25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü. Hikmet Çetinkaya • Yazuslen Mudürien tbrahim Yıldız - Dinç Tayanç 0 Sorumlu Mudür. Fikret tlkiz • "Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara •Görsel Yönetmen: Fîkret Eser Dış Haberier Şinasi Danışoğju 9 tsühbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Mehmet Saraç • Kıihür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücebnan 4 Makaleler Sanıi Kantören 9 Düzeltme Abdullah Yazıcı9Fo(ograf. Erdoğan Köseoğtu •Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberleri: Mebmet Faraç YaymKunılu. tDıanSdçuk(Başkan>. Orhan Erinç, OkUy Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şûkrıın Soner. ErgunBalcL,Dinç Taysuıç. tbrahim Y ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba>, Hakan Kara. Ankara Temsilcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125, Kat.4. Bakanlıklar-Ankara fel. 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • IzmırTemsilcısi Serdar Kıok, H. Ziya Blv. 1352 S.2/3Tel.4411220, Faks:4419117# Adana Temsücısi: Çetin Yiğenoğlu. Inonü Cd 119 S. No: 1 Kat. 1, Tel. 363 12 11, Faks-363 12 15 Müessese Mudunı Üstün Akmen 9 Koordınatör Ahmet Korulsan # Muhasebr Bûfcnt YenerCldarc Hiiseyin Gürer • lşletme. Önder Çcok • Bılgı- tşlem Nail tnal 9 Bılgısayar Sıstem Mflrnvet Çiler 9 Saüş F«ale< Kuza MEDYA C: 9 Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gûlbin Erduran 9 Koordınatör Reha Iptman 9 Genel Mudur Yardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 Ya>ımlavao >e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A Ş TurkocagıCad 39 41 Cagaloglu 34334 lsl PK 246 lstanbul Tel (0 112) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 4OCAK1998 Imsak:5.49 Güneş: 7.22 Öğle: 12.16 İkindi: 14.35 Akşam: 16.55 Yatsı: 18.23 Cemal Süreya Şiir Ödülleri • İstanbul Haber Servisi - Aydınlık dergisi tarafından bu yıl sekizıncisi düzenlenen Cemal Süreya Şiir Ödülleri'ni kazananlar belli oldu. Eray Canberk, Cevat Çapan, Tank Dursun K. ve Tuğrul Tanyol'dan oluşan seçıci kurul, yayimlanmış kitap dalında Ahmet Erhan'm 'Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi'ni, yayımlanmamış kitap dalında ıse Özlem Sezer'in 'Denn' başlıklı dosyasını ödüle değer buldu. Ödüller 9 Ocak tarihinde Nâzım Hikmet Konferans Salonu'nda düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Tavla ustalarına müjde • İstanbul Haber Servisi - Istanbulda dördüncüsü gerçekleştirilecek Dünya Tavla Turnuvası, 9-18 Ocak 1998tarihleri arasında Conrad Hotel'de yapılacak. Dünyanın en prestıjli ta\ la turnuvası kabul edılen rurnuvaya, 40 farklı ülkeden oyuncular katılacak. Balonla dünya turu • CHICAGO(AA)- Dünyayı balonla dolaşmak üzere ABD'den havalanan Chicagolu serüvenci Btave Fossett, yolculuğunun ikinci gününde. Londra'nın 320 kilometre batısına ulaştı. Saatte 240 kilometre süratle ve 9 bin metre yükseklikten uçan balonun, normal güzergâhta beklenen kötü hava şartlan nedeniyle tekrar Libya üzennden geçmesinin gerekebileceği bildirildı. Daha önceki 3 girişimi başansız olan Fossett. bu kez kararlı olarak yoluna devam ederken, kendisine yolda katılacaklannı ıleri süren iki baloncunun salı günü hareket edeceğı açıkJandı. 