25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
StfFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 1997 SAU HABERLER Birokratiara sıs' emri • VNKARA (Cumhuriyet Birosu) - Başbakan Mesut Yılnaz. kamu göcvlilerinin yetkili kılnmadıkça hükümetin siyısi, ekonomik ve sosyal poltikalan konusunda basna açıklama yaptna ve deneç vermelerini yasıkladı. Başbakan Yılnaz. kamu kurum ve kuraluşlanndaki 'akraba ataîialan'nın basında yer alrrasımn ardından bir gerelge yayrmlayarak bünkratlara 657 sayılı De-.let Memurlan Yasısı'mn, "Devlet me:nurlan. kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslanna veya radyo ve televizyon kurumlanna bilgi veya demeç veremezler" hükmünü ammsattı. RP'den irtica yasası'na tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lrticaya karşı yasa haztrlıklannı "Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesmin yeniden geürilmesi" olarak degerlendiren RP Genel Başkan Yardımcısı Aydın Menderes. "Sulan geriye akıtmaya uğraşmamn kimseye bir faydası yok. Çin. Kuzey Kore gibi ülkelerle aynı kategoride yer almaya özenümesini anlayabilmek mümkün değil" dedi. Böylebir dûzenlemenın gündeme getirilmesinin ANAP açısından "hafıza kaybı" olacagmı savunin Menderes. "Butasannın demokrasiyle. hukuk devletiyle en küçük bir bağlantısınm olmadığı görülecektir"" diye konuştu. Gazeteciler serbest • DtYARBAKlR (Cumhuriyet Bürosu) - PKK iürafçıları Murat tpek ve Murat Demir'in ifadekri doğrultusunda tutuklanarak haklannda Diyarbakır 1 No'lu DGM'de "PKK'ye yardım \e yatakhk yapma" suçiarmdan dava açılan Demokrasi Gazetesi muhabvrleri Zeyrıel Bağır ve Ahmet Sümbül ile ATY Diyarbakır Muhabiri Abdülkadir Konuksever serbestbırakıldı. Diyarbakır 1 No'lu DGM'de dü'n yapılan dunışmada mahkeme hâkimi; İpek ve Demir'in dinlenebilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Güzel, DGM'de yargılanıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeniden Doğuş Partısi (YDP) Genel Başkanı Hasan Celal Güzerin "devletin emniyeti, dahili ve beynelmilel siyaseti açısından gizli kalması gereken belgeleri ifşa ettigı" gerekçesiyle 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis istemiyle yargılanmasıha başlandı. Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davanın ilk duruşmasına. sanık Güzel ve çok sayıda avukatı katıldı. Gûzel. pani genel başkanı olarak sıyası olaylan deöerlendirmenin görevi olduğunu belırtti. Güzel. Batı Çalışma Grubu'yla ilgili olarak düzenlediği basm toplantısında açıkladiğı 'gizli' damgah belgelerin yurt savunmasıyla ilgili olmadığını, bu nedenle de TSK'nin göre\ alanma girmediğini savundu. Güzel. Batı Çalışma Grubu'nun yasal bir birim olmadığını öne sürdü. Duruşmayı çok sayıda siyasetçi ve hukukçu izledi. I Haber Merkeâ- Demirbank'm sahibi Halit Cıngıllıoğlu, gazetemizin 25.09.1997 tarihli sayısının 11. sayfasında yer alan 'Cıngıllıoglu'na Devlet Madalyasf başlıkh haberle ilgili olarak açıklama yaptı. Halit Cıngıllıoğlu" nun vekilleri Av. Hüseyin Deniz ve Av. Ahmet Şafak Say imzalı açıklamada şöyle denildi: "Sayın Cumhurbaşkanrnın devlet madalyası verilmesini istedigi. müvekkilimiz Dr. Halit Cıngıllıoğlu değil, babası Nuri Cıngılhoğlu'dur." Yeni ders yılma başlayan kara, hava ve deniz harp okullannda ilk dersleri kuvvet komutanları verdi Harbiye'de Hkders: AtatürkçiilükHaberMerkezi-Harp okullarmın açılıştören- lerinde kuvvetkomutanları Atatürkçü düşünce- yi rehber edinmiş, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmayı hedefleyen subaylar yetiştirecekleri- ni vurguladılar. Harp okullannda verilen ilk ders "Atatürkçülûk" olurken, Hava Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral tlhanKıhçtörende yaptığı ko- nuşmada, "Bizden öncekflerin yapuğı pbi biz- ler de, radikal düşüncelerle ülkeyi çağdışı bırak- maya yönelik istismarcı politikalara karşı dur- maktayız" dedi. Kara, hava \e deniz harp okullannda yenı öğ- reüm ve eğıtim yılı dün düzenlenen törenlerle başladı. Kara Harp OkUİU KaraKuv%ederi Komutanı Orgeneral Hüseyin Knnkoğlu. Kara Harp Okulu'nun açılış töreninde yaptığı konuş- mada. eğıtımde elde edilecek düzeyın, insanın \ e toplumun kendıne olan güvenini arttıracağı- nı \urguladı. "Çağınuz,hıziıdeğişirnvebilgiça- ğıdır. Bügi çağında zafer. kendini yetiştiren ve zoriuklanyenenkrinolacaknr"' diyen Kıvnkoğ- lu, öğretım göre\ lilennm. "Atatürkçü düşünce sistemirü rehber edinmiş. morali yüksek subav- lar yetiştireceğine" ınandığmı vurguladı. Orge- neral Kıvnkoğlu şöyle konuştu: "Meşakkatii biryolunbaşındasınız. Harbhefi üsiplinMr, dü- rüsttür. ömektir. Sizin düsturunuz. \atan. şeref, vazife. se\gidir. Yalan.riya.tembeUik.dedikodu. seviyesizlik bir HarbheB için düşünütemeyecek bir şeydir. HiçbirHarbiyettrünbir başkasma kö- tülük errneye hakkı \oktur. Gelecekteki zor gö- reve şimdiden kendinizi haarlamaksınız. Yur- dun çeşitli yerierinde sizden çok şey bekleyen Mehmetçik'le aynıgaye için çahşacaksıruz.Sizin göreviniz, laik Türidye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar vaşatmak ve bu emaneti sizden sonraki kusaklara aktarmaktır. Bunuaslaunutma> ınu." KaraHarp Okulu Komutanı Tümgeneral lşık Koşanel de. Harbiyelinin hedefimn net ve açık olduğunu behrtirken. -Atatürkçü düşünce>i. ü- ke ve inkılaplannı hedef alan, çağa avak uydur- muş, gereklitemehî askeri bil^leri kiuannuşsu- baylar olarakşetişmektir" dedi. Koşanel. Kara Harp Okulu'nda 337"&i misafir. 63'ü bayan ol- mak üzere toplam 3 bın 37 öğrenctnın eğıtim gördü|ünü bildirdi. Törenden sonra Ankara Universitesi Dil \ eTarih Coğraty'a Fakültesı öğ- retim üyesi Prof. Dr. YavuzErcan. Harbiyelile- re "Atatürkçülük" konulu ılk dersmi \erdi. Hava Harp Okulu HavaHarpoku- lu Komutanhğf nda düzenlenen törende konu- şan Hava Ku\Tetleri Komutanı Orgeneral îlhan Kılıç. okulun. hava kuvvetlerine üstün nitelıkli subay yetiştırdıgini ve havaeüık. elektronik.bil- gisayar ile endüsrri dallannda ülkenın önde ge- len üniversiteleri ile eşdeğerde lisans eğitimi verdiğmi belirtti. Orgeneral Kılıç, son yıllarda dünyada \e özelhkle Türkiye"de sıyasi ve aske- ri dengelerde çok süratli bir degişim yaşandığı- nı. buna ayak uydurabılmenin ise ancak moral gücü yüksek. düşünme ve üretme yetenegi ge- îışmiş insanlar yetıştirmekle mümkün olduğu- nu kaydetti. Bütiin çalışmalarda Atatürk ilkelerinın rehber olacağvnı belırten Orgeneral Kıhç şöyle devam etti: •t Bü>ük Atatürk'ün kurduğu demokratik \-e laik cumhurişete sahip çıkarak, bizden öncekv- lerinyapüğı gpbibizler de. busistemiyıkmaya ça- hşan, radikal düşüncelerle ülkeyi çağdışı bırak- ma>a yönetik istismarcı politikalara karşı dur- maktayız. İleride sizler de. Türki>e"tıin rejimini ve üniter yapısını bozmayı hedef alan. Atatürk- çüdüşüncesistemindensapanhiçbirçabayaLrin verme>eceksiniz." Eğitım-öğretım yılının ilk dersinin "Atatürk- çülük'" hakkında venldiği tören. Hava Harp Okulu Marşı'nrn okunmasının ardından sona erdi. Deniz Harp Okulu Deniz Kuwet- leri Komutam Oramiral Salim Dervişpğlu. De- niz Harp Okulu'ndaki açılış töreninde yaptığı konuşmada, okulun. 200 yılı aşkınbirsüredir ül- kenin her türlü tehdide karşı savunulmasında hayati sorumluluklan yüklenecek personel ye- tıştirdiğini söyledi. Clkede ve bölgede banş ve istikrann korunması için sıyası ve ekonomik gücün yanı sıra sa\"unmanm da daha güçlü ha- le getirilmesinin şart olduğunu ıfade eden Ora- miral Dervişoğlu şöyle dedi: "Yurtiçinde Türldye'nin güvenüğtni tehdit e- den en önemliunsurlar.PKK terörii%-eaşın din- ci faaliyetlerdir. PKK'nin hedefu Türk toprak- lan üzerinde müstakil bir Kürt de\leti kurmak- nr. Bu hedefe ulaşmak için seçtiği yoL terördür. PKK teröriişüphesiz. 19^4'te başladığı noktada de^jldir.Terörekarşı gösterilen kararh tutum ve silahlı ku\-\etierin terörte ilgili müeadelede uy- guladıgı taktik ve yöntemlerle. terör kontrol al- tınaalınmısör. .\^ın dinci gruplann Türkiye'de- kihedeft ise bir İslam de\ rimi >apıp. Türkiye'de lslami bir cumhuriyet kurmaktuf Oramiral Den işoğlu. ülke ideallerine baglı- lığın: cumhuriyete, yurda. millete. hürriyete, de- mokrasıye. adalete. Atatürk ilke ve ınkılaplan- na bağlılık demek olduğunu v urgulayarak. "Ö- keideaUerine bağlılık.dlğer askeri değerterin te- melini teşkil eder ve her şeyden önce gelir'" diye konuştu. Komutan Dervişoğlu. öğretim üyelerinden, Atatürkçülük ideallerine bağlı. sorumluluk sa- hıbi. bencillikten uzak. hizmet yapan, dürüst, görevıne bağh. bilgilı. cesaret sahibi liderlerye- tiştırmelenni istedi. Okul Komutanı Tümamiral Taner ELzgü de konuşmasında, Türk Silahlı KuvTetleri'nin ay- rılmaz bir parçası olan Deniz Kuvvetleri'nin önemli görevlerinden birinin. ülke bütünlüğü- nün savunulması ile denizmenfaatlennin korun- ması olduğunu belırtti. Törende. Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami- ral Salim Dervişoğlu. dahaönce eğitimlerini ta- mamlayan 12 öğrenciye kurbağaadam brövele- rini taktı. Daha sonra. tstanbul Cniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Yörükoğlu tarafından, 1. smıf öğren- cilerine "Atatürkçülük" dersi \erildi. Yakın geçmişe kadar onlar, 'Makedon' olarak tanımlanıyordu. Ama şimdi, 'Biz Türküz' diyorlar Makedonya Türk 'Torbeşler'i tartışıyor1?5 kilo güreşçimiz Zekerha Güçlü. Kübalı rakibı AleldsRodriguezkarşısın- da. Karşılajmanın normal süresı doldu. 1-0 Güçlüönde. Uzatmada Güçlü. üç pu- an daha alıyor, 4-0. Güçiü'nün dünya şampıyonu olması- na sanı\eler var. Hakem düdügü çalıyor. Güçlü şampiyon. Kah\ede herkes se\ inç içinde bağınvor: - Yaşasın... Y'eooo... ÜsküpçarşısındaVett'nınkahvesinde. Güçlü'nün 32. Dünya Serbest Güreş Şampıyonası'ndaki zaferi böyle kutlan- dı. Kahvenin görünen yerinde kocaman Atatürk resmı. Çay ocağının arkasında da. Fenerbahçe. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon>por'unposterleri var. Boğumlu bardakla kaç çay içtığimi tam olarak anımsamayınca hesabı ortayolu bularak ödedim. içerken vakit Raybetmeyiz de... B-dlkanlar'dakı etnık yapı. "•kansıksa- lata" gibi. Biri Otekiyle güzel. ama bıri ötekinin milim üstünlüğünü kabul etmi- yor. Fransızcadaki kanşık salata anlamma gelen •*raacedoine r sözcüğü Makedon- ya'dan esmlenerek üretilmiş. tkı milyon nüfuslu ülkede hanı koyver- seniz ikı buçuk milyon çeşıt msan çıka- cak. Abarttığımı düşünmeyin. bir ulusta- ki özellikleri ayınp farklı anlamlar yuk- lesenız ıcmden çıkamazsınız. Makedonya'da bugünlerde yönetim kannda cıddı tartışmalara neden olanbir konuyu aktarahm. Torbeşler.. Sayılan >"üzbine yaktn. tkı milyon nü- fuslu ülkede çok ciddi rakam. Türklerin resmı sa\ısı ~>7 bin. Yakın geçmişe kadar onlar. "Make- don" olarak tanımlanı>ordu ve herhangı bir tartışma konusu yokru. Ama şimdı tutturmuşlar. "Biz Türküz* diyorlar. Clke yönetimiyle diyaloglan şöyle: - Hayır siz Türk değil Makedonsunuz. Baksanıza diliniz Makedonca. "Ha>v biz Türküz. Düimizi zamanla unurmuşuz. Bize anadilimizde egitim hakkı tanımalısınız." - Nedir anadilıniz? Mustala BALBAY MAKEDONYA'NIN KİMLİK K.\RTI Resmi adr. Makedonya Cumhunyeû. BM'de kabul edilen adı: Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeii. Nüfusu: Iki milyon. Yüzölçümü: 25.713 km2. Etnikgruplar: Make- don vüzde 66.5. Arnavut yüzde 22.9, Türkyüzde 4, Rom yüzâel.i. Sırpyitde 2. L'lahyüzde 0.4. Ölekileryüzde 1.8. Para birimi: Denar. Bir Dolar 45 Denar. Enflasyon: 1993'te yüzde 233, 1994 )e yüzde 54, 1995'te9.2, 1996da 4.5. Kişi başına düşen milii gelir: 644 dolar. Alatİİrk kÖ«,f»^ M a n a s t w'd a Atatürk'ün 1899'da okuduğu askeri lise, bugün müze olarak /Vlctllll IV ivuşcsı kullanüıyor. Müzenin bir odas» Atatürk"e ayrümış. Müze yetkilileri, gelen Türklerin buraya yeni şeyler göndermek için söz verdiğini, ama bir şey gelmedigini söylüyorlar. - Ama siz Türkçe bılmıyorsunuz? "Unutmuşuz dedikya-T Üsküpte yaşayan Torbeşler, Türkçe konuşanlarla yakın ilişkide olunca dili de öğrenmışler. Türkıve'den selamla tanıştığım Eha- sa'yla birlikte. Csküp Türk Çarşısı'nda 3-4 masalık meyhane işleten Torbeş ts- lam Kırtovsi'nin akşam konuğu olduk. İslam. Türkçeyiçokıyı konuşuyor. Aı- go esprilerine kadar. Belki de önce argo- lan öğrendi. Elyasa'nın ortaya attığı şu: "Torbeşler Baİkanlar'a gelen Türk bONİan arasında>ınış. Zamanla yerffler- den etkilenmişler. Dilleri kanşmış. O za- man Türkltr bunlara arada kaldüar an- lamında "dön-beşler" demeye başlamış. Zamanla dörtbeşler birleşnüş, Torbeşler oimuş-.r İslam. elinin tersiyle Elyasa'yı yalan- lıyor: "Hayır. arada marada değil. biz öz Türküz. O kadar..." Yer meyhane olunca. Makedon ıçkile- rinden tarmamak olmaz. İslam. erik ra- kısı dolu bardağı kaldınnca hemen du- daklanna göhirüyor. Arada takıldım: - Bızde bardağı kaldınnca şerefe. sag- lığa falan derler. Sizde ne derler? İslam. bardağmı bir kez daha kaldırdı. Benı beklemeden boşaltıp güldü: - Biz içerken vakit gaybetmeyiz de.. Arada bir şey Elyasa'nınkafasıbirazkanşık. Y'ugos- la%"\ a'mn dağılmasından sonra başlayan sürecin bitmediğim. yakın geleceği ön- görmenin olanaksız olduğunu soylüyor. "Yugosla\>a*da >aygm bir içkivardj" dı- yor. "Bardağa biraz şarap birazsoda ko- nur kanştırüır. tçkinin adı "arada bir şey'dir. Neşarap ne soda. Buadla film de yapüdı. Yugoslavya o içki gibi arada bir şeydi. Ama yerine konanın ne olduğunu net olarak söytemek de olanaksu." Balkanlar'ı her ulusun kendi kimligi- nı ne pahasına olursa olsun korumak is- tedıği kanşık salataya benzettik, ama ka- ' nşık evhlikler de az değil. Bu durum her ülkede var. Elyasa son dönemde tartışılan kimhk sorununa bir başka boyut getirdi: "Sırpla Türk, HıristiyaıüaMüslüman arasuıdaki evfilikler az değil. Bu a'deler şimdiyeni bir kimlik arayışı içinde. Ken- dilerine Yügoslavim diyen bir kesim be- lirdir Takıldım: - Onlara belkı de hırüslüman dersı- nız... Elyasaya göre şaşkvnhğın bir nedenı de şu: "Yugoslavyadağduıcainsanlarbaktıki 40yıldır vanyana yaşadığı komşulanyla dost değil düşmanlarmış. Bunu Tıto mu gizli tuttu? Yoktu da yeni mi çıktı? Yeni nesüterbusorunun yanıtsızlığının şaşkın- hğı içü\de_T Balkanlar'da. Ortadoğu'da. Kuzey Af- rika'da geçen yüzyılın sonuna dek Os- manlı Imparatorluğu topraklan içinde kalmış pek çok kent gördüm. "Bu dün- yadan Osmanlı geçti" tümces! en çok hangi şehirde kullanılır. sorusuna karşı- hk venlecek yerlenn başında Üsküp ge- lir. Csküp'ünıkiyakasvnıbirbinnebağla- yan \'ardar Köprüsü'nden geçıp çarşıya ginnce; hamam sağda. hayath e\ler sol- da. hanlarkarşıda. dolaş dolaş canınız sı- kılmaz. Kimi sokaklar var ki her geçişte yenı bir özellıği dikkatinizi çekiyor. $aşın- yorsunuz: - Daha önceki geçişte bu güzelpence- reyı niçin görmedım? Karşısmdakı bmanın kapısını görünce anlıyorsunuz ki ılk geçişte gözünûz ora- da kalmıs.. Murat Paşa Camisi'ninkarşısında Bıt- pazarska Caddesı'nde bir restoran. Adı. Marmans. lstanbul. Bursaolanıyla karşılaştım da Marmans'1 Pazar günlen kapahymış, a- raa kapıdaki genç buyur etti. Adı Ayhan. tstanbul'dan gelmiş. De- ğişiklik olsun diye adını Marmans koy- muş. ÖğTenci. Hem okuyorhem paraka- zanıyor. Üsküp"te Ayhan'm durumu gibı "ter- sinegoç" de azdeğil. 194O'lı 50'li yıllar- da Csküp'te büyükler çocuklanna, "Bir keçi>o)u bulsanuAnadolu'ya gkün" der- miş. O dönemde gidenlerden kımılen iş kurmak için gen dönmeye başlamış. İkı ay Csküp-iki ay lstanbul yapan da var. Üsküp'teki son günümün sabahı... Sa- at C.00. Börekçiler \e benzer yerler açık. Bürek-ayranla kah\altı yapıp. kah- veye oturdum. Masama bir Türk yaklaş- tı. Zahit Yenipazar. Kartında. soyadının altında "Koca" yazılı. Nedenini sor- dum... Yıllar önce buradan göçmüşler. Üs- küp'te kalanlar onlan sülale lakaplany- la tanırmış. Bölgede "Koca" sülale diye bilinirlermış. Kahvaltıdabörek yediğımi söyleyince hemen sordu: - Nerede yedin' 1 Tarif ettim. Bozuldu: "Neden ondan yedin. O caMir»." Arnavutmuş... Arnavutiarla Türkler arasmda da sür- tüşme dikkatı çekiyor. Camilerde Arna- vutça vaaz daha çok veriliyormuş. Arna- \ utlar. "500 >ıl biz ûn dinİedik. Şimdi de siz bizi dink>in~ diyormuş... Büyük lskender. 2500 \ıl önce Bal- kanlar'dan başlayıp kurduğu ımparator- lukla bugünkü Balkaniar'a yıllarca çö- zülmeyecek dügüm anığınm ayırdında mıydı? Bugünkü Makedonya'da dört komşu- sunun da gözü var. Sırplar. 14.yüz>ıldaStefanDushan"ın Cüm bölgeyi topralclanna katmasmı ör- nek gösterip. "Makedoma birim" diyor. Y'unanlılar. Büyük tskender ve babası Füip'in MÖ dördüncüyüzyılda kurduğu krallığm kendi topraklannda olduğunu vurgulavıp. "Makedonya bizim" diyor Bulgarîar. Kral Samuel'in 10. yuzyıl- da Ardiy atık önlerine kadar gıttığini ıd- dia edıp, "Makedonya bizim" diyor. Amavutlar. özellikle ArnavTitluk sını- nna yakın bölgede çok voğun yaşayan soydaşlannı gösterip, "Makedoma"tun batı kısmı bizim11 diyor. Buna Makedonlarne yarutmı veriyor? Türk, Amavut. Makedon herkesin or- tak yaşadığı Gostivar'da duvarlar. "özfe- nen" Makedonya'nın haritalanyla do- luydu. Ve haritada gösterilen başkentin adı şuydu: - Solun... Makedonlar Selanik'e Solun diyorlar. Aşın milliyetçi Makedonlara göre ilk hedefın ulusal meclisı Selanik'te topla- mak olması gerekli... Gostivar, 8 Temmuz 1997'de Türki- ye'nin degündemine gırmişti. O gün Ma- kedon bayrağmın yanma Türk \e Arna- vutba\Tağmın da asılması sırasında olay- lar meydana gelmiş. resmı açıklamalara göre üç Türk ölmüştü. Başbakan Cr\«nkov ski'nın Gostivar'a gıdışte polıslerle ikı elı havada el çarpış- tırması Türkler se Amavutlar arasında tedirginliğe neden olmuş. Balkan coğrafyasının pek çokyerinde Atatürk'ün sadece adına değil. izine de ^JFI^NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR Tansu ÇHIer'in Mesut Yılmaz'a "şerefsiz onbaşı" demesi, Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Asıl tepki ise; "Sen nasıl Türk ordusunun bir neferine hakaret eders/n" noktasında yoğun- laşıyor. Kimsenin kimseye şerefsiz demeye hakkı yok. Bu onbaşı da ola- bilir. belediye çöpçüsü de, işadamı da, general de. Hakaret, ordunun bir üyesi üzerin- den yapılıncatepki dahayüksek olu- yor. İlgili ilgisiz herkes "kahraman or- dumuz" edebiyatıyla yüksek tepkiler gösteriyor. Çiller'in şu andaki derdi, kendi koalisyonlarının iktidardan uzaklaştınlmasında etkili rol oynayan askerierie. Bu nedenleörneklerini or- duyla ilgili vermeye çaba sarf ediyor. Karşı taraf ise askerin gücüne daya- narak ve askerin tarafını tutarak Çil- ler'i sıkıştırmayı fırsat biliyor. REFAHYOL hükümetinin, iç geri- limi tırmandırmasıyla başlayan saf- laşma, derinleşereksürüyor. REFAH- 'Şerefsiz Onbaşı' Tartışması... YOL hükümetinin partileri, özellikle de DYP yönetimi, ANASOL-D hükü- metini, askerin emir eri olarak gös- tererek puan toplamaya gayret edi- yor. Bu arada ipin ucu iyice kaçıyor ve onbaşılar üzerinden yapılan an- lamsız bir tartışma, ortalığı birbirine katıyor. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekre- teriiği'nin hazırladığı söylenen yeni bir yasataslağı, ortalığı iyice karıştır- dı. Bu yasa taslağına göre; daha ön- ce kaldınlan TCK'nin 163. maddesi geri getiriliyoımuş. Türkiye'yi yönetenler, siyasi Islam- la ve Güneydoğu'daki savaşla nasıl başa çıkılacağı konusundaki tercih- lerinin sonuçlarını hiçbir zaman cid- di olarak masaya yatırmadılar. Yasak ve şiddetle bastırma dışındaki bütün çözümleri, göz ardı ettiler. Böyle öne- rilerde bulunanların da susturulaca- ğı bir atrnosfer yarattılar Yasa. Tür- kiye'yi yönetenler için ancak yasak içeriyorsa bir anlam taşıdı. Onbaşı tartışmasını izleyin. Yaşa- mının hiçbir döneminde demokra- siyle ilgili olmamış, başbakanlık yap- tığı dönem boyunca, devlet içindeki şiddet yanlılarının Güneydoğu'daki tercihlerinin basit bir onaylayıcısı ro- lü oynamış politikacı, şimdi anti-mi- litarist bir görüntüyle sahneye çıka- biliyor. Karşılanndakiler ise onun bu demagojilerine "kahraman onbaşı" demagojisi dışında demokratik bir tepki gösteremiyorlar. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, "Ben Türk ordusunda onbaşı olmaktan şeref duyanm" diyerek sosyal demokrasi- mizin tepkisinin derinliğini (!) gözler önüne seriyor. Mesut Yılmaz ise "ayıp, ayıp, ayıp" diye geçiştiriyor. Türkiye'nin militarizmden arınmaya ihtiyacı olduğu bir gerçek. Sürekli as- keri darbelerle sarsılan ve yasal sis- temi ordu vesayeti altında bulunan bir ülkenin demokratikleşebilmesi için ciddi bir sivilleşme sürecinden geçmesi gerekiyor. lşin acıkh tarafı, bu sivilleşme tartışmasında en geri- ci kanadı temsil eden Çiller. ANA- SOL-D'nin yumuşak karnına hiç hakkı olmadığı halde hücum ediyor. Çiller'in saldırdığt yumuşak karın; si- villeşme ve demokrasi. Yani özgür- lükler. Siyasi İslam da benzer bir mis- yonla harekete geçiyor. TCK'nin 163. maddesinin gündeme getirilmesi bu süreci daha da hızlandınyor. Sivilleş- me, ne DYP'nin, ne de RP'nin harcı degil. Bu işin öncüsü, yıllardır de- mokrasi mücadelesi veren solcular. Sosyalistinden sosyal demokrattna kadar Türkiye'nin solculan. sivil ve özgür birTürkiye yaratabilmek ama- cıyla çok acılar çektjler. Siyasi Islamla mücadele sırasın- da, bazı solcular, askere yeniden misyon yüklediler. Sivilleşmenin, bir halk hareketine dayanması gerekti- ğini ve ancak demokrasinin, gericili- ği yenebileceği gerçeğini görmez- den gelmeyi tercih ettiler. Şimdi bu süreci yeniden değerten- dirmeliyiz. Militarizmle ittifak ederek ve kaderini buna bağlayarak bir top- lumun demokratikleştiğini gören ol- madı. Geleceğini özgürlükler dışında arayan partiler de kalıcı başarılar ka- zanamadı. Mustafa Kemal'in, Kurtuluş Sa- vaşı'nın hemen ardından üniforma- sını çıkarması, asker arkadaşlarına da "ya üniforma, ya siyaset" yolunu göstermesi, önemli bir tarihsel ders olarak bugüne de ışık tutuyor. rastlamak olası. Atatürk'ün 1899'da askeri Hseyi bitir- dığı Manastır. bunlann başında geliyor. Tepesi Osmanhcayazılarla doluaskeri li- se. bugün müze ve sanat merkezi olarak kullanılıyor. "MeraşalaTıto" Caddesi'nin ucunda- kı müzenm bahçesinde yan y atmış ama canb görünen Osmanlı eserleri dikkati çekiyor. Müzenin içinde Atatürk içinözel bir köşe açmışlar. Bir odayı ayırmışlar. Tam karşıda büstü. duvarlarda da altın- da anlarm \e önemi yazılı fotoğraflar var. Atatürk'e ılışkın kitaplardan oluşturul- muş köşe. fakir görünüyordu. Bunu mü- ze yöneticisi de kabul etti. Bir sitem ilet- tr. "BuravıriyaretedenTürkler mutiaka yardımcı olacaklarınudönüşte yeni eser- İer gondereceklerini sovlüyorlar. Söz ve- riyorlar. Ama bir şey getarayor." Ben de çaresız. söz vermiyorum ama, yardımcı olmaya çalışacağım dedim. Burada pek çok Makedon "saımna"*' olarak şuna inanıyormuş: •, "Atatürk Makedondur." Kimi Amavutlar da bunakarşı çtkıyot- muş: "Atatürk Arnavuttur..." Bayrak için üç ölü az Ohn-Resne-Manasttr yolu. Makedon coğrafyasının zengmligini en iyı göste- ren hatlann başında geliyor. Ybl yeni. a- ma tarihı. Romahlar da bu yolu kullana- rak Balkanlar'ın ıçine kadar gitmişler. Otobüste yanımaoturankişiyleönc« usul usul bakıştık. Türk'e benziyordu, ama birinde Türk sanıp Sırp'la tanışmıştım. Çantadan Türkçe bir kitap çıkardım. NecatiCumaU'nın Viran Dağlar'ı. Oku- muştum ama. yanımda taşıma gereği dmduğum kitaplardan biriydi. Arkadaş kıtaba takıhp sordu: - Türk müsün 0 Sohbetkoyulaştı. Adı Maksüt "Ü"yü özellikle vurguladı. "Türkîye'deMaksııt derier" dedi. Maksüt'ün Ohn'de çay evı var. Adre- si çarşıya ve camiye göre tanf etti. Mak- süt"ünİcayınvalıdesi Resne'de. Oradabır yakmlan ölmüş. Me\lıdine gidiyor. Ko- nuGostivar'daölen üç Türk'e geldi. *Az" dedi. "Bayrak için üç kişiölmüşçokmu? Gerekirse daha çok ötür." Türklerin de yaşadığı kimi köylerden geçerken düşüncelerim de anlatıyor: - Buranm elması çok iyidir. - Bizim yeğene buradan esaslı bir ge- hn aldık. Ohri Gölü ve hemen kıyısında kurulu Ohn şehri. sadece Makedonyadeğil, tüm Balkanlar açısından önem taşıyor. Kıril alfabesı adını .\ziz KyTİllos'tan alıyor. Aziz Kyrillos ile kardeşi Metho- db. Tuna Slavlarını Hıristıyanlaştırma yolunda Yunan harflennden esinlenerek Slav alfabesini geiiştirdı. Ohnlüer bu i- ki din bilgininin yaşamiannm önemli di- lımının kendiböîgelerinde geçtiğinı, Ki- nl alfabesmin ılk burada kullanıldığım söyleyıp övünüyorlar. Ohri Gölü'ne bakıp mınl- danmadan edemedim: "Burada insan bir alfabe değil kaç alfabe yaratjr._" L'tukta gölle gökyüzü bir- leşıyor. Bu öyle bir birleşme kı göl daha çok gökyüzünü, gökyüzü gölü anımsatıyor... Makedonya'dan Tıran'a, oradan dönüp Belgrad'a gi-^ dişte hep Ohn'den geçtim. Belgrad'a geçişte otobüsyol- culuğu renkliydı. Hemen önümde iki Çingene kadm oturuyordu. Sadecebenim de- ğil tüm otobüsünduyacağı şe- kilde ve Türkçe konuşuyor- lardı. Genç olanı dertli. Komşv kadının bir çocuğu olmuş Çocuk kendi kocasına çok a ma çok benziyormuş... Elımkaldıra indire sövleni yor: "Tebeyanaklar. burun a; Yarın: Arnavutluk... Sosyalizmi az liber: mi yapalım, çok liberal mi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear