02 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 MAYIS 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Meral: Siyasete girmek istiyoruz • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mısır Meclis Başkan Yardımcısı ve Mısır tşçi Sendikalan Konfederasyonu Başkanı El Sayed Raşid başkanlığındaki heyet, dûn Türk-tş'i ziyaret etti. Raşid, hükümetle aralannda çıkan anlaşmazlıklan diyalog yoluyla giderdiklerini söyledi. Raşid'in siyasi bir görevinin bulunmasına ilişkin soru üzerine Meral, kendilerinin de sıyasetin içinde yer almak istediklerini belirterek, "Biz düşünüyoruz da, onlar düşünmüyor. Meydanlan doldurduk, yasaklan kaldırdık. Onlan seçince kibarca teşekkür ettiler. ama bize yönelik yasaklan kaldırmadılar" dedi. İşyeri hekimligi uygulanmıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Türk Tabipleri Birlıği (TTB), 50"nin üzerinde işçi çalıştıran işyerlerinin yüzde 60'ının, yasal düzenlemeleri ihlal ederek işyeri hekimi bulundurmadıklannı bildirdi. TTB'den yapılan yazılı açıklamada, anayasada yer alan sosyal devlet ilkesi gereğince devletin ışçi sağlığına her yönüyle sahip çıkması gerektiği \ urgulanarak, "Yok edılmeye çalışılan meslek hastalıklan hastaneleri gûçlendırilmeli. yenileri açılmalıdır. İşyerlerinin denetimınde önemli rolleri olan hekim. iş güvenliği müfettişlerinin sayısı artrtnlmalıdır" denildi. Abdi İpekçi barış ödiılü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdi ipekçi Uluslararası Dostluk ve Banş Ödülü, bu yıl Türk- Iş ile Yunan Sendikalan Genel KonfederasyonıTna (GSEE)^erilecek. Istanbul'da3 Hazirân 1997 tarihinde yapılacak törende ödülü, Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral ile GSEE Genel Başkanı Hristo Protopapas alacak. Konfederasyon başkanlan, iki ülke ve halklan arasındaki yakın dostluk, iyi komşuluk ve işbirliğinin gelişririlmesine yaptıklan katkı nedeniyle ödül almaya değer görüldüler. Dergiler rnunr bulundu • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Başbakanlık KüçükJeri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, "Esquire" ve "Sinema" dergilerinin nisan ayı sayılannı "muzır" buldu. Kurulun Resmi Gazete"nin dünkü sayısında yayımlanan duyunısuna göre, dergjlerde yayımlanan fotoğraflann."' 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğuna" karar verildi. Perinçek: Çilter darbe planladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Işçi Partısi Genel Başkanı Doğu Perinçek. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in TBMM kürsüsünde açıkladığı darbe girişimini DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, DYP milletvekilleri Mehmet Ağar ve Ayvaz Gökdemir. eski Emniyet Genel Müdürlüğü Danışmanı Korkut Eken, eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili tbrahim Şahin ve ögretim üyesi Ferman Demirkorun planladıklannı öne sürdü. Perinçek, darbe girişimini gerçekleştirenler arasında Abdullah Çath'ya bağlı ülkücülerin de olduğunu savunarak savcılann bu kişiler hakkında soruşturma açmalan gerektiğini bildirdi. Erbakan'm 15, yardımcısı Çiller'in de 8 kişilik büyükelçi kontenjanı istediği belirtildi Kontenjan savasnıııANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Baş- bakan Necmettin Erbakan ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çil- ler'in, dışandan büyükelçi atama istem- leri ve kıdem ilkelerine uymayan yakla- şımlarla Dışişleri Bakanlığı'ndaki kökJü gelenekleri zorladıkJan belirtildi. Erba- kan'ın, 25 dış ticaret ataşesinin atanma- sını öngören karamameyi de istediği isim- ler listeye alınmadığı için imzalamadığı- na dikkat çekildi. Büyükelçilerin yurtdı- şına atanmalan, merkeze dönmeleri ve bir başkentten diğerine transferlerini ön- • Koalisyon ortaklan arasında da anlaşmazlığa neden olan kontenjan projesinin gerçekleşmesi durumunda, Dışişleri Bakanlığı'nın dışandan atama yapılmasmı önleyen köklü geleneklerinin çiğneneceğine dikkat çekildi. gören kararname, "diplomatpaylaşımın- dan" kaynaklanan anlaşmazlık nedeniy- le gecikiyor. Başbakan Erbakan'ın, özellikle "D-8 ülkelerinin" başkentlerine göndermek amacıyla bir bölümü dışandan atanmak üzere 15 kişilik büyükelçi kontenjanı is- tediği. ancak bu girişimin bakanlık gele- nekleri açısından hoşnutsuzluk yarattığı bildirildi. Dışişleri Bakanı Çiller'in de bir bölümü yine dışandan olmak üzere 8 bü- yükelçi ataması yapmak istemesi rahat- sızlık yarattı. Erbakan ve Çiller'in dışan- dan ve kayırma içerikli atama planrnın, atama sırası gelen büyükelçiler arasında da sıkıntıya yol açtığı kaydedildi. Okuyan 'Ordu siyasete itiliyor' Istanbul Haber Servi- si-ANAP Genel Sekrete- ri ve Yalova Milletvekıli Yaşar Okuyan, REFAH- YOL hükümetini Susur- luk skandalının üstünü örtmekle suçladı. Oku- yan, "Beceriksiz.aciz.pi- sınk ve pişkin hükümet nedeniyle Türkiye'de ikti- dar boşluğu var. Hükü- met orduyu siyasete so- karak Türkiye'yi demok- rasi açısından çok tehli- keti bir noktava getirdi" dedı. Yaşar Okuyan, dün Şişli Belediyesi'nde dü- zenlediği basın toplantı- sında. Başbakan Necmet- tin Erbakan'ı; 3 ayı aş- kın zamandır Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'la ilgilı fezlekeleri masasın- da tutmak ve Susurluk olayının üstünü örtmek için DYP ile işbirliğı yap- makJa suçladı. Okuyan, Erbakan'ın Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu kullan- madığını, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın ıse sav- cılara göz dagı verdığini öne sürdü. ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART "Benim baJonlanm vardı" şartasıyla tanınanu tbo" Refah'a kaüldı. Erbakan'ın, siyasi görüşlerine bekledi- ği ölçüde destek bulamadığı kurumlar arasında yer alan Dışişleri Bakanlığı'na nüfuz etme politikası sergilediğine dikkat çekildi. Dışişleri Bakanlığı'nda yaklaşık 18bü- yükelçinin merkeze alınması, yurtdışına atanması ya da bir merkezden diğerine transferi için bir kararname hazırlanması gerekiyor. Bakanlıkta, askerlerde olduğu gibi geleneksel bazı atama kurallan ve kı- dem ilkeleri uygulanıyor. Hükümet ortak- lan arasındaki anlaşmazlığın büyükelçi kararnamesindeki gecik- menin temel nedenini oluş- turduğu söyleniyor. Ancak yurtdışında cumhurbaşka- nım temsil eden büyükelçi- lere ilişkin son söz hakkı, anayasa uyannca elinde bu- lunan Curnhurbaşkanı Sü- leyman Demirel'in, dışan- dan yapılabilecek atamala- n önleyeceğine dikkat çeki- liyor. Demirel ona\1amadı Bu çerçevede Demi- rel'in, Dışişleri Bakanı Çil- ler ile eşi Ozer Uçuran Çil- ler'e yakınlığı ile bilinen Protokol Genel Müdür Yar- dımcısı Ataman Yalguı'ın, hazırlanan sınırlı bir karar- name çerçevesinde Kana- da'nın başkenti Ottavva'ya büyükelçi olarak atanması- nı onaylamadığı kaydedil- di. Demirel'in büyükelçilik için gerekli süreyi doldur- madan ve sırada bekleyen 17 diplomat daha bulunma- sına karşın Yalgın'ın büyü- kelçi yapılarak Ottavva'ya atanmasma karşı çıktığı bil- dirildi. Dışişleri Bakanlığı Müs- teşan Büyükelçi Onur Öy- men'in, Nüzbet Kande- mir'in yerine Türkiye'nin ABD Büyükelçiliği'ne ha- zırlandığı belirtiliyor. Ana kararname içinde adı geç- mesi öngörülen Öymen'in ABD'ye atanmasına da Cumhurbaşkanı Demi- rel'in sıcak bakmadığı be- lirtildi. Bir grup milletvekili, Cevdet Selvi'nin sözcülüğünde Anadolu'ya açılıyor Ecevit'e muhalefet bayrağı SERDARKIZIK İZMİR - DSP'de muhalefet, yeni bir dönem başlattı. Genel Başkan Bülent Ecevit'e bayrak açan bir grup milletveki- li parti içi demokrasinin sağlanması iste- miyle "Anadotu'yaçıktılar" Milletvekil- leri solda bütünleşme için "büyük uzlaş- ma"nın altyapısını sağlamayı amaçlıyor- lar. DSP Istanbul Milletvekili Cevdet Sel- vi, "Solun derlenip toparlanması için mü- cadeleye devam edeceğün" dedi. DSP'de yeni bir sayfa açılıyor. Kongre süreciyle birlikte örgütlerde yaşanan hu- zursuzluk, millerv ekillerinin tepkileriyle birleşti. Önceki gün grup toplantısında DSP Grup Başkanvekili Hüsamettin Öz- kan'ın kendisine söz vermemesi üzerine genel başkan yardımcılığı görevinden is- tifa eden Cevdet Selvi, bir grup arkada- şıyla yollara düştü. Parti içi demokrasi istemiyle Selvi'nin beraberinde parti içi muhalefet temsilcilerinden Izmir Millet- vekili Veli Aksoy, bir süre önce "uyan" cezası alan Denizli Milletvekili HilmiDe- veü. Bursa Milletvekili Yüksel Aksu, Is- tanbul Milletvekili Tahir Köse ile parti- den ihraç edilen Kocaeli Milletvekili Be- Idr Yurdagül bugün lzmir'de olacaklar. Bülent Tanlada Istanbul'dan gelerek gru- ba katılacak. Böylece Selvi'nin istifasının Özkan'ın davranışına yönelik anlık birtepkiden de- ğil, önceden planlanmış bir hareketin çer- çevesinde geliştiği anlaşıldı. Öte yandan Fikret Ünlü ile Müjdat Koç'un da bu mu- halif gmbu destekledikleri belirtildi. Ege yollannda geçtikleri il ve ilçelerdeki D- SP örgütlenyle de buluşan milletvekille- ri. sorunlan dinlediler. Örgütlerde temel olarak parti içi demokrasiye aykın uygu- lamalar ve bunlardan kaynaklanan sorun- lar dile getirildi. Bu sonınlann kongre süreciyle birlikte daha da belirginleştiği vurgulandı. Üye yazılımlannda ve aday belirleme- de parti içi demokrasiye aykın tutumla- nn öne çıktığından yakınıldı. Yakınmalar karşısında milletvekilleri, kendilerinin de "Artık yeter" noktasına geldiklerini ve bunun sonucu harekete geçtiklerini be- lirttiler. Ecevit'e muhalif milletvekilleri, görüş- melerde temel olarak iki hareket nokta- sının altını çizdiler. Birincisi ülkenin için- de bulunduğu gerici tehdidi önlemeye yö- nelik soldaki bütünleşmenin sağlanması. Bu doğrultuda bütünleşmenin önündeki engellerin tümüyle gözler önüne serilme- si ve sorumluların vurgulanması. Ikincisi ise parti içi demokrasinin ya- şama geçirilmesi. Her iki konuda da gi- rişimler yurt genelinde sürdürülecek. Selvi, Anadolu yollanna düştüklerini, ülkeyi kanş kanş dolaşacaklannı söylü- yor. Selvi'ye göre ülkedeki tehlikelı gidi- şi önleyecek temel unsur, soldaki bütün- leşme. Bu bütünleşmenin DSP ve CHP'yi de aştığını ve daha geniş bir temele otur- duğunu söylüyor. Konuyu demokratik kuruluşlarda, sivil toplum örgütlerinde tartışacaklannı belir- tiyor. Peki. bu hareketleri karşısında Ece- vit'ten ne tür bir tepki alacak lar, nasıl bir tepki bekliyorlar? Selvi'nin yanıtı bunu çok önemsemediklerini gösteriyor: "Sanıyorum bir milletvekilinin demok- ratik kunıluşlarla, yurttaşlaria sorunlan değerlendirmesi herkesi memnun eder." Veli Aksoy da her ile her ilçeye ulaş- maya çalışacaklannı belirtip köktendin- ci tehlikeye karşı Türkiye'deki solun "bü- yükuzlaşma" ile bütünleşmeyi sağlama- sı gerektiğini söyledi. TıIRMIKI AYDIN ENGÎN e - mail: engin fa planet.com.tr Nüfüs Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SELİME AYDIN VARŞOVA - "Türkler, atlan- nı Vistül ırmağında suladıklan gün Polonya sona erecek..." Bu bir Polonya halk deyişi. Osmanlı, Avrupa'nın pek çok ırmağında, deresinde at- lannı suladı ama Vistül kıyıları- naulaşamadı.Amabu, Polon- ya'nın "sona ermesi"ne, hem de birkaç kez sona ermesine engel olmadı. Bu uçsuz bucaksız ova iil- kesinde bölünmeler, parçalan- malar, işgaller, kukla krallıklar, dükalıklarla örülmüş bin yıllık birtarih, 1989 Sonbahan'nda keskin bir dönemece daha ta- nık oldu. Polonya Halk Cum- huriyeti bitti. Polonya Komü- nist Partisi'nin -resmen- 1947'de başlayan mutlak ikti- dan sona erdi. Polonya, başa- nsız sosyalizm kuruculuğu de- nemesinden kapitalizme dön- dü. Polonya halkı serbest pi- yasa ekonomisi ile tanıştı. Acılı bir tanışmaydı. Dayanışma Sendikası'nın si- yasal güce dönüşmesiyle olu- şan iktidar serbest pazar eko- nomisini benimsediğini ilan et- ti. Enflasyon yüzde 10O'leri ça- bucak aşarak çıldırdı ve çıldırt- tı. Tıpkı Türkiye gibi. Ekonomi, mafya çetelerinin at oynattığı, kayıt dışı ekono- Varşova'da Chopin'in Kederiyle... minin damgasını vurduğu bir kargaşa dönemine girdi. Tıpkı Türkiye gibi. Örgütlü suç çeteleri uyuştu- rucu, haraç, çalıntı otomobil ve fuhuş sektöründe patlama- lar yarattılar. Tıpkı Türkiye gi- bi. Komünistlerden sosyal de- mokrat eğilimli hareketlere ka- dar bütün bir sol dibe vurdu. Büyük bir rtibar yitimine uğra- dı. Seçmenlerce terk edildi. Tıpkı Türkiye gibi. Halkın bütün sosyal kaza- nımları budandı. Sosyal gü- venliksistemi çökertildi. Kamu mülklerinin özelleştirilmesin- de, fabrikaların, işletmelerin emekçilerin kurduğu koopera- tif örgütlenmelere devri karar- lılıkla reddedildi. Tıpkı Türkiye gibi. Çocuk yuvalarına, sağlık ve eğitim hizmetlerine aynlan devlet fonları hemen hemen tümüyle yok edildi. Tıpkı Tür- kiye gibi. Doğu Avrupa'nın en güçlü dinsel örgütlenmesi olan Po- lonya Katolik Kilisesi siyasal ağırlığını alabildiğine arttırdı. Kardinaller (mollalar, imamlar, şeyhler diye anlayabilirsiniz) siyasal iktidarı bıçimlendirirve yönlendirir oldular. Kardinal Glem, devlet başkanından da- ha büyük bir ağırlık kazandı. Zaten güçlü olan Katoliklik (Hanefilik diye anlayabilirsiniz) eğitimden kültüre, siyasetten ideolojiye belirleyici güç oldu. Tıpkı Türkiye gibi. Sonra... * • * Sonra... Sonrasında Türkiye ile benzerlikler sona eriyor. 1993 yılında genel seçimle- re gidildi. Kendi içinde çok kar- maşıkdeğişimleryaşayan, kir- lenmiş ve suç işlemiş kadrola- n "kirlenmemişler parti yöne- timine" sloganıyla tasfiye eden Polonya Komünist Partisi, ön- ce kendine yeni bir ideolojik yörüngebelirledi. "Demokratik sosyalizm" terimiyle tanımla- nan çizgi yenilemesinin ardın- dan partinin adı dadeğişti: De- mokratik Sol Birtik (DSB). Bir ardıl (halef) partiydi. Önce se- çimleri kazandı. Köylü Partisi ile koalisyon kurarak hüküme- ti oluşturdu. Ardından devlet başkanlığı seçiminde eski ko- münist Kvvasnievvski aday gösterildi ve Kwasniewski ka- zandı. Yeni koalisyon önce devleti yeniden yapılandıran, Komü- nist Partisi iktidannın köhne- miş, örümcek bağlamış ku- rumlannın yanı sıra geçiş dö- nemindeki vahşi kapitalist uy- gulamanın yarattıgı sonuçlan ortadan kaldırmayı amaçlayan bir reform paketi hazırladı ve yürüıiüğe soktu. Hem de sekiz ay gibi kısa bir süre içinde. Ar- dından anayasa değişikliğine gidildi. Başansızyadayolsuz- luğa bulaşmış bakanlann, ba- kan yardımcılarının, yüksek bürokratların, valilerin, polis şeflerinin görevlerinden çabu- cak alınabilmelerine ve yargıç önüne çıkanlmalanna olanak sağlayan bir hukuksal zemin yaratıldı. Bu tümüyle s;V/7anayasa, iki hafta kadar sonra, 25 mayısta halkoyuna sunulacak... Bu dönemde enflasyon, 1994'te yüzde 11.8'e, 1996"da ise yüzde 1O'a düştü. Işşizlik düşme eğilimine girdi. Örne- ğin 1995'teki yüzde 14.9'luk işsizlik 1996'da yüzde 13.6'ya indi. 1997'nin ilk üç ayında ise yıllar sonra ilk kez işsizlik tek rakamla ifade ediliyor: Yüzde 9.2. Yani, Chopin'in ülkesinde yeniden umutlar yeşeriyor, a- ma henüz çok erken. Kırk iki yıl süren Komünist Parti dönemi- nin ağır yükü, birkaç yıl süren vahşi kaprtalist dönemin yıkı- mı, ülkede turist gözlükleriyle bile hâlâ ve kolayca gözlene- biliyor. Başkent Varşova'nın merke- zindeki lüks otellerde ve çev- re sokaklarda geceleri işe çı- kan her yaştan (ah evet, çocuk yaşta kızlar ve nine denmesi gereken yaşta, boya küpüne düşmüş görüntüleriyle yürek burkan) kadınlar ordusu bu göstergelerden yalnızca biri. Devlet desteği kalktığı için kapısına kilit vurmuş tiyatrola- nn, kütüphanelerin sayısında- ki ürkütücü boyut bir başka gösterge. Ve hâlâ el yakan fiyatlar. Ulu- sal içki votkanın şişesi ise 25 marka eşdeğer. Aynı marka votkayı Almanya'daki herhan- gi bir mağazada 6 marka ala- bilirsiniz. Gene de Varşova'nın gele- nekli kahvelerinde ve küçücük konser salonlannda hâlâ çok ucuza, herkesin ödeyebilece- ği kadar ucuza Chopin dinle- yebiliyorsunuz. Bu uçsuz bu- caksız ova ülkesine çok yara- şan kederiyle Chopin'i... POLİTtKA GtONLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kapitalist Önder... Bu işin sonu nereye varacak? Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlannın 74 yıl önce kanlanyia, canlanyla kurduğu laik demokra- tik cumhuriyet; sanklı, cüppeli, sakallı, karaçarşaf- lı yobazlara mı ya da Said-i Nursi öğretisinin 'ka- pitalist önderi' tarikat şeyhine mi teslim edilecek? Tarikat şeyhi, uzun süreli biryürüyüşün içindedir ve ABD güdümlü yeni bir 'siyasal Islam ideoloji- s/'nin Türkiye'ye yerleşmesi için çalışmaktadır. Is- rail'in de desteğini alan Said-i Nursi öğretisinin 'ka- pitalist önderi', iki kişinin ölümünde ağlamamak için 'dilini ısırdığını' bir televizyon kanalında açık- lamıştır: "Ben Kasım Gülek ve Aiparslan Türkeş'fen en etkilenen adamdım..." Şeriatın Türkiye'yi kuşatıp kuşatmadığını tartış- tığımız şu günlerde 'devlet adamınayakışmayacak' bir tavır içinde olan Necmettin Erbakan'ın Refa- hı'na karşı bir koz olarak ortaya çıkanlan tarikat şeyhi, 'çoktirajlımedyapatronlan'nm kimi köşeya- zarlannın da kurtancısı konumundadır... Said-i Nursi öğretisinin 'kapitalist önderi'', tarikat şeyhi her ne kadar "Ben fakirim, emekli maaşım- la geçiniyorvm" dese bile trilyonlarla oynamakta- dır. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde ekonomik olarak örgütlenmesi, ABD ve Israil'le olan sıkı iliş- kileri tarikat şeyhinin 'siyasi Islam projesi' içinde- dir... Amacı çok açıktır, Islamı hem siyasal hem de ekonomik araç olarak gören tarikat şeyhinin: "Türk- Islam sentezini oluşturan, ancak Iran, Su- udi Arabistan'dan farklı bir şeriat devletini kur- mak..." Bu nasıl gerçekleşecektir, zaman ayan nedir? İlk aşamada devlet içinde örgütlenmek, özellik- le Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ve güvenlik güçleri- nin belli kademelerinde kadrolaşmak... Milli Eğitim'de ve yargıda 'önemli mesafe alan' tarikat şeyhi, medyayı da yanına almış, Necmettin Erbakan'a karşı çıkarak 'laikkesim'm bir bölümü- ne de hoşgörüyle yaklaşmıştır... Tarikat şeyhi ekonomik olarak çok güçlüdür ve şeriatçı basın Hocaefendi'ye karşı koyamamak- tadır. Ne Akrt, ne Şafak ne de Milli Gazete tarikat şeyhinin ABD'deki Moon tarikatıyla bağlantısını, Israil'le ilişkilerini yazamamaktadır. Hatta Kanal 7, masonlann üzerine giderken Hocaefendi'nin kimi mason işadamlan ve sanayicilerie olan 'ticari çıkar- lannı' görmemezlikten gelmektedirler... Hocaefendi'nin çok sevdiği Kasım Gülek hem ABD'deki Moon tarikatının Türkiye temsilcisi hem de mason değil miydi? • • • Tarikat şeyhinin kimi sözleri, amacını ortaya koymaktadır... Omeğin şöyle der: "Devleti değiştirmek isteyenlere dedik ki: Alter- natif devletiniz var mı ? Devlet istikrarsızlık yaşaya- caksa altematifi hazırtamadan devleti yıkmayın..." Laik demokratik cumhuriyet nasıl yıkılır? Karşı kadrolan hazırtayarak... Bu kadrolan hazırlamak için deeğitime ağıriık ve- receksiniz... Türk Silahlı Kuvvetleri'nde örgütlenmek, Saıd- i Nursi öğretisinin 'kapitalist önderi'nin birincil gö- revi olmuştur öteden beri... Dikkat edin, tarikat şeyhi bugün Türk Silahlı Kuvvetleri için şöyle konuşur: "Ordumuz demokrasinin güvencesidir..." Halkımızın belleği zayıf... Bir buçuk iki yıl önce kendisine yakın üç-beş ga- zeteciye şöyle diyordu 'kapitalist önder': "Bazı duyumlaraldım, askerterdarbe yapacak..." O tarihte Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atanması gündemdey- di ve tarikat şeyhi bu durumdan sıkıntı duyuyor- du.... Sıkıntı nereden kaynaklanıyordu? Orgeneral Çörekçi'nin Atatürkçü, yurtsever kim- liğinden... Yani Hocaefendi, aklınca Ahmet Çörekçi'nin Ha- va Kuvvetleri Komutanlığrna getirilmesini engelle- mek istiyordu... Ona göre Orgeneral Çörekçi, darbeciydi... • • • Refah Partililer ve şeriatçı medya, Said-i Nursi öğretisinin 'kapilatist önderi'ne karşı çıkamıyor- lar... Aslında 'kapitalist önderin' foyalannı ortaya dök- seler, hocanın 'amacının ne olduğunu' açıklasalar, Türkiye'de siyasi gündem birden değişecek... Bu toplumda kapitalist önder'\n hışmına uğra- yan, onun gerçek kimliğini çok iyi bilen o denli in- san var ki! Hem hocanın gücü ne? Siz deyin 10 bin, ben diyeyim 15 bin... Yalan mı? Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet http: // www.planetcom.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya @ Planetcom. TR Ali Topuz 'Şeriat darbesiyle karşı karşıyayız' Istanbul HaberServisi - CHP Genel Başkan Yar- dımcısı ve Istanbul Mil- letvekili AH Topuz RE- FAH YOL hükümetinin ve Başbakan Necmettin Er- bakan'ın her alanda cum- huriyet tarihinin en kötü yönetimini sergilediğini savunarak "Iktidann cıhz, Okel ve çıkarcı yönetimi Türkiye'de ciddi bir rejim kaygısı yarattı. Demokra- tikleşme süreci, teokratik- leşme sürecine dönüştü- riildü" dedi. Topuz, Çil- ler'in de ordu üzerinden siyaset yaptığını söyledi. Ali Topuz, dün CHP Is- tanbul tl Başkanı Mehmet Ali Özpolat ve CHP Istan- bul Kadın Kolu Başkanı Muazzez Çelebi'yle bir- likte partisinin il merke- zinde son günlerdeki olaylan değeriendirdi. To- puz, Türkiye'nin çok sı- kıntılı bir dönemden geç- tiğini, Erbakan'ın 10 aydır yalan söylediğini, rakam- lan çarpıttığını ve ekono- midekı kötü gidişi kendi- sinin bile itiraf ettiğini söyledi. Enflasyonun yüzde 80'leri aştığını, milli gelir adaletinin iyice bozuldu- ğunu ve ilk 4 aydaki büt- çe açığının 500 trilyon li- rayı aştığını anımsatan Topuz, Erbakan'ı her şeyi haraç mezat satmakla suç- ladı. Topuz, RP'li beledi- yelerin de perişan halde olduklannı, buralarda bü- yük işlerin büyük miktar- da bağışla yürüdüğünü sa- vundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear