Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Jmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç
0 Genel Yajın Koordınatöru. Hikmet
Çerinkava • Yazıışlen Mudûru İbrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür- Fikret tlkiz
0 Haber Merkezı Müdürü Hakan
Kara 9 Görsel Yöneonen Fikret Eser
lstıhbarat: Cengiz V'ıldırım # Kültür:
Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir
Yücejman # Makaleler: Sami Karaören
• Düzeltme- Abdullah Yazıcı # Fotoğraf:
Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge- Edibe
Buğra • Yurt Haberlen: Mehniet Faraç
Vajın Kurulu Ilhan Seiçuk
(Başkan), Orhan Erinç. Okta>
Kurtböke. Hikmet Çetinkaı a,
Şükran Soner. Ergun Balcı,
İbrahim Yıldız. Orhan Bursab,
Mustafa Balbav, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay Aatürk BuKan
No 125. Kat.4, Bakaniiklar-Ankarâ Tel 4195020(7
hat), Faks 4195027 •tzmırTemsılcısı.SerdarKıak,
H ZıyaBK 1352S 23Tei 4411220. Faks.4419117
• Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, inonuCd. 119
S No.I Kat.l.Tel:363 12 11, Faks 363 12 15
Muessese Mudunı Üstün Akmen •
Kaorûtnalot Ahmet k'orufsan 0 Muha-
sebe Biilent YeoerOIdare Hüsevin
Gürer • Islemıe Önder Çdik • Bıigı-
Işlem NaU İnal 0 Bılguavar Sıslem
MSrüvct Çiler#Satıs FaaktKuza
MEDVA C: • Yönetım I
Başkaru - Genel Müdür (
Erduran • Koordinaıör
Işıtman • Genel MudurYard
SevdaÇoban Tel 514 07
5139580-5138460-61,Faks 5'
\a>ımla>an *e Basan: Yenı Giın Haber Ajansı. Basın \e Yayıncıhk A Ş
Turkocaii Cad 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 isuuıbu! Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 21 EKİM 1998 lmsak: 5.48 Güneş:7.15 Öğle: 12.56 İkindi: 15.53 Akşam: 18.23 Yatsı: 19.44 w\\ vv.cumhuriyet.co
Tıpta yeterlilik
smavı
• ANKARA(AA)-
Lnıversıte rektörlen ve
dekanlanndan oluşan Tıp-
Sağhk Bilimleri Eğıtım
Konseyı Başkanlığı. Iıp
fakültelerinin 5. sınıflannın
sonunda ""yeterlilık sınavf
yapılması önerisinde
bulundu Önennın Yüksek
Ögretım Kurulu (YÖK)
tarafından onaylanması
halinde, yeterlilik sınavını
başaramayanlar doktor
olamayacak.
Anzer balı
piyasada
• RİZE(AA)- Rize'nin
Ikizdere ılçesine bağlı Anzer
yöresinde bu dönem üretilen
ve Hacettepe
Üniversitesi'nden tahlil
sonuçlan alınan ünlü Anzer
balmın satışına başlandı.
Anzer balını koruma ve
piyasaya gerçek balı sunma
amacıyla kumlan Ballıköy
Tanmsal Kalkındırma
Kooperatıfi tarafından tahlil
sonuçlanna bakılarak satışı
yapılan balın kılosu 250
dolardan (70.3 mılyon lira)
işlem görüyor.
Bakanlıktan ceza
yağmupu
• ANKARA (AA) - Çe\Te
Bakanlıgı. özel turistik
tesisler ile kamunun egitim
ve dinlenme tesislenne ceza
vağdırdı. Çevre Bakanlığı
Izmir ll Müdürlügü. 146
tesıse toplam 40 mılyar lira
para cezası verirken 3
tunstık ışletmenın de
faalıyetlennin
durdurulmasını kararlaştırdı.
Vakko'dan co
branded' kartı
B Haber .Merkezi -
Mastercard, Vakko ve Yapı
Kredi ışbirliğiyle
gerçekleştırılen Türkiye'nın
ilk "co branded" kartı
Vakko Card, Kasım 1998'de
kullanıma sunuluyor. 31
Temmuz 1999 tarihine kadar
sahip olacak kisiler
arasından çekilecek kurada
bir kişi. 200l'deyapılacak
olan ilk uzay
yolculuklanndan birine
katılma hakkı kazanacak.
Buphan Felek
ödülleri
• İstanbul Haber Servisi -
TürkıveGazeteciler
Cemiyetrnin(TGC)
geleneksel "Burhan Felek
Basın Hizmet Ödülleri" bu
yıl 7 gazeteciye verilecek.
TGC'den yapılan
açtklamaya göre. meslekte
50 yılını doldurmuş ve 70
yaşına ulaşnıış. halen
gazetecılık mesleğını
sürdiiren gazetecıler
arasından Çetın Altan,
Orhan Birgit, Doğan
Koloğlu, Şemsi Sılkım.
Turhan Selçuk, Hıfeı Topuz
ve Oktay Verel seçildi. Ödül
törenı 4 Kasım günü saat
17.00 de TGC Burhan Felek
Salonu'nda yapılacak.
72 millet
TÜPkiye'de
• İstanbul Haber Servisi-
Türkiye'de: öğrenım.
çalışma. bilimsel araştırma
ve tedavı gibi amaçlarla 72
ülkeden gelen. toplam 134
bin 996 yabancmın ıkamet
ettiğı belırtildı. Yabancılar
içinde en çok Bulgarlar, en
az da Estonyalılar yer alıyor.
Aynca. 530 bin 567 kişinin
sığınma talebinde
bulunduğu Türkıye'de, 2 bin
281 kış.ı de "vatansız"
sıfatıyJa yaşıyor.
Kolejde seçim
• İstanbul Haber Servisi-
Batı Koleji'nde. 22 Ekün
günü gerçekJeştirilecek
"erken seçim" ileöğrenci
temsilcilerı seçılecek.
Eğitimde toplam kaliteyi
yakalamak amacıyla
yapılacak seçim sonucunda,
seçimi kazanacak üç
öğrenci. okul kurucusu ile
aynı hakiara sahıp olacak.
Çevipi Bülteni
' • Haber Merkezi -
Çevirmenlik mesleği ve
çeviriyi özendirmek
amacıyla çıkanlan Çeviri
Bülteni "nin ikinci sayısı
çıktı. Ikı aydabır
yayımlanan derginın bu
sayısında Prof. Rona Aybay,
Rafet Saltık, Akşıt Göktürk,
Prof. Nedret Kuran
Burçoğlu. Prof. Hasan
Anamur. Alı Yalıman. Beşir
Ayvazoğlu. Dr. Neşe Başar,
Faruk Durdu ve Halil
Aydın'm makale ve
röportajiar yer alıyor.
Er Ryan'ı Kurtarmak, sinema eleştirmenleri ve izleyiciler arasında 'film militarist-anti militarist' tartışmasını başla
'Savaş eeheımemclir ama...
!
METtVHAKYERİ
u
Bir askerin havaünı kurtarmak
içtn 8 askerin hayatının tehlikeye aol-
ması ne kadardoğru" sorusu görkem-
lı bir savaş filmine dönüşüverip sine-
ma salonlanmızda gösterime girince
tartışma da başladı. Savaş gerginliği-
nin, savaş çığırtkanlığıyla yoğruldu-
ğu bir gündemde Spielberg'ün Er
Ryan'ı Kurtarmak adlı filmi. başta si-
nema eleştirmenleri olmak üzere, iz-
leyenlen de "Bu fılm militarist-Bu
film antimilitarist" cephelennde kar-
şı karşıya getirdı.
Sinema eleştirmeni Mehmet Açar,
filmin hiçbir sahnesinde militarizm
övgüsüne rastlamadığını söylerken
bir başka sinema eleştirmeni .Tunca
Arslan savaş karşıtlıgından, anti mi-
litarizmden söz ermenin mümkün ol-
madığını dile getirdi.
İkili ovnuvor
SunguÇapan ise. Spielberg'ün "al-
kış tutmasa da miiitarizmi sergücdiği"
inancında. Sinema yazan Tuna Er-
dem de Spielberg'ün "ikili" oynadı-
ğını saptamış. "Mümkün olduğunca
farklı izlevicivi menınun edip. sinema
salonlarına gelmesini sağlamak için
ucu açık, muğlak olay ve imgeler su-
nuyor" sözleriyle bu "-ikilîği" açıklı-
yor. Fılmı Cumhuriyet için militanzm-
antimilitarizm ikileminde yorumla-
yan sinema yazarlanrun görüşleri şöy-
le:
Tunca Arslan:"Er Ryan'ı Kurtar-
mak çok ivi çekümiş bir savaş filmi.
Ama savaş karşıtlıgından antimilita-
rizmden söz etmek mümkün değil.
Tam tersine. Normandiya çıkarmaSL,
tümüyle haklı savaş, i>i savaş yaklaşı-
nu içinde ete ahm\t)r. Zaferi ve' kanı-
• Sinema eleştirmeni Mehmet
Açar, filmin hiçbir sahnesinde
militarizm övgüsüne
rastlamadığını söylerken bir başka
sinema eleştirmeni Tunca Arslan
savaş karşıtlıgından söz ermenin
mümkün olmadığını dile getirdi.
Sungu Çapan ise, Spielberg'in
"alkış tutmasa da miiitarizmi
sergilediği" inancında.
nın son damlasına kadar savaşmak'ın
onurunu açık bicimde vurgulayan hiç-
bir filmin savaş karşıtı olamayacağuu
düşünüyorum."
Mehmet Açar: *'Filmin hiçbir sah-
nesinde militarizm övgüsüne rastla-
madun. Er Ryan'ı Kurtarmak'ı mili-
tarist bir film olarak okuyanlar da sa-
nırun uzun süredir savaş filmi stv ret-
miyorlar. Daha önemlisi Spielberg sa-
vaşı insanı insanlıktan çıkaran bir
mahşer yeri olarak tasvir ediyor."
Tuna Erdem: "Spielberg'ün en bü-
vük başansı filmlerini zıt okumalara
açık imgeler, olgular v e ola>laıia beze-
mesi, birbirinden alabildiğine farklı
görüşleri anlatısuıda barmdırabilme-
sL Filmin anahtar sahnelerüıden birin-
de savaş karşıtı entelckriiel bir asker,
varu başında Yahudi arkadaşı öldü-
rülerken olava sevirci kahvor. Bunun
da iki hatta üç farklı anlamı olabilir.
Öncelikle savaş karşrtlıgı veentelektü-
elliğevöneltilen birvergi. müdahale-
nin ve şiddetin gerektiğinin vıırgulan-
ması olarak okuvabiliriz."
ö n e t m e n S t e v e n S p i e l b e r ı
'2. DünyaSamşıgerekHydi
Kimi zaman zorunludur
Sungu Çapan: "SpieJberg malum
'Savaş cehennemdir' genel klişesine
uyarak, "Evet, insanı ınsanlığından
çıkaran savaş cehennemdir ama kimi
zaman zorunlu ve kaçınılmazdırda'
demeye getiriyor sözü. Usta yönetme-
nin alkış tutmasa da olanca kıyıcılığı,
korkunçluğu vedehşetiyle miiitarizmi
bol bol sergilediği apaçık ortada. Ke-
sinlikle anti militarist olduğu koiavca
telaffuz edilemeyecek Rvan'ın sonun-
da vüzbaşı Miller'la (Tom Hanks) sağ
kalmış beşaskerin Aimanlara karşı bir
köprüyü savunurken göz vaşarûcı kah-
ramanlık ömekleri vermeleriv seHolh-
vvood yapımı beylik savaş filmlerin-
den farksız kılrvor bu finaJL"
Çeviri Servisi - Sinema eleştirmenlerini ikiye bö-
len tartışma seyırciye de benzer ölçüde yansıyor.
Bu tartışma nasıl çözümlenir? Dogrusu
buna Spielberg yanıt verebilir. Böyle
biryanıt da var kuşkusuz. Çünkü Der
Spıgel'de kendisıyle ya-
pılan bir söyleşide şöy-
le diyor Spielberg:
Spiegel: Saym Spiel-
berg, sız askerlik gö-
revinizı tamamladınız
mı?
Steven Spielberg:
Vıetnam Savaşı sıra-
sında iki kez başvur-
dum ve ikisinde de
askerlik yapabilırra-
poru aldım. Ancak
çağnlmadım, çün-
kü sıram gelmeden
kjsa bir süre önce
kurayöntemı başla-
rıldı ve benım ismim
demek ki çekilmedi.
> Sakınıldım.
Spiegel: Sıranız
â gelseydi kaçma-
ya mı çalışırdı-
nız, yoksa savaşa
gider miydıniz?
SS: El'bette gider-
dım. Büyük olasıhkla
cepheye sürülmezdim,
çünkü düztabantm. Orada,
kamera arkası deneyimle-
rimi yaşama aktarmaya ça-
lışırdım.
Spiegel: İkinci Dünya Sa-
vaşı, Amerika'nın kendi
yaptığı müdahale nedeniy-
le gurur duyabıleceği bir olay-
dı. Amenkalılann bu savaşa
'iyi' savaş bile dediği oluyor.
Sizin fılminiz de kahramanlı-
ı, ahlakı, dürüstlüğü anlatı-
yor. Bunlar Amerika'nın ihti-
yaç duydugu kavramlar mı?
SS: BenceflcincıDünya Sa-
vaşı hiçbir zaman 'ıyi' bir
savaş olmadı. Her savaş
kötüdür. Ancak inanıyorum ki, o savaş gerekliydi
kı tarih içindeki bazı dığer savaşlar gibi. Örnegin
giliz sömürgelerine karşı verilen savaşlar gibi.
Spiegel: Savaş tüm filmlerinızde var oldu...
SS: Çünkü savaşmak. insanın ikinci temel içgü<
sü. Hatta belki de ilk... Ona direnmek mümkün de;
her akşam haberlerde izliyoruz. Vietnam Savaşı sı
sında 10 yıl boyunca oturma odalanmızda bize eş
etti. Akşam yemef ine oturuyoruz, ekranda savaş...
tesek kapaûnz, ama kapatmı>oruz, ışıgın pervaneyi çt
mesi gibi savaş da biz ınsanlan çekiyor.
Spiegel: Vietnam sizın neslinizin savaşıydı, onaki
şı bir protesto filmi çev irmedınız.
SS: O dönemde daha bu tür şeyler yapamıyorduı
Aynca başkalan ıyı Vietnam filmleri yaptılar. Hiçl
ri için iyı olmadı denemez.
Spiegel: Körfez Savaşfnda ise kurbanlann resir
leri bıle görülmedi. Hatıralarda bir bılgisayar oyıu
gibi kaldı.
SS: Gerçekten de öyle. Ben bu türtelevizyon habe
cılığine karşıyım. Haberciler savaştan çok teknoloj
nin ımkânlanyla ilgilendiler. Bır düğmeye basars
binlerce mil uzaktakı hedefin havaya uçurulması hi
rikaydı, ama hedefin ıçmdekı ınsanlaro uzaklıktan gc
rülmüyordu. Artı şu Pentagon zırvası. 'O sırada ver
len kayıp" sözü, bununla da ölülen kastettiler. Bu s;
vaşla gurur duymuyorum.
Spiegel: Ama Amerika'nın ikinci Dünya Savaşı'nd
ki rolüyle?
SS: Evet
Spiegel: Ve onun için gerekliydi de diyorsunuz. Bı
nu Bosna için de söyleyebilir misiniz?
SS: Sanınm Bosna'da olaylar yanm yamalak da o
sa hâlâ kontrol altında tutulu>or. Oysa Ruanda katl
amını düşünün. Bazen savaşın yapılması gerekir, b
zamanda bıle. Bu ahlaki bir müdahaledir.
Spiegel: Amenkan bayrağı, Ryan'ın başında da s<
nunda da dalgalanıyor.
SS: Özellikle yapnm. O filme gelenler 9O'lı yıll;
nn tepkılenyle sinemaya girdı. Çıkışta ise umuyoruı
.\merikan bayrağma biraz daha saygı duyarak çıka
lar.
Spiegel: Ryan savaş filmi mı savaş karşıtı fıim m
SS: Savaş filmleri vardır. propaganda yapar. Bu fı
mı gördükten sonra. sanıyorum, hiçkımse düşünmt
den şavaş naralan atıp, gıdıp savaşmak ıstemeyecel
tır.
Spiegel: 13 yaşındaki oğlunuza bu filmi seyretmı
yi yasakladınız.
SS: Henüz hazmedemez.
Cökova Termik Santralı
Enerji Bakam
için suç duyurusu
e-posta : tan (ü prizma. net. tr
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Gökova Ter-
mik Santrah'nın faaliyeti-
nin durdurulması yönünde
Aydın tdare Mahkemesi ta-
rafından verilen ve Danış-
tay'ın onayladığı ikinci ka-
rann çıkmasını sağlayan da-
vayı açan Muğla Barosu
Başkaru Av. Krdal ErtugruL
Enerji ve Tabıi Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümer
hakkında suç duyurusunda
bulundu. Muğla Cumhuri-
yet Savcılığı'na verilen dı-
lekçede, Enerji Bakanı'nın
mahkeme kararlannı uygu-
lamayarak anayasayı ihlal
ile birlikte görevini ihmal
ettiği ileri sürüldü.
Muğla Barosu Başkanı
Av. Birdal Ertuğrul tarafın-
dan Muğla Cumhuriyet Sav-
cılığı'na yapılan suç du>oı-
rusunda, Gökova Termik
Santrairmn faaliyetinin dur-
durulması ile ilgili mahke-
me ve Danıştay kararları
anımsatılarak şöyle denil-
di: "Anayasamıza göre Tür-
Idye Cumhuriveti Devieti bir
hıikuk devletidir. Anayasa
hükümJeri, yasama, yürüt-
me \e v^rgı organlaruu, ida-
re makamlannı ve diğer ku-
ruluş ve kişileri bağlayan te-
md hukuk kurallandır. Ana-
vasamızın ilgili hükümleri-
ne göre vargı yetkisi Türk
milleti adına bağımsız mah-
kemelerce kullanılır. Yasa-
ma ve>ürütme organlan ile
idare, mahkeme kararlan-
na uymak zorundadır. Bu
organlar ve idare, mahke-
me kararlannı hiçbir suret-
te değiştiremez ve bunlann
yerine getirilmesini gecikö-
remezler."
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Dönüm Noktası' mı?.
Avustralya'da balina intiharları
intihar eden balinalaıia doldu. Boylan 4 mefrev i bulan irili ufaklı pilot cinsi balinalann çoğunluğu Rebhan sahilleri-
ne çıktı. Avustralya'nuı her köşesinden bölgeye gelen hav^anseverler ve bilim adamlan, inatla karaya çıkmava çab-
şan balinalardan 40"ını tekrar denize döndürmeyi başardılar. Ancak vaklaşık 150 balina kurtanlamadı. Normal ola-
rak derin okvanus sulannda vaşavan balinalann neden sığ sulara gelerek intinarettikleri bilinnıiyor. ( REUTERS)
Sırasırjda bir tek kelime, birkaç harf, bir adamda ne
zengin bir çağnşım hazines/dir; yaşlandıkça, bu-
nu daha iyi anlıyorum; şimdi okuyacağınız haberin, so-
nundaki üç harf ve bir kelime, beni paldır küldür Pa-
ris gençliğime, IşçiÜniversitesi'ne, diyalektiği ayaküs-
tü formüle bağlayan 'Camarade' Paul'e götürüver-
di.
"...Türk/Metal'in MESŞ ile aniaşmasını protes-
to ederek, sendikadan istifa eden metal/iş ko-
lundaki işçilere, işveren baskısı, toplu işten çı-
karmalara dönüştü. OlSK'e bağlı Birleşik/Metal'in
Bursa Şubesi Başkanı, TOFAŞ'tan işten çıkan-
lanlann 300'e ulaştığını, işverenin elinde 900 kişi-
lik bir liste bulunduğunu açıkladı..."
Bunun üzerine DİSK, bu uygulamayla ilgili olarak,
Fransa'daki CGT Federasyonu'na başvurmuş, ce-
vap olarak "...CGT Sendikası Genel Sekreteri Gtl-
les Havez, Renault Yönetim Kurulu Başkanı Lo-
uisSchweitzer'e çektiği tekjrafta, Türkrye'deki Re-
nautt Fabrikası'nda, işçilerin temel özgürfükleri-
nin saldınyla karşı karşıya kaldığını belirtmiş!"
(Cumhuriyet, 9 Ekim 1998)
O üç harf (CGT) ve o kelime (Renault), sanki gö-
rünmez bir merceğin altında, ansızın büyüyor. Şakır-
tılı gece yağmuru, banliyö 'bistrolan'nda, çakırkeyif
işçiler; ıslak karanlıkta, gümüş halkalar halinde açı-
lan, akordeon:u
..,qui sait, qui sart, qui sait?/kim-
bilir, kimbilir, kimbilir?", Lİcivert Basque beresi.
sağ kulağına yıkılmış; kısa piposu dişleri arasında,
duman duman; kendisini tanıtmıştj: "-...chu'ui cama-
rede Paul, metallo chez Renautt, syndicaKste!/Adım
Paul, Renault'da işçiyim, sendikacı!" Işçı değil us-
tabaşı olduğunu sonradan öğrenecektim, işçiyim de-
mesi, bilinçli birsendikacının gözünde, işçilikten da-
ha muteber bir meslek olamayacağı için: "-...biz iş-
çiler, boşa dönen lâf değirmeni değiliz: bedeli as-
la tam olarak ödenmeyen, somut değerler üreti-
yoruz!"
Bursa'daki Renault'nun, eylem yüzünden soka-
ğa attığı işçilere, uluslararası işçi dayanışması, taa
Paris'ten CGT'den geliyor; Türkiye'den işçilerarası
dayanışrnakimden geldi?Türk-lş'ten mi, Hak-iş'ten,
yoksa hiçbirinden mi? Türk/Metal'in 'ağası' MESS'le
yaptığı anlaşma için, sigaya çekildi mi, yoksa sırtı mı
sıvazlanıyor. Bayram Meral, o konuşmasında demiş
ki: "-...halka öncülük edecek olan Türk-lştir. Türk-
Iş'in ve emekten yana olan kuruluşlann, sesinin
birlikte çıkması zorunludur. Biriik sağlanmak zo-
rundadır..." (Cumhuriyet, 23 EylüJ 1998)
İyi de nasıl? Birbirine yan bakan, kaşla göz arasın-
da işverenin ekmeğine yağ süren sendikalarta mı?
'genel grev" bile!..
Bu soru, Türk-lş Başkanlar Kurulu'nun yayımla-
dığı bildiriye göz atınca (30 Eylül 1998) büsbütün
önem kazanıyor; mahiyet ve muhtevasından, habe-
riniz oldu mu? Müthiş bir şey!
"...Türk-lş, 'özelleştirme'ye karşı, ilk kez net bir
tavıraldı; bildirisinde, 'özelleştirme'nin 'durdurul-
ması' için her türül meşrû ve demokratik müca-
delenin verilmesi öngörülüyor; 'özelleştirme' uy-
gulamalanna karşı, 'genel grev' imâ edilerek, 'iş-
çi sınıfının' ülke çapında üretimden gelen gücü-
nü kullanacağına dikkat çekiliyor..."
"...Türk-lş daha önce 'özelleştirme'ye 'cephe-
den' karşı çıkmayıp, çalışanlann satılan KlT'lere
ortak olabiİeceği, 'verimsiz kamu işletmelerinin
özelleştirilebileceği' şeklindeki görüşleri benim-
serken; daha çok, 'özelleştirme' sonucu işsiz ka-
lanlann tazminâtı gibi konular üze/inde duruyor-
du..."(Milliyet,5Ekim1998)
Haber, enerji sektörü ve TEKEL gibi büyük kamu
ışletmelerinde 'özelleştirme' girişimleri başlayınca,
Türk-lş'in daha net bir tavır almaya yöneldiğini ekJi-
yor ama, acaba etkileyici sebeb bu mu? İki başka, -
son derece önemli- sebeb daha dikkati çekmektedir.
1/Cihet-iAskeriye, 'HarpAkademileriKumandan-
lığı'nm sunduğu, 'Özelleştirme' ve Silahlı Kuvvet-
ler
1
çalışmasıyla, 'özelleştirme'nin uluslararası ser-
maye tarafından ideolojik bir dayatma olarak, ül-
keye benimsetilmeye çalışıldığını açıklamıştr; bu
iç siyasetimızde, önemı ve etkisı zamanla daha iyi an-
laşılabilecek bir 'dönüm noktası'dtr.
2/ Dış siyasetten de gelen etkileyici bir sebeb var
'Sistem'in dayatması'na baş eğerek, davul zurnay-
Ia kamu işletmelerini 'özelleştiren' ülkeler, vahame-
tinin derinliği henüz kestırilemeyen, bir bunalım çar-
kma kapılmıştır: Güney Kore, Endonezya, Malez-
ya, Rusya derken, bütün kapitalist 'Sistem'i sarma-
ya başlayan 'özelleştirme' ve 'küreselleşme' krizi,
nihayet Türk-lş'i de -yıllardır daldığı- ashab-ı keyf
uykusundan uyandırmış olabilir.
Sebebi ne olursa olsun, ülkenin. -yan-resmi olsa da-
en büyük işçi kuruluşunun, 'özelleştirme'ye karşı
'aç//rtewr'kqyması; hele, 'sermayeye karşı emeğin
güçbiriiğini istemesi' fevkalâde önemli sayılmalıdır
o da, başka bır 'dönüm noktası'!Neden dersenız, Mev-
cut siyasi parrjlerin asla billurlaştramadığı 'işçi mu-
halefetini', işçi sınrfının bizzat' oluşturmaya niyet-
lendiğinin ipuçlannı veriyor.
celâdetgösteriniz!..'
Türk-lş'in, "Özelleştirme'ye Karşı 'Sosyal Dev-
ieti' Koruma Komisyonu", bir de kapsamlı so-
ruşturma yapmış; soruları, sendika yönetim kurulu
üyesi, şube başkanı ve bolge temsilcisi 270 kişi ce-
vaplandınyor; eldeki rakamlar 'amele'n'ın 'özelteştir-
me' bahsinde, 'siyasi partilere' güvenlerinin -haklı
olarak- düşüklüğünü, yansrtmaktadır; buna gör, DYP,
yüzde 97.6; ANAP, yüzde 97.2; DTP, yüzde 85.8;
FP, yüzde 79.9; DSP, yüzde 66.00; BBP, yüzde 64.5:
MHP, yüzde 58.5; CHP, yüzde 52.7, 'özelleştirme'
yandaşı! Sendikacının, uzun sabn vetecrübesi, onu
yanıltmıyor; iki sebebten: bunlann alayı, merkez
sağ/merkez sol burjuva partileridir; bu kadarla kal-
sa, iyi; aynı zamanda, 'Soguk Savaş'ın bütün pislik-
lerine bulaşmışlar!
O zaman, ne yapmalı? Aynı soruşturmaya göre, 'özel-
leştirme'yle mücadele için, öncelikle kamuoyunu
aydınlatmak lâzım (yüzde 70.4); onu kitlesel gös-
teriler izlemeli (yüzde 47.4); yine olmazsa, Meclis'e
başvurulmalı (yüzde, 41.6); o da, olmazsa, 'üretim-
den gelen gücün kullanılması'; yâni grevler, belki
de 'genelgrev' (yüzde 41.6). Şaşılacak nokta şurası,
Türk-lş, ilk defa 'özelleştirme'ye karşı 'genel grev'
kelimesini telaffuz ediyor ama, 'kamuoyunuaydınlat-
ma' bahsindeki 'saflığına' ne demeli? Neyle aydınla-
tacaklar? Harb-lş Grevi'ni, Metal işçilerinin büyük ey-
lemi, SEKA'daki 'dipten gelen dalgayı'; gözünü kırp-
madan es geçen, 'holding media'sıyla mı?
Gâzi'nin sözünü. hiç unutmayacaksınız: "Celâdet
gösteriniz!"
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim