Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kahraman Atatürk
YEKTA GÜNGÖR ÖZDETS : Anayasa Mahkemes, Başkam
Y
enilmez komutan Mus-
tafa Kemal'in •'Ordu-
lar, ilk hedefîniz Akde-
niz'dir. tleri!" buyru-
ğuyla şahlanan fürk
Sılahh Kuwetleri"nin
kazandığı Başkomutan Meydan Sava-
şı utkusunun (zaferinin) 75. yıldönü-
münü duygu yoğunluğuyla kutluyonız.
Yayılmacılığa, sömürgeciliğe karşı ilk
ulusal kurtuluş savaşının önderi. bü-
yükler büyüğü. en büyük Türk, kahra-
man Atatürk: ölüm fervalanyla idam
fermanlanna, Türklük bilincinden yok-
sun. halkına yabancı. *ulus-\atan"kav-
ramlannı unutup düşmanlarla birlikte
davranan bir yönetime ve tüm yoksun-
luklara karşın yeniden kuruluşu ger-
çekleştirerek Türkiye aydınlanmasının
kaynağı olmuştur. Olumsuz koşullar.
aşılmaz sarulan sorunlar göğüslenmiş,
isyanlar bastınlmış, sapkınlar dışlan-
mış. Sevryırtılarak Ulusal Ant (Misak-
ı Milli) yaşama geçirilmiştir. "Ya ba-
ğımsızlık. ya ölüm!'' anlayışıyla güçle-
nen Müdafaa-i Hukuk olgusu. "Bu ulu-
sun bağımsı/Jığınu yine bu ulus istenci
ve karan kurtaracaktır" ilkesiyle
TBMM'ye dönüşmüş, bu yolla "üm-
met"ten "ulus" yapısma ve cumhuri-
yetle demokrasiye geçilmiştir. Yengi
(zafer), yenilgi olsaydı ulusal varlığı-
mızı sürdürmek olanaksızdı. "Ölüm-
kalım savaşı"nın gönendiren sonucu.
"Yoktan var 00113" gerçeğinin tanım-
sız kıvancı, yeni atılımlann gücünü
oluşturmuştur. Bugün duyduğumuz
mutluluğu. toplumsal esenliğimizi.
sonsuzluğa değin bağimsız yaşama tut-
kumuzu. bu ülkeyi kanlannı dökerek,
canlarını vererek. varlıklannı adayarak
bize armağan edenlere borçluyuz. Sa-
vaşm kartalı-kaplam. banşm güverci-
ni-güvencesi Silahlı ICuvvetlerimiz
kahramanlar ocağıdır. Değerbilır ulu-
sumuz, Silahlı Kuvvetleri'ni gururla
kucaklamaktadır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı, yalnız ülke-
yi saldırganlardan temizleyip smırlan-
nı kesinleştirerek tümlüğünü sağlama-
yı değil. tam bağımsızlık ve özgürlük-
İe birlikte. banş içinde bilimi. ekono-
miden eğitime kadar her alanda ulusal-
laşmayı ve çağdaş uygarlık düzeyini
amaçlayan benzersiz bir devrimin.
TürkDevrimi'nin başlangıcıdır. Teme-
li külrür olan en büyük Türk Devrimi
Cumhuriyet'in -siyasal ödünlerle elli
yıldıryitirilenlergözetilirse-kazandır-
dıklannın değeri daha iyi anlaşılacak-
tır. Günümüzde teokratik monarşiden.
cumhuriyetle demokrasiye geçilişte ba-
şanlanlardan yoksun kalma ve karan-
lığa düşme olasılıklannın kuşku yara-
tan boyutu. din devleti girişimcilerinin
çabalan, Atatürk ve arkadaşlannın yü-
celiklerini bir kez daha doğrulamakta-
dır. Dürrizâde, Şeyh Sait ve Said-i Nur-
si'nin ardıllan moila-ınedrese özlemci-
leri'nin karşı devrim kalkışmalan. ib-
retle izlenen aykınlık, çelişki ve çir-
kinlikler, günümüzün koşullannda çö-
zümlenemeyenlerden daha önemlileri-
ni ve nicelerini kuruluş yıllannda ko-
tarmanın büyüklüğünü kanıtlamakta-
dır. Şimdilerde. ernik ve dinsel köken
özellığini özgürce açıklama olanağını
veren, toprağı yurt yapan ulusun birey-
lerıni yurttaşlık kurumunda tam eşitlik-
le birleştiren Atatürk milliyetçiliğine
karşı çıkıp Türklüğü yadsıyarak üm-
metçilik ve Arap milliyetçiliği peşinde
koşanlann azgınlıklan sözkonusudur.
Kimilerınce ulusal \e evrensel ilkeler-
le değerler. bilgi. onur. erdem. ahlak ve
tüze (adalet) yerine dinsel kavram ve
kurumlar -üstelik inançlara saygıstzlık
yapılarak- savunuluyor. Düşünce ve
inanç özgürlüklerinin güvencesi: ba-
ğımsızlık. egemenlik ve demokrasinin
kaynağı; siyasal. hukuksal ve ulusal
bırlığin dayanağı; aydınlanma ve bi-
limsellik ortamı: ancak dinlerin oldu-
ğu yerde bulunup olmadığı yerde bu-
lunmayan laikliğe saldıran din düş-
manlannca insanlanmız "laik-anrila-
ik, laik-Müslüman" olarak ayrılıyor.
Türklük bilıncini pekiştiren. ülkeyi iş-
galden kurtaran.saltanatı yıkıp hilafeti
dışlayan. yaşama organının ve devletin
adına "Türkiye" sözcüğünü yerleşti-
ren. "Ne mutlu Türk'üm diyene!" coş-
kusuyla yüreklerı ateşlendiren Ata-
türk"ten daha çok milliyetçi olduğu
saplantı \e bozukluklanna. kimlerin
Atatürk'le karşılaştuılıp yeğ tutuldu-
ğuna. Lozan'ı başaran Ismet İnönü'ye
sataşmalara bakınca uyduluk ve uşak-
lığın kınanacak belırtileri saptanmak-
tadır.
lnsanlıknitelikleri. yurttaşlık sorum-
luluğu ve anayasal konumlan gereği
Atatürk ılkelerine içtenlikle sahıp çıkan
komutanlan dinsizlik, siyaset yapma
ve dayatmacılıkla: antlanna bağlı, du-
yarlılıklan ve özenli davranışlanyla gö-
revlerini özveriyle yapan bağimsız yar-
gıç ve cumhuriyet savcılannı yanlılık-
la suçlayıp yalanlarla karalamaya çalı-
şan bölücü-yıkıcı. rutucu-gerici. çıkar-
cı-eyyamcı ortaklığının örnek sapkın-
lıklanna. hukuk tanımaz kimilerinin in-
sanlıkla bağdaşmayacak tutumlan ek-
leniyor.
Her yere sızan. her kılığa giren tari-
kat bağımhlannın. aydın geçinen ilke-
sizlerin, kanşıklann sözde ilericilik.
sözde demokratlık. sözde dindarlık ve
sözde insan haklan gösterileriyle tik-
sindiren gelgitler artık gülünç oluyor.
Siyaseti hukuksallaştırmak yerine. di-
ni siyasallaştınp demokrasiyi dinsel-
leştirmek oyunlan her katta sergıleni-
yor. Tüm ulusal değerlerimizin özeti
ve simgesi. ilkeler anıtı. Türkiyemizle
özdeşleşerek kurumlaşan Atatürk'e
saldıran insan olmaz ki dindar olsun.
Türk olmaz ki Türk milliyetçisi olsun.
Vatan kurtanp de\ let kuranlara saygı-
sızlığı hiçbır ınanç bağışlamaz. Kavga
demokrasinin zehiridir. Banş, değişik
görüşlerin iklimidir. Demokrasiden ya-
rarlananlar. demokrasiyi yıkmamalı.
yıktırnıamalıdır. İnançla değil, inada
davrananlar: "kinini din. dinini kin"
durumuna getirenler; şeyh dalkavukla-
rı, kendi karanlıklannda erivecekler-
dir.
Zafer Bavranu, Atatürk'ün şanlı Si-
lahlı Ku vvetleriınize armağanıdır. Ulu-
sal istencin çelikleşmiş anıtı olan Silah-
h Kuvvetlerimiz. canını vurduna ada-
yan Atatürk'ler juvasıdır. Disiplini ve
çalışkanlığıyla örnektir. Demokrasiye
yürekten bağlılığı, birçok sivilden daha
demokrat olduğu son günlerde daha iyi
anlaşılmıştır. Nasıl 1920'lerde ulus or-
dulaşmış. ordu bayraklaşmışsa, gerek-
tiği zaman, ulusu ve ülkeyi kapsayan bir
insan ve hukuk kurumu olan devlete
yönelik tehlikeyi de önlemekle yüküm-
İüdür. Kaldı kı. devleti güçlüklerden.
soygundan ve kıyımdan kurtarmak. bu-
laştınlan kötülük ve sakıncalardan
anndırmak. yakınmalan önleyip gider-
meL her >urttaşın görevidir. De\let ola-
naklanyla palazlananlar. işbiriikçiler,
mafya destckçileri, korkudan susanlar,
ilişkilerini akçalı gelirlere göre düzenle-
yenler. şakşakçılar, yetersiz ve yetenek-
sizler, kuruntuyla çalım atanlar. söyle-
neceklerdir. Bunlann hiç önemi yok-
tur. Bilgili, yürekli. nitelikli yurttaşlar,
bağımsızlık, özgürlük ve hukuktan ya-
na çıktıkça karanlığa ve bataklığa dü-
şülmeyecektir. Özgürlükleri kötüye
kullananlar onlara yaraşır (lâyık) ol-
duklannı savunamazlar. Savunmadığı-
mız ve korumadığımız hiçbir şeye sa-
hip olamayız. Kendıni yurttaş bilen
herkes Cumhuriyet'in bekçisidir, dev-
letin kuruluş felsefesini ve nitelikleri-
ni ödünsüz savunarak saygınlığmı art-
tıracaktır.
Atatürk'te, Türkiye Cumhuriye-
ti'nde, insan haklan, tam bağunsızhk-
ta, laiklik ve demokraside birieşerek 30
Ağustos'u kutlarken, bu güzelliği ka-
zandıranlan sa> gıy la \e özlemle anıyor.
Silahlı Ku\>etlerimizi güvenle selamb-
voruz.
ARADABİR
KEMALETTtN ÇELAN
Ankara Barosıı Avukatlanndan
Şeriatçımn Osmanlı
Ozlemi...
Orhan Gazi'den bu yana hiçbir padişah, Türk ka-
dınından doğmadığından 4 batın sonunda bunlann,
Türk soyundan padişah olduğu söylenemez. (Nite-
kim, son padişah Vahdettin de önce kendi taraftaria-
n ile Türk milletine karşı çarpıştı. Başanlı olamayınca,
Ingiliz zırhlısı ile kaçtı.) Biliyorsunuz, Osmanh'nın sad-
razamlan, şeyhülislamı, vezirleri, paşalan. valileri, kay-
makamlan ve hassa askeri (yeniçeri) de devşirmedir.
Devşirme, savaşlarda kimsesiz kalan ve esir edilen
Hıristiyan erkek çocuklannın Müslüman yapılıp, yöne-
tici olarak özel şekilde yetiştirilenlerine denir. Başanlı
olanlar sadrazam, vezir, paşa ve vali olur. Başansız
olanlar ise, yeniçeri askeri yapılırdı.
Görülüyorki, Osmanlı Imparatorluğu, padişahından
en küçük yöneticisine kadar, Türk olmayanlar tarafın-
dan yönetilen bir devlettir. •••''••
Kanuriî döneminde Saraybosna'Öa özel olarak ye-
tiştirilen bınlerce devşirme hdca mârifetiyle resim gü-
nah, ticaret günah, sanat adidir, toprakla uğraşmak in-
sanı cennete götürüryutturmacası ile Müslüman Ana-
dolu köylüsü toprağa bağlanmıştır. Toprak ise, padi-
şahın malı olduğundan, toprağın kirası olarak da aşar
vergisi konulmuştur. Çok şeytanca bir düşünce ile, in-
san aklını çalıştıran ne varsa günah sayılarak, aklı ça-
lıştırmayan padi$ahın toprağına, Anadolu köylüsü tırt-
sak edilmiştir.
Toprak padişahın olunca, her yıl ürün mevsiminde
saray, hervilayetin aşar vergisi miktannı altın olarak sa-
ray kapısına asar. Belirtilen altını veren tüccarya da ku-
yumcu, saraydan 0 vilayetin aşar vergisini toplama
fermanını alır. Heyeti ile, 0 vilayete gider, vali ve kay-
makamlar da devşirmedir. Müstelzimin emrine derhal
jandarma verilerek köylere aşar vergisi toplamaya çı-
kılır. Verdiği altının en az iki katını çıkarmaya karaıiı
müstelzim, jandarma mârifetiyle köylünün elindekinin
onda birini değil, muhtarodalanndaki dayaklarta en az
yansını alarak, onu daha da yoksul bırakır. Çünkü, köy-
lü ne kadar yoksul olursa, 0 kadar korkak ve itaatkâr
olur. Allah'ın vekili olarak kabul ettiği padişahına dua
ederek, cennete gideceği hayali ile yaşar. Onun için
Türk köylüsünün jandarmadan korkusu, cumhuriyet-
te bile devam etmiştir.
"- Gerçeklere akılyolu ile değil, şeriatla gidilir.
- Millet sürü, siz onun çobanı olacaksınız.
- Milleti fazla bilgilendirmeyeceksiniz" düsturunu
kendine ilke yapan, Osmanlı yönetimi, yoksul Anado-
lu köylüsünü, Tann'nın kulu olduğu ve halife padişa-
hın da, Tann'nın vekili olduğuna inandırarak, kendile-
ri ve mütlu azınlıklar için çok mükemmel bir sömürü
düzeni kurmuştur. "Nitekim, Vahdettin kaçarken bile,
sürûmü nasıl bırakacağım endişesini belirtmiştir."
O dönemde Müslüman Anadolu köytüsü, devlet da-
iresinin kapısını dahi bilmez. Köyünde bir kanş topra-
ğı vedikili birtekağacı bileyoktur. Tann'nın kulu oldu-
ğu için hakkı da yoktur. Yalnız bir görevi vardır: Padi-
şahaduaetmek, savaşlaraaskergöndermektir. (Istan-
bullu ise, askere bile gitmezdi.)
Osmanlı, lüks yaşamlannın devamını sağlamak
amacı iledevamlı savaşlaryaparakzekât, ganimet, ciz-
ye ve haraçlar alır. Ancak bu servet, saraya, vezir vü-
zera ve yeniçeriye arttir. 0 harplerde yüzbinlerce Ana-
dolu Türk evladı ölür amma, yaşadığı kasaba ve köy-
lerin hiçbir ihtiyacı karşılanmazdı. Türkmen ve yörük
gibi adlarla anılan Türk kimliği, Osmanlı kimliği altında
ezilmiştir.
Tarihçi Bernard Lewts'in "Türkler, Osmanlı boyun-
duruğundan kurtulan son ulustur" ifadesi tamamen
gerçeği yansıtmaktadır.
Atatürk ne yaptı? Osmanlı devrinde 4. sınıf insan
sayılan ve hakaret edilen Türk ulusuna, kimliğini verdi
ve onu dünya sahnesine çıkardı. Osmanh'nın kulluk
statüsü ile elinden aldığı özgürlüğünü verdi. Egemen-
liğin kendisinde olduğunu belirten seçme ve seçilme
hakkını verdi. Türk ulusunun laik ve demokratik bir öz-
gürlük içinde yaşamasını sağladı. Ona "çağdaş uygar-
lık düzeyine" (muasır medeniyet seviyesine) çıkmak
azmini aşılayarak, uygar uluslar ailesine girmesini sağ-
ladı. Aklın ve ilimin, gerçek yol gösterici olduğunu ilan
etti.
Osmanh'nın, yüzyıllardır Türk ulusundan sakladığı
ulusçuluk, özgürlük ve girişimci fikirler, Büyük Atatürk
tarafından halka öğretildi. Bu fikirlerin ışığı altında, Türk
ulusu 70 yıl içinde büyük atılımlar yaptı.
Yüzyıllann çok ender yetiştirdiği bu büyük insanın
bızlere aşıladığı yüksek insanlık ülküsünü daima bir
meşale gibi muhafaza etmeliyiz.
Şeriatçı şunu bilmelidir ki, Türk ulusu. büyük Ata-
türk'ün kendisine verdiği, laik ve demokratik özgürlü-
ğünü, uygar dünyadaki yerini, kendi iradesi ile terk
ederek, Osmanh'daki kulluğuna dönecek kadar ahmak
değildir.
Adalet Bakanı'nm ilk Odevi...
M.İSKENDER OZTUR.4NLI
C
ahitSıtkı Tarancu •'Otuz Beş Vaş"
adlı şıırinde "Zamanla nasıl deği-
şiyor insan / Hangi resmime bak-
sam ben değilim" diye yazmıştı.
İnsanın özdeksel biçımde değış-
tığini belırtmek istemişti bu dize-
leriyle. Çok iyi biliyordu ki insan. yalnız özdek-
sel biçimde değil. düşünsel olarak da değişmek-
tedir. Beden yaşlanır, ama düşünce daha da kes-
kinleşir. Bu, bir doğa yasasıdır. Ne var ki bu do-
ğa yasasından nasıbinı almayan birçok kişi, dev -
letin en üst katlanna kurulabilmektedirler.
Sayın Cumhurbaşkanımız. nasıl zamanla öz-
deksel bir değişikliğe uğradıy sa. büyük çapta dü-
şünsel bir değişikliğe de ulaşmıştır. Bundan 20-
30 yıl öncesine göre düşüncelerinde ınanılmaz
boyutlarda bir ilerleme olmuştur. O yıllarda şim-
diki gibi düşünebilmiş olsaydı, hiç kuşkusuz
Türk toplumu bugün, yaşadığımız koşullarda de-
ğil. çok deği^ık. çok ileri bir düzeyde olurdu.
l,Ş70'lerde "Meclislerin üzerinde bir Anavasa
MahkemcsL hükümetin üstünde bir Dantştay oia-
maz". "1961 Anavasası ile devlet yönetilemez"
diyen Sayın Demirek bugün Anayasa Mahkeme-
si'nin ve Danıştay"ın öneminden, değerinden söz
etmektedir. Başbakanlığı zamanında "Tazminat
veririm, Danıştay kararlannı uygulamam" diye
Hukukçu
konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız (1975) şim-
di hukuk devletinin yüceliğini, mahkeme karar-
lannın geciktinlmeden uygulanmasını dile getır-
mektedir. Ne yazık ki "taşın sert olduğunu geç
fark etmiştirr
Insanlar ve düşünceler nasıl değışiyorsa. ya-
salar ve anayasalar da değişecektir onun gibi.
Değişmelidir de. Çünkü dünya durmadan bir de-
ğışimin. bir ivmenin içindedir. Uygulayımbilim-
deki (teknoloji) ilerlemeler bunun en çarpıcı gös-
tergesidir.
Ne var ki bu doğa yasasına karşın. olduğu yer-
de duranlar. hatta geriye gidenler vardır aramız-
da. Bunlann kimler ve hangi partiler olduğunu
söylemeye gerek yoktur. Olduğu yerde duranlar-
dan biri ise beşinci kez Adalet Bakanlığı koltu-
ğuna oturan Sayın Oltan Sungurlu'dur.
Yıllar yılı Türk yargıçlan ve Türk hukukçula-
n. 1982 Anavasası ile "yargıç güveneesinin ve
yargı bağımsızlığuun ortadan kalknğını" belırt-
mişlerdir. Yargıtay ve Danıştay başkanlan bu ko-
nuya özenle değinmişler. yargının tam bağımsız
bir duruma getirilmesi yolunda uyanlarda bu-
lunmuşlardır. Oltan Sungurlu o^yıllarda Adalet
Bakanfdır (1988). Ne var ki bu görüşe yıllarca
karşı çıbmış ve
-4
yargıç güvencesinin bulunma-
dığına dair iddialara katılmadığınr söylemekten
çekinmemiştir (4.6.1988 tarihli gazeteler). Bu
yaklaşımıyla Türk yargıçlan ve Türk adaletiyle
alay ettiğinin farkında bile değildir.
Çağ değişmiş, başta Cumhurbaşkanımız ol-
mak üzere sayısız devlet adamımız, yargıç gü-
vencesinin gerçekleştirilmesi gereğini belirtme-
ye, 1961 Anavasası sistemıne dönülmesini sa-
vunmaya başlamışlardır. Ne var ki Adalet Baka-
nımız düşüncesini değiştirmemiştir. Bugün de
"Adalet Bakanı'nm HâkiınlerveSavcılar Yüksek
Kurulu'nun başkanı olmasında bir sakınca bu-
lunmadtgını" söyleyebilmektedir. Çağını çoktan'
yıtirmiş olan "ölüm cezası'"nı savunabilmekte.
"Adli kolluk kurulmasından yana olmadığım"
ilen sürebilmektedir.
Bu üç konuda vakit geçirmeden yasal düzen-
lemeler hazırlayacağma, bugüne değin hiçbir gi-
rişimde bulunmamıştır. Türkiye için bir utanç
kaynağı olan "düşünce suçlan" hakkında bir ça-
lışma başlatmamıştır. Bazı düşünce açıklama
suçlulannın cezalannı ertelemekle sorunun çö-
zümlenemeyeceğinı bılmezlıkten, görmezlikten
gelmektedir. -~ '— •'-•• •** ' «-
Meclis, yaz dinlericesini girmiştir. j
kanlığı ise mışıl mışıl uyAjmaktadır.
karşısında Adalet Bakanı"nı göreve çağırmak.
uykudan uyanmasını istemek birey olarak hepi-
mizin hakkıdır. Bu çağnyı yerine getirmekse
Adalet Bakanfnın ilk ödevi olmalıdır.
BU YIL
ailece Foça'da tatilYAPACAKSINIZ..:
Çünkü Foça cennet gibi.çünkü
kiralama fiyatları uygun. Çünkü '
yalnızca bir ev degil, Clup Mayi Foça
Devre-Tatil Köyü hızmetinizdeblacak.
Çocuk Klübü.Yat gezilerı.çeşitli günlük
turlar, animasyonlar vb...
Günlük, haftalık, aylık, sezonluk
fiyallarımızı bir telefonla
öğrenebılırsıniz.
r
HEMEN ARAYIN
TATİLİNİZİ
ALIN
YAŞATVÎ RADYO
Deneyimli teknik masa
elemanı arıyor.
Müracaat: 231 41 31 - 230 03 93
* * *
Dört mevsim boyunca en iyi hizmeti ve-
ren Myndos Otel'de huzurlu ve sıcak bir
ortamda misafir olabilirsiniz.
Tesisimizde 2 yüzme havuzu, 4 bar. te-
nis kortu,toplantı salonu, merkezi ısıtma,
dört mevsim çiçeklerle bezenmiş geniş iç
bahçe ve aynca klimalı ve çok özel 'Villa
Myndos* odalan mevcuttur.
Mindos Caddesi. No: I Tel: 0252 316 30 80 (81
48400 BODRL'M 0252 316 25 91
Faks.0252 316 52 52
tNTERNET ADRESİ: http://»»w.hotelm>ndos.com.tr.
e-MAIL: myndosf» botelmyndos com.tr.
Bugün 30 Ağustos 1997
Anadolu'dan
Emperyalizmin Sürülüşünün 75. Yılı
19Mayıs1919
Erzurum
4 Eylül 1919
Kongresi 27
Atatürk'ün
gelişi 12 Ocak
san Meclisi'
17Şubat1920
16Mart1920
işgali 23 Nisan
Büyük Millet
Açılışı 11 Ma
Anzavur Ayak
3 Arahk 1920
Antlaşması
Etem Ayak
10 Ocak 1921
inönü Zaferi
Mustafa Kemarin Samsun'a çıkışı.
• 75 yıl önce bugün, Anadolu msanı,
Mustafa Kemann önderHğinde,
ülkesmde emperalizıni sirdü çftarA...
• 30 Ağustos Zaferi böylece sömürülen
tüm ıHusiann da baptısıztık
savaşlarının simgesi oldu.
• 30 Ağustos 1922, Aydnlanma'yı
Anadolu'ya uteştmp çağdaş bir ulus
oiuşturacak 1923 Devrimrnin de
temellerini pekiştirdi.
• Ne var ki bugün ülkemiz, bu [ak ve
çağdaş yapnızı yok etmek isteyen dbı
sömürünün boyunduruğuna sokunrak
istenmektedir.
• Halkımıa ve ülkemizin aydınlanmadan
yana tüm güçlerini, daha çok geç
kalmadan, bu boyunduruğu parçalamak
üzere bir araya gelip, İkinci Milli
Mücadele'yi sürdürmeye çagınyoruz!..
Kongresi
Sıvas
Aralık 1919
Ankara'ya
1920 Mebu-
nin Açılışı
Ulusal Ant
istanbul'un
1920
Meclisi
yıs1920
lanması
Gümrü
Çerkez
lanması
Birinci
1 Nisan
1921 İkinci İnönü Zaferi 13 Eylül 1921 Sakarya Savaşları
26 Ağustos 1922 30 Ağustos 1922
ÇAĞDAŞ VAŞAMI DESTEKLEME
DERlVEĞt GE!VEL UIERKEZ
ve Tüm ŞL*BELERİ
ULASULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995 266
Davacı Özer Kjvılcım tarafından açılan hasımsız
veraset davasının yapılan açık duruşmasında: Ula il-
çesi Karabörtlen köyü nüfusuna kayıtlı Mehmet ve
Hatice oğlu 1332 doğumlu Süleyınan Erdem'in ölü-
mü ile verasetinin eşi Hadiye Erdem'e kaldığı anlaşıl-
mıştır. Muris Süleyman Erdem'in eşi Hadiye Erdem;
veraset davasında eşinizden size kalacak olan mirasta.
duruşmaya gelmediğinız takdirde mirasta mülkiyet
hakkını tercih etmiş sayılacağınız hakkında ilanen teb-
liğine karar verihııiştir. Duruşmanın bırakıldığı
17.09.1997 günü saat 11.30'da duruşmaya gelmeniz.
gelmediğinız takdirde eşinizden kalacak mirasta mül-
kiyet hakkını tercih etmiş sayılacağınız hususunda
ılandır. 30.7.1997 Basın: 30046
Lise diplomarnı kaybettim. Hükümsüzdür.
HÜLYA ALTIMUVA
PENCERE
8 Yll?..
Lise son sınıfta Hasan Âli Yücel'in yazdığı
"Mantık" kitabıyla tanışıp derslere başlayınca çar-
pılmış, ne olduğumu şaşırmıştım.
Vay canına!.. '" v
ilk gençliğimde yaşadığım bu fırtınanın, tarihte
yüzyıllar boyu, koskoca insanlığı sarsıp silkeledi-
ğini ilerde daha çok anlayacaktım.
Ne diyordu kitap?
Özetle şunu söylüyordu: Okulda bize öğretilen-
ler değişmez gerçekler değildi.
Oysa ben, öğretmenlerimin bize bellettiklerini
tartışılmaz doğrular sanıyordum.
•
Geometri dersinde matematik öğretmeni "iki
nokta arasında en kısa yol bir doğrudur" demiyor
muydu?..
Doğru olmayabilirmiş...
Eğri olabilirmiş...
Öklit geometrisi tartışılabilirmiş.
Lobaçevskiy adında bir Rus bu konuda deği-
şik şeyler söylüyormuş... •
Uzay üç boyûtlu mu?..
Haydi canım sen de!..
Uzunluk, derinlik, genişlik ötesinde bir dördün-
cü boyut -hatta beşinci- varmış...
Al başına belayı!..
Kesin bildiğimiz matematikte iş böyleyken sos-.
yal bilimlerde büsbütün karmaşıklaşıyordu.
•
Mantık neyi öğretiyordu?..
Bir: Düşünmenin yasalan vardır; gerçeğe ulaş-
mak için doğru bildiğini de yeniden yargılayacak-
sın; bu süreç bitmez tükenmez.
iki: Aristo'yla simgelenen biçimsel (formel) man->
tık yetmez; eytişimsel (diyalektik) mantıkla düşün-
mesini bilmeyen kişi gerçeğe yönelemez. Yön-^
tembilim (metodoloji) bilimsel yoldan gerçeklere
ulaşmak yolunda kullanılması gereken somuç
mantığı oluşturur.
Hasan Âli Yücel'in yarım yüzyıl önce liselerdei.
okunması için yazdığı "Mantık" kitabının "Sualler
ve Meseleler" (Sorular ve Sorunlar) bölümünderr
biralıntı:
"Bilimler ortaçağda olduğu gibi yalnız biçimsel:
mantıkla yetinselerdi, bugünkü aşamaya gelebi-'
lirier miydi?.. Gelemezlerse sebebi nedir?.."
Sonuçta Cumhuriyet devriminin ortaöğretimi,.
öğrenciye "eleştirel akıl" aş\\ayan biriçeriktaşıyor-.
du.
Eleştirel akıl "bilimsel kuşku "yu içerir.
Aydınlanma budur.
Tarihte çeşitli uygarlık aşamaları yaşanmıştır;,
ama, "çağdaş uygarlık" eleştirel akıl üstüne yük-
selır; bilim ve demokrasi ancak eleştirel aklı benim-'
seyen toplumlarda kök salarak yaşam biçimine'
dönüşebilir.
•
21 'inci yüzyılda tam anlamında çağdaş demok-,
rasiyi amaçlayanlar, öğrencilerin nasıl bir oğretim-
den geçmesini isteyebilirler?.. Demokrasi de -bi-
lim gibi- inanç üstüne yükselemez; akıl ve bilim öğ-,
• retimi, Avrupa'da, yüzlerce yıl öncesinden ^
*yarak nice kuşâklan tohumlamıştır. .','"'
Türkiye'de sekiz yıllık zorunlu öğretim anc
temele dayanırsa bir yararı olur. •• •-,
Sekiz yıllık temel eğitimden geçen öğrenci, yurt-.
taşlık bilincine kavuşacak mıdır?.. :
Soru budur.
Demokrasi yurttaşların düzenidir.
Kulların değil... ••
:
-
türsak
SİNEMA EĞİTİM CALISMAURl BAŞUYOR.
4 fytûl 22 Kusım 1997 (Cumortesl gûnleri, Soot: 14.30 -11.30)
• DMya SkMa» Trimt Gc«l Ubf • r * t S K M M
Mof • Snenmılo Kvraaiv ve kkmim • S«Mrye Yo
• Mckonk Koneralor ve SeskmlinM TMtealeri • ObjekHI
ÖzeMderi ve Kodroj • Vtito KoMfrfan • Steeaodı SoMt
YÖMtiıai • AyAnkıtmo Tekıriği ve l?ık Bİgis • Çekin Phıian
İfcehri » Swe»a Ommit Kırgı Tetaijp (Uygıl»c*)' VJdw
F h M e Kırgı Tekniği (UygriaMfa) • Fti TMMtMaiı TtMİ
İlkeler! • lir Filnin Yapıa Sirtci • Fila (özîaltmsl
TÛISAK - T*Uy» Sfaemı ve Arfov)swl K*«r VeM
Gozeteci Erol Demek Sok. Ho:l 1/2 Btyoğlo - İSOM8U.
hk fO 212) 251 84II - 251 47 70 • 244 52 51
Çocuklannı, 21.yüzyılın. "sağjıkh kendine güvenen sonjmluluk duyguları
gelişmış, bağımstz kışıhkiı ve mutlu t»reyten" olarak yettştırebılmesı ıçm
20O2 yılına kadar MATURE'ye Daşvuracak 50,000 aılemıze
EV OGRETMENLERIARIYORUZ
3 Bebek ve çxuklatı çok seven. 0-3 yaş çoajğuna, çocuğun
yaşad^ı evde. sesgı dokı ortaraa ejıtım vmne* isteyen
D Atakay. Bakırköy Şışh, Levent. E*r, Ulus, Tarabya. Sarryer,
D Atasefif. Bostancı, Suadıye, Caddeöostan Erenköy. Goztepe.
Kızıltoprak. F Bahçe, Kaiamtş, Koşj'yolü. Acıoadem, Altunızade,
ÜSKUoar. Bejierteyı veya seçecegı semtte çaaşmak steyer
~J Eğrtjm almaya. gehşmeye açık
3 SJeryüzKı, snenı oolt, <endıne guvenen
3 Enekt öğretnen, universıte veya lise mezupu,
^ 2C-45 yaş arasında ve sıgara ıçmeyen bayanlar '•MATURE
Eğitım ekibinın bir üyesı olmak isteyen bayanlar lutfen bizi arayınız.
Tel: (0216) 327 68 77
Reklam ajansımızm telefon trafiğini
aksatmadaB idare edebilecek,
kendisine ve çevresine saygılı,
dış görünüşüne özenen,
teroihan yabanci dil bilen, PC kullaDabilen,
çevre ile ilişkilerinde "başarılı,
yoğUE iş temposunu "belli etmeyecek sempati
ve nezakete sahip bir
S E K R E T E R
arıyoruz.
tlgileneulerin kısa özgeçmişlerini eı geç 5 3jlü.l 1997
tarihine kadar 257 89 27 no'ya lakslaaaları rica olunur.
YAZDL4N KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsssNo: 1997'10
Davacı DSİ \ekili tarafından Tecirli kö-
yü 51 parsel maliklerı Mustafa Akkaya, vs.
alevhine mahkememize açılan kadastro
tespıtıne itiraz davasının yapılan açık yar-
gılama sonunda; Tüm aramalara rağmen
adresleri meçhul olup bulunamayan dava-
lılar Mustafa Akkaya. Abdullah Cnlü,
Zeynep Ağkaya. Olcay Ağkaya'ya ilanen
tebligat yapılmasına karar verilmiş olup
duruşma günü olan 25.9.1997 günü saat
09.30'da mahkememizde hazır bulunmala-
n ya da kendilerini bir vekil ile temsil ettir-
meleri. aksrtakdirde tahkikat ve yargılama
yokluklannda devam edilerek karar verile-
ceği teblıeat yerine geçerli olmak üzere ila-
nen tebliğ olunur. 25.7.1997Basın: 36338