25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1997 CUMA HABERLER İSKİden atılanların başvurusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tstanbul Su ve Kanalizasyon Işleri (İSKİ) Genel Müdürlüğü'nden güvenlik gerekçesiyle atılan 200 işçinin temsilcileri, Içişleri Bakanlığfndan müfettiş istemek amacıyla Ankara'ya geldi. Alo 8 yıl hattı kuruldu • İstanbul Haber Servisi - İstanbul !l Millı Eğitim Müdürlüğü. 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili vatandaşlann her türlü sorusuna açıklık getirmek üzere "Alo 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Hattı" kurdu. tstanbul tl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, vatandaşlann 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili sorulanna, 0 212 518 14 66 numaralı telefondan yanıt bulabılecekleri belirtildi. Rating kavgasma son verilecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Yayın kuruluşlannın. televizyon programlannın izlenme oranlanyla ilgili tartışmalan, Radyo ve Telev izyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından kurulacak özel bir komısyonla son bulacak. Hatiboğlu'nun yeni şiiri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-RP'li TBMM Başkanvekilı Yasın Hatiboğlu, RP Gaziantep Milletvekilı Bedri tncetahtacı'dan 8 ytllık kesintisiz eğitim yasasını protesto için toplanan imzalan alırken tartışmalara "Yarasa" adlı bir şiirle katıldı. Hatiboğlu'nun Yarasa adlı şiiri şöyle: "'Ortalığı tozuttular bari ışe yarasalar, Millete kan kusturanlar yüreğime yara salar, Bülbülü kargayı ayiramaz birbirinden. Bülbülü nereden bılsin, tünekteki yarasalar." CHP'li başkan olduruldu • ANTALYA (AA) - Alanya'nın Avsallar kasabası CHP Belde Teşkilatı Başkanı Ali Tunçkol silahlı saldın sonucu öldürüldü. Alaaddin Otel'de güvenlik görevlisi olarak çalışan Tunçkol'un öldürülmesinin ardında arazi anlaşmazlığının olduğu öne sürüldü. Tunçkol"un geçmişte Dev-Sol örgütüyle ilişkisi olduğu. ancak cınayetin siyasi amaçlı olmadığı bildinldi. Hak-İş'ten çağrı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu, işçi. işveren \e memur konfederasyonlanna gönderdiği mektupla, hükümetın yaptığı zamlara karşı ortak hareket etme çağnsında bulundu. Uslu, hükümetin ""zam şampiyonluğuna" soyunduğunu belirterek, "'Bu zamlarla kJasik ekonomi politikası olan zam-enflasyon-borç-faiz sarmalına dönülmüştür" dedi. RP İstanbul İl Hanımlar Komitesi, aile içi şiddet yasasmın bir an önce uygulanmasını istedi RP'de kadm muhalefetiHAZALATEŞÇAKIR ANKARA - Aile içinde şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan yasa tasansı, RP'nin kadm komisyonlan arasında görüş aynlığı doğurdu. Tasan, TBMM Genel Kuruİu'nda RP'lıler tarafından engellenirken. RP İstanbul İl Hanımlar Komitesi "Ailenin huzurunu bozan, çocuklann gelişimini etkileyen aile içi şiddet önenıli bir toplumsal sorundur. Bu sorunu çözümleyebflecek rüm yasalann bir an önce uygulamaya geçirilmesi en büyük istegunizdir" açıklamasını yaptı. RP istanbul 11 Hanımlar Komitesi'nce yapılan açıklamada, aile içi şiddetin önemli bir toplumsal sorun olduğuna dikkat çekilerek, "Ancak bu sorun aile • Refah Partililerin engellemeleriyle TBMM'den geri çekilen aile içi şiddet yasa tasansı RP'li kadınlarda görüş aynlığı yarattı. RP tstanbul İl Hanımlar Komitesi açıklamasmda, "Bu sorunu çözümleyebilecek tüm yasalann bir an önce uygulamaya geçirilmesi en büyük isteğimizdir" denildi. mahremiyetini zedelemeyecek, toplumsal yaprva uygun bir şekilde çözümlenmelidir'' denildi. Açıklamada, şu görüşe yer verildi: "Sizin ve bütün kamuoyunun bildiği gjbi aile içi şiddeti öıüemeye yönelik yasa tasansı verenJerin 2 ve 3. maddenin birleştirilmesini istemelerinde doğan usulsüzlük üzerine yeniden düzenlenip görüşülmek üzere geri çekilmiştir. Ailenin huzurunu bozan çocuklann gelişimini etkileyen aile içi şiddet önemli bir toplumsal sorundur. Bu sorunu çözümleyebilecek tüm yasalann bir an önce uygulamaya geçirilmesi en büyük isteğimizdir." Dayağın erkeğın kendinı kamtlamasının bir yolu gibı göründüğü belirtilen açıklamada şöyle devam edildi: "Dayakolayı toplumsal bir baskının ataerkil şartlannın bir sonınudur. Dayak olayı psikolojisi bozuk, çeşitti sebeplerle bunaumlar yaşayan, bu yü/den içld ve kumar alışkanlığına sahip erkekkrlc özdesteştirflmiştir. Kendi öz değerierine saygılı, her şeyden önce kendine saygılı çevrelerde aile içi şiddete rastiamamız neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle ailenin ve kadının korunmasıvla ilgili kanunun sahip çıkacak olan ilk milletvekilleri bLdm parlamenterlerimiz olacakur." Açıklamada, toplumsal baskılann erkeği dayak konusunda tahrik ettiği ve bunun eğitimle aşılabileceğı vurgulandı. RP Ankara Hanımlar Komisyonu Başkanı ve yasayı geri çeken Adalet Komisyonu Başkanı AhmetTekdaTın kızı Ayşenur Tekdal ise yasanın bekletilmesinden yana olduklannı söylemişti. RP'li tstanbul Milletvekilı Bahri Zengin de. şiddetin önlenmesi açısından yasaya destek verdiklenni. ancak yetersiz olduğunu savunmuştu. Kadına dayağın 6 meşru' yolları ANKARA (ANKA) - RP'nin kadına dayak atan kocalara hapis cezası ve- rilmesine ilişkin yasa de- ğişikliğini engellemesı üzerine başlayan "İslam- da dayak" tartışması çe- şitli tslam kaynaklannda da farklı yorumlanıyor. Bazı kaynaklar kocanın kansını dövebilmesi için gerekli koşullan sıralar- ken kadını dövme yön- temlenne de açıklık geti- nyor. RP'ye eleştiri oklannın yönelmesi üzenne savun- ma yapan RP Genel Baş- kan Yardımcısı Ahmet Tekdal, u Bana kansına dayakatan tek bir RP mil- letvekili gösteremezsiniz" derken tslam kaynaklan Kuran ve hadislerden ör- nekler venlerek koca da- yağı ile ilgili aynntılı yol- lar göstenyor. Yapılan araştırmalara göre bazı kaynaklar. kadı- nın koku sürmemesi. ko- casının nefsıne yanıt ver- memesi gibi durumlan dayak nedeni sayarken ba- zı kaynaklar kadının yara bere içinde bırakılmadan dövülmesini, hırçın kan- lara kadınlık şerefi bah- şehnek için, terbiye etmek amacıyla dayak atılmastra önenyor. Dayağın ise kadının gö- rünür yerlerine atılmama- sı, gerektığinde bir tokat şeklınde olması önerilir- ken bazı kaynaklarda ka- dının yüzüne vurulmama- sı istenıyor. Diyanet tşleri Başkanlı- ğı'na bağlı kitap şatış bü- rolannda da satılan bazı kaynaklarda koca dayağı ile ılgıli yol \e yöntemler şöyle sıralanıyor: -lslamda Evlilik ve Mahremiyetleri, Seda Ya- ymlan, Abdullah Aydın: Peygamber "Kadınlara vurun ama iyileriniz ka- dınlara vurmazlar. Kadı- na ancak te'dip edikcek şekilde (Yola getirmek, us- landırmak, terbiye etmek için) vurulur, hakaret ol- sun diye değU." -Açıklamalı Kadm II- mihali, Kılıç Yayınlan, Dr AbdürvehhabOztürk: Peygamber, 'Herhangi bi- riniz kadını köle döver gi- bi dövmesin, olur ki gece yatağına girer' der. Vücu- duna etki etmeyecek şekil- de ustanın çırağını. hoca- nın öğrendsini dövmesi gi- bi dövün. meydan dayağı şeldinde değü." -tslama Göre Evlilik ve Mahremiyetleri, Şelale Yayınevi, 21. Baskı: tt ls- lamda kadının kocası ta- rafından dövülmesine dö- vülmenin hafif olması. ka- dının görünür yerteriııe vunılmamasu vüctıdBmm yara bere olmaması kay- dıyla müsaadeedilmiş. El- maldı Hamdi Yazır Tefsi- ri'nde 'kadına dayak atılır mı' sorusuna, kadın dö- vülmez fakat bu ifadedeki kadını dövmek demenin naşize, asiye kan demek olmadığı da unutulmama- 1L Sırasına göre insanca ol- mak üzere bir kez tokat hissi isyanı ile sükûta doğ- ru 0den hırçın bir kanya kadınlık şerefi terbiyesini bahşetmek için güzel bir ders olabilir." Cumhurbaşkanı Demirel, 8 yü eğitim karşıtlarına sert çıktı Cumhurfoaşkanı Süleyman Demirel, tstanbul'da çeşitli açüışlarda bulundu. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) 'YaptdûangüriUtiidiıı istisman' İstanbul Haber Servisi - Cumhur- başkanı Süleyman Deminel, nüfusu- nun yüzde 99'u Müslüman olan Tür- kiye'de kimsenin, diıun gereklerinin yerine getırilmesini erigellemediğini belirterek "Bu gürültü nedir diye so- rarsanız; bu gürültü demagojklir, mu- galatadır, din istismandır. Vatanın en aziz varüğının istismandır" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, dün ts- tanbul'da çeşitli açılışlarda bulundu. Öğleden önce Yeşilköy'dekı Dünya Ticaret Merkezi'nde İstanbul Ulusla- rarası Moda Fuan ve Dünya Ticaret Merkezi'nin 3. salonunun açılışını ya- pan Demirel, öğleden sonra da Kartal Dragos'taki Marmara Radyo Telev iz- yon ve Gazetecilık Anadolu Teknik Lisesi, bölgesel \ayın yapacak olan Radyo Marmara ile Marmara TV ve MODOKO'nun 28. kuruluş yılı etkin- liklerine katıldı. Bir ülkenin halkının millet ve kurduklan kurumun da dev- let olabilmesi için, halkın ortak de- ğerlerinin olması gerektiğini belirten Demirel, bu ortak değerler olmadığı sürece o ülkede banş ve refahın ola- mayacağını vurguladı. Demirel, her- kesın aynı şeyi düşünmesini istemedi- ğini, fakat "Ben Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin ve Türk milk'tinin ferdi- yim" demesini beklediğıni söyledi ve vatandaşlann anayasadaki ilkelere de bağlı olması gerektiğini kaydetti. Inancı ve etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkenin ekmeğını yıyen. suyunu ıçen ve havasını soluyan herkesin "bi- rinci sınıfvatandaş 7 " olduğunu belirten îrticai kalkışmalara sert tepki gösteren YÖK, İran'a da örtülü uyanda bulundu 6 Ezanı sıısturmayan Atatürk' Demirel şöyle konuştu: "Ulkemde 2. suııf vatandaş yoktur ve herkes tam vatandaştır. Herkes bu ülkeye öz ana- sına sanldığı gibi sanlmahdır. Herke- sin bu devlete, 'Benım devletım', bü- yük Atatürk'ün kurduğu cumhuriye- te 'Benim cumhuriyetim' demesi ge- rekir. Bu ülkede yaşayan künseye "Ni- çin hacca gıdiyorsun? Niçin Kuran okuyorsun" diye sorulmuyor. 53 Müs- lüman ülke arasında Müslümanlığuı en iyi uygulandığı ülke Türkiye'dir. Ayıp olan, hepsi Müslüman olan ül- kemde insanlan inananlar-inanma- yanlar diye ayırmaktır. Bu günahnr. Can azizdir, vatan candan da azizdir. l ğrunda ölürüz. Bir kezöhnekyetmi- yorsa bin kere ölürüz. Bu ülkenin ço- cuklan iyi okuyacaktır. Ne kadar la- zımsavehangimesleğiister- se ona göre okuyacakör. Bi- lim. teknik okursanız dini okuyamazsınız diyen yok. Camiye, okula siyaseti sok- mayTn. Vazgeçemeyeceğimiz tek şe> banşür ve kün ki din istismanna girer, banşı bo- zan Türkhe laik bir ülkedir. EBRUTOKTAR ANKARA - Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK). komşu ülkelerdekı şeriat rejimini Türkiye'ye uygulama çabalanna sert tepki göstererek, "Türk milletinin Islamiyeri, kendine özgü yaşama tara vardır. Türk milletinin bu bakımdan başkalanndan öğrenmesi gereken bir husus voktur" uyansında bulundu. Îrticai kalkışmalara göndermede bulunan YÖK, "Gençlere, Anadolu'da ezanı susturmayan kişinin Atatürk olduğunun ögretilmesi gerektiğini'* bıldirdı. YÖK'ün ağustos ayı kararlan açıklandı. Universitelerde jürütüleçek "Açıköğretim Dahiyat Önlisans". "İmam- Hatip Liseleri Meslek Dersleri Oğretmenliği*'. "Ortaöğretimin Din Kültürü ve Ahlak BUgisi Dersleri Oğretmenliği'' programlannın incelendiği kararlarda, tslamiyetin en iyi şekilde öğretilmesi, Diyanet hizmetlerinin daha üst düzeyde gerçekleşmesi için yeni düzenlemelere gidilmesi gerektiği vurgulandı. Ortülü biçimde İran'ın da hedef ahndığı kararda şöyle denildi: "Türk milletinin binlerce yılhk tarihi boyunca engin hoşgöniye dayalı gelenekleri içinde yoğrularak günümüze geüniş olan yüce dinimiz tslamiyetin kendine özgü yaşama tarzı \ardır. Günümüzde İslamiyetin en iyi ve çağdaş biçimde yaşandıgı ülke Turkiye'dir. Türk millerinin bu bakımdan başkalanndan öğrenmesi gereken hiçbir husus yoktur. Gençlerimizin laik. demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşı ve Türk milletinin bir ferdi olmaktan gunır duyan ve eğer bu ülkede ezan sesi duyuluyorsa, şanlı Türk bayrağı dalgalanıyorsa, bunu cumhuriyeti kuran ulu önder Atatürk Se onun silah ve siyaset arkadaslanna borçlu olduğumuzun bîlincinde olan kişiler için bazı yeni düzenlemeler yapılmıştır." Herkes inançlann icabını is- tediğJ şekilde yapacakür. A- ma kişiyi zorlarsanız mem- leketi cehenneme çevirirsi- niz. İşte o zaman işin içinden çıkılmaz." Daha sonra tesislerin açı- lışını yapan Demirel, Mar- mara Grubu Yönetim Kuru- lu Başkanı Hüseyin Şimşek ile Günaydın Marmara Ga- zetesi Genel Yayın Yönet- menı Neşe Doster'e teşek- kür etti ve kendisine Şim- şek tarafından bir teşekkür plaketi verildi. UZ YAZI I ORHAN BİRGÎT Dün Susurluk olayının üzerinden 322 gün geçmişti ve bu süre içerisin- de üzerindekı giz perdesi hâJâ aralan- mamış olan olay, kimi gazetelerin ya ilk sayfasında ya da köşe yazarlannın sütunlarında 'gündemde' idi. Ama, eski günlerden bir hayli yeni bir görün- tü ile. Önce, şunu söylemeli: Olayın, meydana geldiği 3 Kasım 1996'dan bu yana, konuya her yiğit, kendi yoğurt yiyiş yöntemine göre baktı veyaklaştı. Kimisi, basit bir trafik kazası gibi görmek ve göstermek istedi. Kimine göre, Susurluk 'fasa fiso' idi. Kimimiz, bir kamyon-otomobil çar- pışması sonucunda ortaya çıkıveren veöyküsü yıllarötesine kadar uzanan bu toplumsal dehlizin ucundaki ay- dınlığı yakalayabilmek umudu içinde, '1 dakika karanhk' eylemleri ile üstü- müzü kaplamış bir kâbus örtüsünden <urtuimanın tek adresi olarak gördü Susurluk'u. Bilinen tartışmalar, yazılar, yorumlar, Memurin Muhakematı Kanunu vedo- kunulmazlıkzııtılannınarkasınasığın- ma çabalan içinde Türkiye Büyük Mil- Susurluk Haberleri... let Meclisi, sorunu bir araştırma ko- misyonu düzeyinde ele aldı. Çok kimse, kuşkusuz iyi niyet için- de, bu komisyonun Susurluk olayının gizini aydınlatabileceği kanısındaydı. Ben, o kanıda olanlardan değildim. Çünkü, öncelikle Meclis Içtüzü- ğü'nün böyle bir komisyona, bir araş- tırma için yetki sınıriamalan ile zaman zaman kırmızı ışık gösterdiğini, çok iyi biliyordum. Dahası, bu tür komisyon- larda üyelerin, parlamentodaki güçler oranında temsil edildiğini de. Başbakan'ın, 'fasa fiso'olarak nite- lendirdiği, koalisyonun ikinci ortağı- nın liderinin ise bir adım daha ileri gi- derek "Kurşun atan ile, kurşun yiyen bir olur mu?" aynmını yaptığı bir siya- si arenada, iktidar milletvekillerinin el- lerine verilmiş olan pusulalar, hep ay- nı rotayı göstermeyecek miydi? Bu tür komisyonlarda, iktidarda da olsa muhalefette de bulunsa, millet- vekıli, medyatik bir elektronik alan içi- ne ister istemez giriyor. Sabah akşam, televizyon kamera- lan, fotoğraf objektifleri, üzerinden ek- silmiyor. Telefonlar komisyonun 'sayın başkanını' ya da 'sayın üyelerini' an- yor. Evlerinde, hele seçim çevrelerin- de bile her biri günün adamı olmak ne kelime, ülkenin kurtuluşu için, liderin en güvenilir adamı olarak o komis- yonda görevlendirilmtş olduklan öy- küleri anlatılıyor. ••• Bu ortamın sağlanması için de, kim önce toplantıdan çıkarsa içeride ko- nuşulanlan bir bir demeç olarak anla- tarak o geceki medyanın 'canlı ko- nuklan' oluyor. Kendi halinde halim selim bir Mehmet Elkatmış'ı böyle tanımadık mı? Fikri Sağlar, o eski SHP Genel Sekreterliği ve geride kalmış Kültür Bakanlığı dönemlerinde unutulmuş adını tazeletmek amacı ile komisyon çalışmalannı bile zaman zaman bıra- kıp televizyon stüdyolannın ardı ardı- na canlı yayınlanna konuk olmadı mı? Ve bu komisyon, daha çok kendi dışındaki çevrelere kabahat yükleye- rek görevini tamamlaTiış gibi görün- dü, ama bence o ciltler dolusu dos- yalarda, perdeyi açtım dedirtecek so- nuca ulaşamadı. Olaya adli makam olarak el koyan İstanbul savcilıklan da o karmaşa için- de ve görev olanaklan, Adalet Baka- nı'nın başkanlığındaki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun sınırtadı- ğı ölçüyü ne yazık ki aşmayacak bir durumda, hazırlık soruşturmasının kendilerine sağlayabildiği bir dosya ile yetinerek davayı hazırladılar. Bu tip olaylarda hâkimler, önlerine getirilen deliller ile sınırlıdır. O neden- le de kimi sanık, 'delilyetersizliği' ge- rekçesı ile salıverilince bunu gerçek bir aklanma gibi göstermekten çekin- mez. Özetle dün kimi gazetelerde, Baş- bakan Yılmaz'ın Susurluk dosyasını geniş bir yetki tanımlaması ile Başba- kanlıkTeftiş Kurulu Başkanı Kutlu Sa- vaş'a vermiş olması, çok yerinde bir görevlendirme olmuştur. Kutlu Savaş, tanıyanlann övgü ile söz ettiği dürüst bir bürokrat olarak sanırım bu ağırgörevi, kendisi için bir 'yıldızın parladığı an' olarak görecek- tir. Dün, Yeni Yüzyıl'da yer alan haber- yorumda, Milliyefte Taha Akyol'un kendisi ile yaptığı söyleşiye dayana- rak yazdıklanna bakarak iyimser ol- mak istiyorum, ama bu izlenimin ipuç- lan gibi geldi. ANASOL-D hükümetini oluşturan üç parti de, kendi kamuoylannda ol- duğu kadar, karşıtlan arasında da 'dü- rüstlük' imajı taşıyan liderlere sahip- tir. Ne Yılmaz'ın ne Ecevit'in ne de Cindoruk'un üzerinde 'şaibe'li hiçbir izin olmaması, elbette çok önemlidir. Ama yeterli değildir. Başbakanlan, bakanlan, milletve- killerini, üst düzey bürokratlan yasa- ma ya da Memurin Muhakematı Ya- sası'nın dokunulmazlıklanndan sıyınp Yargıtay Başsavcıları'nın huzuaına, gerekirse sanık olarak çıkaracak ön- lemleri hızla hazııiamakta olan hükü- metin, Kutlu Savaş'ın önündeki tüm engelleri de temizleyerek Susurluk dosyasını en geç 43 gün sonra, tam olarak sonuçlandıramasa da, aydınlı- ğa çıkarması Erbakan-Çiller ıkilısi için tam bir kara haber olacaktır. Yani 3 Kasım 1997 gününe kadar, hayli zaman var Kutlu Savaş'ın sava- şının düze çıkabilmesi için. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Reform Rüzgârı Günü kurtarmak değil, geleceği kurmak: Daha çok böytesi bir düşünme biçiminin etkisinde oldu- ğumdan mıdır nedir, özellikle toplum sorunlarına yaklaşımlarda "ilerde getireceği ne" diye soranm önce; yine ondan olacak, kısa vadeli çözümlerden çok uzun vadeli olanlanna bakanm. Sanıyorum, po- litikaya soyunmuş insanlar arasında, hangisi "sıra- dan"ü\r, hangisi "devlet adamı" niteliğine sahiptir diye ayırmaya kalktığımızda da, elimizdeki ölçüt iş- te bu olup çıkıyor: Geleceği kurmak ve onun için de uzun vadeli çözümlere gitmek! Örnek mi istiyorsunuz? Cumhuriyet'i kuranlar, dört dörtlük devtet adamıy- dılar. Nitekim, hâlâ onlann mirasını tartışıyoruz. Ek- lediğimiz pek bir şey de yok bıraktıklanna. Ama eğip büktüğümüz, kınp döktüğümüz, bozup çarpıttığı- mız, sayısiz. Çünkü, bir yanm yüzyılı doldurmuş olan demokrasimiz, devlet adamı yetiştirmekten çok sı- radan politikacı uretmeye yönelik oldu. Mirasyedi, ufuksuz, sığ ve kof insanlar... Türkiye'nin çağdaş tarihsel serüveninin taşıdığı anlamdan habersiz, planlama düşüncesinden uzak, dayanıksız formüller arkasında koşanlar, hazıra kon- mak isteyenler onlardır. Vıcdanlarda kalması gere- ken dinsel duygulan sömürme kolaylığını da onlar görmüş ve siyaset pazanna sünmüşlerdir. Yalnız po- litikactsı değil, yazan-çizeri de vardır bu eyyamcılı- ğın; şu günlerde, tutacaklan yeni yollann hazıriığı içindedirier alttan alta. Anlamlı demeçler, üstü kapalı tehditler, cuma prc- valan... Hepsine dikkat kesılmeliyiz! • 8 yıllık kesintisiz temel eğitim önlemini bir başka uygar ülke alsa, mümkün müydü bu kadar gürüttü- lü patırtılı olması? Bizde başka türlü olmuşsa gelişmeler, söz konu- su değişiklik, kişisel doğrularına inananlann, toplu- mun geleceğinden çok kendi hesaplannın arkasın- dan koşanlann oyununu bozmuştur da ondan. Bu bakımdan, 8 yıllık kesintisiz eğitime sıradan bir re- form olarak bakanlar yanılırlar; temel bir değişiklik yolunda ilk çıkıştır bu ve fincancı katırlannı da ürküt- müştür. Bir sezgimi söyleyeyim: Onunla, 2000'li yillann ön- cesinde, şu elde kalan birkaç yılı dolduracağa ben- zer bir reformlar serisinin ilk işareti verilmiştir. Bu de- mektir ki bir şey bitmemiş başlamıştır; başka göre- ceklerimiz, tartıştp karara bağlayacaklanmız var. 21. yüzyıla, bağlandığı ilkeler yeniden gözden geçirilip dpğrulanmış, ilerleme yolunun üzerine ayakbağı ola- bilecek engel ve engebeler temizlenmiş; özgür in- sanların bir seferberlik coşkusu içinde, omuz omu- za korkusuzca, aydınlık hedeflere doğru emin adım- larla yürüyüşe geçtiği bir ülke olarak gireceğiz. Inanmak istiyorum buna! Ama hemen bugünden yurttaş olarak bizi bekle- yen görevlerin altını da çizmek gerekmez mi? Yine eğitimden başlayalım: 8 yıllık kesintisiz eği- timin yasası çıkmıştır. Kalıyor uygulaması. Her yasa için en güç sınav budur. Bu uygulamaya, maddi ola- naklarımızı da seferber ederek sahip çıkmalıyız. Özellikle tutuculuğun ve gericiliğin yatağı haline ge- tirilmiş Milli Eğitim Bakanlığı kadrolanndan başlaya- rak baltalamalar olacaktır. Uyanık olmalıyız! Bir de, eğitim refonmunu sadece bir süredeğişikliğinden ibaret görmeyip, onun, yüzünü gitgide bilime ve tek- niğe çeviren, okul programlanna -yön ve yöntem değiştirerek- yeni bir derinlik kazandıran bir bütün- lüğe bürünmesine göz-kulak olmalıyız! Yalnız eğitimde mi reform? Toplumun iktisadi ve sosyal temellerine de çevril- meli gözler. Emeğin ve ahnterinin hakkını vererek, bölgelerara- sı dengesizliklerin üstüne yürüyerek, hukuk ve insan haklannı güvenceye bağlayarak topluma yeni bir çehre kazandırmak, insanlara geleceği kendi ellerin- de tuttuklannın inancını aşılamak gerek. Toplum bir bütündür. ' ' Bir kurumda yapacağınız reform ötekilerini de du- yariı hale getirir. Çağdaşlık, her şeyden önce, işte bu bütünü göz önünde tutmayi öğütler. Düşmanları vardır böylesi bir yaklaşımın. Biz, yurttaş olarak dostu olalım onun. Yalnız dostu da değil, ısrarla kovuşturanı, inatçı iz- leyicisi, dayatıcısı. Yeni bir yüzyılın eşiğinde, daha ay- dınlık ve daha insanca bir dünyaya gözlerimizi aç- manın başka yolu ve yöntemi yoktur. Gelecek, biraz da bizim tavnmıza göre biçimtene- cek. Bir reform rüzgân esiyor, daha da esecek, kayıt- sızkalamayız... Ankara DGM Savcısı YükseFe ölüm fermanı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye'ye şeriatı getirmek için Al- manya'da silahlı örgütlen- meye giden "Kara Ses" takma adlı Cemalettin Kapian'ın oğlu Muham- med Metin Kapian'ın sa- hibi olduğu "Ümmet-i Muhammed" dergisi, posta kanalıyla tüm mil- letvekillerinin TBMM'de- ki odalanna gönderildi. Bazı irtica sonışturmala- nnı yürüten Ankara Dev- let Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yük- sel'e "ölüm fermanı" çı- kanlan dergıde, parla- mento, hükümet ve ordu- yu hedef alan tehdit ve ha- karet dolu yazılar yer al- dı. TBMM'deki tüm mil- letvekillenne gönderilen ve logosunda "Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah'ın- dır" sözünün yazılı oldu- ğu Ümmet-i Muhammed dergısınin ilk sayfasında Muhammed Metin Kap- lan hakkında gıyabi tutuk- lama karan verilmesini is- teyen DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hedef alındı. Ankara 1 No'lu DGM ta- rafından hakkında tutuk- lama kararı verilen ve Türk Ceza Kanunu'nun 146 1 mdddesindeki "anayasal düzeni bozma" suçundan idamla yargıla- nacak olan oğul Kara Ses, dergideki yazısında Yük- sei'in "kendi ölüm ferma- nını verdiğini'' belirterek tehditler savurdu. Mu- hammed Metin Kaplan, daha önce de babası hak- kında birkaç kez "idam fermanı" çıkanldığını be- lirterek, Nuh Mete Yük- sel'e yönelik tehditlerini şöyle sürdürdü: "Nuh Mete Yüksel ken- di hakkındaki ölüm fer- manını kendisi vermiştir. Ancak bu sıradan bir ölüm değil; şeytanlaşma, kâfirleşme. zındıklaşma, melunlaşma, mürtedleş- me, Allah'ın gazab ve la- netine uğrama. ebedi ce- hennemi boylama şekUn- de bir ölümie öMürühne- dir. Kendileri 'Allah'ın anayasasını' kaklırdıkla- nndan dolay ı kendi kaz- dıklan kuyuya yine ken- dileri düşmektedirier. Şu- nu da bilsinler ki tslam düşmanı olan müşrik Ke- malistlerin verdikleri i- dam kararlan bizi asla yıl- dıramaz, korkutamaz ve durduramaz. Böyle idam kararlan bilakis bizleri bi- leylendirir.Ayetegeçtiğigi- bi 'imanımızı ve teslimi- vetimizi1 arttrnr."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear