25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 1998 CUMARTf HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN T\lo Comment1 Süleyman Demirel, ABD'nin Irak'ı vuıması kar- şısında tepkisini "No comment'' sözleriyle dile getirmiş. Sayın Demirel'in sözleri beni Körfez'den uzak- laştırıp, kırk yıllık bir Istanbul zaman dilimine taşı- dı. Onu, ellili yıllann sonuna doğru, o zaman ger- çekten içinde çiçekçi dükkânları olan, mermertez- gâhlı, yüksek taburelere oturulan, meyhanelerin önünde bira fıçılarının üstüne beyaz mermerier konulduğu, müdavimlerin bunlann yanına tünedik- leri, büyük biranın elli kuruş olduğu bir dönemde tanıdım; akrabası Celal ile birlikte Sev-lç'te çalı- şırdı. Kemahlı ıri yan, an gibi çalışkan, cin gibi bir de- likanlıydı. Yıllar önce kaybettiğimiz Celal'in tersi- ne, o ömrü boyu ağzına içki koymadı. Mutekit bir adamdı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısı Istanbulu'nun En- telektüel Cavit'i tanımamış, yazarı, çizeri, ressa- mı, yontucusu, oyuncusu, müzisyeni kalmamıştır sanınm. Cavit, zaman içinde, Sev-lç'ten ayrılıp kendi dükkânını açtı. Çiçek Pasajı'nın Bahkpazarı'na yakın olan bö- lümündeki dükkânında, bir zamanlar haftanın en az bir akşamını, eşimle dostumla geçirirdim. Kimi zaman da, Balıkpazarı'na dalar, camekânın başın- da, 150 mumluk ampulün altında, bız gibi incecik bıçağını bir operatör hüneriyle kullanan ve hiçbir zaman eksilmeyen bir hayranlıkla izlediğim balık- çıdan aldığım, beyaz yağlı kâğıda sarılı torik laker- dasiyla dalardım Cavit'ten içeri. llk algıladığım Istanbul'un, Anadolu istilasıyla yok olmaya başladığı yıllarda, iki yerim vardı dük- kânda. Tercihen, Balıkpazarı'na bakan camın önündeki masaya oturur, geleni geçeni ve henüz restore edilmemiş olan kemerci, düğmeci ve ıvır zıvır satanların bulunduğu Aynalı Pasaj'ı seyreder- dim derinliğine. Kuralsızlığın egemen olmaya başladığı dönem- deydik. Dükkanın önündeki manav, tezgâhını yük- seltince, o keyiften olduk. Sonra kapıdan girişteki tezgâhlardan birinden seyrettim dışanyı. Cavit ya da Cengiz gelip ne iç- mek istediğimi sorduklarında, - Fark etmez derdim, ne olursa olsun, sen yine de en iyisi bira getir de şu lakerdayla içelim. Cavit'e entelektüel denmesinin nedeni, kendi- sinin bu söcüğü sık sık kullanmasıydı. Onun için bütün delikanlılar "yakışıklı", bütün hanımlar "fîrsf class lady" idi. Müşteri orada kendini VIP hisseder, kapıdan gi- ren herkes Cavit tarafından verilmiş bir entelektü- el payesine nail olurdu. Mütebasbıs bir hali yoktu. Bütün bunlan sıralar- ken, biraz ezbere formalite icabı konuşuyor, biraz da içinden hafiften gırgırını geçiyor gibi gelirdi ba- na. Kuşkusuz çok zeki adamdı Cavit, bir gün sev- Eili Mustafa Ekmekçi'yi götürmüştük. O zaman- ır köşe yazarlannın resimleri yayımlanmazdı sü- tun başında.. Cavit, tanımadığı Ekmekçi'ye bir baktı. Sonra da hemen yapıştırdı: - Beyefendi Ankaralı değil mi? Şaşırmıştım , nereden anladığını sorduğumda, Ekmekçi'nin dörde katlayıp, ceket cebine koydu- ğu gazeteyi gösterdi. - Bunu yalnız Ankaralılar yapar, demesiyle bir- likte dükkân Ekmekçi'nin gevrek kahkahastyla çın- ladı. Çiçek Pasajı yıkılıp yeniden yapılınca, Cavit biranın markasını degiştirdi, ben de oraya eskisi kadar sık gidemez oldum. Cin gibi Cavit başı sıkışınca, güç ya da politik bir soruyla karşılaşınca ya da bilmediği ve anla- madığı bir şey sorulduğunda hemen yapıştınrdı: - No comment! Demirel'in "No comment"\ ba- na, günde bu sözcüğü en az yüz kez kullanan Ca- vit'i hatıriattı. Şimdi sorarsanız bana "bu iki 'no comment' arasında ne ilişki var" diye.. yanıtım hazır: - No comment! Şemsek MHP 'departi içi muhalefeti başlatıyor 'Yönetimgeçmişi inkârayöneliyor' SERTAÇ EŞ ANKARA-EskiMHP Çorum Mıllefvekılı Mu- harrem Şemsek. partiie- rinde yaşanan bölünmeler nedeniyle yönetimin ta- ban desteğinin kalmadığı- nı belirterek, parti içi mu- halefet görevlerinı sürdü- receklerini bildırdı. Şem- sek. "Kısa vadede MHP'nin ve yeni kunılan partilerin durumunu iyi görmüyonım. MHP bu- '. gün bunatımdadır, bunu yok sayarak bir >ere var- mak mömkiin değiJdir. Şinıdiki v önetim geçmişi- ni inkâr ediyor. Tavan ta- bandan kopuk" dedı. 'MHP'yi tanımıyoriar' Muharrem Şemsek, 23 Kasım 1997tarihındegö- reve gelenlerin çoğunlu- ğunun MHP'yi. görüşü- nü. kadrolannı ve tabanı- nı tanımayan kişilerden oluştuğunu savunarak, "MHP tabanının da bun- lan tanınıadığı bir\apıar- zediyor. Bundan dolayı MHP'nin bugünkü ihti- yaçlan olan çalışmalann yapıldığını söylemek mümkün değil" dıye ko nuştu. Partıde tavanın ta- bandan kopuk olduğunu anlatan Şemsek, "Taban- daki tarüşma bu. MHP kendine yabancılaşıyor. Kimlik sapması yaşıyor. Geçmişini, tarüıini inkâra yöneByor" dedi. Şemsek. delegelerin kendilerine muhalefet gö- revini verdiğini, partiden aynlmadan bu görevlerini yerine getireceklerini kay- dederek, parti yönetimle- rinin görevinin kongrede devralınan birliği koru- mak olduğunu, yönetimin bunu yapamaması sonucu bölünmeler yaşandığını söyledi. Partide bölünme- lerin önceden görüldügü- nü ve bunun taban tarafin- dan endişeyle karşılandı- ğını dile getiren Şemsek, "Tabandan 'parti bölünü- yor. partiyi böldürmeyin, küçülttürmeyin, parti iyi- ye gitmiyor' gibi tazyikler geldi. Bu bölünme emare- leri su yüzüne çıktıktan sonra, arkadaşlanmızia yapbğımız grup istişare- sinde, bu mcktubu yazma- ya karar verdim. Mektu- bun amacı yönetimin için- de bulunduğu yanuşlar- dan dönmesidir. Şu ana kadar olumlu bir emare görmedim" değerlendir- mesini kaydetti. Şemsek, bugünkü yö- netimin 500 delegenin oyuyla seçilmesine karşın 800 delgenin bu yönetime oy vermediğini ve isteme- diğini ileri sürdü. Türkiye-AB Derneği Başkanı Günuğur: Beni masanın ucuna it, sonra gel sana ayn strateji, bu olmas 'AB karanfakta göz kırpıyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Av- rupa Komisyonu Türkıye Temsilcisi So- ren Sondergaard. ilk kez komisyonun 12 aday ülke için hazırladığı rapora Türki- ye'yi de aldığını, bu raporda ülkelere ay- ru ölçülerin kullanıldığını belirtti. Sondergaard, AB'nin ülkelerin görüş birliğine dayanan karar mekanizmasının sıkıntılı olduğunu anlatırken, "AB impa- ratorhıkkuran biryapı değü.AB'nin ama- a ekonomik devlet olmak değil. Ekono- mik gücü sivasal olarak nasıl kullanacağı- m büemiyor" dedi. Türkiye-AB Derneği Başkanı Prof. Ha- luk Günuğur ise AB'nin Türkiye'ye yö- nelik çifte standart uyguladığını, Kıbns Rıırn kesiminin tam üye yapılması duru- munda adanın bölüneceğini ve bunun ta- rihi sorumluluğunun da birliğin üzerinde kalacağını söyledi. Avrupa Topluluğu Araştırma ve Uygu- lama Merkezi Başkanı Prof. Dr. NahitTö- re, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilci- lifi'nce düzenlenen "Avrupa Bütünleş- mesi,AB-Türkiye İli$kileri. Avrupa-Akde- nizOrtakhğr seminennin açılışında, Tür- kiye'de AB'ye yönelik ilginin giderek azaldığına dikkat çekti. Seminer dışında söz alarak konuşan Türkıye-AB Dernek Başkanı Günufur, Avrupa ortak para binrni Euro'yu Türkı- ye'nin yüriirlüge koyamayacağuıı, ancak aday ülke olarak kabul edilen Estonya, Bulgaristan gibi ülkelerin de bunu yapa- mayacağına dikkat çekerek, "Çok ciddi çifte standart var" dedi. Günuğur, Türki- ye'nüı MEDA fonlanndan aktanlacak 3 kuruşla tatmin edilemeyeceğini, tam üye- lik beklendiğini belirterek şöyle konuştu: Size elbise veremedik, bari kravat \ere- lim demeyin. Avrupa Konferansj içi boş bir şey. Vaalı metinler. ölü kelimeler o\- dukça perspektifim yok benim. Beni ma- sanın ucuna it, ondan sonra gel sana ayn strateji. ABTürkiye'ye karanhktagöz tar- pıyor. ŞefTaf olalırn. aydmlıkta göz de kır- pâlım, el sıkaJım." A.Ü. Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Tuğrul ,\rat, Türkiye ile AB ilişkilerinin en kötü dönemi yaşadığını, yakın gele- cekte sıkıntılı gelişmeler beklendiğini be- lirtırken, "ViyanasonuçlarıTürkije'vi tat- min etmemiştir. AB'ye üve bazı devlede- rin tavn Türkiye'yi rencide etmiştir'' de- di. "Biz Avrupahyız. Bu gerçeği karariar değiştirmez'' diyen Arat, askeri güçle bir- leştirilmeye çalışılan Avrupa'nın daha sonra uzlaşmayla ulus-devletın yetkileri- ni birliğe transfer ederek bütünleşme yo- luna gittiğini anlattı. Sosyalist blokun çöküşünü "ABiçİDgö- rünmez kaza" olarak nitelendiren Arat, genişleme sürecinin sıkıntılı olduğuna dikkat çekti. AB'nin ınsan haklanyla il- gili görüşlerini başka ülkelere aktanyor olmasını "yanıigı'' olarak değerlendiren Arat, "Cye devletier gerçekten bu deger- lere fazlasıyla sahip çıkmı^lardır. Ama bu değerierin Avrupa'nın geçnüşinde bunla- nn herzaman var olduğu iddiası doğnı de- ğü. Siz buna uiaşamazsuuz anJayışına AB sahip olmamalı" dedi. Arat, topluluğun genişledikçe ülkeler için çıtayı yükselttiğine dikkat çekti. Arat, bir soru üzerine, Yunanistan'ın AB ile çok iyi pazarlık eden bir ülke ol- duğunu söyledi. Avrupa Komisyonu Tii kiye Temsilcisi Sondergaard ise ulus-de iet ve komşu ülke Yunanistan'la ilgili ka; gılann, kendi ülkesi Danimarka'yla A manya arasında da yaşandığını aaıms. m. AB'den kredi karan AB, Diyarbakır ve çevresini korumay yönelik Dicle Nehri üzerinde kurulaca tesisler için Türkiye'ye 32 milyon ECU tı tannda kredi verme karan aldı. Avrupa Akdeniz ortaklığı çerçevesinde Avrup Yatınm Bankası'ndan sağlanan kredinir Diyarbakır Belediyesi Su ve Kanalizas yon tdaresi'ne aktanlacağı kaydedıldi 2003'te tamamlanması planlanan proje nin, içme su kaynaklannı korurken Dicle' nin kirlenmesini önieyeceği kaydedildi. Gazi davasmda sanık polis Adem Albayrak, mahkemeyi suçladı 6 Apo dışarda ben içerdeyim' TRABZON (CumhuriyeO - Istanbul Gazi Mahallesi'nde 1995 yılında meydana gelen ve 18 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili 1 'i tutuklu 21 polisin yargılanmasma Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanık polisle mağdur yakınlan tartıştı. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi 'nde görülen davanın 15. otunımuna tutuklu sanık polis Adem Albayrak, sanıklann avukatı tlhami Yelekçi ile 6 müdahil avukat katıldı. Istanbul'dan 2 otobüsle gelen mağdur yakınlan ile Belçika'dan gelen 3 avukatın da izlediği oturumda müdahil avukat Remzi Kazmaz. can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle bazı kişilerin tanıklık yapmak istemediğini belirtti. Başkanılğını Dursun Kaya GüJeç'in yaptığı mahkeme heyeti, olay günü çekilen ve Cumhuriyet gazetesinden istenen fotograflann geldiğini açıkladı. Fotoğraflar sanık Adem Albayrak'a ve avukatlara gösterildi. Sanık avukatı flhami Yelekçi fotograflann. Adem Albayrak ile ilgisinin olmadığını belirterek, olay günü yasadışı örgütlenn de Gazi davasına gelenler sıkı bir aramadan sonra duruşma salonuna alındılar. (Fotoğraf:A A) silah kullandığını, resmi polislerin de kanunlar çerçevesinde silah kullandıklannı ifade etti. Müdahil avukatlar, fotoğraflar konusunda sessiz kalırken, sanık Mehmet Metin Gündoğan'ın tahliye edilmesini eleştirdiler ve Adem Albayrak'ın tutukluluk halinin devam etmesini, tutuksuz yargılanan sanıklann da tutuklanmalannı istediler. Sanık avukatı tlhami Yelekçi, gıyabi tutuklu Orfaan Durmuş'un ifadesinin asker olduğu Kars'ta Ağır Ceza Mahkemesi'nce alındığını, bu nedenle Orhan Durmuş'un gıyabi tutukluluğunurı kaldınlmasını, Adem Albayrak'ın da tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, olay yerinde keşif yapılması için Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen yazının beklenmesine, Albayrak'ın tahliye isteminin reddedilmesine karar verdi. Duruşma ileri bir tanhe ertelendi. Ara karar açıklandıktan sonra tutuklu sanık Adem Albayrak. "Apo dışanda ben içerideyim. CMdüreceklerse öldûrsönler. Kâç zamandır içerideyim'" dıye bağınnca müdahil taraftan "sen de katilsin" diye bağnldı. Jandarmanın müdahale etmesi ve sanığı dışan çıkarmasıyla tartışma büyümeden önlendi. Mahkeme çıkışında basm toplantısı düzenleyen mağdur avukatı Remzi Kazmaz, duruşmalardaki taleplerinın büyük çoğunluğunun reddedildiğini belirterek mahkemeyi eleştirdi. Bu arada Gazi mağdurlannı ve yakınJannı taşıyan otobüsün 34 AH 304 numaralı plakasının sahte olduğu saptandı. Polis, aracı tutanak tuttuktan sonra geçici plaka ile istanbuJ'a gönderdi. Akşener'in kaseti gazetecilik ahlakı ve haberleşme özgürlüğünü gündeme getirdi 'Gizli kulak9 hukuka aykırıANfc\RA/tSTANBUL (Cumburiyet) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener'in bası- na açıkladığı kasetler. "gazeteciokabjakı vehaber- leşme özgûrlüğüne sayguun" aynı anda tartışılma- sına neden oldu. Kasetler Hürriyet Gazetesi Ge- nel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Ozkök'ün holdin- gi adına ihale ve teşvik takipçıliği yaptığını orta- ya koyarken Türk Telekom'un izin vermediği te- lefon dinleme olayında hukukun çignenmesi tar- tışmanın diğer ayağını oluşturdu. Türk Telekom yetkilileri, Ozköİc ya da eski Devlet Bakanı Gfineş Taner'in telefonunu dinkmek üzere yasal izin bu- lunmadığını bildirdi. Başbakan Yardımcısı Bü- lentEcevit, "Açıktoplum,de- nirken açık saçık bir devlet anlayışH la karşı karşıyla ka- undı.Haberleşmeözgürlüğû- nün ihlaJi kabul edilebilir bir durunı değü" dedi. Ecevit, görüşmelerin içeriğine ilışkin bir soru üzerine "İçerigi hak- kında bir şey düşünmüyo- rum. Önemli olan, haberleş- me özgürlüğünün ihlal ediİ- mesidir" dedi. Eski tçişleri Bakanı Akşe- ner'üı, geçmiş dönemde ya- pılan ve Doğan grubunun girdiği enerji ihaleleri ile il- gili telefon görüşmelerini içeren kasetleri açıklaması- nın ardından Özkök, konuy- la ilgili savunma içeren bir yazıyazdı. Özkök yazısında, "Evet, konuşmalar bana ait Orada söylediklerimde uta- nacağun hiçbir şey yok. Ben Hürriyetgazetesinin genel ya- yın yönetnıenliginin yanı sıra icra kurulu başkanı>ımve Doğan Holding'in en üst pro- fesyonel ildyöneticisinden bi- risjyim" diyerek "gazetecilik ve işadamı" kimliklenni ay- nı anda taşıdığına işaret etti. Özkök, söz konusu telefon konuşmasında Güneş Taner'den. bağlı bulunduğu holdingin Kocaeli'nde kuracağı karton fabrikası için 130 milyon dolarhk teş\ ik verilmesini ve bir devlet ihalesinin şirketine bırakılmasını istiyor. Başbakan Mesut Vılmaz'ı ikna etmek için bazı sözlerini manşetten yayımladığmı aç ıklayan Er- tuğrul Özkök. "Şimdi kötü adam olduk. Oan >1ne deben koruyorum adamı. Başbakan'a gideceksiıı, anaavrat küfredeceksin, sonratekrariyiadam ola- caksın" dedi. Aynca dığer bir kasetle de Yargıtay üyesi Ah- metKöksal'm, Danıştay denetimindeki enerji iha- DYP Cenel Baskan Yardımcısı Hasan Ekinci 'Rıfat Serdaroğlu rüşvet aldı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı RrfatSerdaroğlu'nun. admı ver- mediği birgümriikler başmüdürünün £a- yininin Istanbul'a yapılması karşıhğın- da "5 müyon dolar rüşvet aJdığmı" id- dia efli. Ekinci, bu basmüdürün çay ih- racamıda kaçakçılık ve Bayındır Hoî- ding'in hayali ihracatını gerçekleştirdi- güıi söyledi. Ekinci, dün yaptığı basm topianhsrn- da, Başbakan Mesut Yılmaz'a giden veSerdaroglu'nun rüşvet aldığını içer- dıgını iddia ettığı "Rüşvet Çeteteri"baş- lıklı raporkonusunda bir işlem yaplma- dığını söyledi. Ekinci, Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarhğı'nda Necati Can tarafıdan hazırlanan raporun Cumhur- başkanı SüieymaB Demirel, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve Teftiş Ku- rulu başkanlanna da göndenldiğıni an- latarak. şunlan söyledi: "Buradaldiddi- abrşu. Çayihracat kaçakçılıgı>apıJmjş. Bu kyyakyıltgı yapan zat Ba\ ındır Hoİ- dmg'in hayali ihracatını gerçekkştiren zatve Mrçokhayalithracatian gerçekleş- nren, yardıma olan bir gümrükler baş- müdürü.Bakan Serdaroğhı'na5mÜyon dolar para vererek, 1 milyonu peşin 4 mflyonu daha sonra olmak üzere kendi- sİBin İstanbui GümrüklerBaşmüdürlü- gu'ne atandığı yazuV "Rüşvet ve Çetdta-" adlı raporda da- ha birçok yolsuziuk ve çete ilişkilerinin de konu edildiğini kaydeden Ekinci, "Böyie çok ciddi bir rapor konusunda Yılmaz acaba ne yapb? Yapdan bir şeyi bffiyoruz,odagüxnrükten sorumlu Dev- let Bakanı Serdaroğlu DTP'den istifa ederekAINAP'ageçmiştir.Bu raporhak- kında ne muameie .vapüğını kamuoyu önündesonıyorum. Bu rapor Serdaroğ- lu'nadaghmiştir. Ama bugüne kadarbu rapordan bir şey çıkmamışOr" dedi. Ekinci, kendilerinin rahatsızlıgınını bu gibi olaylardan kaynaklandığını iddia ederek, "Mületin rahatsoiığı bu. Devlet içerisindeki rüşvet çeteteri iüşldsi devam edi\or. Bu rapor hakında hiçbir şey ya- pılmadıgı biliniyor" değerlendirmesini yaptı. leleri içm Doğan Holding lehine devreye girdiğı- ni, Danıştay 1. Dairesi Başkanı ile Doğan Holding yöneticileri arasında görüşme ayarladığını ortaya İcoyuyor. Özkök, dünkü yazısında, "Esld bakan, geçmiş dönemde devlet içinde özeİ bir istihbarat birimi kurduklaruu kanniadL Bukasetler telefon dinleme- nin hangi boyutlara ulaştığını açıkça gösterdi. Ar- nk bu ülkenin hiçbir vatandaşı haberieşme özgûr- lüğünesahipdegildir. Akşener çetesiçökertilmedik- çe, bu anayasa suçunun cezasi verilmedikçe, Tür- kiye'de telefon güvenliği bulunmayacaktır" görüşünü savundu. Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti'nin olayla ifgili yaptı- ğı yazılı açıklamasın- da,"Otayuı birinci yönü, ha- berieşme özgürlüğünün ana- yasaya aykın biçimde ihlal edilmiş oimasıdır. Yargı ka- ran olmaksızm iletişim araç- lanmn, bu arada telefonlann dinlenilmesi anayasaya vein- san haklanna aykındır. tldn- ci yönü ise meslek ilkeieri ve kurallanyla UgiUdir. Öteden beri bilinen, gazeteci sijaset- çilerte çıkarilişkileriiçinegir- memelidir. Gazetecilerin bu tür iKşkilerinin, basuun ba- ğımsızlığı ve özgüriuğü ile bağdaşmadığı kabul ediür" ifadeleri yer aldı. FP Genel Başkanı Recai Kutan da, "Önemsediğiıniz şey, kasetin içindeküer değil, kasetin nasıl tespit ediknğidir. Haberieşmede gtzlilik esasür ve Türkiye bir polis devleti değfldir'' dedi. Hürriyet gazetesi başyaza- n Oktay Ekşi ise Türkiye'de telefon dinleme eylerrüerinin demokratik bir hukuk devle- tinde geçerli sayılacak hiçbir hukuk kuralıjıa hâlâ bağlan- mamış olduğunu anımsattı. Yılmaz'dan Baykal'a elestiri 'Hükümeti yıkanlar çözümsüzlük yarattı' MERtHAK tZMİR - Başbakan Mesut Yılmaz, azınlik hükü- metini yıkan partilerin, ortaya alternatif bir çözûm koyamadıklannı, çözüm olarak ortaya konana da destek veremediklermi belirterek Türkiye'ntn btrka- osa sürüklenmek istediğıni dilegetirdi. Yıbnaz, CHP lideri Deniz Baykal'ın a 30 yıDık siyasi yaşamında olumlu hiçbir şey yapmamış kişi'* olduğunu öne sü- rerken 18 Nisan seçimlerinin Türkiye için yaşamsal öneme sahip olduğunu bildirdi. Yılmaz, Italya'mn serbest bıraktığı Abduflah Öcalan'ın birkaçgün için- de başka bir ülkeye gideceğıni de öne sürdû- Birdizi açılış ve temel atmatöreni için dün Izmir'e gelen Yılmaz, Çiğli Belediyesi'nin hizmetbinasının açılışı ile ANAP'a katılım törenindemuhalefete yük- lendi. CHP'nin azınlık hükümetinedışandan destek vermesine karşm, yapılan hizmetlerde engeller çı- kardığını dile getiren Yılmaz, buna karşın çoğunluk ^ hükümetlerinden beklenmeyen yatınmlar,hizmetler *| gerçekleştindiklerini belirtti. "Hükümeti yıküiar a- £ ma yenisini deortaya kııyamadılar. Vatandaş,yıkan- *' Ia yapanrSHümüzdeki seçimde değerk>ndirecektir" ^ ' 'Üfvöff "Vrlrhiıir, Mfdara geldikieri dönemde yurttas.- _ lantı "darbe-molla'* ikilemini ydşadıgını beîirterek * sözierinı şöyîe sürdürdü: ' ' '^ "Siyasal u/Jaşmanın nasılolacagınıgösterdik Top- lumda huzur yeniden kuruldu. Bötücû teröriin öze- rine gittik. Memlekeun her wrinde dCTİetin sağladj- ğı hâkimh,etekarşın >anıbaşımızdaki ülkede >mala- nan v« Türki>e'de eylemleri yönetenin üzerine sava- şı göze alarak gittik. Girtiği baska bir ulke>e baskı yapok. Oradan ttaha'ya geçti. ıtah/a. bölücü başuu siyasi baskı mabemesi olarak kullanmak istedi An- cak başanb olamadı. Birkaç gün içinde başka ülke- ye gidecek. Bugün siyaset sahnesindeki bütün parti- ler iktidar çemberinden geçti. Bizden önceki hükü- met, ya askeri yönetim, ya da lran yönetinü-moUa yönetimi arasında Türkiye'yi sdaşnrmışar. CHP'nin lideri, siyasetyapmav) nutuk atma zanneden. hizmet edenleri güçhikle aniajan, memlekete 30 sene bir tek hizmet bfle vermemiş olan, siyasette sadece >ikmayı düşünen ama yıkmamn >ertne ne yapacagmı büme- yen birisidir.'' Yılmaz, özel ucak "Ate" ile saat 19.50'de îstan- bul'agitti. Hukuk müşavirliği itiraz etti Koruma Yüksek Kurulu kararlan tartışma yarattı ASUMAN ABAQOĞLU İZMİR - Kültür Bakanhğı üst düzey bürokratla- rmın "hukukaa)km' aldığı karariar, bakanlığın ken- di hukuk müşavirliğjnüı de itirazına neden oluyor. Kültür Bakanlıgı Hukuk Müşavirliği, 3. Derece Arkeolojik SfT alanlanndaki yapılaşma koşullaraıı değiştiren koruma yüksek kuruluna. yaptığmın, *ha- kuka aykınhk taşıdığı''nı bildirdi. Bu durıan, *B»- kanhğın üstdüzey bürokradannın hukukaajkın ka- rariar ürettigL bakanhğın hukuk muşa>irfigiDce de tesdl edüdi" diye yorumlandı. Kültür BakanJıgVna bagiı Kültür ve Tabiat Varlık- lannı Koruma Yüksek Kurulu. 14.7.1998 tarihhıde aldığı 594 sayüı iike karanyla, 30.11.1993 tarihin- de alınmış olan ve 3. Derece ArkeoJojik SlT'îerde yapılaşma koşullannı düzenleyen 338 sayılı iike ka- rannı degiştirdi. Korumacılık açısından çok önemli olan 338 sayılı iöce karan, 3. Derece Arkeoîojik SlT'îerde gerçekleştirilecek bir yapılaşmaya inşaat izni verilmeden önce lcurul denetimindeve müzeuz- manlan tarafından sondaj kazJİan yapılmasını, ge- rekirse sondajlann bilimsel kazılara dönüşfürûlme- sini,yapılan hertürlü bilimsel çabşmasonucunda or- taya çıkacakbelgelerin korumakurulunca değerlen- dirilmesindensonra SlT tanımımn değişebileceğtnj, ancak bu değişikügin "tümüyfe korumayı amaçia- ması gerektiğini'' öngörüyor. 338 sayılı iike karan, daha önce de yüksek kurul- ca iptal edilmişti. Ancak Danıştay'm bu karanna karşm Yüksek Kurul'un bu konuda yeni bir iike ka- ran alması üzerine, bakanhğın hukuk müşavirliğin- den, "338 mi, yoksa 594 sayılı iike kararmm mi ge- çerli olacağı'" yolunda görüş soruidu. Hukuk müşa- virliği, öncelikle Danıştay karannm bakanlıkça tem- yiz edildiğini "yani yargılamanın devam ettigjni" vurgulayarak, yargı süreci sona ermeden bir iike ka- rannda değişiklik yapılamayacağma ilışkin 21 sayı- lı iike karanna dikkat çekti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear