Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Basbakan Yılmaz'a 27 öneri
İllegal ilişkiler
tasfiye edilmeli'
Başbakanlık Teftiş Kuru-
lu Başkanı Kutlu Savaş ta-
rafından hazırlanan Susur-
luk Raporu"nda de\ let için-
deki çete oluşumlanna kar-
şı Basbakan MesutYılmaz'a
27 öneri sunuluyor. Bu öne-
riler özetle şöyle:
1) Sayın Basbakan'a arz
edilecek birinci teklif, Em-
niyet Genel Müdürlü-
ğü'nün, çete oluşumlanna
karşı genel bir mücadeleye
sevk edilmesidir.
Bu konuda kesin karar
alınmalı ve gelişmeler Baş-
bakanlık'ça periyodik ola-
rak izlenmeli. teşkilatm bu
konudaki acıl. gündelik ve
çoğu hemen karşılanabilir
ihtiyaçlan giderilmelidir.
Emniyet Genel Müdürlü-
ğü üst yönetımine verilecek
zarrian tablosunda başan sü-
reci de sadece 3 ay olmalı-
dır.
2) Emniyet Genel Müdür-
lügü merkezli çalışmalann,
başan içın MlT'in tüm ım-
kânlanyla desteklenmesini
sağlamak üzere ciddi ve
Başbakanlık'ça gözetilen ve
kontrol edilen bir koordinas-
yon kanalı da açılmalıdır.
Genelkunnay Istihbarat
Başkanlığı'ndan bilgı akışı
da sağlanmalıdır.
3) Poiisiye çatışmalar, çe-
teleri ve gruplan bir süre
sessizliğe itecektir. Ancak
ortada olan ve bilinen fi-
nansman kaynaklannın da
yok edilmesi ve hesabinın
sorulması da icap eder.
Poiisiye çatışmalann ma-
li araştırmalarla takviye
edilmesi gerekmektedir.
4) Susurluk merkezli. çe-
te ve illegal kazançlarla ilgi-
li sınırlı bir itiraf yasası çı-
kanlmah. ancak; Güneydo-
ğu'da problemlere yol açan
itiraf yasası tcrübesinden
faydalanılmalıdir.
5) Özel Harekât Dairesi
sadece OHAL bölgesiyle sı-
nırlı kalacak şekılde daraltıl-
malı. Özel Harekât persone-
li sadece OHAL bölgesinde
bu sıfah taşıyabilmeli, böl-
ge dışındaki tüm Özel Hare-
kât birimleri lağvedilerek
polis teşkilatına entegre ol-
malan sağlanmalıdır.
6) Başbakanlık genelge-
siyle Interpol ilişkileri hariç
Emniyet Genel Müdürlü-
ğû'nûn dış servis veya teşki-
latlarla ilişkilerinin Dışişle-
ri Bakanlığı ve MİT kana-
lıyla tesis edilebilecegi, dış
istihbarat ve operasyonlann
bu kanallar dışında yasak-
landığı ve durdurulduğu,
emirolarak iletilmelidir.
7) Millı Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteri tarafından
birkaç yıl önce hazırlanmış
olan "Kamu Güvenliği Ku-
rumu" kanun taslağı, ince-
lenmeli ve hükümetin de-
ğerlehdirmesine sunulmalı-
dır.
8) Uyuştunıcu kaçakçılı-
ğı ile mücadele. Emniyet
Genel Müdürlüğü'nün rutin
faalıyetlerinden bin olarak
değil. öncelikli ve acil ko-
nulanndan en önde geleni
olarak ele alınmalıdır.
9) Uyuşturucu kaçakçılı-
ğı konusu. özelliği olan bir
mücadele alanı olarak seçil-
meli ve mali araştırmalarla
birlikte kişi ve aileleri hedef
alan özel bir çalışmaya ön-
cehkle başlanmalıdır
10) Devlet arşivlerinde
çeşitli kaçakçılık \e illegal
faaliyetlerin bilgisi, hatta şe-
malan vardır. Devletin ilgi-
li birimleri bu konuda işbir-
liği yapmalıdır.
11) Jandarma Genel Ko-
mutanlığı'nın MtT'in ve
Emniyet'in kayıt ve bilgile-
rı koordineli bir şekilde de-
ğerlendirilerek her 3 teşki-
latta mevcut ve Batı bölge-
lerinde de illegal ilişki ve
oluşumlara dahil olmuş per-
sonel kısa sürede tasfiye
edilmelidir.
12) Itirafçı kullanımı sü-
ratle sınırlandınlmalıdır.
13) Mevcut Geçici Köy
Koruculuğu (GKK) kadro-
lan sayı olarak dondurulma-
lı. boş veya boşalan kadro-
lar iptal edilmelidir.
GKK'den isteyen ve du-
rumu uygun olanlann özel
güvenlik görevlisi olarak ça-
lıştınlmalan sağlanmalıdır.
Bölgede mevcut yan-fe-4
odal yapının daha da güç-
lenmesine sebep olan. aşi-
retlere dayalı GKK sistemi
sebebiyle bölgede aşiret ya-
pısının çözülmesi durmuş.
hatta daha tesirli hale gel-
miştir. Uygulamalara Urfa
yöresinden başlanması öne-
rilecektir.
14) Turizm Bakanlığı'nın
talih oyunlan salonlanyla il-
gıli işlemleri kapsamlı bir
soruşturmaya konu olmalı-
dır.
Bakanlık kumarhanelere
hangi prosedürle izin ver-
miştir?
15) Kumarhane ışleticile-
rinin vergi ve muhasebe ka-
yıtlan da incelenmelidir.
16) TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu'nun
suçu ve soruşturmayı belir-
leyen tespitleri. Başbakan-
lık'ça ilgili mercilere duyu-
rulmalı ve gereği takip edil-
melidir.
17) Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nün hibe silahları
konusunda genel müdürlük-
te ve Gümrük Müsteşarlı-
ğı 'nda mevcut karmaşık bil-
gi yığınını aydınlatmak üze-
re kapsamlı bir inceleme-
değerlendirme yapılmalıdır.
18) Abdullah Çatlı'nm
durumu ve konumu, bir so-
ruşturma kapsamında ele
alınmalıdır. Çatlı'nın 8O'!ı
yıllar öncesi ve sonrası iliş-
kileri araştırılmalıdır.
19) Azerbaycan'da darbe
girişimi ve Türk tarafinın tu-
tumu ayn bir soruşrurmaya
konu ohnalıdır.
20) Koruculara yapılan
ödemeler ve bu ödemelerin
yöneldiği kişi. aşiret ve aile-
ler detaye edilmeli ve aksak-
lıklar kapsamlı birçalışmay-
la değerlendirilmeli, gere-
kirse yöre üniversitelerin-
den yararlanılmalıdır
21) Talih oyunlan salon-
lannı işletenlerle ilgili kap-
samlı bir gelir-vergı araştır-
ması koordineli bir şekilde
başlatılmalı; kara para iş-
lemleri, mali polisin de des-
teğinde takip edilmelidir.
22) Mehmet Ali Yaprak
ve kaçırılması olayı, tekrar
ve mali araştırmalarla bir-
likte yürütülmek üzere so-
ruşturulmalı. Coptagon tica-
reti ve imalatı konusu özel
bir polis ekibince ele alın-
malıdır.
23)NesimMalkiveYener
Kaya'nın öldürülmesi olay-
lan mali araştırmalarla bir-
likte tekrar soruşturulmalı.
adı geçen tefecilerin alacak-
lı olduğu kişi ve firmalar. ci-
nayet soruşturması ve mali
araştırmalar kapsamına
alınmalıdır.
24) Yeten kadar bilgi top-
lanan ve itirafçı İbrahim Ba-
bat'ın açıklamalanyla da or-
taya çıkan bilgiler çerçeve-
sınde. Bodrum Sun Club
olaylan ve 40 bin dolann ha-
raç olarak alınması ve pay-
laşımı iddialan ile Hikmet
Babataşcinayetı yeniden so-
ruşturulmalıdır.
25) tlgilı bölümde yer al-
dığı üzere, Eximbank-Türk-
menistan ve Emperyal şir-
keti ilişkileri detayı ile araş-
tınlmalı ve gerekiyorsa so-
ruşturulmalıdır.
26) Ömer Lütfü Topal'ın
ölümünden sonra ortaya çı-
kan 105 milyon dolarhk bor-
cun sebebi ve hangi şirket
bilançosunda yer aldığı
müstakilen araştırılmalı.
Emperyal yöneticilerinin
açıklama yapmalan sağlan-
malıdır.
27) Bankalarla ilgili so-
ruşturmalann sonucu için
yasal düzenleme yapılması
hususu karara bağlanmalı-
dır.
SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ
4
Halk çeteden rahatsız'
Bu rapor, Sayın Başbakan'ın
13.08.1997 tanh. TEFTİŞ. M:139
sayılı onaylanna istinaden hazır-
lanmıştır. Mezkur onaydan da an-
laşılacağı üzere Sn. Başbakan'ın
konuyla ilgi şifahi talimatlan, son-
ra da yazılı emirleri alınmıştır.
Bu konunun kamuoyunda ya-
rattığı heyecan ve ilginin yanı sıra
teftiş kurullan açısmdan değerlen-
dirilmesi önem taşıyacaktır. Çün-
kü kamuoyunda Susurluk kaza-
sı olayı adı altında bilinen ve tartı-
şılan konu hukuken bir trafik ka-
zasından ibarettir. Bu konu da yar-
gıya intikal etmiştir ve yapılacak
bir iş veya bürokratik işlem kal-
mamıştır. Oysa kamuoyu. siyaset-
çi-yeraltı'dünyası- kamu kuruluş-
lan ilişkisi ve kişisel menfaat etra-
fında yoğunlaşan ve büyük ölçüde
para. menfaat ve güç sağlamaya
dönük illegal faaliyetlerden rahat-
sızdır.
Kamuo>-unun paylaştığı bu çer-
çe\e. gerçekte "SusurlukolayTnın
da genel çerçevesini oluşturmakta-
dır.
Geçtiğimiz aylarda Basbakan
Erbakan'ın çalıştırdığı müfettiş-
ler. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Araştırma Komisyonu da bu çerçe-
vede çalışmış ve raporlannı bu ze-
minde oluşrurmuşlardır. Beklenti
de bu yöndedir. Sayın Başbakan'ın
temayülü ve muhtelif konuşmalar-
da altını çizdiği çerçeve de bu kap-
samdadır. Başkanlığımız da görev
alanını, bu yaklasımın belirlediği
bir muhteva içinde düşünmüş ve
çabalannı bu noktalara teksif et-
miştir.
Bu yaklaşım doğru ve genel ka-
bul gören bir çerçeveyi oluşturdu-
ğu gibi yeni görevlendrrmelerin de
hukuki zeminini teşkil etmektedir.
Aksi taktirde Susurluk olayı ile ir-
tibatlı konulann hemen tamamı-
nın yargıya intikal etmiş olması.
Başbakanlığımızın yeniden görev -
lendirilmesini imkânsız kılacak bir
mahiyet arz edecektir.
Sadece tçişleri Bakanlığı Teftiş
Kurulu'nca 18, Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından 16 adet in-
celeme- soruşturma yapılması, Su-
surluk kazasınm trafik yönü itiba-
riyle bir mahkemede, çete oluştu-
rulması yönüyle DGM'de, Topal
cinayetine ilişkin davanın bir baş-
ka mahkemede, konuyla ilgili bir-
çok davanın da değişik yargı mer-
cilerinde yürümekte olması, Mali-
ye, Adalet ve Turizm bakanlıkla-
nnca kendilerini ilgilendiren ko-
nularda inceleme-soruşturma ya-
pılması, dolaylı konulann ilgili ku-
rumlannca ele alınmış olması gö-
zönünde tutularak, gerçekte Susur-
luk olayına girmek için maddi ko-
nulann tümünün ele alınmış olma-
sı sebebiyle, Başbakanlık Teftiş
Kurulu Başkanlığı konunun dışın-
da bırakılabilirdi.
Ortada olan tek alan, yukanda
arzedilen ve kamuoyunun da bek-
KİRLİ İ LİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASIİSTENDİ - Kutlu Savaş tarafindan hazırlanan Susurluk
Rapom'nda kamuo>unun siyasetçi-yerarfı düması- kamu kuruluşlan iüşkisinden rahatsız olduğu vur-
gulandı. Tansu Çiller'in Başbakanlık yapüğı dönemde meydana gelen yasadışı olaylara dikkat çekUen ra-
porda Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı. Hüseyin Kocadağ ile Sedat Bucak'ın ilişkilerinin araşb-
rüması gerektiği vurgulandı. Sa\aş'ın raporunda\aprak T\"nin sahibi MehmetAli Yaprak'uı sccinı kam-
panyası sırasında Mehmet Ağar'a 500 milyar lira yardımda bulunduğu iddiasına da yer verildL ••* -•
Çete örgütlenmelerinin çok sayıda dış olaya kanştığı belirtildi
i
Mtr,lmn için adam öklünliV
ANKARA (Cumhuriyet Bfiro-
su) - Başbakanlık Teftiş Kuru-
lu'nun Susurluk raporunda, çete
örgütlenmelerinin Azerbaycan ve
Türkmenistan'daki petrol-doğal-
gaz projelerinden, lranlı rejim mu-
haliflerine düzenlenen operasyon-
lara kadar pek çok dış olaya da ka-
rıştıklan kaydedildi. Raporda.
lranlı rejim muhaliflerini öldüren
bir lranlı ile MİT'in ortak çalıştığı
açıklandı.
Dış politikayla ilgili bazı çete
örgütlenmelen konusunda Susur-
luk raporunda geçen bölümlerden
özet şöyle:
- Hospro firması, Ingiltere'de
kurulmuş bir limitet şirkettir. Şir-
ketin sahibi veya ortağı olarak gö-
rünen Ertac Tinar. bılahara KK-
TC tabıyetine girmiştır. Adı geçen
daha sonra KKTC'nın Cenevre
Fahrı Konsolosluğu'na talip oldu-
ğunda referans olarak Adalet Ba-
kanı Sayın Mehmet Ağar'ı göster-
miştir. Hospro. tngiltere'de kurulu
bir tabela şirketidir. Sermayesı 100
pounddur.
- Emniyet Genel Müdürlü-
ğü'nün o dönemde üzerinde durdu-
ğu esas konuysa MOSSAD'la iliş-
ki kurmaktır. Ödemelerin. Ertaç
Tinar'ın devreye girmesinin Isra-
il'e yapılan ziyaretlerin esas ama-
cı, MOSSAD ilişkisi ve Abdullah
Ocalan'a karşı yapılacak operas-
yondur.
- Abdullah Ocalan'a düzenle-
nen operasyonda, Suriye askeri bir-
likleri operasyon mahallini ablu-
kaya almış. bu operasyon Sunyeli
ilgililer tarafından CIA ve MOS-
SAD'a mal edilmiştır.
- MOSSAD başkanınm emniyet
genel müdürü'nü. keza CIA yetki-
lilerının emniyeti ziyareti bir baş-
ka olumsuzluğun sebebi olmuştur.
-23 Kasım 1996'daMlT'indip-
lomatik pasaport taşıyan Murat
Tunç \e Gürcan Bora kod isımli
mensuplan. beraberinde Metin At-
maca (Yeşil) \ e Yahdet Özer'le ts-
tanbul'dan Beyrut'a gitmişlerdir.
VİP Başbakanlık işaretiyle uçan bu
4 kişınin hangi devlet görevini ifa
ettiği sorusu. haklı ve yerinde su-
aldır.
- Kumarhanelerle ilgili olarak
önemli bir gelişme de >-urtdışı fa-
aliyetlerıdir. Topal'ın tsraıllı orta-
ğı Ruven ve yardımcısı Ba> Eli ku-
marhanelere gelen lsrailli \e diğer
yatınmcılann ödemelerini vurtdı-
şında yapmalannı sağlamaktadır.
- Emperyal şirketi Kıbrıs ve
Azerbaycan'da da etkili olmuştur.
Topal'ın kumarhane projesini ger-
çekleştiren Cumhurbaşkam'nın
oğlu llhan Aliyev'dir Kendisinın
Topal'a 500 bin dolar kumar bor-
cunun ve otelin gizli ortağı olduğu
iddialan öne sürülmektedir.
- Türkmenistan ise adeta Em-
peryal tarafından işgal edilmiş gi-
bidir. Basbakan Yardımcısı Gur-
banmurodov'un tabiriyle Türkme-
nistan'ın sosyal programının icra-
cısı durumuna gelmişrir.
Önemli olan husus şudur: Türk-
menistan doğalgaz ve petrol proje-
lerine Emperyal de müdahil ola-
cak konuma gelmiş ve Türkmen
yetkilıleri vasıtasıyla etkili olmaya
başlamıştır.
- Askar Smhko (MİT için
çalışıyor) emniyet istihbaratının
yazılanna ve tespitlerine göre bir-
çok >asadışı faaliyetinin yanı sıra
tran'ın Humevni rejiminden. o
günün şartlanna göre çok büyük
meblag ile çok miktarda silah al-
mış. Istanbul'daki rejim muhalif-
lerini lran gizli servisine haber ver-
erek öldürtmüştür. Emniyet bu
kişiyi sınırdışı etmek istemiş MİT,
5-6 yıl devamlı yazışmalarlaengel
olmuştur. Ocak 1995'te kaçınlması
ve öldürülmesine kimse engel ola-
mamıştır.
lentisine cevap olacak illegal iliş-
kilerdi.
Bu noktada bir özel konuya te-
mas etmekte yarar vardır.
Susurluk kazasında yer alan ki-
şilerin kazanın oluş mahalline ka-
dar değişik yerlerde -Istanbul, Ya-
lova. Izmir, Kuşadası aynı günler-
de birliktelikleri, hatta Sedat Edip
Bucak'ın beyanına göre koruma
polislerinin takip edildiklerine ilis-
kin endişeleri nedeniyle önce Iz-
mir'i, sonra da Kuşadası'nı terk et-
meye karar vermeleri sonuoı Is-
tanbul'a dönerlerken Susuriuk'ta-
ki trafik kazası vuku bulmuş, an-
cak kamuoyunun ve medyanın tep-
kisi ile kazanın öncesi günlerdeki
birliktelikler ve kazanın oluşumu
önemli ölçüde her yönüyle ele alı-
narak yargıya intikal ettiğinden ra-
porumuzda bu konular, bilindiği
ve tekrara yer vermemek için ele
alınmamıştır. Bu konuda bir başka
temel düşüncemiz, "Susurluk ola-
yı" adı altındaki kapsamlı ve ço-
ğunlukla illegal ilişkiler ağını dik-
kate getirmek olduğundan, özel-
likle poiisiye olaylar noktasında
kaybolmadan, olayı bütünüyle tak-
dim etmektir.
Aslında bir bütünlük içinde ele
alınması gereken Susurluk konusu,
yukanda kısaca sunulduğu üzere
parçalara aynlmış işin özü ve esa-
sı özellikle yargı safhasında göz-
den kaçmıştır.
Mehmet Ali Yaprak kaçınlmış,
olay adliyeye intikal etmiş, Gazi-
antep Savcılığı, Istanbul savcısının
ifadeleri alıp göndermesini talep
etmiştir.
lfadeler alınmış, gönderilmiş ve
takipsizlik karan verümiştir.
Gaziantep savcısı ise yüzleştir-
me karannı yazmış, ancak daha
sonraki safhalarda bu husus da ger-
çekleştirilmemiştir,
Mehmet Ali Yaprak'ın kaçınl-
dığı araçta Müfit Sement'in par-
mak izi bulunmuş, ama konunun
adliyeye intikal etmemesi sağlan-
mıştır. Bu kuruluşun üst düzey yet-
kilisi devreye girmiştir. Şubat
1997'de Başbakanlık bu konunun
takibini Adalet Bakanlığı'ndan ya-
zı ile talep etmiş, Bakan Şevket Ka-
zan talimat vermiş, konu Ceza Iş-
leri Genel Müdürlüğü'nde bekle-
meye bırakılmış, Eylül 1997'de ya-
zılı talebimizle konu ancak hatır-
lanmıştır. Içişleri Bakanlığı kayıp
silahlar konusunda soruşturma
yapmış, nedense tüm bilgi ve bel-
geler toplanmış olmasına karşıhk
konu 10 adet Baretta ile sınırlı ru-
tulmuştur.
Jçişleri Bakanlığı'na yazılan ve
"bilgüeri için" Danıştay'a da gön-
derilen yazımız. dosyaların henüz
kendilerine intikal etmemiş olma-
sına rağmen, "Danıştay'ın incele-
mesi safhasındadır" ibaresi sebe-
biyle Danıştay'ın tepkisini çekmiş-
tir. (Açıktır İci fezlekenin bakan-
lıkta onayını takip eden safha Da-
nıştay incelemesidir). Neticede su-
çu ve suçluluğu su gorürür 5 em-
niyet mensubu yargıya sevkedil-
miş, milyonlarca dolarhk silah alı-
mı konusu ortada kalmış, eksik
araştırma, hatalı değerlendirme
yönündeki ikaz Bakanlıkça dikka-
te alınmamış, aksine yeni bir ra-
porla ilk çalışmanm doğrulugu id-
dia edilmişse de Danıştay'ın özel
harekât mensuplan hakkmdaki suç
duyurusu Bakanlrğın eksik soruş-
turmasının delili olmuştur. Ama
halen de milyonlarca dolarhk si-
lah alımı konusu Bakanlıkça so-
nuçlandınlmamıştır.
Raporun değerlendirme safha-
sında bu ömekler çoğalacak va de-
taye edilecektir. Üzerinde durulan
husus, bütünün parçalara ayrıldığı,
hiçbir makam ve mercide birleştir-
menin yapılamayacağı bir noktaya
gelinmiş olduğudur.
SÜRECEK
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
1968'li yıllar, Türkiye'de
ABD'ye karşı mücadelenin
yükseldiği yıllardı. Gençlik, an-
tiemperyalist mücadelenin ba-
şını çekiyordu. O dönemde
dünyanın her yanına el atmış
vVashington'ın başı dertteydi.
Özellikle Vietnam-Laos-Kam-
boçya'nın Hindiçini'ndeyürüt-
tükleri bağımsızlık savaşları,
uluslararası bir etki yapıyordu.
Bunedenle Türkiye'de ve dün-
yanın diğer yerlerinde verilen
mücadeleler, evrensel bir nite-
lik taşıyordu.
Bu dönemde Türk milliyetçi-
leri (Bozkurtlar-Ülkücüler), yü-
rütülen antiemperyaltst müca-
deleye karşı devlet tarafından
örgütlendiler ve gençlerin üze-
rine saldırtıldılar. MHP tarafın-
dan örgütlenen ve solu bastır-
mak için devletçe desteklenen
Ülkücülerin 0 günkü sloganla-
rı, saldırdıkları hedeflerin he-
men hepsi ABD yanlısı bir içe-
rik taşırdı. O günkü evrensel
kamplaşma ABD saldırganlı-
ğına karşı olup olmamaya gö-
re şekillenirdi. Türk milliyetçi-
leri, Batı'ya bağımlı devletin 0
Türk Milliyetçiliği ve Antiemperyalizm
dönemde militanlığını yapar-
lardı. Iç hedef solu ezmek ol-
duğu için, bu amaçla kullanı-
lırlardı.
Bu çizgi, hiç değişmedi.
Türk milliyetçileri her dönem-
de merkezi devlet politikaları-
na bağımlı hareket ettiler. 12
Mart'tan önce Süleyman De-
mirel'in Adalet Partisi onları
yönlendiriyordu, 12 Mart 1971
askeri darbesinden sonra ise
cuntanın militanı haline geldi-
ler. 12 Eylül öncesi, 1970'lerin
ortalanndan itibaren, solun
yükselişini önlemek isteyen
ABD'nin ve iç gericiliğin örgüt-
lediği suikast ve kitle kırımla-
rında yine onlar vardı. Kahra-
manmaraş katliamından Ipek-
çi'nin öldürülmesine uzanan
darbe hazırlıklannda kullanıl-
dıkları, artık reddedilemeyecek
bir gerçek olarak ortaya çıktı.
Kürt sorununun patlak ver-
mesi de Türk milliyetçilerinin
misyonunu değiştirmedi. On-
lar herzamanki gibi 'bölücülü-
ğe' karşı merkezi devlet politi-
kasının militanıydılar. Yalnız bu
kez Kürt sorunu milli bir iç so-
run olduğu için 'milliyetçilik'
geçmişten daha fazla prim
yapmaya başladı. Solun bazı
kesimleri de 'yeni milliyetçilik'
dalgasının etkisine girdiler.
Devletin temel ittifaklarında ise
bir değişiklik yoktu.
Devlet, özellikle askeri alan-
da geçmişten daha fazla ABD
ile işbirtiği içindeydi. Son dö-
nemde bölgedeki Islamcı
akımlar ve ülkelere karşı İsra-
il-Türkiye ittifakı gelişmeye
başladı. Iki ülke arasında dü-
zenlenen askeri manevralar,
silah alım-satımı hızlı bir artış
gösterdi. Türkiye-lsrail ilişkile-
ri. askeri-ekonomik bir hatta
ileriemeye devam ediyor. Bu
ilişkinin böylesine gelişmesin-
den en çok memnun olan ve
bunu teşvik eden ülke ise
ABD. ABD'nin bölgedeki iki te-
mel müttefikini birbirine iyice
yakınlaştırarak bölgeyi tahkim
etmeyi planladığı görülüyor.
Bu ilişkide ABD'nin özellikle i-
ki ülkenin ordusunu teşvik et-
tiği de biliniyor. ABD'nin Türki-
ye'ye bazı silahlan israil üzerin-
den verdiği de gazete haber-
lerine kadar yansıdı.
Gelelim bizim milliyetçilere:
Onlar son dönemde Kürt soru-
nu nedeniyle merkezi devletle
Batı ve ABD arasında zaman
zaman ortaya çıkan sorunlar-
da geleneksel, "Türk'ün
Türk'ten başka dostu yoktur"
sloganıyla merkezi devlet po-
litikasının yanında saf tuttular.
Her dönemde 'yabancı düş-
man'a karşı iç gericilikle birle-
şen milliyetçiler, bu kez de ay-
nı tavırlarını sürdürdüler.
Burada dikkat çekici olan,
bazı solculann tutumu. Türk
merkezi devletinin, Batı'ya ve
özellikle ABD'ye olan ekono-
mik - askeri bağımlılığını unu-
tuverdiler. Bütün savunma sis-
temi ve silah gücü ABD'ye ba-
ğımlı Türkiye'nin, zaman za-
man Kürt sorunu nedeniyle
müttefikleriyle başının derde
girmesi, bazı solculann bu işi
abartmasına yol açtı. Sanki
Türk devleti Batı'ya karşı bir
bağımsızlık savaşı yürütüyor-
muş gibi bir 'uydurma' strate-
ji yarattılar.
Kürt sorunu nedeniyle milli-
yetçilerin peşine takılan ve
devletin merkezi siyasetlerine
destek veren bu solcular, bu
işbirliğine kılıf olsun diye, san-
ki bunun ABD aleyhtarı bir ya-
nı varmış gibi, yalnızca kendi-
lerinin inanacağı bir propagan-
daya giriştiler. Siyasi Islamla
merkezi devlet ve milliyetçiler
arasındaki çelişmeyi de bu
kamplaşmanın bir unsuruy-
muş gibi takdim etmeye çalış-
tılar.
Geleneksel Ülkücü Türk mil-
liyetçiliği için değişen bir şey
yok. Onlar, yıllardır aynı çizgiyi
sürdürüyorlar. MHP'ye yana-
şan ve milliyetçilikte onlarla ay-
nı dili kullanmaya başlayan ba-
ZJ solculann nereye kadar gi-
deceklerini doğrusu çok me-
rak ediyorum.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
Yaptımı?
VVashington Post'tan Dan Balz'e göre "VVashing-
ton böyle skandal görmedi!" iki haftadır, VVashing-
ton çalkalanıyor: "Clinton, Levvinsky isımli, 24 ya-
şındaki sekreterle cinsel ilişkide bulundu mu?" Hal-
buki, daha geniş bir açıdan bakıldığında, çok daha
ilginç ve önemli sorular var. Ömeğin, "Neden, dün-
yanın önemli siyasi lideh, bir sürü yaşamsal sorun
arasında, başını belaya sokacak karmaşık cinsel iliş-
kilerden uzak duramaz?" "ABD halkı, büyük birço-
ğunlukla neden hâlâ Clinton'un yönetimde kalma-
sını istiyor?" "Neden sağcı-dinci politikacılar Clin-
ton'u devirmek için adeta bir 'haçlı seferi' içindeler?"
Birçok 'erkek' politikacının ağzının suyunu akıtan
bu tür 'kaçamaklar' sadece Clinton'a ait zayıflıklar
değil. Başkan J. F. Kennedy'nin Marilyn Monroe
ile dillere destan ilişkisi bir yana, Capitol Hill'de (par-
lamento binasının bulunduğu bölge) özel bir garso-
niyeri olduğu biliniyor; Lyndon Johnson'un, bu
alandaki marifetleri yeterince meşhurolmadığı için,
kıskançlıkla "Sırf tesadüfleri saysam ben bu adam-
dan daha çok kadınla yattım" dediği de (Internati-
onal Herald Tribune 26/01/97). Ancak bu iki adam
maceralan yüzünden, Clinton gibi istifanın eşiğine
gelmediler. Bu bilgiler, ofıslerde, yüksek sosyetenin
salonlarında dedikodu ve tabii ki kıskançlık kayna-
ğı oldu, 0 kadar.
Bunda bir gariplik yok. Erkek egemen bir toplum-
da siyasi iktidar, yüksek mevki, beraberinde, isten-
diğinde kolaylıkla cinsel imtiyaza çevrilebilecek bir
güçle birlikte geliyor. Boşuna mı "İktidaren güçlü af-
rodizyaktır" demişler. Siyasi olarak güçlü erkekler,
çoğu zaman, bu iktidarın doğal bir uzantısı olarak,
cinsel kaprislerinin karşılanmasını da bekler, bunu
doğal karşılarlar. Bu 'güçlü erkeklerin' etrafındaki
'daha az güçlü' erkekler de bunlara imrenir, göz yu-
mar, taklit etmeye çabalarlar. Kadınlara ise bu ikti-
dardan faydalanmak için, eş ise göz yummak, ör-
neğin sekreter ise katlanmak düşer. Katlanmayan-
lar da gözden ve iktidar koridorlanndan uzağa dü-
şerler. Amerikan halkı da, tüm muhafazakâr eğilim-
lerine rağmen bu durumu olağan karşılamış gibi.
Pazar günü yayımlanan bir CNN/Gallup kamuoyu
yoklaması, halkın yüzde 58'inin hâlâ Clinton'u des-
teklediğini; yüzde 71 'inin ise her şeye rağmen istifa
etmemesi gerektiğine inandığını gösteriyordu. Ne ki
eleştiriler "Clinton, Lewinsky'yi mahkemede yalan
söylemeye teşvik etti mi?"ye dönüşünce ve ataer-
kil toplumun bir tabusu devreye sokularak, Le-
winsky'nin, Clinton'un kızı Chelsea'den sadece bir-
kaç yaş büyük olduğu vurgulanmaya başlayınca,
hava değişmeye başladı ve pazartesi günü, "İstifa
etmesin" diyenlerin oranı yüzde 67'ye düştü.
Bu 'skandalda' halkın, ilk refleksinin Clinton'dan
yana olmasının çok temel ekonomik, politik ve sınrf-
sal nedenleri var ve bunlar, Clinton'u hedef alan
kampanyanın arkasındakilerle aynı. Clinton, Re-
agan-Bush döneminin muhafazakâr neo-liberal po-
litikalanna karşı, daha iyi sosyal hizmet, eğitim, ge-
tir dağıltmı vb. isteğiyle yükselen bir değişim dalga-
sının üzerinde seçildi. Clinton yönetiminin ilk gün-
deme getirdiği sağlık hizmetleri reformu, gerçekleş-
seydi, dev sigorta şirketlerinin gelirlerini büyük ölçü-
de olurrrsuz etkileyecekti. Büyük şirketlerin oluştur*
duğu muhafazakâr lobi, yaklaşık yanm milyar- dolar
harcayarak yalan ve çarpıtmalara dayah bir medya
kampanyasıyla Clinton'u teslim aldı ve bu reform gi-
rişimini püskürttü. Clinton yönetiminin ordudaeşcin-
sellerin haklarını genişletmeye ve genel olarak ka-
dın haklanna ilişkin, örneğin kürtajla ilgili reform de-
nemeleri de aynı dindar muhafazakâr lobi tarafından,
yerel radyolarda Hilary Clinton hakkında lezbiyen
suçlamalarına kadar varan saldınlaıia püskürtüldü.
Buna rağmen başkanlık seçimlerinde halk, muhafa-
zakâr adaya hayır dedi ve bir kere daha Clinton'a oy
verdi.
Clinton ne zaman baskı altına girse, hep muhafa-
zakâr politikaları benimsedi, ama Gore Vidal'a gö-
re (The Observer, 25/01/98) Bush gibi, mali serma-
yenin ve Wall Street'in en yakın çevresinden ve Cum-
huriyetçi Parti'den değil; hatta bir ara Vıetnam sa-
vaşına karşı çıkmıştı. Bu yüzden hiçbir zaman bu
çevrelerin güvenini kazanamadı.
Bu resmi tamamlayan bir yoruma göre, Demok-
rat Parti içinde, senatör Gephard liderliğinde, küre-
selleşmeye karşı ve sendikalardan yana yeni bir mu-
halefet yükseliyor. Gephard'la Al Gore arasında ya-
şanacak biraday adaylığı yanşından, hem bu çekiş-
me gündemi belirfeyecek, hem de Al Gore 'aşın so-
la' karşı set çeken politikacı olacak. Bu dinamik için-
de, Cumhuriyetçi Parti'nin adayı yine ilgi çekeme-
yecek. Mali sermaye, ABD büyük ştrketler lobisi, so-
lu durdurmak için yine kendilerinden olmayanların
yönetimine katlanmak zorunda kalacaklar.
Eğer Clinton şimdi devrilirse, yerine geçecek olan
Al Gore, hem Clinton ile olan bağından dolayı, hem
de seçime kadar yönetimde kalacağı için yıprana-
cak, ama bu arada Gephard'a karşı avantajlı bir ko-
numdan, devlet başkanı olarak, mücadele edecek.
Diğer taraftan Al Gore tümüyle karizmadan yoksun
olduğu için de bu dönemde yeni bir Cumhuriyetçi
aday yetiştirmek mümkün olabilecek. Bunlar yaşa-
dığımız toplumun ekonomik, siyasi ve ahlaki ilişki-
lerinin karanlık köşelerine, biraz olsun ışık tutan, bu
yüzden de 'skandalın' cinsel aynntılanndan çok da-
ha ilginç sorunlar değil mi?
Ben de ne diyorum? Tabii ki değil! 24 yaşındaki
sekreterle 60'lık siyasetçinin ilişkileri varken kim ta-
karsiyaseti...
Bayramdan sonra toplanacak
Hükümette Susurluk
Raporu zirvesi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Basbakan
Mesut Yılmaz'ın bay-
ramdan sonra Adalet.
tçişleri. Maliye ve Sağlık
bakanlan ve Jandarma
Genel Komutant ile bir
araya gelerek Susurluk
raporundan sonra neler
yapılması gerektiğıni ka-
rara bağlayacağı bildiril-
dı.
Adalet Bakanı Oftan
Sunguıiu. "Susurluk'la
ilgili çete davalannın tek
bir mahkemede birieşti-
rilmesi için daha kolavlaş-
üncı bir hükiim getiriie-
bilir mi" diye bürokratla-
nndan görüş aldığını söy-
ledi. Bu davalann mutla-
ka bir mahkemede birleş-
tirilmesi gerektiğıni \xir-
gulayan Sungurlu. bu ko-
nuda basbakan ve basba-
kan yardımcısının aynı
görüşte olduğunu, ancak
yargılama için özel bir
mahkemeye gerek bulun-
madığını bildirdi.
Çağdaş Hukukçular
Derneği (ÇHD) Genel
Başkanı Aydm Erdoğan
da dün yaptığı yazılı açık-
lamada. açıklanan Susur-
luk Raporu doğrultusun-
da biran önce işlemlere
başlanması gerektiğıni
belirtti. Erdoğan, Susur-
luk çetesinin idare için-
deki uzantılan hakkında
derhal idari önlemlerin
alınması gerektiğini bil-
dirdi.