25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 AĞUSTOS 1997 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Edirne 26 Samsun 26 Kocaelı PB 25 Trabzon 25 Çanakkale PB 26 Giresun Y 24 Izmir  32 Ankara PB 23 Manisa A 33 Eskişehir PB 25 PB 25Aydın Denizli A 34 Konya 30 Sıvas PB 24 Zonguldak Y 22 Antalya A 33 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siırt Hakkâri Van A Y A A A A PB PB 33 33 37 37 33 34 31 28 26 Yurdun kuzey ke- sımlerı parçalı çok bulutlu, Batı ve Orta Karadenız kıyıları, Doğu Karadeniz ıle Doğu Anadolu'nun kuzeydoğusu sağa- nak ve gokgürultülü sağanak yağışlı, dı- ğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemlı bır değışıklık olmayacak. Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y PB PB Y Y PB PB PB 24 26 28 27 26 25 29 28 Berlın Münih PB 24 Milano Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB A A A A Y B 29 35 25 27 23 28 30 B 26 Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahıre B A Y PB PB Y Y A 21 37 35 36 25 36 23 32 Şam PB 32 0Açık Parçalı bulutlu Sısl, ( £ 2 3 BulutİL ^ ÇOK Dulutlu ı Yağrrurij gossaF Kartı -ı-fc-° Sulukar Gok güaıltûlu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada "Siyaseti Allah nzasını almak için, Allah nzası için yapıyoruz" diyor. 'BaJbaiardan 'oğu/'lara... Evet, bir zamanlar din öğesini siyasette baş tacı yapan ve ününü sürdü- ren bir büyüğürriüzden ilham almış olacak ki Mesut Yılmaz daAJIah sevgisini, saygısını yüreğine hapset- meyi bir türlü beceremiyor. "Makam arabasıyla cuma namazına giden ilk baş- bakan benim" diyenlerin sürgiti önümüzde duruyor ve yeni model söylemi "Siyaseti Allah nzası ileyap- mak" diye özetliyor. Muhafazakâryörelerimizden Dinar'da böylesi ge- reksiz değinmelerle oy toplamayı düşlemek, balığın ya da hamsinin kavağa çıkacağını sanmak gibi bir şey. Zira, halkımız uyanık. Allah'a ve dine sığınarak si- yaset yapanlara öylesine alışık ki... , Başbakan Yılmaz gazete okumaya vakit ayırabi- iiyorsa ders çıkarabileceği bir olayı izlemiş ve Şa- ibe Hanım'ın Izmir çarşılannda nelerte karşılaştığı- nı elbette görmüştür. Karşıyaka DYP ilçe binasına yürüyerek giden Şa- ibe'nin yüzüne kadınlardan oluşan bir grup, sokak ortasında "Yüz karamız" diye haykınyor. Bu örnek bir çağnşım yapıyor. Dinarlı seçmen, başbakanın siyaseti Allah nzası için mi yoksa oy ve iktidar davasına mı yaptığını bilmeyecek kadar ca- hil mi? Orta sağ, dinsel duygularla olaylan sömüren söy- lemleri siyaset sözlüğünden çıkarmadıkça dünya- sal sorunlanmızı irdeleyip tartışmak arka planlara atı- lacak. Nerede o konular? Hükümet, aylardır gündemden inmeyen konula- ra ara verecek ya da gündemden çıkmasını sağla- yacak yeni "reform konulan"n\ ne zaman getirecek, bilinmiyor. Belli belirsiz kimi işaretler alınıyor. Ne çare; öme- ğin, ekonomik konulann masaya yatınlacağından söz edenlerin demeçleri arka sayfalarda. Hükümet toplumda yeni bir dalgalanma yarata- cak girişimleri başlatmazsa RP'nin din eğitimi ko- nusunda susmak bilmeyen ağzı, kuşku yok, kapan- mayacak. RR zaten önümüzdeki seçimlere daha bugünler- den Islam dininin yok edilmesine çalıştığını varsay- dığı partilere saldınyla hazırlanıyor. Diyanet Işleri Ku- ran Yönetmeliği'ndeki değişikliklegelen "son uygu- Iamaların kati surette 'bizim' anladığımız, bekledi- ğimiz ve milletin istediği manada bir eğitim" olma- dığını söyleyip duruyorlar. Doğrusu, "onların" işine gelmeyen eğitim siste- mine ilk_$dımlar aîılıytfi, Eleştîreceğ*iz derkerî, kimi gerçekterirr su üzerine çıkmasına önayak oluyorlar. RP önde gidenleri, eleş- tirilerinde "Din eğitiminin 4-5 yaşlarından itibaren verilebileceğini" gerekçe olarak öne sürüyor ve 11 - 12 yaşlanndaki çocuklann ruhsa! açıdan Kuran kurs- lanna "artık yönlendirilemeyecek olgunlukta oldu- ğunu" söylüyorlar. Bilindiği gibi, ancak 5. sınrfa geçen 12 yaştakıle- re Kuran kursu izni veriliyor. Adamlann derdi ortada. Beyin yıkamanın yaşın- da da davayı yrtinyortar. Ne çare; din eğitimi reformunun bir iki yıl sonraki geleceği kuşkulu. Bu ara ekonomik reformu Başba- kan Yılmaz doğruluyor: No, No, No Taner Güneş, engin ekonomik deha- sı ile konuşurken reformda "bütün meselenin (zam- larla) 'bir denge' kunjlması olduğunu" ifade buyu- ruyor. ; Başbakan. zamlan "kamu görevlilerine beklenti- lerin üzerinde verilen yüzde 35 zamla karşıladıkla- nnı" söylüyor ve övünüyor. Önümdeki notta ise şunlar yazılı: "Temmuzda tüketici hyatlan endeksinde gerçek- leşen yüzde 6.3'lük artış nedeniyle bir ay içinde ça- lışanlann ücretlerinin reel alım gücü yaklaşık 6 pu- an düştü ve maaşlara verilen yüzde 35'likzammın yüzde 22'lik oölümü eridi." Başbakan a duyurulur. Uğur Mumcu I Baştarafı l. Sayfada deniyle bugür ilk tören Ce- beci'de mezannın başında düzenienecek • Gazetemiz jalışanlan ile okurlan saat saat 13.00'te Mumcu'nun mezannı zi- yaret ederek laranfil bıra- kacaklar. Bonova Beledı- ye Baskanı Prof. Dr. Aysel Bayraktar'ın girişımiyle lzmirde düzenienecek et- kinlik saat 2O.30"da Borno- va Beledıyesi Uğur Mum- cu ICüitür Mekezi'nin ya- nındakı Açık Hava Tiyat- rosu'nJayapılacak. Yaza- nmızM eşi ve Uğur Mum- cu Aj-ajtırmacı Gazetecilik VakFı (um:ag) Başkanı Güldal Mumcu'nun açılış konıaşaasınıı ardından AtatCmçü Düiünce Derne- ği (AJ)Dl Bomova Şubesi Korosu, Uğur Mumcu'nun "Sesteniş"ini sergileyecek. Sesleniş'in ardından DSP Izmir Milletvekili Ahmet Priştina'nın yöne- teceği bir panel düzeniene- cek. Uğur Mumcu ve um:ag'ın tartışılacağı pa- nele CHP Istanbul Millet- vekili Altan Öymen, Milli- yet gazetesi yazan Ali Sir- men, sanatçı Metin Akpı- nar ile um:ag Yönetim Kurulu Başkan Vekili Er- cüment Ulay katılacak. Pa- nelin ardından, Mum- cu'nun katledilişinin 1. yıl- dönümü olan 24 Ocak 1994'tesaatl3.30'da"Ben niyeöldüm" adlı çahşması Türkiye'nin bütün radyo- lannda çalınan Maria-Ri- ta Epikbir dinleti sunacak. İP'nin iddiaları incelendi RT'li Mehmet Sekmen için fezleke hazırlığı Istatbul Usber Servisi - İşçı F'ıtisi'niı, RP'li Kar- tal B-efcdıye Bışkanı Meh- met ykmen hakkındaki yolsuııuk iddalannı ınce- İeyera MüikiyeBaşmüfetti- şi >f -uanmer £rol, beledı- yeba^unnın argılanabil- mesı ijnfezlevehazırlıyor. İşçı F»rtısı Katal İlçe Baş- kanı Ta\fiın Tabakoğlu. be- lediye başkanı hakkında fezleke hazırlanmasının, iddialann ciddiliğinin bir göstergesi olduğunu belir- terek "tçişleri Bakanb- ğı'ndan. yargüama süresin- ee Mehmet Sekmen'i geçici olarak görevden almas iste- minde bulunacağız" dedi. Silahlanmaya 3 katrflyon• Baştarafı 1. Sayfada Yunanistan'da kişi başına savunma harcama- sının da Türkiye'den 5 katı daha fazla olduğu ortaya çıktı. Merkezi Ingiltere'deki Uluslarara- sı Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (IISS) tarafin- dan yayımlanan 1996'97 Askeri Denge rapo- runda, 1995 verilerine göre, Türkiye'nin kişi başına savunma harcaması 98 dolar iken Yuna- nistan'da bu rakamın 484 dolar olduğu belirtil- di. IISS raporunda. Yunanistan'da 1995 yılında kişi başına düşen gelirin 8 bin 600 dolar, Tür- kiye'de ise 4 bin 800 dolar olduğu görüldü. Yak- laşık 10 milyon nüfuslu Yunanistan'da kişi ba- şına düşen gelirin yükselmesiyle birlikte kişi başına savunma gideri de artıyor. Ancak bu ar- tış, kişi başına gelinn yüksek olması nedeniy- le, kişi başına düşen geliri zaten çok düşük olan 60 milyon nüfuslu Türkiye'deki kadar olumsuz etkiler göstermiyor. Silahlanma katiamyor ' Türk özel sektörünü savunma sanayiine çek- me ve daha az bağımlı bir savunma politikası- nı uygulama arayışına giren TSK, geçen yıl yap- tığı bir açıklamayla ordunun gereksinimi olan silah alımı ve ortak üretimi için gelecek 25 yıl içinde 150 milyar dolar gerektığini açıklamış- tı.^Bu çerçevede Savunma Sanayii Müsteşarlı- ğı (SSM), Türkiye'nin caydıncılığını katlaya- cak ortak silah üretim programlannı başlattı. Aralannda yeni nesil tank ve taarruz helikopte- ri üretimi projelerinin de yer aldığı SSM'nin geleceğe dönük "ortak üretim ve hanr alım" projelerinin tahmini toplam bedelı 12 milyar 890 milyon dolar olarak hesaplandı. TSK'nin harcamalanndan ayn olarak, SSM'nin biten ve devam eden projeleri ile geleceğe dönük proje- lerinin toplamı 17 milyar 490 milyon dolan (yaklaşık 2 katrilyon 805 trilyon Türk Lirası) buluyor. Envanterinde halen ikinci ya da üçüncü nesil silahlar bulunan Türkiye, yeni nesil tank ve ta- arruz helıkopteri gibi ortak üretim projeleri ile ömrü uzun sürecek, gelişmiş, birinci nesil bir si- lah envanterine sahip olmayı ve böylece caydı- ncılığını katlamayı hedefliyor. Asken kaynaklar, TSK'nin, öngördüğü 150 milyar dolardan kaynak sorunlan nedeniyle an- cak 80 milyar dolarlık bir harcama yapılabile- ceğine işaret ederek, bu miktann yaklaşık 45 milyar dolarlık bölümünün müsteşarlık kaynak- lannca karşılanabileceğini söylediler. Tekel ürünleri dahil çeşitli kaynaklardan pa- rasal girdinin sağlandığı Savunma Sanayiini Destekleme Fonu, SSM'nin gelir kaynağını oluşturuyor. SSM'nin başta Tekel ürünlerine yapılan zamlar sonucu, bu ürünlerden aldığı yüzdelerin artması ile geçen yıllarda 600 mil- yon dolar tahmin edilen yılhk gelirinin bu yıl 1 milyar dolan aşması bekleniyor. Ingiltere ile füze üretimi SSM'nin, yeni nesil ortak tank ile taarruz he- likopten üretimi projelerinde ihaleyi kazana- cak fırmalann gelecek yıl belli olması bekJenir- ken, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nm (THKK) geleceğe dönük bir dizi projeleri bu- lunuyor. THKK'nin belli başlı alım ve modernizas- yon projeleri şöyle: - 493 adet CBU-87 bomba alımı (mısket bom- balan, ABD vermiyor.) - Güney Kore'den 3.5 milyon dolarlık 1500 adet MK-82 uçak bombası tedariki. - 7 adet Amerikan KC-135 tanker uçağı alı- mı (Halen ABD'den kiralanan 2 adet tanker uça- ğı Türkiye'de.) -130 milyon dolara, 18 adet geliştirilmiş yer- den havaya Hawk füzeleri alımı. Hollanda'nın bu füzeler için ihraç izni vermemesi üzerine .Amerikan Rytheon PIP III tipi benzer sistemin Türkiye ile ortak geliştirilmesini önerdi. - Ingiliz British Aerospace ile 840 adet ortak Rapier füze üretimi müzakereleri sürüyor. - 72 adet Rapier füzesini. Ingiliz British Ae- rospace şirketi modernize ediyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da denizaltı ve firkateynlerin ortak üretimleri için ihaleye çıkmaya hazırlanıyor. Rusya'nın Türkiye'ye olan Eximbank borçlannın bır bölümünü bu ül- keden silah alarak silen Türkiye, aynı çerçeve- de Moskova 'dan 30 adet çıkarma botu satın ala- cak. Alman lisansı ıle denizaltı ve fîrkateyn üre- timinı sürdüren DKK, 4 adet denizaltı ve 6 adet firkateynin daha üretimi için Hazine Müsteşar- lığı'ndan izin aldı. Cöktepe davasında samklar • Baştarafı 1. Sayfada vayı izlemeye gelenler adliyeye 500 metre kala polis ve jandarma bari- katıyla karşılaştı. Yoğun güvenlik önlemleri alan polis ve jandarma tek tek arama yaparak grubu geniş bir alanda topladı. Üzerinde Metin Göktepe'nin resminin ve "Aramız- da" yazısının bulunduğu bır pan- kart açan grup, yargılama süresin- ce türkü ve marşlar söyleyerek "Metinler ölmez", "Ozgür basın susrurulamaz", "Analann öfkesi kaüDeri bogacak","Metinlerbura- da katiller nerede" sloganlan attı Metin Göktepe'nin ailesi, a\TJ- katlar ve gazeteciler ise saat 09.45 'te tek tek aranarak adliye bi- nasına alındılar. Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Başkan Fatma Nügün Uçar, üyeler Nuran Yalımbaş, İbrahim Demirtaş tan oluşan mahkeme heyetinin yer al- dığı dünkü oturuma tutuklu polis sanıkJardan Murat Polat, Şuayip Mutluer, İlhan Sanoğlu, Burhan Koç, Saffet Hızarcı ıle tutuksuz sa- nıklar Fikret Ka\acan, Tuncay Uzun katıldı. Mahkeme Başka- nı'nın tutuklu polis sanıklar Sejdi Battal Köse,Selçuk Bayraktaroğlu, Fedai Korkmaz, Metin Kuşat" ın 20 ağustos tanhli, cezaevi doktorun- dan alınan rapor nedeniyle duruş- maya katılmadıklannı bildirmesin- den sonra sanıklann kimlik tespiti- ne geçildi. Duruşmaya katılan 7 po- lis sanık "gih'enlik" nedeniyle ev adreslerini bildirmeyeceklerinı söylediler. Kimlik tespiti sırasında sanık avukatlanndan Güzin Köprülükı- hç izleyicilerden birinin "bimekân takımr diyerek laf attığını öne sü- rerek "Sataşma var, müvekkilleri- miz bimekân takımı değfldir. Dev- letin şerefli polisleridir" dedi. Köp- rülükılıç'ın Mahkeme Başkanı'na yüksek sesle "Dunışma başkanısı- nız, lütfen duruşma başkanı gibi ha- reket edin, sataşma var" demesi üzerine Başkan Uçar "Yüksek ses- le konuşmayuı" uyansmda bulun- du. Avukat Köprülükılıç'ın "Benim sesim böyle, ben yavaş sesle konuşa- mam" yarutından sonra bu durum tutanağa "SamkvekOineüshıbunun yaktşıksız olduğu hatırlatıldu devst- mı haünde usule göre da\ ranılaca- ğı büdirikü" diye geçirildi. Kimlik tespitierinin ardından söz alan sanık avukatlanndan Ahmet Clger, CMUK 21. maddesi ve BM Insan Haklan E\Tensel Beyanna- mesi'nin 10. maddesine göre ceza tevkifi altında olan sanıklann ob- jektif ve bağımsız hâkim tarafın- dan yargılanma hakkı olduğunu bil- direrek mahkeme heyetinin taraf- sız ve bağımsız olmadığıru öne sür- dü. Mahkeme Başkanı Fatma Nil- gün Uçar'ın Afyon Adalet Komis- yonu Başkanı olan eşi Hayati Uçar tarafından atandığını ve yönlendi- rildiğini iddia eden avukat Ülger. üye yargıç Nuran Yalımbaşın da Hayati Uçar tarafindan yönlendi- rildığini öne sürdü. Ülger iki bayan hâkimin reddini istedi. Sanık avukatlanndan Ömer Ye- şilyurt ise iki hâkimin reddi istemi- ne katıldığını söyleyerek daha ön- ceki duruşmalarda Kamil Şerifbaş- kanlığındaki heyetin 4 polis hak- kında tutukJama karan vermediği- ni, tutuklama karanmn geçen otu- rum bu heyet tarafindan verildiği- ni anımsattı. Yeşilyurt "Ne değisti Göktepe cinayetinden 20 ay sonra mahkemeye gelen polisler ifade vermediler. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) ki? Siz- siz değiştiniz. Yeni bir delil ortava çıkmadı, sadece sizler objek- tiflîğinLd yitirdiniz. Sizden önceki hâkira gibi düşürunek zorundası- nız" dedi. Sanık avukatlan. 25 temmuzda- ki oturumda polis memurlan Fedai Korkmaz, Murat Polat, Burhan Koç, Metin Kuşat hakkında verilen tutuklama karanna üye hâkim İb- rahim Demirtaş'm muhalefet şerhi koyduğunu anımsatarak reddi iste- nen hâkimlerin eşitlik ve istikrar il- kesini uygulamadığını öne sürdü- ler. Geçen oturum verilen tutukla- ma karannın gerekçesinde "top- lumda infial u>andığuıın" belirtil- diğini anımsatan sanık avukatlan, "burada med>anın ve toplumun baskısı söz konusudur" dediler. Sanık avukatlan Cumhurbaşka- nı ve Başbakan'ın beyanlannı da anımsatarak "Onlann etkisi altında kaldınız. Dolandıncılara tanınan haklar bizim şerefli polislerimize ta- nınnuyor" görüşünü savundular. Daha sonra söz alan müdahil avu- katlanndan Fikret tüaz, hâkimlerin reddi istemine katılmadıklannı be- lirterekşunlan söyledi: "Ancaksa- nık avukatlan adil yargılanma hak- kmdan söz efti, buna katılıyoruz. Yargılama bakımından sanıklann teminatı için adres vermek zorun- dadırlar. Mahkemeninin reddi ko- nusuna muhalefet ediyorum. Med- yanın >oğun baskısından söz edili- yor. Dava bugün başlamıştır. Bun- dan önce yapılanların bize göreöne- mi yoktur." Sanık avukatlaryıdan Yeşilyurt'- un mahkeme heyetine"Sizden ön- ceki hâkim gibi düşünmek zorun- dasımz" dediğini anımsatan tlkiz. "Bu lafu bırakın avukat olarak, in- san olarak reddedhorum" diye ko- nuştu. Ilkiz. toplumda infial yarat- tığı gerekçesiyle alınan karara kar- şı çıkılmasını da, "Yargıtay Cum- buriyet Başsavcıhğı'nın gerekçesi de aynen böyledir" diye eleşrirdi. Il- kız. reddedilen hâkimlerin yargıla- nan sanıklar bakımjııdan objektif- liğinden kuşku duymadığını, ret is- teminin adil yargılanma hakkına aykın olduğunu söyledi. "Reddi hâkim" istemi konusunda görüşü sorulan savcı İsmail İlhan'mbutür konularda Cumhuriyet Savcısı'nın görüş bildiremeyeceğini belirtme- si üzerine mahkeme heyetı kısa bır ara verdi. Aradan sonra karannı açıklayan mahkeme "reddi hâkim" ısteminı "sübjektif kendi düşünce- lerine dayah yargılama sürecini uzatmaya yönelik ve inandıncı de- lil gösterUmemesi" nedeniyle red- dertı. Daha sonra sorgulanna geçi- len polis sanıklar "Susma hakkımı- a kuUanrvoruz" dediler. Mahkeme başkanının "Hakkuuzdaki dcliller ve bugüne kadar duruşmada orta- ya çıkan hukııki dunımlara ilişkin birsöyleyeceğinizvarmı" sorusuna da sanıklar, "Susma hakımızı kul- lanıyoruz" yanıtını verdiler. Sorgudan sonra söz alan müda- hil avukatlardan Fikret tlkiz, ceza- evi hekiminin raporunun incelen- mesini, sanıklann gerçekten mah- kemeye gelmelerini engelleyecek bir durumun söz konusu olup ohna- dığının araştınlmasıru istedi. Sanık avukatlan ise mahkeme heyetini reddettikleri için tahliye istemedik- lerini bildirdiler. Daha sonra karannı açıklayan mahkeme, Cumhuriyet Savcılı- ğı'nca cezaevi hekiminin verdiği raporun gerçekleri yansıtıp yansıt- madığının araştınlrnasına, bu ko- nuda tedavi için ne yapıldığının ve tutuklular için istirahatin gerekli olup olmadığının sorulmasına ka- rar verdi. Polis sanıklann tutuklu- luk halinin devamına karar veren mahkeme, Metin Göktepe'nin ölü muayene tutanağının Adli Tıp'a gönderilerek meydana gelen yara- lann hangilerinin öldürücü nitelik- te olduğunun. yaralara zamanında müdahale edilmesi halinde ölümün meydana gelip gelmeyeceğinin, Metin Göktepe'deki kaburgakınğı- nırr tekme mi veya düşme sonucu mu meydana geldiğinin sorulması- na karar verdi. Polis sanıklarla yüz- leştirme için 16 tanığın çağnlması- na karar veren mahkeme. duruşma- yı 15 Eylül 1997 tarihine erteledi. Afyon Ağır Ceza Mahkeme- si'ndeki duruşmayı TGC Başkanı Nail Güreli. ÇGD Başkanı İsmet Demirdöğen, Sınır Tammayan Ga- zeteciler Orgütü Türkiye Temsilci- si Nadire Mater. bazı yabancı ba- sın örgütlerinin temsilcileri. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak, CHP milletvekilleri Yıl- maz Ateş, Sabri Ergül, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Yıldınm Ka>a ve bazı sanatçılar izledı. Duruşma sonrasında dava ile ilgili görüşleri- ni açıklayan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, "Bu karaıia hukukun sesini ve direnişi gördük, bu önemli bir geüşmeüdir. 19 aylık gelişmelere bakJdığında birçok en- geJgörihvruz. Bu engcllerin aşıima- ya başlanması hi bir adumdır" de- di. Nail Güreli. 4 polisın rapor ala- rak mahkemeye gelmemesini de "engeüemenin sürmesi" olarak de- ğerlendirdı. Müdahil avukatlardan Fikret Ilkiz ise "Yargdamagerektiği gibi yürüyor. Dosya kapsamına uy- gım dnam ediyor. Vargılamayı en- gellemeye çalışanlar sanık hakiannı dikkate alsınlar" diye konuştu. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada "Köyümüze imam gönderdiler..." Devlet, çarkını kişilerin döndürdüğü bir kurum. O yıllarda ne yazık ki, iktidarı elinde bulunduran- lar, Alevilerin geleneklerine gözlerini dikmiş, "Na- sılolurdabunlannunutulmasmısağlanz" sorusu- na yanıt aramışlardı... Ders kitaplarındaki Alevi tanımtndan Diyanet'in konuya yaklaşımına kadar hemen her alanda bu hissediliyordu... 1990'larda ise bu politika değişmiş görünüyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Alevi ör- gütlerini çok sıcak karşılıyor... Başbakanlar, siyasi parti liderleri, "Ne dilersi- niz" deyip bol keseden giriyor... Her şeyden önce, iktidarların Alevilere karşı, "düşmanca" tutumlarını değiştrrmeleri önemli ve sevindirici gelişme... Bu politika değişince yerini ne almalıydı? Sorunun yanrtı satırlara sığmaz. Konuyla ilgili her kesim başka pencereden bakar. Bunun yeri- ne şu soruyu sorup yanıtlamaya çalışalım: - Yeni politika ne oldu? Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'le son dö- nemin siyasi gelişmelerini konuşurken birkaç kez de bu konu gündeme geldi. Ecevit, "Bu konuda çok samimiyim, özlemim" deyip devam etti: "Bu kültürün tanıtılması, yaşaması gerekiyor. Hacıbektaş üç gün değil, 365 gün canlı bir kültür merkezi olmalı." Ecevit'in yanı sıra Başbakan Mesut Yılmaz ı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykalı da ziyaret e- den Alevi kuruluşlarının kimi temsilcileriyle geçen hafta sohbet ettik. Genel olarak üç lideri de sami- mi bulduklannı söylediler. Bu, "samimiyet" bizim, "devletin Alevilere düş- manca tutum takınmamasına" yönelik sevincimiz- le örtüşüyor. Ne var ki, 34. Hacı Bektaş Veli'yi anma tören- lerinde ortaya çıkan tablo, devletimizin "severi<en suyunu çıkarma" noktasına geldiğini gösteriyor- du. Hacıbektaş Belediye Başkanı Mustafa Özci- van'la bu törenler öncesi konuşmuştum. "BizAle- viler hep seçen değil, artık seçilen de olmak isti- yoruz. Nüfusumuz Meclis'eyansımıyor" dedi. Doğruydu... Peki, bugünkü görünüm yansıyacağını gösteri- yor mu? Hayır... Aleviler, "devlet yardım yapınca sevinen" kişi- ler değildir. Olmamalı... Hacıbektaş'ta geçen yıl, "maddi katkılan necte- niyle" Çiller'e teşekkür edilmiştL., Buyıl, Yılmaz'a... Acaba Aleviler, 'para'lanırken, paralanmıyor mu? Bu görünüm bende şu durumu anımsatıyor: Alevileri sofraya çağırmıyorlar. Ama zaman za- man sofranın en güzel yemeklerinden bir paket ya- pıp güzel duygular içinde veriyorlar. Yeni bir sentez mi? Sözümüz siyasi partilerden, Alevi kuruluşlann- dan dışan... Acaba, yazının başlığındaki "devlet Aleviliği" beraberinde, "Alevi-lslam sentezi"n\ mi içeriyor? Bu soruya ilk yanıt şu olabilir: Kardeşim amma da cahilsiniz, zaten Alevilik de Islam değil mi? Ama hayır. Böyle bakılamaz. Alevilik her şeyden önce "yaşama" bilimi, biçi- mi... Bu özelliğini ikinci plana itip devlet olanaklannı akıtarak yeni bir Alevi modeli ortaya çıkarmaya gi- rişmek sadece Alevilere değil, Türkiye'nin çağ- daşlaşma sürecine de zarar verecektir... Mustafa Özcivan, anma törenleri davetiyesinin arkasına Hacı Bektaş Veli'den özdeyişler koymuş. Yazıyı bunlardan ikisiyle noktalayalım: "llimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır..." "Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayı- nız..." 6 Susmak kabuileıımektir' B Baştarafı 1. Sayfada lisi'nin emri üzerine adliye binasının bulundu- ğu Ordu Caddesi'ne sokulmadı. Katillenn cezalandınlmalannı isteyenler, Afyon Valiliği'nin açıklamalanyla yaratılan gergin ortama karşın bilinçli ve tutarlı tavır- larla protestolarını yükselttiler. "İnadına he- pimiz birer Metin'iz" sloganlanyla kentin boş sokaklannda ses verdiler. Ulkücûler Afyon Valisi'nin hiçbir gösteriye izin ve- rilmeyeceği yolundaki açıklaması. kentteki ülkücüleri de "cesaredendirmisti". Ctaceki gece Türkiye- Galler maçımn ardından gaze- tecilerin kaldığı otelin önünde tur atan ve bozkurt işaretleri yapan ülkücüler, "Basın, basın duy sesimizi, bu gelen ülkücülerin ayak sesleri" sloganıyla bir anlamda gövde göste- risi yaptı. Mahkeme salonunun bir tarafinda gergin- lik diğer tarafinda rahatlık vardı. Göktepe'nin ailesi gergindi. Çünkü yaklaşık iki yıl önce öldürülen oğullannm katili olduğu savıyla tutuklanan polislerle yan yanaydılar. Sinirliy- diler. kızgındılar, öfkeliydiler. Diğer yanda ise alabildiğine bir rahatlık göze çarpıyordu. Tutuklu ve tutuksuz yedi polisin mahkeme salonuna getirildiği andan itibaren sergiledikleri rahat tavır, dikkat çe- kiciydi. tlk aşamada arka arkaya patlayan flaşlann yoğunluğundan biraz sıkılan, kızan polisler, gazetecileri bakışlanyla süzmekle yetindiler. Mahkemenin başlamasının ardından ise ken- di aralannda konuşup gülen yine onlardı. Tutuklu olmalanna karşın duruşmaya gel- meyen 4 polis sağlık raporu göndermişti. Müdahil avukatlanndan Fikret Ilkiz, bu du- rumu eleştirdi. İlkiz'in, "Hasta olduklanna inanıyorum, ama bu hastalıklan mahkeme- ye katümamalanm gerektiriyor muydu" so- rusu herkesuı içindeki kuşkuyu dile getirmiş oldu. Zaten gergin olan mahkemenin havası, sa- nık avukatlannın ağır ceza hâkimi Fatma ND- gün Uçar hakkında "reddi hâkim" istemin- de bulunmalanyla daha da gerginleşiyordu. Sanık avukatlanndan Güzin Köprüiükılıç'a göre başta mahkeme üyesi Fatma Nilgün Uçar olmak üzere yargıçlar, "objektiılikleri- niyitirnıiş"lerdi. Kılınç'a göre Nilgün Uçar'ın kocası Ha- yati Uçar II Adalet Komisyonu Başkam'ydı ve bu nedenle, hâkim Uçar "kocası"nın etki- si altında kalmıştı, bu nedenle kararlar önce- den veriliyordu. Sanık avukatlannın gülünç karşılanan bu istemi, gerginliği de had saf- haya ulaştırdı. Yargıçlar verdikleri 5 dakika- lık aradan sonra, sanık avukatlannın istemi- ni yerinde bulmadüdannı açıklıyorlardı. Bu karardan sonra sanıklann sorgusuna geçildi. Aylardır beklenen an, Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nin daracık salonunda de- rin bir sessizliğe neden oldu. Sanık polisler Duruşmanın başlangıcında "güvıenlilderi gerekçesiyle'' mahkemenin adres bildirmele- ri istemine uymayan polisler, acaba kendile- rini nasıl savunacaklardı? Uçar'ın, sanıkla- nn savunma yapıp yapmayacaklan yolunda- ki sorusuna polisler bir ağızdan yanıt verdi: "Susma hakkımızı kullanacağîz." Dün polisler, "susma haklaruu" kullandı- lar, kimlik bildiriminde bile bulunmayarak... Kimileri garipsedi bu hakkı. Kimilerine gö- re ise bu susuş "bir kabuUenmeydi". Halkın deyımiyle, "Sükûtikrardangeür"di.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear