Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 KASIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Demirtaş Ceyhun, yeni kitabı 'Kod Adı: Ulu Hakan'da aydınlanmızın geçmişini irdeliyor
'Kimliğnnizi taıumlayamıyoruz'
• Bugünün Türk aydınlan, kökenlerinin medreseden geldiğini
ve medresenin bir bilim yuvası olduğu konusunda en küçük
şüphe duymuyor. Medrese Türk aydınının kökeni olamaz.
Edebiyat ve İslamiyetin tarihi dışında başka bir şey
okurulmamış bir kurum medrese. Buradan yetişenlere nasıl
GÜL ERÇETİN
DemirtaşCe\hun. 'OsmanlıdaAvdınKa*-
ramı' adlı yapıtının ardından bu kez yenı kı-
tabı 'Kod Adı: l'lu Hakan'ın bırincı ciidi ile
aydınlanmızın geçmişini, kendi deyımiyle
Türk aydmının drammı irdeliyor. 'Türk ay-
dınının temeii nedir?'. "1299'da kurulan bir
uç be>liğinin 1400'lerde bir imparatoriuk ha-
linedÖnüşmesi hangi kühürel temeUeredayan-
maktadır?' sorulannın \ anıtlannı an\ or Cey-
hun kitabında. Türk aydınının Osmanlı ger-
çegı konusunda cahil olduğunu vurgulaya-
rak yerleşik yanılgılan yıkmayı amaçlayan
Ceyhun'la son kitabı iizenne konuştuk.
- Kitabınıza 11u Hakan adını verme nede-
niniz nedir?
Bütün tarihımızi bılmediğimiz gıbı IL Ab-
dülbamid'i de bilmıyoruz. Asıl kıtabın ikin-
ci bölümünde ön plana çıkacak Abdülhamıd
dönemı, ancak Osmanlı tarihinde kilit birye-
re sahıp bu sultan. Kımilen Kızı! Sultan di-
yor, ancak özellıkle dincı kesım ıçin bir 'ulu
hakan'. kanuni ye. Fatüi'e ulu hakan demi-
yorlarda Abdülhamid'i yeriere göklere sığ-
dıramıyorlar. Osmanlı tarihinde ilk ders ki-
taplan Abdülhamid dönemınde yazıldı. Ab-
dülhamid bu kitaplan hatta mekteplerde oku-
tulacak olanlan bıle ulemaya yazdırdı. Ule-
ma da ıstediğı gibi çarpıttı bu kitaplardaki
bilgileri. lşte düşünce hayatımızın temellerin-
de bu kitaplar yatıyor. Bugün hâlâ bu kitap-
lann çizdiği çerçeveler içınde bıçımlenıyor ay-
dınlanmızın düşün dünyası. Bu nedenle Ulu
Hakan kitabın adı.
- OsmanlTda Ayduı Kavra- j
mı adlı kitabını/jn ardından
bir kez daha a\dınlanmızın
geçmişini, vapısını irdeliyor-
sunuz. Sizi a\dın ka\ramına
çekenne?
Evet aydın kavTamının üze-
rinde çok duruyorum çünkü
Türk avdınının hâlâ kimliğini
tanımlayamadığını düşünüyo-
rum. Türk aydmı bu tür tanım-
lamalan tamamen kendisinı
AvTupalılara endeksleyerek ya-
pıvor. 'AcabaöyJemi?', 'Aydı-
nımızın kökeni nedir?', 'Aydı-
nunız nereden gelmiş,' sorula-
n benim içm çok önem taşıyor.
Aydınımızın kökenini biraz ka-
nştırdığımız zaman büyük so-
rularla karşılaştım. Bugünün
Türk aydınlan, kökenlerinin
medreseden geldiğı ve med-
resenin bir bilim yuvası oldu-
ğu konusunda en küçük şüp-
he duymuyor. Medrese Türk
aydınının kökeni olamaz. Bü-
tün tarihi boyunca edebiyat ve
tslamiyetin tarihi dışında ta-
rih. coğrafya. matematik oku-
tulmamış bir kurum medrese.
Buradan yetişenlere nasıl ay-
dın denir?
- Medrese aydın yetiştirmi-
yorsa nereden yetişivordu Os-
manlı aydınlan?
Medrese, Selçuklulardöne-
minde Iranlılann Şii görüşüne
karşı Sünni Hanefi görüşü yay-
gınlaştırmak için kurulmuş bir
kurum. Bu işlevini hîçbir za-
man da yitirmedi. Osmanlının
entelektüel zemini bu neden-
le medreselere oturtulamaz.
Osmanlı İmparatorluğu ıçin
gerekli olan kültürel zemınin
iki kaynağı var. Bunlardan bi-
ri Divan şiiri. Abdülhamidza-
manında yazılan tarihlere ka-
dar Osmanlı şıirine Divan şi-
in denmemiş, bu tarihlerdede
son derece ağır eleştiriler ge-
tirilmış bu edebıyata. Toplumun yaşamından
atmak içın dınden. toplumdan kopuknır den-
miş. Kültürel yapının bir başka kaynağı da En-
derun okullan. Enderun terimı üç ayn ışlevi
ifade edıyor aslında. Osmanlı sultanlannın
yaşadıklan mekân. devietin yönetım merke-
zı ve sarayda venlen eğitim anlamına geliyor.
Divan şairleriyle Enderundan yetişenler za-
ten çok benzer eğıtımlerden geçıyorlar. En-
deruna Müslüman çocukian gıremiyor. Hıris-
tiyan çocukian eğitiliyor burada. Divan şair-
leri ise Müslüman çocukian. Ancak medre-
seden yetışmış olsalar bile dışandan ek ders-
ler alıyorlar. Bir tek Kuran bilerek şiir yazıl-
maz zaten. Osmanlı tarihindeki iktidar kav-
gası aslında hep bu özel derslerle ve Ende-
rundan yetişen aydınlarla medreseden yetişen
ulema arasmda geçmıştir. Çok açık bir gra-
flk var burada. L lema saraya hâkim olduğu
zaman imparatorluk tepetaklak gidiyor. Ule-
ma saraydan kovulduğu zaman imparatorluk
toparlanıyor.
'Çözüm hep orduda arandı'
- Kitapta toplumsal ya da ekonomik bir so-
nınla karşılaşıldığında Osmanlı ayduılannın
da günümüz a>dınlaruıın da aklına ilk ordu-
nun geldiğini söylüyorsunuz. Aydınlarla ordu
arasındaki bu bağlanoyı biraz açar mısınız?
Osmanlının maliyesinde tanmdan elde edi-
len vergilerçok küçük bir yertutuyor. Asıl ge-
liri fetihler oluştunıyor. Ordunun görevi bu-
günkü gıbi sınırlan korumak değil yalnızca,
devietin en büyük üretici gücü ordu. Ekono-
mik bir birim. bir fabrika adeta. Örneğin do-
nanma Akdeniz'i tutuyor. gelir sağlıyor; ka-
ra kuvvetleri zengin bir ülkeye gidiyor, hem
yağmalıyor bu ülkeyi hem de burayı vergiye
bağuyor. Osmanlıdaki ilk sorunlar da ordu-
nuc bu üretım niteliğindeki gücünün azai-
masi) la başladı. O günkü teknolojıyle ordu-
nun Alp Dağlannı aşıp Viyana'yı alması ola-
naksızdı. Yakın Balkan topraklan birkaç kez
fethedilip buralardaki zenginlikler tükendik-
ten sonra Vıyana sınırlannda kaldı Osmanlı.
Gelir sağlayabılmek için Kanuni döneminde
bu kezdoğuya yönelindi. Ancak doğu sefer-
leri çok daha masraflıydı. Gidılen yerler uzak
olduğu için ıki kışı tstanbul dışında geçıriyor-
du ordu. Bu da maliyetı birkaç kez arttınyor-
du. Üstelik sefer düzenJenen toprakJarçok zen-
gin >erler olnudığından elde edilen gelir de
çok fa/la değildı. Sonuçta fetihler maliyeti kur-
tarmamaya başladı. Bu nedenle Osmanlfda
bütün sorunlann çözümü hep orduda arandı.
Günümüz aydını da hâlâ yüzyıllardan gelen
bir alışkanlıkla bir sorun olduğunda orduyu
hatırlıyor. Ordu da zaten ö) le birgeleneği ol-
duğu için kendisinde böyle bir hak görüyor.
- Kitabuuzuı ikinci bölümünde ndere yer
vereeeksiniz?
-Abdülhamid dönemi agırlıklı olacak ikin-
ci böiümde. Bu dönemde yapılan çarpıtma-
laradeğinerek 'Timur 14O2'deYıldınm'ı yen-
dikten sonra ancak birkaç ay kaldığı Anado-
lu'yu tarihçik'rinıLan belirttikkri gibi taş üs-
tönde taş kalmamacasına yakıp yıknuş mıdır
gerçekten?' Öyle olduysa 'Sultan Çelebı to-
pu topu on yü sonra devleti nasıl derleyip to-
parladı \e torunu Fatih de gene topu topu 40
yıl sonra Bizans İmparatorluğu'na nasıl son
veıth'?' 'Yavuz Sultan Selım 1517'deRkiani-
ye Savaşı'ndan sonra hilafeti de gerçekten ls-
tanbul'agetirmif midir?' gıbi sorulann > anı-
tını arayacağım. İkinci bülümde Abdülhamid ön planda. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
Attila Bayraktar'ın resim sergisi 4 Aralık'a dek DestekReasürans Sanat Galerisi 'nde
'Amacım kalıcı resimyapmak'• Paris'te yaşayan
Attila Bayraktar'ın
Türkiye'deki bu ilk
sergisi, 40 yılın
deneyimlerinden
oluşuyor. Resimlerinde
manzaralar, figürler
sanatçının
imgeleminde yer alan
görüntüler.
E S R 4 ALİÇAN LŞOĞLU
Bundan tam kırk yıl önce. Gü-
ze) SanatlarAkademisi'nden me-
zun olduktan sonra Pans'e giden
\ e orada yaşamaya başlayan At-
tiia Bayraktar. Türkıye"de açtığı ilk
kaşısel sergisi ile Destek Reasürans
Sanat Galerisi'nde izleyicilerle
buluşuyor.
Türkiye'de grafık eğitımı alan
ve Paris'e sadece resimle uğraş-
mak amacıyla gıden Bayraktar. o
gün bu gündür resimle uğraşjyor.
"Afişi terk ederek gittim Fran-
saŞ'a. İşin \erinde öğrenilmesi ge-
rektiğine inanıyordum" diyen sa-
natçı. o günlerde Türkiye'de mü-
zelerin azlığını, büyük ustalann
yapıtlanm kitaplarda bıle görme-
nin olanaksızlığını dile getiriyor.
"Şimdi de pek yok. ama o günler-
de miize >ok denecek kadar azdı.
Büyük ustalann resimlerini gör-
mek inıkinsı/dı. O dönemde gün-
demde olan akımları sadece mec-
mualardan takip edebiliyorduk.
'Y'aşamımboyTinca detnodeolmmacakbirresimyapınak için uğraştun.'(Fotoğraf: KADERTUĞLA)
İşi yerinde görmek gerekhordu."
Paris Milli "V'üksek Güzel Sanat-
lar Okulu'nda iki yıl eğitim gören.
Louvre Müzesi'nde ve dığer Av-
rupa müzelerinde çaltşmalar ya-
pan Atilla Bayraktar, bu çalışma-
lan konferanslarla da destekledi.
Türkiye'de buJunduğu süre için-
de Karakedi, Tef. Akbaba ve Ak-
şam gıbı dergi ve gazetelerde ka-
rikatürleri de yayımlanan Bayrak-
tar. Paris'e ilk gittiği dönemde re-
simlerinde grafik eğitiminin etki-
sini silmek için büyük uğraşlar
\ennış.
"10 yıldan fazla zaman harca-
dım onlardan kurtulmak için. Kü-
çümsemek aniamında sö\ lemi> o-
rum... Grafik ve plastik sanadar
birbirinden çok a\ n alanlar. Gra-
fîk sanatiarda edindiğimiz birta-
kım ahşkaolıklan ka\ betmek ge-
rekhordu. L'zun birsüreyi bu prob-
lemlerihalletmeye harcadun. Plas-
tik form kola> kolay okullarda öğ-
retilecek bir şey değil. Dekoratif
içerikten plastik içeriğe geçmek
benim için zor oldu."
Attila Bayraktar'ın resimlerin-
de manzaralar, figürler ağırlıkta.
ancak bunlar sanatçının imgele-
minde yer alan görüntüler."Bir re-
sim ya "abstre'diı»ya da yoktur"
diyen sanatçı. non-figüratif res-
min bütün fazlalıklardan kurtu-
lup hissedileni, duyulanı doğrudan
doğruya verme açısından en temiz
dıl olduğu görüşünde.
u
Resimde soyudaşma mutlak-
nr, a>nca non- figüra tifte arük do-
ğanın elemanlannı tamamen ken-
di yarattığıınız şekil ve formlarla
ifade ederiz."
Bayraktar'ın Destek Reasürans
Sanat Galerisi'nde sergilenen re-
simlennin tümü Paris'ten taşın-
mış Istanbul'a. Buresimler 40 yı-
lın deneyimlerinden oluşuyor. Res-
min her şeyden önce iki rengin
yan yana konulmasından meyda-
na geldiğini belinenşanatçınjnre-y^,,
simlen şekiller, kişiler ve görön- •
tülerin bir aranjmanj olarak sunu-
luyor izleyiciye.
Guaş, yağlıboya, suluboya ve
pastel çalışan sanatçı, Türkiye'de
ilk kez bir sergi açsa da Paris'te bir-
çok resmi sergilenmiş.
Türkiye'ye geldikçe genç sa-
natçılann çalışmalannı da yakın-
dan takip eden Attila Bayraktar,
genç kuşağın sanat dünyasına ye-
ni bir soluk getirdiğine inanıyor.
Yeni kuşağın kendilerinden daha
şanslı olduğunu söyleyen sanatçı,
gittikçe yaygınlaşmaya başlayan
yayınlann doğru kullanılarak Av-
rupa'daki ressamlar ve akımlarla
hemen ilışki kurulması gerektiği-
ni vurguluyor.
Attila Bayraktar. "Bütün derdim
kalıcı resim, demode olmayacak
bir resim yapmak. Yaşamun bo-
yunca bunun için uğrdşdm" diyor
ve bir sanatçının yaşadığı toplum-
sal olaylara ve dünyaya kapalı kal-
maması gerektiğinin, etkilendiği
bu olaylan tuvaline yansıtmak zo-
runda olduğunun altını çiziyor.
Attila Bayraktar önümüzdeki
günlerde îstanbul 'dan sonra Rus-
ya'nın Ryazan şehrinde de sanat-
severlerle olacak.
Anadolu Müzikleri ve Çalgılan Müzesi kuruluyorKültürSenisi- Kültür Bakanlığı. .Anıt-
lar ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünye-
sinde îstanbul Yıldız Sarayı kompleksi
içinde Anadolu MüzikleriveÇalgüan Mü-
aesiçalışmalanna başlandı. Müzede, Etnem
Cngör'ün 500 parçalık çalgı koleksiyonu
ile çeşitli yerlerde bulunan ve unutuhna-
ya yüz tutan çalgılann yanı sıra müzik ta-
rihimiz içinde yer alan mum taş plak. gra-
mofon ve diğer müzik dinleme araçlan
sereilenecek. Yıldız Sarayı Cariyeler Da-
ıresı restore edilerek müzeye dönüştürüle-
cek. Anadolu MüzikJeri ve Çalgılan Mü-
zesı ile Türk Müziğı ve Anadolu'da yaşa-
mış uygarlıklara ait bütün çalgılann ilk ve
asıllannın belgelendirilmesi. tarihsel süreç
içinde var olan müziklerinin kronolojısi-
nin çıkanlarak örneldenmesi ve kayda alın-
ması, bu çalgılann ve müzıklerin kendine
özgü ses kayıtlan ile biraraya getirilmesi
sağlanacak.
Müze çalışmalan şu başlıklar altında
gerçekleştirilecek: Öncelikle Türkiye'de
bulunan geleneksel bütün çalgılann mü-
ze bünyesinde toplanması ve sergilenme-
si; herçalgının veuzmanlartarafindan uy-
gun görülen müziklerin ses kayıtlannm
yapılarak bu kayıtlann bilgisayar ortamı-
na taşınması böylelikle ziyaretçilerin her
çalgının sesinı o çalgıyı izlerken dinleme-
si \e teknik bilgi edinmesi; Mevlevı mü-
zığı mehtermüziği. halk müziği gibi form-
lann tanıtımı amacıyla orjinal ortamlann
hazırlanarak görüntü ve sesın kullanımıy-
la müziklerin daha iyi algılanmasının sağ-
lanması; müzede yer alacak bütün ürünle-
re ait bilgilerin bulunabileceği kitap, CD.
broşür ve süreli yayınlann hazırlanması;
müze bünyesinde oluşrurulacak yapım,
onanm atölyeleri sayesinde çalgı ve mal-
zemelenn sağhkiı koşullar altında onanl-
ması \e asıllanna benzerlennin ürerilme-
sı.
Anadolu Müzikleri ve Çalgılan Müze-
si'nın Kenan \ürttagül başkanlığındaki
danışma kurulu üyeleri ise şöyle: Aydın Yer-
likaya. SeyhanLKaneli, Tunçlanışık- Asım
Cebect ŞeoolTîryaki. Sebahattin Türkog-
lu. FilizÇağman. Yemlihan Atalay, Serdar
TuğruL Gülşen Karakadıoğlu. Güner Öz-
kan. Oğuz Elbaş. Ertuğrul Bayı^ktarka-
tal, Nurhan Karadağ. Yalçın Tura, FüizYe-
nişehirlioğlu. ŞenerOnakiı. Belkıs Dinçol.
Aydın Yerlikaya yönetımindeki yürütme ku-
rulu ise Gülşen Karakadıoğlu, Oğuz Elbaş,
İsmail Lütfu Erol. BurcuTunakan \ e Gü-
ner Özkan'dan oluşuyor.
Kültür Bakanı İstemihanTalay,müzığın
toplumlann kültürel bırikıminde önemli
biryere sahipolduğunu vurguJayarak mü-
ziğin aym zamanda toplum içindeki in-
ıldız Sarayı
kompleksindeki
müzede, Ethem
Üngör'ün 500
parçalık çalgı
koleksiyonu ile
unutulmaya yüz
tutan çalgılann
yanı sıra müzik
tarihimiz içinde
yer alan
mum/'taş plak,
gramofon ve
diğer müzik
dinleme araçlan
sergilenecek.
sanlann duygu ve düşüncelerini yansıttı-
ğını söyledi. Talay, müze çalışmasınm ya-
ru sıra yapılması planJanan projelerarasın-
da Yıldız Sarayı içinde bulunan Büyük ve
Küçük Mabeyn'in saray müze haline dö-
nüşütürülmesi, yine Yıldız Sarayı içinde-
ki Kaskat Köşku'nün restore edilerek sa-
rayın taşınabilir küçük eşyalannın sergi-
lenmesi olduğunu söyledi. Talayayncade-
polarda kalan müzik aletlerinin bir araya
getırileceğını ve elde edilecek binkıme
görebuparçalann Cariyeler Dairesi'nin res-
torasyon çalışmalan döneminde Topkapı
Sarayı Sergi Alanı'nda sergileneceğini be-
Iirtti. Talay, konuşmasının sonunda Kültür
Bakanlığı olarak geçen yıl kaybettiğimiz
opera sanatçısı Zehra Yıldız amsına bir
CD ve sanatçının yaşamını konu alan bir
kitap yayımlanması ıçin 10 milyariık bir
katkıda bulunacaklannı söyledi.
Ethem Üngör ise konuşmasmda 12 yıl
boyunca tüm Anadolu'yu dolaşarak elde
ettiği 500parçalık çalgı koleksiyonundan
söz etti. Üngör, koleksiyonunda yer alan
çalgının yapıcısrom değerli bir usta olma-
sı, çalgının ünlü birine ait olması, yaşının
50'yi geçmesi. çalgının üstünde fildişi. se-
def süslemelerin bulunınası \e sesinin gü-
zel olmasının yanı sıra otantik bir özelli-
ğinin olması ya da insanlann kendi imkân-
lan ile yapmış olması gerektiğini söyledi.
Cumhuriyetin 75 yılında Türkçalgılan ile
ilgili hiçbirçahşmanın yapılmadığına dik-
kat çeken Üngör, bugüne dek bu konuda-
ki tekliflerinin değerlendirilmediğini de
sözlerine ekledi.
Oğuz Elbaş, müzeçalışmalannın teme-
linde, Anadolu'nun ilk çağlanndan başla-
yarak Orta Asya 'dan günümüze kadaruza-
nan tarihsel dönemi geleneksel özellikle-
riyle ortaya koymak olduğunu beürtti. El-
baş. müze kurulduktan sonra müze içinde
konserler vekonferanslar da düzenlenece-
ğinı söyledi.
Ertuğrul Bayraktarkatal da geleneksel
müziği ve kültürleri tanımada geleneksel
çalgılann önemli bir yeri olduğuna dikkat
çekerek gelecek kuşaklann da müzedenya-
rarlanabileceğini söyledi.
ŞÜKRAN KURDAKUL
Son OnBeş Gün
Son on beş gün düşünceyle hareketin birlikte ya-
şandığı bir zaman parçası oldu benim için.
Önce, Filistin halkının bağımsızlıkyıldönümü ne-
deniyle düzenlenen törenlere katıldım. 13-18 Ka-
sım günleri yarım yüzyıldır süngü ucunda yaşayan
bir halkın nice acılara göğüslerini siper etmiş ev-
latlanyla göz göze geldim. Derinliklerindeki insa-
nı tanımaya çalıştım onlann.
Kadını, erkegi, gün görmüşü, genci, cahili, bil-
gesi dünyaya "Hak verilmez, almır" ilkesini so-
mutlamak için gelmiş gibiydiler.
Aykırı toplum güçlerinin eskitemediği iki sözcük
haklılığın simgesi olarak biçimleniyordu dudakla-
nmda. "MüstakilFilistin..."
Birey olma bilincini vatandaşlık bilincine dönüş-
türen insanlarla biriikteydiniz.
- Kaç yılını içerde geçirdin kardeşim Riyad?
- On yılımı...
Bağımsız Filistin için...
- Oğlunuz Muhammed'i neden vurdular usta?
- Filistin'in bağımsızlığını istediği için...
Her soru benzer yanıtlarlakarşılanıyorFilistin'de.
Yıllar yılı kasabaları, kentlen bile açık hava ha-
pishanesine döndüriilen bir ülke burası.
Yaralarını sarmaya uğraşan gazi ülkelerden bi-
ri.
Başkan Arafat'ı dinterken de anlıyorsunuz bu ger-
çeği. Törenlerde özgürlük şarkılan söyteyenlerin coş-
kulanndaki titreşimlerden de.
Altı gün boyunca, uzun yolun son aşamalannı
yaşayan direniş savaşçılannın kararlı sabnnı gör-
düm Kudüs'te, Nablus'ta, Ramallah'ta, Eriha'da,
Deyşa'da...
Acılann sütüyle yaratılmış dizeler dinledim.
Emel Akçalı'nın dilimize kazandırdığı Hannan
Awad şiirini okurken olduğu gibi.
"Ben bir çiçeğim, yoldaşım
Kan meydanında
Çevremdeki nesnelere aşinayım
Gökyüzünü kucaklıyorum
Ve şiir yazıyorum
Gözlerinde tan ağaran
Ve gökyüzünün ağladığı
Kardeşlerim için,
Kalplerinde aşk şarkısının
Yeniden çaldığı kardeşlerim için
Cömert vatanımız için
Uzun yolculuğunda
Yolumda ilertiyonım
Yok oluyoruz ama ölmüyonız
Imkânsız olandır ölen"
Gerçekten, uzun yol olarak nitelediğim tam ba-
ğımsızlık savaşımının son aşamalannda Filistin
halkı. Çünkü var oluşunun kanıtı olan kimliğini ut-
kulanyla gösterdi dünyaya.
Silah tacirlerinin yok edemediği bu kimliği bes-
leyen kültür zenginliği değil mi?
• • •
Sonra, Edebiyatçılar Derneğimizin Ankara'da
20-22 Kasım günlerinde düzenlediği "Cumhuriyet
^Dönemi Türk Edebiyatı Sempozyumu "na katıl-
dım. Kültür ve edebiyat yaşamımızın vazgeçilmez
kafalan 75 yıllık sürecin getirdiği utkulan değişik
açılardan değerlendirdiler.
II. Cumhuriyetçiler gibi güdümlü yadsımacılann,
görmezlikten gelmeye çabaladıkları önemli sıçra-
malar var yaşadığımız 75 yılın gizinde. Birincil ka-
zanım tarihsel süreci yok sayan siyasal iktidarla-
ra karşın toplumun değişik sınıf ve katmanlanndan
gelen insanlann kültür birikimi, ikincisi bitip tüken-
mek bilmeyen uygarlık dışı baskılara karşın bu kül-
tür birikiminin yaşama geçirilme savaşımı.
194O'lı yıllardan sonraki çatışkıları anımsamaya
Çalışalım. Aykırı güçler teslim alabilmişler midir
ilerleme bilincimizi?
Cumhuriyetin ve demokratikleşmenin gizli-açık
düşmanlan taş koyabildiler mi ilerleme bilincimi-
ze?
Mehmet Gün'den elekîroakustik
müzik dinletisi
• Kültür Servisi - Mehmet Gün, 7 Aralık 1998
Pazartesi günü bariton ve soprano iki opera
sanatçısının eşlik edecegi. bilgisayar destekli
teknolojik ses efektleri ve tınılar üzerine
kurgulanmış bir elektroakustik müzik dinletisi
gerçekleştirecek. Mehmet Gün, Yapı Kredi Kazım
Taşkent Sanat Galerisi'ndeki 'Şeytanın Son Günahı'
adlı resim sergisi kapsamında canlı olarak
gerçekleştireceği dinletide modern notasyonla
kompoze edilmiş parçalardan örnekler verecek.
Gelfn Çocuklar Birlikte
Düşünelim'
• KüMr Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği, 'Eğitime Katkı Projesi' kapsamında
yayımladığı çocuk kitaplanna bir yenisini daha
ekliyor. 'Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim' adlı
kitap; çocukian, duyu algılannı kullanarak
demokrasi, banş. çocuğun söz hakkı, kadın erkek
eşitliği. iletişim. çe\Te gibi çağdaş toplumun
kavramlan üzerine düşündürmeyi; güncel
yaşamlannda, okulda, evde, sokakta her an
gördükleri, karşüaştıklan örneklerle bunlan adeta
yeniden bulgulayarak öğrenmelerini, düşünce
üretmelerini sağlamayı amaçlıyor. Nazan Ipşiroğlu
ve Zehra tpşiroğlu tarafindan yayıma hazırlanan
kitap, görsel malzeme olarak pek çok karikatür
içeriyor.
Zülfü üvanelfnin romanı
İspanya'da yayımlandı
• Kültür Ser\isi - Zülfü Livaneli'nin "Engereğin
Gözündeki Kamaşma' adlı romanı; Barcelona'da
Edhasa Yayınevi tarafindan Ispanyolca olarak
yayımlandı. 'Konstaniyenin Baş Hadımı' adıyla
yayımlanan roman İspanya, Latin Amerika ve
ABD'nin İspanyolca konuşulan bölgelerinde satışa
sunuluyor. Roman. Ispanyol yazılı basınında büyük
ilgi uyandırdı ve bütün büyük gazeteler romanla
ilgili söyleşi ve makaleler yayımladılar. Romanın
yayımlanışı nedeniyle Barcelona'daki El Raval
Kitabevi'nde düzenlenen törende konuşma yapan
yazar Porcel, Türk edebiyatmı değerlendirdi. Porce,
daha önce romanlan İspanyolca da yayımlanmış
olan Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal'e de değinerek
karşılaştırmalarda bulundu. Tören. ünlü yorumcu
Maria Del Mar Bonet'in, Uivaneli'nin 'Leylim Ley'
adlı şarkısını Katalan dilinde söylemesiyle sona
erdi.
f.