14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Toplusözleşme görüşmelerinde işverenlerin önerilerinin kabul edilemez olduğu belirtildi 70 binişçigrevkaranaldı 12 ay eksik ücret aldılar 210 bin sözleşmeli personel hizmet tazminatının peşinde CELAL YILMAZ IZMİR - Türkiyc'de kamuda çalışan 210 bi- ni aşkın sözleşmeli personel Yûksek Plan- lama Kurulu'nun (YPK) yaptıği düzen- leme nedeniyle yakia- şık 12 aydır eksik ücret alıyor. YPK'nin çahşanlar arasındaki unvan ve ücret dengesizligini gi- dermek amacıyla Dev- let Personel Başkanlı- gı'nın önerisiyle belir- lediği 4 Şubat 1998/T- 4 kararla sözleşmeli personelin ücret belir- lerne yetkisini KlT yö- netim kurullanndan al- dığı belirtilerek, binler- ce kamu çalışanının 1998 yüı başından bu yana aylık 15 ile 55 milyon lira arasında degişen özel hizmet tazminatlannı alama- dığıbildirildi.KESK'e bağlı sendikalan öneü- lüğünde bireysel dilek- çelerle YPK'ye başvu- ran 210 bin çalışan, te- mel ücret tespitı yapıla- madığı için oluşan ek- sik ödemelerinin bir an önce verilmesini iste- diler. * Işyerlerindeki çalış- ma bansımn sağlanma- sı ve unvanlar arasın- daki çelişkinin ortadan kaldınlması için 399 sayılı KHK'nin temel ilkeleriyle 2. maddesi- nin a,b,c, ve d fıkrala- nnın yaşama geçiril- mesi istenen dilekce- lerde şu görüşlere yer verüdi: "YPK 1 Mart 1996tarih%(T-25)sa- yın kararla yeni bir dü- zenleme getirmiş ve 20 Şubat 1997 tarih 977T- T düzenlemesiyte söz- leşmeii eahsanlan 9 gruba ayırmışür. VPK'nindahasonrald kararryta bu gnıpiar 7'ye indirilmişör. Grup adamalarından doğa- cak dengesiziigin gide- rilmesi ve ücretterin be- Hrienmesi için de KİT yöaetim kurullanna yetki verilmiştir. An- cak, KİT yönetimieri çalışma gruplannın 9'dan 7'ye indirflmes»- nin unvanlar arasında çetişkiyaratügı veçaüş- ma banşını bozduğu yönünde görüş bildi- rince Devlet Personel Başkanhğı grup sayısı- nın S'e indirümesi için YPK'ye vcniden bas- vurmuştur. Sonuç oJa- raksözİeşmeüpersond grup sayısı YTK'nin 4 Şubat 1998A-4 sayüı karanyta onayianarak 5'e indirilmis, ancak te- mel ücretbetirtemeyet- kisi KİT yönetimierin- den aünmıştır. Sonuç olarak, sözleşmeli per- sonelin 7 gruptan 5'e indirümesi, KİT yöne- timJerinin ücret bettrie- mededevredışıbıraktl- ması unvanlar arasın- daki ekonomik farkn- lıkları ve adaktsizlikk- ri getirmiştir." • Üç ayn işçi konfederasyonuna bağlı Teksif, Tekstil ve Öz Iplik-İş sendikalan, 162 işyeri ve 70 binden fazla işçiyi kapsayacak ortak grev karannm, Tekstil Sanayii Işverenler Sendikası'nın, toplusözleşme görüşmelerinde "kabulü imkânsız" isteklerde diretmesi üzerine alındıgını belirtti. tstanbul Haber Servisi - Türkiye'nın ihracatında önemli bir yer tutan tekstil iş- kolunda 12 Ocak 1999'da greve çıkılıyor. Üç ayn işçi konfederasyonuna bağlı Tek- sif, Tekstil ve Öz tplik-lş sen- dikalan, 162 işyeri ve 70 bin- den fazla işçiyi kapsayacak ortak grev karan aldı. Karann, Tekstil Sanayii Işverenler Sendikası'nın. toplusözleşme görüşmelerinde "kabulü imkânsız" isteklerde diretmesi üzerine almdığı belirtildi. Türk-lş'e bağlı Teksif Genel Başkanı Zcki Po- lat DlSK'e bağlı Tekstil Gene) Sekreten Süley- man Çelebi ve Hak-Iş'e bağlı Öz tplık-lş Gen'el Başkanı Yusuf Engin dün Teksif Sendikası'nın Ye- nibosna'daki şubesinde ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, 12 Ocak 1999 tarihinde greve çık- ma karan aldıklannı açıkla- dılar. Zeki Polat'ın okuduğu ortak basın açıklamasında, Tekstil Sanayii Işverenler Sendikası ile yürütülen ve 5 ay süren toplu iş sözleşmesi- nin yenilenmesı çahşmalan- nın 26 Kasım 1998'de grev karanyla noktalandığı belir- tildi. Açıklamada, 60 gün süren görüşmelerde, işverenlerin kabulü olanaksız istemlerde direttikleri, işverenin ısrarla kendi sorunlannı dile getirip kamuoyu yaratmaya çahştığı ve işçilerin içinde bulundu- ğu zor hayat şartlannı gör- mezlikten geldikleri savunul- du. Açıklamada özetle şöyle denildi: "İşveren sendikası karsumza ücret ve çaüşma sistemine ve yerleşmiş usulle- re stğmay an akıl almaz talep- lerle dikilmektedir. tşveren sendikası, iş varsa çalışjmasu ÖZGÜRLÜK 3 sendikanın genel başkanlan, 12 Ocak'ta greve çıkma karan aldıklannı açıkladılar. iş yoksa ücretsiz izin yapılması. fazla mesai zamla- nnın düşürülmesi. 4 maaş ikramiyenin bugûnkû ücretler üzerinden 12 maaşa ekienerek eritilmesi, gMİa \ardımının kaldınlması. toplusözleşmenin bi- tûn tarihi ile imza tarihi arasındaki aylara ait fark- lann ödenmemesi gibi asla kabul edemeyeceğimiz tekliflerle anlaşma zeminini adeta dinamidemiş- lerdir. Ücretzammı konusunda telafnız edilen yüz- de 24.5 rakamı bardagı tasıran son damla olmuş- hır." Sendika temsilcileri bir araya geldi TUMTIS'in aranmasınatepH Haber Merkezi - Türkiye Motorlu Ta- şıt Işçileri Sendikası'nın (TÜMTİS) po- lis tarafindan aranması ve yöneticüerinin gözaltma alınmasma tepki büyüyor. Baskın ve gözalülan protesto amacıy- la tstanbul'daki TÜMTİS Genel Merke- zi'nde dün bir toplantı düzenlendi. Top- lannya, Türk-lş l'inci Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak. TÜMTİS Genel Başkanı Sabri Topçu, Petrol- İş Genel Başkanı Bayram Yıknnm, Selüloz-tş Ge- nel Başkanı Davut Bozkan. Hava-tş Ge- nel Başkanı Atilay Ayçin, Deri-lş Sendi- kası Genel Başkanı Vener Kaya, tstanbul İşçi Sendikalan Şubeler Platformu üye- leri, EMEP 11 Orgütü Yönericileri ve TÜMTtS'e üye işçiler kanldı. Toplantı- da_pk şık "Çetder Medfe'te, emekçiler hapâste", "Baslolar bizi yritbramaz" ve "Yaşasuı suuf davanışması" sloganlan atan işçilerin, toplantuıın sonunda da "Suskun Türk-Js istemiyoruz'* şeklinde bağırması dikkat çekn. Türk-lş adına ko- nuşan Faruk Büyükkucak, TÜMTİS yö- neticisi ve üyelerinin gözalnna alınması- nın, tümüyle antidemokrauk vehukuk dı- şı bir işlem olduğunu belirterek, TÜM- TlS'e yapılan baskılann, aslında tüm iş- çi sınıfina ve Türk-lş'in bütünlüğüne ya- pıldığını söyledi. Büyükkucak, "Türldye Cumhuriyeti'nin en bü\-ükdüşmanlarm- dan biri o)an çetelere karşı kuDanıunaa gereken kekpçderio, banşçıl yöntemkr- den başka hiçbir vtrfa başMinna>an sen- dika yönetkfleri \ç üy«ierine kullanılma- suuprotesto ediyoruz'' dedi. Yaratılan ekonomik kriz sloganı ile işverenlerin, yan- lış yapılanma, aşırı açılma gi- bi uygulamalanndan doğan başansızlıklannın faturasının işçilere ödetilmek istendiği iddia edilen açıklamada, ış- veren sendikasının uzlaşmaz ve dayatmacı tavn nedeniyle işçiyi temsil eden sendıkala- nn ortak hareket etme karan aldıklan belirtildi. Faizlerin arttınlmasında, ucuz mallann ülkeye sokul- masında, plansız-programsız teşvik dağıtılmasında, herke- sin tekstil fabrikatörü olma- sında işçilerin bir sorumlulu- ğu bulunmadığına dikkat çe- kilen açıklamada, çalışanla- nn, enflasyonun erittiği üc- retlerin, insan onuruna yara- şır bir düzeye ulaştınlmasmı ve kazanılmış haklannı korumak istediği vurgu- landı. Açıklamada, önümuzde ağır kış koşullan bulunduğu,ramazanve daha sonrasınm bayram ol- duğu anımsatılarak, aileleriyle birlikte yaklaşık 300 bin kişinin toplusözleşme bekledıği kaydedil- di. 12 Ocak 1999 tarihinde sektörde örgütlü üç sendikanın eşzamanlı olarak greve çıkacağı belir- tilerek şöyle denildi: "Bu grev, ülke ihracan ve is- tihdamında en büyük paya sahip olan tekstil sek- törünü baltalamaya yönelik değûdir. Temsil ettiği- miz emek kesüninin ahnteri ve göz nurunun hakkını al- mak için girişilen bir hareket- tir. Bazı işverenler daha çok kazanacak diye kazanılnıış haklanmızdan dönmemiz, komik ücret zamlanna razı olmamız asla düşünülemez. Grev saatiişlemeye baslanuş- or. Geçen günler bizi adun adım direnişe götûrmekte- dİK" Ortak basın açıklamasınnı okunmasından sonra sorulan bir soru üzerine Zekı Polat, "Enflasvonun alnnda sözles- me imzalayacak bir babayiğit varsa -ama bu saionda yok- gelsin imzalasın" dedi. Teksül Genel Sekrcteri Sü- leyman Çelebi ise "Taşın al- üna eihnizi sokmak ise biz is- çüer olarak elimizi taşın aln- na sokuyoruz. Ama bu taşın üstüne bir de işvcren oturu- yor. Elimiz kangren oluyor" değerlendırmesinı yaptı. Eski Narkotik Şube Müdürü'nün özel bir ekip oluşturarak görevini kötüye kullandığı ileri sürülüyor 13 suç dosyası incelemedetstanbul Haber Servisi - Görev yeri de- ğiştirilince üst düzey yöneticilerini suçla- yarak kamuoyuna çarpıcı açıklamalarda bulunan tstanbul Narkotik Şube eski Mü- dürü Ferruh Tankuş hakkında çok sayıda soruşturma yürütüldüğü belirlendi. tstanbul Valiliği 22 Nisan 1998 'de, Tan- kuş ve onun "özd ekjbi" olarak adlandın- lan bazı görevliler hakkında yürütülen so- ruşturmalann uzman bir müfettiş tarafin- dan incelenmesıni istemiştı. tddialan araş- nrmak için 13 Mayıs'ta birmüfettiş görev- lendirilmişri. Soruşturmaya konu olan id- dıalar şöyle: • Tankuş, narkotik alanın- da çalışmayan 3 polis memu- runu emrine tayın ettirerek özel ekip oluşturdu. Tankuş ve ekibi, belirledikJeri Iranlı, Yüksekovalı, Başkaleli kişi- leri evlerine baskın yaparak herhangi bir kayıt olmaksızın şubeye aldı. • 133 kilogram eroinin fı- rari sanığı Rahman Türk'ün evinden 2 kilogram altın ile 200 bin Alman Markı alındı. Türk'ün cezaevindeki ağabe- yinin Narkotik Şube Müdür- lüğü'ne, savcılığa başvuraca- ğını bildirmesi üzerine altın- lariadeedildı. • Cengiz Balkan ısimli bir kişi Tankuş'un özel ekibi tarafindan yaka- landı. 2 gün gezdirilen Balkan ile 100 bin Alman Markı 'na anlaşma imzalandı. Ekipler amiri olayı duydu. Aynı şekilde Tankuş, ekipler amirinden eski Bayrampa- şa Spor Kulübü Başkanı olan ve 3 kilog- ram eroinle yakalanan Metin Kurtuluş' un soruşturmadan çıkanlıp serbest bırakıl- masını istedi. Ekipler amin bu olaya kar- şı çıkınca görevden alındı. • Tankuş ve özel ekibi tspanya'da ya- kalanan eroin satıcısı Orfi Çetinkaya'nın ortağı Şaban Yümaz'ın sorgusu sırasında sorgulamayı bıraktınp mahkemeye sevk ettn-di. • 1 ton esrar olayında Ömer Lütfü To- pal'ın ortağı olan Hasan Erkuş, yıne bu özel ekip tarafindan 5 saat süreyle dışan çıkarıldı, birileriyle görüştürüldü. Er- kuş'un mahkemede "Hem paranuaktınız, hem beni ruruklarordııuz" dıye bağırma- sı üzerine davaya bakan savcı şube müdü- rünüaradı. • Iranlı eroin satıcısı Ömer Eben. bir "şeriattoplantBi*'nda özel ekip tarafindan basıldı. Eve 50 kilogram eroin bırakılarak hakkında işlem yapıkh. • 16 Haziran 1997'de 79 kilo eroinle birlikte gözaltma alınan Iranlı Ljamaisa- n fırari sanık durumundayken, teknık bü- ro, evine baskın yapü. Evde 2 milyon Al- man Markı ve bir dızi fotoğraf ele geciril- di. Tankuş fotoğraflan teknik büro amirin- den istedi. Ljamalsan'nın nezarethanede- ki eşı tahkikattan çıkanldı ve hakkında iş- lem yapılmadı. • 122 kilogram eroinle yakalanan Rem- zi Ozçefik'in tutuklanmasmdan sonra yi- ne bu özel ekip sanığın yakınlanyla bağ- "Çeteolayındayenibirsayfa' Tankuşsavahkta ifadeverdi ANKARA (Cumhurryet Bü- rosu)-ÖDP Genel Başkan Yar- dımcısı Yıkiınm Kaya, Ferruh Tankuş'un Istanbul Narkotik Şube Müdüriüğü görevinden alınmasıyla Susurluk, çeteler ve 12 Eylül bağlantalan ile il- gili yeni bir sayfa açıldığını sa- vundu. Medyada "namusİB pofis se- O" olarak yansıtılan Tankuş'un geçmişindeki, gerek çete iliş- kileriyle gerekse 12 Eylül ön- cesi bağlannlannm ürküntü ve- rici olduğunu belirten Kaya, "1980'tt yıDann Ankarası'nda Yazıcıoğîu tarafindan kurulan Derin Arastırma Laboratuva- n'na (DAL) derin çalışmalar yapöğı belirtilen ve kimi tanık- lann ifadeterint göre, çok sa>> da insanın işkenceyle öldürfil- mesiolayTnabizzatkaaldığıaçı- ğa çıkmıs Tankuş'un, sonrald süreçte yürütmüş olduğu faali- yetleri; Susurluk, çeteter ve 12 Eytüldönemi bağlantılan ile il- güi yeni bir sayfa açıvor" dedi. ISTANBÜL / ANKARA (Cumhurryet) - Emniyet Genel Müdürü Necati Bilkan ve Istan- bul Emniyet Müdürü Hasan Öz- demir'in de aralannda bulundu- ğu bazı polis müdürleri hakkm- da kamuoyuna çarpıcı açıklama- larda bulunan ve görevinden uzaklaştınlan eski tstanbul Nar- kotik Şube Müdürü Ferruh Tan- kuş, iddialanyla ilgili olarak Fa- tih Cumhuriyet Başsavcıhğı'na ifade verdi. Tankuş'un savcıhk- taki iladesınde iddialanm yine- lediği, ancak savcılığa herhangi bir belge sunmadığı öğrenildi. Bilican'ınoğluMuratBflican, avukatı aracılığıyla yapüğı açık- lamada, Hacı MuhittinBektaş'ın uyuşturucu kaçakçısı olması hakkında bilgisi bulunmadığını belirtti. Bilican'ın avukatı, Tan- kuş hakkında gereklı soruştur- manın başlatılması için Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacaklannı ve manevi tazminat davası açacak- larını söyledi. lanü kurarak 40 bin mark aldı ve biçbir şeyden haberi olmayan Emniyet Amiri Hüdai'nin "mahkemede lehte ifade vere- cegmi" söylediler. Emniyet amirinin mah- kemeye gitmemesi üzerine parayı veren- lerkendisini arayarak. "Hem parayı ahyor- sun, hem de mahkemeyegeimiyorsun" de- di ler. Daha sonra şubeye getınldıklerin- de, Tankuş, "Üzerine gitme olayı kapat" dedi. • 18 kilogram eroinle yakalanan Tah- sin Karakuş ile 150 bin Ahnan Markı'na anlaşma yapıldı. • Yüksekovalılar, Başkale- liler ve Iranlılann ev ve işyer- lerine şubenin haberi olma- dan baskın düzenlendi. Ka- yıtlı, kayıtsız sorgulanan bu kişilerhaklannda işlem yapıl- madan çıkar karşılığı serbest bırakıldılar. tstanbul Valili- ği 'ne gönderilen bir ihbar mektubunda da Narkotik Şu- be Müdüriüğü görevlilerince "görevi ihmalden dolayı Ko- miser Yardunası Bora Banş Güler'in ölümüne sebebiyet veriküği ve uyuşturucu işine kanşanbirkişininsadecemfl- letvekni oğlu olduğu için ser- best bırakıkhğr öne sürüldü. Bu iddialar da müfettişler ta- rafindan incelemeye almdı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kîmlik SorumıveBülent Ecevifin Çabaları Sevgili Şükran Soner, üst kimlıkle alt kimlik far- kını anlatabilmek için çırpınıp duruyordu. Ama kar- şısındaki insanlar onu anlamıyorlar, anlayamıyorlar, anlamak istemiyorlardı. "Insanlann dinleri, ırklan alt kimliktir, üst kimlik in- san olmaktır" diyordu Şükran, ama karşısındakiler, "Hayır" diyorlardı, "Bizim üst kimliğimiz Türk ve Müslüman olmaktır". Şükran bir türlü bunun bilim- sel bir "kategori" olduğunu anlatamıyordu. Meh- met Barlas bile, "Doğru" diyordu ama, diğerlerı "Olmaz" diye inatlaşıyoriardı. Bu konuyu, daha önce de birkaç kez ele aldım. A- ma anlaşılan, bu "kimliksorunu" sık sık ele alacağı- mız bir konu. Muhafazakâr bir kanalda, canlı olarak yayımlanan televizyon programını izlerken, şunu bir kez daha anladım ki; söylenenler ne olursa olsun, in- sanlar kendi doğru bildiklerinden vazgeçmiyorlar. Kimlik, bir insanın kendini "tanımlaması", "tarif ef/nes/'dir. Ve dünya üzerinde her insanın, hepimi- zin sayısız kimliğimiz vardır. Cinsiyet kimliğimiz, memleket kimliğimiz, din kimliğimiz, mezhep kimli- ğimiz, tarikat kimliğimiz, meslek kimliğimiz, okul kim- liğimiz, bölge kimliğimiz, kent-kasaba kimliğimiz vs. vs... Herkes için, bir ya da birkaç kimliği "önemli" ya da "en önemli'' kimlik olabilir. örneğin kimine göre "Müslüman" olmak, en önemli kimliğidir. Kimine gö- re Müslüman ve Sünni olmak en önemli kimliğidir. Kimisi, Türk olmayı en önemli kimliği sayar. Kimisi de, "Türk ve Müslüman" olmayı en önemli kimliği sa- yar. Ve kendince önemli saydığı kimliğin "üst kim- lik" olduğunu ileri sürer. (Izlediğim açık oturumdaki konuşmacılar böyle bir yaklaşım içındeydiler.) Oysaki bir kimliğin, bir ınsan için "önemli" olma- sı başka bir şeydir, o kimliğin, "üst kimlik" olması bambaşka bir şey. Üst kimlik demek, "önemli kim- lik" demek olmadığı gibi, "değerii kimlik" demek de değildir. Insanlann "üstkimlikleri", ortak kimlikleridir. Ister önemli bulun, ister önemsiz bulun; ister değer ve- rin, ister değer vermeyin.. "ortak" olan kimlik "üst kimliktir". örneğin Türkiye'de yaşayan insanlann üst kimlik- leri, Türkiye Cumhuriyeti'nin "vatandaşı" olmaları ve ortak "resmi dil Türkçe"i\e anlaşmalandır. Zaten bu üst kimlik, insanlan anayasal anlamda "Türk" yapar. Isteyen önemsesin, isteyen önemsemesin.. bizim üst kimliğimiz TC vatandaşlığıdır. Bir kez daha vur- gulayayım ki, herkesin "önemsediği" bir başka kim- liği vardır. Fakat bıreyin onu önemli bulması, o kim- liği üst kimlik haline dönüştürmez. Ama kim yaza, kim okuya... • • • Günce) politikayla ilgili bir şeyler yazmaya elim varmıyor. Oyle şeyier oluyor, öyle şeyler söyleniyor ve öyle şeyler görülüyor ki, "Artık bu kadan da ol- maz.. " diyemiyorsunuz. Deseniz de, birkaç gün son- ra "mümkûn değil" dediğiniz şeyler, bakıyorsunuz mümkün oluvermiş... Bu sütunda, isim vermemeye çalışınm. Zira ele al- dığım konularda amacım; polemik yaratmak değil, sorunlara parmak basmak ve sırasında, aklımın er- diğince çözüm önerileri üretmek. Gene bu sütunda, Bülent Ecevifi doğrudan eleş- tirdiğimi pek hatrlamıyorum. Bunun iki nedeni var. Birincisi, Bülent Bey'in kınlgan kişıliği ve Türk solu- na unutulmaz hizmetidir. Eğer Türkiye'de bugün in- sanlar göğüslerini gere gere "Ben solcuyum" diye- biliyorlarsa, bunu doğrudan doğruya Bülent Ece- vit'e borçluyuz. Bir zamanlar Türkiye'de, bir insanın solcu olduğu "söylentisi" dolaştığı zaman, etrafı bo- şalırdı. İnsanlar "vebalı" gibi yanından kaçarlardı. Ikinci neden, DSP içinde, gerçekten çok değer verdiğim, saygı ve sevgi duyduğum arkadaşlanmın olması. Sayin Ecevit'i eleştirdığinız zaman, inanıl- maz derecede üzülüyoriar. Aslında keşke onlar da bir ortamını bulup eleştirseler... Bülent Ecevit'in hükümeti kurma görevini üstlen- mesi beni önce sevindirdi. Zira Sayın Ecevit'in baş- bakanlığı, Türkiye'ye kazanç sağlar, onur getirirdi. Fakat Tansu Çiller'in pek de sürpriz olmayan de- ğerlendirmelerinden sonra, Fazilet Partisi'yie bir ko- alisyon kuramayacağını ilan ettiğine göre görevi ge- ri vermesi gerekirdi. Fakat bunu yapmadı ve garip garip öneriler üret- meyebaşladı. İHele61 temsilcisiyle hükümeti tek ba- şına kurmaya talip olmasını anlamak mümkün de- ğil. Hele hele geçenlerde Samanyolu Televizyo- nu'ndaki canlı bir söyleşide, "Demokratik geleneği olan ülkelerde bu türden birgirişimyadırganmaz..." demedi mi, "Vallahipes..." dedim. Benim bilebildiğim kadanyla, olağanüstü durum- lar dışında, böyle bir öneri hiçbir demokratik ülkede dile getirilmemiştir. "Bizde de olağanüstü durum var" da diyemezler. Ben kendimi bildim bileli Türki- ye, benzer koşullarda yaşıyor. önce, birbirlerinın pısliklerini örtmeye çalışan mer- kez sağ partilen' aklamak ve bunlan bir hükümet içinde birleştirmek, sonra parlamentonun çok minik bir azınlığıyla hükümete tek başına talip olmak ve Deniz Baykal'ın (bence) makul ve yapıcı önerisini reddetmek... Gerçekten çok üzüntü veriyor. ÖES Damştay'a başvurdu YÖK'ün disiplin yönetıııeliğbıe dava tstanbul Haber Servisi - Öğretim Elemanlan Sendi- kası (ÖES) Genel Başkanı Prof. Dr. tzzettin Önder, YÖK'ün, öğretim üyelerinin siyasi ve ideolojik gönlş- leri nedeniyle üniversiteden uzaklaştınhnasına neden olan ve akademik unvanlannı kullanmalanm engelleyen yeni. disiplin yönetmeliğinin iptali ve yürütmenin dur- dunılması istemiyle Damştay'a dava açtı. Prof. Dr. tzzettin Önder, YÖK Disiplin Yönetmeli- ği'nin 12 Eylül sonrası çıkanlandan daha antidemokra- tik hükümler içermesi nedeniyle iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtığını söyledi. Önder, akademik unvanlann geri alınması ve üniversite öğre- tim elemanı sıfatının ortadan kaldınlmasına neden olan yönetmeliğin, şahsi haklara açık bir saldın olduğunu söyledi. Yükseköğretim Kurumlan Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurlan Disiplin Yönetmeliği'nin 4/g ile 11. maddesinin düzenlenmesine yönelik yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay 8. Dairesi'ne dava açan Önder, tüm öğretim elemarüannın 6 Ocak 1999 tarihi- ne kadar yerel idare mahkemeleri aracılığıyla Danış- tay'a dava açabileceklerini belirtti. Başarılı iletişimcilere ödülleri verildi tstanbul l niversitea (1Ü) tleti- şim Fakühesi w Panatel-Pana- sonk işbirliğryle gerçekkştirilen yanşmada 1998'in başanh iieti- şimcileri ödüllerini akh. Ödül- İer; televizyon, radyo. halkla iliş- kiler, reklamcıhk. yazdı basıa roman.şiir,araşürma-irjceleme, mizah. anı, sinema ve özel onur ödülü dallannda veriML Önce- ki gün tÜ Fen Fakültesi Konfe- rans Salonu'nda düzenlenen tö- rende araşürma-inceleme da- lında gazetemiz yazan Prof. Dr. EmreKongar'aödülveriHrken. onur ödülü de tarihçi Cemal Kııtay 'a verUdL Törende aynca çok sayıda gazeteci televizyon habercisi veprogramcısı ile rad- yo programcısı da ödüle layık görüldü. TEŞEKKÜR Annemiz Mary Elizabeth Nadi'nin hastalığı süresince ve vefatında şefkat ve ilgilerini esirgemeyen Cumhuriyet Gazetesi yönetimine, yazarlanna ve tüm çalışanlanna; son anına kadar yanından aynlmayan Sayın Op. Uzman Dr. Abdurrahman Besler ile Sayın Uzman Dr. Serhad Durnıuş ve hemşire Sevinç Ozdemir Hanım'a, Medline Acil Servisi ekiplerine, yardım ve ilgilerini esirgemeyen, çelenk gönderip bağış yapan, cenazesini de son anına kadar takip eden tüm dost ve arkadaşlanmıza teşekkür ve saygılarimızı sunanz. Kızlan NAZİME SUZAN NADİ - MİNA NADİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear