25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Jmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç 0 Genel Yajın Koordınatöru. Hikmet Çerinkava • Yazıışlen Mudûru İbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür- Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara 9 Görsel Yöneonen Fikret Eser lstıhbarat: Cengiz V'ıldırım # Kültür: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yücejman # Makaleler: Sami Karaören • Düzeltme- Abdullah Yazıcı # Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge- Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehniet Faraç Vajın Kurulu Ilhan Seiçuk (Başkan), Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinkaı a, Şükran Soner. Ergun Balcı, İbrahim Yıldız. Orhan Bursab, Mustafa Balbav, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay Aatürk BuKan No 125. Kat.4, Bakaniiklar-Ankarâ Tel 4195020(7 hat), Faks 4195027 •tzmırTemsılcısı.SerdarKıak, H ZıyaBK 1352S 23Tei 4411220. Faks.4419117 • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, inonuCd. 119 S No.I Kat.l.Tel:363 12 11, Faks 363 12 15 Muessese Mudunı Üstün Akmen • Kaorûtnalot Ahmet k'orufsan 0 Muha- sebe Biilent YeoerOIdare Hüsevin Gürer • Islemıe Önder Çdik • Bıigı- Işlem NaU İnal 0 Bılguavar Sıslem MSrüvct Çiler#Satıs FaaktKuza MEDVA C: • Yönetım I Başkaru - Genel Müdür ( Erduran • Koordinaıör Işıtman • Genel MudurYard SevdaÇoban Tel 514 07 5139580-5138460-61,Faks 5' \a>ımla>an *e Basan: Yenı Giın Haber Ajansı. Basın \e Yayıncıhk A Ş Turkocaii Cad 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 isuuıbu! Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 21 EKİM 1998 lmsak: 5.48 Güneş:7.15 Öğle: 12.56 İkindi: 15.53 Akşam: 18.23 Yatsı: 19.44 w\\ vv.cumhuriyet.co Tıpta yeterlilik smavı • ANKARA(AA)- Lnıversıte rektörlen ve dekanlanndan oluşan Tıp- Sağhk Bilimleri Eğıtım Konseyı Başkanlığı. Iıp fakültelerinin 5. sınıflannın sonunda ""yeterlilık sınavf yapılması önerisinde bulundu Önennın Yüksek Ögretım Kurulu (YÖK) tarafından onaylanması halinde, yeterlilik sınavını başaramayanlar doktor olamayacak. Anzer balı piyasada • RİZE(AA)- Rize'nin Ikizdere ılçesine bağlı Anzer yöresinde bu dönem üretilen ve Hacettepe Üniversitesi'nden tahlil sonuçlan alınan ünlü Anzer balmın satışına başlandı. Anzer balını koruma ve piyasaya gerçek balı sunma amacıyla kumlan Ballıköy Tanmsal Kalkındırma Kooperatıfi tarafından tahlil sonuçlanna bakılarak satışı yapılan balın kılosu 250 dolardan (70.3 mılyon lira) işlem görüyor. Bakanlıktan ceza yağmupu • ANKARA (AA) - Çe\Te Bakanlıgı. özel turistik tesisler ile kamunun egitim ve dinlenme tesislenne ceza vağdırdı. Çevre Bakanlığı Izmir ll Müdürlügü. 146 tesıse toplam 40 mılyar lira para cezası verirken 3 tunstık ışletmenın de faalıyetlennin durdurulmasını kararlaştırdı. Vakko'dan co branded' kartı B Haber .Merkezi - Mastercard, Vakko ve Yapı Kredi ışbirliğiyle gerçekleştırılen Türkiye'nın ilk "co branded" kartı Vakko Card, Kasım 1998'de kullanıma sunuluyor. 31 Temmuz 1999 tarihine kadar sahip olacak kisiler arasından çekilecek kurada bir kişi. 200l'deyapılacak olan ilk uzay yolculuklanndan birine katılma hakkı kazanacak. Buphan Felek ödülleri • İstanbul Haber Servisi - TürkıveGazeteciler Cemiyetrnin(TGC) geleneksel "Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri" bu yıl 7 gazeteciye verilecek. TGC'den yapılan açtklamaya göre. meslekte 50 yılını doldurmuş ve 70 yaşına ulaşnıış. halen gazetecılık mesleğını sürdiiren gazetecıler arasından Çetın Altan, Orhan Birgit, Doğan Koloğlu, Şemsi Sılkım. Turhan Selçuk, Hıfeı Topuz ve Oktay Verel seçildi. Ödül törenı 4 Kasım günü saat 17.00 de TGC Burhan Felek Salonu'nda yapılacak. 72 millet TÜPkiye'de • İstanbul Haber Servisi- Türkiye'de: öğrenım. çalışma. bilimsel araştırma ve tedavı gibi amaçlarla 72 ülkeden gelen. toplam 134 bin 996 yabancmın ıkamet ettiğı belırtildı. Yabancılar içinde en çok Bulgarlar, en az da Estonyalılar yer alıyor. Aynca. 530 bin 567 kişinin sığınma talebinde bulunduğu Türkıye'de, 2 bin 281 kış.ı de "vatansız" sıfatıyJa yaşıyor. Kolejde seçim • İstanbul Haber Servisi- Batı Koleji'nde. 22 Ekün günü gerçekJeştirilecek "erken seçim" ileöğrenci temsilcilerı seçılecek. Eğitimde toplam kaliteyi yakalamak amacıyla yapılacak seçim sonucunda, seçimi kazanacak üç öğrenci. okul kurucusu ile aynı hakiara sahıp olacak. Çevipi Bülteni ' • Haber Merkezi - Çevirmenlik mesleği ve çeviriyi özendirmek amacıyla çıkanlan Çeviri Bülteni "nin ikinci sayısı çıktı. Ikı aydabır yayımlanan derginın bu sayısında Prof. Rona Aybay, Rafet Saltık, Akşıt Göktürk, Prof. Nedret Kuran Burçoğlu. Prof. Hasan Anamur. Alı Yalıman. Beşir Ayvazoğlu. Dr. Neşe Başar, Faruk Durdu ve Halil Aydın'm makale ve röportajiar yer alıyor. Er Ryan'ı Kurtarmak, sinema eleştirmenleri ve izleyiciler arasında 'film militarist-anti militarist' tartışmasını başla 'Savaş eeheımemclir ama... ! METtVHAKYERİ u Bir askerin havaünı kurtarmak içtn 8 askerin hayatının tehlikeye aol- ması ne kadardoğru" sorusu görkem- lı bir savaş filmine dönüşüverip sine- ma salonlanmızda gösterime girince tartışma da başladı. Savaş gerginliği- nin, savaş çığırtkanlığıyla yoğruldu- ğu bir gündemde Spielberg'ün Er Ryan'ı Kurtarmak adlı filmi. başta si- nema eleştirmenleri olmak üzere, iz- leyenlen de "Bu fılm militarist-Bu film antimilitarist" cephelennde kar- şı karşıya getirdı. Sinema eleştirmeni Mehmet Açar, filmin hiçbir sahnesinde militarizm övgüsüne rastlamadığını söylerken bir başka sinema eleştirmeni .Tunca Arslan savaş karşıtlıgından, anti mi- litarizmden söz ermenin mümkün ol- madığını dile getirdi. İkili ovnuvor SunguÇapan ise. Spielberg'ün "al- kış tutmasa da miiitarizmi sergücdiği" inancında. Sinema yazan Tuna Er- dem de Spielberg'ün "ikili" oynadı- ğını saptamış. "Mümkün olduğunca farklı izlevicivi menınun edip. sinema salonlarına gelmesini sağlamak için ucu açık, muğlak olay ve imgeler su- nuyor" sözleriyle bu "-ikilîği" açıklı- yor. Fılmı Cumhuriyet için militanzm- antimilitarizm ikileminde yorumla- yan sinema yazarlanrun görüşleri şöy- le: Tunca Arslan:"Er Ryan'ı Kurtar- mak çok ivi çekümiş bir savaş filmi. Ama savaş karşıtlıgından antimilita- rizmden söz etmek mümkün değil. Tam tersine. Normandiya çıkarmaSL, tümüyle haklı savaş, i>i savaş yaklaşı- nu içinde ete ahm\t)r. Zaferi ve' kanı- • Sinema eleştirmeni Mehmet Açar, filmin hiçbir sahnesinde militarizm övgüsüne rastlamadığını söylerken bir başka sinema eleştirmeni Tunca Arslan savaş karşıtlıgından söz ermenin mümkün olmadığını dile getirdi. Sungu Çapan ise, Spielberg'in "alkış tutmasa da miiitarizmi sergilediği" inancında. nın son damlasına kadar savaşmak'ın onurunu açık bicimde vurgulayan hiç- bir filmin savaş karşıtı olamayacağuu düşünüyorum." Mehmet Açar: *'Filmin hiçbir sah- nesinde militarizm övgüsüne rastla- madun. Er Ryan'ı Kurtarmak'ı mili- tarist bir film olarak okuyanlar da sa- nırun uzun süredir savaş filmi stv ret- miyorlar. Daha önemlisi Spielberg sa- vaşı insanı insanlıktan çıkaran bir mahşer yeri olarak tasvir ediyor." Tuna Erdem: "Spielberg'ün en bü- vük başansı filmlerini zıt okumalara açık imgeler, olgular v e ola>laıia beze- mesi, birbirinden alabildiğine farklı görüşleri anlatısuıda barmdırabilme- sL Filmin anahtar sahnelerüıden birin- de savaş karşıtı entelckriiel bir asker, varu başında Yahudi arkadaşı öldü- rülerken olava sevirci kahvor. Bunun da iki hatta üç farklı anlamı olabilir. Öncelikle savaş karşrtlıgı veentelektü- elliğevöneltilen birvergi. müdahale- nin ve şiddetin gerektiğinin vıırgulan- ması olarak okuvabiliriz." ö n e t m e n S t e v e n S p i e l b e r ı '2. DünyaSamşıgerekHydi Kimi zaman zorunludur Sungu Çapan: "SpieJberg malum 'Savaş cehennemdir' genel klişesine uyarak, "Evet, insanı ınsanlığından çıkaran savaş cehennemdir ama kimi zaman zorunlu ve kaçınılmazdırda' demeye getiriyor sözü. Usta yönetme- nin alkış tutmasa da olanca kıyıcılığı, korkunçluğu vedehşetiyle miiitarizmi bol bol sergilediği apaçık ortada. Ke- sinlikle anti militarist olduğu koiavca telaffuz edilemeyecek Rvan'ın sonun- da vüzbaşı Miller'la (Tom Hanks) sağ kalmış beşaskerin Aimanlara karşı bir köprüyü savunurken göz vaşarûcı kah- ramanlık ömekleri vermeleriv seHolh- vvood yapımı beylik savaş filmlerin- den farksız kılrvor bu finaJL" Çeviri Servisi - Sinema eleştirmenlerini ikiye bö- len tartışma seyırciye de benzer ölçüde yansıyor. Bu tartışma nasıl çözümlenir? Dogrusu buna Spielberg yanıt verebilir. Böyle biryanıt da var kuşkusuz. Çünkü Der Spıgel'de kendisıyle ya- pılan bir söyleşide şöy- le diyor Spielberg: Spiegel: Saym Spiel- berg, sız askerlik gö- revinizı tamamladınız mı? Steven Spielberg: Vıetnam Savaşı sıra- sında iki kez başvur- dum ve ikisinde de askerlik yapabilırra- poru aldım. Ancak çağnlmadım, çün- kü sıram gelmeden kjsa bir süre önce kurayöntemı başla- rıldı ve benım ismim demek ki çekilmedi. > Sakınıldım. Spiegel: Sıranız â gelseydi kaçma- ya mı çalışırdı- nız, yoksa savaşa gider miydıniz? SS: El'bette gider- dım. Büyük olasıhkla cepheye sürülmezdim, çünkü düztabantm. Orada, kamera arkası deneyimle- rimi yaşama aktarmaya ça- lışırdım. Spiegel: İkinci Dünya Sa- vaşı, Amerika'nın kendi yaptığı müdahale nedeniy- le gurur duyabıleceği bir olay- dı. Amenkalılann bu savaşa 'iyi' savaş bile dediği oluyor. Sizin fılminiz de kahramanlı- ı, ahlakı, dürüstlüğü anlatı- yor. Bunlar Amerika'nın ihti- yaç duydugu kavramlar mı? SS: BenceflcincıDünya Sa- vaşı hiçbir zaman 'ıyi' bir savaş olmadı. Her savaş kötüdür. Ancak inanıyorum ki, o savaş gerekliydi kı tarih içindeki bazı dığer savaşlar gibi. Örnegin giliz sömürgelerine karşı verilen savaşlar gibi. Spiegel: Savaş tüm filmlerinızde var oldu... SS: Çünkü savaşmak. insanın ikinci temel içgü< sü. Hatta belki de ilk... Ona direnmek mümkün de; her akşam haberlerde izliyoruz. Vietnam Savaşı sı sında 10 yıl boyunca oturma odalanmızda bize eş etti. Akşam yemef ine oturuyoruz, ekranda savaş... tesek kapaûnz, ama kapatmı>oruz, ışıgın pervaneyi çt mesi gibi savaş da biz ınsanlan çekiyor. Spiegel: Vietnam sizın neslinizin savaşıydı, onaki şı bir protesto filmi çev irmedınız. SS: O dönemde daha bu tür şeyler yapamıyorduı Aynca başkalan ıyı Vietnam filmleri yaptılar. Hiçl ri için iyı olmadı denemez. Spiegel: Körfez Savaşfnda ise kurbanlann resir leri bıle görülmedi. Hatıralarda bir bılgisayar oyıu gibi kaldı. SS: Gerçekten de öyle. Ben bu türtelevizyon habe cılığine karşıyım. Haberciler savaştan çok teknoloj nin ımkânlanyla ilgilendiler. Bır düğmeye basars binlerce mil uzaktakı hedefin havaya uçurulması hi rikaydı, ama hedefin ıçmdekı ınsanlaro uzaklıktan gc rülmüyordu. Artı şu Pentagon zırvası. 'O sırada ver len kayıp" sözü, bununla da ölülen kastettiler. Bu s; vaşla gurur duymuyorum. Spiegel: Ama Amerika'nın ikinci Dünya Savaşı'nd ki rolüyle? SS: Evet Spiegel: Ve onun için gerekliydi de diyorsunuz. Bı nu Bosna için de söyleyebilir misiniz? SS: Sanınm Bosna'da olaylar yanm yamalak da o sa hâlâ kontrol altında tutulu>or. Oysa Ruanda katl amını düşünün. Bazen savaşın yapılması gerekir, b zamanda bıle. Bu ahlaki bir müdahaledir. Spiegel: Amenkan bayrağı, Ryan'ın başında da s< nunda da dalgalanıyor. SS: Özellikle yapnm. O filme gelenler 9O'lı yıll; nn tepkılenyle sinemaya girdı. Çıkışta ise umuyoruı .\merikan bayrağma biraz daha saygı duyarak çıka lar. Spiegel: Ryan savaş filmi mı savaş karşıtı fıim m SS: Savaş filmleri vardır. propaganda yapar. Bu fı mı gördükten sonra. sanıyorum, hiçkımse düşünmt den şavaş naralan atıp, gıdıp savaşmak ıstemeyecel tır. Spiegel: 13 yaşındaki oğlunuza bu filmi seyretmı yi yasakladınız. SS: Henüz hazmedemez. Cökova Termik Santralı Enerji Bakam için suç duyurusu e-posta : tan (ü prizma. net. tr ÖZCANÖZGÜR MUĞLA - Gökova Ter- mik Santrah'nın faaliyeti- nin durdurulması yönünde Aydın tdare Mahkemesi ta- rafından verilen ve Danış- tay'ın onayladığı ikinci ka- rann çıkmasını sağlayan da- vayı açan Muğla Barosu Başkaru Av. Krdal ErtugruL Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer hakkında suç duyurusunda bulundu. Muğla Cumhuri- yet Savcılığı'na verilen dı- lekçede, Enerji Bakanı'nın mahkeme kararlannı uygu- lamayarak anayasayı ihlal ile birlikte görevini ihmal ettiği ileri sürüldü. Muğla Barosu Başkanı Av. Birdal Ertuğrul tarafın- dan Muğla Cumhuriyet Sav- cılığı'na yapılan suç du>oı- rusunda, Gökova Termik Santrairmn faaliyetinin dur- durulması ile ilgili mahke- me ve Danıştay kararları anımsatılarak şöyle denil- di: "Anayasamıza göre Tür- Idye Cumhuriveti Devieti bir hıikuk devletidir. Anayasa hükümJeri, yasama, yürüt- me \e v^rgı organlaruu, ida- re makamlannı ve diğer ku- ruluş ve kişileri bağlayan te- md hukuk kurallandır. Ana- vasamızın ilgili hükümleri- ne göre vargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mah- kemelerce kullanılır. Yasa- ma ve>ürütme organlan ile idare, mahkeme kararlan- na uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahke- me kararlannı hiçbir suret- te değiştiremez ve bunlann yerine getirilmesini gecikö- remezler." SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Dönüm Noktası' mı?. Avustralya'da balina intiharları intihar eden balinalaıia doldu. Boylan 4 mefrev i bulan irili ufaklı pilot cinsi balinalann çoğunluğu Rebhan sahilleri- ne çıktı. Avustralya'nuı her köşesinden bölgeye gelen hav^anseverler ve bilim adamlan, inatla karaya çıkmava çab- şan balinalardan 40"ını tekrar denize döndürmeyi başardılar. Ancak vaklaşık 150 balina kurtanlamadı. Normal ola- rak derin okvanus sulannda vaşavan balinalann neden sığ sulara gelerek intinarettikleri bilinnıiyor. ( REUTERS) Sırasırjda bir tek kelime, birkaç harf, bir adamda ne zengin bir çağnşım hazines/dir; yaşlandıkça, bu- nu daha iyi anlıyorum; şimdi okuyacağınız haberin, so- nundaki üç harf ve bir kelime, beni paldır küldür Pa- ris gençliğime, IşçiÜniversitesi'ne, diyalektiği ayaküs- tü formüle bağlayan 'Camarade' Paul'e götürüver- di. "...Türk/Metal'in MESŞ ile aniaşmasını protes- to ederek, sendikadan istifa eden metal/iş ko- lundaki işçilere, işveren baskısı, toplu işten çı- karmalara dönüştü. OlSK'e bağlı Birleşik/Metal'in Bursa Şubesi Başkanı, TOFAŞ'tan işten çıkan- lanlann 300'e ulaştığını, işverenin elinde 900 kişi- lik bir liste bulunduğunu açıkladı..." Bunun üzerine DİSK, bu uygulamayla ilgili olarak, Fransa'daki CGT Federasyonu'na başvurmuş, ce- vap olarak "...CGT Sendikası Genel Sekreteri Gtl- les Havez, Renault Yönetim Kurulu Başkanı Lo- uisSchweitzer'e çektiği tekjrafta, Türkrye'deki Re- nautt Fabrikası'nda, işçilerin temel özgürfükleri- nin saldınyla karşı karşıya kaldığını belirtmiş!" (Cumhuriyet, 9 Ekim 1998) O üç harf (CGT) ve o kelime (Renault), sanki gö- rünmez bir merceğin altında, ansızın büyüyor. Şakır- tılı gece yağmuru, banliyö 'bistrolan'nda, çakırkeyif işçiler; ıslak karanlıkta, gümüş halkalar halinde açı- lan, akordeon:u ..,qui sait, qui sart, qui sait?/kim- bilir, kimbilir, kimbilir?", Lİcivert Basque beresi. sağ kulağına yıkılmış; kısa piposu dişleri arasında, duman duman; kendisini tanıtmıştj: "-...chu'ui cama- rede Paul, metallo chez Renautt, syndicaKste!/Adım Paul, Renault'da işçiyim, sendikacı!" Işçı değil us- tabaşı olduğunu sonradan öğrenecektim, işçiyim de- mesi, bilinçli birsendikacının gözünde, işçilikten da- ha muteber bir meslek olamayacağı için: "-...biz iş- çiler, boşa dönen lâf değirmeni değiliz: bedeli as- la tam olarak ödenmeyen, somut değerler üreti- yoruz!" Bursa'daki Renault'nun, eylem yüzünden soka- ğa attığı işçilere, uluslararası işçi dayanışması, taa Paris'ten CGT'den geliyor; Türkiye'den işçilerarası dayanışrnakimden geldi?Türk-lş'ten mi, Hak-iş'ten, yoksa hiçbirinden mi? Türk/Metal'in 'ağası' MESS'le yaptığı anlaşma için, sigaya çekildi mi, yoksa sırtı mı sıvazlanıyor. Bayram Meral, o konuşmasında demiş ki: "-...halka öncülük edecek olan Türk-lştir. Türk- Iş'in ve emekten yana olan kuruluşlann, sesinin birlikte çıkması zorunludur. Biriik sağlanmak zo- rundadır..." (Cumhuriyet, 23 EylüJ 1998) İyi de nasıl? Birbirine yan bakan, kaşla göz arasın- da işverenin ekmeğine yağ süren sendikalarta mı? 'genel grev" bile!.. Bu soru, Türk-lş Başkanlar Kurulu'nun yayımla- dığı bildiriye göz atınca (30 Eylül 1998) büsbütün önem kazanıyor; mahiyet ve muhtevasından, habe- riniz oldu mu? Müthiş bir şey! "...Türk-lş, 'özelleştirme'ye karşı, ilk kez net bir tavıraldı; bildirisinde, 'özelleştirme'nin 'durdurul- ması' için her türül meşrû ve demokratik müca- delenin verilmesi öngörülüyor; 'özelleştirme' uy- gulamalanna karşı, 'genel grev' imâ edilerek, 'iş- çi sınıfının' ülke çapında üretimden gelen gücü- nü kullanacağına dikkat çekiliyor..." "...Türk-lş daha önce 'özelleştirme'ye 'cephe- den' karşı çıkmayıp, çalışanlann satılan KlT'lere ortak olabiİeceği, 'verimsiz kamu işletmelerinin özelleştirilebileceği' şeklindeki görüşleri benim- serken; daha çok, 'özelleştirme' sonucu işsiz ka- lanlann tazminâtı gibi konular üze/inde duruyor- du..."(Milliyet,5Ekim1998) Haber, enerji sektörü ve TEKEL gibi büyük kamu ışletmelerinde 'özelleştirme' girişimleri başlayınca, Türk-lş'in daha net bir tavır almaya yöneldiğini ekJi- yor ama, acaba etkileyici sebeb bu mu? İki başka, - son derece önemli- sebeb daha dikkati çekmektedir. 1/Cihet-iAskeriye, 'HarpAkademileriKumandan- lığı'nm sunduğu, 'Özelleştirme' ve Silahlı Kuvvet- ler 1 çalışmasıyla, 'özelleştirme'nin uluslararası ser- maye tarafından ideolojik bir dayatma olarak, ül- keye benimsetilmeye çalışıldığını açıklamıştr; bu iç siyasetimızde, önemı ve etkisı zamanla daha iyi an- laşılabilecek bir 'dönüm noktası'dtr. 2/ Dış siyasetten de gelen etkileyici bir sebeb var 'Sistem'in dayatması'na baş eğerek, davul zurnay- Ia kamu işletmelerini 'özelleştiren' ülkeler, vahame- tinin derinliği henüz kestırilemeyen, bir bunalım çar- kma kapılmıştır: Güney Kore, Endonezya, Malez- ya, Rusya derken, bütün kapitalist 'Sistem'i sarma- ya başlayan 'özelleştirme' ve 'küreselleşme' krizi, nihayet Türk-lş'i de -yıllardır daldığı- ashab-ı keyf uykusundan uyandırmış olabilir. Sebebi ne olursa olsun, ülkenin. -yan-resmi olsa da- en büyük işçi kuruluşunun, 'özelleştirme'ye karşı 'aç//rtewr'kqyması; hele, 'sermayeye karşı emeğin güçbiriiğini istemesi' fevkalâde önemli sayılmalıdır o da, başka bır 'dönüm noktası'!Neden dersenız, Mev- cut siyasi parrjlerin asla billurlaştramadığı 'işçi mu- halefetini', işçi sınrfının bizzat' oluşturmaya niyet- lendiğinin ipuçlannı veriyor. celâdetgösteriniz!..' Türk-lş'in, "Özelleştirme'ye Karşı 'Sosyal Dev- ieti' Koruma Komisyonu", bir de kapsamlı so- ruşturma yapmış; soruları, sendika yönetim kurulu üyesi, şube başkanı ve bolge temsilcisi 270 kişi ce- vaplandınyor; eldeki rakamlar 'amele'n'ın 'özelteştir- me' bahsinde, 'siyasi partilere' güvenlerinin -haklı olarak- düşüklüğünü, yansrtmaktadır; buna gör, DYP, yüzde 97.6; ANAP, yüzde 97.2; DTP, yüzde 85.8; FP, yüzde 79.9; DSP, yüzde 66.00; BBP, yüzde 64.5: MHP, yüzde 58.5; CHP, yüzde 52.7, 'özelleştirme' yandaşı! Sendikacının, uzun sabn vetecrübesi, onu yanıltmıyor; iki sebebten: bunlann alayı, merkez sağ/merkez sol burjuva partileridir; bu kadarla kal- sa, iyi; aynı zamanda, 'Soguk Savaş'ın bütün pislik- lerine bulaşmışlar! O zaman, ne yapmalı? Aynı soruşturmaya göre, 'özel- leştirme'yle mücadele için, öncelikle kamuoyunu aydınlatmak lâzım (yüzde 70.4); onu kitlesel gös- teriler izlemeli (yüzde 47.4); yine olmazsa, Meclis'e başvurulmalı (yüzde, 41.6); o da, olmazsa, 'üretim- den gelen gücün kullanılması'; yâni grevler, belki de 'genelgrev' (yüzde 41.6). Şaşılacak nokta şurası, Türk-lş, ilk defa 'özelleştirme'ye karşı 'genel grev' kelimesini telaffuz ediyor ama, 'kamuoyunuaydınlat- ma' bahsindeki 'saflığına' ne demeli? Neyle aydınla- tacaklar? Harb-lş Grevi'ni, Metal işçilerinin büyük ey- lemi, SEKA'daki 'dipten gelen dalgayı'; gözünü kırp- madan es geçen, 'holding media'sıyla mı? Gâzi'nin sözünü. hiç unutmayacaksınız: "Celâdet gösteriniz!" http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear