22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4OCAK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER R u v H n yapıtaşma ile mücadele • İstanbul Haber Servisi - Kadıköy Belediyesi İmar Müdürü Sadık Semih Kayhan, kaçak yapılaşmanın önüne geçilebilmesi için devletin kaçak yapılara prim vermekten bir an önce vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Kayhan, yasalann yetersizliği, yönetimlenn oy ya da bağtş gibi kaygılarla taviz vermeleri, belediyelerin plan yapmamalan. yeterli donanım ve yetkili personel olmaması, personeli teşv ik edici yasalann bulunmayışı ve imar affının. kaçak yapılaşmayı teşvik eden nedenlerin başında geldiğine dikkat çekti. Hizöullahçılar tutuklandı • BATMAN (Cumhurivet) - Batman'da 1994-1996 yıllan arasında işlenen 12 faili meçhul cınayete adlan kanşan 12 Hizbullah mensubundan 6'sı çıkanldıklan mahkemece tutuklandı. Batman Asliye Ceza Mahkemesi'nde önceki gece 24.00'e dek süren duruşmada. cinayet ve yaralama eylemlerine kanştıklan tespit edilen Seyfı Bademci, Mehmet Keskin, Seytan Ekinci, M. Salih Aslan. Resul Güngör ve Mehmet Güngör tutuklanarak Batman Cezaevi'ne gönderildi. Sanıklann, örgütsel faaliyetlerde bulunmak ve adam öldürmek fiillerini içeren suç dosyalan Diyarbakjr Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevkedildi. 'Şeytan üçgenine hayıp' • İstanbul Haber Servisi - Emeğın Partısı Genel Tüzel, gglitikasımn iflasının ardından oluşan ABD- Türkiye-lsrail 'şeytan üçgeni'ne karşı olduklannı bildırdı. Partisinin Ortadoğu halklanyla kardeşliğe önem verdiğini belirten Tüzel. 5 Ocak'ta Akdeniz'de başlayacak askeri tatbikatı protesto ettiklerini ifade etti. EMEP îstanbul tl Başkanı Mehmet ldlınçaslan da, yann istanbul Israil Konsolosluğu önünde bir basın açıklamasıyla askeri tatbikatı protesto edeceklerini açıkladı. SİP üyelerine saldırı • İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu tstıklal Caddesi'nde Sosyalist Iktidar gazetesi satışı yapan SİP üyelerine, MHP'lı olduklan ileri sürülen kişilerce bıçaklı saldın yapıldığı bıldirildi. Yapılan yazılı açıkJamada. saldında SİP üyesi Yüksel Erdem'in, aldığı bıçak darbeleri sonucu ağır yaralandığı ve durumunun ciddiyetini koruduğu kaydedildi. Anne-çocuk eğitiminin önemi • İstanbul Haber Servisi - Anne Çocuk Eğıtım Vakfi (AÇEV) Genel Koordinatörii Ayla Göksel, okul öncesi eğitimin insan hayatının en önemli devrelerinin bıri olarak değerlendirildiğini belirterek, Türkiye'de çocuklann yüzde 92'sinin okul öncesi eğitim almadîğinı ve her dört anneden birinin de okuma-yazma bilmediğini söyledi. Dudullu'da yangın • İstanbul Haber Servisi - Ümraniye/Aşağı Duduflu'da, plastik eşya ûreten 4 katlı bir fabrikanm çatı katında çıkan yangın, çevreye yayılmadan söndürüldü. Elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangında can kaybı olmazken fabrikanın çatı katı kül oldu. Başbakan Yılmaz, Kutlu Savaş'ın çalışmasını önümüzdeki hafta içinde teslim alacak Susurluk için geri sayımANKARA (ANKA) - Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nu önümüzdeki hafta içinde teslim alacağını belirtirken, hükümet olayla bağlantılı kamu görevlilerinin pişmanlık göstermesi halinde affını içeren ve TBMM gündeminde bekleyen yasa teklifıni geri çekerek tasan haline getirmeye karar Cüneydoğu sorunu verdi. Yılmaz, partisinin son Başkanlık Divaru toplantısında kurmaylannın sorulannı yanıtlarken, "Rapor bitmek üzere. Getirip bana verecekler. Raporun ne kadan açıklanabilir, ne kadan açıklanamaz, buna raporu inceledikten sonra karar vereceğiz" dedi. Raporla olayın bütün karanhk noktalannın aydınlanabileceğine ilişkin şüphelerini dile getiren Yılmaz, "Ben raporun gereğini yerine getireceğim. Yani savcüara teslim edeceğûn" dedi. Mehmet Ağar ile Sedat Bucak'ın dokunulmazlıldannın Susurluk olayı ile bağlantılı olarak kaldırılmasının ardından, tüm yönleriyle ortaya çıkmasını sağlamak üzere olaya bir biçimde kanşmış kamu görevlilerinin pişmanlık göstermeleri ve itiraf etmeleri halinde affinı içeren yasa tasansınm hazırianmasına hız verildiği belırtildi. Hükümetin TBMM gündeminde bulunan aynı içerikteki yasa teklifinı geri çekmeyi ve yasalaşmasına hız kazandırmak için tasan haline getirmeyi planladığı ifade edildi. Söz konusu yasa çıkmaksızın savcılık soruşturmasının istenilen sonucu vermeyeceği de belirtildi. Kozakçıoğlu Kürtçe eğitime destek verdi ANKARA (ANKA) DYP Genel Başkan Yar- dımcısı ve eski OHAL va- lilennden Hayri Kozakçı- oğlu, Güneydoğu sorunu- nun çözümü için "gerçek demokrasinin ve insan haklannuı uygulanması- m" isterken "berkes iste- diği dilde eğitim, istediği dilde radyo yayını yapabil- sin" önerisiyle Kürtçe radyo ve Kürtçe eğitim is- teklerine destek verdi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği de yapan Hayri Kozakçıoğlu, Güneydo- ğu'da boşaltılan köylerin sorunlannı incelemek üzere oluşturulan araştır- ma komisyonunda çeşitli önerilerde bulundu. Ko- zakçıoğlu'nun önerilen komisyon raporunda da yer aldı. Kozakçıoğlu, köyünü terk edenler ara- sında ciddi bir araştırma yapılarak geri dönmek is- teyip istemediklerinin be- lirlenmesini istedi. Ko- zakçıoğlu, araştırma so- nucu ne kadar insanın kö- yünü boşaltıp nereye gıt- tiğinin saptanmasını, ya- şama koşullannın belir- lenmesini, köyüne geri dönmek isteyenler belir- lendikten sonra ekono- mik bakımdan kendileri- ni doyurabilecekyerleşim bınmlerinın saptanması- nı istedi. Kozakçıoğlu, Güneydoğu sorununun çözümünde "mutlaka gerçek demokrasinin ve insan haklannuı uygulan- masından yana olduğu- nu" belirterek şu görüş- lere yer verdi: "Türkiye'de yaşayan insanlann büyük bir bö- lümü muhtetifetnik grup- lara sahip, ben dahil. Or- ta Asya da dahil benim gö- rüşüm, Türk yok. Bakın Tûrkmen var, Kırgız var, Kazak var. Azcrilerin dı- şında hiçbiriyle Tiirkçe de konuşamrvoruz. Vani, bu Anadolu insanı Kürdüy- le, Çerkeziyle, Abazasıy- la, Gürcüsüyle ayn bir u- lus, ayn bir millet ounuş. O nedenle burada yaşa- yan insanlann bence or- tak değerlerine göre öz- gürtüklerin hepsinde her- kesle başla>an cümleler kurmak lazım. Nedir; herkes istediği dili kullan- makta serbesttir. Herkes istediği dilde eğitim yapa- bilir. Herkes istediği dilde radyoyaraı yapabilir. Bu- nu kovduğunuz zaman bütün eknik gmplar ara- sındaki probkmi de kal- dınrsınız. İsteyen,dinlete- biiecekse ghsin Çerkezce rad>T) kursun, isteyen din- letebflecekse Abazca rad- yo kursun." ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Promosyon çılgınlığı televizyon kanallarına da sıçradı. çeteye muhalefet yasak Tahliyeistemeyen hâkime soruşturma ANAP'lı Yaşar Okuyan, DYP Genel Başkanı'na yüklendi 'Çifler'in başı fena dertte' DEVRÎM SEVİMAY _ Adalet Bakanlığı, Ömer Lütfü Topal davası sanıgı özel timcilerin tah- liye karanna muhalefet şerhi koyan Hâkim Suzan Yaltı hakkında "basına demeç verdiği'' gerekçe- siyle soruşturma başlattı. Kamuoyunda kumar- haneler kralı olarak tanı- nan Ömer Lütfü Topal'ın 28 Temmuz 1996'da San- yer'de öldürülmesiyle il- gili Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde göriilen davada yargılanan Özel Timci Ayhan Çartan, Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy ve Topal'ın iş orta- ğı Ali Fevzi Bir, 24 Ka- sım'da göriilen son duruş- mada 250 milyon lira ke- falet karşılığında tahliye edilmişlerdi. Başkanlığı- nı, katliam sanığı Haluk Kırcı'nın firanna neden olan polisler hakkında da beraat karan veren Hâkim Neylan Feke'nın yaptığı mahkeme heyeti, tahliye gerekçesini "delillerin toptanmıs ounası"na da- yandırmıştı. Susurluk da- vasında son tutuklu sanık- lann da salıverilmesi ne- deniyle kamuyoyunun büyük tepkisini çeken tahliyelere mahkeme he- yetinde tek karşı çıkan üye Hâkim Suzan Yaltı ise "kanıtlann tam olarak toplanmamış olması" ne- deniyle tahliye karanna muhalefet şerhi koymuş- tu. Adalet Bakanlığı'nca hakkında soruşturma açı- lan Yaltı, konuyla ilgili sorulanmıza yanıt verme- di. İstanbul Haber Servisi - ANAP Ge- nel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, 1998'in DYP Genel Başkanı Tansu ÇSDer için, Yargıtay'da görülen Parsa- dan davası ve eşi Özer Uçuran ÇU- ler'in Ankara'da yargılandığı resmi ev- rakta sahtecilik davası ile TBMM'de mart ayında gündeme getirilecek mal- varlığı dosyası nedeniyle çok sert ge- çeceğini söyledi. Yaşar Okuyan, dün ANAP İstanbul ll Merkezi'nde bir basın toplantısı dü- zenledi. Türkiye'nin 1991'den bu ya- na kısır iç çekişmeler yüzunden önem- li uluslararası gelişmelerin dışında kal- dığını belirten Okuyan, 1998'de ülke- nin önümüzdeki 50-100 yılını etkile- yecek Bakü-Ceyhan petrol boru hattı ile Türkmenistan'dan Türkiye'ye do- ğalgaz boru hattı gibi "mega projeter" üzerinde önemle durulacağını söyle- di. Bu projelerin gerçekleşmesi halin- de Türkiye'nin bölgesinde siyasi ağır- lığınm artacağını vurgulayan Okuyan, mart ayında bu konuda da yeni geliş- melerin gündeme geleceğini belirtti. YaşarOkuyan, hükümetin yüzde 70 • ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, enflasyonun yüzde 90'lara tırmanmasında asıl suçlunun •REFA.HYOL hükümeti olduğunu belirtti. Okuyan, 1998 yılınm Tansu Çiller için çok sert geçeceğini söyledi. olan enflasyonu yüzde 90'lara çıkar- masını nasıl değerlendirdiği yolunda- ki soruyu da, "REFAHYOL hüküme- tinin denk bütçe di\ e ortaya çıkmasın- dan sonra 25 katrilvnn lira açık oldu- ğu görüidü. Aslında ortada denkdeğiL bütçe de katananuşü. 55. hükümet bu nedenie ek bütçe çıkarmak zonında kalnuşür. Enflasyonun yüzde 90'lara çıkmasının sorunüusu REFAH- YOLdur" biçiminde yanıtladı. Okuyan, DYP tarafından Genelkur- may'a verilen muhtırayı anımsatarak, "Muhûra 3-4 gün ortada kakh. Sonra Tansu ÇillerJan Darkgibi orta>a çıka- rak'Bengönderdim' diye kahraman- uk yapmaya kalkb" dedi. Çiller'ın 1991 ile 1997 arasında edindiği mal- lannın mutlaka hesabını vereceğini be- lirten Okuyan. şunlan söyledi: "Saym Çilkr'in başı hakikatendert- te. Parsadan ile ilgili Yargıtay'da devam eden, muhtemelen de 16 Ocak'ta kara- rmı açıklaması beklenen bir da\ ası var. Eğer Çiller'in Parsadan tarafından ör- tülü ödenekten 5^ mihar lira dolandı- nlması ^argıta) Genel Kurulu tarafın- dan kabul edilirse. Çiller'in yargı önü- ne çıkması kaçınılmazdır. Susurluk ile ilgili Çiller ailcsine neyin uzanabflece- gini henüz bflmiyoruz. Ama çok önem- li bilgi ve bulgular içeren Başbakanhk Teftiş Kurulu raporu, ocak ortalann- da Başbakanlık'a sunulacakor." Okuyan, TBMM Genel Kurul Sa- lonu'nda yapılan tadilatlarda eski TB- MM Başkanı Mustafa Kalemli hakkın- daki yolsuzluk iddıalarn la ilgili olarak da "Bwm için hiç fark etmez. Genel Başkanımız kcndisi hakkında ileri sü- rülen iddialann bile araşnnlmasını is- tcmistir. Kalenüi ile ilgili iddialar araş- bnlacaktu-. Ancak bunun siyasi mal- zeme yapılmasuıın da karşısmda>ız" diye konuştu. IRMIKIAYDIN ENGİN Gazetetira/lanndan, yaşamı- mıza çöken yeni promosyon dajgasından söz edeceğiz. Once iddialı bir cümle: Bu yazıyı başka hiçbir gazetede okuyamazsınız!.. Marifet yazanda değil, gaze- tede. Gazetelerin mutfağına kadar ulaşan tiraj raporlan çarpıcı bir fotoğraf sunuyor. TV ekranlannda her gün beş vakit, bilmem kaç rekât, "Tür- kiye'nin en iyi gazetesi! Bun- dan iyisi yok! En kıyak gazete bizim gazete" çığırtkanlıklannı dinliyoruz da tirajlardaki utanç verici (vurgu: utanç verici) dal- galanmalar üstüne tıs yok. 01- mayacak da. Eğer bugünlerde örneğin Sa- bah ya da Hürriyet'm TV rek- lamlannda "37 Âralık Çarşam- ba günü gazeteniz Sabah, tam 2.113.807 sattı" ya da "Gaze- teniz Hürriyet 30 Aralık Salı gü- nü satış rekonj kırdı: Net 2.472.235" diyen sevinç çığ- lıklan işrtirseniz, bir önceki pa- ragraftaki yargımızın yanlışlığı- na hükmetmeyin. Onun yerine "Peki o şişindiğiniz 31 Aralık gününden tam bir hafta önce- ki salı günü niye Hürriyet sade- N'olcak Bu Medyanın Hali? ce 373.119 ve Sabah sadece 429.407 net satışla yetinmek zorunda kaldı" diye sorun. Yanrt gelmeyecektir. Eğer bir yanrt gelirse bu bir "gazetec/"den gelmeyecektir. Belki bir işadamından, bir "ma- nager'den, bir "marketing" uz- manından, ama asla bir "gaze- fec/"den değil... Gazeteci biraz keder, biraz utançla gülümseyecektir. Eğer biriikte birdeniz kıyısındayurü- yorsanız, birçakıl taşınasavur- duğu tekmeyte öfkesini dizgin- lemeyi deneyecektir. "Boş ver" diyecektir. Boş ver, denizden, göçmen kuşlardan, bak şura- da denizle öpüşen zeytin ağa- cından söz edelim. Ya da su- salım..." Arkadaşınıza anlayışlı davra- nın. Ömeğin üstelemeyin. Su- sun... ••• Gelelim olası yanrta. Bir hafta önceki satışın (Hür- riyet: 373.119, Sabah 429.407) bir hafta sonra, Hürriyet'te tam 2.099.116, Sabah'ta ise 1.683.980 artış sağlamasının açıklanmayacak yanı yok. Hürriyet'in amiral gemisi ol- duğu medya grubunun televiz- yon kanalı (KanalD) yılbaşında 55 otomobil veriyordu ve çeki- lişin biletleri de Hürriyet'le (ve aynı gruba dahil Milliyet ve Ra- dikal'la) biriikte dağıtılıyordu. Aynca tabak çanak dağıtımın- da da yıl sonu temizliği başla- mıştı. Bir gazete alan bir koca servistabağı, çorbatası, kom- posto kâsesi filan alryordu. Öteki büyük medya grubu- nun amiral gemisi Sabah için de durum farklı değildi. O gru- bun televizyon kanalı atv de yıl- başı akşamı 55 otomobillik bir çekiliş yapryordu ve biletler Sa- bah'la (ve Yeni Yüzyıl'la) dağı- tılıyordu. Tamam. Üstelik bunu bilme- yen de yok. Ama tartışılmaya çalışılan da zaten bu. Kimse kalkıp, "Ne varbunda eleştirecek? Yoksul halkımız piyango bileti ile umut, gazete fiyatına da tabak çanak aldı. Kötü mü oldu? Umut, çanak, çömlek, Barbie bebek, lego fi- lan derken hiç gazete alma- yanlarbile gazete satın aldılar. Belki biri bir makale, bir önem- li haber okumuş, bilgilenmiştir. Kültürel kısırlığın aşılmasına böylece dolaylı bir katkı sağ- lanmıştır. Aynca..." O managerler, marketing uz- manları bu masalı külahımıza anlatsınlar. 31 Aralık Çarşamba sabahı, ömeğin Kadıköy Deniz Oto- büsleri iskelesinde "Parasın- nan değel mi lan, 15 tane Hür- riyet istiyorum" diye böğüren, sıradakilere dirsek atıp kendi- ne yol ve yer açan yarma, bas- tırdı parayı, 15 Hürriyet aldı. Bi- letleri cüzdanınayerleştirdi. Ta- bak çanağı kucakladı... Gaze- teleri de brtişikteki çöp yığınına olduğu gibi fırlatıp attı. 31 Aralık Çarşamba günü, sabahleyin, Okmeydanı SSK Hastanesi'ne açılan yollardan birindeki bakkal-gazete bayii, "Bir Sabah verir misiniz?" di- yen müşteriyi "Sabah kalmadı dayı" diye yanıtladı. Müşteri koca Sabah tomannı gösterin- ce, bakkal omuz silkti: - Yani otomobil bileti kalma- dı. Sırf gazete istersen al or- dan bir tane işte... ••* O çöpe atılan ya da bakkalın para bile istemeden verdiği ga- zeteler için gencecik haberciler gün ve gece boyu koşturmuş- lardı. Bir trafik kazasını haber- leştirmek için saatlerce bekle- mişlerdi. Üşümüşlerdi. Haberi eksiksiz toparlamak için geç kalmışlar, servis minibüsünü kaçırmışlar, yama tutmaz büt- çelerine kıyıp yol parasını cep- lerinden ödemişlerdi. SayfaJan düzenleyen yazıişleri emekçi- leri kendi meşrep ve hünerie- rince "kusursuzu" yakalamak için çabalamışlardı. Yazarlar kı- lı kırk yarmışlar, sözcüklerfe bo- ğuşmuşlar, kendilerince önem- li olanı okuyucuyla bölüşmek için kafa patlatmışlardı. Üşümüş habercinin, yorul- muş sayfa sekreterinin, başı çatlarcasına ağnyan yazann el emeği, göz nuru, bilgisi, biriki- mi şimdi çöp yığınında yatıyor, bakkal dükkânının önünde SE- KA fınnlannda hamur olmak üzre bekliyor... Türkiye'nin gazetecileri bu utancı ve bu hoyratlığı hak et- medi. POLİTtKA GUINLUGU HİKMET ÇETİNKAYA 'Anla, Seni Özledim!./ Masmavi birgökyüzü... Sakalları uzamış, kır saçlı bir adam kaybolan yıl- lann ardından sesleniyordu belki... Diyordu ki: "Bu kent benim yalnızlığımı giderek çoğaltı- yor..." O kent bir karmaşanın içinde uyanıyor... Sokaklar bomboş... Çocuklar ortalıkta görün- müyor... Bir tuhaf duygu kaplıyordu o anda içini. Zilzur- na sarhoş olduğu sabahlan anımsıyordu. Artık soluksuz rüzgârlarda koşmaktan yorul- muştu, hüzünlü akşamları çoktan unutmuştu... Yıldızlar kaybolup aşk uykuya yattığında o dur- madan ağız mızıkası çalardı. Argos Kralı İnak- hus'u kızdırır, Argos kentinin Hera Tapınağı'nda Zeus'un, lo'nun saçlarından tutup ateşli öpüşler- le seviştiğini anımsardı... Gözlerinin kül rengi ışığında Cesare Pavese'nin gülümsemesi, Czeslavv Milosz'un büyücülerini bile baştan çıkarırdı... Hani ay ışığının lyonya Denizi'ne düşüşü vardı ya, hani yasak sevişmelerin derinliği su üzerinde gölgeler çizerdi ya.. öyle bir şeydi onun yaşamı... Birden irkildi mavi göğün altında... Tanıdık bir ses kulağına bir şeyler fısıldadı: "Anla seni özledim, anla sevgin dayanılmaz..." Güneş ısrtmıyordu... Üşümüştü... Bir adım atıp durdu. Elleri ceplerindeydi... Dedi ki: "O acılı geceden çok şey kalmadı geride. Biraz dizinden azıcık boynundan..." Ahşap binanın kiremitlerine serçeler konup ko- nup havalanıyordu... Bir eski öyküyü anımsadı. Gecenin karanlığının yüzüne vurduğu saatlerde dolaştı... Aşk, haydutluk ve sarışınlık konularını tartıştık- ları günler sanki uzaktaydı... Bir terazinin durgun pirinç kefesine konulan ağırlıkları düşündü, süt gibi gökyüzünden turna- largeçirdi... Sakallan uzamış, kır saçlı adam onu seyrediyor- du. Elini omzuna koyup konuştu: "Benimki çok eski bir sevda masalı. Yüreğim hep hüzünle, terk edilişlehe dolu. Dipsiz bir uçu- rumda arayıp da bulamadıklanm var. Inan ki var olmaktan şaşkın ve endişeliyim..." • • • Günlerden 'bir gün' elinde 'bir gül dalı' vardı adamın... Kıpkırmızı 'bir gül' ona gülümsüyordu... O gün hava yağmurluydu... Saçlarını gülümsemelerle donatmış kadını ilk kez Moskova Metrosu'nda görmüş, bir karlı ak- şamda buluşmuştu... Yıl1926'ydı... Devrimden tam 9 yıl sonra... Göğüsleri dalgalı bir deniz gibi sarsılıyordu ka- dının. Gözleri durmadan açılıp kapanıyordu... Sevdası yüreğindeydi... O anda kadının ayak bileklerine baktı ve şöyle dedi: "Ne kadar ince, kınlacak gibi!.." Artık gözleri biracıyı konuşturmuyordu... Göz- leri bir güvercin gibi özgürtüğe kanat çırpıyordu... Pablo Nenıda'yla başlayan bir öykü müydü yoksa tüm anlattıkları? Issız öpüşlerde büyüyordu her ikisinin de yal- nızlıklan; sevdalan yıldızlara yenik düşmüyordu... Bir kırmızı gülle başlayan sevda masalı onlan bi- linmedik mevsimlere sürüklüyordu... Issızlıkta ve karanlıkta sürgün gibiydi aşklan iki- sinin de... Aleksandr Puşkin'in 'O'na' haykırışına benzi- yordu boğuntusunda umutsuz can sıkıntıları... Mihail Yuryeviç'in kurnazlığı ve kötülüğüyle Tamara'yı anlatışını anımsatıyordu... Kenetlenmiş, sımsıcakellerdokunuyordu... Ye- ni öpüşler ve okşayışlar ise arkasından geliyordu... • • • Sakallan uzamış, kır saçlı adam masmavi gök- yüzüne bakıp konuşmaya başladı: "Ben yalnızlığımı giderek çoğaltan bu kentten kaçıp gitmek istiyorum..." Kimse umursamadı onu... O yürüyüp uzaklaştı... Benimse önüme bir fotoğraf, yüreğime hüzün düştü... Bir kırmızı gül... Bir kadın, iki erkek... Artık bu oyun bitmeliydi! Aynı kadını seven iki adam sessizliğin içinde buluşup mavi balıklı afışin önünde durdular, elle- rinde kırmızı gül olan başka adamlara baktılar... Budapeşte'de Bristol Oteli'nde üç gece kaldı- lar... Uzak bir aşkın renginde olan kadınları anımsa- dılar, gençlik yıllanndan kalan resimleri yırttılar... Yağmur ertesi gün başladı... Yağmur tanecikleri balkonu ıslatırken Attila Jozsef'in ölüm haberini duydular... Şopen Sokağı'nda kadınlar ve çocuklar ağlı- yordu... Bense güleç yüzlü bir kadına menekşeler ver- dim. Masmavi gözleriyle gülümserken "Seni seviyo- rum" dedi... Hava sanki buz kesiyordu... E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (n raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Yasa tasarısı hazırlanıyor ParasiTİık mahkemelere kilit vurduracak ANKARA (ANKA)- Pul parası bile bulama- maktan yakınan Adalet Bakanı Oltan Sungtuiu, ilçelerde mahkeme kur- makta zorlanınca çareyi, iş yükü az olan ilçe mah- kemelerinin kapatılmasi- nı öngören bir yasa tasa- nsı hazırlamakta buldu. Mevcut mahkemeler için yer bulmakta zorlanan Bakanhk, adalet reformu çerçevesinde köklü deği- şiklikler getiren bir yasa tasansı hazırlayarak bu soruna kısmi bir çözüm arayışı içine girdi. Adalet Bakanlığı tara- fından TBMM'ye sunu- lan Adliye Mahkemele- rinin Kunıluş ve Görev- leri Hakkındaki Yasa Ta- sansı'nda, il merkezle- rinde mahkeme teşkilatı kurulması zorunlu hale getirilirken, her ilçede mahkeme kurma zorun- luluğu ortadan kaldınla- rak, mahkeme kurulma- sı iş yükü esasuıa bağlan- dı. Tasan yasalaşırsa iş yükünün yoğun olduğu ilçelerdeki mahkemeler korunurken çevre ilçeler- deki davalann buralarda görülmesi sağlanacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear