Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 1998 ÇARŞAMB4
HABERLER
cezaevinde
i
• tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Ceyhan
Cezaevı'ndeki uygulamalan
prolesto amacıyla başlatılan
eyleme destek amacıyla
tzmir Bergama Özel Tip
Cezaevi'ndeki siyasi
davalardan yargılanan 63
tutuklu 'maltalan' işgal
ederek eylem başlattı.
Bergama Cumhuriyet
Başsavcısı Orhan Vuraloğlu
eylemi doğnıladı.
TBMM'de
elektronik
fiyasko• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM Genel
Kurulu'nda dün ilk kez
yapılan elektronik oylama
fıyaskoyla sonuçlandı.
Oylama sırasında
bilgisayann bazı
milletvekillerinin parmak
izlerini tanımaması
nedeniyle kargaşa yaşandı.
Itirazlar üzerine oylama
sonuçlan geçerli sayılmadı
ve ikinci kez yinelendi.
Yılmaz'a bir
soruşturma daha
• ANKARA (Cumhurijet
Bürosu) - "tzmıt Körfez
Geçiş Projesi' ihalesınde
devleti zarara uğrattığı
iddiasıyla Başbakan Mesut
Yılmaz hakkında \erilen
soruşturma önergesi kabul
edildı. CHP Erzincan
Milletvekilı Mustafa Kul
hakkında da Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı
döneminde yapılan SSK
smavında usulsüzlük yaptığı
gerekçesiyle Meclıs
fioruşturması açılması
benimsendi. FP
milletvekilleri tarafından
1996 Aralık ayında yapılan
SSK sınavının ardından
göreve başlatılan personel
hakkında hukuk dışı
işlemlere göz yumduğu
iddiasıyla verilen TBMM
souşturma önergesi ise
reddedildi.
Haşimi'den
HADEP SOPUSU
• ANKARA (AA) - FP „
Diyarbakır Mılletvekili
Haşim Haşimi. Başbakan
Mesut Yılmaz'a, "HADEP
Genel Başkanı Murat
Bozlak. ziyaret için gittiğı
Diyarbakır'a güvenlik
güçlen tarafından neden
girdirilmemiştir" diye sordu.
Bozlak'ın Türkıye
Cumhuriyeti'nin bir şehrine
girdirilmemesinin
demokratik hukuk devleti ıle
bağdaşıp bağdaşmadığmı
soran Haşimi, "Genel
başkanlannı karşılamaya
gelen parti yöneticileri ve
mensuplan neden gözaltına
alınmışlardır" dedi.
Işçilenin imza
kampanyası
• BURSA (AA)-DlSK'e
bağlı Bırleşık Metal-lş
Sendikası, geçen a\ TOFAŞ,
OYAK Renault ve Döktaş
fabrikalanndan işten
çıkarmalan protesto etmek
amacıyla imza kampanyası
başlattı. Birleşik Metal-tş
Sendikası Bursa Şubesi
Başkanı Selçuk Göktaş.
işçilerin sendıkal tercihlennı
ortaya koyduklan için işten
çıkanldıklannı belirterek
yasalara aykın tutum
sergileyen işverenler
hakkında işlem yapılmasını
ve görevlerine son verilen
işçilerin geri almmasını
istediklerini kaydetti.
PKK sığınak
ve depolam
• AĞRI (AA) - Ağn'da
ortaya çıkanlan PKK'ye ait
17 depo ve barınaktaki erzak
ve giyecekler imha edildı.
Ağn Valisi Lütfü Yiğenoğlu.
"Bölücü örgütün arazide ve
dağlarda kış aylannda
bannmak için
kullanabıleceği yerlere
yönelik arazi arama
çalışması devam ediyor"
dedi.
Milletvekilı
dağılımı• ANKARA (AA) - Yüksek
Seçim Kurulu (YSK)
yapılacak genel seçimlerde,
her seçim çevresinin
çıkaracağı millervekılı
sayısını belırledı. Buna göre
en fazla milletvekilini,
birden fazla seçim çevresine
bölünen üç büyük il
çıkaracak. Resmi Gazete'nin
dünkü sayısında yayımlanan
karara göre YSK. illerin
çıkaracağı milletvekili
sayısmın hesaplanmasuıda,
tespit gününde bulunulan
yerleşim yerinin değil,
ikamet edilen yerin göz
önünde bulundurulması
gerektiğine karar verdi.
DYP milletvekilinin, emniyet genel müdürlüğü dönemi mercek altmda
Düğüm Ağar odağmdaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
" Devlet içinde sihahlı çete teşekkülü" suç-
lamasıyla dokunulmazlığı kaldınlan DYP
Elazığ Milletvekili MehmetAğar hakkın-
da, emniyet genel müdürlüğü döneminde
görevini kötüye kullandığı savıyla düzen-
lenen yeni bir fezleke daha Başbakan Me-
sut Yılmaz tarafından TBMM'ye gönde-
rildi. lsrail'denbagışlanan " U a " marka si-
lahlarla ilgili ikinci fezlekede, Ertaç Ti-
nar'ın sahibi olduğu Hospro firmasmın
getirdiği silahlann gümrük işlemine bağ-
lı tutulmadığı ve Hospro'nun emniyet iha-
lelerinde kayınldığı belirtildi.
Başbakanlık, Içişleri, Gümrük Müste-
şarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Tef-
tiş Kurulu raporlan doğrultusunda hazır-
lanan fezleke önceki gün Meclis'e sevk
edildi. Dosyada, Ertaç Tinar'ın emniyetle
yakın ilişkisine dikkat çekildi. Dosyada
yer alan belgeler ve savlara göre Ertaç Ti-
nar'ın 1994 yılı sonlannda Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne sılah bağışlama istemi dö-
nemin genel müdürü Mehmet Ağar tara-
fından onaylandı.
Bu doğrultuda, silah ve teçhizat kolile-
ri 1994 yılından itibaren ülkeye gelmeye
başladı. Bu arada KKTC pasaportlu Ertaç
Tinar da "kişisel dostu" olduğu ifade edi-
len Ertuğrul Oğan'ın girişimleriyle bir
günde TC pasaportu aldı. Emniyet Genel
Müdürlüğü kayıtlarına göre Hospro 82
milyar liralık 154 kalem malzemeyi bağış-
ladı, ancak 10 Beretta ve susturucusunun
kaybolduğu anlaşıldı.
Belgelere göre dönemin Özel Harekât
Daire Başkanvekili tbrahim Şahin 23 Şu-
bat 1994 tarihinde "çok acele" kaydıyla
bazı malzemelere gereksinim duyduğunu
belirterek Olağanüstü Hal Bölge Valili-
ği'nin kurulması hakkındaki 285 sayılı ya-
sa gücünde kararnamenin 3. maddesinde-
ki bağışıklıklardan yararlanarak ve pazar-
lık usulüyle Hospro firmasından alımı ko-
nusunda Ağar'dan 27 Şubat 1994 tarihin-
de onay aldı.
TBMM Anayasa-Adalet Karma Komis-
yonu bünyesindeki hazırhk komisyonu da
dün toplanarak aralannda Mehmet
Ağar'ın dosyasının dabulunduğu 6 millet-
vekilinin fezlekesini görüştü. Emniyete
bağışlanan "Uri" marka silahlann "kay-
bolmasından" sorumlu tutulan Ağar, bu
silahlardan bazılannı "KorkutEken'e ver-
digJ" suçlamasıyla hakkında düzenlenen
fezlekeyle ilgili komisyona ifade verme-
ye gelmedi. Ağar, gönderdiği yazıda "Ga-
latasaray maçını izlemek için yurtdışına gi-
deceğinden kendisine siire verilmesini, 27
Ekim tarihine kadar da sa\Tinmasıru ko-
misyona ileteceğini"' bildirdi.
Başbakan Mesut Yümaz'ın son açıkJa-
malan Abdullah Çatb'nın adıyla anılan
Susurluk skandalı ile Alaattin Çalacı skan-
dalının buluştuğu bir köprü oluşturdu.
Başbakan'ın açıkladığı bilgiler, Nesim
MaUd'nin öldürüldüğü tarihlerde Ağar'ın
Erol Evcil'i tanıdığını ve bu işadamının
uçağını seçim çalışmalan sırasında hafta-
larca kullandığını ortaya koyuyor. Bu sav-
lar, Susurluk ve Çakıcı olaylannın yaşan-
dığı tarihlerde Emniyet Genel Müdürlüğü,
Içişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ka-
tında çete örgütlenmelerini en iyi bilip da-
ğıtmaİda görevli olan Ağar'ı, kuşkulann
odağına yerleştiriyor.
Polis: Dinleme yetkisi genişletilsin
ALPERBALLI
ANKARA - Emniyet Genel Mü-
dürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suç-
larla Mücadele Daire Başkanı Emin
Arslan, telefon dinlemenin organize
suç örgütleri ve terörle mücadelede
en önemli unsurlardan olduğunu be-
lirtti. Mevzuatta telefon dinlemeye
ilişkin hükümlerde yetkinm genişle-
tilmesinin organize suçlarla, terörle
mücadelede büyük katkı sağlayacağı-
nı kaydeden Arslan, "Keyfi uygula-
malann müeyyklesi ise ağıriaşnrüsın"
dedi.
Arslan, polisin organize suçlarla
mücadelede kullandığı teknik çalış-
malann başında telefon dinlemenin
geldiğıni kaydetti. Anayasada hüküm
bulunduğunu, ancak uyum yasası çı-
kanlmadığı için çoğu illerde yargı
kurumlannın telefon dinleme istemi-
nin reddedilmesi yönünde karar ver-
diğıni belirten Arslan, "Bu. o ilde ya-
pılacak uyuşturucu kaçakçıhğı orga-
nize suçlara karşı yapılan çalışmalan
olumsuz etküiyor" dedi. Arslan, tele-
fon dinleme işlemlerinin keyfı yapıl-
dığı yolundaki eleştirilerin anımsa-
tılması üzerine telefon dinlemeye iliş-
kin gelişmeleri şöyle anlattı:
"Eskiden Ankara'da 3 telefon din-
leruyordu. Görevuler alryordu teyple-
rini koluna, gidip Telekom'da kendi-
lerine tahsis edilen bölümde dinüvor-
lardı. Zaman ö\le değişti ki, mali şu-
be, narkotik şube, istihbarat, terör şu-
beleri., mahkemelerden yine karar al-
mak kaydıyla günde 50-60 telefon din-
lendiği oluyor. 50-60 görevliyi gönder-
mek pratik olarak mümkün degiL
Bunlaria emniyet arasında bir hatçe-
küdL 50'lik veya 100'lük olarak çekü-
di. Bu birimler emniyette yapıkk.
Mahkeme karannı götürüyorsunuz
Tetekom'a, o da diyor ki şu haro şu-
raya yönlendirin. Emniyetteki bir gö-
revli 7-8 hattı kontrol edebiüyor."
Polisin dakikada 20 bin telefon
dinleyebildiği yolunda bazı iddialar
bulunduğunu anımsatan Arslan,
"Mahkeme karanna >azılan bazıtek-
nik terimlerin yankş anlaşılmasuıdan
kaynaklamyordu sanıyorum. 20 bin
telefon düuemekiçin asgari 60 bin gö-
revli görevlendinnek lazım" dedi.
Arslan, "Telefon dinlemeyle ilgili
bir düzenlemeolmalu organize suçlar
yasası ve CMUK'ta bu konu muüaka
hükme bağlanmalı. Geniş yetkiler
vermekle birükte keyfı u\ gulamalann
müeyyidesi de çok ağır olmalı" diye
konuştu. Arslan. bazı ülkelerde mah-
kemenin bir kişiyle ilgili tek karar
verdiğini kaydederek şunlan söyle-
di:
"Masa telefonuysa masa, faks, cep
telefonu, sizin yanınıza geldrvse sizin
telefonunuz. > an masaya geçti, orada-
ki telefon.. güvtnlik güçleri hepsini
dinleyebili>or. Sözgelimi bir telefon
için dinleme karan aldırdınız. öbür
telefona geçti. 2 dakika içinde karan
değiştirmek mümkün mü? Bunu aşa-
bilmek için her ülke değişik sistem ge-
tirmiş. Mücadele ettiğimizçevreler bi-
zim bu konuda yaşadığunız mevzuat
sdantısını bilhor \e ondan kurrulmak
için geregini yapabittyoıf'
Arslan, kısa süre içinde dinleme
karan almanm zorluğunu anlatırken,
zaman zaman bu smırlamalar nede-
niyle operasyonlann yanda kaldığı-
nı savundu. Arslan, cep telefonuyla
ilgili düzenlemelerin de yürürlükte
olmadığını, yabancı polis teşkilatla-
nnın ise bu konuda etkin faaliyetler
yürüttüğünü belirtti.
2 bakanlıktan 3 müfettiş, Bursa'da Erol Evcil'in defterlerini inceliyor
Gözlerbümkntt-siyase/çiilişkisinde
LEVENTGENCELLİ
BURSA - Nesim Malld cinayetinin "tetik-
çfler"le "azmettiren" açısından ortaya çık-
masının ardından gözler. Erol Evcil'in para-
sal ilişkileriyle üst düzey bürokrat ve siya-
setçi ilişkilerine çe\Tİldi. Adalet ve Içişleri
bakanlıklanndan gelen 3 müfettişin Bursa'da
Evcil'in deflerlerinı inceledikleri, müfettiş-
ler için Bursa Adliye Sarayı'nda özel büro
oluşturulduğu öğrenildi.
Istanbul polisinin Emniyet Genel Müdür-
lüğü'nün koordinasyonunda Malki cinaye-
tinde özel olarak görevlendirilmesi ve Bur-
sa polisini de\Te djşı bırakmasının yankıla-
n sürerken Evcil'in Bademli'deki lüks villa-
sında önceki gün yapılan aramada 4 silah ele
geçirildiği öğrenildi. Bursa Cumhuriyet
Başsav cı Yardımcısı Cemil Kuyu, Malki ci-
nayeti ile ilgili dosyayı yeniden ele aldı.
Bursa Emniyet Müdürü Kemal Bayrak,
Erol Evcil'le iplik ticareti yaptığı bilinen ve
"ortakhğı'' gündeme getinlen Cavit Çag-
lar'ın Olay gazetesine verdiği demeçte, Mal-
ki cinayetinin Organize Suç, Uluslararası
llişkiler ile tstihbarat daire başkanlıklan dü-
zeyinde Bursa ve Istanbul polisinin çabala-
nyla bu aşamaya geldiğinı söyledi. Kemal
Bayrak, olayın araştınlmasına önce Istan-
bul'da başlandıgını belirtterek Erol Evcil'in
korumalığım yapan emekli ya da polislikten
aynlma kişilerin«Mgusuna bizzat katıldığı-
nı kaydetti.
Bayrak, Evcil'in çevresindeki kişilerin bü-
yük bölümünün "eski ülkücüler" olduğunu
da vurgulayarak bu kişilerin birbirlerini çok
iyi tanıdıklannı kaydetti.
Mesut Yılmaz'a yakın kaynaklar, başba-
kanın. Malki işinde Bursa Valisi Orhan Ta-
şanlar ile BayTak'ın beklenen performansı
göstermediklerini düşündüğünü, bu yüzden
soruşturmanın lstanbul polisi kadrolanna
verildiğini öne sürüyorlar. Malki cinayetinin
Susurluk ilişkılerinin kilidi olduğunu düşün-
düğünü savaınan ANAP'a yakın kaynaklar,
Yılmaz'ın yeni kararname çıkarmayı başa-
rabilirse Taşanlar'ın yanı sıra Malki cinaye-
ti döneminde Bursa Emniyet Müdürlüğü gö-
revinde olan İzmir Emniyet Müdürü Ahmet
Demirve Bayrak pasifgörevlere atanacak.
ANAP'lılar Bursa'da yapılan bölge top-
lanüsında soruşturmayla ilgili şunlan söyle-
diler: "Erol Evcil \e azmettirdiği tetikçOer
kaçülar. Bursa polisi, İstanbul'un >apofı ope-
rasyonlara sahip çıkmaya çauşü. BUgilere
sahip olduklannı söyleven \etkililcr. neden
EvcÛ ve kilit isimlerin yurtdısuıa çıkışlanna
göz vnmdular? Demir'in de emniyet müdür-
lüğü sırasında görevden ahnması gündeme
gelmişti. ama ataması durdurulmuştu."
ANAP'lı ka^aklardan alınan bilgilere gö-
re eski Bursa Defterdan ve Orman Bakanlı-
ğı Müsteşar Yardımcısı Muzaffer Karakaş'ın
da Evcil'in ilişkileriyle ilgili bilgisine başvu-
rulabileceği ileri süWdü. Kaynaklar Kara-
kaş'ın, özelleştirmeyle ilgili Orman Bakan-
lığı'na ait arazilerin pazarlanmasında önem-
li rol üstlendiğini belirterek ilişkilerinin in-
celemeye alınabileceğini bildirdiler.
Malki cinayetine kanşnklan için tutukla-
nan ve haklannda gıyabi tutuklama karan
verilen eski ülkücülerin, Bursa'daki çok sa-
yıda özelleştirme ihalesine katıldıklan ve
"tehdWe" kazandıklan öne sürüldü. Fransız
vatandaşı da olduğu kaydedilen Şükrü Eher-
di'nin, 1993'te Bursa MHP İl Başkanlıgı'na
soyunduğu, DGM'ce tutuklanan iş ortağı Ü-
han Öztürk ile bırlikte MHP Genel Başkan
adaylarından Ramiz Ongun'un yakın çevre-
sinde yer aldıklan belirlendi. Susurluk soruş-
turmasında adı geçen ülkücü kökenli ünlü-
lerle ilişki içinde olduklan da bildirilen bu
isimlerin hedeflerinin,BOTAŞ'ınözel]eştir-
me ihalelerini kazanmak olduğu belirtiliyor.
Sanıklar, MHP Bursa tl Başkanı IsmetBü-
yükataman'ın adaylığını açıkladığı Bursa
Tophane'deki Gümüşlü Kahve'yi de işleti-
yorlar. Öztürk ile Elverdi'nin Burimpek Gı-
da Tekstil Ithalat thracat ve Ticaret AŞ üze-
rinden büyük miktarda kara para akladıkla-
n iddia ediliyor. Şirketin tüm defterlerinin in-
celemeye alındığı bildirildi.
SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR calislar(S cumhuriyet.com.tr
Alaattin Çakıcı kasetlerinin
birer birer piyasaya sürülmesiy-
le, her şey ortalığa dökülmeye
başladı. Malki cinayetinin bir
ucunun aydınlanmasıyla orta-
da inanılmaz büyüklükte para
döndüğü anlaşılıyor. Işin en dik-
kat çekici yanı, Malki cinayeti-
nin iki yıldır herkes tarafından
biliniyor olması. Susurtuk ko-
misyonunagönderilen bir ihbar
mektubu, iki yıl önce dosyalara
girmiş. Orada bugün ortaya çı-
kan her şey yazılı. Yani devletin
başında bulunanlar bunlan öğ-
renmişlerdi. Her ne hikmetse,
bunlar bilindiği halde kimse
üzerine gitmedi ve katiller faali-
yetlerini sürdürdüler.
Işin gerçeği; biz yurttaşlann,
ancak yukandakilerin istediği
kadannı öğreniyor olmamız.
Daha bilinmeyen neler var, diye
birbirimize soruyoruz. Bilmedi-
ğimiz çok şeylerin olduğu orta-
da. Bu işin devletin çok üst dü-
zeyine kadar uzandığı kuşkusu
içindeyiz. Gerçekten, bu iş ne-
reye kadar uzanıyor? Işin için-
Medyada Çete Gerginliği
de başka kimler var?
Bu arada Çakıcı-Korkmaz
Yiğit görüşme kasetinin ortaya
çıkmasıyla, medyanın birinci el-
den çetelerin kapsama alanı içi-
ne girdiği gözler önüne serildi.
Korkmaz Yiğit'in son ay içinde
satın aldığı Yeni Yüzyıl ve Milli-
yet gazeteleri, kasetlerin sars-
tığı iki kurum olarak medya
dünyasında tartışılmaya baş-
landı.
Milliyet gazetesinden gelen
habeıier, bu gazete çalışanlan-
nın Korkmaz Yığit'i kesinlikle is-
temedikleri yönünde. Gazete
içinde toplanan Milliyet çalışan-
lan, Korkmaz Yığit'le çalışma-
yacaklanna ilişkin bir prensip
kararı aldılar. Gazete içindeki
gerilimin artması üzerine Aydın
Doğan, Milliyet'in önde gelen
bazı yönetici ve yazarlarıyla ye-
mek yedi. Hasan Pulur başta
olmak üzere, Milliyetçiler, Kork-
maz Yığit'le çahşmak isteme-
diklerini ona da açıkladılar.
Aydın Doğan'a Çakıcı-Yiğit
kasetini satıştan önce bilip bil-
mediğini sordular. Çünkü, Bü-
lent Ecevit, satılacak gazetete-
rin sahiplerini satıştan önce
uyardıklannı açıkladı.
Aydın Doğan bunun üzerine,
satış işlemlerinin bitmesinden
sonra olaydan haberdar oldu-
ğunu belirtti. Milliyetçiler Do-
ğan'dan ya gazeteyi geri alma-
sını ya da bu grubun bir başka
gazetesinin kendilerine tahsis
edilmesini istediler. Aydın Do-
ğan, önümüzdeki cumartesi
gününe kadar Milliyet çalışan-
lanndan süre istedi. Milliyet ça-
lışanlan cumartesiyi bekleme-
ye karar verdiler.
Bu arada gazetede bazı im-
zalann yok olduğu gözlendi.
Yasemin Çongar'ın ve Nilgün
Cerrahoğlu'nun yazıları ve
söyleşileri bir süredir gazetede
yer almtyor. Gazete yönetimin-
denonlann "izinliolduğu"söy-
leniyor. Zürfü Livaneli ise he-
men olayın ardından yazılı ola-
rak istifasını yönetime bildirdi
ve yazılanna son verdi. Ali Sir-
men ve Oktay Akbal da Milli-
yet'ten aynldılar ve eski gazete-
lerine, yani Cumhuriyet'e dön-
meye karar verdiler.
Yeni Yüzyıl'da ise iki tanınmış
isim. Ahmet Altan, Can Dün-
dar istifa ettiler. Ancak Yeni
Yüzyıl yönetiminde, Korkmaz
Ylğrt'e karşı bir tepkiden söz
edilmiyor. Onlar çalışmalarını
sürdürüyorlar. Gazetenin içinde
rahatsızlığını dile getirenlerin
sayısmın giderek arttığı da ge-
len haberier arasında.
•••
Korkmaz Yiğit'in satın aldığı
gazetelerde son durum bu. An-
cak yann ne olur kimse bilemez.
Korkmaz Yiğit, bu kasetlerin or-
taya çıkmasından sonra med-
yadaki varlığını sürdürebilir mi,
sürdüremez mi bunu zaman
gösterecek. Ancak son olayla-
nn ortaya çıkardığı bir gerçek
daha var: Medya örgütsüz.
Medya çalışanlan şaşkınlık için-
deler. Basındaki tekelleşmenin
öncülerinden Aydın Doğan'ın
yeniden birkurtuluş umudu ha-
line gelmesi, basının yaşadığı
çaresizliği gözler önüne seriyor.
Türkiye; çürüme, kokuşma,
kan, rüşvet bataklığından çıkış
yolu anyor. Medya, bu çürüme-
den en çok etkilenen alanlar-
dan birisi. Artık meslek etiğinin
ilkelerine sıkı sıkı sanlıp örgüt-
lenmenin zamanı gelmedi mi?
Not Basındaki son gelişme-
leri değerlendirmek amacıyla
meslek örgütleri harekete geçi-
yoriar. Gazeteciler Meclisi'nin
çağnsıyla Türkiye Gazeteciler
Sendikası, Türkfye Gazeteciler
Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağ-
daş Gazeteciler Derneği ve çok
sayıda gazeteci 23 Ekim Cuma
günü saat 19.30'da Beyoğlu
Belediyesi Evlendinme Salo-
nu'nda bir araya geliyorlar.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Bizi Buraya da Yükselen
Değepler' GetiPdi!
Kasetlerle gelmeye başlayan "bilgiler", özelleş-
tirmeyi savunan kalemler için sorun olmaya baş-
ladı. Bakınız bunlardan biri ne diyor. "Bu yüzder,
de sakın kimse, özellikle de CHP, bu olup biten-
leri, özelleştirmeye muhalefet için kullanmaya
kalkmasın. özelleştirmeye karşı çıkmak, satışlar-
da olup bitenlerin devlet sürdükçe sürmesini; Ça-
kıcı gibilerin bu ülkenin efendisi olmaya devam
etmesini istemektir, başka da bir şey değil."
Bu, tam bir "suç üstü yakalandıktan sonra, ev-
sahibi bastırma çabası..." Çok bağınrsam belkı
sindiririm... llginç olan şu ki, bütün bunlann "dev-
leti mülksüzleştirirken" olduğunu yazar da bili-
yor... Ama, yine de, tek çare "devleti mülksüzleş-
tirmektir" demeye devam ediyor. Bu ısrann arka-
sında ya iflah olmaz bir dogmatizm ya da bir sa-
mimiyetsizlik var. Yazarın ise, CHP'den (kimı
CHP'li milletvekilleri hariç) korkmasına hiç gerek
yok. Sosyal demokrasiyle liberalizm arasında bit
III. Yol'u aramakla meşgul CHP, bu yüzden özel-
leştirmelere yapılış tarzı açısından karşı, prensip
olarak değil.
Yazarımıza göre, "Devletin sahip olduğu malk-
mülk, hem siyaseti, hem iş dünyasını zehihiyor. Ve
mafya bu zehirle besleniyor... Siyasetçiyi ve işa-
damını çetelerin ve mafyanın ocağına düşürerek
zehirleyen şeyin o şiştikçe şişen, şiştikçe kararan
para yığını olduğunu görmemek için artık gerçek-
ten kör olmak gerek... Mafya dediğimiz kene, an-
cak devletin sırtına yapışabildiği, oradan kan eme-
bildiği sürece hayatta kalabiliyor. Bu rant dağıtı-
mı mekanizmasında komisyonculuk yaparak gü-
cünü sürdürüyor."
Düşürüldükleri tuzağın içinde kıvranan (aslında
masum ve aldatılmış) siyasetçi ve işadamına ba-
kıp da, neredeyse gözyaşı dökeceğiz. Tabii, bu
"tuzağa", kâr ve iktidar hırsı peşinden kendi ayak-
larıyla yürümüş olduklannı unutursak. Bu kuşağın
ilk örneklerinin "Benim memurum işini bilir..."
"Ben yoksuldan hoşlanmam" türünden ifadeler-
le özelleştirme ve serbestleştirme, dolayısryla yağ-
ma, mafyalaşma yanşına nasıl start verdiğini de...
Kamu işletmelerini bankalara peşkeş çektiklerini,
"özelleştirmeyelim de ne yapalım" diyebilmek için
soyup sovanaçevirdiklerini de... Bizi buraya "yük-
selen değerlerin" getirdiğini de... Yazara kalsa,
tüm kabahat kamu işletmeleri denen kurumda.
Senmaye çevrelerinin, oportünist politikacılann ve
"Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" saplantı-
sının, bugün ortaya çıkan durumla hiçbir alakası
yok. Samimiyetsizlikten kastım buydu.
Diğer taraftan, yazar, hem devletin ekonomiye
(burada mülkiyeti aracılığıyla) müdahalesinden şi-
kâyetçi, hem de ekonomik alan serbestleştirme-
lerle başı boş bırakıldığı için, hızla büyümüş olan
kara(denetlenemeyen) paradan... Buradaki çeliş-
kinin farkında değil yazar, şu ifadelerinin içinin
boşfuğunun da: "Bunu yapmadan (devleti mülk-
steteştirmeden vb. E.Y), ne devleti vatandaşın
hizmetindeki birörgüt haline getirmekten ne eko-
nomiyi kendi iç dinamizminin komutasına ver-
mekten ne de temiz siyasetien söz edebiliriz."
Yazar, vatandaşların, hepsinin aynı ekonomik
ve siyasi kapasitelere sahip olmadıklannı unut-
muş. Hatırtatalım. Burjuva toplumunda, işçiler,
emekçiler, yoksullar, genelde halkın çoğunluğu, iş
çevrelerinin, büyük toprak sahiplerinin vb. aksine,
ekonomik olarak iktidarsızdıriar, devletin karar or-
ganlanna da doğrudan ulaşamazlar. Görüşlerini
teker teker devlete ulaştıracak kanallan olmadığı
gibi, eğitim, ulaşım, sağlık, ucuz konut, ısınma, su
vb. birçok hizmeti bireysel olarak satın alabilecek
kaynaklan da yoktur. Bir çare olarak iradelerini,
ekonomik güçlerini birleştirip vergi vererek, bu işi
kendileri adına yapmasını bekledikleri devlete ak-
tanriar. Bu da yetmez, bu işi yaparken devleti de-
netlemek için kendi kurumlannı, sendikalan, de-
mokratik kitle örgütlerini ve nihayet hükümete ge-
lerek bu işleri kendileri adına yapacak siyasi par-
tileri kurmak isterler. Bu partilerin yönetimini deta-
ban örgütleriyle yakından denetlemek isterler.
Bunlar olmadığı zaman, diğer bir deyişle "eko-
nomi kendi iç dinamiklerine bırakılmışsa", piyasa
ve devlet üzerinde toplumsal denetim yoksa, dev-
letin memuru "kendi işini bilecektir." Bu ahlaksız-
lıktan değil, piyasanın devlet üzerindeki baskısın-
dan kaynaklanır. Piyasa içinde bir ekonomik talep,
ancak yasalar dışında karşılanabiliyorsa, bunu
karşılayacak noktada bir devlet görevlisi varsa,
burada rant oluşur. Bu devlet mülkiyetinden de-
ğil, piyasanın özelliğinden, sermayenin kârdan
başka hiçbir yasayı tanımama eğiliminden kay-
naklanır. Bu yüzden, kapitalizmin geleceğinden
endişe eden kimi düşünürier, 1930'larda (300 yıl
önceki Thomas Hobbes'i ise anmaya gerek bile
yok) olduğu gibi, bugün de, piyasanın, sermaye-
nin kendi haline bırakıldığında, tüm yasalan ve
toplumsal ilişkileri yıkacağından korkarak, denet-
lemek gerektiğini savunuyoriar.
Diğer taraftan bu "ekonominin kendi iç dinamik-
len", diğer bir deyişle "serbest piyasa mekaniz-
ması", daha önce de vurguladığım gibi bir zihin-
sel kurgulamadan ibaret. Sermaye sınıfının bir
azınlığın, ütopyası. Devlet "karşıtı", "liberal" söy-
lemine rağmen, burjuva sınıfı, tarihte, bu ütopya-
yı yaşama geçirmek istediğinde, her zaman dev-
letin merkezi müdahalesine, kimi zaman da açık
teröre gerek duymuştur.
Bugünkü rezaletlere gelince, sorun, devletin,
mülkiyetinin ve yasalannın, toplum tarafından si-
yasi olarak denetlenemiyor olmasından, 1980'ler-
den sonra, "yükselen değerlerle birlikte" bu de-
netimin daha da azaltılmasından, devletin daha da
bağımsızlaşmasından, bu yüzden de büyük ser-
mayenin ve mafyanın oligarşik etkisine çok daha
fazla açılmasından kaynaklanıyor. Bu pislik için-
de, artık bayatlamaya başlayan görüşlerini koru-
yabilmek için, iş çevrelerini ve siyasileri aklamaya
çahşmak ise bir aydına yakışmaz.
Vdtanseverler, insanlar, doğaseverler,
toprak erozyonu size sevebileceğiniz hiçbir
şey bırakmıyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıklan Koruma Vakfi
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85