25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EKİM 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tiirkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen: Eylemler inanca saygı istemi sınırlannı aştı 'Türhan, şerîat eylemine dönüştiTAJNKARA (AA) - Türkiye Baro- lar Birliği (TBB) Başkanı Eralp Özgen, geçen pazar günü bazı iller- ie yapılan türban eylemlennin, :umhuriyeti yok edip teokratik bir devlet kurma. laik hukuk düzenini kaldınp şerıat düzenini getirme ey- lemi haline dönüştüğünü savundu. Özgen. TBB Merkezi'nde dü- zenlediği basm toplantısmda dış gelişmeler, iç politıka ile yargıda- ki güHcel konulara ilişkin görüşle- rini açıkladı. Dış politikadaSuriye ile yaşanan krizin diplomatik giri- şimlerle çözülebilecek gibi gözük- tüğünü kaydeden Özgen, bundan mutlulukduyacaklan- nı ancak ülke bütünlü- ğünün söz konusu ol- duğu bir durumda Türkiye"ye yönelık tehditlerin kaynağını oluşruran bir ülkeye karşı takınılan tavn son derece olumlu karşıladıklannı belirt- ti. Fransa'da yakalanan AJaattin Çakıa'nın çeşitli kişilerle telefon görüşmelerine ilişkin kasetlere de değinen Eralp Özgen. "Bukasede- rin basına yansıy an içerikleri doğ- ru ise bugüne kaidar politikacu em- niyet, mafya üçgeni diye söz ettiği- miz oluşumun ashnda politikacı- emniyet-holding-mafya dörtgeni olduğunu, Türk ekonomisinin de giderek mafya tarafuıdan yönetü- meyebaşlandığını anlıyonız" dedi. Toplumun boğazına geçirilen ve onun ha>atını tehdıt eder hale gel- miş bir "mafya çemberi" bulundu- ğunu ilen süren Özgen, demokra- tik rejimi devam ettirmek, temiz toplum, saygın bir toplum için bu çemberin rnutlaka kınlması gerek- tiğini anlattı. Özgen, bunda en bü- yük görevin maryanın üzerine ka- rarlılıkla gitmesi gereken hüküme- te düştüğunü kaydetti. Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkmdaki mahkûmiyet karannın kesinleşmesi üzerine yapılan gös- terilerin, yayınlann devletm teme- li olması gereken adalet sistemine karşı bir saldırv niteliği aldığını vurgulayan Özgen, yargı kararlan- nın eleştirilebileceğini ancak bu- nun hukuk çerçevesinde yapılma- sı gerektiğini söyledi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile mahkûmiyet hükinünü onayla- • Eralp Özgen, türban eyleminin cumhuriyeti yok edip teokratik bir devlet kurma, laik hukuk düzenini kaldınp şeriat düzenini getirme eylemi haline dönüştüğünü söyledi. Temiz toplum için "mafya çemberi'"nin kınlması gerektiğini belirten Özgen, hükümeti göreve çağırdı. yan Yargıtay üyelerine karşı tehdit, hakaret ve hedef gösterme haline dönüşen yayınlara dikkati çeken Eralp Özgen, "Yargıç ve savcüara hakaret etmek. onlan hedef göster- mek, onlara tehdit ve hakarette bu- lunmak adalet sistenıimLn felce uğ- raür. Adalet çökersedevletyüahr ve bugün yargıya hakaret edenler de bu yıkmtmın alünda kaür" diye ko- nuştu. "Seçilenlersecimlegider'' sloga- nının da, suç söz konusu olduğun- da ge5erli olmayacağına dikkati çe- ken Özgen. seçilenlerin yasada suç sayılan fıilleri işleyip cezalandınl- mama gibi bir ayncalıklannın ola- mayacağını belirtti. Erdoğan'ın mahkûmiyet kara- nndan sonra ABD'nin Istanbul Başkonsolosu'nun açıklamasını da eleştıren Özgen, "Türk ulusu, tam bağunsızhk ükesinin bilinç ve heye- canını duymaktadır. Sevr özlemci- lerine asla taviz verilmeyecektir. Gönlümüz Sayın Büyükşehir Bele- diye Başkanı'nın Başkonsolos'u mudu bir ifadeyle dinlemekyerine, onususturmasmı ve'Bızım iç işle- rimize ve yargı kararlanmıza kanş- mayın' demesini dilerdi" dedi. 'Hedef cumhuriyet' Eralp Özgen, geçen pazar günü bazı illerde "türbanaözgüriük" adı altında yapılan eylemlerin "inanca saygı ve düşünceye özgür- lük" adına yapıldığını an- cak bu eylemler sırasında taşınan "Başörtüsüzulmü 75 yaşuıda" pankartının, amacın cumhuriyet reji- mine yönelik olduğunu açıkça gösterdiğini kay- detti. Bu eylemin cumhu- riyeti yok edip teokratik bir devlet kurma, laik hukuk düze- nini kaldınp şeriat düzenini getir- me eylemi haline dönüştüğünü ifa- de eden Özgen, "Türban eyleminin inanç konusu olmaktan öte cum- huriyet karşıtlannın siyasal bir gös- tergesi olduğunu, türbanın siyasal bir simge olarak kullanıldığını bir kezdahagöstermiştir'' diye konuş- tu. Politikacılann bu konuyu siyasi malzeme yarjmaktan vazgeçmele- rini isteyen Ozgen, "Şeriatçüann, siyasal lslamcılann özlemleri ger- çeklesmeyecektir. Çünkü Atatürk devrim ve ilkelerine. laik cumhuri- yete inanmış kitleler Atatürk'ün verdiği görevi yerine getirecek, cumhuriyeti her koşulda koruya- cak ve savunacaklanhr" dedi. İHVde türban inadı Yanm milyonu aş- kın kı/ öğrencinin ögrenim gördüğü imam-hatip lisele- rinin müdürleri, Milli Eğitiın Ba- kaıüığVnın kılık kjyafet genelgesini uygulamamakta ısrar ediyor. E yüp, Ümraniye, KadV- köyimam-hatipB- selerinin müdürle- ri, kdık kryafet ge- nelgesinde. öğren- cilerin yalruzca Kuranderslerinde başlannın örtülü olabileceğiııin be- lirtilmesinekarşın, kız öğrencilerin bütün derslere rürbanla girmesi- ne ve okul içinde törbanla dotaşma- lanna göz yumu- yorlar.FP'li Istan- bul Büyükşehir Belediyesi de i- mam-fıatip lisele- rinin bulunduğu bölgelere kız öğ- renciler için özel İETT otobusleri tahsis ediyor. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) MUFETTIŞLER DEVREDE Yargıda irtica soruşturması lyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Bakanhğı'nın, adlı ve idari yargıda "tarikat bağlanülan olduğu, tarikat ör- güttenmesinde rol oynadıklan, kadın eli sıkmadıklan ve ha- rem-selanüucuyguladıklarT gerekçesıyle 40 yargıç ve sav- cı hakkında başlanığı soruşturmanın kapsamı genişletildi. Bakanlıkta görevli yaklaşık 120 müfettişin, şimdiye kadar gelen ihbarlar üzerine hemen hemen tüm kentlerde soruş- turmaya koyulduklan bildirildi. tlk aşamada sıcil dosyalan üzerinde inceleme yapan mü- fettişlerin, daha sonra gittıkleri il veya ilçenin askeri ve sı- vil yetkılıleri ile temasa geçip yargıç ve savcılar hakkında özel bilgiler topladık- lan belirtildi. Alınan bilgiye göre müfettiş- ler, yargıç ve savcüar hakkında "Eşlerinin veya kız çocuklannın türban takıp takma- djğı, çocuklannın hangi okula gittıkleri, Gürüz'den türban ^ uyarısı HATAY (Cumhuriyet) - Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Kemal Gü- riiz, rektörleri üniversitelerde kılık kıyafet kurallannın sıkı uygulanması konusundayeni- den uyardı. Reİctörler Komitesi'nin dûn Hatay'da yapılan toplantısuı- da görevlileri uyaran Gürüz, bu konuda her türlü önlemin alınmasını, gerekirse öğrenci- lerin ailelerine mektup yazıla- rak bilgi verilmesini istedi. Üniversitelerce öğrenci veli- lerine gönderılecek mektup ise şöyle: "Yürürlükteki ka- nun ve yönetmelikler ile Ana- yasaMahkemesi,idariyargjve Avnıpa İnsan Haklan Komis- yttnu kararlanna göre, kamu görevlUerinin ve öğrencilerin başörtüsii Oe üniversitelere gir- raesi disiptin suçu oiuşrunnak- tadır. Türkiye Cumhuriye- n'nde göre\ yapan tüm yöne- tici ve öğrencilerle. her düzey- deki personelin bu kararian gecikdrmedenyerinegetirme- â kanunlarımız gereğidir. Bu tususun gerçekleşmesi veveli- abulunduğunuz öğrendmizin »erhangi bir disiplin cezası al- namasL eğitimini aksatma- lan tamamlaması için gerekti cikuıi yapmanızı. uyan ve fğütterde bulunmanızı, soru- •un çözümii konusunda bize 'arduncı olmamzıdiöyorum." mesai saati dışında kimlerie irtibaüı ol- duklan,boş zamanla- nnda veya hafta son- lannda nerelere git- tikleri, hangi yayınla- n izledikleri ve ne tür etkinlikler içinde bu- lunduklan ve zaafla- nnın neler olduğu" konulannda bilgi top- luyorlar. Cezaışleri Genel Müdürlüğü'yl e koor- dineli olarak çalışan müfettişlerin raporla- nnda suç unsuruna rastlanırsa. Teftiş Ku- rulu Başkanlığı tara- findan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku- rulu'na götürülecek. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başka- nı Eralp Ozgen Erci- yes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakülte- si'nde türbanlı öğren- cilerin okula kayıtla- nnm yapılmaması ne- deniyle Dekan Prof. Yunus Akçamür ve okul idarecileri hak- kında soruşturma açan Yozgat Cumhu- riyet Başsavcısı Reşat Petek hakkında Ada- let Bakanlığı'na suç duyurusunda bulun- du. Petek, önceki gün yaptığı açıklamada •'lirbanlı öğrencilerin okula devam etmelerinin yasal hak- aıolduğunu" savunmuştu. Özgen Adalet Bakanlığı'nadün »ediği dilekçede, Anayasa Mahkemesi'nin Mart 1998 yı- ıxia verdiği bir karan anımsatarak şöyle dedi: "Anayasa Vlhkemesi'nin bu karanna karşm 'yasal haklan olmalan- ıakarşın türbanlı öğrencıleri okula almayan" şeklinde bir ,sı yazabflen Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı, boylece Ana- ,-aB Mahkemesi kararuu hiçe saydığını göstermis ve anaya- >^un 153. maddesine ay kın da\ ranmışür." )zgen, türban lehindeki karanna Din Işleri Yüksek Ku- -mu'nun bir fetvasım dayanak gösteren Edirne tdare Mah- c&eıesı Başkanı AH Kazan'ı da Adalet Bakanı Hasan De- iHİcurdu'na şikâyet etmiştı. Denizkurdu, bunun üzerine so- ~*urma başlatmıştı. MU Atatürk Eğitim Fakültesi'nde türbanlı öğrencilerin kayıtlan yapılıyor 'YOK genelgesi uygulanmıyor' YTJSUF ZİYA AY Marmara Üniversitesi'nde YÖK'ün türban yasağı deliniyor. YÖK'ün, türbanlı ve şakalu, _J öğrencilerin üniversitelere ' "'• giremeyecekleri yönündeki genelgesine karşın türbanlı öğrenciler, Marmara Üniversitesi (MÜ) Atatürk Eğitim Fakültesi'ne serbestçe gırebiliyor ve kayıt yenileyebiliyorlar. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecekteki öğretmenlerini yetiştirmek üzere kurulan Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi, YÖK'ün tüm • Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecekteki pğretmenlerini yetiştirmek üzere kurulan Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi, YÖK'ün tüm ••"'• -'üniversitelerde türban yasağı jgetiren genejgesini Rb "! "! - ' uyguramıyor. ! üniversitelerde türban yasağı getiren genelgesini uygulamıyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz imzasıyla tüm üniversitelere gönderilen ve türbanlı öğrencilerin üniversite kampuslanna ya da binalanna alınmamalan yönündeki Istanbul Bölge İdare Mahkemesi karannın tüm üniversitelerde uygulanmasıru içeren genelge, MU Atatürk Eğitim Fakültesi'nde uygulanmıyor. Üniversiteye türbanlı fotoğraf bulunan kimliklerle serbestçe girip çıkabılen türbanlı kız öğrencilerin kayıtlan, öğrenci işleri biriminde hiçbir engelle karşılaşılmadan yapılabıliyor. YÖK'ün, geçen günlerde yayımladığı genelgeyle uyulmasını istediği Istanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin karannda şöyle deniliyor: "Anayasaya, laiklik ilkesine ay kın oian ve yükseköğretimin amaç ve düzeniyle bağdasmayan özgürlük savunuiamaz ve korunamaz. Yükseköğretinıia •• ı • dersliklerinde ve UgiK yerlerde dinsel inantları simgeleyen belirtilerden ve yükseköğretimde kanşıklık ve karmaşa yaratan ve huzur bozan durumlardan uzak kalınması zorunluhığu gözetüdiginden, laik eğitim kuralına ve yükseköğretim ilke \e amacına ve yükseköğretimin düzeninin sağlanmasma aykınnk teşkii eden eylemlerin demokratik bir hak otduğu savunuiamaz." Bahçelievler'de referandumlu hizmet Bahçelievler Belediye Başkanı Saffet Bulut, daha önce belediye sınıriarındaki ay dınlatma sLstemi için yapılan halkoy lamasının, Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde yaya trafiğine açılan bölgede de uygulandığını ve tüm binalann ön cephelerinde kullanılacak rengin referandum ile belirlendiğini beBrtti. E-5 üzerindeki altgeçit çahşmalannın da hızla devam ettiğini belirten mimar Saffet Bulut, "AJtgeçh ve kolektör için E-5'in ahmda yoğun biçimde çanşryoruz" dedi. Bulut, 1 rriryon lira y atınmla gerçekleştirilen altgeçitin kazık ve betonlama çahşmalannın tamamlandığnu kaydetti. Yurtdışına kaçan işadamının arkadaşı Bozdemir, sorgulamaya alındı Evcil'in şirket defterleri inceleniyor LEVENTGENCELLt BURSA - AJaattin Çakıa'nın kasası olarak nitelendirilen Bursalı işadarm Erol Evcil'e ait şirketlerin defterlerine, îstanbul ve Bursa mali polisinin ortaklaşa düzenlediği operasyonlarla el konulduğu öne sürüldü. Ülkücü mafya elebaşısı AJaattin Çakıcı'yla yaptığı telefon görüşmeleri kamuoyuna yansıyan ve Çakıcı'nın Fransa'da yakalanmasından hemen sonra yurtdışına kaçan Erol Evcil'in yakın çalışma arkadaşlanndan olduğu bildinlen Bayram Bozdemir'in, Bursa Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Büro Amirliği ekipleri tarafindan sorgulandığı ve ilk sorgusunun ardından tstanbul Emniyeti'ne teslim edildiği öne sürülüyor. Bozdemir'e sorguda daha çok kara para aklama organizasyonlanna yönelik bilgisinin olup olmadığının sorulduğu öğrenildi. Sadece Iş Bankası'ndan aldığı 150 milyon dolarlık krediyle banka piyasasını kanştıran ve Iş Bankası Genel Müdürü Ünal Korukçu'nun istifasına neden olan Erol Evcil'in şirketlerinde telefonlara çıkanlann "Olağanüstü bir şey yok. Bayram Bey yülık iznini kullanıyor" dedikleri öğrenildi. Cumhuriyet'in ulaştığı bilgiler, Bayram Bozdemir'in Eze Zeytincilik Gıda Inşaat ve Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ ve Erin lnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin yönetim kurulu üyesi olduğunu ortaya koyuyor. Mafyayla ilişkileri aylardır bilinen ve son kasetlerde adı çok sık gündeme gelen Erol Evcil'in polis kökenli eski kurmaylannın yaklaşık bir yıl önce Evcil'in yanuıdan aynldıklan öne sürülüyor. Bursa'da uzun yıllar Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini yapan Yusuf Ilhan ile Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde görev yapan başkomiser ve komiser düzeyındeki eski polislerin de son dönemlerde llhan'la birlıkte Evcil'i terk ettikleri öne sürülüyor. Cumhuriyet'e son gelişmeleri yorumlayan bir kaynak, "PoUs Evcil'in üzerine gitmekte geç kaldı. Erol E vciL tabir yerindeyse elini kolunu saüaya saUaya yurtdışına gittL Şirketlerinde ismen sorumluluk alan alt düzey yöneticiler var. Örneğûı Erol Evcirbı babası Salıh Evcil'in yönetim kurulu üyelikleri bulunuyor. Ama Salih Evcü, köyünden dışanya çıkmamıstır. Polis, elini daha çabuk rutsaydı, operasyonlara aylar önceden başlasaydı, Erol Evcfl bugün yurtdışında bulunmay acaktı"' diye konuştu. Bursa Emniyet Müdürü Kemal Bayrak, Çakıcı- Evcil telefon görüşmelerintn kamuoyuna yansıdığı günlerde bir soru üzenne, "Gazete haberleri ve bantlarla is yapmayız. Genei müdüriüğün bu konuda talimab yok. Talimat olursa gereğini yapanz" demişti. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Devlet ve Din Eğitimi Geçen cumartesi qünü Akatlar Kültür Merkezi'nde oturum başkanlığınfllhan Selçuk üstadımızın yap- tığı ilginç bir panele katıldım. TUSES, TESAV ve Fri- edrich Ebert Vakfı'nın CHP şemsiyesi altında dü- zenlediği üç günlük bir program çerçevesinde yapı- lan bu paneide, "2000'li Yıllarda Nasıl Bir Cumhu- riyet ve Demokrasi" başlıklı bir tebliğ sundum. Pa- nelin yorumculan Uğur Alacakaptan, Tarhan Er- dem, Meryem Koray ve ilhan Tekeli idiler. Bu yazı çerçevesinde amacım, bu programı ve bu paneli anlatmak değil. Zaten toplantılar kasede alın- dı ve yakında kitap olarak yayımlanır. Amacım, teb- liğimin sonrasındaki yorumlamalar sırasında, değer- li bir yorumcunun, din eğitimi ve devlet bağlamında ortaya koyduğu görüşleri tartışmak. (Polemik yorgu- nu olduğum için isim vermiyorum...) Bu değerli yorumcumuz, devletin din eğitimi ver- mesine karşı çıkıyordu. "Daha ilkokuldan başlamak üzere din bilgisi dersinin ne gereği var?" diyordu. "Devletin Kuran kurslanna müdahale etmesi de de- mokrasiye aykındır. Devlet daktilo kurslanna karışı- yormu? 40.000 Kuran kursu varmış, daha çok ol- sa ne olur?" diye devam ediyordu. Doğrusu, yorumculann yapacaklan yorumlan ya- nıtlamak gibisinden bir niyetim yoktu. Fakat böyte- si biryorumu yanıtsız bırakmanın yanlış olacağını dü- şündüm ve yeniden söz aldım. Burada öncelikle, "din eğitimi" kavramı karıştın- lıyordu. İlk ve ortaöğretimde zorunlu din dersleri ko- nulması başka bir şeydir, devletin ülke içindeki din eğitimine kanşmak istemesi ve bu eğitimi kontrol et- mesi bambaşka bir şey. Devletin ilk ve ortaöğretimde zorunlu din dersleri koyması hususu tartışılabilir bir konudur. Hele biz- deki uygulamada gözlediğimiz üzere, din bilgisi der- sinde sadece Islamiyet ve Islamiyetin bir mezhebi temel alınıyorsa, buna karşı çıkmanın belli bir man- tığı olabilir. Fakat devletin din eğitimini kontrol etmesine kar- şı çıkmak, Türkiye gibi ülkeler açısından tam bir "ha- rakiri" davetidir. Devletin çok sayıdaki tanımları arasında, benim çok sevdiğim bir tanım, "Devlet güç ve silah kullan- ma tekeline sahip bir kurum ve örgüttür" tanımıdırı Gerçekten çağdaş devlet, özel nedenlerden ötüru izin verdiği insanlann dışındaki insanlara güç ve si- lah kullanma izni vermez. Eğer güç kullanımı gere- kiyorsa, bunu devletin görevlileri yapar. Bu nedenle devlet, vatandaşlanna özel izinle si- lah kullanma ve bulundurma ayncalığını tanısa bile, bunu ancak hafif silahlar için yapar. Peki devlet, vatandaşlannın ağır silahlar bulun- durmasına ve kullanmasına neden izin vermez? Bunun net bir yanrtı vardır. Devlet, vatandaşlan- nın ağır silahlar bulundurmasına ve kullanmasına izin vermez, zira, sorumsuz ellerdeki o silahlar bir gün kendine yönelebilir. Ve devlet bu riski taşımaktansa, yolu baştan kesmek ister. Devletin din eğitimini kontrol etmek istemesinin ar- dında da aynı neden yatar. Peki o zaman şu soru gündeme gelmeyecek midir? "Din bir silah mıdır?" Bana sorarsanız, din bir silah değildir ve hele Is- lamiyet kesınlıkle siyasal mesajlar içermediği gibi, si- yasal talepleri de yoktur. Ama, eğer bana sorarsa- nız... Birtakım insanlar Islamiyeti öyte yorumlamaktadır- lar ki, pekâlâ, din bir silah biçimine dönüşebilmek- tedir. Kimi Müslüman ülketerde bunu acı bir biçim- de gördüğümüz gibi, ülkemiz içinde de Islamiyeti böyte yorumlamak isteyen gruplar vardır. Peki bu durumda devlet ne yapacaktır? Devletin yapması gereken şey, Islamiyetin böyle yanlış yo- rumlamalarla, bir silah ve düzene bir tehdit biçimi- ne dönüşmesini engellemekfr. Ve devletin bunu başarabilmesinin tek yolu da din eğitimini kontrol etmek ya da din eğitimini bizzat üstlenerek Islamiyeti bir silaha dönüştürmek ısteyen- lere fırsat vermemektir. Parteldeki yorumcumuz, "demokrasi adına" ko- nuşuyordu. "Demokratik bir toplumda, devlet neden din eğitimi versin?" diyordu. Gerçekten kulağa hoş geliyor. Ama boş laf bunlar. "Madem demokrasi istiyorsunuz, her türlü silahın sat;ş/n/ serbest bırakalım o zaman" dedim; "ı'nsan- lar canlan isterse top satın alsmlar, isterse tank sa- tın alsmlar. Zaten, o fiyata satılan arabalan satın alı- yoriar. Hoşunuza gidermi" diye sordum. Gitmedi tabii. Ama en aydın insanlanmız bile kont- rolden çıkmış ve yanlış yalan yorumlarla siyasallaş- tınlmış bir dinin, atom bombasından çok daha yıkı- cı ve tehlikeli olabileceğini göremiyorlar. Oysaki bunu görebilmek için tarih okumaya bile gerek yok. Sadece gazete okusalar yeter... ADT'de Mutlu Son' Çete-din bezirgânı ilişkileri sahnede AMCARA (AA) - An- kara Devlet Tiyatrosu, 1998-99 sanat sezonuna "çete-din bezirgânı-kar- tel" ilişkilerini anlatan bir oyunla "merhaba" dedi. Ünlü tiyatro adamı Bertolt Brecht'in kaleminden bu üçlü arasındaki çıkar iliş- kilerini hicveden "Mutlu Son-Happy End", bas.kent izleyıcisiyle buluştu. Sezonun en iddialı ya- pıtlarından olan "Muthı Son", tiyatro ustası Ber- tolt Brecht'in doğumunun 100. yıldönümü dolayı- sıyla kutlanan "BrechtYı- h"nda başkente armağan edildi. Yücel Erten'in perdeye aktardığı oyun, Amerika- Ankara hattında Hollyvvo- od tarzı müzikal bir kome- di...Oyunda. çetelerin ba1 şı, mafya babası "Çanrü'' BiIICracker'ı ünlü tiyatro oyuncusu Çetin Tekindor sahneye taşıyor. Din taci- ri Kutsal Ordu'nun gangs- ter Bill'e gönül veren ele- manı Lillian HoHday'i Tü- lay Çimenser başanyla ız- leyiciyle buluştururken, Ordu'nun Albay'ı Schre- iner rolünde Hüseyin Soy- salan başkentlilen selam- lıyor. Holly^ood fılmleri- nin "şaşmaz" mutlu son- lannı tatlı bir şekılde ala- ya alan oyun, bira salo- nunda gizli işler çeviren Bill ve çetesinin başından geçenleri konu alıyor. Bira salonunda soygun planlan yapan karanlık çetenin yaşantısına bir gün sokaklarda din \ e tn- cil üzerine konuşmalar yaparak geçimini sağla- yan Kutsal Ordu'nun ele- manı Lilian Holıday'in girmesiyle başlayan oyun- da, Lilian Bıll Cracker'a gönül verince ışler değişi- yor. Aslmda "din tüccar- hğf" yapan Kutsal Or- du'nun amaçlannın da çe- teden farklı olmadığını gösteren oyunda, giderek iki grup arasuıdaki ilişki- ler iç içe giriyor ve bütün- leşiyor. Zaman zaman Türki- ye'ye de göndermeler ya- pan yapıtta, Gangster Bill, çete elemanlanndan bıri- sine "Şimdi bir tane çaka- nm" deyınce diger mafya üyesi de Tekindor'a, "Sen, zaten Çakıcılar'ın şubesi- sto" karşılığını veriyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear