25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ 10 DIŞ HABERLER ABD'üen yeni tip nüMeer bomba • NEVVYORK(AA)- ABD'nin hıdrojen bombalannm yeniden dızayn edilmiş şekli olan yeni tıp bır niikleer bomba geliştirdıği veB-61 adı verilen bombanın ABD tarafindan "serkeş devletler" (rogue states) ilan edilen ülkelere karşı kullanılacağı bildirildi. New York Tımes gazetesi. Pentagon kaynaklanna dayanarak bınnci sayfadan verdıği haberde, soğuk savaşın sona ermesinden bu yana ılk kez geliştirilen yeni sılahın yeraliında ınşa edilen fabrika \e laboratuvar benzeri tesıslerin yanı sıra koruganlann ımhasında kullanılacağını açıkladı. Uupiye sının yakında açılabilip' • BAĞDAT(AA)-Irak. Suriye ile olan sınınn yakında tıcaret amacıyla açılabileceğini açıkladı. Irak Tıcaret Bakanı Muhammed Mehdi Saleh, düzenlediği basın toplantısında, Iraklı bir heyetin Suriye ile tıcaret anlaşması imzalamak üzere yakında Şam'a gidebileceğini belirtti. Fılistin'de yeni bir örgiit • Kl DÜS (AA) - Batı Şeria'da öncekı gün Israillilere toprak satan bir Filıstinlinın öldürülmesi olayımn sorumluluğunu. adı ilk kez duyulan "Kutsal Toprağm Koruyuculan" adındaki bır grup üstlendı. Fılıstın "El-Hayat el- Cedıde" gazetesinin habenne göre, Arapça konuşan bır kişi gazeteyi arayarak "Kutsal Toprağın Koruyuculan Grubu"nun, tsraillilere toprak sattığı için Ali Muhammed Cumhur'u, Batı Şena'ın Ramallah kenti yakınlannda öldürdüğünü söyledi. Rum eşcinsellep destek apıyop • LEFKOŞA (AA) - Kıbns Rum kesımınde. eşcinselliğın suç olmaktan çıkanlmasını öngören yasanın bir an önce çıkması ıçin Rum eşcinseller. tnternet aracılığıyla kendilerine destek anyor. Internet aracılığıyla Rum eşcinsellere destek veren çeşitli ülkelerdeki eşcinseller, yasagın kaldınlmaması halmde bir daha Rum kesimine gitmeyeceklerinı bildirdiler. Çin'de maden patlaması: 50 ölü • PEKİN(AA)-Çın'in Liaonmg eyaletinde bir kömür madeninde meydana gelen patlamada yaklaşık 50 madencinin öldüğü bildirildi. Liaoning Daily gazetesi. eyaletteki Fushun kentinde bulunan kömür madeninde olay anında 68 kişınin bulunduğunu \e patlamadan sonra yüzeye yaklaşık 50 kişinin cesedinın çıkanldığını belirtti. Çevreciler, "21. yüzyıl ya çevre yüzyılı olacak ya da bizler artık var olmayacağız" diyerek uyanyor: Şimdi uyanmazsan hep uyuyacaksın• Yüzyılın bilançosu: 1.5 milyar insan hava kirliliği kurbanı. 1 milyar kişi içilebilir sudan yoksun. Dünya nüfiısunun yüzde 25'ini oluşturan gelişmiş ülkeler, atıklann yüzde 75'ini üretiyor. Dünyada su seviyesi giderek düşüyor. Her gün 150 canh türü yok oluyor. Dış Haberier Servisi - "21. yüzyıl ya 'çev- re yüzyıir olacak ya da bizler artık \ar ol- mavacağız.'* Hırçın hatta yobaz diye tanım- lanabilecek bazı çevreciler. dünyanın sonu- nun yaklaşmakta olduğunu söylüyorlar. Bel- kı bıraz abartıyorlar. Ancak onlann bu gö- rüşü. "Yaşlı kıtaya bir şey olmaz" dey ip, ön- lemler almayı göz ardı eden ıyimserlerin gö- rüşünden çok daha az tehlikeli değıl mi? Fransa'da yayımlanan haftaiık Courner Intemational dergisi son sayısında çevre ko- nusuna geniş yer verdi. Yerkürenin gerek nüfus yogunluğu. gerek kirlenme, gerekse doğanın tahribatı açısından içinde bulundu- ğu durumu gözler önüne seren dergi. hükü- metlerın bu konuda neleri "\apmadiklan- nı" da ortaya koydu. Rio de Janeıro'da ya- pılan "Çevre ve Kalkınma* konulu ulusla- rarası konferansın üzerinden tam beş yıl geç- tı. Rıo soluksuz kaldı. Tabii Rio ile birlikte tüm dünya da. Ülke liderleri önümüzdekı gün- lerde bu kez New York'ta bır araya gelecek- ler. Dünyaya nefes aldırabilme yolunda ne kadar ilerlediklenne ya da ne kadar gerile- dıklenne bakacaklar. 20. yüzyılın son günlennin bilançosu ise şu: Hava kirliliği yüzünden sağlıklan tehli- keye düşen 1.5 milyar ınsan. İçilebilir sudan yoksun 1 milyar kişi. Dünya nüfiısunun yüz- de 25"inden azını oluşturan gelişmiş ülke- lenn dünya tüketiminin yüzde 75"ini gerçek- leştırmelen ve atıklann yüzde 75"inin bu ülkelertarafından oluşrurulması Bunun ya- nı sıra 5 kıtada su seviyelerinin giderek azal- ması, her gün 150 tür canlı neslinın yok ol- ması. Ve çevre konusu yüzünden ülkeler Umursamazlık ekofaşizmi doğurdu Ekolojınin uzun süreli tahribatı bir çe- şit "ekofaşizm'*in doğmasına neden oldu. Ekofaşıst akımın temsilcileri. "Çevre- sel tahribatı \e kaçmılmaz sonumuzu ön- leyici tedbirler hızla alınıp uygulanıyor mu" diye soruy orlar. Buna yanıtın ıse be- lirsiz olduğunu belirtiyorlar. Zıra hem ın- sanlann edindikleri çevresel tahribata yol açan alışkanlıklar dizisi çok kabank ve bundan vazgeçmek haylı zor hem de hü- kümetlerin çıkarcı politıkalan bu önlem- lerin alınmasını güçleştiriyor. Ekofaşist- lerintemel doktnni kolektifbiracil durum hissiyatı ile hükümetler düzeyinde çevre konusundakalıcı önlemlerinahnması. Di- ğer bir deyişle dünya çıkarlan adına, halk- lara v e kişilere kendi başlanna asla uygu- layamayacaklan bir disıplini benimset- mek. Ekofaşistler, komünıst Çin'in nüfu- su kontrol altına almak amacıyla 'tek ço- cuk' politikasını. öne sürdükleri teze do- laylı bir ömek olarak gösteriyorlar. Doğayı kuruttukça birbirimiziyiyeceğizÖnlem alınmadığı takdırde çevre konusunda- kı anlaşmazlıklann büyük savaşlara yol açma riskinı artık askerler bıle kabul ediyor. Yakın bir gelecekte bütün güvenlık politikalarının çevre olgusu üzenne kurulacağı düşüncesı yavaş yavaş sıyasetin içinde kendıne sağlam bir yer edinme- ye başladı. NATO'nun çevre sorunlan ile potansiyel sa- vaşlar arasındaki bağlantılan değerlendiren ça- hşmalara malı destek verdiğı bilinıyor. Bunun ya- nı sıra Pentagon ve CIAnın "ekoloji-gmenlik" konulannda peş peşe deklarasyonlar yayımladı- ğı bıliniyor. Kanada'da Toronto Üniversitesi'nde ekoloji konusunda büyük bir araştırma yürüten Thomas Homer- Dixon. gelişmekte olan ülkeler arasmda yaptığı ıncelemede. gerılımlen arttırabilecek 3 te- mel faktör olduğunu ortaya koydu: Kaynaklann azalması, nüfus artışıvekaynaklanndağılımı.Ba- zen bu faktörlerin üçü de bır arada bulunabılıyor. Gazze ömeğınde olduğu gibi önce içilebilir su kay- naklan azalıyor. ardmdan nüflıs yogunluğu ile bir- likte talepte bir artış gözleniyor. Nihayet toplu- mun bir bölümü -Israilliler- kontrolleri altında- kı su>u Fılıstinlerin artan su gereksınımlenne vetmekten kaçınıyorlar. Gazze Şeridf nde yaşa- nan şıddetın tek sebebı tabii valnızca su değil, an- cak su\un eksikliğı şiddet olaylannı arttıran bir faktör olarak kabul edıliyor. Homer-Dıxon'un araştırmalan, kısıtlı olan kaynaklan zengın ve güç- lünün tekelıne aldığını ortaya koyuyor. 1989'da siyahı Montanyahllann Senegal ırmağından Mağ- ripliler tarafindan kovuimalan bunun bır göster- gesi. Yine I969"da SaKadorlu voksul çıftçilerın Honduras'a "fiıtbol maçT bahanesiyle gelip 5 bin kışınin öldüğü olaş ları çıkarması da çevre çatış- masının bir sonucu. Homer Di\on. 1994'te Ylek- sika'da Chıapas'ın başkaldınsmın ardmdakı önem- lı bır faktörü de ekolojik tahribatın çifçilerın üzeindeki etkısıne bağlıyor. arası çatışmalann giderek artacak olması. 1990 yılında Washington'da bulunan ve çevre konusunda geniş araştırmalar yapan Worldwatch Enstitüsü40 yıllık bir süre biç- tı. Bu süre dünyanın sonunun gelmesi için değildi. Çevre açısından istikrarlı birtoplu- mun kurulması için tanınan bir sınırdı. Ens- titünün başkanı Lester Brown bu süre için- de dünyanın dengelı bır çevre toplumu ha- line gelmemesi halinde. çevresel tahribatın ekonomik çöküş ile birleşerek artık önü alın- mayacak felaketler zincirinı beraberinde ge- tireceğini savunuyor. Küreselleşmenin kurbanı: Çevre ÇevTe. ekonominin küreselleşmesi uğru- na kurban edildi. Uzunca bir süre gözler yu- muldu. kulaklar tıkandı. Kuzeyin gelişmiş ülkelerinin oluşrurduğu küresel politik ya- pılanmalar süregıdiyordu. Kuzey ıçin dün- yanın gen kalanı "ePdi, "yaban"dı. Yanı önemsizdı. Reformcu ekonomik uygulama- lann öncülüğünde çevTe göz ardı edildi. An- cak 1960'lardaABD"deçevreciyasalaroluş- turulmaya başlandı. Neslı tükenmek üzere olan canlı türlerının korunmasına ya da ha- va kirliliginin önlenmesine yönelik. 10 yıl sonra Avrupa'da çevreci oluşumlar ve siyası örgütlenmeler başladı yavaş ya- vaş. 1980'lerin sonlarında sermayenın do- laşımı ile yeni bir ekonomik küreselleşme akımı yaşandı. Ticarette ülke sınırlan yok ol- maya başladı. Bunun sonucunda ekonomi. çevre ve ınsan haklannın aslında bırbırlenn- den asla aynlmaz bır bütün oluşturduklan anlaşıldı. \'e sonra uluslararası konferanslar. örgütlenmeler. alınan kararlar. uygulamalar \e ekonomik çıkarlar daha ağır bastığı için uygulanamav anlar. Eğer hükümetler isteselerdi Hükümetler isteselerdi. enerji tüketimine ve kirlilik oluşturan maddelere daha yüksek \ergiler koyabılırlerdi. Uzmanlar hem çev- re> i koruy ucu yöntemler geliştirmenin hem de aynı zamanda yeni iş olanaklan yaratma- nın mümkün olduğunu söylüyorlar. Ancak haylı zor. Büyük vaatler vererek işbaşına gelen hükümetler "çevre vergilerini'* bir tür- lu olması gerektıği gibı uygulamaya geçire- mivorlar. tngıltere'de 2002 yılına kadar ik- tidarda kalacak olan Işçi Partısı lıderi Tony Blair seçim kampanyalan sırasında uygula- maya geçireceğı yüksek orandakı çevre ver- gılennı (gelınn yüzde I2"si)zorlukladaol- sa halka anlatabildi. Ancak madalyonun ter- si de var. Tanm ılaçlanna getirilen yüksek vergi. çiftçıleri Londra kapılanna dayandı- rırken, çe\ re vergisı yüzünden bir petrol ra- finensinin kapatılması yüzlerce kişinin iş- siz kalmasına yol açtı. Siyanürle altın bölge sularında yaşamı bitirdi Bergama y ya Peru örneğiDtş Haberler Servisi - Latin Ame- nka"nın en büyük altın madenlennin bulunduğu Peru'da yatınm yapan ya- bancı şirketler. her yıl mılyonlarca dolar kazanırken kullandıklan siya- nür ve diğer zehirlı maddeler yüzün- den ülkenin birçok yerinde doğanın dengesini altüst ediyorlar. ABD'de yayımlanan Covert Acti- on Quarterly dergısı. Peru'nun doğal zenginliklerini işleyen yabancı şir- ketlerin, doğaya verdiği zaran gözler önüne seriyor. "Bölge halkının yaşa- mınıdeğjştirme" v aatlenyle gelen şir- ketler. madenlerin bulunduğu bölge- lerde yaşam düzeyini yükseltmek için hiçbir katkıda bulunmuyor. Yılda or- talama 300 miryon dolar değerinde al- tın çıkartılan madenlerin çevTesinde- ki kasabalann hiçbirinde su, elektrik ve kanalizasyon sistemleri bulunmu- • Üç yıl önce balıklann yaşadığı ırmaklardan su içen hayvanlar anında zehirleniyor. Altın çıkaran yabancı şirketler, doğayı zehirlerken çevre halkına bir kuruş bile vermiyor. yor. Bu şirketlerin yerli halktan hiç kimseye iş vermediklen de biliniyor. Burunlan dibinde çıkartılan milyon- larca dolarlık altından kendilerine bir fayda gelmeyeceğini artık bilen böl- ge halkı, üstüne üstlük madenlerde yüksek miktarlarda kullanılan siyanür ve diğer kimyasal maddelerin doğa- yı zehirlediğini söylüyorlar. Yanacancha Valisi Gil Paisk, şu an- da tamamen ölmüş durumda bulu- nan ırmaklardan bundan sadece üç yıl önce binlerce balığın tutulabıldiğini söylüyor. Vali Paisic. "Yağmurlar başladığında madenlerden gelen su ırmaklara kanşıyor. Atlar ve inekler ırmaktan su içtiklerizaman şiddetti ka- nn sancısı başhyor ve bazen ölü>or- lar" diyor. Negritos Altos'ta çiftçılen koru- mak için kurulan Çiftçı Devrıyesı grubu liderlennden HiribertoVentu- ra,altın çıkartan şırketlenn bazen çok daha cıddi felaketlere de yol açabil- diklerinı vurguluyor. Ventura. geçen ağustos aytnda şırketin içinde siyanür stok etmek için kullandıklan. ancak daha sonra attıklan plastik kaplardan su ıçen dört kişinin öldüğünü belırtı- yor. RADİKAL SOLDAN SiYASAL İSLAM'A VAROSLARDAKİ DEMOKRASİ 28 ŞUBATTA ALINAN MGK KARARLARININ UYGULANABiLiRLiĞi TARTISIUYOR HERKES SEÇiM KANUNUNDAN ŞiKAYETÇi. ANCAK, TÜRKİYE SECİM TRENDİNDE ERKEN SEÇiM AMA NASIL? ULUSLARARASI TERÖRÜN 1996 BİLANÇOSU DYP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI CiHAN PAÇACI: "REFAHYOL HATAYDI" ÖDP VE HADEPTEN KARNAVAL GiBi MiTîNG • TURKIYÎ EGmy OONÜLLÜLERI VAKFI -KARANLKİA BR MUM D» SC YtKIN' • TURK ÇOCUKLARININ SAGÜK /kKIBETI • BUHAH TEKNOLOJtSHOEN UZAY ÇAOlN* RAHM M. KOÇ SAMAYI HÜZESI • BIR UATB1A PJTflONU OKTAY DURAN • HEUSIRELERIN UMUDU YENI YASAOA • IRAN DEG1Ş4MI CYLAOI • PEMTAGSAH DA SENTCT YAPT1 •ANKARA KUUSI VE HUSA KARTM ÇCGILERI VILLA NERGİS SWÎMMtNG POOL-BAR RESTAURANT BİTEZ/ BODRUM Rez.Tel: 0252 343 Fax: 0252 343 10 75 Sah div\letileri Leman 5am Vedat Sakman Saat 21.3O CABARET CİNE Yeşılpınar Sok. No 2 Amavutkoy Tel 2^74 38 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 YAVUZELI SLLH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1995 115 Davacı Telli Türkas- lan tarafindan davalı Ömer Türkaslan ve ar- kadaşlan aleyhıne açı- lan ortaklığın gıderıl- mesi davasında tüm ara- malara rağmen davalı- lardan Ömer Türkas- lan"ın adresı tespit edi- lemedığınden P.6.1997 tarihinde (duruşma günü olan) sa- at 09.00"da mahkeme- mizde hazır bulunması veya kendısını birvekıl- le temsil ettırmesı. gel- medığı takdırde duruş- manın vokluğunda de- \am edeceğı ve karar venleceği davetıye yerine kaım olmak üzere teblığ olunur. 28.8.1996 Basın: 108476 Yeltsin bir 'tarih' daha yazdı Son haftalarda Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin hangı an- laşrnaya imza koysa "tarihsel" bır adım atmış oluyor Çeçenlerte ba- nş, Belarus'la bırleşme, NATO'yla sözleşme derken, şimdı de kom- şu Ukrayna'yla "yenibirdonem" başladığı açıklandı. Yeltsın'ın Ki- ev ziyaretı sırasında taraflar ara- smda 4 anlaşma yapıldı: Dostluk ve ışbıriıği, Karadenız Fılosu, uzay çalışmalarında ışbırliğı ve Rusya- Ukraynaortakaçıklaması. Bunların içinde ensomutiçe- rığe sahıp olanı. Karadeniz Filosu'yla ılgili olanıydı. An- laşmaya göre filonun yüzde 8O'ı Rusya'ya geçiyor. Rusya gemılerinin ıse tartışmalı Kınm lımanlarında üs- lenmesı karara bağlanıyor. Bunun Moskova'ya mali- yeti yılda 97 mılyon dolarlık kıra harcaması. Ama Ki- ev'in elıne 1 dolar bıle para geçmeyecek. Çünkü bu para, Ukrayna'nın Rusya'ya olan 3 milyar dolarlık bor- cundan silinecek. Ikı Slav halkının ılişkilen Sovyetler Bırliğı'nın dağılma- sından sonra geçen 6 yıl içınde bunalım halmde. Her ıkısı de bırbirlerınden çok Batılı ulkelerle dıyalog kur- mada daha rahat davranıyoriar. (Yeltsin'in Kıev zıyare- tinın, her iki ülkenin de geçen gün- lerde NATO'yla özel anlaşmalar yapmasından sonra gerçekleş- mesi ilginçtir.) Yeltsin, Haziran 1992'de dönemin Ukrayna lideri Kravçuk'la filonun yüzde 50'şer paylaşımını öngören bir anlaşma yapmıştı. Aynı yılın ağustosunda, Yalta'da, filonun yüzde 70 Rus- ya'ya ve yüzde 30 Ukrayna'ya ve- rilmesi gundeme geldı. 1995 Şu- batı'nda taraflar arasında dost- luk ve işbıriiğı anlaşması metnı hazırlandı. Daha son- radan ılişkiler neredeyse donduruldu. Öncekı gün Ki- ev'de ımzalanan ve "tarıhi" olduğu açıklanan anlaşma, ışte ıkı yıl önce hazırlanan ve o dönemler "oldukça ye- tersız" bulunan metindi. Herşeye karşın Karadeniz Fi- losu'nun paylaşımı ve Yettsın'in Kiev ziyareti, taraflar arasındaki buzların çözulmesı yolunda bır gelışmeydı. Rusya komünıstleri bu adımı hemen destekledı. (Za- ten son zamanlarda Rusya'da iktdann tutumundan fark- lı bir onerı ya da behrgın bir muhalefet kalmadı.) Yal- nızca Rusya sağının en önemli lideıierınden bırı olan Moskova Belediye Başkanı Yuriy Lujkov, "Kınm Rus- tur, Rus kalacaktır" diyerek anlaşmalara karşı çıktı. KAFKASYA ISLAM Kafkas halklan birlik arayışında Öncekı gün Kislovodsk kentinde yapılan toplantıya Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya'nın temsilcileri, Çeçenistan da dahil Kafkasya'dakı bütün cumhuriyetlerin Volgograd, Stavropol, Krasnodar ve Rostov bölgelerinin sözcüleri katıldı. Kafkasya'nın bütün halklannın temsilcilerini bir araya getiren böyle bır forum ılk kez düzenlendi. Bu toplantının, önemli ölçüde Rus-Çeçen barış anlaşmasından sonra mümkun olduğunu belirten katılımcılar, barış ve ışbirliğl anlaşması imzaladılar. Toplantıda Kafkas halklannın koordinasyon konseyinın kurulması karan alındı. Boylece Kafkasya'nın sorunlannın, özellikle de barışa yönelik tehdıtlerin acil olarak Kafkasya halkları temsilcileri tarafindan çözülmesi öngörlılüyor. Çeçen Başbakan Yardımcısı Movladi Udugov, bölgesel sorunlan, örneğin, Karabağ krizini, Kafkas halklannın. ABD ve Fransa'dan çok daha kolay çözebileceğini söyledi. Bu durum, bir yandan Moskova'yı, Kafkasya'ya yönelik operatif kararlar alırken sık sık yaptığı yanlışlardan koruyor. Ancak öte yandan Rusya'nın, Kafkasya'daki gelişmeleri etkılemesi olanaklarını azaltıyor. Kafkasya Koordinasyon Konseyi'nin, Rusya Güvenlik Konseyi'yle nasıl bir ilişki içine gireceği belli değil. Belli olan, Kislovodsk toplantısıyla birlikte, Kafkasya halklarının kendı kaderleriyle ilgili gelişmelerın inisiyatifinı Moskova'nın elinden alma yolunda önemli bir hamle yapmış olması. 'Moskova Müslümanları anlamıyor' Afganıstan'daki gelişmeler Rusya'yı tedırgin etme- yi sürdürüyor. Moskova, bır yandan zaten hassasden- geler üzerinde duran Bağımsız DevletlerTopluluğu'nun (BDT) güney sınırlannı pekiştırmeye çalışıyor; gerekti- ginde askeri harekâta hazırtanıyor. Bir yandan da geç- mış Afgan savaşınm deneyımlerine ve bugün Rus- ya'nın oldukça zayıflamış olması gerçeğine dayanarak, sorunu diplomatik kanallar yardımıyia çözmeye çalışı- yor. Taleban hareketinin en açık destekçisi durumunda- ki Pakıstan'dan gelen bır habere göre 7 haziranda is- lamabad'da Rusya Dışışlerı Bakan Yardımcısı Viktor Posuvalyuk ıleTaleban'ın Dışışlen Bakanı Molla Mu- hammet Gaus arasında bır göruşme düzenlenecek. Öta yandan Rusya basınında konuyla ılgılı farklı görüş- len yansrtan yazılaryayımlanmaya devam ediyor. Ne- zavısımaya gazetesinin aylık dın ekınm manşetınde "Islam devrimi BDT güney sınırlannda" başlığıyla yer alan yazıda, Moskova'nın Müslümanlara bakışı eleş- tiriliyor. Kremlın'in. islam dünyasının farklı özellıklerini anlamak yerine, onu hep "bizden olanlar ve olmayan- lar" şeklınde ikıye ayırdığmı ve sonuçta genellikle dış- landığını vurgulayan Sergey Knmskiy, Rusya nüfusu- nun yüzde 20'sinın de Müslümanlardan oluştuğuna dıkkat çekiyor. Afgan olaylannın Rusya'ya, Müslüman- larla açık ve dürüst bır dıyalog içıne gırmek için yeni bırfırsat verdığmi yazan Knmskı, Taleban'm zaferinın, Rusya'nın Islam dünyasına karşı daha açık ve esnek brtutum ızlemesi yolunda bırrtkıolabileceğıni savunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear