ise tanı-
madığı bir adamla başka çiftlenn arasma katılarak
sevişiyor.
Bu kez cinselliği eleştiriyor
Kubrick'in siyah-beyaz çektigi bu rüya sahne-
leri olasılıkla sansürün hışmına uğrayabilir....
Usta Kubrick, şu günlerde. Sımsıkı Kapalı Göz-
ler'in kurgusunu yapmakla uğraşıyor. Londra ya-
kınlanndaki, Childwickburg'daki gerçek bir kale-
yi andıran malikanesinde filminin görüntüle-
rini birleştiriyor. Dört demir kapıyla ör-
tülen salonlannd3 geceleri çalışıyor
Kubrick. Dış dünyaya filmiyle ıl-
gilı en ufak bir bilgiyi bile sızdır-
mıyor, çok sıkı güvenlik önlem-
leri alınmış bu konuda. Usta
yönetmen son eserinın ince
ayannı yapmakta....
1960 yılında Anthony
Mann'ınyanmbıraktığıSpar- •
tacus filmini tamamladıktan
sonra Kubrick, kansı ve iki
kızı ile birlikte ABD'den ay-
nlıp Londra'ya yerleşiyor. O ,
yıldan beri filmlerinı lngil- •
tere'deki stüdyolarda çekiyor.
Bir kez, 1980 yapım tarihli
Shining'in (Panltı) bir bö-
lümünü Colorado'da çekti. ı
Amerikan yapım şirketi "•>
VVarner ile Kubrick'in çok **
özel bir ilişkisi vardır. War-
ner, bağımsız ustanın birde-
diğini asla iki etmez, onu el
üstünde tutar, çalışma kısıtlamalan
getiremez. Kubrick de NVarner adına çektigi
fîlmleriyle şirkete çok iyi paralar kazandırmış-
tır elbette. Adı ve sinemadaki özgün konu-
muyla saygınlık kazandırmıştır.
1953 'ten beri fitm yapan Kubrick, tüm ya-
pıtlannda hep bir şeylere saldınr, eleştirir. Sa-
vaşı, başanyı, şiddeti tartışıp eleştiren Kub-
rick, son filmi Sımsıkı Kapalı Gözler'de cin-
selliği aynntısıyla didikliyor. Bu mükemmeliyet-
çi, kılı kırk yaran, aksi, zor beğenen, kendini dış
dünyadan yalıtan ustanın sinema çevresinden çok
sayıda hayranı var. Bu hayran ordusunun başını şim-
dilerde Sımsıkı Kapalı Gözler'in başrol oyuncusu
Nicole Kidman çekiyor: "Bu film için eşim Tom'la
ben, bir buçuk yıl kadar bir süre harcadık, bu hiç
kûtıse tarafindan da pek fark edilmeyecek. İnsan-
lar orava, Kubrick'in setine gjtmemiz nedeniyle bi-
zi adeta deii gibi gördüler. Biz ise herhangi bir şey-
den vazgeçmiş falan saymadık kendimizL Sadece
Kubrick ile çahşıyorduk. Evet,ya-
ni bu uzun süre arasında üç ta-
ne başka film >apabilirdik,
çokyiiklü paralar kazan-
mış oiabilirdik, ama
ne önemi var? Bu
film yaşamımızda
önemli bir dö-
nemioldu.Odö-
nemyaşamımda
son derece flginç,
ama harika bir
yaşanülar bütü-
nu olarak daima
hanrlayacağım. ln-
sanlar bana Kub-
rick ile çahşmanın
cehennemde yaşa-
makgibi bir şey ohıp
olmadıgını ikide bir
soruyorlar. Bir
onurdu
'59. DevletSergbVüzerine
Dört ayrı dalda 20 ödülün verildiği, 108 sanatçının 115yapıtı Ankara
Devlet Resim ve Heykel Müzesi 'nde ay sonuna dek sergileniyor
FERHATÖZGÜR
59. Devlet Sergisi, Ankara Devlet Re-
sim ve Heykel Müzesi'nde 31 Aralık
1998 tarihine dek görülebilir. Ilk kez
1939 yılında Ankara'da, bugünkü ope-
ra binasına çevrilen sergievüıde Hasan
ÂB Yücel'in bir söylevi ile açılan sergi-
nin, Türkplastik sanatlannda köklü geç-
mişi ile belirleyici bir rolü olmuştur.
Anlayış ve eğilün farkı gözetmeksizüı
çağdaş sanatımızın ileriye dönük itici güç
taşıyan yapıtlanna öncelik tanımayı te-
mel ilke sayan sergi, giderek niceliksel
bir çokluktan çok niteliksel bir rafine-
liği hedefledi. Öyle ki 1939-1947 yılla-
n arasında, bazı sanatçılar sergiye ne-
redeyse bir kişisel sergi açmaya yetebi-
lecek sayıda eser vermekteydiler. Böy-
lesi bir hedefle Devlet Sergisi her zaman
belli bir saygınlığı korumanın yanı sıra
burada yapıtı temsil edilen bir sanatçı
olmak da bir değer ölçütü olarak kabul
edihniştir.
Bu bağlamda, Turan Erol, Nedim
Günsür, Avni Arbaş, Malik AkseL Bed-
ri Rahmi, Ühan Koman, Adnan Çoker,
Özdemir Altan, Aliye Berger, Cemal
BingöL Zeki Faik İzer gibi, bugün kimi
hayatta olmayan, kimi sanatlannın en ol-
gun dönemlerini yaşayan sanatçılanmı-
zın. bu sergilere düzenli olarak katıl-
dıklan göz önüne alındığmda, Devlet Ser-
gileri'nin hem çekici bir güç olmayı sür-
dürdüğü hem de bugünün çağdaş sa-
natçılanna zemin açtığı, farklı eğilim-
leri bir arada göstermek gibi bir misyon
üstlendiği de söylenebilir. Ömeğin Tur-
gut Zaim, Cemal ToDu gibi bazı saygın
sanatçılanmızın "Erdyes, Kurban" gi-
bi belleklerde iz bırakmış yapıtlan bu
sergilerdeyerahnıştı. Özellikle 1960'h
yıllardan itibaren bu sergilerde yeni ifa-
de yollan araştıran, yeni sanat akımla-
nnı benimsemiş görünen sanatçılann
ağır bastığı görühnekteydi.
Bugün Devlet Sergisi, başkentte ger-
ve özgün baskıda, geleneksel malzemelerin
yanı sıra figüratif anlatımcılığa uzanan ifade çeşitliliği
ile klasik temalara farklı yorumlar getiriliyor. Heykelde
ise 'yontarak biçimlendirme' ağır basıyor.
çekleştirilen devlet destekli disiplinler
arası bir etkinlik olma özelliğini koru-
yor. Üstelik dört ayn dalda toplam 20
ödülün eşit miktarlarda dağıtıldığı, hat-
ta sadece tek bir dal için aynlan mikta-
nn bile bazı özel kuruluşlann düzenle-
diğı yanşmalann toplam ödül tutanna
denk düştüğü, aynca bir satın ahna lis-
tesi de oluşturularak sergilenen sanat-
çılann destekJendiği, tümü renkli olan
düzenli bir kataloğun çıkanldığı, katı-
lacak işlerin boyut ve tekniği konsun-
daki şartnamenin esnek tutulduğu, üç bü-
yük kentte toplama ve teslim merkez-
ierinin kuruldugu düşünüldügünde, Dev-
let Sergileri'nin prestij kaybına uğra-
maya başladığına ilişkin karamsar so-
nuçlara varmak, ya zorlama birçabanuı
ya da sağlıksızbir değerlendirmenin so-
nucu olsa gerek.
REEAHYOL hükümetinin iktidarda
bulunduğu döneme denk gelen 58'inci-
sini saymazsak Devlet Sergisi genç sa-
natçılar ve sanatçı adaylar için daima bir
ifade özgürlüğü alanı olarak sempatik
bir güç olmuş, iddialı sanatçılann katı-
lımıyla o orandada bir kalite turturmuş-
tur.
Yazılı ve görsel medyadaki tanıtım
eksikliğinin sergideki işlerin sanatsal
niteliği ile ne ilişkisi olabilirdi? Ya da
tersini söylersek onca gürültüpatırtı ko-
paran kimi yanşmalı sergilerin tanıtım-
daki "gûç" serginin "iç"ini de o oran-
da etkiler ya da belirler miydi? Öyle ve-
ya böyle, bizce 59 yıllık köklü bir gele-
neği olan Devlet Sergisi'ne son yıllar-
daki katılım oranının düşüşünü bu ne-
denlere bağlamak doğru olduğu kadar,
güzel sanatlar fakültelerindeki sanatçı
hocalann teşvik gücüne bağlamak da
olasıdır. Kanımca bakanlığın sergile-
nen her sanatçıya bir sayfa düşen daha
derli toplu bir kataiog yapabilecek, ta-
nıtım konusunu daha geniş tutabilecek
ve bu sergileri Istanbul ve diğer illere gö-
türebilecek kadar bütçesi var ya da ol-
malıdır diye düşünüyorum.
Seramik heykeüe buluşuyor
Bu yıl sergiye toplam 441 sanatçı 735
eser göndermiş ve 108 sanatçının 115
yapıtı sergileniyor. Resım ve özgün bas-
kı gibi yüzeye bağımlı alanda, gelenek-
sel malzemelerin yanı sıra kurumlanmış
bez, kum, talaş vb. malzemelerle enfor-
mel soyuttan, figüratif anlatımcıhğa
uzanan ifade çeşitliliği ile peyzaj ve na-
türmort gibi klasik temalara farklı yo-
rumlar getirilirken heykel alanında, taş,
andezit, ahşap ve mermergibi malzeme-
lerde "yontarak biçimlendirme''nin ağır-
lık kazandığı, seramigin ise giderek hey-
kel düzenlemelerle buluştuğu görülü-
yor.
Bu yılki Devlet Sergisi ödüllerini şu
sanatçılar aldı: Resim dalında: M. Tu-
ran Aksov. Bilal Erdoğan, Emre Okçu-
er, FerhatÖzgür, A> han Taşkıran. Hey-
kel dalında: Melih Apa. Bimur Eralde-
mir, Ercan Sağlam, Nurbiye L'z. Ercan
Yılmaz. Seramik dalında: Pınar Genç,
Semih Kaplan, Yasemin özcan Kaja,
Mehmet Kuöu, Erkuter Çelebi ve Öz-
günbaskı alanında ise Harice Biçinciler,
AyşeIşlek,H. YakupÖztuna, Muhamm-
met Şengöz ve Bügehan Uzuner.
bu çalışma. Herhangi bir anda bunu yeniden tek-
rarLayabflirim. Stanley ile beraber olmak olağanüs-
tü bir deneyimdir. Film çekimi yapmadığımız za-
manlarda bile gider. onun ofisinde otururdum, salt
onun çe\ resinde olabilmek amacıv la. Herhangi bir
konuda konuşurduk: Örneğin shaset,2. DünyaSa-
vaşı, Peter Sellers, uçaklar, bilgisayarlar. Akiuuza
ne gelirse. Her konuda söz sahibidir, o bir dahidir
ve ben ona âşığnn. Onu çok özlüvorum."
'O, beyinle beslenen vampir gibidir'
Sımsıkı Kapalı Gözler'in nasıl bir film olduğu-
nu ve canlandırdığı karakteri Kidman, şöyle açık-
lıyor: "Filmdenasılbtrinicanlandıracagımıgerçek-
ten bilmiyorum. Senaryoyu önceden okudum, fa-
kat senaryoda sonradan değişikiikieryapılmış. Be-
nim içinde bulunmadığım sahnelerin çekimindey-
se sette bulunmamı \asaklamışlardL Sadece Kub-
rick'in asla ilginç olmayan bir film çekmediğini bi-
Hyordum. Peki ilginç bir filmle bü\ ük bir film ara-
sındaki fark nedir ki? Sımsıkı Kapalı Gözler'de
canlandırdığunız karakteıier. bugüne dek oyna-
dıklannuzdan çok bambaşka) dı. Bu filme şu anda
çok büyük bir ilgi var. Bir çok filmde rol akfam ve
bunlannçoğu da büyiikilgigördü,fakat hiçbiri Sun-
sıkı Kapah Gözier'deki oynadığun karakter degO-
dL."
Kubrick'in The Clockwork Orange (Otomatik
Portakal) filminde kı başrol ü oynayan MaJcolm Mc
DoweH'ın düşüncesi, Kidman'dan biraz farklı:
u
Kubrick,göz kamaşnncı bir sinemacıdır. Fakat her
zaman son çekimi attar. Kendi insani degerierini >an-
sıtanlanıu." Otomatik Portakal filmini izlediyse-
niz, Mc Dovvell'ın sözlerini daha iyi algılayabilir-
siniz. AnJaşılan Kubrick film süresince Mc Doftell'a
çok çektirmiş. Ama ne demişler, amaca giden her
yol uygundur. Otomatik Portakal gibi bir filmin se-
tinin güllük gülistanlık olacak hali de elbette yok-
tu.
Yönetmen StevenSpielberg ve YJdız Savaşbn'nın
yaratıcısı yönetmen GeorgeLucas. Kubrick'in bü-
yük hayranlandır. Ustayı dahi olarak tanımlamak-
tadırlar.
Brian de Palma, Mission Impossible (Görevimiz
Teiülke) filminin bir sahnesinde ona atıfta bulun-
muştur, Tom Cruise'un disketi çalma sahnesinde,
2001: A Space Od> ssey deki (2001: Uzay Yolu Ma-
cerası) aynı beyaz fonu göstenr.
Tftank'in yönetmeni James Cameron ise Kub-
rick'ten: U
O, beyinie beslenen bir vampir gibidir.
tnsanbuia karşıiaşmayı, onlaruı kafasındaki olup
bitenleri, tüm düşüncelerini emıuevi severr
dıye
söz ediyor. Cameron, açıkladığına göre Kubrick'in
2001: Uzay Yolu Macerası filmini gördükten son-
ra yönetmen olmaya karar vermiş.
Amerikalı film eleştirmenı David Thomson,
Kubrick'i "Adanın dışuıda insanlan saldayan bir
Prospero" diye tanımlayarak ona duyduğu hay-
ranlığım dile getiriyor.
Stanley Kubrick, sinema tarihindeki yeri tart]-
şılamaz bir usta. Hayranlan kadar nefret edenleri
de var. Sinemada özel bir konumu, özgün bir yeri
var Kubrick'in. Işine yoğunlaşmış, mükemmeliyet-
çi Kubrick'in son çalışması Eyes Wide Shut (Sım-
sıkı Kapalı Gözler) 1999'un yaz sezonunda gös-
terimde olacak...
Yapı Kredi Festivali
Kemancı
Lidia Baich
AKM'de
Költür Senisi - Yapı Kredı Sanat Festivali
'98'in 26 Aralık Cumartesi günkü konuğu li-
diaBaich. Atatürk Kültür Merkezi Konser Sa-
Jonu'nda gerçekleştirilecek olan resitalde sa-
natçıya piyanoda Natatie Baich eşlik edecek.
1981 yılında St. Petesburg'da müzisyen bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Lidia
Baich, ilk keman derslerini 5 yaşında aldı.
Avusturya'ya taşınmasının ardından Graz Mü-
zik Üniversitesi'ne giren sanatçı, 1990 yılın-
dan bu yana Viyana Müzik Konservatuva-
n'nda Boris Kuschnir'le beraber çalışıyor
Baich, 1990 yılında Italya'da düzenlenen
Uluslararası Keman Yanşması birincilik ödü-
lüne, 1991 ve 1993'te Avusturya'nın yerel ve
federal yanşmalannda verilen Jugend Musi-
ziert Ödülü'ne, 1993 'de ltalya'da düzenlenen
Uluslararası Yanşma'da birincilik ödülüne,
1996'da Avusturya'nın yerel ve federal yanş-
masında venlen Prima La Musica Ödülü'ne
ve Haziran 1998'de 9. Eurovısion Genç Mü-
zisyenler Yanşması (EBU) birincilik ödülüne
de layık görüldü.
Çeşitli konser salonlannda resital ve kon-
serler veren sanatçının CD, radyo ve televiz-
yon kayıtlan da bulunuyor.
DEFNE GOLGESİ
TTJRGAY FİŞEKÇİ
Güneyde Kış
Aral/ğın ortası. Burdur'u geçtik. Otobüsümüz
hınltılar içinde Toroslar'ı aşmaya çalışıyor. Üstü-
müzde kapkara bulutlar, göğü ışık sızdırmayan
kalın bir yorgan gibi örtmüş. Çok uzakta, ufukta
bulutlann biteceğini gösteren mavi bir ışık çizgi-
si uzanıyor. O ışığa kavuşamadan akşam oldu.
Antalya'yı. sonra Kemer'i karanlıkta geçtik. Va-
racağımız yere indiğimizde çevremizi pek kavra-
yamadık. Ama bir anda üzerimizdeki paltolann,
atkılann, şapkalann fazlalığının ayırdına vardık.
Sabahleyın kalın perdeyi açaraçmaz oda ışık-
la doldu. Odada kalınamayacağını söyleyen, dı-
şan çağıran bir ışık. Gömlekle çıktım. Bomboş sa-
hilde yürümeye başladım. On sekiz dereceymiş
sıcakhk. Güneş tepeden değil, uzaktan bakıyor.
Gök masmavi. Tek bir bulırt yok. Içimdeki ses,
soyunup atla şu denize diyor. Çakıltaşlan sıca-
cık. Ayakkabılanmı elime alıp, tabanlarımı acıtan
taşların üzerinde yürümeyi sürdürdüm...
Kjyı boyu tatil köyleri, oteller yan yana sıralan-
mış. Kimi tümüyle kapatmış kapılannı, kiminin açtk
bölümleri var. tek tük de olsa konuklannı ağırla-
mayı sürdürüyorlar. Hepsi de göz alıcı güzellik-
te. Çamlann, palmiyelerin, yemyeşil çimlerin, çe-
şitli süs bitkilerinin arasında, ince beğeniyle yer-
leştirilmiş yapılar. Geride dallan altın toplarla yük-
lü portakal, mandalina, limon ağaçlarıyla dolu sı-
ra sıra bahçeler.
Derken, mayolarıyla güneşlenen birkaç Alman
görüyorum. Birinin güneş yağı sürüyor olması
komik geliyor. Hatta bedenini güneste bırakıp, yü-
zünü bir ağacın gölgesine çekişi...
Almanca ders kitaplanndaki bir okuma parça-
sını anımsıyorum. Kuzey denizi kıyılannda tem-
muz ayı sıcaklığının ortalama on sekiz derece ol-
duğunu ve bu ayda güneşlenmeye ve denize gir-
meye gelenleri anlatıyordu. Bir de fotoğraf var-
dı, kumsaldagüneşlenenleri gösteren. Fotoğraf-
ta gokyüzünün bulutlaıia kaplı oluşu da gözleri-
min önünde.
Yaz aylarının kalabalığını, kavurucu güneşini
ve gürültüsünü düşününce kıyılann bu sessiz ve
kimsesiz hali sonsuzluk duygusu uyandırıyor
içimde. Ne denizde bir teknenin motor sesi, ne
karada en küçük bir ses. Kuşlann kanat sesleri
yalnızca havada yankılanan.
Bu dünyanın en güzel tatil bölgelerinden biri-
nin böylesine kimsesizliği hüzünlendiriyor beni.
Insanlanmızı düşünüyorum. Altmış iki miK/onun
ne kadan hayatlarında bir kez olsun buralara ge-
lebilmiş, bu, yurtlanndaki yeryüzü cennetini gö-
rebilmiştir. Hele köylülerimiz... Bütün yaz tarla-
larda, yiyecegimiz ekmeğin buğdayını, soğanı-
mızı, patatesimizi, saymakla bitmeyecek topra-
ğın nimetlerini soframıza yetiştirmek için çalışan-
lar. Içtiğimiztütünü, giyeceklerimizin pamuğunu
üretenler. Bu son ikisi ortaya çıkana dek ne ça-
ba ister bir bilseniz...
Kentterde yaşayanlanmızın çoğu çiftçilere im-
renir; ne güzel, sürekli açık havada çalışıyortar,
bedenlerini kullanıyorlar, ne sağlıklıdırlar diye.
Oysa çrftçilerin uğraşlannın bir parçası olan güb-
reler, tanm ilaçları, tahıl tohumları hiç de masum
döğildirler. Bir tür akciğer iltihabı olan "ÇiftçiAk-
ciğeri" denen hastalığa, organik tozlara bağlı ateş-
lenmelere, hatta mesleğe bağlı gelişen astıma yol
açarlar.
Bir ülkede yaşamak, onun bütün olanaklannı
paylaşabilmek değilse nedir? Her bireyimizin bi-
rinci sınıf yurttaş olduğunu yinelemiyor muyuz sık
sık.
Işte bunu göstermek için bir fırsat karşımızda
duruyor:
Kış aylannda bomboş duran güney kıyılarımız-
daki güzel otellerde, tatil köylerinde, yazın din-
lenme olanağı bulamamış yurttaşlanmızı konuk
edelim. Turizm Bakanlığı içinde kurulacak küçük
bir birim bu düzenlemeyi gerçekleştirebilir. Boş
duran otellerle anlaşılarak küçük bir konaklama
bedeline ve üç öğün yemeğe, çoğu insanımız ha-
yatlarında hiç göremeyecekleri güzelliklertetantş-
tınlabilirler.
Kışın kahvelerde pinekleyen, Erzurum'un so-
ğuğunda, Iç Anadolu bozkırının ayazında, gü-
neydoğunun işsizliğindeki insanlan devlet birer
hafta konuk etse, yurttaşlanyla arasında daha
sıkı bağlar kurulmaz mı? Devlet için köylüsünü
düşünmek taban fiyatı belirlerken olanaklannı
zoriamaktan daha öte bir şey olmalı.
Eskjdji'den yeni uygulama
• Kültür Servisi - Eskidji Müzayeîle Evi, yeni bir
uygulama başlatıyor. El dokuması kilim ve halılara
sahip olan herkes bunlan Eskidji Müzayede Evi'ne
satışa sunulmak üzere bırakabilecek. Her salı saat
18.30'da düzenlenen hali müzayedesinde satışa
çıkanlacak olan hali ve kilimlerin parası altı gün
içerisinde sahibine ödenecek. Hali ve kilimlerin
niteliği ve dokunduğu bölgeler açısından herhangi
bir sınırlamanın getirilmediği müzayedelerde
Türkiye'nin her yöresinden değişik ebatlarda
halılan bulabilmek mümkün. Aynntılı bilgi almak
isteyenler 253 62 05 numaralı telefonu arayabilirler.
Tavsiye Mektubu'
Zonguldak'ta
• ZONGULDAK (AA) - Ankara Devlet
Tiyatrosu'nun sahnelediği 'Bir Tavsiye Mekrubu"
adlı oyun, Zonguldaklı tiyatroseverlerle buluşuyor.
Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) yann ve
perşembe günü 18.00 ve 20.30 saatlerinde
sunulacak iki perdelik komedinin yazan Ephraim
Kishon. Oyunda Aydın Ünsal, Nezih Işıtan, Gökhan
Semerci, Şemsettin Zırhlı, Pervin Ünalp, Kemal
Başar, Güray Kip, Gülizar Irmak ve Engin Delici rol
alıyor.
Samsun'da ücretsiz tiyatro
gösterimi
• SAMSUN (AA) - Samsun Tiyatro-Tiyatro
Topluluğu, 'Seferi Ramazan Beyin Nafıle Dünyası'
adlı oyunu, ramazan ayı boyıuıca ücretsiz
sahneleyecek. Oktay Arayıcı'nın yazdıgı, Yaşar
Gündem'in yönettiği oyımun müzik tasanmlan
Çetin Bahadır'a, ışık tasanmı ise Umut Zafer Baş'a
ait. Mesleği gereği her gün farklı insanlarla ve
olaylarla karşılaşan bir polisin başından geçenlerin
anlatıldığı oyunda Yaşar Gündem, Ahmet Yücel,
Ugur Mayda, Zuhal Uzunali, Kemal Kurruluş Saraç,
Bülent Kaplan, Mehmet Can, Nihal Sezer ve Eda
Helli rol alıyor. Oyun her salı ve perşembe günü
Gazi Sahnesi'nde sahneleniyor.