23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6EYLÜL1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Windows '98in tanıtımı yapıldı • Ekonomi Servisi - Windows '98, Bilişım '97 etkinlikle çerçevesinde Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin de katıldığı bir toplantıyla tanıtıldı. Yaklaşık 2 bin kişınin katıldığı toplantıda konuşan Bakan Çelebi. bilgi iletişimi sayesinde bilginin tekel olmaktan çıkacağını. bilgi teknolojisinin önündeki en büyük engelin devlet bürokrasisi olduğunu söyleyerek, "Hükümetımiz 2005 yılına kadar geniş bir data altyapısı kurarak 5 milyon eve interaet ağı ile ulaşacak" dedi. Microsoft Ortadoğu ve Türkiye Genel Müdürü Emre Berkin. tüm Microsoft ürünlerini internet teknolojileri ile uyumlu hale getirmeyi amaçladıklannı belirtti. Vergide son ödeme şansı • Ekonomi Servisi - Türkiye Serbest Muhasebeci Malı Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalan Birliği Genel Başkanı Mustafa Özyürek. vergi borçlannın ödenmesı içın getırilen taksıtlendırme sistemini. "Mükellefler için iyi bir şans" olarak nıteledi. Istanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya Ankan ise, "Tebliğle kötü niyetli mükellef dışında kalan borcunu ödemek isteyenlere ödeme kolaylığı getinlmesini olumlu karşılıyoruz" dedi. Otomobilde pekop artış • Ekonomi Servisi - Agustos ayında otomobil üretimi geçen >ıla göre 4 bin 347 aderten 8 bın 863 adede çıkarak yüzde 104 oranında artış gösterdi. Bu yılın Ocak-Ağustos dönemindeki ithal otomobil satışı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 140 oranında arttı. Otomotiv Sanayicileri Derneği'nden yapılan açıklamaya göre. ilk 8 aylık dönemde 66 bin 951 adet ithal otomobil satıldı. 1996"nın ilk 8 ayındaki satış ise 27 bin 839 adet olarak gerçekleşmişti. 'Elektniğe şok zam yok' • KONYA (AA) - Türkiye Elektrik Dağıtımı A.Ş. (TEDAŞ) G"enel Müdürü Kadir Ramazan Coşkun. elektriğe her ay düzenli olarak fisat ayarlaması yapıldığını belirterek, olanaklar ölçüsünde "şok zam" yapmamaya çalışacaklannı söyledi. Coşkun, 1993 yılındanbu yana ciddi bir yatınm yapılmadığı için elektrik enerjisi açıgının ithal edilerek karşılanmaya çalışıldığını belirtti. 'Bilinçsiz yatırım güveni sarsıyor' • Ekonomi Servisi- Son 2.5 yılda Türkıye"ye yaklaşık 18.5 trilyon lıralık döviz kazandıran Türk- Alman Tekstil ve Hazır Givimciler Birliği (TÜDET) Başka"nı Yakup Ankan, sektörü tanımayan ve bilinçsizce yapılan yatınmların tekstil sektöründe güvenin sarsılmasına neden olduğunu belirterek ""Hükümetlerin son dönemlerdekı ekonomik politikalannın üretimden çok rant ekonomisine artı değer yarattığı için tekstil sektörünün verimliliği düşmüştür" dedi. TurkceH'de yeni düzenleme • Ekonomi Servisi- Turkcell Telesekreter Servisi önümüzde pazartesı günü yeni sisteme geçiyor. Pazartesi sabahından itibaren isteyen her abone. sistemi açtırmak için TurkcelFe faks çekmesine gerek kalmadan sadece cep telefonundan çağn yönlendirme yaparak. telesekreter servisini aktif hale getirebilecek. Yeni sisteme geçilmesi nedeniyle 8 eylülden itibaren abonelerin telesekreter şifre ve karşılama mesajlanyla telefonlannın hafızasında yer alan eski mesajlann silineceği ve kullanım menüsünün kısmen değişeceği bildirildi. İstanbul Boğazı'na üçüncü köprü yapılması kararı ENKA'yla ilgili iddiaları gündeme getirdi Müteahhiderin köprü kapışması MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ İstanbul'a yapılması kararlaş- tınlan üçüncü boğaz köprüsü- nün inşaatı için firmalar faali- yetlerini yoğunlaştınrken, pro- jenin Turgut Özal'mbaşbakan- lığı ve Bedrettin Dalan'ınbele- diye başkanlığı döneminde EN- KÂ. ESKA ve Japon Kajima kon- sorsiyumuna aıt olduğuna dikkat çekiliyor. Eski proje ile, şimdi planlana- nın teknik ve güzergâhlar açı- sından da hemen hemen aynı ol- duğunu belirten büyük bir inşa- at firmasının yöneticisi "Bu ko- şullarda bu projenin ihalesine girmeye gerek yok. Bugünkü proje, yıllar önce hazırlanan İakat Dalan'ın belediye baş- kanlığını kaybetmesiyle orta- da kaian projenin aynısı" de- di. Aynı projenin "bazı firmalar için gündeme getirilmesinin" şaibe yaratacağını belirten yö- netici. Ankara ve lstanbul'da ta- nınmış müteahhitler tarafından Üçüncü köprü projesinin, Özal dönemindeki ENKA projesiyle aynı olduğuna dikkat çekiliyor. lobi yapıldığına ve >oğun kulis faaliyetleri yaşandığına dikkat çekerek "Yapılmak istenen şey o günkü projeyi hayata geçir- mek. Şimdi bir başka firmanın çıkıp da >eni bir proje hazır- laması en az altı ayı alır. O v üz- den bu projenin ihalesine gir- meye gerek yok denebilir" di- ye konuşru. Ikinci köprüyü STFA ile bir- likte yapan Japon 1HI ve Kaji- ma'nın da aslında aynı ayağın bir parçası olduğu belirtiliyor. Japon JIRCA firmasının sağla- dı£ı 1 milvon dolarlık kredivle fi- zibilıte çalışmalanna başladığı- nı anımsatan müteahhitler. J1R- CA"nın 'Japon organizasyo- nu'nun bir uzantısı olabileceği- ni belirtirken. ENKA'nın Japon firmalarla olan ortaklığına dik- kat çekiyorlar. Iddialar üzere aradığımız EN- KA yetkilileri ise konuyla ilgili görüş vermediler. Öte yandan köprü yapımı için şimdiden bazı inşaat fırmalannın adı geçerken. biçok fırma da ken- dine uygun ortak ve kredi kay- naklan anyor. Kuzguncuk ile Be- şiktaş arasında yapılması düşü- nülen ve içinde tünellenn de yer aldığı bağlantı yollanyla çok par- çalı bir inşaat olacağı belirtilen projenin kamulaştırmabedeli da- hil 500-700 milyon dolarolaca- ğını tahmin eden teknik uzman- lar. tüp geçidin malıyetinin ise. 1 milyar dolan aşacağını belir- tiyorlar. Köprünün yap-işlet-dev- ret modeliyle mi yoksa kredıli yöntemle mi yapılacağı da henüz kesin değil. Türkiye tnşaat Müteahhitleri tşveren Sendikası (TİMSE) Baş- kanı Sami Sarı. "Biz yıllardır bunun için çalıştık. Konsorsi- yumda Türk firmalarına önce- İik verilmesi gerekiyor" dedi. Entes İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Vavuz Kılıç. ikınci köp- rünün ihalesine katıldıklarını anımsatarak bu köprünün inşa- atında yer almak istediklerini, ancak bunun için önce uygun ko- şullann sağlanması gerektiğini söyledi. Kılıç. "Sağlıklı bir iha- le olduğundan emin olmazsak, ihaleye girmeyiz" diye konuş- tu. Tekfen tnşaat Genel Müdür Yardımcısı Ümit Özdemir ise bu proje içinde yer almak istedik- lerini. ancak Japonlann kimseyi işin içine sokmamaya çalıştıkla- nnı söyledi. Özdemir. "Japonlar birkaç firmayla suni ortaklık kurup Türk firmalarını per- delemeye çalışıyorlar. Türk fir- malarının dikkatli olması ge- rek" diye konuşru. Baytur İnşaat Proje Değerlen- dirme Müdürü Ergin Tansuk da. proje ihalesinin yapılabileceği 1998 sonbahanna kadar müteah- hitler arasında yoğun bir rekabet yaşanacağına dikkat çekti. HALUK DURUKAL Kentlerin tııristik atraksiyonu: Pazaryerleri!..Cebınde hangi ülkenın pasa- portu olursa olsun tunst turisttir... Tunzm yapmak için grup veya tek olarak bir yabancı memlekete gezmeye gitmişse. hır insan gi- bi onun da ilgi alanı değişiktir. Kimi tanhi eserlere. kimi sana- ta. kimi de gıttiği kentı dolaşa- rak görme merakındadır. Bazıla- nnda da dükkân. mağaza gezme merakı vardır. Ama hepsinin de müşterek ılgı alanı bulundukla- n kentteki pazar yerleridir!. Bu nedenle buralarda tunstlen genel- de göımek olasıdır. Pazar yerle- rinin ünlüleri arasında Londra. Vi- yana, Paris v e Amsterdam sayı- labilir. Ev, mutfak, giyecek eşya- lanndan papağan ve maymuna kadar çeşıtler arasında yıyecek- ler. antikalara kadar her $ey!.. Bu konuda Amsterdam en şöh- retlısıdır. Amsterdam"da bir de- gıl birkaç ünlü pazar yen vardır. başta Nievvmarkt. ünlü doga res- samı Albert Cuyp'nin ısminde- ki pazaryerleri... Hollandalılarparalannı tskoç- lar kadar severler. Bu nedenle pazara gidenlere söylenen bir söz vardır: "L'nutma paran pazar- da daha değerlidir" derler. Bu söz çok dogrudur. zira insan psı- kolojısı çokalışvenşın vedeçe- şıtlerın bol olduğu yerlerde çev - renın etkısindedır. Hele bu etki bu tür çeşıt zenginliklerinı ülke- lerınde görmeye alışmamış tu- nstler için daha da güçlüdür... Pazarcılar ise: çok usta satıcılar- . dır. müşten olabıkcekleri cabuk sezerler. şırketlerinprofesyonel pazarlamacılanndan. iistün tec- rübeleriyle sonuçta da daha ba- şanlı olurlar... Alışveriş yapan da oteline veya ev ine döndügün- de aldıklarına bakar bakar. çok kez kendi kendinı sorgular ve "Ben bunları neden aldım" der!. Hollanda'nın kent yaşa- nunda pazar yerlerinin önemi ge- niştir. bu nedenle baı>ta Amster- dam olmak üzere Rotterdam ve Hague kentlennde bırçok pazar yerleri vardır. Bu nedenle de pa- zar yer lennin adları anılarak çe- şıtli anlatımlar lisanlanna da geç- miştir. Örneğın: ucuz mal araya- na pazar yerinin ısmi söylenerek "oraya git" derler! Kadmlar arasında da bir diğer kadını aşa- ğılamak için de yıne pazar yeri- nin ismıni söyleyerek: ".... zev- kinden \azgeçemiyor" denir. Haberler • Türk özel sektörünün sivil ha- vacılıkta da başansını simgele- yen tstanbul Havayollan. 12 yıl önce 99 kışihk tek "Caravelle" uçağı ile başladığı seferlerine gü- nümüzde Boeıng 757, 737-400. 7 27 tıpinde modem ucaklarla fi- losunu 18"eçıkardı. lçvedışhat- larda taşıdığı yolcu sayısı da 1996 ıtibanyla 2.061.020'ye ulaştı. • Turistlerin yoğunlukla gırtik- leri bazı Batı kentlennde uygulan- makta olan "Tourist Card" sis- temi gittıkçe yaygmlaşmaktadır. Bu kartlar bir. üç ve yedi günlük olarak satılmakta. tunstlerellenn- dekı kartlann sürelen içensinde o kentte mev cut toplu taşıma araç- lanndan dev amlı bedava faydalan- maktadırlar. Bazı kentlerde de- gişik uygulamalar görülmekte.. ömegin. milli mûzeler. saraylar dı- şındaki müzelere. sergilere. kon- serlere de serbest girişler verildi. • İstanbul Havavollan'nın An- talya Belek"te mşaatı bıten beş yıl'dızlı 850 yataklı "Bel-Conti Resort" oteli bugünden itibaren müşten kabulünebaşlayacak. Otel Genel Müdürü Acar tpekçi: "Yaz ve kış açık kalacak otelin en son teknik yeniliklerle donatıldığı- nı. odalara internet cihazlannın konulduğunu" söyledi. Eşel-mobil kaldınlmıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-Iş'in kuruluşuna destek verdi- ği 55. hükümet, eşel-mobil sisteminin bu dönem kaldınlacağı açıklamasından çark etti. Devlet Bakanı Burhan Ka- ra, işçi ücretlerine enflasyon oranında zam öngören eşel-mobil sisteminin bu dönemde yürürlüktekalmasını. "top- lusözleşme düzenine müdahale edil- memesi ve maliyetin karşılanmasının güçlüğü'" gerekçelerine dayandırdı. Türk-fş Genel Başkanı Bay ram Me- ral, "Bu erteleme kararı V üksek Planlama Kurulu'nda(YPK) alını- yorsa, Ekonomik ve Sosyal Konscy'e (ESK) gerek yok" diye "tepki göster- di. Hükümete desteklerini çekip çek- meyecekleri konusunun daha sonra ele almacagını belirten Meral, 11 Eylül ta- rihinde lstanbul'da yapılacak olan Baş- kanlar Kurulu'nda gelişmelerin değer- lendirileceğini kaydetti. Hak-lş'e bağlı Öz Gıda-Iş Sendika- sı, dün Atatürk Orman Çiftliği'nde (AOÇ) çahşan 157 süt ve şarap işçisi adına ikinci 6 aydan itibaren eşel-mo- bil öngören toplusözleşme imzaladı. Törerte katılan Devlet Bakanı Kara. "sendikacılığı bitireceği ve enflasyo- na karşı havlu atmak anlamına ge- leceğini" belirterek eleştirdiği eşel- mobil sisteminin dönem sonunda kal- dınlacağını söyledi. Kara: "Bu sis- temden şu anda vazgeçmenin bir ekonomik yükü var. "Bunu şimdi kar- şılıyorum' demek zor. Toplusözleş- meler sık sık delinirse geçerliliği kal- maz" diye konuştu. ÇIFTÇI DOSTU / SADLLLAH USUMÎ Holding Şakşakçısı Deniz Gökçe.., Y eni Yüzyıl gazetesinin ekonomi yazan Deniz Gökçe, zeytinyağı tartış- masında köşeye sıkışınca ke- diler gibi saldıracak hedef ara- maya başladı. Böylece kişisel sürtüşme yolunu açmış oldu. Çünkü, sayın ekonomi bilgi- ninin sepetteki pamuğu bitti. Zaten zeytinyağı tartışması sı- rasında yazdıkları tam bir ko- medi idi. Ne bilimle, ne de dün- ya gerçekleri ile ilgisi vardı. Anlattığı hikâyelerin dışında yazdığı üç beş satırla da tama- men vurgun düzenıni savundu. Ama, taşıma su ile değirmen dönmezdi..1980 yılından son- ra Turgut Özal sayesinde bü- yük paralar kazanmaya alışkın bazı ihracatçıların söyleyecek- leri bir şey de kalmamıştı. Bundan sonra tartışmaya devam edebilmek için Deniz Gökçe'nin tek bir şansı vardı. O da kişilere saldırmaktı. Ni- tekim, Deniz Gökçe de saldı- rıya geçti. Yıllardan ben sö- mürülen üreticilerin haklarını savunduğum için hedef ola- rak da beni seçti... Hem de çok çirkin bir üslupla... Eğer, böyle olmasaydı. bu değerli sütunları Deniz Gökçe'nin çar- pık görüşlerine yanıt vermek için kullanmazdım. Okurları- mızdan özür diliyorum. Zira, kendini bilim adamı sanan bir holding şakşakçısına gereken dersi vermemiz gerekirdi... Deniz Gökçe, zeytinyağı ko- nusundaki değerlendirmele- rinde olduğu gibi, hedef se- çerken de yanılgıya düştü... Eğer, bu kafada giderse nasıl bir kayaya çarptığını kısa sü- re içinde fark edecek... Ayrıca, yazısında biryanlış daha yap- mış. Cumhuriyet gazetesini küçümseyerek "Allah'tan tira- jınız pek yüksek değil" diyor. Deniz Gökçe'nin anlayışına göre her şey para ve rakam- dan ibaret. Böyle olunca bir insanın Cumhuriyet'in tadını alması mümkün olamaz. Bız, Cumhuriyet'te yazanlar çok mutluyuz. Tek bir otomobil. te- levizyon ve müzik seti gibi pa- halı hediyelervermeden ayak- tadurabilen birgazete... Tira- jı da görüşlerini Türk halkına ulaştırabilecek kadar yeterli. Daha da önemlisı cumhuriye- tin, demokrasinin. parlamen- ter sistemin düşmanlarına kar- şı göğsünü siper ediyor. Hiç- bir dış darbe de Cumhuriyet'i yıldıramıyor. Geniş halk kitle- lerinin haklarını savunmaya devam ediyor. Soygun ve sö- mürüye şiddetle karşı çıkıyor. ••• Sayın Deniz Gökçe, yanlış yoldasınız... Çırpındıkça batı- yorsunuz ve batacaksınız... Sadullah Usumi ile çatışa- mazsınız. Buna gücünüz yet- mez. Çünkü, sizin tarıf etme- ye çalıştığınız Sadullah Bey ile, gerçek Sadullah Usumi'nin yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktur. Ya beni tanımıyorsu- nuz ya da size yanlış bilgi ver- mişler... Benim kalemim, hatta var- lığım, yaşam biçimim ezilen ve sömürülen Türk insanının emrindedir. Sizin ki ise soy- gun düzenine yardımcıdır. Ben, 17 yıldan beri soyulan zeytin- yağı üreticilerinin haklarını sa- vunuyorum. Siz iseonların ra- hat soyulması için ortam ha- zırlıyorsunuz. 1980 yılından sonra Turgut Özal ve onun gi- bi düşünenler, zenginin biraz daha zengin, fakirin de biraz daha fakirleşmesi için ellerin- den geleni yaptılar... Bu ne- denle aramızda çok.. ama, ger- çekten çok fark var... Ben Ozal- cılara benzeyemem, onlar gi- bi düşünemem. Eğer, yanlış- lıkla bir kez bile benzer bir ta- vır içinde olsaydım intihar eder- dim. Aksi halde sade. namus- lu ve ezilen milyonlarca insa- nımızın yüzüne bakamazdım... Benim ekonomik nosyonu- mu yeterli bulmadığınızı yazı- yorsunuz... Belkide dogrudur. Ama, bu ölçüyü koymak için sizin yeterli bir bilgiye sahip olduğunuzu sanmıyorum. Yaz- dığınız yazılara. savunduğu- nuz görüşlere bakınca daha ilkokul sıralarındagibisiniz. Dı- ğer ülkelerde uygulanan tarım polıtıkalarından, fiyatlarından, piyasalardan. destekleme mo- dellerinden haberiniz yok... Hatta, farkında bile değilsi- niz... Orneğin. ürünlerin dün- ya piyasalarındakı fiyatların- dan söz ediyorsunuz. Türki- ye'deki ürün çeşitlerinin fiyat- lan ile mukayese etmeye ça- lışıyorsunuz. Yaptığmız bu mu- kayese elmalarla armutların bir arada sayılmasından fark- sızdır. Türkiye'de buğdaya fiyat ve- rildiği zaman. dünya fiyatla- rından yüksek olduğu iddia edilir. Kıyametler koparılır. id- dia ediyorum kı, bugüne kadar Türkiye'de hiçbir yıl Türk üre- ticinin elıne. yabancı ülkeler- deki üreticilerden daha fazla para geçmemiştir. Dünyada hemen hemen her üründe ıki fiyat vardır. Biri üreticiden sa- tın alınan fiyattır... Diğerı de borsalarda oluşan fiyatlardır. Türkiye'de üreticiye verilen fi- yatlarla, dünya piyasalarında- ki fiyatları kıyaslayamazsınız. Eğer, Türk üreticisine verilen fi- yatları kıyaslamak istiyorsa- nız, diğer ülkelerde de üretici- nin eline geçen paraları ölçü olarak ele almak zorundası- nız... Aynca, diğer ülkelerde akıl al- maz başka destekler de var- dır. Örneğın tartışma konusu olan zeytinyağında diğer ül- kelerde üretici, sattığı kadar da destek alır... İşte italya... İşte İspanya... İşte Yunanis- tan... Sayın Deniz Gökçe. sa- nıyorum bunları bilseydiniz. Türk üreticisini "uluslararası fi- yatın iki misline devleti kazık- lamakla" veya "üretım fazla- sını devlete kakalamakla" suç- layamazdınız... Bu çirkin iddi- ayı ortaya atamazdınız... Çünkü, tarım kesimi nıçbir yıl devletini kazıklamamıştır. As- lında kazıklanmaktan kazıkla- maya vakit de kalmamıştır. Ama tersine, yönetim kadro- larının da desteği ile tüccar ve sanayici çiftçiyi kazıklamıştır... Varını yoğunu hortumlamış- tır... Hem de tam 17 yıl... Dile kolay... Üstelik, kimin kimi sö- mürdüğü ve kazıkladığı orta- da. Bir holdinglerin ve onlara ait bankaların kârhesaplarına bakınız.. bir de devleti kazık- ladığını iddia ettiğiniz tanm ke- sıminin içinde bulunduğu se- falete bakınız... ••• Ey... Deniz Gökçe, bilgili bi- lim adamı... Anadolu'ya çıkıp da çiftçinin Turgut Özal'ın ge- tirdiği sistemle 17 yılda nasıl fa- kirleştiğini, Türk insanının na- sıl açlığa mahkûm edildiğini görmelisiniz... insanlarımızaç- lıktan ve bakımsızlıktan ölü- yor. Arayanıyok.. Soranıyok... Nüfusumuzun yüzde 80i insan gibi yaşama hakkından yok- sun... Türkiye'yi bu hale getiren. 1980 ihtilalinin askerı yöneti- mi ile Turgut Özal'dır... Tabii. onun görüşlerini sizin gibi des- tekleyenlerin de bunda katkı- sı vardır. Tanm ürünlerindetak- sitli ödemeyi getiren ve alıştı- ran Turgut Özal'dır. Çiftçi aile- sinin binbir çile doldururak ye- tiştirdiği ürünlerin bedellerini aylarca ödetmeyen gene Tur- gut Özal'dır. Türk çiftçisini soy- gun ve sömürüye karşı koru- yan tarımsal KİT'leri, özelleş- tirme bahanesi ile haraç me- zat satmak isteyen de Turgut Özal'dır. Tüccar ve sanayicinin haksız kazanç yollarını tıka- yan tanm satış kooperatifleri- ni batırmak isteyen de Turgut Özal'dır. Sayın Gökçe... Sizin gibiler de suç ortağıdır. Sizin gibi düşünenler için önemli olan 65 milyon insanın mutlu olması değıldir. Sizin gi- bi düşünenler için önemli olan, holdinglerin ve onların yardak- çılarının dünyanın keyfini sü- recek servete ulaşmalarıdır. Sonuç olarak şunu söyle- mek ısterim. Bilgisiz olan siz- siniz dünyadaki uygulamalar- dan haberiniz yok... Bu bilgi dü- zeyinizle ve çıkar çevrelerinin hoşuna gidecek düşünce tar- zınız ile benimle aşık atamaz- sınız. Çünkü. siz hem dünya gerçeklerını bilmiyorsunuz, hem de konulara iyi niyetle ve insan sevgisi ile yaklaşmıyor- sunuz... Ben de ayıp olmasın ama, tarım konusunda dün- yadaki uygulamaları ve geliş- meleri çok iyi biliyorum. Tür- kiye'de de tanm kesiminin için- de bulunduğu rezaleti ve se- faleti Anadolu'yu karış karış dolaşarak yerinde inceliyo- rum... Kendimden bahsetmekten hoşlanmıyorum ama, itham- larınıza açıklık getirmek zorun- dayım. Ben tam bir çağdaş Türkiye istiyorum. Herkesin hakkı kadar kazanmasını isti- yorum. KİT'lerin özel sektöre değil, gerçek sahibi olan üre- ticilere devredilmesıni istiyo- rum. Kooperatifçiliğin Batı'da olduğu gibi gelişmesini ve güç- lenmesini istiyorum. Üreticile- rin ve tüketicilerin özel sektö- rün sömürüsüne karşı kendi- lerini koruyacak kuruluşlara kavuşmasını istiyorum... Sayın Deniz Gökçe çağdaş ülkelerde de böyle değil mi? Daha da önemlisi, devlet yetkililerinin özel sektör tem- silcileri karşısında boyun eğ- mesini istemiyorum. Devlet ve hükümet temsilcilerinin özel sektör patronları, hatta onla- nn memurları karşısında ezilip büzülmesine karşıyım. Utanç duyuyorum... Hele, tam zeytinyağı ithala- tının konuşulduğu ve tartışıldı- ğı bir dönemde Türkiye Cum- huriyeti Başbakanı'nın ve bu iş- lere bakan bir bakanının, Ha- lis Komili'nin evinde eşleri ile birlikte yemek yemelerini ya- dırgıyorum... Sayın Deniz Gökçe. bu be- nim doğamda var... Bu neden- le aynı şeyleri düşünmemiz ve paylaşmamız mümkün değil... Çatışmamız çok doğal... Tabii bana olan öfkeniz de... Hoşça kal... İŞÇINİN EVRENİNDEN ŞÜKRAJV SONER Duvarlar Amerika'da ünlü bir güvenlik sistemleri firması teknolojide kaydettiği yenilikler nedeni ile en bü- yük başarı ödülünü almış. Firmanın Türkiye tem- silcisinin konuk edildiği dün sabahki kahvaltı ha- berlerınde. gözcü televizyonların saniyeler içinde- ki hareketliliğı, kaçırılması gündemde olan insan veya çocuğun üzerindeki bir alet sayesinde anın- da kaçırmak isteyenin görüntülerinin elde edilme- si.. üzerine heyecanlı bilgilerveriliyordu. Çağımız teknolojik. ıletişim devrım içinde, in- sanlar arasındaki uçurumların, iletişimsizliğin üre- tilmesi çağı. Sonra da yaratılan kin, düşmanlıklar karşısında korunmak üzere duvarların örülmesi çağı! inançlar, düşünceler. kültürler, ırklar, dinler, mezhepler, zenginler, yoksullar, yupiler. prensler, düzenden dışlanmış, itilmişler.. arasında her geçen gün örülen maddi. manevi duvarlar yükseliyor. En pahalı evler, işyerleri en güzel manzaralı, en lüks semtlerde olanlan değil. en iyi korunanları. Dün- yamızda yarattığımız düşmanlıkların, savaşların, terörün. mafyanın, vurgun, soygunun boyutlan bü- yüdükçe. güvenlik önlemlerinegereksınip. güven- liğe ödenen paralar büyüyor. En sonunda ABD'de en büyük ödülün, güvenlik sistemıne ilişkin bulu- şa verilmesi noktasına gelinmiş oluyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde yaşa- dıklarımız. barış güvercinini ne boyutiarda yarala- dığımızın, ülkemizde ve dünyada barıştan ne ka- dar uzakta olduğumuzun kanıtları değil miydi? Bugün öğlen saatlerinde dünyada yaşayan tüm insanların hareketliliğinin enerjisinin toplamını öl- çecek bir aracımız olsa, kimbilir kaç yılda bir ya- şanacak hareketsizlik saptanacak. Dünyada en büyük kalabalıkların, olımpıyatları da aşan bir ılgi boyutunda televizyon ekranları başında olacağı önceden biliniyor. Barış için insanlığın hiçbir soru- nu için buluşamayan milyarlar, Prenses Diana'nın cenaze töreni için televizyon ekranlarının karşısın- da, bir masalın en acıklı, en heyecanlı sahnesinin izlenmesinde buluşacaklar. Yaşamın her alanında ördükleri maddi, manevi duvarları, düşmanlıkları unutup bir ortak objenin üzerinde odaklanıp, duy- gu alışverişi içinde olacaklar. • • • Sonra da bu ülkenin insanları, İstanbullular ola- rak orneğin " üçüncü Boğaz köprüsü mü metrolu tünel mi" gibi bilimsel doğruda buluşulması en ko- lay bir konuda dahi kamplara ayrılacağız. Sayısal büyük çoğunluk medyatik koşullanma olarak 1. ve 2. Boğaz köprüleri ileövündü durdu. Anımsayın yıl- lardır çağdaşlık: Boğaz köprülerınden yana olmak, çağdışılık, dinozorluk, hatta demode komünistlik köprülere karşı çıkmak olarak sunuldu. Gerçek şehirciler, mimar, mühendisler, örgütlen- melerinin bilimsel olarak köprülerin istanbul'un kentleşmesi, ekonomik, kültürel, estetik. sosyal gelişimi için "cinayet" olduğunu söylemelerine, uyarılarına kulak tıkandı. Köprülerden büyük rant kapan ulusal ve uluslararası çıkar odaklarına tes- lim olunarak istanbul'un nefes almasını durduran kuzeyedoğru gelişmesi, büyümesi engelleneme- di. Şimdi sadece çok daha çirkin. sağlıksız büyü- tülmüş bir kentle değil, eskisinden çok daha bü- yük bir trafik sorunu olan, hava akımlarının bile dur- ması ile nefes alamayan. yaşamın felç olduğu bir istanbul'la karşı karşıyayız. Bilim, mımarlar, mühendisler, örgütlenmeleri bi- zi bu gerçekle, sonla ilgili çok uyarmışlardı. Üçün- cü köprü ile ilgili de çok uyarmaktalar. Ama Ba- kanlar Kurulu kör kör parmağım gözüne, daha ön- ceki gibi siyasi bir gösterış, şov uğruna, daha önemlisi ulusal ve uluslararası çok büyük çıkarlar, rantlaradına. bu ülkeye, insanına, ekonomisine. İs- tanbul'una pahalıya mal olacak 3. köprü kararını da almış bulunuyor. Yeni köprünün yapılmasına bu ülkenin insanın, istanbullular "dur"diyemeyecekse. yeni köprünün yaratacağı ranttan vurgun vuracak az insan ile yoksullaşacak çok insan arasında yeni yeni yük- sek duvarlar örülecek. Sevgisizlik, iletışimsizlik, düşmanlıklar beslenecek. Yeni köprü ayağının en uygun noktalarında, güvenlik sistemleri en geliş- miş, koruması en yüksek yeni en pahalı evler ve iş yerleri yapılacak. Onların çevresinde ya çok pa- ra ya da yoksulluk, çaresizlık adına çirkin beton yı- ğınları yükselecek... Onca ağır bedel ödemeden birkaç yıl sonra İstanbul daha kirli. trafiği daha kıt- lenmiş, insanı daha yoksul olarak dördüncü köp- rüden söz edılecek.. • • • Türkiye'nin bugünkü siyasi liderleri arasında bi- reysel olarak en namuslular arasında bilinen 3 par- ti liderinin koalisyonundaki hükümet uygulamala- rında, bürokrasinin yenilenmesı, doldurulmasında parti ve çıkar adına haksızlıklarla başlayan, zen- gin yoksul arasındaki uçurumları katlayan ekono- mik kararlarla pekişen. çetelerle hesaplaşmaktan kaçma ile büyüyen, şeriata karşı rejimı kurtarma misyonuna rağmen şeriata da önemli ödünler ver- mekle beslenen.. çok hızlı bir kirlenme yaşanmak- ta. Muhalefete geçen REFAHYOL ıktidarının yüzsüz- leri ise kirli çamaşırları ortaya çıktıkça onurlanıyor- larmış, hesap vermeyeceklerinin güvencesini al- mışlar gibi toplumla alay etmekte. Tek beslenme kaynakları düşmanlıklaradüşmanlık katmanın, du- varları yükseltmenin taktiklerinde. Çiller Susur- luk'tan, Erbakan Altınoluk koyundan meydan oku- makta.. Kirlenme yaşamın her alanına, her hücresine öy- lesine sızmış ki gidenden, kirletenden hesap sor- mayı. temizlenmeyi beklerken temizliğe gelenlerte- peden tırnağa kire bulaşmış oluyor. Çıkarlar temelin- de düşmanlıklar büyüyor. duvarlar örülüyor. Tüketicüere yeni dernek Ekonomi Servisi - 'Bilinçli tüketicinin örgütlü tü- ketici olduğunu" savunan yeni bir tüketici derneği ku- ruldu. lstanbul'da kurulan 'Tüketici Bilincini Geliştir- me Derneği 1 öncelikli amacını. tüketici şikâyetlenne çö- züm aramak yerine, tüketicinin bilinç düzeyini arttırmak olarak tanımlıyor. Mayıs ayında kuruluş çalışmalanna başlayan Dernek Başkanı Fuat Engin. bilinçli bireyin sadece tüketimde değil hayatın her aşamasında örgütlü topluma katkıda bulunacağını vurgulayarak. ana amaç- lannın 'edilgen değil etkin, haklarını bilen tüketici- ler \e sorumluluklarını bilen üretici ve satıcılar' oluş- turmaya katkıda bulunmak olduğunu belirtti. Engın. ay- nca tüketici hak ve sorumluluklannın insan hakların- dan ayn düşünülemeyeceğini ve çalışmalannda bu ko- nuyii her zaman ön planda tutacaklannı söyledi. Engin. Kadıköy Belediyesi ile esnafın ürün üstünde ya da vitrinlerde etiket bulunduıma uygulamasını de- netlemek üzere ortak birçalışma başlatmak için girişim- de bulunduklannı belirtti. Derneğin ilk etkinliklenn- den birinin Tüketici Yasası'nı kitapçık olarak bastırmak olduğunu ifade eden Fuat Engin. tüketıciyi bilinçlendır- meye yönelik eylemlerinin süreceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear