Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20EKİM1998SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Duvarın tuval üzerinde yansıması
ALİAKAY
Burtıan Doğançay'ın yıllar önce
AKM'deki sergısinden beri Türk sanat-
severleri, sanatçmın kişisel sergisini
görmek firsatını edinememışti. Bukez,
yeni kurulan ve 1998 sezonunda ilk
sergisini Burhan Doğançay'a ayıran
Galeri G, hem sanat ortamına giriyor
hem de îstanbullulan Burhan Doğan-
çay gibi bır isimle yeniden buluşturu-
yor. Bu ikili görev nihuyla başlayan Ga-
leri G'nin ilk sergisi 15 Ekim'de açılı-
yor.
Duvar resmi terimini, yıllardan be-
ri, "çağdaş sanaon Niganna sokmaya ça-
nşan" Burhan Doğançay bu kez New
York'un 3. caddesınde 58. sokagın kö-
şesinde bulunan Alexander's adlı alış
veriş merkezinin yeniden düzenlen-
mekte olan duvarlannın resimlerini Is-
tanbul'a taşımakta: Duvann tuval üze-
rindeki yansımasını. Duvarlann üzerin-
deki afişler, graffiti'ler onlann üzeri-
ne yansıyan güneş ve şehrin kirliliği,
yağmurun getirdiği pislik Doğançay'ı
ilgilendiren malzemelerarasında. Kent
kültürü ile yakından ilişkilendirilen
duvarlar, eski dönemlerden beri res-
samlann ilgisini çeken yüzeylerolarak
kalmıştır.
Mağara resimlerinden (Lascaux) be-
ri. duvarlar, dış ve iç mekânlar sanatın
"support"lan, destekleyicileridir. Zen-
ginlerin veya orta sırufın evlerindeki di-
ni tasvirler, boyanın kullanımı hep res-
samlara ısmarlanan sanat eserlerini ta-
şımıştır. Sanayi toplumlanyla birlikte
gelişmekte olan popüler tüketım nes-
neleri 20. yüzyıl içinde duvarlar saye-
• Duvar resmi terimini,
yıllardan beri, "çağdaş
sanatın lügatına sokmaya
çalışan" Burhan Doğançay
bu kez New York'un 3.
caddesinde 58. sokağın
köşesinde bulunan
Alexander's alışveriş
merkezinin yeniden
düzenlenmekte olan
duvarlannın resimlerini
Istanbul'a taşımakta:
Duvann tuval üzerindeki
yansımasını.
sinde tüketıcilere reklam edilmiştir. Bu
reklamlann göstergeleri, kapitalizmin
gelişme aşamasından beri, sistemi hem
desteklemiş hem de sisteme karşı çık-
mıştır.
Kurulan modern dünyanın içinde,
ürerilen mallann reklamlan kentin yü-
zeyini oluşturan duvarlara ve çahşan-
lann taşınmasını sağlayan metro ve
otobüs duraklannın duvar yüzeylerine
yerleştirilirken, aynı zamanda, bu rek-
lam unsuruna karşı direnme gösteren
sokak sanatçılanna malzeme oluştur-
muştur.
Modern dönem resminde Kübizm
ile başlayan bir hareket, gazete kupür-
lerini tuval üzerine taşırken. "devrim-
ci" Kızıl Çın'de duvar gazetelerinın
okunacağını acaba hayal etmiş miydi?
Merz'lenyle Kurt Schwitters, benzer
tip bir işi gerçekJeştirirken, yine ulus-
lararası situasyonistlerin kentin ve met-
rolann reklam panolannı saptırmaya
başlayacaklannı düşünebilmiş miydi?
Robert Rauchenberg, 1950'Ii yıllarda
geliştirmiş olduğu sanatının kolajlan
ile günûmüz sanatının içindeki tasanm-
cılan etkileyeceğini bilebilmiş miydi?
Tüm bir sanat ve toplum tarihi duvar-
lann kentsel kültûrün oluşumundakı
rolü üzerinde dûşünmüştür.
Burhan Doğançay da kendi sanatsal
ve yaşamsal tekilliğı içinde, enderrast-
lanan bir süreklilikle, kendi sanannı, bu
kültûrün sanattaki yansımasını gerçek-
leştirmeye adamış biri olarak karşımı-
za çıkıyor. Tuval üzerine yılardır ger-
çekleştirdiği kolajlan ve duvar resim-
leri bu bakimdan bır hayat macerası-
nmparçalan olarak duruyor. 1960'lıyıl-
lann başından beri başladığı bu tür sa-
natmı Burhan Doğançay seyahatleriy-
le ve dünyanın çeşitli kentlerinde aç-
tıgı sergileriyle pekiştirmekte, tanıt-
makta, kendine açtığı yoldan ilerle-
mekte. Duvarlann üzerine kaplanan
afışlerin, onlann üzerine yapılan du-
var yazılannın çok yönlü anlamını araş-
tınrcasına tualine bunlan geçirerek,
aynı zamanda duvar kültürünün sürek-
liligine şahit olmakta Burhan Doğan-
çay.
Bu şahitlik Fransız filozof Jean Fran-
çois Lyotard'ın deyişiyle "postmodern
zamanlarda" düşünen kişinin yapabi-
leceği tek şey. Her şeyin karmaşıldaş-
tığı, siyasi kodlann kendi iç anlamla-
nnı yırtarak "sapkın" anlamlara doğ-
ru kaymaya başladığı; anlamlann yer
degiştirdiği (Ekolojistlerin içinde grup-
Ian muhafazakâr mı yoksa devrimci
mi göreceğiz? Veya her ikisi birden
nasıl olabilecek?) dünyamız, kültürü-
nü ve bunun sanatsal ifadesini nasıl
gösterebilecek? Bir vizyoner olan sa-
natçı bu eyleminde sanannı kullanarak,
ileriyi görmekten çok, belki de günde-
lik yaşamın şahitliğini yapmaya baş-
layacak. Burhan Doğançay da postmo-
dem zamanlarda, Nietzsche'ci bir şe-
kilde, "trajik kahraman" rolünü bu
şahitlikte görmekte. Aşksızlaşan, dep-
resif dünyalanmızı geçirebileceğimiz
sanatsal yüzey, anonim insanlann me-
kânı olan sokaktaki duvarlarla kesiş-
mektedir. Bu duvarlar ki, dünyanın bir-
çok kentinin "gizliaşklannı" ifşa ettik-
leri yüzeylerdir.
Türkçe veya Ingilizce, her şekilde,
renk renk kalplerin ve aşklann birleş-
tiği yüzeylerdeki yönü tayin eden ok,
sevginin sembolü gibi durmakta. Hat-
ta, belkı de "Detour" adlı çalışmasm-
da, Burhan Doğançay'ın kullandığı ok
resmi de kalpleri birleştiren simgesel
ok ile aynı ifadeyi taşımaktadır. 1994
yılındaki çalışması "aşkm hiyeroglifi-
ni" belirleyen gösterge ile birleşirken.
bunun Galeri G'de açılacak olan ser-
gisinin bir ucunu oluşturacağını, Bur-
han Doğançay, acaba, biliyor muydu?
lşte, belki de, bu bilinmezliktir ki, ka-
deri ortaya çıkarmıştır.
Geleceğini kendi ellerinde tuttuğu-
nu zanneden bir varoluşçudan çok, ha-
yat, trajik kahramanı ve sanatçıyı Ni-
etzsche'nin "Amor fati" diye adlan-
dırdığı cinsten birkadere doğru taşımak-
tadır: Bu, Doğançay'ın rengârenk im-
zalannınkidir.
Royal Opera'da
sorunlar bitmiyor
Kültür Servisi - Ingilte-
re'nin en önemli opera top-
luluğu The RoyalOpera Ho-
nse, önce salonunu kaybet-
ti. Covent Garden Salo-
nu'nun tamirat nedeniyle ka-
panmasmdan sonra çalışma-
lannı başka salonlarda sür-
dürmeyi deneyen toplulu-
ğun bir yıllık programı ıptal
edildi ardından. Ekonomık
durumunu toparlayabilmesi
amacıyla Royal Opera Ho-
use'ın 16 Ocak-31 Aralık
1999 tarihleri arasında et-
kınliklerine ara vermesı ka-
ran alındı. Ancak toplulu-
ğun sorunlan bununla da sı-
nırlı kalmadı. Bütün bu ge-
lişmelerin ardından son ola-
rak da topluluğun müzik dı-
rektörü Bernard Haitink is-
tifa etti görevinden. Bu isti-
fa, operadaki krizin daha da
büyüyerek süreceğinin bir
göstergesi aslında. Şimdi sa-
natseverler kurumun ışıkla-
-ının tamamen sönüp sön-
neyeceğini sorguluyor.
Kısa sürede çok kayıp
Haitink'in aslında prog-
-anun iptal edileceğinin açık-
anmasının hemen ardından,
ju karan protesto etmek için
stifa ettiğl ancak istifanın bir
jy süresince basmdan gız-
endiği söyleniyor. Geçen iki
«tl boyunca opera çatısında-
d istifa ve kovulmalara ba-
aldığında kurumun bu ka-
larkısa bir sürede iki başkan.
ki yönetim kurulu başkanı.
am kadro bir yönetim kuru-
u ve düzinelerce yönetici
iyeyi yitiıdiği görülüyor. An-
:ak Hollandalı şefHaitink'in
stifası kurum içın özellikle
)u noktada büyük bir kayıp
)larak değerlendiriliyor.
Covent Garden çansı alün-
ia gelişen bütün olaylar. kriz-
er sırasında değişmeyen tek
«y topluluğun müzikal stan-
Iartlan ve kalitesinin erişil-
nezliğiydi. Bunda en büyük
>ayı elbette Haitink'in ça-
)alan oluşturuyordu. Önü-
nüzdeki yıl 70 yaşına basa-
akolan sanatçı, bütün çalış-
nalan boyunca kurumun po-
itik işlerine hiç bulaşmadı,
'Müzisyeıı müzisyendir'' di-
'erek yönetimle hiç ilgilen-
neden orkestrasını dünya
tandartlannda erişilmez bir
loktaya taşıdı. Sanatçı, cid-
li bir kalp ameliyatı geçir-
mesinin hemen ardından
Edinburgh Festivalı'ne ka-
tılarak Verdi'nın Don Cartos
operasıyla müzikseverleri
büyüledi adeta.
Sanatçının yönetıme kanş-
mama konusundaki tavn bır
yandan gücünü bıryandan da
güçsüzlüğünü sergıliyordu
aslında. Müzıği üzenne yo-
ğunlaşarak orkestra ve koro
üyelenne büyük hizmetler
sundu, dünya çapında tanı-
nan sanatçılar haline gelme-
lerini sağladı. Ancak yöne-
timin oyunlanyla başa çık-
ması gerektiğinde çok ha-
zırlıksız yakalandı.
Topluluğun müzik direk-
törü olmasına karşın progra-
mın biryıllığına iptal edildi-
ğini, çalışmalara bir yıl ara
vereceklerini, neredeyse ba-
sınla aynı zamanda öğrendi.
Karar alınırken tek bır kişi bi-
le fikrinı sormamıştı Ha-
itink'e.
Sanatçı. operanın yöne-
tim kurulu baskanı Sir Co-
lin Southgate ve kültür ışle-
n sekreteri ChrisSmith ile ar-
ük mücedele etmesi gerek-
tigini anladığında ise elinde
kullanabileceği tek koz ola-
rak istifa etmek kalmıştı. Ro-
yal Opera House eskı gücü
\^e saygmlığını koruyorolsay-
dı Haitink'in istifası daha
karizmatik, genç bir dahinin
atanması için bir firsat ola-
rak görülebilirdi. Böylelik-
le 1999'da taptaze bir kanla
başlıyoruz sloganmı kullan-
ma şansını da elde etmiş olur-
du kurum, ancak öncelikle
yönetim kurulunun bu tür
stratejik kararlan alabilecek
güce sahip olup olmadığını
hangi üstün nitelikli şefin
Covent Garden'a giderek
ününü ve kariyerini riske at-
mak isteyeceğı sorgulanma-
lı şu aşamada.
İstifasında ısrarlı
Bernard Haitink'in duru-
muna bakılacak olursa 35
yıldır Londra'da sürdürdü-
ğü çalışmalanyla Ingilız mü-
ziğiyle özdeşleşmiş olan sa-
natçı, Londra'dan aynlmayı
düşünmüyor.
Önümüzdeki sezon Lond-
ra Senfonı Orkestrası 'yla bır-
kaç konser vererek Strauss
ve Mozart yorumlayacak.
Opera kapalı kaldığı sürece
de istifasını gen almayacak.
İstanbul DT'su Shakespeare'in 'Kısasa Kısas' adlı oyununu sahneliyor
Iktidar el değiştirdiğinde• Nesrin Kazankaya
Türkçeye aktardığı
Shakespeare'in tartışmalı
oyunlanndan Kısasa Kısas'ın
yönetmenliğini de üstleniyor.
Oyunda bireyde iktidar olgusu,
bireyin zaaflan ve toplumsal
ahlakı koruyan yasalar
arasındaki çelişki irdeleniyor.
NURDAN CtHANŞÜMUL
Yasalar insanlar için mı vardır yoksa insan-
lar yasalar için mi? İktidar neden el degişti-
rir? lktidann el değiştirmesi toplumu ve ik-
tidarlan nasıl etkıler? VVUliam Shakespeare'in
kaleme aldığı ve dünyanın herhangi bir yerin-
de geçen Kısasa Kısas adlı oyun ekim ve ka-
sım ayı boyunca istanbul Devlet Tiyatrolan Tak-
sim Sahnesı'nde sahnelenecek.
Oyunda bireyde iktidar olgusu, bireyin za-
aflan ve toplumsal ahlakı koruyan yasalar
arasındaki çelişki irdeleniyor. Shakespeare'in
en tartışmalı oyunlanndan biri olan Kısasa
Kısas, iktidann el değiştirmesi ve eski biryö-
netimce askıya alınan yasalann yeniden uy-
gulanmasıyla başlar. Yeni iktidann ilk tutuk-
lamasıyla birlikte ilk ıdam cezası karan top-
lumsal karmaşaya ve sancılı bır döneme ne-
den olur.
Nesrin Kazankaya' nın çevirisini üstlendi-
ği v e yönettiği Kısasa Kısas'ta Nihat tleri, Yet-
kin Dikincilcr, Gönen Aykaç, Nişan Şiriman,
Ali Düşenkalkar, Zühtü Erkan, Ayşe Lebriz,
Seval Gökçe, Hidayet Erdinç, Sema Çeyrek-
başu Gülen Çehreli, Macit Sonkan ve Cengiz
Daner rol alıyor. Oyunun sahne ve kostüm ta-
sanmı Gürel Vbntan'a, ışık tasanmı YükseJ Ay-
maz'a müzikleri ıse Babür Tongur'a ait.
Toplumsal trajediyle karşı karşıya
Nesrin Kazankaya. bu proje-
yi gerçekleştirmeye karar verdi-
ğinde oyunun gerçek bir çeviri-
sinın olmadığını gördüğünü be-
lirtiyor: "Bu proje üzerinde
uzun süredir çauşıyomm ve ge-
çen yıl üzerinde dramarurji ça-
lışması \-apum. Zeynep Avcı'nın
Fransızca ve Ingilizce'den uyar-
laması Bovirt Y^inlan'ndan çık-
ü. Bir de Şehir fiyatrolan'ndan
Ali Taygun'un uyariaması var-
dır. Ben gercek metinle buluşmak
istedim. Onun için Ingilizceve Al-
manca'dan karşılaştırarak bir
çeviri yapüm."
Nesrin Kazankaya. gerçek-
leştinnek istediği projenin içe-
riğiyle çevirinin birebir ilişkili
olduğunu belirterek "Çeviriyte
birlikte dramaturji çalışması da
yürüdü. Kısasa Kısas dünyada
azm nanan veShakespeare'in en
zor o> unlanndan biridir. Kome-
di olarak yer almakla birlikte
çok tartışmalı bir içeriğe sahip-
tir. Komik unsur anlık dunım-
lara yönelik veyaşam kadar ko-
miklikten öteye gitmez. Benim
bakış açuna göre toplumsal bir
trajediyle karş' karşıyajız'' di-
ye anlatıyor.
Shakespeare'in yapıtlannın
yüzyıllarca yaşamasının nede-
ninin, "günlûkyaşamyada top-
lumsal sorunlar diasine bugün-
den yanna. dünden yanna uza-
nan yanıtlar verebilme özelliği'"
ve oyun meminin bugün dün\ a-
da yaşananlann hepsini içeren
bir yaklaşımı kaldıracak bir me-
tin olduğuna inanıyor.
Shakespeare sahnelemenın
Oyunun sahndenme sürecinde o> uncunun yaraöcıhğı odak noktası olarak ahnryor.
hem çok kolay hem de çok zor olduğuna de-
ğinen Nesrin Kazankaya "Shakespeare'L, Sha-
kespeare gibi sahnelemek" yaklaşımma kar-
şı.
Bu yaklaşıma bir anlam veremediğıni vur-
guluyor: " Ne demek Shakespeare'i olduğu
gibi ^hnelemek?O>'un metnivanhr,yorum var-
dır. Siz \orurn yapnıadım deseniz bile \arat-
cı olarak o anda bile yarancılığuıız vardır. So-
nuçta yanlan metinle sahneye çıkan metin iki
ayn olgudur. Ben buna tiyatronun metni yeni-
den yazması di\orum.*"
Kısasa Kısas'ı sahnelerken net bir drama-
turjik yaklaşımı olduğunu söyleyen Kazanka-
ya, zaman ve mekânda net bir belirlemenin ol-
madığı bir yorum bağlamında daha ilk sahne-
de iktidar neden el değiştirir sorusunun yer al-
dığma dikkat çekiyor : u
iktidann el degiştir-
diği anda asal toplumsal bir sorun vardır. Bu
da üstbaşlıkta faşist bir yaklaşım diyebileceği-
miz genel anJamda baskı rejünlerinüı bir iz-
dflşûmü."
Zaaflann yeni iktidarla buluşması
-Baskı rejimleri ister üç gün, isterse 30yd sûr-
sün nasıl bir etkitepki sürecini başlatır?'', "So-
kaktaki halk ya da iktidardaki yöneticiler bu
dönemden nasıl etkilenir" gibi sorulann oyun
içinde önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken
Kazankaya " Herkes faşist, baskı rejimleri sü-
recinde bireysel olarak net bir degişim göste-
rir. Bu da bireyin içindeki faşist gizfl gücün de
ortaya çıkmasma son derecedestek olan bir sü-
reçtir" diyor.
Nesrin Kazankaya, iktidann befirienmesi',
'insani zaaflann yeni iktidarla buluşması',
'erdem ve aşk olgularının sorgulanması', 'iyi
olanın ne demek olduğu', kötücül
olanın iyi olanla iç içe yasaması gi-
bi sorulann oyunun sahnelenme-
sinde ve oyunculuk biçeminde zor-
layan olgular olduğunu belirtiyor.
'Sahneleme süreci içinde ovııncu-
nun yaratıcılığuun odak noktası'
olduğunu ifade eden Kazankaya,
"Oyuncunun yaratıcüığı konsepti
belirlemez ancak var olan konsept
için dayanılacak tek dayanaknr. Do-
ğaçlama benim için olmazsa olmaz
reji NÖntemidir. Oyuncular kon-
septle buluşturulur. konsept konu-
sunda ikna edilir ve pratik süreç
başlar" diye anlatıyor.
Devlet Tiyatrolan'ndaki yaratı-
cılık sorununun idari anlamda ya-
şanan sorunlar olduğunu ve bunun
nedeni olarak oyuncularuı sorum-
lu tutulamayacağını vurgulayan
Kazankaya, "Istanbul'daki en iyi
tiyatrolardan biri Devlet Tiyatrola-
n. Biz genel olarak kaliteyi hedef-
Kyoruz. Kalite tarüşmalı bir nokta-
daki başanyı getirir mi getirmez
mi zamanlagöreceğiz. Kitk kuyTuk-
çuluğunun bizi ne noktalara getir-
diğini ve genelde Türk tiyarrosuna
nasıl zararlar verdiğini hepimiz gö-
rüyoruz ve yaşıyoruz" dıyerek dü-
şüncelerini dile getiriyor.
Devlet Tiyatrolan repertuvannın
iyi oyunlann kâğıt üzerinde yan
yana gelmesiyle değil, yorum ve yo-
rumcular bazında oluşturuldugunu
söylüyor:
"Böylebaküğunızda asal sorun-
salın oyunlann nasıl yan yana gel-
diği ve sahnelendiği olduğunu gö-
riirüz. Gercek repertuvar anlayışı-
nın bu olduğuna inanrvonım."
18. Nasreddin
Hoca Karikatür
Yanşması ödülleri
Kültür Servisi - Karika-
türcüler Derneği tarafın-
dan düzenlenen 18. Ulus-
lararası Nasreddin Hoca
Karikatür Yarışmasının
ödülleri sahiplerinı buldu.
Açılış konuşmasını ya-
pan Karikatürcüler Der-
neği Başkanı Metin Peker,
yanşmanın, Türkiye ve
dünyadaki benzerlerinin
en iyilerinden biri olduğu-
nu, bu yılki yanşmaya 56
ülkeden 1627 karikatür-
cünün 3000'e yakın eser-
le katıldığını belirtti.Seçi-
ci kurulun, PavelConstan-
tin, Kambiz Deram-
bakhsh, Vlilko Dikov, Ka-
dir Doğnıer, Ahmet Er-
kanh, Muhittin Köroğhı,
Ronald Libin, İsmet Lok-
man ve Tonguç Yaşar'dan
oluştuğu 18. Uluslararası
Nasreddin Hoca Karika-
tür Yanşmasf nda Büyük
Ödülü Çinli karikatürist
Zhang Jing kazandı. Ri-
cardo Bermudez. Miod-
rag Veückovic, Kamil Ya-
vuz, Julian Pena-Pai ve
Dinçer Pilgir, İstanbul
Menkul Kıymetler Borsa-
sı tarafından karşılanan
Basan Ödülü'ne değer bu-
lunduJar.
Yanşmada Kültür Ba-
kanhğı Özel Ödülü Ciosu
Constantin'e. TBMM
Özel Ödülü Fero Jablo-
novsky'ye, Türkiye Baro-
lar Birliği Özel Ödülü Ale-
sanderL'myarov'a, Hürri-
yet Gösteri Dergisi Özel
Ödülü Jin Hui'ye, Milliyet
Sanat Dergisi Özel Ödülü
Nicolae Ionita'ya, L'mut
Vakfı Özel Ödülü David
Johny'ye, Esenyurt Bele-
diyesi Özel Ödülü AKre-
do Lorenzo Martinera
Hernandez'e, TGC Özel
Ödülü Bahram Arjmand-
nia'ya, Basın Yayın En-
formasyon Genel Müdür-
lüğü Özel Ödülü MediBe-
lortaja'ya, Çankaya Bele-
diyesi Özel Ödülü \a U-
ang'a, tnsan Haklan Der-
neği Öze! Ödülü Vahed
TaghiZadehe.TGSÖzel
Ödülü Oleg Loktiev'e,
TMMOB Özel Ödülü Pe-
ev Tsochoya, TRT Özei
Ödülü Yu Hua Chun'a,
Yayıncılar Birliği Özel
Ödülü Sergey Savilov'a,
Türk-lş Özel Odülü Zhang
ZhengTî'ye, Mülkiyeliler
Birliği Özel Ödülü Elena
Tsuranova'ya, Avrupa Ko-
misyonu Özel Odülü
Zhang Zhong Dao'ya, Ka-
nkatürcüler Derneği Özel
Ödülü Angelo Campa-
ner'e, İstanbul Büyükşe-
hır Beledıyesi Özel Ödü-
lü Behiç Yalçın Avrancı-
oğhı'na, Cumhuriyet Ga-
zetesi Özel Ödülü Aristi-
des E. Hernandez Guer-
rero'ya, DİSK Özel Ödü-
lü Chen Xiu Fen'e, Kari-
katür Dergisi Özel Ödülü
Oteg Dergatchov'a, Nas-
reddin Hoca Özel Ödülü de
tsmai Biret'e verildi. Has-
let Sojöz, Karikatürcüler
Demeği tarafından Yılın
Karikatürcüsü seçildi.
Tarnrvaim Oduırert vemdi m
Liselilerin gözüyle
Cumhuriyetimiz
Kümîr Servisi - Tarih
Vakfi tarafindan Cumhuri-
yet'in 75. yılı etkinlikleri
çerçevesinde Milli Eğıtim
Bakanlığı'nın işbirliğı ve
Milli Piyango Idaresi'nin
desteğiyle düzenlenen 'li-
seli Gençlerin Gözüyle
Cumhuriyetimiz' Yerel Ta-
rih Yanşması'nda İstanbul
bölgesinde dereceye giren
öğrencilerin ödülleri veril-
di.
Türkiye genelinde 1504
öğrencinin 886 araştırmay-
la kanldığı yanşmaya İstan-
bul'dan katılan öğrenciler
bölgelere aynlarak değer-
lendirmeye alındı. Doç. Dr.
Ayhan Aktar, Prof. Dr.
Büşra ErsanlıBehar, Prof.
Dr. Kemal Beydilli, Prof.
Dr. AB thsan Gencer, Prof.
Dr. Stefan Yerasimos ve
Yrd. Doç. Dr. Gül To-
kay'dan oluşan yerel jüri-
nin birçok bölgedeki de-
ğerlendirmelerde birinci-
liğe ve ikinciliğe değerça-
lışma bulamaması dikkat
çekti. Adalar, Kadıköy ve
Üsküdar'ı kapsayan 1. Böl-
ge'den birinciliğe ve ikin-
ciliğe değer birçalışma bu-
lunamazken 'Bir Cumhu-
riyet Doktorunun Hayan'
adlı çahşmasıyla Bihter
Tömen üçüncülük ödülü-
nü kazandı. Beykoz. Pen-
dik, Ümraniye, Şile, Kar-
tal, Maltepe, Sultanbeyli
ve Tuzla'dan oluşan ikmci
bölgede yine birinciliğe ve
ikinciliğe değer bir çalışma
bulunamadı, üçüncülügü
'Hasreun BaşlayTp Bittiği
Yer: Haydarpaşa Gan' ad-
lı çahşmasıyla Ahu Ozmel
aldı. Beşiktaş, Beyoğlu,
Eminönü, Fatih, Sanyer ve
Şışli'yi içeren üçüncü böl-
geden >arışmaya katılan
EmirTümen Tarihin Için-
den tki Portre' adlı araştır-
masıylabınncı, MesutBü-
güide 'Cunıhuriyetin Isim-
SLZ Kahramanİarı: Ma-
raş'ta MiHi Mücadete' ad-
lı çalışmasıyla üçüncü ol-
du. Kırklareli, Tekirdağ,
Kocaeli ve Yalova'dan ka-
tılan çalışmalann da İstan-
bul bölgesi kapsamında de-
ğerlendirildiği yanşmada
Kırklareli'nden FuKa Ku-
nı'Kırklarefi Kocalîıdır b-
köğretim Okuhı' adlı araş-
tırmasıyla ikinciliğe, De-
niz Yamaner 'Kırkiareti
Musevi Tarihi' adlı araş-
ürmasıyla üçüncülüğe de-
ğer bulundu. Tekirdağ'dan
yanşmaya katılan çalışma-
lar içinde Güler Şengil'e
ait 'Bir MuhacirKövünün
Hikâyesi' adlı çalışması
ikinci olurken, Sinem Al-
kaya,ZeynepNaiçaa, Han-
detşkan ve Alper Coşkun-
çay'ın ekip çahşmasıyla
oluşturduklan 'Aİkav-aAi-
lesi ve Tekirdağlı Hiisevin
Pehüvan' adlı araştırma
üçüncülüğe değer bulun-
du. Kocaeli 'den katılan Şe-
ner Aktürk'ün 'tzmit-Se-
lanikKarşdaşnnnalı Şehir
Tarihi Projesi' adlı araştır-
ması birinci, Ezgi Oztürk
ve Recep Emre Adalı'nın
hazırladığı 'Şahbenderler
Konağı' adlı çalışma ikin-
ci, KevserÖğütçen'in 'Ak-
meşe Tarihi' adlı çalışma-
sı üçüncü oldu. Yalova'dan
LtkuCanTaner 'Yalova
Kâğrthanesi' adlı çahşma-
sıyla ikinci olurken Erhan -
Ergün 'Çoban Mustafa ve
Atatürk' araştırmasıyla
üçüncülüğe değer bulun-'
du.
Yeşim Eyüboğhı Belgrad'da
• Kühür Servisi - Öykü yazan Yeşim Eyüboğlu, 35. ;
Uluslararası Yazarlar Toplantısı için katılımcı olarak
Belgrad'a davet edildi. Bu yıl 'Bütünleşme Çağında ;
Çok Çeşitliliğin Meydan Okuması', 'Globalleşme ya -
da Bireyin Ruhunu Yitinşi' ve açık tema 'Bu Zamanda
Ne Söylemek Isterim?' temalan irdeleniyor.
'Geleceğini Biliyorum' adlı kitabı ile 1998 tnkılap
Kitabevi Öykü Odülü'nü alan Eyüboğlu'nun kitaptaki .
iki öyküsü de Sırpçaya çevrilecek. Rejisör, senarist ve ,
tjyatro oyuncusu Eyüboğlu, kendisinin kurduğu Tiyatro ,
Özgün Deneme'de pek çok oyunun rejisörlüğünü
yapmıştı. ,