Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 AĞUSTOS 1997 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Edirne 26 Samsun 26
Kocaelı PB 25 Trabzon 25
Çanakkale PB 26 Giresun Y 24
Izmir  32 Ankara PB 23
Manisa A 33 Eskişehir PB 25
PB 25Aydın
Denizli
A 34 Konya
30 Sıvas PB 24
Zonguldak Y 22 Antalya A 33 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siırt
Hakkâri
Van
A
Y
A
A
A
A
PB
PB
33
33
37
37
33
34
31
28
26
Yurdun kuzey ke-
sımlerı parçalı çok
bulutlu, Batı ve Orta
Karadenız kıyıları,
Doğu Karadeniz ıle
Doğu Anadolu'nun
kuzeydoğusu sağa-
nak ve gokgürultülü
sağanak yağışlı, dı-
ğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek.
Hava sıcaklığında
önemlı bır değışıklık
olmayacak.
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
PB
PB
Y
Y
PB
PB
PB
24
26
28
27
26
25
29
28
Berlın
Münih PB 24 Milano
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
A
A
A
A
Y
B
29
35
25
27
23
28
30
B 26
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahıre
B
A
Y
PB
PB
Y
Y
A
21
37
35
36
25
36
23
32
Şam PB 32
0Açık Parçalı bulutlu Sısl, ( £ 2 3 BulutİL ^ ÇOK Dulutlu ı Yağrrurij
gossaF
Kartı
-ı-fc-°
Sulukar Gok güaıltûlu
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
"Siyaseti Allah nzasını almak için, Allah nzası için
yapıyoruz" diyor.
'BaJbaiardan 'oğu/'lara... Evet, bir zamanlar din
öğesini siyasette baş tacı yapan ve ününü sürdü-
ren bir büyüğürriüzden ilham almış olacak ki Mesut
Yılmaz daAJIah sevgisini, saygısını yüreğine hapset-
meyi bir türlü beceremiyor.
"Makam arabasıyla cuma namazına giden ilk baş-
bakan benim" diyenlerin sürgiti önümüzde duruyor
ve yeni model söylemi "Siyaseti Allah nzası ileyap-
mak" diye özetliyor.
Muhafazakâryörelerimizden Dinar'da böylesi ge-
reksiz değinmelerle oy toplamayı düşlemek, balığın
ya da hamsinin kavağa çıkacağını sanmak gibi bir
şey.
Zira, halkımız uyanık. Allah'a ve dine sığınarak si-
yaset yapanlara öylesine alışık ki...
, Başbakan Yılmaz gazete okumaya vakit ayırabi-
iiyorsa ders çıkarabileceği bir olayı izlemiş ve Şa-
ibe Hanım'ın Izmir çarşılannda nelerte karşılaştığı-
nı elbette görmüştür.
Karşıyaka DYP ilçe binasına yürüyerek giden Şa-
ibe'nin yüzüne kadınlardan oluşan bir grup, sokak
ortasında "Yüz karamız" diye haykınyor.
Bu örnek bir çağnşım yapıyor. Dinarlı seçmen,
başbakanın siyaseti Allah nzası için mi yoksa oy ve
iktidar davasına mı yaptığını bilmeyecek kadar ca-
hil mi?
Orta sağ, dinsel duygularla olaylan sömüren söy-
lemleri siyaset sözlüğünden çıkarmadıkça dünya-
sal sorunlanmızı irdeleyip tartışmak arka planlara atı-
lacak.
Nerede o konular?
Hükümet, aylardır gündemden inmeyen konula-
ra ara verecek ya da gündemden çıkmasını sağla-
yacak yeni "reform konulan"n\ ne zaman getirecek,
bilinmiyor.
Belli belirsiz kimi işaretler alınıyor. Ne çare; öme-
ğin, ekonomik konulann masaya yatınlacağından
söz edenlerin demeçleri arka sayfalarda.
Hükümet toplumda yeni bir dalgalanma yarata-
cak girişimleri başlatmazsa RP'nin din eğitimi ko-
nusunda susmak bilmeyen ağzı, kuşku yok, kapan-
mayacak.
RR zaten önümüzdeki seçimlere daha bugünler-
den Islam dininin yok edilmesine çalıştığını varsay-
dığı partilere saldınyla hazırlanıyor. Diyanet Işleri Ku-
ran Yönetmeliği'ndeki değişikliklegelen "son uygu-
Iamaların kati surette 'bizim' anladığımız, bekledi-
ğimiz ve milletin istediği manada bir eğitim" olma-
dığını söyleyip duruyorlar.
Doğrusu, "onların" işine gelmeyen eğitim siste-
mine ilk_$dımlar aîılıytfi,
Eleştîreceğ*iz derkerî, kimi gerçekterirr su üzerine
çıkmasına önayak oluyorlar. RP önde gidenleri, eleş-
tirilerinde "Din eğitiminin 4-5 yaşlarından itibaren
verilebileceğini" gerekçe olarak öne sürüyor ve 11 -
12 yaşlanndaki çocuklann ruhsa! açıdan Kuran kurs-
lanna "artık yönlendirilemeyecek olgunlukta oldu-
ğunu" söylüyorlar.
Bilindiği gibi, ancak 5. sınrfa geçen 12 yaştakıle-
re Kuran kursu izni veriliyor.
Adamlann derdi ortada. Beyin yıkamanın yaşın-
da da davayı yrtinyortar.
Ne çare; din eğitimi reformunun bir iki yıl sonraki
geleceği kuşkulu. Bu ara ekonomik reformu Başba-
kan Yılmaz doğruluyor:
No, No, No Taner Güneş, engin ekonomik deha-
sı ile konuşurken reformda "bütün meselenin (zam-
larla) 'bir denge' kunjlması olduğunu" ifade buyu-
ruyor.
; Başbakan. zamlan "kamu görevlilerine beklenti-
lerin üzerinde verilen yüzde 35 zamla karşıladıkla-
nnı" söylüyor ve övünüyor.
Önümdeki notta ise şunlar yazılı:
"Temmuzda tüketici hyatlan endeksinde gerçek-
leşen yüzde 6.3'lük artış nedeniyle bir ay içinde ça-
lışanlann ücretlerinin reel alım gücü yaklaşık 6 pu-
an düştü ve maaşlara verilen yüzde 35'likzammın
yüzde 22'lik oölümü eridi."
Başbakan a duyurulur.
Uğur Mumcu
I Baştarafı l. Sayfada
deniyle bugür ilk tören Ce-
beci'de mezannın başında
düzenienecek
• Gazetemiz jalışanlan ile
okurlan saat saat 13.00'te
Mumcu'nun mezannı zi-
yaret ederek laranfil bıra-
kacaklar. Bonova Beledı-
ye Baskanı Prof. Dr. Aysel
Bayraktar'ın girişımiyle
lzmirde düzenienecek et-
kinlik saat 2O.30"da Borno-
va Beledıyesi Uğur Mum-
cu ICüitür Mekezi'nin ya-
nındakı Açık Hava Tiyat-
rosu'nJayapılacak. Yaza-
nmızM eşi ve Uğur Mum-
cu Aj-ajtırmacı Gazetecilik
VakFı (um:ag) Başkanı
Güldal Mumcu'nun açılış
konıaşaasınıı ardından
AtatCmçü Düiünce Derne-
ği (AJ)Dl Bomova Şubesi
Korosu, Uğur Mumcu'nun
"Sesteniş"ini sergileyecek.
Sesleniş'in ardından
DSP Izmir Milletvekili
Ahmet Priştina'nın yöne-
teceği bir panel düzeniene-
cek.
Uğur Mumcu ve
um:ag'ın tartışılacağı pa-
nele CHP Istanbul Millet-
vekili Altan Öymen, Milli-
yet gazetesi yazan Ali Sir-
men, sanatçı Metin Akpı-
nar ile um:ag Yönetim
Kurulu Başkan Vekili Er-
cüment Ulay katılacak. Pa-
nelin ardından, Mum-
cu'nun katledilişinin 1. yıl-
dönümü olan 24 Ocak
1994'tesaatl3.30'da"Ben
niyeöldüm" adlı çahşması
Türkiye'nin bütün radyo-
lannda çalınan Maria-Ri-
ta Epikbir dinleti sunacak.
İP'nin iddiaları incelendi
RT'li Mehmet Sekmen
için fezleke hazırlığı
Istatbul Usber Servisi -
İşçı F'ıtisi'niı, RP'li Kar-
tal B-efcdıye Bışkanı Meh-
met ykmen hakkındaki
yolsuııuk iddalannı ınce-
İeyera MüikiyeBaşmüfetti-
şi >f -uanmer £rol, beledı-
yeba^unnın argılanabil-
mesı ijnfezlevehazırlıyor.
İşçı F»rtısı Katal İlçe Baş-
kanı Ta\fiın Tabakoğlu. be-
lediye başkanı hakkında
fezleke hazırlanmasının,
iddialann ciddiliğinin bir
göstergesi olduğunu belir-
terek "tçişleri Bakanb-
ğı'ndan. yargüama süresin-
ee Mehmet Sekmen'i geçici
olarak görevden almas iste-
minde bulunacağız" dedi.
Silahlanmaya 3 katrflyon• Baştarafı 1. Sayfada
Yunanistan'da kişi başına savunma harcama-
sının da Türkiye'den 5 katı daha fazla olduğu
ortaya çıktı. Merkezi Ingiltere'deki Uluslarara-
sı Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (IISS) tarafin-
dan yayımlanan 1996'97 Askeri Denge rapo-
runda, 1995 verilerine göre, Türkiye'nin kişi
başına savunma harcaması 98 dolar iken Yuna-
nistan'da bu rakamın 484 dolar olduğu belirtil-
di. IISS raporunda. Yunanistan'da 1995 yılında
kişi başına düşen gelirin 8 bin 600 dolar, Tür-
kiye'de ise 4 bin 800 dolar olduğu görüldü. Yak-
laşık 10 milyon nüfuslu Yunanistan'da kişi ba-
şına düşen gelirin yükselmesiyle birlikte kişi
başına savunma gideri de artıyor. Ancak bu ar-
tış, kişi başına gelinn yüksek olması nedeniy-
le, kişi başına düşen geliri zaten çok düşük olan
60 milyon nüfuslu Türkiye'deki kadar olumsuz
etkiler göstermiyor.
Silahlanma katiamyor '
Türk özel sektörünü savunma sanayiine çek-
me ve daha az bağımlı bir savunma politikası-
nı uygulama arayışına giren TSK, geçen yıl yap-
tığı bir açıklamayla ordunun gereksinimi olan
silah alımı ve ortak üretimi için gelecek 25 yıl
içinde 150 milyar dolar gerektığini açıklamış-
tı.^Bu çerçevede Savunma Sanayii Müsteşarlı-
ğı (SSM), Türkiye'nin caydıncılığını katlaya-
cak ortak silah üretim programlannı başlattı.
Aralannda yeni nesil tank ve taarruz helikopte-
ri üretimi projelerinin de yer aldığı SSM'nin
geleceğe dönük "ortak üretim ve hanr alım"
projelerinin tahmini toplam bedelı 12 milyar
890 milyon dolar olarak hesaplandı. TSK'nin
harcamalanndan ayn olarak, SSM'nin biten ve
devam eden projeleri ile geleceğe dönük proje-
lerinin toplamı 17 milyar 490 milyon dolan
(yaklaşık 2 katrilyon 805 trilyon Türk Lirası)
buluyor.
Envanterinde halen ikinci ya da üçüncü nesil
silahlar bulunan Türkiye, yeni nesil tank ve ta-
arruz helıkopteri gibi ortak üretim projeleri ile
ömrü uzun sürecek, gelişmiş, birinci nesil bir si-
lah envanterine sahip olmayı ve böylece caydı-
ncılığını katlamayı hedefliyor.
Asken kaynaklar, TSK'nin, öngördüğü 150
milyar dolardan kaynak sorunlan nedeniyle an-
cak 80 milyar dolarlık bir harcama yapılabile-
ceğine işaret ederek, bu miktann yaklaşık 45
milyar dolarlık bölümünün müsteşarlık kaynak-
lannca karşılanabileceğini söylediler.
Tekel ürünleri dahil çeşitli kaynaklardan pa-
rasal girdinin sağlandığı Savunma Sanayiini
Destekleme Fonu, SSM'nin gelir kaynağını
oluşturuyor. SSM'nin başta Tekel ürünlerine
yapılan zamlar sonucu, bu ürünlerden aldığı
yüzdelerin artması ile geçen yıllarda 600 mil-
yon dolar tahmin edilen yılhk gelirinin bu yıl 1
milyar dolan aşması bekleniyor.
Ingiltere ile füze üretimi
SSM'nin, yeni nesil ortak tank ile taarruz he-
likopten üretimi projelerinde ihaleyi kazana-
cak fırmalann gelecek yıl belli olması bekJenir-
ken, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nm
(THKK) geleceğe dönük bir dizi projeleri bu-
lunuyor.
THKK'nin belli başlı alım ve modernizas-
yon projeleri şöyle:
- 493 adet CBU-87 bomba alımı (mısket bom-
balan, ABD vermiyor.)
- Güney Kore'den 3.5 milyon dolarlık 1500
adet MK-82 uçak bombası tedariki.
- 7 adet Amerikan KC-135 tanker uçağı alı-
mı (Halen ABD'den kiralanan 2 adet tanker uça-
ğı Türkiye'de.)
-130 milyon dolara, 18 adet geliştirilmiş yer-
den havaya Hawk füzeleri alımı. Hollanda'nın
bu füzeler için ihraç izni vermemesi üzerine
.Amerikan Rytheon PIP III tipi benzer sistemin
Türkiye ile ortak geliştirilmesini önerdi.
- Ingiliz British Aerospace ile 840 adet ortak
Rapier füze üretimi müzakereleri sürüyor.
- 72 adet Rapier füzesini. Ingiliz British Ae-
rospace şirketi modernize ediyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da denizaltı
ve firkateynlerin ortak üretimleri için ihaleye
çıkmaya hazırlanıyor. Rusya'nın Türkiye'ye
olan Eximbank borçlannın bır bölümünü bu ül-
keden silah alarak silen Türkiye, aynı çerçeve-
de Moskova 'dan 30 adet çıkarma botu satın ala-
cak. Alman lisansı ıle denizaltı ve fîrkateyn üre-
timinı sürdüren DKK, 4 adet denizaltı ve 6 adet
firkateynin daha üretimi için Hazine Müsteşar-
lığı'ndan izin aldı.
Cöktepe davasında samklar
• Baştarafı 1. Sayfada
vayı izlemeye gelenler adliyeye 500
metre kala polis ve jandarma bari-
katıyla karşılaştı. Yoğun güvenlik
önlemleri alan polis ve jandarma
tek tek arama yaparak grubu geniş
bir alanda topladı. Üzerinde Metin
Göktepe'nin resminin ve "Aramız-
da" yazısının bulunduğu bır pan-
kart açan grup, yargılama süresin-
ce türkü ve marşlar söyleyerek
"Metinler ölmez", "Ozgür basın
susrurulamaz", "Analann öfkesi
kaüDeri bogacak","Metinlerbura-
da katiller nerede" sloganlan attı
Metin Göktepe'nin ailesi, a\TJ-
katlar ve gazeteciler ise saat
09.45 'te tek tek aranarak adliye bi-
nasına alındılar. Afyon Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülen ve Başkan
Fatma Nügün Uçar, üyeler Nuran
Yalımbaş, İbrahim Demirtaş tan
oluşan mahkeme heyetinin yer al-
dığı dünkü oturuma tutuklu polis
sanıkJardan Murat Polat, Şuayip
Mutluer, İlhan Sanoğlu, Burhan
Koç, Saffet Hızarcı ıle tutuksuz sa-
nıklar Fikret Ka\acan, Tuncay
Uzun katıldı. Mahkeme Başka-
nı'nın tutuklu polis sanıklar Sejdi
Battal Köse,Selçuk Bayraktaroğlu,
Fedai Korkmaz, Metin Kuşat" ın 20
ağustos tanhli, cezaevi doktorun-
dan alınan rapor nedeniyle duruş-
maya katılmadıklannı bildirmesin-
den sonra sanıklann kimlik tespiti-
ne geçildi. Duruşmaya katılan 7 po-
lis sanık "gih'enlik" nedeniyle ev
adreslerini bildirmeyeceklerinı
söylediler.
Kimlik tespiti sırasında sanık
avukatlanndan Güzin Köprülükı-
hç izleyicilerden birinin "bimekân
takımr diyerek laf attığını öne sü-
rerek "Sataşma var, müvekkilleri-
miz bimekân takımı değfldir. Dev-
letin şerefli polisleridir" dedi. Köp-
rülükılıç'ın Mahkeme Başkanı'na
yüksek sesle "Dunışma başkanısı-
nız, lütfen duruşma başkanı gibi ha-
reket edin, sataşma var" demesi
üzerine Başkan Uçar "Yüksek ses-
le konuşmayuı" uyansmda bulun-
du. Avukat Köprülükılıç'ın "Benim
sesim böyle, ben yavaş sesle konuşa-
mam" yarutından sonra bu durum
tutanağa "SamkvekOineüshıbunun
yaktşıksız olduğu hatırlatıldu devst-
mı haünde usule göre da\ ranılaca-
ğı büdirikü" diye geçirildi.
Kimlik tespitierinin ardından söz
alan sanık avukatlanndan Ahmet
Clger, CMUK 21. maddesi ve BM
Insan Haklan E\Tensel Beyanna-
mesi'nin 10. maddesine göre ceza
tevkifi altında olan sanıklann ob-
jektif ve bağımsız hâkim tarafın-
dan yargılanma hakkı olduğunu bil-
direrek mahkeme heyetinin taraf-
sız ve bağımsız olmadığıru öne sür-
dü. Mahkeme Başkanı Fatma Nil-
gün Uçar'ın Afyon Adalet Komis-
yonu Başkanı olan eşi Hayati Uçar
tarafından atandığını ve yönlendi-
rildiğini iddia eden avukat Ülger.
üye yargıç Nuran Yalımbaşın da
Hayati Uçar tarafindan yönlendi-
rildığini öne sürdü. Ülger iki bayan
hâkimin reddini istedi.
Sanık avukatlanndan Ömer Ye-
şilyurt ise iki hâkimin reddi istemi-
ne katıldığını söyleyerek daha ön-
ceki duruşmalarda Kamil Şerifbaş-
kanlığındaki heyetin 4 polis hak-
kında tutukJama karan vermediği-
ni, tutuklama karanmn geçen otu-
rum bu heyet tarafindan verildiği-
ni anımsattı. Yeşilyurt "Ne değisti
Göktepe cinayetinden 20 ay sonra mahkemeye gelen polisler ifade vermediler. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN)
ki? Siz- siz değiştiniz. Yeni bir delil
ortava çıkmadı, sadece sizler objek-
tiflîğinLd yitirdiniz. Sizden önceki
hâkira gibi düşürunek zorundası-
nız" dedi.
Sanık avukatlan. 25 temmuzda-
ki oturumda polis memurlan Fedai
Korkmaz, Murat Polat, Burhan
Koç, Metin Kuşat hakkında verilen
tutuklama karanna üye hâkim İb-
rahim Demirtaş'm muhalefet şerhi
koyduğunu anımsatarak reddi iste-
nen hâkimlerin eşitlik ve istikrar il-
kesini uygulamadığını öne sürdü-
ler. Geçen oturum verilen tutukla-
ma karannın gerekçesinde "top-
lumda infial u>andığuıın" belirtil-
diğini anımsatan sanık avukatlan,
"burada med>anın ve toplumun
baskısı söz konusudur" dediler.
Sanık avukatlan Cumhurbaşka-
nı ve Başbakan'ın beyanlannı da
anımsatarak "Onlann etkisi altında
kaldınız. Dolandıncılara tanınan
haklar bizim şerefli polislerimize ta-
nınnuyor" görüşünü savundular.
Daha sonra söz alan müdahil avu-
katlanndan Fikret tüaz, hâkimlerin
reddi istemine katılmadıklannı be-
lirterekşunlan söyledi: "Ancaksa-
nık avukatlan adil yargılanma hak-
kmdan söz efti, buna katılıyoruz.
Yargılama bakımından sanıklann
teminatı için adres vermek zorun-
dadırlar. Mahkemeninin reddi ko-
nusuna muhalefet ediyorum. Med-
yanın >oğun baskısından söz edili-
yor. Dava bugün başlamıştır. Bun-
dan önce yapılanların bize göreöne-
mi yoktur."
Sanık avukatlaryıdan Yeşilyurt'-
un mahkeme heyetine"Sizden ön-
ceki hâkim gibi düşünmek zorun-
dasımz" dediğini anımsatan tlkiz.
"Bu lafu bırakın avukat olarak, in-
san olarak reddedhorum" diye ko-
nuştu. Ilkiz. toplumda infial yarat-
tığı gerekçesiyle alınan karara kar-
şı çıkılmasını da, "Yargıtay Cum-
buriyet Başsavcıhğı'nın gerekçesi de
aynen böyledir" diye eleşrirdi. Il-
kız. reddedilen hâkimlerin yargıla-
nan sanıklar bakımjııdan objektif-
liğinden kuşku duymadığını, ret is-
teminin adil yargılanma hakkına
aykın olduğunu söyledi. "Reddi
hâkim" istemi konusunda görüşü
sorulan savcı İsmail İlhan'mbutür
konularda Cumhuriyet Savcısı'nın
görüş bildiremeyeceğini belirtme-
si üzerine mahkeme heyetı kısa bır
ara verdi. Aradan sonra karannı
açıklayan mahkeme "reddi hâkim"
ısteminı "sübjektif kendi düşünce-
lerine dayah yargılama sürecini
uzatmaya yönelik ve inandıncı de-
lil gösterUmemesi" nedeniyle red-
dertı. Daha sonra sorgulanna geçi-
len polis sanıklar "Susma hakkımı-
a kuUanrvoruz" dediler. Mahkeme
başkanının "Hakkuuzdaki dcliller
ve bugüne kadar duruşmada orta-
ya çıkan hukııki dunımlara ilişkin
birsöyleyeceğinizvarmı" sorusuna
da sanıklar, "Susma hakımızı kul-
lanıyoruz" yanıtını verdiler.
Sorgudan sonra söz alan müda-
hil avukatlardan Fikret tlkiz, ceza-
evi hekiminin raporunun incelen-
mesini, sanıklann gerçekten mah-
kemeye gelmelerini engelleyecek
bir durumun söz konusu olup ohna-
dığının araştınlmasıru istedi. Sanık
avukatlan ise mahkeme heyetini
reddettikleri için tahliye istemedik-
lerini bildirdiler.
Daha sonra karannı açıklayan
mahkeme, Cumhuriyet Savcılı-
ğı'nca cezaevi hekiminin verdiği
raporun gerçekleri yansıtıp yansıt-
madığının araştınlrnasına, bu ko-
nuda tedavi için ne yapıldığının ve
tutuklular için istirahatin gerekli
olup olmadığının sorulmasına ka-
rar verdi. Polis sanıklann tutuklu-
luk halinin devamına karar veren
mahkeme, Metin Göktepe'nin ölü
muayene tutanağının Adli Tıp'a
gönderilerek meydana gelen yara-
lann hangilerinin öldürücü nitelik-
te olduğunun. yaralara zamanında
müdahale edilmesi halinde ölümün
meydana gelip gelmeyeceğinin,
Metin Göktepe'deki kaburgakınğı-
nırr tekme mi veya düşme sonucu
mu meydana geldiğinin sorulması-
na karar verdi. Polis sanıklarla yüz-
leştirme için 16 tanığın çağnlması-
na karar veren mahkeme. duruşma-
yı 15 Eylül 1997 tarihine erteledi.
Afyon Ağır Ceza Mahkeme-
si'ndeki duruşmayı TGC Başkanı
Nail Güreli. ÇGD Başkanı İsmet
Demirdöğen, Sınır Tammayan Ga-
zeteciler Orgütü Türkiye Temsilci-
si Nadire Mater. bazı yabancı ba-
sın örgütlerinin temsilcileri. CHP
Genel Sekreter Yardımcısı Haydar
Oymak, CHP milletvekilleri Yıl-
maz Ateş, Sabri Ergül, ÖDP Genel
Başkan Yardımcısı Yıldınm Ka>a
ve bazı sanatçılar izledı. Duruşma
sonrasında dava ile ilgili görüşleri-
ni açıklayan Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nail Güreli, "Bu karaıia
hukukun sesini ve direnişi gördük,
bu önemli bir geüşmeüdir. 19 aylık
gelişmelere bakJdığında birçok en-
geJgörihvruz. Bu engcllerin aşıima-
ya başlanması hi bir adumdır" de-
di. Nail Güreli. 4 polisın rapor ala-
rak mahkemeye gelmemesini de
"engeüemenin sürmesi" olarak de-
ğerlendirdı. Müdahil avukatlardan
Fikret Ilkiz ise "Yargdamagerektiği
gibi yürüyor. Dosya kapsamına uy-
gım dnam ediyor. Vargılamayı en-
gellemeye çalışanlar sanık hakiannı
dikkate alsınlar" diye konuştu.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
"Köyümüze imam gönderdiler..."
Devlet, çarkını kişilerin döndürdüğü bir kurum.
O yıllarda ne yazık ki, iktidarı elinde bulunduran-
lar, Alevilerin geleneklerine gözlerini dikmiş, "Na-
sılolurdabunlannunutulmasmısağlanz" sorusu-
na yanıt aramışlardı...
Ders kitaplarındaki Alevi tanımtndan Diyanet'in
konuya yaklaşımına kadar hemen her alanda bu
hissediliyordu...
1990'larda ise bu politika değişmiş görünüyor.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Alevi ör-
gütlerini çok sıcak karşılıyor...
Başbakanlar, siyasi parti liderleri, "Ne dilersi-
niz" deyip bol keseden giriyor...
Her şeyden önce, iktidarların Alevilere karşı,
"düşmanca" tutumlarını değiştrrmeleri önemli ve
sevindirici gelişme...
Bu politika değişince yerini ne almalıydı?
Sorunun yanrtı satırlara sığmaz. Konuyla ilgili
her kesim başka pencereden bakar. Bunun yeri-
ne şu soruyu sorup yanıtlamaya çalışalım:
- Yeni politika ne oldu?
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'le son dö-
nemin siyasi gelişmelerini konuşurken birkaç kez
de bu konu gündeme geldi. Ecevit, "Bu konuda
çok samimiyim, özlemim" deyip devam etti:
"Bu kültürün tanıtılması, yaşaması gerekiyor.
Hacıbektaş üç gün değil, 365 gün canlı bir kültür
merkezi olmalı."
Ecevit'in yanı sıra Başbakan Mesut Yılmaz ı,
CHP Genel Başkanı Deniz Baykalı da ziyaret e-
den Alevi kuruluşlarının kimi temsilcileriyle geçen
hafta sohbet ettik. Genel olarak üç lideri de sami-
mi bulduklannı söylediler.
Bu, "samimiyet" bizim, "devletin Alevilere düş-
manca tutum takınmamasına" yönelik sevincimiz-
le örtüşüyor.
Ne var ki, 34. Hacı Bektaş Veli'yi anma tören-
lerinde ortaya çıkan tablo, devletimizin "severi<en
suyunu çıkarma" noktasına geldiğini gösteriyor-
du.
Hacıbektaş Belediye Başkanı Mustafa Özci-
van'la bu törenler öncesi konuşmuştum. "BizAle-
viler hep seçen değil, artık seçilen de olmak isti-
yoruz. Nüfusumuz Meclis'eyansımıyor" dedi.
Doğruydu...
Peki, bugünkü görünüm yansıyacağını gösteri-
yor mu?
Hayır...
Aleviler, "devlet yardım yapınca sevinen" kişi-
ler değildir. Olmamalı...
Hacıbektaş'ta geçen yıl, "maddi katkılan necte-
niyle" Çiller'e teşekkür edilmiştL.,
Buyıl, Yılmaz'a...
Acaba Aleviler, 'para'lanırken, paralanmıyor
mu?
Bu görünüm bende şu durumu anımsatıyor:
Alevileri sofraya çağırmıyorlar. Ama zaman za-
man sofranın en güzel yemeklerinden bir paket ya-
pıp güzel duygular içinde veriyorlar.
Yeni bir sentez mi?
Sözümüz siyasi partilerden, Alevi kuruluşlann-
dan dışan...
Acaba, yazının başlığındaki "devlet Aleviliği"
beraberinde, "Alevi-lslam sentezi"n\ mi içeriyor?
Bu soruya ilk yanıt şu olabilir:
Kardeşim amma da cahilsiniz, zaten Alevilik de
Islam değil mi?
Ama hayır. Böyle bakılamaz.
Alevilik her şeyden önce "yaşama" bilimi, biçi-
mi...
Bu özelliğini ikinci plana itip devlet olanaklannı
akıtarak yeni bir Alevi modeli ortaya çıkarmaya gi-
rişmek sadece Alevilere değil, Türkiye'nin çağ-
daşlaşma sürecine de zarar verecektir...
Mustafa Özcivan, anma törenleri davetiyesinin
arkasına Hacı Bektaş Veli'den özdeyişler koymuş.
Yazıyı bunlardan ikisiyle noktalayalım:
"llimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır..."
"Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayı-
nız..."
6
Susmak kabuileıımektir'
B Baştarafı 1. Sayfada
lisi'nin emri üzerine adliye binasının bulundu-
ğu Ordu Caddesi'ne sokulmadı.
Katillenn cezalandınlmalannı isteyenler,
Afyon Valiliği'nin açıklamalanyla yaratılan
gergin ortama karşın bilinçli ve tutarlı tavır-
larla protestolarını yükselttiler. "İnadına he-
pimiz birer Metin'iz" sloganlanyla kentin
boş sokaklannda ses verdiler.
Ulkücûler
Afyon Valisi'nin hiçbir gösteriye izin ve-
rilmeyeceği yolundaki açıklaması. kentteki
ülkücüleri de "cesaredendirmisti". Ctaceki
gece Türkiye- Galler maçımn ardından gaze-
tecilerin kaldığı otelin önünde tur atan ve
bozkurt işaretleri yapan ülkücüler, "Basın,
basın duy sesimizi, bu gelen ülkücülerin ayak
sesleri" sloganıyla bir anlamda gövde göste-
risi yaptı.
Mahkeme salonunun bir tarafinda gergin-
lik diğer tarafinda rahatlık vardı. Göktepe'nin
ailesi gergindi. Çünkü yaklaşık iki yıl önce
öldürülen oğullannm katili olduğu savıyla
tutuklanan polislerle yan yanaydılar. Sinirliy-
diler. kızgındılar, öfkeliydiler.
Diğer yanda ise alabildiğine bir rahatlık
göze çarpıyordu. Tutuklu ve tutuksuz yedi
polisin mahkeme salonuna getirildiği andan
itibaren sergiledikleri rahat tavır, dikkat çe-
kiciydi.
tlk aşamada arka arkaya patlayan flaşlann
yoğunluğundan biraz sıkılan, kızan polisler,
gazetecileri bakışlanyla süzmekle yetindiler.
Mahkemenin başlamasının ardından ise ken-
di aralannda konuşup gülen yine onlardı.
Tutuklu olmalanna karşın duruşmaya gel-
meyen 4 polis sağlık raporu göndermişti.
Müdahil avukatlanndan Fikret Ilkiz, bu du-
rumu eleştirdi. İlkiz'in, "Hasta olduklanna
inanıyorum, ama bu hastalıklan mahkeme-
ye katümamalanm gerektiriyor muydu" so-
rusu herkesuı içindeki kuşkuyu dile getirmiş
oldu.
Zaten gergin olan mahkemenin havası, sa-
nık avukatlannın ağır ceza hâkimi Fatma ND-
gün Uçar hakkında "reddi hâkim" istemin-
de bulunmalanyla daha da gerginleşiyordu.
Sanık avukatlanndan Güzin Köprüiükılıç'a
göre başta mahkeme üyesi Fatma Nilgün
Uçar olmak üzere yargıçlar, "objektiılikleri-
niyitirnıiş"lerdi.
Kılınç'a göre Nilgün Uçar'ın kocası Ha-
yati Uçar II Adalet Komisyonu Başkam'ydı
ve bu nedenle, hâkim Uçar "kocası"nın etki-
si altında kalmıştı, bu nedenle kararlar önce-
den veriliyordu. Sanık avukatlannın gülünç
karşılanan bu istemi, gerginliği de had saf-
haya ulaştırdı. Yargıçlar verdikleri 5 dakika-
lık aradan sonra, sanık avukatlannın istemi-
ni yerinde bulmadüdannı açıklıyorlardı.
Bu karardan sonra sanıklann sorgusuna
geçildi. Aylardır beklenen an, Afyon Ağır
Ceza Mahkemesi'nin daracık salonunda de-
rin bir sessizliğe neden oldu.
Sanık polisler
Duruşmanın başlangıcında "güvıenlilderi
gerekçesiyle'' mahkemenin adres bildirmele-
ri istemine uymayan polisler, acaba kendile-
rini nasıl savunacaklardı? Uçar'ın, sanıkla-
nn savunma yapıp yapmayacaklan yolunda-
ki sorusuna polisler bir ağızdan yanıt verdi:
"Susma hakkımızı kullanacağîz."
Dün polisler, "susma haklaruu" kullandı-
lar, kimlik bildiriminde bile bulunmayarak...
Kimileri garipsedi bu hakkı. Kimilerine gö-
re ise bu susuş "bir kabuUenmeydi". Halkın
deyımiyle, "Sükûtikrardangeür"di.