Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 OCAK 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Azuıbkta olmamn donuk güzeDiğıAh bu "utopia"! Bu hafta artık utopik
düşüncelerden uzak duracağım, eli yü-
zü düzgûn v e nasıl derler, "dünyevi" bir
yazj yazmayı deneyeceğim dıyordum a-
ma olmuyor işte, utopia kavTamı bırak- '
mıyor yakamı bugünlerde! Utopia ya da
yokistan tasarlamakla hayal kurrnak ara-
sında biiyük fark vardır. Hayal kurma-
nuı akılcı bır sırun yoktun gol krah da
olabılirsınız, dünyanın en yetenekli
zamparası da, Karun kadar zengin bİT
ademoğlu da. Hayal kurmak ıçin akıl
gerekmediği gıbi, bizim ülkemızde ar-
tık liselerde dersi okutulmayan mannk
da geTekmez. Hayal, akılcı ve mantıksal
bir düş ülkesıni önermez, düşlerin şıp-
padak mümkün kılmdığı bir sabun kö-
püğünde uçurur insanı. Bundan ötürû
hayalperest ınsanlarla utopıacı insanlar
birbirlerine benzemezler.
Bir yokistan tasarhyorsanız, aynntüa-
ra bır bilım adamı. bir şair ya da bir mü-
hendıs aklınin kılı kırk yaran ınceliğiy-
le eğilmek zorundasınız. Gol krah obna-
nın hayahni kuranlar ıçin böyle bir mec-
buriyet yoktur. Gerçek bır utopia'nın en
güzel tarafi. ne kadar utopik olursa ol-
sun gerçeğe dönüşmeye hazır bir tarafi
olmasında saklıdır. Belki bundan ötürü
hot- zot'çu yönetımler hayalperestlere
pek dokunmazlar ama, utopia kuranla-
nn canına okumaya dünden gönüllüdür-
ler.
Bu hafta "utopia" üstüne yazmama-
ya kararlıydım. Değerli roman yazan-
mız Sayın Orhan Pamuk'un bır Alman
dergisinde yayımlanan yazısmı okuma-
ya başladım. Memleketımızde Avrupa
Birliği'ne gıriş kapısının kapatılması üs-
tüne çıkan ilkel/milliyetçi gürültüye, te-
miz ve akılcı bir nokta koyuyordu Sayın
Pamuk'un bu yazısı. Sonunda kaç za-
mandır süren bu utopia tutkusundankur-
tulacak ve hem önemli hem güncel bir
mesele üstüne, usta bır yazanmızın yaz-
dığı bır düşünce yazısı üstüne düşün-
aerçek bir
utopia'nın en
güzel tarafi, ne
kadar utopik
olursa olsun
gerçeğe
dönüşmeye hazır
bir tarafi
olmasında
saklıdır. Belki
bundan ötürü
hot- zot'çu
yönetımler
hayalperestlere
pek dokunmazlar
ama, utopia
kuranlann canına
okumaya dünden
gönüllüdürler.
düklerimi sizinle paylaşacaktım. Şöyle
başhyor Sayın Orhan Pamuk:
"Türidye'nin Avrupa Birliği Oe Oişkt-
leri, Mareel Proust'unromanlanıunba-
a sahnelerini andırryor.Buromanlarda-
Id kahramanlar, ayncahkh bir çevreye,
sosyal açıdan daha > üksek statüsü bulu-
nan bir ortama girmek için eUerinden
gelen tüm çabayı sarfederkr. Bu öztem
öylesine kuvvetiidir ki, bir süre sonra bu
çevreden bir davet almak, anılan çevre-
nin kendisinden daha önemlibir hale ge-
fir."
Utopia yok ışte, hayal var yalnızca.
SBrekli büyük baloya davet edilmenin
rüyasını görenler var. Bu insanlar, "ha-
yatlannıbaloyadavetedüecekşekUdeya-
şamaktansa; entrika, krnlganuklar.
umursamaz görünmek,uıüalekapılmak
veya bir aracının desteği sayesinde davet
edilmeyi beklejerek geçirirİer" diyor Sa-
yın Pamuk haîdı olarak. Yokistan (uto-
pia)tasanmıkurmakyerine hayal kuran-
lann durumu böyledir işte.
Hoşgörü ve analitik düşünme
Proust'un yapınnı okuyan "okuyucu,
uzunca bir sürenin sonunda, bu kahra-
manlann hayatlannın ashnda ayncahk-
lı topluma kaülmakhedefıne yönelmedi-
ğini ve davetiye beklemekle sınıriı kaldı-
ğını, bu davetiye gdmediği için de kah-
ramanın üzûntü çektiğini anlar." Aşağı-
lananlara acıyıp onlar ıçin üzülürüz ama,
kendilerini değiştirmedikleri sürece baş-
larma gelen dertler kaçınılmazdır.
Saym Pamuk, bu aydmlık bir heyeea-
nı her satınnda taşıyan güzel yanstnın
bır yerinde şu güzelim gözlemi de sunu-
yor okumna: (tktidar) vatandaşlannı,
Türkiye'nin Lüksemburg'da ret edilme
sebebinin din. kültür ve farklı bir kim-
lik olduğuna inandırdı. Türkiye'de iki-
yüz yıldır yaşanmakta olan Doğu/Ban
çatışması, aslmda ülkenin bir zaafi de-
ğil, canlıhğının bir parçası, hatta kimli-
ğidir. Ben bu sebeplerden ötürü, Türki-
ye'nin bir gün tamamıyla Batılı ya da
Doğulu olacağına inanmıyorum ve inan-
mak da istemiyorum. Diğer taraftan, bu
kesinlikle Türklerin Kürt sorununu çö-
zemeyecekleri, insan haklanna saygı
gösteremeyecekleri, işkenceyi yok ede-
meyecekleri anlamına gelmemektedir."
Sorunun bir kimlik degil, bir kişilik
sorunu olduğunumu söylüyor Sayın Pa-
muk? Güncel politikalan aşan, somut
bir itiraz varburada. Bakm nasıl sürdür-
müş yazısını: "Avrupa'ya giden hiçbir
yoL, insan hakları durumumuzu iyileş-
tinnemiz gerektiği gerçeğini aşamaz.
Devtetvesokaktaki vatandaş tarafından
tanınan 'meçhul faıller' tarafından ger-
cekleştirflen cinayetler, bir kanser uru
gibi büyüyen ve bütün birkûltfirû yiyen
işkence,poliskarakoflarmda güncdolan
davak. kitaplann toplatılması- insan
haklanna aykın olan bu suçlaruı her bi-
ri Lüksemburg'da aiınan karar için ye-
terndir."
Utopia üstüne yazmamaya kararlı bir
oyun yazan olarak kendi düşüncelerimi
\azmaya hazırlanıyordum ki.. sevgili
Orhan'ın yazısuun son satırlan çıktı kar-
şıma. Bu Kuşbakışf nı bubüyük yazan-
mızm olağanüstü utopiası ile bitirelim
bu hafta.
"Soğukkanh ve utopik düşünelim:
Tfirk poütikacılannın sivil toplum ör-
gütlerinin \ardımlarola insan haklan
ihlallerini durdurduğunu; Baü mallan-
na ve Baü modasma eğilimi olan Türk
halkının nihayet işkencenin günlükbir o-
lay olduğu bir ülkede yaşamaktan utan-
dığını; hepimizin suçluluk duygusuna
kapıldığu Türklerle Kürtlerin elcştirel
bir tarihini >azdtğı için neredeyse yirmi
yıldır hapis tutulan Ismaıl Beşikçi için
sesimizi yükselttigimizi düşünün. Türk
vatandaşlan bariz haksızuklar karşısın-
da polis dayağı veordunun cezalanndan
çekindiği için söylenerek başını eğeceği-
ne, başı dik bir şekilde sesli ve açık bir
protestoyu ne zaman gerçekleştirebile-
cek? Batıhlaşmanın ruhsuz bir endüst-
rikşme ve tüketimden ilerhe, hoşgörü
veanalitikdüşünme kabüiyeti olduğunu
ne zaman anlayacağa?"
Ah bu yokistan? Neler düşündürür
düşünen insanlara!
k
Bulutlann içinde
güneşdevar*
JCttnsereyakabnan Nobeî ödüllÛyazar, Octavia
Paz, çokzayıflamasına karşın umudunuyitirmiyor
Kültür Servisi - Nobel ödülü sahibı
ünlü Meksikalı yazar ve şair
Octavio Paz'ın yakınlan, kansere
yakalanan 83 yaşmdaki yazann son
günlerini hastane odasında
televızyon seyrederek geçirdiğini
belirtiyor. Uzun süredir halktan
uzak kalan Paz, geçen ay yaşamı
süresınce kaleme aldığı yapıtlar
adına Meksika Cumhurbaşkanı
Ernesto Zedilk» tarafindan
kurulan vakfın açılişında göründü.
Törene tekerlekli sandalyeyle
katılan Paz'ın zayıf ve bitkin hali,
kendisini uzun süredir
görmeyen kişileri adeta şaşkına
Teçeîi ay adına
kurulan vakfın
açıhşmda oldukça zayıf
ve bitkin görünen
Octavio Paz, "Ne kadar
zamanunın kaldığmı
bilmiyorum. Ama
bulutlan görebiliyorum.
Bulutlann içinde çok
şey, güneş de var" dedi.
çevirirken törenın bir baska şaşırtıcı
yaru da Paz'ın umut dolu
konuşmasıydı. Paz, yaklaşık yirmi
dakika süren konuşmasında şu
sözlere yer verdi:
"Ne kadar zamanım kaldığuu
bilmiyorum. Ama bulutlan
görebiliyorum ve bulutlann içinde
çok şey var, güneş de var."
Octavio Paz'ı son dönemlerde en
çok üzen olay ise kasım ayı
içinde Agence France Presse'den
geçen "Octavio Paz öldü" başlıklı
bültendi. Paz bu haber üzerine
Meksika televizyonlanna yaptığı
açıklamada, "Ölûmümfc ilgiK
söylentileri çok aptafca buluyonım.
Beni öldürmek isteyen
insanlann bu acetesi beni çok ûzdü"
dedi. 1990 yılında Nobel Ödülü'nü
kazanan Paz, geçen nisan ayında
Meksika'da düzenlenen Birinci
Uluslararası Ispanyolca
Konferansı'na katılamamıştı.
Sağlık nedenleriyle 300
kilometrelik bir yolculuk
yapmasına ızin verilmeyen Paz,
aralannda Gabriel Garcia
Manjuez'ın de bulundugu
yazarlara, çekimleri evinde
gerçekleştirilen bir video kaseti
aracılığıyla seslenebilmişti.
Paz, geçen şubat ayı
içinde genel bir kontrol için gittiği
hastanede uzun süre alıkonulurken
o dönemde yazann yaklaşık iki ay
önce evinde çıkan ve pek çok
değerli kitap ve eşyanın yok
olmasına neden olan yangın
nedeniyle depresyona girdiği
açıklanmıştı. Yazann sağlığıyla
ilgili endişeler haziran ayında
artmaya başlamış, Paz tekrar
hastaneye kaldınlmıştı.
Şu anda askeri hastanede gördüğü
günlük tedavı ise yazann
çalışmasını olumsuz yönde
etkiliyor. Yazar Carlos Monsivais,
Paz'ın bugünlerde eskiye oranla
çok daha az okuduğunu ve
yazdığını, az sayıda ziyaretçi kabul
edebildiğini belirtiyor.
Paz'ın yayıncısı Aurelio Asiain ise
hâlâ Vuelta dergisi için makale
yazmayı sürdüren Paz'ın sağlık
durumunun çok kötü olduğunu,
ancak vakfın açılışı nedeniyle son
iki haftadır moralinin düzeldiğinı
behrtıyor. Ünlü şair, on beş
kitaptan oluşacak toplu yapıtlannı
toparlamaya çalışıyor
bugünlerde. Kitaplann on bir
tanesi bugüne kadar
yayımlanmıştı.
Paz, aynca yeni kurulan vakıf için
kişisel belgelerini düzenliyor.
Altmış yıldan uzun bir süredir
yazarhk yapan Paz, 1936-39
Ispanya lç Savaşı sırasında da
Cumhuriyetçilerin yaranda yer
almıştı.
Paz, Meksika'da şiirlerinden çok
politika, tarih, sanat ve kültür
üzerine kaleme aldığı
makaleleriyle tanınıyor, ancak bu
makalelerdeki başansının nedeni
ise bir şairin düzyazılar yazması.
Onlü yazar, 1968 yılmda öğrenci
eylemlennde çıkan kanlı
çatışmalan protesto etmek için
Hindistan elçiliğinden
istifa etmişti.
Bu nedenle eskı rejimle arası
bozulan Paz, son dönemlerde
Kurumsal Devrimci Parti'nin
kültürel sözcülüğünü üstlenmiş
durumda. Meksika'da Paz'ı
eleştiren çok sayıda
kişi ise yazann sağlığının
hassasiyeti nedeniyle bugünlerde
susmayı tercih ediyor.
Kaittornlya'da yeni açUan Getty, mimar Richard Melep'ın başyapıt otarak de#8Ptendiriliyor
Getty Merkezi'nin yeni imajı
• 1980'liyıllarda
uluslararası sanat pazannda
yaşanan bunalım sırasında
tiBn önemli müzayedeterde
boy göstererek rakiplerini
sindiren Getty'nin bugün
artık seksenli yıllardaki
Reagan'cı tavnnı ve imajım
değiştirmeyi istediği
söyleniyor.
Kühür Servisi - Amenka'nm önde
gelen sanat kurumlanndan biri olan
Getty, 1997'nin son günlerinde Kali-
fornıya'da açtığı yeni sanat merkeziy-
le sanat dünyasınapahalı bır yılbaşı ar-
mağanı vermiş oldu. 1.3 milyar dolara
malolan yeni Getty Merkezi, ünlü mi-
mar Rkhard Meier'm başyapitı olarak
nitelendiriliyor.
Bugüne dek koleksiyonuna rekor fî-
yatlarla satın aldığı resimlerle günde-
me gelen Getty'nin, bu yeni merkezde
ne tür yapıtlar sergileyeceği merak ko-
nusu olmuştu. 1985 yılında Rönesans
dönemi ressamlanndan Mantegna'nın
ünlü bır yapıtına 8 milyon, 1990 yılın-
da ise VanGogh'un "trister"ine 32 mil-
yon dolar ödeyerek sanat pazanndaki
ekonomik dengeleri altüst eden ve
uluslararası sanat çevresinin tepkısini
çeken Getty, yeni merkezinde koleksi-
yonunun en görkemlı parçalannı sergi-
liyor. Sanatbeğenisinde süse eğilimiy-
le bilinen Getty'nin yıllar içinde olduk-
ça büyüttüğü 18. yüzyıl Fransız deko-
ratıf sanatı koleksiyonu, dünyada türü-
nün en nitelikli örneklennden biri ola-
rak değeriendiriliyor.
Parabnn aktığı kuyu
1980'li yıllarda uluslararası sanatpa-
zannda yaşanan bunalım sırasında tüm
önemli müzayedelerde boy göstererek
rakipterini sindiren Getty'nin bugün
artık seksenli yıllardaki Reagan'cı tav-
nnı ve imajını değiştirmeyi istediği
söyleniyor. Los Angeles'ta, Santa Mo-
nica dağınm üzerine oturtulmuş beyaz
bir taç gibi yükselen, ağaçlar, kaktüs
bahçeleri, parklar ve yürüyüş patikala-
nyla çevrili yeni GettyMerkezi, yalnız-
ca görkemiy le değil, müze bünyesınde
yer alan egitim ve araştırma merkezle-
riyle de dikkat çekiyor.
Getty'nin geçmişi, 1930'lu yıllara
uzanıyor. Petrol milyarderi J.Paul Get-
ty, 1931 yılında, yıllar içinde gıderek
büyüyecek koleksiyonunun ilk parça-
sını, Hollandalı ressam Jan van Go-
yen'in bir peyzajını, Berlin'de gerçek-
leştirilen bir müzayedede 1.100 dolara
satın almıştı. Sanat dünyası o güne dek
Getty ismini hiç duymamıştı. Oysa bu
isim, bir daha belleklerden silinmeye-
cekti.
1953 yılına gelindiğinde, Getty'nin
koleksiyonu öylesine değerli parçalar-
la çoğaltılmıştı ki artık bu koleksiyonu
banndıracak bir müzeye gereksinım
duyuldu. Malibu'daki eski Getty Mü-
zesi böyle doğmuştu. Ancak bu müze,
büyük ölçüde Getty'nin dekoratif sana-
ta olan eğilimi nedeniyle, içindekı ba-
zı çok değerli yapıtlara karşın hiçbir
zaman eleştirmenlerin gözdesi olama-
mıştı.
Ancak Getty kurumunu bugünkü
Getty haline getiren. J. Paul Getty'nin
koleksiyonculuğu değil, ölümüydü...
Malibu'da eski müzenin tamamlanmış
halini göremeden, 1976 yılında 83 ya-
şmdayken ölen J. Paul Getty, "harcamp
bitirilmesi dahi mümkün olmayan" ve
hisseleriyle de arttıkça artan bir servet
bırakmıştı müzesine. Öyle bir servetti
ki bu, "sanatsal ve genel kültürün ya-
yüntası" ıçin kurulan Getty kurumu ar-
tık salt vergi memurlannın ehndenkur-
tulmak ıçin mılyonlarca dolan etrafa
saçmaya başlamıştı. Para harcamaktan
başka çıkış yolu olmayan Getty'nin,
bütün bu paralan akıtacağı bir kuyu
bulması gerekiyordu... İşte yeni Getty
Merkezi, bu kuyunun ta kendisi oldu.
Sanatta önderliğe scyunuyor
Her biri birbirinden farklı olan bir
galeriden diğerine gitmek için en yeni
teknolojiyle kotanhnış yürüyen asan-
sörlenn kullamldığı yeni sanat merke-
zinde, Getty'nin zengin koleksiyonu-
nun daha etkileyici göründüğü söyle-
niyor. J. Paul Getty'nin ölümünden bu
yana koleksiyonu epey çoğaltan ku-
rum, özellikle Kuzeyli ressamlar ko-
leksıyonuyla övünüyor, Remb-
randt'tan Ter Borch'a uzanan nitelikli
bir seyir sunuyor. Müzenin büyük bir
bölümü ise izleyiciye sanattarihiyle il-
gili çeşitli dönemler sunmaktan yok-
sun... Tek başına duran, pahalı başya-
pıtlar çoğunlukta.
Girişin ücretsiz olduğu Getty Merke-
zi, yılda 1.3 milyon ziyaretçi bekliyor.
Şimdi merak konusu, Getty'nin, para-
smı bundan sonra nereye harcayacağı...
Bugüne dek Getty'nin işlevi belliydi:
Koleksiyonunuçoğaltmak. 1998 yılına
farklı bir görünümle giren yeni Getty
ise koruyor, arşivhyor, araştınyor, eği-
tim veriyor ve tüm görkemiyle sanat
dünyasmda önderliğe soyunuyor. Eleş-
tinnenlere göre kurum bundan sonra
koleksiyonunu çeşitlendirmeye çalış-
malı, Avrupa yerine, Üçüncü Dünya
Ülkeleri'nin çeşitli nedenlerle yok olup
giden mirasına sahip çıkmalı. Yeni Get-
ty Merkezi'ne harcanan parayla, gün
geçtikçe ölümüne yaklaşan Tac Ma-
hal'ın restore edilerek kurtanlabilece-
ği düşünüldüğünde, bir kurumun yal-
nızca görkemiyle değil, sorumluluk
alanıyla da tarihe geçebileceği ortaya
çıkıyor. Sanat çevrelerinde, Getty'nin
bu kadar parayı doğru yere harcayıp
harcamadığı tartışılıyor bugünlerde...
A R ?
JVoody 'nin düğün
hediyesi bir oyun
• Ciorgio
Strehler'
Andrea Jonasson
geçtiğimiz günlerde
polisin evlerinde bir
araştırma yaptığım ve
birkaç belgeye el
koyduğunu bildirdi.
Strehler'in sevgilisi
Maria Bungi'nin evinin
de aranması iki kadınm
miras konusunda
mahkemeye düşecekleri
yönünde şüphelere yol
açarken Jonasson bu
söylentiler üzerine
Strehler'in vasiyetinin
bulunması için polisin
evi aramasını kendi
avukatlannın talep
ettiğini söyledi.
• woodyAlien,eşi
Sonn-Yi Previn'e düğün
hediyesi olarak bir oyun
yazmaya başladı. Ekim
ayından bu yana
oyunculuk dersleri
almaya başlayan
Previn'in oyunda
yardımcı kadın oyuncu
rolünü üstlenmesi
bekleniyor. Henüz adı
belirlenmeyen oyun,
Allen'ın kaleme aldığı
dördüncü tiyatro yapıtı.
62 yaşındaki Allen ile
27 yaşındaki üvey kızı
Previn aralık ayı içinde
Venedik'te
evlenmişleTdi.
• Pavarottl şimdi
de Spice Girls'le birlikte
bir konser vermeye
hazırlanıyor. 98
Haziranfnda
Modena'da
gerçekleştirilmesi
planianân konsenn tüm
geliri, savaş mağduru
Liberyah çocuklar için
bir yurt yapımına
bağışlanacak. Konsere
katılması beklenen
diğer isimler Celine
Dion, Eros Ramazzotti,
Gloria Estefan, Paul
McCartney ve Phil
Collins.
• TitaniC ltalya'da
yeni bir rekora imza attı.
Jim Cameron'm
yönettiği ve
başTOİlerinde Kate
Winslet ile Leonardo Di
Caprio'nun oynadığı
film, tüm zamanlarda
bir hafta sonu tatilinde
ve Noel gününde en çok
izlenen fılm unvanım
aldı. Efsanevi
'transatlantik'in
geçirdiği deniz kazasını
anlatan Titanic, 27 ve
28 Aralık günlerinde
35.6 milyon dolar, Noel
gününde ise 9.2 milyon
dolar hasılat yaparak
1990 yılında'BabalII'
filminin ulaştığı
başannın da önüne
geçti. Titanic, on günde
tam 88 milyon dolar
gelir sağladı.
• Pierce Brosnan
yeni filminin
hazırlıklanna başladı.
Sinemanın yeni James
Bond'u şimdi de
1930'larda yaşayan
Kanadalı bir avcıyı
canlandırmaya
hazırlanıyor
Yönetmenliğini Richard
Attenborough'un
yaptığı fihnin adı 'Grey
Owl'.
• Anthony
Mlnghella yeni bir
filmin yönetmenliğini
kapmak için kollan
sıvadı. Marguerite
Yourcenar'ın bir
yapıtmdan sinemaya
uyarlanması planlanan
fılmin uluslararası bir
ortak yapım olacağı
söyleniyor. Eğer
kesinleşirse 1998
sonbahannda izleyiciye
ulaşması beklenen
filmin adı 'Memmorie
di Adriano'
(Adriano'nun Anılan).
• Francesca
Archibugl L'albero
delle pere' adlı filminin
çekimlerini
tamamlamak üzere.
Filmin başrol
oyunculan 4 yaşında bir
bebek, Hyaşındaki
Niccolo Senni, Valeria
Golino, Sergio Rubini
ve Stefano Dionisi.
• Harvey Keitel ve
Kim Rossi Stuart,
Roberto Faenza'nın
yeni fılminde başrolleri
paylaşıyorlar. Filmin adı
'Sevgili'.
• Val Kilmer bir
deneyde kobay olarak
kullanılan ve doğuştan
gözleri görmeyen bir
adamı canlandınyor.
'Sight' isimli filmin
yönetmeni Irvrin
\Vinkler.
• stephen Frears
'Mary Reilly" isimli son
filminin
başansızlığından sonra
bir westem için kollan
sıvadı. 'In The Hi-Lo
Country' isimli filmde
aynı kıza âşık olan
çocukluk arkadaşı iki
kovboyun öyküsü
anlatılıyor. Başrol
oyunculan Patricia
Arquette ve Woody
Harrelson.
• ornella Mutl, KH
Hopkins'inbir
kitabından sinemaya
uyarlanan trajikomik
filmde orta yaşı geçmiş
üç dul kadmdan birini
canlandınyor.
Yönetmenliğini Sherry
Hermann'ın yaptığı
*Widows' isimli filmin
diğer başrol oyunculan
Eva Mattes ve Katja
Flint.
Türk - Rumen Dostiuk Sergisi
•ANKARA (AA) - Türk-Rumen Dostiuk
Derneği'nin kuruluşunun 5. yıldönümü
nedeniyle 5 Ocak'ta Cinnah Akbank Sanat
Galerisi'nde karma resim ve fotoğraf sergisi
açıhyor. Romanya'yı tanıtıcı 15 renkli
fotoğrafin yanı sıra Nezih Demirtepe,
Şefık Bayram ve Safinaz Gür'e ait renkli ve
siyah- beyaz fotoğraf çalışmalannın yer aldığı
sergıde Osman Altmtaş, Turan Atasever,
Mehmet Başbuğ, Demet Nuriye Şimşek, Sebna
Kılınç, Serpil Özuğur, Necdet Tükel,
Fazıl Özuğur, Mustafa Kaplan, Nurdan Utlu ve
Kemal Çelik'in yapıtlan da sergileniyor.
Sergı 19 Ocak'a dek başkentli sanatseverlerle
olacak.
Tıyatro Tı'nin Yeni Sezonu
• Mekân konusunda birtakım sorunlar
yaşayan ve Kültür Bakanlığı'ndan destek
alamayan Tiyatro Ti, bütün olumsuzluklara
karşın 1997-98 sezonunu bugün
Martı Sanatevi'nde açıyor. Perdelerini 1995-96
sezonunda 'Ada' adlı oyunla açan grup,
genç bir ekip olarak ülkenin kültür ve sanat
ortamında yeni oluşumlara
kucak açmayı amaçlıyor. Tiyatro Ti
bugün saat 19.00'da 'Getto' adlı oyunuyla tekrar
izleyıciyle buluşuyor.