25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörir Hikmet Çetinkaya 0 Yaznşlen Mudürlerı İbrahimYıldı/. Dinç Tavanç (Sorumlu) 0 Haber Merkezi Mudüru: Hakan Kara # Görsel Yonetmen Fikret Es«r Dış Haberler Şinasi Danışoğlu # Istıhbarat: Cengiz \ ıldınm 0 Kultur Handan Şenköken 0 Spor: Abdülkadir Yücelman 0 Ylakaleler Sami Karaören 0 Düzeitme Abdullah \ azıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç YayınKunılu UhanSelçtık(Başkan), Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinka> a. Şükran Soner, Ergun Balcı. Dinç Tavanç. İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba\, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba> 0 Haber Müdiırü. Doğan 4kın Ataturk Buhan No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks 419502"? 0 Izmır Terasılcısı Serdar Kıak, H Zıya Bl\ 1352 S 23 Tel 4411220. Faks 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çrtin Yiğenoğlu. Inönü Cd 119 S No 1 Kat I.Tel 363 12 II. Faks 363 12 15 Koordınaton Ahmet Korulsan 0 Muhasebe Bülent Yener 0 tdare Hüse\inGürer01şletme- ÖnderÇeli"k0Bılgı-lşlenı. ISail Inal 0 Bılgısayar Sıstenr Mürüvet Çiler MEDVA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür Gülbin Erduran 0 Koordınator Reha Işıtman • Genel Mudür Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61.Faks 513S463 >r ayınla)an ve Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı, Basm ve Yayıncılık A Ş "ürkıxaf Cad 39 41 Cagaloghı 34334 tst PK 246 Istanbul f el lO 2121 512 05 05 (20 hat) Faks 10 212)513 85 95 4TEMMUZ1997 Imsak: 3.30 Güneş: 5.30 Öğle. 13.16 İkindi: 17.13 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38 Danştay cevrederi sevndirdi • ANKARA (Cumhuriyet Jiirosu) - Danıştay, atıklann ievreye zaıar vermesini onleyecek sistemlerin tunimadığı gerekçesiyle lemerköy, Yatağan ve Yeniköy santrallannın kaliyetlerimn durdurulmasını onaylayarak Bergama için aldığı karann a"dmdan çe\Teciieri yine sevindirdi. Danıştay 6. Dairesi. Aydın Idare Mahkemesı'nin, Kemerköy, Tatağan ve Yeniköy termik sıntrallannın faaliyetlerinin curdurulmasına ilişkin verdiğı karann iptali istemiyle yapılan başvuruyu kabul etmeyerek "yürütmenin durdurulmasr tilebini reddetti. Kaptan Cousteau toprağa verNdl • SAEVT-ANDRE-DE- CUBZAC (AA) -Fransız denızbılimcı Jacques Cousteau, doğum yen olan ülkenin güneybatısındaki Bordeaux kenti yakınında bulunan Saint-Andre-de - Cubzac kasabasında toprağa verildi. 25 haziranda 87 yaşında yaşamıru yitıren Kaptan Cousteau'nun kasabasında yapılan sade cenaze törenine, aralannda eşi ve çocuklannın da bulunduğu 30 kadar yakını katıldı. Kadıköy'ün yeşülikleri • fetanbul Haber Senisi - Istanbul Büyükşehır Belediyesi, Kadıköy'ün halka açık son yeşil alanlanndan binni daha yapılaşmaya açıyor. Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şube Başkanı Prof. Dr. Cengiz Eruzun. Kurbağalıdere'nin ağzında yer alan ve halen Fenerbahçe Spor Kulübü tarafindan kullarulan, 7 bin 500 metrekarelik arazinin, Istanbul Büyükşehir Belediye Meclısi'nce yapılan plan değişikliği ile "park, çocuk bahçesi. açık oyun ve spor alanı"ndan çıkartılarak turistık tesisler için imara açıldığını söyledi. YÖK'ün denklüc sınavları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 11 şeriatçı üniversitenin denkliğinin kabul edilmemesi ve yurtdışındaki üniversitelerden alınan diplomalar için denklik sınavı yapılması yönündeki karannı uygulamaya koydu. Tıp, diş hekimliği. eczacılık, mühendislik, hukuk, iktısat ve işletme alanlannda 11-20 temmuz günleri arasında denklik sınavı yapılacak. Karadeniz seferleri • Istanbul Haber Servisi - Türkiye Denizcilik îşletmeleri, 7 temmuz gûnünden itibaren Karadenız'e sefer başlatıyor. Her pazertesi kalkacak feribot. sırasıyla Sinop, Samsun, Giresun. Trabzon ve Rize limanlanna ugrayacak. Gözaltındakilerden 36'sı serbest, 2 kişi tutuklandı; halk yargı kararına uymayan yöneticilere kızgm Bergamak hukuk istiyor• Eurogold firması hakkmda verilen Danıştay karannın uygulanması amacıyla eylemlerini sürdüren Bergama halkı, Çevre Bakanı Imren Aykut'tan olaya el koymasını isteyerek, "Yasalan uygulamayan yöneticiler ne zaman yargılanacak" diye sordular. nan vejandarma bölük komutanlıgın- da iki gün tutulduktan sonra Berga- ma Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan CHP tlçe Başkanı ve Çe\Te Yürüt- me Kurulu Sözeusü Oİrtay Konyar. ÖDP llçe Başkanı Birol Engel ıle Banş Partisi llçe Başkanı Ramazan Tekin"in de aralannda bulunduğu 36 kışi serbest bırakıldı. Tepeköy'ün muhtannın oğullan Cökhan ve Ser- dar Battal ise tutuklandı Serbest bı- rakılan ilçe başkanlan ve köylülere adliye binası önünde bekleyen kala- balık vatandaş topluluğu alkışlı gös- teride bulundu. Bölgede jandarmanın önlemlerinı sürdürdüğü ve öncekı gece Foça'dan ilçeye takviye ekip geldiği öğrenildi. ASUMAJN ABACIOĞLU İZMİR / BERGAMA - Altın ma- deni işletmek ısteyen Eurogold fir- masmın şantıyesini basarak ekipma- nı tahrip ettikleri gerekçesiyle iki gûndür gözaltında rutulan Bergama- lılardan 36'sı serbest bırakılırken iki- si tutuklandı. Danıştay karannın uygulanması istemiyle eylem yapan ve gözaltına alınan Bergamalılar. "Yargı karar- larmıçiğneyerekmadeninçahşbnlma- suıa göz yuman yöneticiler ne zaman yargüanacaklar* sorusunu yönelte- rek yenı Çevre Bakanı tmren Ay- kut'tan olaya el koymasını istediler. Olaylarla ilgili olarak gözaltına alı- Bergama Belediye Başkanı SafaTaş- kın. Devlet Bakanı ve tzmir Mıllet- \ekıli RıfatSerdaroğlu'nunkendisi- ni arayarak köylülerden sakın olma- lannı ıstediğıni belirtti. Taşkın, "Sa- yın Bakan, siyanürlü altın konusu- nun bir hafta içinde çözüme kavuşa- cağını belirterek kendisine güvenme- mizi sövledi" dedi. "Karar uygulansırr Bergama'dakı altın madenınin ka- patılması yönünde ortada bır Danış- tay karan varken, bunu uygulamayan idarecıler değıl de uygulanmasmı is- teyen köylülerin mahkeme önüne çı- kanlması. tepkilere yol açtı. Maden alanına gönderilen siyanür tanklan- nın gelişini engellemeİc amacıyla köy- lülerin protesto eylemi yapmasının ar- dından yaşanan gözaltı ve tutukla- ma olaylan. Bergama"da gergınliği tırmandırdı. Sıyasi partiler, demok- ratik kıtle örgütleri. demekler ve tz- mir Barosu, Danıştay karannın uy- gulanması yönünde girişimlenni sür- dürüyorlar. Köylüler, daha önce böl- geye gelerek kendilerine destek ve- ren. madenin kapatılması yönünde göriiş bildiren ve yeni hükümette ba- kan olarak görev alan milletvekille- ri IşınÇelebi. Rıfat Serdaroğlu'ndan verdikleri sözleri yerine getirmeleri- nı. Çevre Bakanı Imren Aykut'un da tüm işlerinı bır yana bırakarak önce- liği Bergama'ya vermesini istiyor- lar. Gözaltına alınanlar arasında yer alan ÖDP llçe Başkanı Birol Engel. özellikle Vali Kutlu Aktaş'ın "Köy- lü, haklryken haksız duruma düşrü" yönündeki açıklamalanndan sonra jandarma ve polısin yurttaşlara yö- nelik tavnnın sertleştiğini ve köylü- lere baskılann arftığını belirterek "Haklılığımızı yargı karanna karşın mfllki amir tanımnorsa ve hakkımı- n savunmuyorsa, halk kendi haklıb- ğını kendisi savunacak ve koruv acak. Eurogold gidinceye kadar mücadeie devam edecek" diye konuşru Gözaltı olayından sonra bölgede in- celemeler yapan Izmir Barosu'ndan 14 avukat. eski Çevre Bakanı Ziyat- tin Tokarve bakanlık bürokratlannın Danıştay karannı uygulamamakla suç işlediklerini ve görevlerini kötü- ye kullandıklannı vurgulayarak Izmir \'alisı Kutlu Aktaş'ın 'mahkeme ka- rannı adeta tartışmay^ açan ve uygu- lanmasını geciktiren demeçler' ver- mesini son derece yanlış ve üzücü ola- rak nıtelendırdiler. Bölgede durumun son derece ger- gin olduğunu ve yargı karannın ye- rine getirilmemesi nedeniyle yurt- taşlann yönetime olan güveninin sar- sıldığını vurgulayan avukatlar. 'özel- likle kamu yöneticilerinin, yörede ya- şayan ve gözlerinin önünde üışaat ve madencilik faalhetlerinin sürmesi ne- deniv le öfkeleri kabaran \ urttaşlann tepkilerinj çeken demeçkrvermemesi >erindeolacakör" uyansında bulun- dular. Çevre gönüllüleri, Petkim tesislerinin zehirli atıklannı denize bırakmasmı protesto ettiler AKağa'ya Greenpeace çıkarması • Greenpeace üyeleri, Türkiye, Yunanistan ve îspanya'nın Akdeniz'i çöplük gibi kullanarak zehirlediklerini açıkladılar. Türkiye'nin PVC üretiminden vazgeçmesi istendi. OZANYAYMAN ALİAĞA - Greenpeace gönüllüleri dün Alıaga'dakı Petkim tesislerinin zehirli atıklannı deşarj ettıği bölge- ye çıkarma yaparak kırliliği protesto ettiler. Greenpeace Toksik Atık- lar Kampanya Sorumlusu Tolga Temuge. Türkiye, Yu- nanistan ve îspanya'nın Ak- deniz'i çöplük gibi kullandık- lannı belirterek "Bu ekoto- jik suç derhal durdurulma- bdır" dedi. lstanbul'dan dönen Sırius gemısı dün Aliağa yakmla- nnda demirledi. Greenpe- ace'in21 gönüllü eylemcısi şişme botlara bmerek Pet- kim tesıslennin zehirli atık- lannı denize bıraktıgı nokta- ya geldıler. Burada karaya çıkan beş eylemcı kendıleri- ni kayalara zıncırleyerek "Akdeniz'i zehirletnekten vazgeçin" pankartı açtılar. Greenpeace gönüllüleri eylemleriru sürdürürken Pet- kim'e aıt bır gemi kıyıya ya- naşarak eylemcilere tazyik- li su sıkmaya başladı. Gö- nüllüler eylemden vazgeç- meyince bu kez karadan ze- hirli atık su sıkılmay a başlan- dı. Daha sonra eylemlerini bi- tiren gönüllüler şışme bot- larla gemiye döndüler. Greenpeace Toksik Atık- lar Kampanya Sorumlusu Tolga Temuge. banşçıl eyle- me çeşitlı Akdenız ülkele- nnden gönüllülerin katıldı- ğını belirterek şunlan söyle- di: "Greenpeace eylemcileri Avrupa'nın üçüncü biiyük petrokimya kompleksinin toksik atık deşars noktası önünde bir protesto eylemi gerçekkştirdiler. Petkim fab- rikalann ikisinde PVC ve klorhammaddesi üretilmek- tedir. Greenpeace ofisi PVC ile klor üretimi ve bunlann çe\Te ve insan sağlığı üzerin- deki etkUeri> le ilgili bir rapor yayımladı. Iürkiye.Vunanis- tan ve İspanya Akdeniz'i çöp- lük gibi kullanıvor, zehirli- yor. Petkim toksik atıklarla Akdeniz'i zehirlemeye son vermeli, Türkiye PVC üreti- minden vuzgeçmelidir." Geçen mart ayında Pet- kim Alkali ünitesınde çalışan işçilerden saç ömekleri aldık- larını, yapılan incelemede ağır metal olan cıvaya rast- ladıklannı belırten Temuge, "Türkiye Barselona Sözteş- mesi'ni imzalamıştır. Bu söz- leşmeye göre zehirli madde üretmekten derhal vazgeç- melidir. Her gün işlenmekte olan ekolojik suç durdurul- malıdır" diye konuştu. Greenpeace üyeleri kendilerini kayalara zincirlejerek "Akdeniz'i zehiriemekten vazgeçin'" pankartı açtılar. (OZAN YAYN4AN) Türk-Alman iliskileri 'Yurttaşkk yasalan yumuşatılsın' İstanbul Haber Servisi - Almanya'da- ki Türklenn bu ülkeyle bütünleşmelen konusunda hem Türkiye'ye hem de Al- manya'ya önemli yükümlülükler düş- tüğü belirtıldi. Yurttaşlık yasalannın yu- muşatılması ve Türklere daha çok polı- tık hak verilmesi istendi. Konrad Adenauer Vakfı, Türk De- mokrasi Vakfı ve Türkiye Araştırmalar Merkezi'nce ortaklaşadüzenlenen "Al- manvada ve Türkiye'de Yabancüann Karşılaşoğı Sorunlar ve Medyanın Ro- lü" konulu seminer dün Hyatt Regency Oteli'nde başladı. Toplantının açılışın- da konuşan ANAP tstanbul Milletveki- li ve Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Bü- lent Akarcalı. Türk-Alman ilışkilerinin geliştırilmesi gerektığini belirterek Ba- tı îdan. Türkiye'nin ve yeni hükümetin des- teklenmesıni istedi. Akarcalı, Başbakan Mesut Yılmaz'ın Türk Alman ilişkileri- nı iyi bilen ve geliştirmek isteyen bir politikacı olduğunu savunarak şöyle ko- nuştu: "TürkAlman ilişkileri geüştirilmeden Türkne AB ilişkileri de geliştirilemez. Bu tezünize Alman Dışişleri Bakanı Kla- us Kinkel de önce şaşırdı, ama sonra dogruladL Önceki hükümeteyönelikeleş- tiriler haklıdır. fakat bu hükümetin des- teklenmesi gerekir. Bu dönemde Alman- ya ile ilişkiler getişecek ve insan haklan. demokratikleşme ve düşünce özgüriügü konulannda önemli adımlar aülacak, toplumsal huzur sağlanacakbr." TGC Başkanı Nail Güreli de Türkiye ile Al- manyaarasındaki ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkilenn tarihe dayandığını vur- guladı. Güreli, Türk basınının dışa açıl- masında Almanya'nın önemli rolü oldu- ğunu, Türk basınının ilk kez Alman- ya'yla dışa açıldığını söyledi. Güreli. "Medya hem doğrulan ortaya koyarak halkın doğnı bilgi almasını sağlı\or hem de yöneticiler üzerinde bir anlamda de- netim mekanizması gibi çakşıyor" diye konuştu. Türkiye Araştırmalar Merkezi Mü- dürü FamkŞen ise önceki hükümet dö- neminde Almanlann aklına yalnızca ts- lami köktencilik ve yolsuzluklar geldi- gıni. şimdı ise olumlu bir havanın estı- ğıni belirtti. Refah Partisı'nin iktidara gel- mesiyle Almanya ve Türkiye arasında gerginlikdönemınin başladığını belirten Şen. Türkiye'dekı en kalabalık yabancı topluluğunun, kayıtlı 650 bin kişi ile Al- manlar olduğunu söyledi. Bugün sona erecek olan seminerde daha sonra Türk ve Alman gazeteciler ile bilım adamlan çeşitli konularda teb- liğler sundular. AFETLERDEN ZARAR GOREN SIGORTACILAR i, sera etkisi yaratan endüstri değiştiriyor' CEMULUTAŞ Dünya sıgorta endüstrisı, iklim değışık- liklerinden sera etkisi yaratan endüstnyel faaliyetleri sorumlu tuttuğunu ilan etti. Dünyadakı 25 ülkeden 68 büyük sıgor- ta şirketı. iklim degişikliklerine bağlı ola- rak artan doğal felaketlerden. 1996 yılında 21 milyardolarzararettiklerinı açıkladılar. Greenpeace Akdeniz Ofisi Enerjı Kam- panyası Sorumlusu Melda Keskin. sigorta şirketlerinin sadece ABD'dekı fırtına. hor- tum gibi felaketlerden dolayı geçen \ ıl 9 mil- yardolarlık ödeme yapmak zorunda kaldık- lannı bildirdi. Atmosferde sera etkisi yapan ve ozon ta- bakasının delinmesme yol açan karbondi- oksit ve klorofloro karbon gibi gazlar ya- yan endüstriyel faaliyetlenn. iklimde büyük değişiklikleryaptığı bilim çevTelennde ke- sin kabul görürken uluslararası sigorta şir- ketlen de bu tezden yararlanmaya çahşıyor. Melda Keskin, ABD kökenli Emplovers adlı sigorta şırketinm, >aşanan felaketler- deki maddi zarardan endüstriyel faaliyet- lenn sorumluluk payını tespit etmek için dün- yada ilk kez bir iklim bilimci ıstihdam et- meye başladığını bildirdi. Keskin. sıgorta şirketlerinin bırdenbıre çevre duyarlılığı geliştırmelerinın anlayış değışikliğinden değil. çe\re sorunlarından gıderek daha fazlazararetmelenyle ilgili olduğunu söy- ledi. Keskin. sigorta şirketlerinin. Pasifik'te 1989'da Hugo. 1992"de Andrevv ve 1995'te Opal adlı iklim değişıkliklenne bağlı ola- rak büyük yıkımlara yol açan kasırgalann, Atlas Okyanusu kıyılannda da sıklaşmasın- dan sıkmtı duvduklannı dile getirdi. Bırleşmiş Mılletler ÇevTe Programf nın ıklım değişıkl ığıne ılişkm çalışmalan kap- samında •'Sigorta Endüstrisinin Çevresel Sorumluluğu Bildirgesfni imzalayan 68 sıgorta şırketi. çevresel nsk yönetımi ve azaltımında sıgorta endüstnsınin önemli bir rol oynadığmı. ancak aldıklan riskın olanaklannı zorladığını bildirdiler. Nükleer endüstrinın de bu gelişmeleri kendi lehine çe\ ırmeye çalıştığına dikkat çeken Keskin. Fransa'nın etkin gazetelerin- de \e haftalık Avrupa Birliği Yayın Orga- nı European \'oice'a ilanlar vermeye baş- ladıklannı sö\ ledi. Keskin. fosil yakıtlann yarattığı iklim sorunlannın, ondan daha tehlıkeli olan nükleer enerji ile giderile- meyeceğını kaydetti. e-posta : tan @ vol. com. tr ABD'DE nRTINA DİNMEK BtLMİYOR- Sera etkisinin yol açöğı ikJim fela- ketleri dünyayı sarsmaya devam ediyor. Son günlerde Kuzey Amerika'yı etkisi altına alan kötü hava koşullan özellikle ABDdecan ve mal kaybuıa neden olu- yor. Önceki gün Detroit kenti yakınlanru etkileyen şiddetli fırtına ev ve işyerlerin- de geniş hasara yol açtı. Yetkililerin bildirdiğine göre en az 5 kişinin öldüğü fırn- nasırasında devTİlen ağaçlar yaşamı felce uğrattı. (Fotoğraf: REUTERS) SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN İnönü 'İpoteği'L A r\ 'lı yıllann, ilk yansı. Gâvurdağlan arasında ^ \J kaybolmuş, o tenha Bahçe (Adana) ilçesi- nin, Hükümet Konağı'nda görevliyim. Savaş dünya- yı kasıp kavuruyor. Geceyanlan BBC'nin, Mosko- va Radyosu'nun 'Türkçe' yayınlanndan, 'cephe- lerdekı durumu' izliyoruz. Ülkede kıtlık, ağıryoksul- luk, bazı salgın hastalıklar, bu aradatrfüs. 'Resmîgö- revim, MalMüdüriüğü'ne bağlı 'KöyBürosu 'nda, köy- lülere 'biçme ruhsatı' vermek! Yaptığım işi hiç sev- miyorum; 'MİIIÎŞef devletçiliğinin, ne demek oldu- ğunu, pek güzel ifade ediyor da, ondan. Devlet, savaş ortamına tedbirsiz girdiği için, buğ- day stoklarını çabuk tüketmiş, ekmeği kameye bağ- layıp, aydan aya gittikçe küçültmüştür. Nihayet, köy- lünün tarladaki buğdayına el koydu: üretici, evinde yiyecek ekmeği kalmamış da olsa, yaz üzeri, kendi mahsulünün bir kanşını bile, biçip öğütemez! Yok- sul köylüler, bilinmez kaç saat uzaklıktaki köylerin- den, yayan yapıldak, ya da kısa eşekleriyle gelip, bir çuval buğday biçmek için benden izin istiyorlar; bu, son derece ağınma gidiyor. ÇoğumuzMİIIÎŞef 'devletçiliğini', katılımcı vehalk- çı, dolayısıyla 'solcu' sanır: ne münasebet, 1935'ten başlayarak, bu 'devletçilik' gittikçe kapitalist (tota- liter) bir devletçilik'tir, zaten, 30'lu yıllann 'totaliter- lik' furyası içinde, Millî Şef yönetımi, pek belirgin olarak Almanya/ftalya faşist modelini seçmişti: Mü- dafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin çıkış noktası ve gele- cek projeksiyonu hatırlanırsa, müthiş bir 'yozlaşma- dır' bu! Devlet her şeyin üstünde mi? Bilmez değilsiniz ya, 'totaliterfik' istersolcu olsun ister sağcı, Parti ile Devlet'i özdeşleştirir; her iki şekilde de, Devlet, aslında Parti'ye egemendir: III. Reich 'da da böyleydi bu, Stalin'in Rusya'sında da böyle! Ismet Paşa, daha sadece Başvekil iken bi- le, böyle mutlak bir 'totaliteriik' yapmaktaydı... Bu- nu ben söylemiyorum, o yılları Parti'nın 'resmi or- ganı' Ulus gazetesinde başyazar olarak geçirmiş olan, Fâlih Rıfkı söylüyor: "...(ismet Paşa) Parti'nin hükümet işlerine mü- dahalesini, bazen, çok sert önlemiştir. Doğrusu, bu, biraz da ifrat halini almıştı. Meclis denetimi- nin pek zayrf olduğu o devirde, partiyi canlı tut- mak, halk ile kaynaştırmak ve Parti'ye bir nüfuz tanımak lâzımdı. Ismet İnönü, hükümet reisi ve parti umumi reis vekili idi ama, daima hükümet tarafı haklı idi..." (Çankaya, cilt II, s. 473) Ne anlama geliyor bu, hadi çözün! Bana sorarsa- nız, Ismet Paşa devlet bürokrasisini (siyasi toplu- mu), parti bürokrasisinin bile üstünde tutuyor. Hal- kın (sivil toplum'un) esamisini, okuyan yok! Gâzi'nin buna karşı çıkmak istemesine, şimdi şaşacak mı- yız? O Çankaya ya çıkalı, Müdafaa-i Hukuk Ce- miyeti, yâni Halk Fırkası gözlerinin önünde bir bü- rokrasi örgütünedönüştürülüyor; hesapça, 'her şey- de idareyi eline alacak olan halkın' üstünde, bir bürokrasi diktası oluşturuluyordu. Hem de onun adı kullanılarak!.. Hemalde yazmışımdır, bunun dönüm noktası 1935 Kurultayı, Recep Peker tarafindan önerilen tüzük ve program değışikliği! Bu değışiklik, Nazi modeli- ne uygun olarak, parti ile devletin birieşmesini ön- görüyordu; bu arada, 'liberalliğin artık yeryüzünde can vermiş olması 'nın ilânı, 'devletin ve devletçili- ğin' öne geçmesi vs. Anadolu Ihtilâli ve İnkılâ- bı'ndan beri ilk defa olarak, 'milliyetçiliğin' tari- fi değişiyor; eskiden olduğu gibi 'milliyetçilik' artık anti/emperyalist yâni 'tam bağımsızlık' ve 'özgürlük' niteiikleriyte değil, anti/komünist ni- teliğiyle tarif edilmiş oluyordu. Böylece, 'devlet- çiliği', Sovyet 'devletçiliğinden' ayırmış oluyorlar. Gerçekte yönetime hâkim olan yeni ruh, faşistle- rin ve Nazilerin 'devlet kapitalizmi' ruhuydu: 'Siya- si toplum'un -yönetim aygıtının- gittikçe 'büyük sermaye' ile bir 'ortakyaşam/symbiosist' içine girip özdeşleşmesi, neticede memlekete egemen bir 'seçkinler oligarşisi' oluşturması!.. Berbat bir şey değil mi? 'Ne Marksist, ne liberal!..' Hadı bana inanmadınız 1935'teki değişiklikleri şöyle yorumlamış olan, siyaset sosyolojimizin mümtaz adı Tânk Zafer Tunaya'nın söylediklerine ne diyeceksiniz: "...parti kurultayı, liberal devletin can çekişti- ğine kaanidir, bu devletin feodal devleti takiben her yerde çöktüğü tebârüz ettirilerek, devletçi- lik övülmektedir; fakat, liberal devletin yerini, 'sınrf devleti' değil, 'millî devlet' alacaktır, bu ba- kımdan, parti devletçidir. Kuruttay'a nazaran 'va- sat bir devletçilik' Türkiye Cumhuriyeti için za- ruridir, bu manada bir devletçilik, ne kızıl Mark- sistir, ne de liberaldir." ("Türkiye'de Siyasi Parti- ler" s. 571 Istanbul 1952) Her şey ne kadar açık, ne kadar seçik! Farkında- sınız ya, 'ne kızıl Marksist, ne liberaldir' demek, 'faşisttir' demenin, elbette kibarcası! Onun ıçin- dir ki, hanidir bunu bilırim, bunu söylerim: Halk Fır- kası'nm 7n/c//âpç/'devamı olmak niyetindeki 'mer- kezsol', mutlaka 1935 öncesine, hatta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yıllanna bağlanmak, yeni tezleri- ni o esaslar üzerinden geliştirmek zorundadır; bu da ancak, 'hareketi' Ismet Paşa 'ipoteğinden' kur- tarmakla mümkün olabilir; zaten halkımız. bunu, 1946 seçimlerinden bu yana. herseçimde attını ka- lın kalın çizerek belli ediyor, yine de 'ilerici' geçinen aydınlanmıza bir türlü anlatamıyor: Ayıptır söylemesi; belki de çıkarlannı, öyle bir 'seç- kinler oligarşisi'nde gördükleri için, anlamak is- temiyorlar. Olamaz mı? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear