Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 MAYIS 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Meral: Siyasete
girmek
istiyoruz
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Mısır Meclis
Başkan Yardımcısı ve
Mısır tşçi Sendikalan
Konfederasyonu Başkanı
El Sayed Raşid
başkanlığındaki heyet, dûn
Türk-tş'i ziyaret etti.
Raşid, hükümetle
aralannda çıkan
anlaşmazlıklan diyalog
yoluyla giderdiklerini
söyledi. Raşid'in siyasi bir
görevinin bulunmasına
ilişkin soru üzerine Meral,
kendilerinin de sıyasetin
içinde yer almak
istediklerini belirterek,
"Biz düşünüyoruz da,
onlar düşünmüyor.
Meydanlan doldurduk,
yasaklan kaldırdık. Onlan
seçince kibarca teşekkür
ettiler. ama bize yönelik
yasaklan kaldırmadılar"
dedi.
İşyeri hekimligi
uygulanmıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - Türk Tabipleri
Birlıği (TTB), 50"nin
üzerinde işçi çalıştıran
işyerlerinin yüzde 60'ının,
yasal düzenlemeleri ihlal
ederek işyeri hekimi
bulundurmadıklannı
bildirdi. TTB'den yapılan
yazılı açıklamada,
anayasada yer alan sosyal
devlet ilkesi gereğince
devletin ışçi sağlığına her
yönüyle sahip çıkması
gerektiği \ urgulanarak,
"Yok edılmeye çalışılan
meslek hastalıklan
hastaneleri
gûçlendırilmeli. yenileri
açılmalıdır. İşyerlerinin
denetimınde önemli rolleri
olan hekim. iş güvenliği
müfettişlerinin sayısı
artrtnlmalıdır" denildi.
Abdi İpekçi
barış ödiılü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Abdi ipekçi
Uluslararası Dostluk ve
Banş Ödülü, bu yıl Türk-
Iş ile Yunan Sendikalan
Genel KonfederasyonıTna
(GSEE)^erilecek.
Istanbul'da3 Hazirân 1997
tarihinde yapılacak törende
ödülü, Türk-İş Genel
Başkanı Bayram Meral ile
GSEE Genel Başkanı
Hristo Protopapas alacak.
Konfederasyon başkanlan,
iki ülke ve halklan
arasındaki yakın dostluk,
iyi komşuluk ve
işbirliğinin gelişririlmesine
yaptıklan katkı nedeniyle
ödül almaya değer
görüldüler.
Dergiler rnunr
bulundu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - Başbakanlık
KüçükJeri Muzır
Neşriyattan Koruma
Kurulu, "Esquire" ve
"Sinema" dergilerinin
nisan ayı sayılannı
"muzır" buldu. Kurulun
Resmi Gazete"nin dünkü
sayısında yayımlanan
duyunısuna göre,
dergjlerde yayımlanan
fotoğraflann."' 18
yaşından küçüklerin
maneviyatı üzerinde muzır
tesir yapacak nitelikte
olduğuna" karar verildi.
Perinçek: Çilter
darbe planladı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Işçi Partısi Genel
Başkanı Doğu Perinçek.
Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Haydar
Aliyev'in TBMM
kürsüsünde açıkladığı darbe
girişimini DYP Genel
Başkanı, Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller, DYP
milletvekilleri Mehmet
Ağar ve Ayvaz Gökdemir.
eski Emniyet Genel
Müdürlüğü Danışmanı
Korkut Eken, eski Özel
Harekât Dairesi
Başkanvekili tbrahim Şahin
ve ögretim üyesi Ferman
Demirkorun
planladıklannı öne sürdü.
Perinçek, darbe girişimini
gerçekleştirenler arasında
Abdullah Çath'ya bağlı
ülkücülerin de olduğunu
savunarak savcılann bu
kişiler hakkında soruşturma
açmalan gerektiğini
bildirdi.
Erbakan'm 15, yardımcısı Çiller'in de 8 kişilik büyükelçi kontenjanı istediği belirtildi
Kontenjan savasnıııANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Baş-
bakan Necmettin Erbakan ile Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çil-
ler'in, dışandan büyükelçi atama istem-
leri ve kıdem ilkelerine uymayan yakla-
şımlarla Dışişleri Bakanlığı'ndaki kökJü
gelenekleri zorladıkJan belirtildi. Erba-
kan'ın, 25 dış ticaret ataşesinin atanma-
sını öngören karamameyi de istediği isim-
ler listeye alınmadığı için imzalamadığı-
na dikkat çekildi. Büyükelçilerin yurtdı-
şına atanmalan, merkeze dönmeleri ve
bir başkentten diğerine transferlerini ön-
• Koalisyon ortaklan arasında da anlaşmazlığa neden olan
kontenjan projesinin gerçekleşmesi durumunda, Dışişleri
Bakanlığı'nın dışandan atama yapılmasmı önleyen köklü
geleneklerinin çiğneneceğine dikkat çekildi.
gören kararname, "diplomatpaylaşımın-
dan" kaynaklanan anlaşmazlık nedeniy-
le gecikiyor.
Başbakan Erbakan'ın, özellikle "D-8
ülkelerinin" başkentlerine göndermek
amacıyla bir bölümü dışandan atanmak
üzere 15 kişilik büyükelçi kontenjanı is-
tediği. ancak bu girişimin bakanlık gele-
nekleri açısından hoşnutsuzluk yarattığı
bildirildi. Dışişleri Bakanı Çiller'in de bir
bölümü yine dışandan olmak üzere 8 bü-
yükelçi ataması yapmak istemesi rahat-
sızlık yarattı. Erbakan ve Çiller'in dışan-
dan ve kayırma içerikli atama planrnın,
atama sırası gelen büyükelçiler arasında
da sıkıntıya yol açtığı kaydedildi.
Okuyan
'Ordu
siyasete
itiliyor'
Istanbul Haber Servi-
si-ANAP Genel Sekrete-
ri ve Yalova Milletvekıli
Yaşar Okuyan, REFAH-
YOL hükümetini Susur-
luk skandalının üstünü
örtmekle suçladı. Oku-
yan, "Beceriksiz.aciz.pi-
sınk ve pişkin hükümet
nedeniyle Türkiye'de ikti-
dar boşluğu var. Hükü-
met orduyu siyasete so-
karak Türkiye'yi demok-
rasi açısından çok tehli-
keti bir noktava getirdi"
dedı.
Yaşar Okuyan, dün
Şişli Belediyesi'nde dü-
zenlediği basın toplantı-
sında. Başbakan Necmet-
tin Erbakan'ı; 3 ayı aş-
kın zamandır Mehmet
Ağar ve Sedat Bucak'la
ilgilı fezlekeleri masasın-
da tutmak ve Susurluk
olayının üstünü örtmek
için DYP ile işbirliğı yap-
makJa suçladı. Okuyan,
Erbakan'ın Başbakanlık
Teftiş Kurulu'nu kullan-
madığını, Adalet Bakanı
Şevket Kazan'ın ıse sav-
cılara göz dagı verdığini
öne sürdü.
ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART
"Benim baJonlanm vardı" şartasıyla tanınanu
tbo" Refah'a kaüldı.
Erbakan'ın, siyasi görüşlerine bekledi-
ği ölçüde destek bulamadığı kurumlar
arasında yer alan Dışişleri Bakanlığı'na
nüfuz etme politikası sergilediğine dikkat
çekildi.
Dışişleri Bakanlığı'nda yaklaşık 18bü-
yükelçinin merkeze alınması, yurtdışına
atanması ya da bir merkezden diğerine
transferi için bir kararname hazırlanması
gerekiyor. Bakanlıkta, askerlerde olduğu
gibi geleneksel bazı atama kurallan ve kı-
dem ilkeleri uygulanıyor. Hükümet ortak-
lan arasındaki anlaşmazlığın büyükelçi
kararnamesindeki gecik-
menin temel nedenini oluş-
turduğu söyleniyor. Ancak
yurtdışında cumhurbaşka-
nım temsil eden büyükelçi-
lere ilişkin son söz hakkı,
anayasa uyannca elinde bu-
lunan Curnhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel'in, dışan-
dan yapılabilecek atamala-
n önleyeceğine dikkat çeki-
liyor.
Demirel ona\1amadı
Bu çerçevede Demi-
rel'in, Dışişleri Bakanı Çil-
ler ile eşi Ozer Uçuran Çil-
ler'e yakınlığı ile bilinen
Protokol Genel Müdür Yar-
dımcısı Ataman Yalguı'ın,
hazırlanan sınırlı bir karar-
name çerçevesinde Kana-
da'nın başkenti Ottavva'ya
büyükelçi olarak atanması-
nı onaylamadığı kaydedil-
di.
Demirel'in büyükelçilik
için gerekli süreyi doldur-
madan ve sırada bekleyen
17 diplomat daha bulunma-
sına karşın Yalgın'ın büyü-
kelçi yapılarak Ottavva'ya
atanmasma karşı çıktığı bil-
dirildi.
Dışişleri Bakanlığı Müs-
teşan Büyükelçi Onur Öy-
men'in, Nüzbet Kande-
mir'in yerine Türkiye'nin
ABD Büyükelçiliği'ne ha-
zırlandığı belirtiliyor. Ana
kararname içinde adı geç-
mesi öngörülen Öymen'in
ABD'ye atanmasına da
Cumhurbaşkanı Demi-
rel'in sıcak bakmadığı be-
lirtildi.
Bir grup milletvekili, Cevdet Selvi'nin sözcülüğünde Anadolu'ya açılıyor
Ecevit'e muhalefet bayrağı
SERDARKIZIK
İZMİR - DSP'de muhalefet, yeni bir
dönem başlattı. Genel Başkan Bülent
Ecevit'e bayrak açan bir grup milletveki-
li parti içi demokrasinin sağlanması iste-
miyle "Anadotu'yaçıktılar" Milletvekil-
leri solda bütünleşme için "büyük uzlaş-
ma"nın altyapısını sağlamayı amaçlıyor-
lar. DSP Istanbul Milletvekili Cevdet Sel-
vi, "Solun derlenip toparlanması için mü-
cadeleye devam edeceğün" dedi.
DSP'de yeni bir sayfa açılıyor. Kongre
süreciyle birlikte örgütlerde yaşanan hu-
zursuzluk, millerv ekillerinin tepkileriyle
birleşti. Önceki gün grup toplantısında
DSP Grup Başkanvekili Hüsamettin Öz-
kan'ın kendisine söz vermemesi üzerine
genel başkan yardımcılığı görevinden is-
tifa eden Cevdet Selvi, bir grup arkada-
şıyla yollara düştü. Parti içi demokrasi
istemiyle Selvi'nin beraberinde parti içi
muhalefet temsilcilerinden Izmir Millet-
vekili Veli Aksoy, bir süre önce "uyan"
cezası alan Denizli Milletvekili HilmiDe-
veü. Bursa Milletvekili Yüksel Aksu, Is-
tanbul Milletvekili Tahir Köse ile parti-
den ihraç edilen Kocaeli Milletvekili Be-
Idr Yurdagül bugün lzmir'de olacaklar.
Bülent Tanlada Istanbul'dan gelerek gru-
ba katılacak.
Böylece Selvi'nin istifasının Özkan'ın
davranışına yönelik anlık birtepkiden de-
ğil, önceden planlanmış bir hareketin çer-
çevesinde geliştiği anlaşıldı. Öte yandan
Fikret Ünlü ile Müjdat Koç'un da bu mu-
halif gmbu destekledikleri belirtildi. Ege
yollannda geçtikleri il ve ilçelerdeki D-
SP örgütlenyle de buluşan milletvekille-
ri. sorunlan dinlediler. Örgütlerde temel
olarak parti içi demokrasiye aykın uygu-
lamalar ve bunlardan kaynaklanan sorun-
lar dile getirildi. Bu sonınlann kongre
süreciyle birlikte daha da belirginleştiği
vurgulandı.
Üye yazılımlannda ve aday belirleme-
de parti içi demokrasiye aykın tutumla-
nn öne çıktığından yakınıldı. Yakınmalar
karşısında milletvekilleri, kendilerinin de
"Artık yeter" noktasına geldiklerini ve
bunun sonucu harekete geçtiklerini be-
lirttiler.
Ecevit'e muhalif milletvekilleri, görüş-
melerde temel olarak iki hareket nokta-
sının altını çizdiler. Birincisi ülkenin için-
de bulunduğu gerici tehdidi önlemeye yö-
nelik soldaki bütünleşmenin sağlanması.
Bu doğrultuda bütünleşmenin önündeki
engellerin tümüyle gözler önüne serilme-
si ve sorumluların vurgulanması.
Ikincisi ise parti içi demokrasinin ya-
şama geçirilmesi. Her iki konuda da gi-
rişimler yurt genelinde sürdürülecek.
Selvi, Anadolu yollanna düştüklerini,
ülkeyi kanş kanş dolaşacaklannı söylü-
yor. Selvi'ye göre ülkedeki tehlikelı gidi-
şi önleyecek temel unsur, soldaki bütün-
leşme. Bu bütünleşmenin DSP ve CHP'yi
de aştığını ve daha geniş bir temele otur-
duğunu söylüyor.
Konuyu demokratik kuruluşlarda, sivil
toplum örgütlerinde tartışacaklannı belir-
tiyor. Peki. bu hareketleri karşısında Ece-
vit'ten ne tür bir tepki alacak lar, nasıl bir
tepki bekliyorlar? Selvi'nin yanıtı bunu
çok önemsemediklerini gösteriyor:
"Sanıyorum bir milletvekilinin demok-
ratik kunıluşlarla, yurttaşlaria sorunlan
değerlendirmesi herkesi memnun eder."
Veli Aksoy da her ile her ilçeye ulaş-
maya çalışacaklannı belirtip köktendin-
ci tehlikeye karşı Türkiye'deki solun "bü-
yükuzlaşma" ile bütünleşmeyi sağlama-
sı gerektiğini söyledi.
TıIRMIKI AYDIN ENGÎN e - mail: engin fa planet.com.tr
Nüfüs Cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
SELİME AYDIN
VARŞOVA - "Türkler, atlan-
nı Vistül ırmağında suladıklan
gün Polonya sona erecek..."
Bu bir Polonya halk deyişi.
Osmanlı, Avrupa'nın pek
çok ırmağında, deresinde at-
lannı suladı ama Vistül kıyıları-
naulaşamadı.Amabu, Polon-
ya'nın "sona ermesi"ne, hem
de birkaç kez sona ermesine
engel olmadı.
Bu uçsuz bucaksız ova iil-
kesinde bölünmeler, parçalan-
malar, işgaller, kukla krallıklar,
dükalıklarla örülmüş bin yıllık
birtarih, 1989 Sonbahan'nda
keskin bir dönemece daha ta-
nık oldu. Polonya Halk Cum-
huriyeti bitti. Polonya Komü-
nist Partisi'nin -resmen-
1947'de başlayan mutlak ikti-
dan sona erdi. Polonya, başa-
nsız sosyalizm kuruculuğu de-
nemesinden kapitalizme dön-
dü. Polonya halkı serbest pi-
yasa ekonomisi ile tanıştı.
Acılı bir tanışmaydı.
Dayanışma Sendikası'nın si-
yasal güce dönüşmesiyle olu-
şan iktidar serbest pazar eko-
nomisini benimsediğini ilan et-
ti.
Enflasyon yüzde 10O'leri ça-
bucak aşarak çıldırdı ve çıldırt-
tı. Tıpkı Türkiye gibi.
Ekonomi, mafya çetelerinin
at oynattığı, kayıt dışı ekono-
Varşova'da Chopin'in Kederiyle...
minin damgasını vurduğu bir
kargaşa dönemine girdi. Tıpkı
Türkiye gibi.
Örgütlü suç çeteleri uyuştu-
rucu, haraç, çalıntı otomobil
ve fuhuş sektöründe patlama-
lar yarattılar. Tıpkı Türkiye gi-
bi.
Komünistlerden sosyal de-
mokrat eğilimli hareketlere ka-
dar bütün bir sol dibe vurdu.
Büyük bir rtibar yitimine uğra-
dı. Seçmenlerce terk edildi.
Tıpkı Türkiye gibi.
Halkın bütün sosyal kaza-
nımları budandı. Sosyal gü-
venliksistemi çökertildi. Kamu
mülklerinin özelleştirilmesin-
de, fabrikaların, işletmelerin
emekçilerin kurduğu koopera-
tif örgütlenmelere devri karar-
lılıkla reddedildi. Tıpkı Türkiye
gibi.
Çocuk yuvalarına, sağlık ve
eğitim hizmetlerine aynlan
devlet fonları hemen hemen
tümüyle yok edildi. Tıpkı Tür-
kiye gibi.
Doğu Avrupa'nın en güçlü
dinsel örgütlenmesi olan Po-
lonya Katolik Kilisesi siyasal
ağırlığını alabildiğine arttırdı.
Kardinaller (mollalar, imamlar,
şeyhler diye anlayabilirsiniz)
siyasal iktidarı bıçimlendirirve
yönlendirir oldular. Kardinal
Glem, devlet başkanından da-
ha büyük bir ağırlık kazandı.
Zaten güçlü olan Katoliklik
(Hanefilik diye anlayabilirsiniz)
eğitimden kültüre, siyasetten
ideolojiye belirleyici güç oldu.
Tıpkı Türkiye gibi.
Sonra...
* • *
Sonra... Sonrasında Türkiye
ile benzerlikler sona eriyor.
1993 yılında genel seçimle-
re gidildi. Kendi içinde çok kar-
maşıkdeğişimleryaşayan, kir-
lenmiş ve suç işlemiş kadrola-
n "kirlenmemişler parti yöne-
timine" sloganıyla tasfiye eden
Polonya Komünist Partisi, ön-
ce kendine yeni bir ideolojik
yörüngebelirledi. "Demokratik
sosyalizm" terimiyle tanımla-
nan çizgi yenilemesinin ardın-
dan partinin adı dadeğişti: De-
mokratik Sol Birtik (DSB). Bir
ardıl (halef) partiydi. Önce se-
çimleri kazandı. Köylü Partisi
ile koalisyon kurarak hüküme-
ti oluşturdu. Ardından devlet
başkanlığı seçiminde eski ko-
münist Kvvasnievvski aday
gösterildi ve Kwasniewski ka-
zandı.
Yeni koalisyon önce devleti
yeniden yapılandıran, Komü-
nist Partisi iktidannın köhne-
miş, örümcek bağlamış ku-
rumlannın yanı sıra geçiş dö-
nemindeki vahşi kapitalist uy-
gulamanın yarattıgı sonuçlan
ortadan kaldırmayı amaçlayan
bir reform paketi hazırladı ve
yürüıiüğe soktu. Hem de sekiz
ay gibi kısa bir süre içinde. Ar-
dından anayasa değişikliğine
gidildi. Başansızyadayolsuz-
luğa bulaşmış bakanlann, ba-
kan yardımcılarının, yüksek
bürokratların, valilerin, polis
şeflerinin görevlerinden çabu-
cak alınabilmelerine ve yargıç
önüne çıkanlmalanna olanak
sağlayan bir hukuksal zemin
yaratıldı.
Bu tümüyle s;V/7anayasa, iki
hafta kadar sonra, 25 mayısta
halkoyuna sunulacak...
Bu dönemde enflasyon,
1994'te yüzde 11.8'e, 1996"da
ise yüzde 1O'a düştü. Işşizlik
düşme eğilimine girdi. Örne-
ğin 1995'teki yüzde 14.9'luk
işsizlik 1996'da yüzde 13.6'ya
indi. 1997'nin ilk üç ayında ise
yıllar sonra ilk kez işsizlik tek
rakamla ifade ediliyor: Yüzde
9.2.
Yani, Chopin'in ülkesinde
yeniden umutlar yeşeriyor, a-
ma henüz çok erken. Kırk iki yıl
süren Komünist Parti dönemi-
nin ağır yükü, birkaç yıl süren
vahşi kaprtalist dönemin yıkı-
mı, ülkede turist gözlükleriyle
bile hâlâ ve kolayca gözlene-
biliyor.
Başkent Varşova'nın merke-
zindeki lüks otellerde ve çev-
re sokaklarda geceleri işe çı-
kan her yaştan (ah evet, çocuk
yaşta kızlar ve nine denmesi
gereken yaşta, boya küpüne
düşmüş görüntüleriyle yürek
burkan) kadınlar ordusu bu
göstergelerden yalnızca biri.
Devlet desteği kalktığı için
kapısına kilit vurmuş tiyatrola-
nn, kütüphanelerin sayısında-
ki ürkütücü boyut bir başka
gösterge.
Ve hâlâ el yakan fiyatlar. Ulu-
sal içki votkanın şişesi ise 25
marka eşdeğer. Aynı marka
votkayı Almanya'daki herhan-
gi bir mağazada 6 marka ala-
bilirsiniz.
Gene de Varşova'nın gele-
nekli kahvelerinde ve küçücük
konser salonlannda hâlâ çok
ucuza, herkesin ödeyebilece-
ği kadar ucuza Chopin dinle-
yebiliyorsunuz. Bu uçsuz bu-
caksız ova ülkesine çok yara-
şan kederiyle Chopin'i...
POLİTtKA GtONLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Kapitalist Önder...
Bu işin sonu nereye varacak?
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlannın 74 yıl
önce kanlanyia, canlanyla kurduğu laik demokra-
tik cumhuriyet; sanklı, cüppeli, sakallı, karaçarşaf-
lı yobazlara mı ya da Said-i Nursi öğretisinin 'ka-
pitalist önderi' tarikat şeyhine mi teslim edilecek?
Tarikat şeyhi, uzun süreli biryürüyüşün içindedir
ve ABD güdümlü yeni bir 'siyasal Islam ideoloji-
s/'nin Türkiye'ye yerleşmesi için çalışmaktadır. Is-
rail'in de desteğini alan Said-i Nursi öğretisinin 'ka-
pitalist önderi', iki kişinin ölümünde ağlamamak
için 'dilini ısırdığını' bir televizyon kanalında açık-
lamıştır:
"Ben Kasım Gülek ve Aiparslan Türkeş'fen
en etkilenen adamdım..."
Şeriatın Türkiye'yi kuşatıp kuşatmadığını tartış-
tığımız şu günlerde 'devlet adamınayakışmayacak'
bir tavır içinde olan Necmettin Erbakan'ın Refa-
hı'na karşı bir koz olarak ortaya çıkanlan tarikat
şeyhi, 'çoktirajlımedyapatronlan'nm kimi köşeya-
zarlannın da kurtancısı konumundadır...
Said-i Nursi öğretisinin 'kapitalist önderi'', tarikat
şeyhi her ne kadar "Ben fakirim, emekli maaşım-
la geçiniyorvm" dese bile trilyonlarla oynamakta-
dır. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde ekonomik
olarak örgütlenmesi, ABD ve Israil'le olan sıkı iliş-
kileri tarikat şeyhinin 'siyasi Islam projesi' içinde-
dir...
Amacı çok açıktır, Islamı hem siyasal hem de
ekonomik araç olarak gören tarikat şeyhinin:
"Türk- Islam sentezini oluşturan, ancak Iran, Su-
udi Arabistan'dan farklı bir şeriat devletini kur-
mak..."
Bu nasıl gerçekleşecektir, zaman ayan nedir?
İlk aşamada devlet içinde örgütlenmek, özellik-
le Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ve güvenlik güçleri-
nin belli kademelerinde kadrolaşmak...
Milli Eğitim'de ve yargıda 'önemli mesafe alan'
tarikat şeyhi, medyayı da yanına almış, Necmettin
Erbakan'a karşı çıkarak 'laikkesim'm bir bölümü-
ne de hoşgörüyle yaklaşmıştır...
Tarikat şeyhi ekonomik olarak çok güçlüdür
ve şeriatçı basın Hocaefendi'ye karşı koyamamak-
tadır. Ne Akrt, ne Şafak ne de Milli Gazete tarikat
şeyhinin ABD'deki Moon tarikatıyla bağlantısını,
Israil'le ilişkilerini yazamamaktadır. Hatta Kanal 7,
masonlann üzerine giderken Hocaefendi'nin kimi
mason işadamlan ve sanayicilerie olan 'ticari çıkar-
lannı' görmemezlikten gelmektedirler...
Hocaefendi'nin çok sevdiği Kasım Gülek hem
ABD'deki Moon tarikatının Türkiye temsilcisi hem
de mason değil miydi?
• • •
Tarikat şeyhinin kimi sözleri, amacını ortaya
koymaktadır...
Omeğin şöyle der:
"Devleti değiştirmek isteyenlere dedik ki: Alter-
natif devletiniz var mı ? Devlet istikrarsızlık yaşaya-
caksa altematifi hazırtamadan devleti yıkmayın..."
Laik demokratik cumhuriyet nasıl yıkılır?
Karşı kadrolan hazırtayarak...
Bu kadrolan hazırlamak için deeğitime ağıriık ve-
receksiniz...
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde örgütlenmek, Saıd-
i Nursi öğretisinin 'kapitalist önderi'nin birincil gö-
revi olmuştur öteden beri...
Dikkat edin, tarikat şeyhi bugün Türk Silahlı
Kuvvetleri için şöyle konuşur:
"Ordumuz demokrasinin güvencesidir..."
Halkımızın belleği zayıf...
Bir buçuk iki yıl önce kendisine yakın üç-beş ga-
zeteciye şöyle diyordu 'kapitalist önder':
"Bazı duyumlaraldım, askerterdarbe yapacak..."
O tarihte Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin Hava
Kuvvetleri Komutanlığı'na atanması gündemdey-
di ve tarikat şeyhi bu durumdan sıkıntı duyuyor-
du....
Sıkıntı nereden kaynaklanıyordu?
Orgeneral Çörekçi'nin Atatürkçü, yurtsever kim-
liğinden...
Yani Hocaefendi, aklınca Ahmet Çörekçi'nin Ha-
va Kuvvetleri Komutanlığrna getirilmesini engelle-
mek istiyordu...
Ona göre Orgeneral Çörekçi, darbeciydi...
• • •
Refah Partililer ve şeriatçı medya, Said-i Nursi
öğretisinin 'kapilatist önderi'ne karşı çıkamıyor-
lar...
Aslında 'kapitalist önderin' foyalannı ortaya dök-
seler, hocanın 'amacının ne olduğunu' açıklasalar,
Türkiye'de siyasi gündem birden değişecek...
Bu toplumda kapitalist önder'\n hışmına uğra-
yan, onun gerçek kimliğini çok iyi bilen o denli in-
san var ki!
Hem hocanın gücü ne?
Siz deyin 10 bin, ben diyeyim 15 bin...
Yalan mı?
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet http: // www.planetcom.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya @ Planetcom. TR
Ali Topuz
'Şeriat darbesiyle
karşı karşıyayız'
Istanbul HaberServisi -
CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı ve Istanbul Mil-
letvekili AH Topuz RE-
FAH YOL hükümetinin ve
Başbakan Necmettin Er-
bakan'ın her alanda cum-
huriyet tarihinin en kötü
yönetimini sergilediğini
savunarak "Iktidann cıhz,
Okel ve çıkarcı yönetimi
Türkiye'de ciddi bir rejim
kaygısı yarattı. Demokra-
tikleşme süreci, teokratik-
leşme sürecine dönüştü-
riildü" dedi. Topuz, Çil-
ler'in de ordu üzerinden
siyaset yaptığını söyledi.
Ali Topuz, dün CHP Is-
tanbul tl Başkanı Mehmet
Ali Özpolat ve CHP Istan-
bul Kadın Kolu Başkanı
Muazzez Çelebi'yle bir-
likte partisinin il merke-
zinde son günlerdeki
olaylan değeriendirdi. To-
puz, Türkiye'nin çok sı-
kıntılı bir dönemden geç-
tiğini, Erbakan'ın 10 aydır
yalan söylediğini, rakam-
lan çarpıttığını ve ekono-
midekı kötü gidişi kendi-
sinin bile itiraf ettiğini
söyledi.
Enflasyonun yüzde
80'leri aştığını, milli gelir
adaletinin iyice bozuldu-
ğunu ve ilk 4 aydaki büt-
çe açığının 500 trilyon li-
rayı aştığını anımsatan
Topuz, Erbakan'ı her şeyi
haraç mezat satmakla suç-
ladı. Topuz, RP'li beledi-
yelerin de perişan halde
olduklannı, buralarda bü-
yük işlerin büyük miktar-
da bağışla yürüdüğünü sa-
vundu.