'Düğün ve Cenaze' ile gündeme gelen Sezen Aksu: Acılan mutluluğa çevirmeyi öğrendim Doğıım-öliim; ötesi SezenSERPİLGÜNDÜZ Ölülerinin fotoğrafinı duvara asabili- yor. "Bunıı yapabiliyonım artık" diyor. Onno'nun Sezen'le çekilmiş bir fotoğrafi var duvarda. Ancak sakladığı bir şey var. Onno'nun Sezen için bestelediği ve kim- senin duymadığı bir şarkı. "Balad for Se- zen_" Ortaya çıkmasına henüz hazır de- ğil. Belki de onda saklı kalmasını istiyor. Salonda şöminenin tam karşısındaki uzun koltukta Onno öldükten sonra 6 ay yatrruş. Yine aynı koltuğun üzerinde ko- nuşuyoruz. Grip geçiriyor. "Düğün ve Ce- naze" kasetinin henüz piyasaya verilme- diği günler... Birlikte dinliyoruz. Hayatı da üpkı "dûğün ve cenaze™" Sevdiği insan- larla arasına ölüm aynlığı girmiş hep. Li- se yıllanndan arkadaşlan var erken kay- bettiği. Ahmet'le Londra'ya giderken bir- den uçağı terk edip ölümüne zor yetiştiği arkadaşı Innak var. Uzay var, Onno var... "Hayaü çözmeye ve çakmaya çahşmak ge- rek" gibi bir söz ediyor. tki gerçeği kabul etmiş; "doğumveölüm." Son- ra rahatlanuş. "Dipsiz kuyularda yaşamanın bir anlamı yok" diye düşünmüş. Bakmış ola- cak gibi değil, hemen bir doktora başvurmuş. Şimdi acılan mutluluğa çevirmeyi öğrendiğini söylüyor. Gizli kalmış hiçbir şey yok gibi ha- yatında. Kapılannı ne kadarbize açıyor bil- miyoruz ama 1980"lerden 1990'lara uza- nan yıllarda bizim için u hayatı scslendir- di." Onun için "Hayat kokan kadın" de- mek çok abartılı olmaz herhalde. Evinde Sezen'den önce köpeği Rock karşılıyor bizi. Ardından da kuzu kadar bir kedi. trma... Birtekdeodorantfısfisından korkuyor lrma. Salonun güneş alan bir köşesinde sırtüstü, insan gibi yatmış gü- neşlenen kedi görmek de bir tuhaf oluyor. Evin içinde 5-6 insan bırden hareket halinde. Yeni basın danışmanı Tansu Ha- nım, neredeyse 20 yıllık emektan Kara- denizli Perihan,yani Peruş... Sezen'in her şeyine kanşıyor Peruş. Hatta zaman zaman kıskanıyormuş bile. "Bir gün meşhur ol- madan giderse gözleri açık gidecek Pe- rtış'un..." Sesi de güzel, hep ağlayarak söylediği bir ICaradeniz türküsü var. Sabahlan çok erken kalkıyor. Kaçta ya- tarsa yatsm 05.00-06.00 gibi ayakta Sezen. • Sezen Aksu'nun sevdiği insanlarla arasına ölüm aynlığı girmiş hep. Liseden arkadaşlan var erken yitirdiği. Olümüne zor yetiştiği arkadaşı Irmak var. Uzay var, Onno var... îki gerçeği kabul etmiş: "Doğum ve ölüm." Sonra rahatlamış. "Dipsiz kuyularda yaşamanın bir anlamı yok" diye düşünüyor. Saat 10.00'a kadar spor yapıyor, yazıyor, okuyor. Yani bu 4-5 saat ona ait. tki şarkıyla çıkıp kendisine "sanatçı" diyenlere alışmış bir piyasada, kendisin- den "Şartaa Sezen Aksu" diye söz etme- si dikkatimizi çekiyor. "Starhkfalan hep- si hikâye" diyor. "Bunlara takarsan, ka- fayı yersin." Anlatırken hiçbir şeyin rast- lantı olmadığını savunuyor. "Aşkundade- ğişebûir gerçeklerim de_ Hepsinden bir da- kikadacayarıın7 ' diyor, ama hayatından da kolay kolay insan çıkaramıyor. Rüyalanndaki Izmir Rüyalan hep Izmir'de geçiyor. tstanbul hiç yok rüyalannda. Hep "dikkatçekmek derdmdeolan barçocuk." 2.5-3 yaşında oku- yor. Daha 8 aylıkken annesinin yumakla- nndan meme yapıyormuş kendisine. Li- sedeki adı "Yedi Bela Sezen." Bilek güre- şinde kimse onu yenemiyor. Hoşlandığı bü- tün oğlanJan dövüyor. Hâlâ kızdığı adamlar ondan dayak yiyor. 13 yaşında bisikletle kam- yonun üstüne çıkıyor. Kafası karpuz gibi ya- nlıyor. Saçlannı arala- yıp izinı göstenyor. "O zamandan beri vidalar yerinden mnadı" diyor. Izmir Köprü-Konak tro- leybüsünde "bfletçi am- cayı" kandınp otobüs- ten hiç inmeden şarkı söyledikleri günleri unutmuyor. Sonra lstanbul... "Aramızda \ r aşanacak yarun kalan şeyler var" dönemi geliyor. Sezen Aksu yaşama- lan yanm kalmış insanlar için söylüyor. Git, gitme, geri dön, beni unutma, sen ağ- lama, beni yak kendini yak dönemleri baş- lıyor. Şarkılanndaki duygu, acı, masumi- yet insanlan etkiliyor. Herkes biraz ken- dini buluyor o şarkılarda. Alkış ve başan geliyor ardından. Her şeyin başının üretim olduğuna ina- nıyor. Acı da olsa sevinç de olsa "Yeteri kadarcoşkuiuysan üretim yaparsm" diyor. Ahmet Utlu ile evliliğini bitirmiş ama duygulannı yitirmemiş görünüyor. Şu an- da kimse yok hayatında. Boşandıktan son- ra kimi erkeklerin ona nasıl yaklaşmaya çalıştıklannı anlatıyor alay ederek. Şimdi "hayatia başka bir rür hesaplaş- mayagirmiş'' Sezen varsanki... "Topluro- sal grvdirmelerte köşeye sıkışmışük" di- yor. Starlık umurunda değıl artık. Sadece "Hayaün kendisi öyle denk düşmûş-" "Starlık falan hepsi hikâye. Bunlara takarsan kafayı yersin" diyor Sezen Aksu. De- ğişimi savunuyor: "Aşkım da değişebilir gerçeklerim de~ Hepsinden bir dakikada cayanm." Ama hayaündan da kola\ kola> insan çıkaramıyor. Yesilcam'ın serüveni Türk sineması 83 yılda 5.909 filme imza attı • îlk Türk filmi olan ve 1914 yılında çekilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkıhşı" adlı tarihi belgeselden bu yana tam 5 bin 909 film üretildi. 1930 yılında hiç film çevrilmezken 301 filmin çekildiği 1972 yıh, en çok film üretilen yıl oldu. İSTANBUL(AA)-Son yıllarda gişe rekorlan kı- ran fîlmlerin çevrilmesiy- le yeniden yükseliş trendi- ne giren ve geçen yıl 83 'üncü yıldönümünü kut- layan Türk sinemasmda. sinemanın resmi tarihi olan 1914 yılından bu yana top- lam 5 bin 909 film üretil- di. En fazla film 1914-73 yıllan arasında çevrilir- ken, 1972 yıh tam 301 film ile 'alnn yü' olarak kabul edildi. Araştırmacı-sine- ma yazan Agah Ozgüç'ün hazırladığı 'Türk FOmle- ri Söztüğü'nden derlenen bilgilere göre Türk sinema- sımn resmi tarihi 14 Kasım 1914'te başladı. Osmanlı lmparatoriuğu'nun 1. Dün- ya Savaşı'na girdiği ilk günlerde Ayastefanos'taki (Yeşilköy) Rus anıtı yıkı- lırken, yedeksubay Fuat Uzkınaytarafindan görün- tülenen ve 'A\-astefanos'ta- ki Rus Abidesinin Y'ıkıhşı' adh tarihi belgesel, ilk Türk fılmi olarak kabul edildi. Türk sinemasmda en fazla film, 1914-1973 yıl- lan arasında üretildi ve bu dönemde tam 3 bin 359 film çekildi. Arşiv- lerde, 1930 yılında çekil- miş hiçbir film buluna- mazken; 1914,1918,1924, 1929,1931-32,1937-1940 yıllannda sadece birer film çekilebildi. Bu dönemi ız- leyen 1974-1990 yıllan arasında ise üretilen film sayısı 2 bin 219'a düştü. Sosyal içerikli fantastik filmler, 12Eylülfîlmleri, arabesk filmler, seks ko- medileri nedeniyle eleşti- rilen bu dönem, aynı za- manda Türk sinemasının yurtdışında ödüller aldıği bir dönem de oldu. Bu dö- nemde Yılmaz Güney'in senaryosundan Şerif Gö- ren'in yönettiği 'Yol' fılmi, 1982 Cannes Film Festiva- li'nde en iyi film seçildi. 1990'lara doğru çekilen fıhn sayısı ise maliyetlerin yüksekliği nedeniyle gi- derek düştü. 1991-1997 yıllan arasında çevrilen film sayısı 33l'de kaldı. ÖdûHûyıllar Son 7 yıl içinde sayısal düşüşe rağmen, çevrilen filmler gişe rekorlan kır- maya başladı. 1993 yılın- da 'Amerikalı' filmiyle başlayan gişe rekorlan, iki yıl gösterimde kalan 'E$- kıya' ile devam etti. Bu dö- nem aynca, Türk sinema- sının yurtdışında bol ödül- ler alması ile de dikkati çekti. Sinan Çeön'in yönet- tiği 'Berlin in Berlin'de oy- nayan Hülya Avşar, 1993 Moskova Film Festiva- linde"EnlyiKadmOyun- cu",MemduhÜnde"Z»k- kımın Kökü" adlı fılmi ile 1993 yılında tspanya Sıne- ma Festivali'nde "En l>i Yönetmen" ödülünü aldı. Yine son dönem filmler- den "Tabutta Rövaşata" ve "Hamam" filmleri uluslararası ödüller aldı. 1990'h yıllann en faz- la film üretilen dönemi 1993-94 olurken, en az film de 20 film ile 1997'de çekildi. SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN Ne yaptın acaba soranm sana 1997 ?.. Geldin, memleketi altüst ettin ve sanki hiçbir suçun yokmuş gibi, arkana bile bakmadan çekip gıttin? Ayıptır. Koskoca yılın içinde olanlarda senin hiç mi suçun yok?.. Yani REFAHYOL kendi kendine mi oldu? Çiller ile Erbakan kendi kendilerine mi gelin güvey oldular?.. Bunda senin hiç mi parmağın olmadı?.. Hadi canım sen de. Kime yutturuyorsun?.. Asıl suçlu bal gibi sensın işte. Bakalım kardeşin neler yapacak?.. Goreceğiz. Daha dört günlük bebek. Ama o da buyüdükçe kimbilir bize neler edecek?.. Giderayak ona bazı öğütler ver. Hiç olmazsa senin yaptıklannı yapmasın... El Nino falan da istemez, sağ olun. Haydi güle güle. Yolun açık olsun... Işılay Saygın Kendisi Devlet Bakanı. Hem de kadından sorumlu. "Bekâret kontrolü yüzünden üç beş kız intihar edecekse edecektır, bekâret kontrolü şarttır" dedi... Benım için her bakan saygındır. Sadece Işılay Hanım saygın değıl. Bakanlık, bir makamdır. Sorumluluk ister. Bu nedenle ben, Işılay Saygın'ın bakanlığına saygı duyuyorum, soyadına ise ı ıh.... Meslekler Atıcılık ülkemizın, memteketimizin, yöremizin, beldemizin çok, ama çok önemli bir mesleğidir. Bu atıcılık mesleğini, avcı atıcılığı veya yivli- setli silah atıcılığı ile kanştırmamak gerekir. Bu atıcılık çok farklı, bir o kadar da zartlı bir meslektir. Aynca zurtludur da. Değerlı büyüklerimizin tekelinde olan bu mesleği zaman zaman avcılar da kullanmışlardır, ama onlannki çok basit kalır büyüklerimizin atıcılığı yanında. Bir avcı, alt tarafı avdan eli boş döndüğunde, kasaptan bir iki bıldırcın satın alıp "Bunlan bugün vurdum" gibilerden ufak bir atmada bulunabilir. Ya da "Dün avda karşıma birkaplan çıktı, tam ateşleyeceğim tüfeği, ateş almaz. Vurdum yumruğu hayvana, bayılttım" gibilerden, zararsız atımlarda bulunabilir. Zaten kimse de ona, "Yahu bizim memlekette kaplan yaşamaz ki" diye bir karşı çıkmada bulunmaz. Onlar aralannda atar tutarlar, ama bu kimseye zarar vermez. Büyüklerimizin atıcılığı öyle değildır. Onlar attı mı inandınriar. Inandın mıydı da ayvayı yedin demektir. Burada atıcılıklan konusunda örnekler vemrıek isterdim, fakat bana aynlan yer ancak bu kadar. Eğer bir gün gazetenin tamamını veririerse size büyük atıcılanmızın attıklannı yazarım. Eğer ona da "Ohoooo, biz bunlan zaten biliyoruz, bilmediğimiz bir şey söyle" derseniz, diyeceğim yok. Ülkemdeki bütün büyük atıcılara saygılanmı sunuyor ve yeni yılın onlara bol yalan esini getirmesını dilıyorum. Atıcılık az buz bir iş değildir... 98'de neler olacak? Bunu bilmek o kadar zor bir şey değil. Bir deste iskambil kâğıdı, bir bardak su, bir de aşık kemiği olursa, size hemen neler olacağını söyleyebilirim. Koskoca televizyonlann koskoca haber bültenleri, falcılan çıkartıp bir bardak suya baktırarak bize neler olacağını anlatmaya çalışıyoriar. Biz de salak salak ekran başında onlan izliyoruz. Çünkü ertesi gece, reyting Maden işçisi Benim için en kutsal ve emeği en simgeleyen iş maden ışçiliğidir. Yerin yüzlerce metre dibinde canını dişine takıp maden çıkartmak için gece gündüz aynmı olmaksızın çalışmak ve simsiyah yüzle, ellerie, yeryüzüne çıkmak ve bunun karşılığında, can güvenliği bir yana, aldıği maaş hiçbir zaman o aileyi rahat geçindiremeyecek oranda... Onlan seviyorum. Ama bu hiçbir şeye yetmez. Bu mesleği, işçi sınıfının en anlamlı bölümü olarak görüyorum. rekorlannın altüst edildiği yazıyor gazetelerde ve ne kadar çok kışı bunlan izlemiş, onlar konuşuluyor... Şu anda önümde bir bardak su yok, iskambil de yok. Aşık kemiği de cuk otunmadıkça doğruyu söylemez. iyisı mı ben size 98 yılında neler olacağını özel bir kehanetle açıklayayım olsun bıtsin: Enflasyon düşmeyecek... (Tabıi bunu bilmek için falcı olmaya Beni güldürenler Birkaç yıl önce, özgün müziğin eşsiz sesi Selda, sinemacı Ferhan Üçoklar, ben, Kıbrıs'a bir konsere gittik. Aylardan temmuz. Selda ile Ferhan çektiler mayolan, kendilerini denize attılar. Kıbrıslı bir doktor arkadaş bana: "Aman sakın buradan denize girme, kolibasili var" dedi. Ben de bunu duydum ya, artık kimse beni o denize sokamaz... Selda'ya ve Ferhan'a da, "Sakın girmeyın, burada kolibasili varmış' dedim. Ferhan bana bir soru sordu, "Peki sen Istanbul'da nereden denize giriyorsun" diye. Ben de: "Florya'dan" dedim. O günkü gazetede manşet: "Florya, kolibasilinde en yüksek seviyede" diyor. Ferhan'la Selda buna gün boyu güldüler. Hâlâ gülüyorlar. Çünkü Florya'nın hali malum.. gerek yok) Yeni TBMM Salonu açılacak ve artık yalanlar oradan söylenmeye başlanacak. (Doğru soyleyenler de aynı çatı altında olabilir, onlara "sözüm Meclis'ten dışarı" diyoruz.) Futbolda, sporun diğer dallannda bir değişiklik olmayacak. Eski tas eski hamam. (Bunlann hepsini siz de biliyorsunuz, ne diye harfler harcıyorum.) Güle güle Özden Cumhuriyet düşmanlan, gericiler, Onu hiçbir zaman sevmediler. Yüzüne gülüp arkasından sövdüler. Onlann en belirgin yani da zaten budur. Yalan dolan, riya, sahtekâriık onlann asıl işidir. Akıllan sıra bunu Allah adına yaptıklanndan sevabı vardır. Yersen tabii... Yekta Güngör Özden, şair duyarlılığı taşıyan bir Atatürkçü ve vatanseverdi. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan emekli oldu. Yenı yasamı belki şimdikinden de çetin olacak. Ama bu gibi insanlan emekliliklerinde yalnız bırakmamak gerekir. Bizler Onun yanında olacağız. Güle güle Sayın Özden ve hoş geldiniz. 1998 YILININ HEPİNİZE SAĞLJK, MUTLULUK VE GÜZELLİKLER GETİRMESINI DİLERİM. Onunla 1970 yılında tanıştım. Ben tiyatrodan sahneye geçmiş genç bir komedyendim, o da bana eşlik eden orkestrada trombon çalıyordu. Çok yetenekli, besteler yapan, eline aldıği her enstrümandan en güzel sesleri çıkartabilen acayip bir müzik adamı idi. Yıllar sonra bir gün ona gittim. "Bir kabare açıyorum, amblem şarkımı besteler misin?" dedim. Besteleri bilgisayannda çaldı, tüm enstrümanlan ayırdı, yükiedi, nefis bir şarkı çıkardı ortaya. "Borcum ne?" dedim. Oyle ya, bir sürü zaman, emek ve yaratıcılık var ortada "Ayıp oluyor, çeyrek asırtık dostuz" dedi. Aradan yıllar geçti, bir TV dizime Sezen Aksu beste yaptı, o da kemanıyla çaldı. Sezen bunu bana armağan etti. Ama o, Onno ile beraber bir emek vermişti. Stüdyo masraflan, çalışma saatleri falan. Gene aynı şeyi yaptı. Üçüne de birer anı afbnı armağan ettim. Geçenlerde Ağır Roman filminin kasetinı dinledim. Bestelerini yapmış. Sanıyorum, Goran Bregoviç'ın Atila'dan oğreneceği çok şey var. Hepinize salık veririm, bu kaseti edinin ve AtHa Özdemiroğlu'nun nasıl bir besteci olduğunu bir kez daha görün. O her zaman gözümdeki dost, arkadaş, iyi adam, büyük müzikçi imajını koruyacak nrtelikte biri. Seni seviyorum Atila. Pazarın fıkrası Vehbi Koç dilenciye para vermeyi doğru bulmazmış. Çalışıp kazanılmasından yana nasihatlerde bulunurmuş. Bir ramazan günü gene bir dilenci yolunu çevirmiş. Koç: - Şimdi sana az para versem bu bana uygun değil. Dilenci: - E, o zaman çok para verin, deyince Koç: - O da sana uygun değil, demiş. Sezen ve... Sezen Aksu ile yaşamını anlatan bir magazin programı yapmışlar. TV'de izledim. Hemen ardından da iki şarkıcı çıktı ekrana. Biri sahici, ötekiler yapaydı. Biri üreten bir sanatçı, ötekiler icra eden kadınlardı. Farkı anlayanın salt ben olmadığımı biliyorum. Sizler de izlediyseniz hemen ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Ama izlemeye de pek gerek yok hani... Eski şarkılar Televizyonlarda dinleyebiliyoruz. Bakıyorum yeni çıkan kasetlerin hemen tümünde eski şarkıiardan var. "Nostaljiler", "Anılar" vesaireler hep eski şarkılan yeniden almış içine. Acaba tükendi mi bu sanatçılar? Neden yeni bir şeyler üretemiyoriar? Yoksa taşıma suyla değirmeni bu kadar mı döndürebildıier. Çünkü bu pop müzik bizim değil. Çiller'in çarkı Tansu Hanım artık Refah'tan çok Refahçı. Çünkü bir ara Meclis kulislerinde Refahlılann da Yüce Divan konusunda Tansu Hanım aleyhinde oy kullanacaklan dedikodusu esınce, Çiller hemen Refah'a koltuk çıktı. Aslında zaten refah içinde. Bir eli yağda bir eli balda. Oteller, pansiyonlar, arsalar, yalılar... O zaten Refahta. Okuyun: Mustafa Kemal / Benoıst-Mechin / Bılgı / Izleyin: NTV Sevin: 1998'i AZİZ NESİN İLKÖĞRETİM OKULU Bu hafta elime ulaşan bağış listesi son derece mutluluk verdi. Bir yeni yıl armağanı gibi oldu adeta. MEF öğretmenlerinin aralannda başlattıklan kampanya sonucu BİR MİLYAR ELLİ MİLYON lira geldi. Aynca MEF kurucusu Ibrahim Ankan da 450.000.000 TL bağışta bulundu. Aynca yüz milyon lira ile de Hasan Özen kampanyaya destek verdi. Daha yüzü aşkın ismi kapsayan bir liste var elimde. Ama yerim yok. Hepinize teşekkürier. VAKIFBANK ÇATALCA ŞB. Türk sineması Sayın büyükler... Yerli filmlerden yeniden rüsum almak fıkri acaba nereden aklınıza geldi? Herkes bu dâhiyane buluşu merak edip duruyor... Doğrusu ben de merak ediyorum. Türk sineması rahat bir soluk alıp iki üç film gişe yapınca bir aklıevvel çıkıp "Neden bunlardan vergi alınmıyor efendim?" dedi, siz de vergiyi koydunuz... Vay anasını!.. Bence hemen kaldınn vergiyi. Çocuklar için Sevgili çocuklar. Yeni yılın hepiniz için sağlıklı ve başanlı geçmesini diliyorum. Tabii dersler iyi çalışılacak ve hafta sonları tiyatroya gidilecek. Çünkü tiyatro insanın ufkunu açar. Bu haftaki minik şiirimiz size yeni yıl armağanı olsun: kardeş olmak. yaklaş bana / uzat elini / sana değmek istiyorum. seni tutmak / yaklaş / uzat ellerini kardeş olmak istiyorum / kardeş olmak. Pazarlık ve duvarlık sözler ALDATMAYA VE ALDANMAYA EN ELVERİŞÜ ŞEYLER, BİLMEDİĞİMİZ ŞEYLERDİR. Montaigne. Futbolcu-aktör j kisi arasında ne fark vardır?.. Biri yaşlandıkça I değerlenir, öteki ise yaşlanınca emekli olur. Ama onlarda yaş otuz sınınnda, otuz yaş ise bir oyuncu için henüz mesleğin başlan. Ama bir de sonuç var ortada. Ünlü bir futbolcu miryariann sahibi olabilirken, ünlü bir aktör, geçimini ancak sağlayabilecek parayı kazanır. Ama şimdi televizyonlar var. Oyuncular buradan para kazanmaya başladı. Yoksa tiyatroya kalsa, vah vah hallerine.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear