10 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1TEMMUZ1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 47. Venedik Bienali kapsamındaki 'Modernlikler ve Bellekler' sergisinde Türkiye de yer aldı Saııat dünyasmm 'azmhkları'AHUANTMEN YENEDİK- Bu yılki Venedik Biena- li çerçevesinde düzerüenen "Modern- Bkler ve Beflekler" sergisi, sanat dün- yasmın "azınlıklannı' bir araya getirdi. Pakistan, Fas, Mali, Cezayir, Sudan, Endonezya. Mısır, Malezya ve Türki- ye'den 13 sanatçının katıldığı sergi, bu ülkelerde çağdaş sanat üretildiğinden bile habersiz olan pek çok sanat izleyi- cisine yeni bir pencere açtı: Gelenek- selin siizgecinden geçen ve her ülkenin kendi çapında yaşadığı 'modernizm'in etkısini hissettiren sanat yapitlannda, ülkelerin sanatsal, toplumsal ve hatta polıtik durumlanna, sanatçılannın ise bireysel varlık sorunlanna ilişkin ipuç- lan olcunuyordu. Söz konusu ülke'.erin yanı sıra Avru- pa'nın çeşitli başkentlerinde sergilen- mesı beklenen "Modernlikler ve Bd- leklerT 'in, yirminci yüzyılın son çeyre- ğinde ötekileri anımsayan Batı'nın en köklü sanat etkinliği olan Venedik Bi- enali 'nde açıhşını yapıyor olması, sa- nat dünyasında artık yeni gruplaşmala- nn söz konusu olabileceğini tüm dün- yaya duyuruyor. Serginin altbaşlığı, "İslam ülkelerin- den yeni sanat yapıtlan." Dokuz ülke- nin lcüratörlerinin bir araya gelerek bu başlık altmda sanatçilannı toplaması, doğrusu "sanatsal bir D-8" düşüncesi- ni akla getirmiyor değil ama, ötekile- rin bu birlıkteliğinde, sanat dünyasın- da genelde olduğu gıbi yine Batı'nın arabulucuğu söz konusu. Sergi, Roc- kefeller Vakfi'nın önderliğinde gerçek- leştıriliyor ^.Modernlikler ve Bellekler". sergi küratörlerinden Pakistanlı Hasan-Ud- din Khan'ın da belirttiğı gibi sanat ara- cılığıyla söz konusu toplumlann geç- mişine değil, bugününe değiniyor ve bu toplumlann gelecekteki olası yöne- lımlerini ortaya koyuyor. Temel mese- le, Müslüman toplumlarda çeşitli deği- şitnlerin nasıl yasandığı... Söz konusu ülkelerden en *yeni' üretimi seçerek ürkiye'yi tnci Eviner ile Serhat Kiraz'ın temsil ettiği 'Modernlikler ve Bellekler' sergisinde Pakistan, Fas, Mali, Cezayir, Sudan, Endonezya, Mısır ve Malezya'dan toplam 13 sanatçı bir araya geldi. Rockefeller Vakfi'nın düzenlediği sergi, söz konusu ülkelerin bazı ortak toplumsal ve sanatsal sorunlannın tartışıldığı bir platform oluşturdu. Sergide yer alan sanatçüardan Pakistanlı SiKat Aziz île Türkiye'den tnci Eviner'in (sağda) yapıdan- sergiye getiren küratörlerin belirlediği sanatçılar, resim, heykel ve enstalas- yonlar aracılığıyla (Venedik Biena- li'nde video enstalasyonlardan geçil- mezken bu sergide tek bir tane olma- ması ilginç) çağdaşhk-geleneksellik, kadın-erkek, doğa-teknoloji gibi konu- lara değiniyorlar. Kimisi geleneksel malzemeler kulla- narak kökenlerine göndermelerde bu- lunuyor. Bellek yaratmak, yine sanat- çılara düşüyor. Tıpkı Türkiye gibi bel- leksizlik sorunu yaşayan ülkeleri bir araya getiren serginin başlığındaki "bellek" bu duruma isaret ederken "modenüikler", bu toplumlann kendi içinde yaşadıklan bazı ileriye dönük atılımlann yanı sıra, bizce Batı'ylaolan etkileşımlerinden kaynaklanan etkıle- nimlerini ortaya koyuyor. Sergide yer alan sanatcılann özgeçmişlerine baktı- ğırruzda, hemen hemen hepsınin bir Batı sanat kurumunun diplomasına sa- hıp olduğunu görüyoruz. Venedik'te Zenobio Enstitüsü'nde bienal süresin- ce açık kalacak sergide, Pakistanlı res- samlar Zahoor ul Akhlaq ve Sflvat Az- iz büyük boyutlu tuvallerinde geçmiş ile bugün arasındaki karşıtlıklar üze- rinde duruyorlar. Kadının tslam top- lumlarındaki konumuna da değinen Silvat Aziz, kadın çıplaklığı ve kara çarşaf imgelerinden yararlanarak erkek egemen lslam toplumlannda kadının yaşadığı baskılan gözler önüne seriyor. Endonezya'dan Anusapati'nin ahsap heykelleri, köy yaşantısının gündelik nesnelerinin yeniden anlamlandınlma- sı üzerine kurulu. Fas'tan Farid Belka- bia ile Türkiye'den tnci Eviner, farklı yaklaşımlarla bellek meselesine deği- niyorlar: Derinin bir bellek deposu ola- rak konumunu irdeliyor ve bir malze- me olarak olanaklannı araştınyorlar. Sonuç ve göndermeler ise birbirinden alabildiğine değişik. Sergiye Türkiye'den katilan öteki sa- natçı Serhat Kiraz ise farklı kültûr ve inançlarda 'Sıfir'm anlamını sorgula- yan enstalasyonuyla izleyiciye evrensel bir mesaj veriyor. Mali'den Abdoulaye Konate ile Ce- zayir 'den Rachid Korakhi gerek mal- zeme gerekse kavramsal olarak ülkele- rinin geleneklerinden yola çıkan işler sergılerken Sudan'dan Hassan Mtısa ile Malezya'dan Zulkifli Yusoff, kendi top- lumlannın Batı kültürüyle olan etkile- şimlerini ortaya seren yapıtlanyla yer aldılar sergide. Mısır'dan Adel el-Si- wi'nin teması kimlikti. Endonezya'dan Setiawan Sabana ile Hendrawan Ri- yanto ise insan ve doğayı konu almış- lardı Serginin Türkiye küratörü Beral Madra, "tslam, sergide valnızca bir din olarak değil, bir yaşam biçimi, bir kül- tür - modernJeşmis, bir küttûr - olarak gündeme getiriliyor. Bu ülkelerde yaşa- yan insanlann çoğunluğunu Müslü- manlar oluşturuyor. Onlann modern- leşmiş kültürünün, en iyi biçimde çağ- daş sanat üretimiyle gösterilebileceği dttşüncesi üzerine yapüan 3-4 yılhk ça- lışmalardan bu sergi doğdu" diyor. "Modernlikler ve Bellekler" sergisi, dünyada yaşanan değişimlere ayak uy- durmak için çaba harcayan ama geçmi- şinin ağırlığından ancak yavaş yavaş sıynlabilen bazı ülkelerin, bir tür "çağ- daş vttrin" oluşturma çabası olarak gö- rülebilir. Bu vitrini kurarken, batı aracılığıyla da olsa 'ötekileri' biraraya getiren sergi, bazı ortak toplumsal ve sanatsal sorunlan karşılaştırma ve tartışma platformu oluşturuyor. 50 iilke katılıyor Yazarlar 'Dünya Banşı için * örgütleniyor Kültür Servisi- Dünyanın bırçok yerinde patlak veren savaşlar, bunu yapıtlanna malzeme olarak kullanan yazarlan da rahatsız ediyor. Dünya yazarlan 'Dünya Banşı İçin Edebiyat Federasyonu' çatısı altında birleşiyor. Nisanda yapılan 'Asyah Yazarlar Konferansı'nda ortaya atılan federasyon kurma düşüncesi geçen günlerde Washıngton'da gerçekleştirilen 'Batılı Yazarlar Konferansı'nda biraraya gelen yazarlar tarafından da kabul edildi. Washington Times dergisinin de öncülük ettiği girişim. "Dünya Banşı için Edebiyat Federasyonu" adı altında 50 ünlü yazar ve düşün adamının onayı ile resmen kuruldu. 50 ülkede birer yazar tarafmdan temsil edilen federasyonun Türkiye temsilciliğini çevirmen Nevzat Erkmen üstlendi. Dünya üzerindeki yerel kültürleri korumak ve tanıtmak için çahşmalar yapacak olan federasyon, bu amaçla çeşitli etkinlikler ve projeler gerçekleştirecek. Erkekler ve kadınlar arasında erdem ve karakter ideallerini, aileler ve toplumlar arasında banş ve uyumu geliştirici edebi yazınbilimcilerin ve uzmanlann konferans ve toplantılannı düzenlemek, onlann sponsorluğunu yapmak ve kültürün her aşamasında, dünyanın farklı kültürleri arasında uyumun arttınlmasına yönelik eğitim programlannı ve edebi konferanslannı teşvik etmek, federasyonun gerçekleştirmeyi planladığı etkinlikler arasında yer ahyor. Dünya Banşı İçin Edebiyat Federasyonu'nun Türkiye temsilciliğini üstlenen Nevzat Erkmen, malzemesi insan ve insana dair her şey olan yazarlann, dünyada yaşanan olaylara en duyarlı insanlar olduğunu belirterek, "Yazarlar, tarihin her döneminde meydana gelen savaş ve çatışmalara tepki göstermişlerdir" dedi. Federasyonun tanınmayan kültürlerin yazın ürünlerini çevirerek basacagını, çocuklara yönelik kitaplar yayımlayacağını ve edebiyatla ilgili projeiere imza atacağını belirten Erkmen, Türk yazarlannı da federasyona katılmaya çağırdı. Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu Be'er'in 'Makomshehu' adlı eserini sergiledi Adımkm kowdqyankoreogntfRANA EVCtM O'BRIEN ^ Bu yıl Uluslararası lstanbul Müzık Fes- tivali'nde dans sanatını bir tek Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu temsil etti. Yaptj- ğı iki gösteri ile tstanbullu dans izleyicisın- den büyük alkış alan bu topluluk, 1970 yı- lında Israil'deki Kibbutz Hareketı'nin bir parçası olarak kurulmuştu. Kibbutzlar, baş- langıçta üretımın ve tüketimın paylaşıldı- ğı çiftlikler şeklindeydiler. tkinci Dünya Savaşı'nı atlatmayı başarmış Yahudilerin büyük bir çoğunluğu Kibbutzlara yerleşti- ler ve 1948'de yer alan birinci tsrail-Arap savaşında lsrailliler'in kendilerini savun- masında büyük bir rol oynadılar. Kibbutz- lar, bir tanmsal kooperatif hareket olarak başlamıştı. Zaman içinde nitelik değiştire- rek kapitalist bir yapıya dönüşmüş olsa da Kibbutz Hareketi'nin özündeki toplumsal kavramlar günümüzde de geçerliliğini ko- rumaktadır. Dolayısıyla, Kibbutz Çağdaş Dans Top- luluğu, toplumsal hedefleri iddıalı, eğitime büyük önem veren, işbölümünü ve toplum- sal değerleri paylaşarak tüketmeyi vurgu- layan oldukça idealist idealler içinde yoğ- rulmuş bir topluluk. Bayan YehudJth Ar- non, bu topluluğu kurmadan önce, tkinci Dünya Savaşı'nda Yahudi Soykınmı'nı ya- şamış, daha sonra Macaristan'da tanınmış koreograf Kurt Jooss'un bir öğrencisiyle dans çalışmaya başlamış, Londra Çağdaş Dans Tiyatrosu ve Okulu'nda Rambert Ba- lesi'nde ve Maurice Bejart'ın okulunda ça- lışmalannı sürdürmüş. Ga'ton'da bir dans merkezinin kurulması üzenne oraya gide- rek Kibbutz Hareketi'nin içinde dansa da önem verilmesi için çalışmalara başlamış. Sonuç olarak lstanbul "da ayakta alkışlanan bu gösteriler, koreograf Rami Be'er'in ba- şansı kadar Yehudith Arnon'un kararlı ve mücadeleci kişiliğinin de ürünüydü. Çokiyi eğhilmiş dansçılar Toplam 70 dakika hiç arahksız süren "Makomshehu" (Zaman İçinde Bir Yer), birbirinden atik, esnek ve kondisyonlu on- beş dansçıdan oluşan kadro için göz kırp- nrmayacak bir konsantrasyon ve dikkat ge- rektiriyordu. Buna rağmen dansçılar, gös- oplam 70 dakika hiç arahksız süren 'Makomshehu' birbirinden atik, esnik ve kondisyonlu 15 dansçıdan oluşan kadro için göz kırptırmayacak bir konsantrasyon ve dikkat gerektiriyordu. Be'er, topluluğu için yüreğinden dökülen görsel öğeler ve devinimleri kovalarcasına yüklü bir eser sahnelemişti. terinin selam kısmına gelinceye kadar ne- fes nefese kaldıklannı ve ayakta zor dura- cak hale geldiklerini asla hissettirmediler. Be'er'in kullandığı hareket ve beden dilin- de çok iyi eğıtilmış dansçılara gereksınim duyuldugu hemen göze çarpıyordu. Klasık balenın kontrolü. sıçramalan ve modern dansm akışkan devinimlen, keskin düşüş- leri, aletli cimnastiğin ve atletizmin çevik- liği ve cesarehyle bırleştirilmişti. Kısaca- sı, Kibbutz dansçılannın bale ve modern dansm yanı sıra ciddi beden geliştirme ve atletizm idmanlan da yaptığı belli oluyor- du. Bunun Kibbutz toplumunun sağlıklı kişilikleri güçlü bedenlerle yetişrirme ülkü- süyle de ilgili olduğunu düşünebiliriz. Koreografıyi, sahne ve ışıkdüzenini bir- likte gerçekJeştirmiş olan Be'er, sahneyi çeşitli düzeylere bölmüştü. Arkada iki kat- tan oluşan çelik barlarla inşa edilmiş bir ya- pı, önde ise AKM'nin geniş sahnesinin ka- pasitesini tam kıvamıyla kullanan büyük bir alan vardı. Dansçılar, zaman zaman bu üç bölümde. üç ayn koreografiyi aynı an- da sergiliyorlardı. Sanki koreograf Be'er, Alex Gaude tarafmdan hazırlanmış müzik kolajuu kullanmaya doyamamış, yüreğin- den geçen adımlann çoğunu eserine sığdı- rabilmek için aynı müzık üzerine tekrar tekrar koreografi yapmış, sonra da bunla- n sahnenin çeşitli düzeylerine serpiştirmiş- ti. Koreografide ûç farktı tavır "Makomshehu"ya anlatım ve görüntü zengınliği katan bir başka öğe de kullanı- lan küçük kutu-sandıkçıklardı. Koreogra- fi boyunca dansçılanna birer yapı işçisi gi- bi bu sandıklan yan yana ve üst üste dizdi- rerek duvarlar, sütunlar, sıralar oluşturan ve bunlan aynı hızla kaldırtan koreograf, ko- reografıye sürekli dinamik ve sahne düze- ni kazandırmıştı. Bunun yanı sıra hızla dü- şen bir dansçıyla aynı anda bir sütun yıkı- lıyor, ya da bir dansçı hızla öne atlarken bir duvar öne doğru patlıyor, adeta duvarlar dansçılarla birlikte dans ediyordu. Bazen de bir dansçı bu kutulardan binnı köşesııv den tutarak çevirmeye başlıyor, böylece aksesuar dönen bir dansçı gibi estetik bir görüntü sergiliyordu. Be'er'in koreografisinde üç farklı tavır kullanılmıştı. Birincisi en başlangıçta ve en sonda da olduğu gibi yan karanhk, ya- vaş ve melankolik; ikincisi patlamalar, sıç- ramalar ve koşuşturmalarla yüklü dinamik; üçüncüsü ise bir ordu düzenini yansıtan tek düze ölçülü tekrarlara dayalı yapıydı. Bu bölümlerden birinden diğerine geçişler ki- mi zaman sahnenin karanlığa gömülme- siyle, kimi zaman keskin bir düdük sesiy- le oluyordu. Hangi hareket ışık ve ses to- nu kullanılıyor olursa olsun eser boyunca bir inşaat hali. sürekli bir yapım yıkım ça- lışması sürüyordu. Özellikle müziğin yük- seldiği ve patladığı anlarda ise İsrail toplu- munun vazgeçilmez bir parçası haline gel- miş olan savaş teması yansıtıhyordu. De- korun çelik sütunlan üzerine asılan, çar- pan, firlayan ve takılı kalan dansçılar smır- lar, tutsaklık ve kısıthlık imgelerini, birbi- ri üzerine yığılmış hareketlerle minimaliz- min karşıtı maksimalizmi yakalamaya ça- hşınruşçasma sergiliyorlardı. a Makomsbehu"da yüz ifadelen ve teat- ral bir anlatım yalnızca bir dansçıda kulla- nılmıştı. Ne yazık ki dansçılann isimleri programda yer almadığı için ismini bileme- diğimiz bu sanatçı, yaşının diğer sanatçı- lardan ileri olmasına rağmen nitelikli de- neyimini hissettiriyor, eserde bireysel an- latım kullanan başlıca sanatçı olarak göze batıyordu. Be'er, bu dansçı için yaptığı koreogra- filerde, hicivli ve eleştirel bir anlatım kul- lanıyordu. Diğer solo veya ikili dans eden dansçılarda, anlatım ya pelerin gibi bir ak- sesuarla tamamlanıyor ya da yüzün katıl- madığı, yalın dinamizm veya durağanlık- la ifade oluşturuluyordu. Bu solo ve ikili danslara tezat olarak, grubun egemen ol- duğu bölümlerde son derece uyumlu bir düzenle, birörnek adımlarla oya gibi işlen- miş çizgiler de vardı. Kısacası Be'er, Kib- butz Çağdaş Dans Topluluğu için yüreğin- den dökülen görsel ögeler ve devinimleri kovalarcasına yüklü bir eser sahnelemişti. Kitabın da 'şipşakçısı 9 var arbk... GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Dılediğınız kitabı bulmakta güçlük mü çeki- yorsunuz? Artık bunun da bir çö- zümü var. Kitabevlerinden çok satan kitaplara yaşam hakkı ta- nınması, diğerlerinin bulunmaz hale gelmesi, kitapse\erler için can sıkıcı bir sorundur. Şimdi "Print On Demand" adlı bjr sipa- riş sistemi. Internet aracılığıyla okurlann hizmetine sokuldu. Gü- nümüzdeki gelişmiş fotokopi tek- niğinın yardımıyla tnternet ara- cılığı ile ulaşan siparişler yerine getiriliyor. Yani, müşteri bekler- ken kitabı hazırlanıyor... Söz ko- nusu gelişmiş fotokopi makinele- rinin değeri halen oldukça yüksek olduğu için böyle birkaç adet ço- ğaltılan kitaplann fıyatı da. kita- bevindekinden pek ucuz değil. Is- veç'te Mare Balticum adı altında tntemefteki sayfada halen 3 ya- zann 10 kitabını ısmarlama ola- nağı var. tsveç Yazarlar Birli- ği 'nın önceki genel başkanı Prter Curman. bunlardan biri. Cur- man'm bir şiir kitabının Türkçe- si de bulunuyor ve kısa süre için- de 20 adedi istenmiş ve gönderil- miş bile. Peter Curman, bu girişi- min en önemli yanının kitaplann bulunabilir olması olduğunu vur- guluyor: "Yayınevlerinin pek kazanç getirici olarak degerlendirme- Peter Curman dikleri için yayımlamaya yanaş- madıkları yapıtlar, bu sistem sayesinde okura ulaşabilecek. Ayrıca, yaşadığı ülkenin dilin- de yazmayan yazarlar da ken- di dillerindeki okurlara ulaşa- bilecekler. Benim Türkçe kita- bı m 20 adet ısmariandı; ısmar- layanlar arasında hem özel Id- şiler vardı hem de kütüphane- ler." Yayıncılann pek hoşlanmadık- lan Print On Demand sistemin- den kitabevlennin de yararlanabi- leceğini belirten Curman, ilgigö- ren kitabı mahzeninde, kitabevi- nin bir köşesinde "şipşak" bası- vereceklerini söylüyor. Bu girişimi Peter Curman'la birlikte Isveç'in en tanınmış ya- zarlanndan Jan Myrdal ve çağdaş ozanlanndan Lars Forsefl başlat- tı. Gelen tepkilerin önemli bir bö- lümü olumlu. Peter Curman şöyle diyor- "Biz bu girişimi bir tar- tışmayı başlatmak için yaptık. Yazaıiardan, kütüphanelerden ve kurumlardan son derece olumlu yankılar aldık. Ne var ki yayıncılar pek hoşnut kalma- dılar. Ben de en iyi dostlarım- dan birini kaybettim. 1965'ten beri benim yayıncım olan Per Gedin'le aram açıldı. Yayıncı- lar, bu şekilde onlan devre dışı bırakmayı amaçladığımız gö- rüşündeler. Biz öyle düşünmü- yoruz. tyi yayıncılara her za- man gereksinme olacakbr. Yi- ne, malzemeyi gözden geçiren, redakte eden birileri olacak. A- ma artık piyasada bulunama- yan yapıtlan okura kazandır- mak için bu eşsiz bir olanak..." Kuyrukluyıldız Altında' Bursa turnesinde • Kültür Servisi - Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Kaynanam Nasıl Kudurdu" ve "Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç" adlı romanlanndan Güner Sümer tarafından oyunlaştınlarak Savaş Dınçel tarafından sahneye konulan "Kuyrukluyıldız Altında" adlı müzıkal oyunu. Bursa Kültür ve Sanat Vakfi'nın davetlisı olarak 5 temmuzda Bursa seyircisine bir günlüğüne perde açacak. Bursa Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenecek olan "Kuyrukluyıldız Altında7 ", 1910'lu yıllarda dünyaya çarpacağı söylenen Halley kuyrukluyıldızının lstanbul sokaklanndaki çalkantılannı komik bir şekilde konu alıyor. Müziğini Melih Kibar'ın, dekorunu Atıl Yalkut'un. kostümünü Canan Göknil'in, dramaturgluğunu Zuhal Ergen'in, şarkı sözlerini Savaş Dinçel'ın, koreografisini Eflal Gülbudak'ın ve ışık tasanmını da Murat tşçi'nin yaptığı "Kuyrukluyıldız Altında" müzikalinde şu oyuncular rol alıyor: HaJe Akınlı, Levent Üzümcü, Yıldıray Şahinler, Kerem Yılmazer, Binnur Uyar, Uğur Kıvılcım, Derya Kurtuluş, Güneş Han, Şehnaz Bölen. Mahperi Mertoğlu, Bilge Zobu, Erkan Sever, Gürol Güngör. Murat Garipağaoğlu, Ergün Işıldar, Aziz Sarvan. Sibel Seyhan ve Berat Yenilmez. l 0smanlı kültüpü ve gündelik yaşam' • Kültür Servisi - Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı tarafından Suraiya Faroghı'nin "Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam" (Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla) başlıklı kitabı yayımlandı. Yazar, yeni kitabında. Osmanlılann gündelik yaşamlannı, zaman, mekân ve güzellik kavramlannı, yemek ve sohbet kültürlerini, iletişim ağlannı irdeliyor; o çağlann Osmanlı toplumuna alışılmışın dışında bir yöntemle bakıyor. Festiyaöere 25. yılında Ilk giin zarfı' • Kültür Servisi - Bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutlayan lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen lstanbul Festıvalleri Türk filatelı tarihine de bir ilkle geçti. lstanbul Festivallerinin 25. yılı nedeniyle grafık sanatçısı Bülent Erkmen tarafından hazırlanan ve satışa sunulan 'ilk gün' zarflannda yer alan pullar aynı zamanda Türk filateli tarihinin ilk kare pulu olma özelliğini taşıyor. T.C. Ulaştırma Bakanlığı ve Posta Işletmesi Genel Müdürlüğü'nün katkılanyla hazırlanan ilk gün zarflan postanelerden ve festival gişelerinden alınabilir. Genç Etkinlik lll'ün teması Kaos' • Kültür Servisi - Uluslararası Plastik Sanatlar Demeği'nce (UPSD) 4-13 temmuz tarihleri arasında TÜYAP'ta gerçekleştirilecek olan ve bu yılki teması "KAOS" olarak belirlenen Genç Etkinlik IH'e, Yeşim Ağaoğlu "Şairin Odası (Kaosu)" adlı çalışmasıyla katılıyor. Şair çalışmasında öncelikle kendi kişisel deneyimlerinden yola çıkarak bugüne dek kendisine ve birçok genç şaire sıklıkla yöneltildiğini sandığı, sanatsal içerikten uzak ve doğal bir ironı taşıyan soru ve yorumlara yer veriyor. Edebiyatçılar Derneği'nin yeni başkanı Ali Cengizkan • Kültür Servisi - Edebiyatçılar Derneği Başkanlığı'na Ali Cengizkan seçildi. Edebiyatçılar Derneği'nin 5. Olağan Genel Kurulu, Yeni Sahne'de yapıldı. Genel kuruldaki seçimler sonucunda, Ali Cengizkan Başkanlığa seçilirken, başkan yardımcılığına Abdülkadir Budak. genel sekreterliğe Ali Balkız, genel sekreter Yardımcılığına Zerrin Taşpınar. genel saymanlığa ise Gülay Güner getınldi. Dernegin yönetim kurulu ise şu isimlerden oluştu: Ahmet Ozer, Alaattin Topçu, Ali Püsküllüoğlu, Cengiz Bektaş, Cezmi Ersöz, Emin Özdemir, Feride Çiçekoğlu, Hasan Ali Toptaş, Hüseyin Atabaş. Mert Başat, Kenan Sanalioğlu, Mahzun Doğan, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Metin Demirtaş, Neşe Karel. Öner Ünalan, Ramis Dara ve Veysel Çolak. Yıldız Mollov'un pesim sergisi • Kültür Servisi - Yıldız Mollov 'un resim sergisi 8 temmuz salı gününe kadar Enka Rönesans Galeri Bar'da izlenebilir. 1953 yılında Sofya'da dünyaya gelen Mollov, 1971 yılında Tatbiki Sanatlar Lisesi'nden sonra 1979'da Sofya İnce Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Sanatçı, 1980-90 arasında Bulgaristan'da, bu tarihten sonra da Paris'te resim, illüstrasyon, heykellıraşlık, sinetik sanat, iç mimari, dizayn. oymacılık, tiyatro dekorasyonu gibi çok çeşitli dallarda yapıtlar üretti. Mollov aynca 1992'de Paris Milletlerarası lcatlar Yanşması'nda Gümüş Madalya, 1994'te Bulgaristan Tryavna Milletlerarası Heykeltıraşlık Yanşması'nda Altm Madalya, 1995'te Chambre desMetiers de Val de Marne Tatbiki Sanatlar Sergisi'nde Altın Madalya kazandı 25.ULUSLARARASI İSTANBUL MUZİK FESTİVAL) BLGUN • Atatürk Kültür Merkezi Aziz Nesin Sahnesi'nde saat 19.00'da Berlınlı Çağdaş bestecilerle söyleşi ve konser, Aya trini müzesi'nde saat 19.00'da BBC Sen- foni Orkestrası ve Korosu yer alıyor. YARIN • Atatürk Kültür Merkezi Aziz Nesin Sahnesi'nde saat 19.00'da Berlinli çağdaş bestecilerle söyleşi ve konser, Aya trini müzesi'nde saat 19.00'da BBC Sen- foni Orkestrası ve Korosu izlenebilir..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear