22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
L-6 EYLÜL 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cezaevinde gerginlik • ADANA (Cumhuriyet •Bürosu) - Adana E Tıpi Kapalı Cezaevi'nde 8 ağustos günü bir kişinin ölümüyle sonuçlanan isyanın ardından geçen çarşamba günü de bir grup adli tutuklunun sevki sırasında çıkan olaylarda 12 kişinin gardiyanlar tarafından sopalarla : dövülerek yaralandığı ileri sürüldü. Sevke gidenlerin ifadesinin alındığım belirten Cezaevi Savcısı Ekrem Aydıner. gardiyanların da ' ifadelerinin alındığmı kaydetti ADD'den Sıvas - • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü .Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkan Yardımcısı r Tevfik Kızgınkaya. cumhuriyetin (oıruluş . ilkelerinin somutlaştınldığı Sıvas Kongresi'nin 78. ^yıldönümü kutlamalanna TRT'den başka televızyonun yer vermemesini ve Sıvas'taki kutlamalara hiçbir bakan ile millenekili katılmamasını kınadı. ' Sıvas'taki törende açılış konuşmasını RP'li belediye " başkanının yapmasını »eleştiren Kızgınkaya. " törenlere bir tek bakan ve " milletvekilinin katılmamasına ve mehter ' marşının çalınmasına da " tepkı gösterdi. İpek Çakın'a gözaltı I İstanbtıl Haber Servisi - Marmara Tutuklu ve - Hükümlü Ailelen ile Dayanışma Derneği r (Tl'YAD) Yönetım"Kurulu , üyesi İpek Çakır'ın 4 eylül gecesi evinden gözaltına alındığı bildirildi. , "TlYAD'lı Aileler" imzalı açıklamada, İpek Çakır'ın f "keyfi nedenlerle" [ gözaltına alınması kınanarak derhal serbest bırakılması , istendi. Küçükosmanoğlu 1 Ü İstanbul Haber Servisi - 1 DlSK'e bağlı Nakliyat-tş Sendikası Genel Başkanı ' Ali Rıza Küçükosmanoğlu. = 12-14 eylül tarihlerı 'arasında yapılacak DtSK 10. Genel Kurulu'nda. genel ' başkanlığa aday olacağını açıkladı. Küçükosmanoğlu. Genel Başkan Rıdvan Budak ve yöneticilerin. • DlSK'ı tanhi misyonundan uzaklaştırdıklannı savundu. Duyar Afyon Cezaevi'nde r • İstanbul Haber Senisi - Sabancı Center'ın 25. ( katında Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı. Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk .Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe ile ll Jandarma Komutanlığı'nda nizamiye nöbetçisi iki erin öldürülmesi olayına ilişkin 11 sanıklı davada idam cezası istemiyle yargılanan "itirafçı sanık" Mustafa Duyar'ın Afyon Cezaevi'ne nakledildiği bildirildi. Duyar'ın cezaevinde 'evlendiği itirafçı eşi Semra Polat'mda Afyon Cezaevi'ne nakil için Kırklareh Cezaevi _yönetimine bir dılekçe ile başvurduğu belirtildi. İslami Hareket Navası • İstanbul Haber Servisi- Turan Dursun. Çetin Emeç ile Iranlı Ali Akbar Gorbani'nin öldürülmesinden. çok sayıda bombalama eylemınin gerçekleştirilmesinden sonımlu tutulan ve Irfan Çağıncı'nın da yargılandığı İslami Hareket örgütü ana davasına devam edildi. istanbul 3 No'lu DGM'de görülen da'vanın dün yapılan orurumuna. tutuklu 14 sanık katıldı. Yakalandığı sırada geçirdiği trafık kazası sonrasmda sakat kalan Cengiz Sankaya. duruşmada mahkeme başkanına, "Ateşe çok mu dayanıklısınız" sorusunu sordu. Sankaya'nm "Yağmuru yağdıran kim? Siz cehennemi biliyor musunuz?" sözleri üzerine mahkeme başkanı. "Cengiz sen bize bir şey mi anlatmak istiyorsun. Yoksa birileri mesaj mı vermek istiyor" L dedi. Şevki Yılmaz ve Ömer Bilgin hakkmdaki dokunulmazlık tezkereleri gönderildi TBMM'ye iki yeni dosyaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Rıze Bağımsız Milletvekili Şevki Yılmaz ve DYP Isparta Millervekili Ömer Bilgin'in dokunulmazlık]annın kaldınlması istemiy- le hazırlanan iki fezleke daha TBMM Baş- kanlığı'na sunuldu. Meclis'te dokunulmazlık dosyalan bek- leyen milletvekilleri arasında ilk sıralarda yer alan Rize Millervekili Şevki Yılmaz hakkmdaki tezkerelere bir yenisi daha ek- lendi. Yılmaz'ın, Avrupa Milli Görüş Teş- kilatı'nca 1991 yılında düzenlenen bir top- lantıda yaptığı konuşmasıyla ilgili olarak hazırlanan dosya Başbakanlık tarafından TBMM Başkanlığı'na gönderildi. TBMM Başkanlığı'nca Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'na sevk edılen tezkerede Şev- ki Yılmaz'ın dokunulmazlığının söz konu- su konuşmasında dönemin Devlet Bakanı Mustafa Taşar'a alenen hakaret ettiği ge- rekçesiyle kaldınlması istendi. Tezkerede daha önce konuşma hakkında takipsizlik karan verildiğine, ancak Yılmaz'ın millet- vekili seçildiği tarih dikkate alındığında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığına dikkat çekildi. Anayasanın 83. veTürkCe- za Yasası'nın (TCY) 107. maddesine göre Sevket Kazan 'Yargıya güvenimiz tam' ALTINOLLK(AA)-RP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan. Anayasa Mahkemesi'nin, savunmalannı vermek üzere tanıdığı 30 günlük ek süreden dolayı mahkeme üyelerine "müteşekkir" olduklannı belirterek. "Anayasa Mahkemesi üyelerine güveniyoruz" dedi. Kazan. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın başkanlığında Altınoluk beldesinde 20 gündür sürdürdükleri çalışmalara. mahkemenin 30 günlük ek süre vermesiyle bir hafta ara vereceklerini söyledi. Son savunmada. özellikle RP'nin "neolduğunun" anlatılacağına değinen Kazan, "Bugün hâlâ Türkiye'de RP tanınmıyor. başarılı hizmetleri göriilmüyor. Oysa yerel yönetimlerde ve 54. hükümette verdiği hizmetlerin ortaya konulması gerekiyor" dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART LOBiSi milletvekilliği süresince zamanaşımı işle- mediği için evrakın yeniden ele alındığı vurgulandı. TURBAN Genel Müdürlüğü yaptığı dö- neme ilişkin suçlamalann yer aldığı 100'ün üstünde dosya nedeniyle hakkında dava açılan DYP Isparta Milletvekili Ömer Bil- gin'in dokunulmazlığı da "görevini kötüye kullandığı ve sahtc evrak düzenlediği" ge- rekçesiyle kaldınlmak iste- niyor. Fezlekede. Bilgin'in genel müdürlüğü sırasında turizm yönünden önceliği bulunmadığı halde Ispar- ta'da turizm seyahat acen- tesi açtığı ve Antalya ışlet- melerinin olanak ve parala- nnı Isparta'da kullandığı belirtildi. Lüks malzeme- lerle donatılan ve bir yıl gi- bi bir sürede yapılan mas- raflar dikkate alınmadan kapatılan acenteye personel alımında da yolsuzluklar yapıldığına dikkat çekildi. Fezlekede. 24 Aralık seçim- leri öncesinde personel adı- na sahte avans fişleri düzen- lenilerek TURBAN kay- naklannın seçim harcama- lan için kullanıldığı öne sü- rüldü. Yılmaz \e Bilgin hakkın- daki tezkerelerle ilgili ola- rak Anayasa ve Adalet Kar- ma Komisyonu'nda birer hazırlık komısyonu oluştu- rulacak ve hazırlanacak ra- por karma komisyonda ele alınacak. Yılmaz 'Herkes hesabını verecek' 1990 yılmda 5 milyon lira değerindeki binaya 250 bin lira ödedi Refah Partisi'ııin kira ıısulsüzlüğü ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - RP'nin 1990 yılı hesaplan- nı incelemeye alan Anayasa Mahkemesi'nin RP'nin genel merkezi konusundaki kuşkular üzerine istediği bilirkişi incele- mesi tamamlandı. "Partinin mu- temedi" olarak bılinen Beşir Darçuı'a ait olduğu ve RP'ye 1990 yılında 250 bin lira karşılı- ğında kiralandığı kaydedilen bi- nanın aylık kira bedeli 1990 yılı için 5 milyon 900 bin lira olarak saptandı. Anayasa Mahkemesi Başkan- lığYnın 8 Temmuz 1997 günlü karanyla. RP genel merkezi ola- rak kullanılan binanın 1990 yılı ocak ayı itibanyla aylık ve yıllık rayiç kira bedelinin tespiti isten- di. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cılığı kanalıyla istemin iletildiği Ankara 6. Ağır Ceza Mahkeme- si Başkanlığı, inşaat yüksek mü- hendisi Elvada Onay'ı bilirkişi atadı. Onay'ın hazırladığı rapor ye- rel mahkeme ve başsavcılık ara- cılığıyla Anayasa Mahkemesi 'ne iletildi. Raporda. RP Genel Başkanlı- ğı'nın verdiği Mart-Aralık 1990 aylanna ait faturalarda aylık ki- ra bedelinin 450 bin lira gösteril- diğı belirtildi. ETAŞ ile~RP ara- sında imzalanan ve 16 Şubat 1990'da başlayan kira sözleşme- sine göre, kira süresinin bir yıl olduğu ve aylık kira bedelinin 250 bin lira olarak kaydedildiği belirtilen raporda. "Yine sözleş- mede, ETAŞ işhanının giriş kaü- nın komple genel merkez binası olarak kullanılacağının yazıldı- ğı" belirtildi. Kira tespitine konu olan bina- nın 5 katlı olduğu anlatılan ra- porda. bütün binanın kullanılma- sı durumunda 1990 yılı ocak ayı kira bedelinin 5 milyon 950 bin lira. yıllık kira bedelinin de 71 milyon 400 bin lira olabileceği şeklinde hesaplandı. Anayasa Mahkemesi heyeti- nin raporu dikkate alması duru- munda, rayice uygun olmadığı için aradaki farkı Hazine'ye ge- lir olarak kaydedebileceğıne dik- kat çekildi. Siyasi Partiler Yasa- sı, bir kişinin aynı yıl içinde bir partıye 50 milyon liranın üzerin- de bağış yapmasına ızin vermi- yor. RP'nin 1990 yılı sonrasında- ki hesaplannda yapılacak incele- me sırasında RP Genel Merke- zı'nin yıllık kira bedeli rayici ile ödenen kıra bedeli arasmdaki farkın büyüyebıleceğine dikkat çekildi. insan Hakları Üst Kurulu zirvesi gerçekleştirildi Diyarbakır'da 'insani' toplantı ENVTRSEVİŞ DİYARBAKIR-tnsan Hakla- n Koordinatör Kurulu'nun Di- yarbakır'da gerçekleşrirdiği top- lantıda. işkence ve kötü muame- lenin önienmesi için ek öniem- ler alınmasma ve hâkimlik ile savcıhk güvencesinin güçlendi- rilmesi için ön çalışma yapılma- sma karar verildi. Devlet Baka- nı Hikmet Sami Türk. hüküme- tin hedefînin Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'ni en gelişmiş böl- ge yapmak olduğunu kaydetti. Diyarbakır Valilifi'nde seki- zincisi yapılan însan Haklan Koordinatör Ost Kurul Toplan- tısı'mn ardmdan konuşan Türk, toplantıda alınan kararlan açık- ladı. Türk, Demekler Kanu- nu'nun daha demokratikleştiril- mesi ve Türkiye'de işkence ve kötü muamele ile ilgili daha ön- ceden alınmış kararlann gözden geçirilmesi amacıyla bir çalış- ma başlattıklannı söyledi. Doğu ve Güneydoğu Anado- lu Bölgesi'nde güvenliğin artık tamamiyle sağlandığını vurgu- layan Türk, bu güvenliğin eko- nomik. sosyal, kültürel ve top- lumsal alanlarda ilan edilecek seferberlikle pekiştirileceğini söyledi. Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgede her şe>den önceyaşama hakkını güvence al- tma alnıak gerekirdL Buda şu an tamamiyle sağlanmış oldu. Ar- tık insan hakları özel bir anlama kavuşmuştur ve Türkiye'yi in- san haklan thlalierinin olmadı- ğı bir ülke konumuna »etirmek de en önemli görevûniz olacak- tff." Bölgede birçok insanın, gün- lük yaşamını devletin yardımla- nyla sürdürdüğünü^ devlet ve hükümet olarak vatandaşlara is- tihdam alanlan yaratılmasının başlıca görevleri olduğunu kay- deden Türk, Siirt'te 16 Eylül 1997 tarihinde yapılacak olan Bakanlar Kurulu toplantısmda, hükümetin bölgeye yapacağı projeleri açıklayacağını bildir- di. BÜLENT ECEVİT ANTALYA - Başbakan Mesut \ ıhnaz. bundan son- ra siyaset yapacaklann ken- di hesaplannı vermeye mec- bur kalacaklannı söyledi. "Hiç kimse. öyle dokunul- mazhgın arkasına saklanıp da ucuz kahramanlık yapa- mayacak. Hiç kimse, halkın parasıyla yotsuzluk yapama- yacak" dıyen Yılmaz. din- den oy çıkarmak ısteyenle- re itibar edilmemesini iste- di. Yılmaz, pamuk alım kampanyasını da başlattı. Antalya'da Karain Hava- alanı'nın açılışını yaptıktan sonra Yeniköy 'e geçen Yıl- maz. vatandaşlarla öğle ye- meği yedi. Cuma namazını kıldıktan sonra halka hitap eden Yılmaz. iki aydır hükü- mette olmalanna rağmen çok büyük işler yaptıklannı söyledi. Daha sonra Antalya Pa- muk Tanm Satış Koopera- tifleri Birliğı (Antbırlik) Ge- nel Müdürlüğü'ne geçen Yılmaz, Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in de ka- tıldığı toplantıyla pamuk fi- yatlannı açıkladı, alrm kam- panyasını başlattı. Yılmaz. Ege ve Akdenız pamuğuna 140 bin lira öde- neceğini. kademeli alım ile kasım ayında 145. aralık ayında da 150 bin Iıraya çı- kanlacağını söyledi. Yımaz. TÜBİTAK Gözlemevı'nin açılışında yaptığı konuşma- da da "Türk bilim adamlan yakın bir zamanda gelişmiş ülkelerin bilim adamlan 0- bi uzaydan yeryüzünü gözet- leme imkanına kavuşacak- lardır" dedi. IRMIKI AYDIN ENGİN Evet doğru okudunuz. Diler- seniz yineleyeyim: Türkiye, Tansu Çiller'le gurur duyuyor. Içimden dağa taşa böyle yaz- mak geliyor. Bir karşılaşsak o koyun bakışlı gözlerinden öp- mek isterim. Sevincimi eksilten, "gururu- mu" inciten tek nokta, onunla birlikte Mehmet Ağar ve Se- dat Bucak'ın da Susurluk'a gelmeyışi. Bu kusur da olma- saydı keyfime diyecek yoktu. Hele Ibrahim Şahin ve özel timci adamlan da bu önemli gü- nün şerefine bir günlüğüne de olsa tahliye edilip Susurluk'ta Tansu Çiller'in omzu başında yer alsalardı günün anlam ve önemi daha da taçlanacaktı. Hatta Içişlerinin efsanevi baka- nı o hanım da (Hani adı şeydi... Neydi?.. Neyse!) seçim otobü- sünün üstünde boy gösterme- liydi. Bu unutulmaztablo Türki- ye'de demokrasinin tıkanmışlı- ğını açmakta tarihsel bir işlev görecekti. Olmadı. Eksik oldu. Türkiye Çiller'le Gurur Duyuyor Ama olsun. Azla da yetinme- yi bilmeliyiz. Düşünün Tansu Çiller Susurluk'a gitmeyebilirdi de. Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'ın isabetle ve ferasetle saptadıkları gibi "Susurluk ola- yı tam da kapanmışken bu ko- nuyu yeniden gündeme getir- mesi anlaşılır gibi değil" iken o tuttu ve Susurluk'un kurtuluş gününü bahane ederek "Ayran Festivali"r\e katılıverdi. Artık mitinge kaç kişi katılmış. çevreden getirilen DYP'liler kaç kişiymiş, Çiller konuşurken "Türkiye seninle gurur duyu- yor" diye böğüren kadın ve er- kekler ne kadar avanta almışlar hiç ama hiç önemli değil. Çiller bir kez daha demokra- siye hizmet etti. Gerçekten unu- tuldu unutulacak gibi olan Su- surluk'u yeniden gündeme taşı- dı. Siz bu satırları okurken TV kanalları önceki akşamın ana- haber bültenlerindeÇiller'in Su- surluk'ta boy gösterişi üstüne dakikalarca görüntü yayımlamış olacaklar. Pek çok kişi "Ha sa- hiyahu bu ülkede birde Susur- luk olayı vardı" diyecekler. Kazanın ilk günlerinde, son- ra "1 Dakika Karanlık" eylemle- ri sırasında Susurluk'a örtül- mek istenen örtüyü orasından burasından delen, ama izleyen gün ve haftalarda yaptıkları ha- berler, önerdikleri çalışmalar suskunluk duvarlanna çarpan medya çalışanları için bir kez daha Susurluk'u gündeme ge- tirme olanağı doğdu. Bencileyin aklını Susurluk'la bozmuş, "Susurluk Türkiye 'nin geleceğidir" deyip üç günde bir Susurluk yazmış gazeteciler hiç olmazsa bırkaç günlüğüne "yalnız kalmışlık" duyguların- dan sıyrılacaklar. Yani iyi oldu. Çok lyi oldu. "Yok canım şakadır. Gıtmez. Ne yüzle gidecek? Olacak iş miya- ni?" diyen çok bilmişleri Tansu Çiller bir kez daha yanılttı. De- mokrasiye bir kez daha katkıda bulundu. Türkiye onunla ne ka- dar gurur duysa yeridir. • • • Yazı burada bitti. Her zaman bize ayrılan yeri aşar, yazı işle- rinden fırça yeriz. Bu kez tersi oldu. Bize ayrılan yeri doldura- madık. Ama diyeceğimiz de bu kadar. Kalan boşluğu doldur- mak için bir fıkra filan yazmalı. Ama aklıma gelen de edepsiz, çok edepsiz bir fıkra. Bilemiyo- rum anlatsam mı? Yakışık alır mı kestıremiyorum. Ama çare yok. Bu boşluk da dolacak... Is- ter istemez edepsiz bir fıkraya katlanacaksınız: Sakar mı sakar bir adam de- ğerli Çin vazolannın, porselen- lerinin satıldığı bir antikacı dük- kânına girmiş. Eliyle "Şu vazo kaça" diye gösterip soracak ol- muş. Gösterdiği vazoyu şangır şungur aşağı indirmiş. Antikacı dehşet içinde doğ- rulurken, adam geri sıçramış ve... ve tabii arkasındaki koca- man Çin vazosunu iyi etmiş. "Aman" deyip yana çekilmiş ve oradaki porselen yemek takı- mını aşağı indirivermiş, panik içinde öne, arkaya, sağa, sola derken dükkân harabeye dön- müş. Antikacı yüzünde ancak cinayet işlemeye kararlı olan- larda görülen bir ifadeyle ada- ma yönelmiş. Bizimki elini antikacıya uzatıp "Dur" demiş. Sonra da eklemiş. "Bak, annem kerhanede çalışı- yor; babam esrar işinden ha- piste, kızkardeşim telekız; ben de kanmı pazarlayarak geçini- yorum". Şaşakalan antikacıya doğru bir kez daha gülmüş, "Şimdi" demiş; "Şimdi laf bu- labilirsen istediğini söyleyebi- lirsin bana!.." POLİTİKA GÜNLLĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Cezaevleri... Aşağıdaokuyacağınızmektup, Başbakan Me- sut Yılmaz'a gönderildi... Adalet Bakanı Oltan Sungurlunun cezaevle- rinde 'hücre sistemı'ne adım atıldığını gösteren genelgesi tartışılırken bize ulaşan mektup Türkı- ye'nin ilkelliğini yansıtıyor... Kişinin suçu ne olursa olsun. kararı yargı verır. Tutuklunun ya da hüküm giyen kişinin 'yaşama hakkından' devlet sorumludur... Malatya E Tipi Cezaevi'nden Veysel Yağan, Nazif Töre ve Bekir Balyemez'in ımzasını taşı- yan mektupta şöyle deniliyor: "Yaklaşık bir buçuk aydır bulunduğumuz ce- zaevinde ciddi sorun ve problemleryaşıyoruz. Bu süre zaıiında yaşadığımız baskı ve maruz kaldı- ğımız saldınlarda bir tırmanma söz konusudur. Şimdiye kadar ilgili sorumlular ve özellikle Cum- huriyet Başsavcılığı'na başvurmamıza rağmen hiçbir tepki alamadık. Elazığ'dan 1. Müdür Ismail Aksoy buraya gel- dikten sonra öncelikle keyfi birşekilde sürelı ba- sın yayını vermeyı kesti. Başsavcılığın da bizzat bulunduğu resmi protokolle belirlenmiş yaşam haklarımızı keyfice gasp etti. Avukat ve aile görüşüne giderken her gün ye- ni bir davranış sergıleyerek keyfice yenı yaptırım- lar dayatarak bilinçlice bir provokasyon ve katli- am ortamı hazırlamaya çalışılıyor. Duruşmaya gı- den arkadaşlarımızın kafa ve kolları kırılıyor. ya- pılan suç duyuruları ya gönderilmiyor ya da işle- me konmuyor. Hâlâ yaşamı aldığı darbelerle sür- düren arkadaşlarımız var. Tüzelkışi ve kuruluşiar dahil ilgili yerlere sorun- ların çözümü için gönderdiğimiz faks ve mektup- lann üzeri çizılerek geri göndehlıyor. Bunların örnekleri mevcuttur. Göndermesı için kendisinin uygun gördüğü gibi yazacakmışız. Hastaneye götürülen arkadaşlarımız rıngde jandarmalar, korıdorda da gardiyanlar tarafından dövülüyor. Kapalı görüş kabinınden aılelerımız çıkanlarak tartaklanıyor, provokasyon yaratmak ve moral bozmak için bazılan soyularak aranıyor." • • • Mektup bir hayli uzun... Mektupta, Malatya E Tipi Cezaevi'ndeki bas- kı. işkence anlatılıyor, burada Diyarbakır'da ölüm- le sonuçlanan olayların yineleneceğı öne sürülü- yor... Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratık bir hu- kuk devletidir, bu nedenle de poiısınden jandar- masına, cezaevi müdüründen gardiyanına dek kimse demokrasinin temel koşulu olan kişi hak ve özgürlüklerini gasp edemez... Üç gün önce televizyon ekranlarına yansıyan olayları hep birlikte şaşkınlıkla izledik. Elbet, şu ünlü 'barış trenı' ya da 'barış otobü- sü' yolculannın arkasında hangi terör örgütünün olduğunu biliyoruz, görüşümüzü de yazdık. An- cak, polisin otel kapısının camlarını ındirip içerı- dekileri Melih Aşık'ın deyişıyle 'sıra dayağı ndan geçirip gözaltına almasını şiddetle kınıyoruz... Tüm dünya televizyonlan bu olayı verdi. Böy- lece bir kez daha saldırgan ülke konumuna düş- tük... Yıllardır ne dıyoruz: "Türkçülük, Kürtçülük kadar tehlikelidır. Her ikisinin yolu faşizme gider." Şimdi gelelim polis örgütünün durumuna: Polisin içindeki ırkçı-gerici kadrolann derhal te- mizlenmesi gerekiyor... Avrupa Birliği'ne üye olmak sadece elini kolu- nu sallayarak ülkeden ülkeye geçmek. maliarını satmak değildir. Avrupa Birliği'ne üye olmak dü- şüncelerin de özgür olması demektır... Adamları haklı çıkarmak için elımızden geleni yapıyoruz... O zaman ne oluyor? Onlar barışçı. bızler savaş- çı... • • • Türkiye'de demokrasinin tüm kurumlarda ku- rallarıyla işlemesini istıyorsak öyle 'barış trenle- ri'ne 'barış otobüsleri'ne değil, toplumumuzun dinamik demokratik güçlere gereksinimi olduğu- na inanmalıyız... Sosyalistleri, sosyal demokratları bölük-pör- çük edilmiş bir toplumda emek-sermaye çelişki- sini görmeyip 'barış ve demokrasi' çığlıkları at- mak akılcı bir eylem değildir... Bu numara Refah'ın 'adil düzen' kandirmaca- sına benzer; ABD'nin 'ılımlı islam' düzmecesiyle buluşur; Yeni Dünya Düzeni'nin yükselen değe- riyle moda olan 'yabancı hayranlığı 'na dönüşür... Nedir bu eylem türü? Sevr ve mandacılıktır!.. Cezaevlerinde yaşanan dram ise Türkiye için gerçekten yüz kızartıcıdır... Devletin görevi, suçiuyu yakalayıp yargıya tes- lim etmektir. Devlet suçluya cezaevinde ne iş- kence yapabilir ne de öldürebilir. Gelin, yabancı hayranlığını bırakıp CHP'den İP'ye, DSP'den ÖDP'ye dek tüm sol oluşumu en azından 'ittifakyapmaya' zorlayahm!.. Türkiye'yi 2 binli yıllara çağdaş, demokrat kadrolan oluştu- rarak taşıyalım! Devlet erkindeki gerici-faşist kad- rolan bir bir ayıklayalım!.. Var mısınız?.. • • • DİNOZOR'un altıncı sayısını aldınız mı? Eğer, almadıysanız mutlaka bugün bir DİNOZOR alın. Harika yazılar, karikatürler DlNOZOR'da... * Faks numaramız: 0212/513 90 98 DİNOZOR KESİNTİSİZ ZORUNLU MİZAH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear