23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MAYIS1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Yabancı sermaye izinleninde diişüş • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yabancı sermaye izin başvurulan yılın ilk 4 aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.6 oranında azaldı. fyalnızca nisan ayı ıtibanyla, geçen yılın aynı 3>ma göre, yabancı Sermaye başvurulannda düşüş yüzde 42.9'a ulaştı. Hazine Müsteşarlığı'ndan dün yapılan açıklamaya Igöre, geçen yıl 231 jnilyon dolar olan yabancı sermaye izin miktan bu yıl aynı ay 132 milyon dolara düştü. Yılın ilk 4 aylık döneminde de, yabancı sermaye izin miktan. geçen yılın aynı dönemine göre 551 milyon dolardan. 509 milyon dolara indi. Yılın ilk 4 aylık döneminde verilen yabancı sermaye izinlerinin 355.7 milyon doları imalat sektörûnde, 133.9 milyon dolan hizmetler grubunda, 18.5 milyon dolan madencilik sanayiinde. 95 bin dolan tanm sektörûnde gerçekleşti. GAP'ta 25.5 trilyonluk kamulaştıpma • ŞANLIURFA (AA)- -Türkiye'nin enerji ihtiyacının önemli jbölümünü karşılayan ve GAP'ta binlerce hektar .alanda sulu tanm yapılmasını sağlayan Atatürk Barajı'nın jnşaatından 53 bin kişinin etkilendiği bildirildi. Arazileri baraj gölü altında kalanlara şimdiye kadar 25 trilyon 500 'milyar lira ödendiğini bildiren yetkililer. bu yıl 'ödenecek istimlak bedelinin 1.5 trilyon lira olacağını söylediler. Nisanda1.9 milyar dolarlık ihracat • İSTANBUL (AA) - Türkiye Ihracatçılar Meclisi (TtM). nisan ayı ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 6 oranında artış göstererek 1 milyar 876.2 milyon dolardan 1 milyar 995.4 milyar dolara çıktığını bildirdi. TİM Başkanı Okan Oğuz, konuya ilişkin yazılı açıklamasında. nisan aymda hazır giyim ve konfeksiyon ihracatındaki artışın aylık yüzde 4 olarak gerçekleştiğini belirterek en fazla döviz girdisi sağlayan sektörler arasında ikinci sırada yer alan demir ve demir dışı metallenn ihracatında yüzde 15, tekstil ve .hammaddelerin de yüzde 3 artış kaydedildiğini belirtti. Kardemir işçisine zam ! • ANKARA (AA) - I Karabük Demir Çelik I Fabrikalan'nda çalışan 4 ; bin 700 işçiyi kapsayan ı toplu iş sözleşmesi ı görüşmeleri anlaşmayla '-sonuçlandı. Çelik-İş Sendikası ile Kardemir yönetimi arasında dün jmzalanan anlaşmaya İŞgöre, işçilerin ücretlerine *1 Nisan 1997'den geçerli 'blrnak üzere yüzde 90 •oranında zam ^yv eulanacak. 1 Ocak H998-31 Arahkl998 fdönemindeki artışlann da •DİE tüketici endeksi enflasyon oranlan '.uyannca aylık olarak Jarttınlacağı bildirildi. •Çelik-İş Sendikası Genel •Başkanı Recai Başkan. »toplusözleşmeyle işçilere ^yıllık izin dönüşlerinde Sıet 20 milyon lira izin ;ödeneği verileceğini şkavdetti. 12kamutesisi daha satılıyor M ANKARA (AA) - Emlak ve Gecekondu Islah Projesi ](MEGİP) kapsamında. 12 kamu sosyal tesisi daha satışa çıkanldı. Maliye. Milli Eğitim. Bayındırhk bakanlıklannın birer. Adalet Bakanlığı ile •Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nın ise ikişer adetsoyal tesisinin "tahmini bedeli 18 milyar ile 1.1 trilyon lira arasında değışiyor. En yüksek tahmini bedel. 1 trilyon 558 milyar lira ile Antalya Manavgaf taki il özel idaresine ait 540 yataklı tesis için belirlendi. 200 trilyonluk îzmit Körfez Geçişi ihalesinde 'bağış ve komisyon' almdığı iddia ediliyor Otoyolda hoca-enişte trafiği• İhaleyle ilgili iddialar arasında Anglo-Japonese Grubu'nun Refah Partisi'ne hayli yüklüce bağış yaptığı yer alıyor. Ankara bürokrasisinde "Bay yüzde 10" ve "Enişte" lakaplanyla tanınan nüfuzlu kişinin ihale sonucuna etkisinden de bahsediliyor. SEDA OĞUZ tzmit Körfez Geçişi ihalesinde, Enka Grubu'nun yer aldığı Anglo-Japanese kon- sorsiyumunun seçilerek müzakerelere çağ- nlması üzerine. ihalenin diğer iki konsor- siyumu Bouygues-Vinsan ve IBKO "hak- sızlığa uğratıldıkları" gerekçesiyle ha- rekete geçtıler. Bouygues-Vinsan konsorsiyumu. önce- ki gün yürütmenin durdurulması ıçin Da- nıştay'a giderken, Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu Başkanlığı'na da başvu- rarak ihalede "kamu menfaatlerinin gö- zetilmediği" iddiasında bulundu. Tekfen ve Doguş gruplan dışında Imp- regilo, Campenon Bernard Sge, Dragados Cons, Cofiroute firmalanndan oluşan IB- KO konsorsiyumu yetkilileri ise, "yanlış- tan dönülmesi" için gereken hertürlü gi- rişimde bulunacaklannı açıkladılar. Kon- sorsiyum üyeleri Fransız. Italyan, Ispanyol olmak üzere Avrupalı firmalardan oluşan IBKO'nun, Türkiye'nin AvTupa Birliği üyeliğini "koz olarak" gündeme getire- bileceği de belirtiliyor. Yaklaşık 1.5 milyar dolarlık (200 tril- yon lira) ve 1993 yılından beri gerçekleş- tirilmesine çalışılan Izmit Körfez Geçişi iha- lesi sonucuyla ilgili olarak çeşitli iddialar da Ankara kulislerinde gündeme getirili- yor. Bu iddialar arasında Anglo-Japone- se Grubu'nun ihaleyi kendi Iehine çevire- bilmek için Refah Partisi'ne hayli yüklü- ce bağış yaptığı yer alıyor. Ankara bürok- rasisinde "Bay yüzde 10" ve "Enişte" lakaplanyla tanınan nüfuzlu kişinin ihale sonucuna etkisinden de bahsediliyor. Ay- nca, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün teklifleri değerlendirmek üzere görevlen dirdiği Kanadalı danışman firma Delcan- DAP ortaklığının "yönlendirildiği" id- dia ediliyor. Bouygues-Vinsan ve IBKO konsorsi- yumlan, kapalı kapılarardında "şeffaf ol- mayan" ihalenin sonuçlannı hertürlüplat- formda tartışmaya hazır olduklannı vurgu- larlarken, Karayolları Genel Müdürlü- ğü'nce Ankara'da müzakerelere çağnlan Anglo-Japanese konsorsiyumunda yer alan Enka tnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Si- nan Tara, konuyla ilgili iddialan redde- derek "İzmit Körfez Geçiş ihalesinde üç teklifin incelenmcsinden sonra, en iyi olduğumuz için müzakerelere davet edil- dik. 2-3 ay sürecek olan müzakereler so- nucunda anlaşma sağlamrsa, otoyol in- şaatına başlayacağız" dedi. Şeffaflıkta, fiyat gibi tek kriter gerekti- ğini ifade eden Sinan Tara. Izmit Körfez Geçişi ihalesindeki yaklaşık 20 kriterin karşılaştınlmasınm mümkün olmayacağı- nı savundu. Tara, ihale sürecinin müzake- relerle devam etmesi nedeniyle verdikleri iki alternatifli teklifin degerini açıklamak- tan kaçındı. Diğer yandan, Banş Partisi kurucusu AIi Ha\dar Veziroğlu'nun babası olan Vinsan fırmasının Yönetim Kurulu Başka- nı Ali Rıza Veziroğlu imzasıyla dün Baş- bakanlık Yüksek Planlama Kurulu'na gön- derilen mektupta; Bouygues-Vinsan kon- sorsiyumunun sunduğu tüp geçit ve eğik askılı köprüye dayalı 15 alternatifli dört tek- lifte temel yaklaşımın kamu menfaati ol- duğu belirtilerek şu açıklamalar yer aldı: " Karayolları Genel Müdürlüğü tek- liflerin değerlendirilmesinde haksızlık yapmakta. kamu menfaatini gözetme- mektedir. Bilinçli ve güdümlü bir şekil- de bir grubun dışındaki teklifleri yok saymaktadır. Teknik ve ekonomik çalış- maları yapmak üzere görevlendirilen Delcan-Dap ortaklığı eksik, anlamsız, hileli işler yapmaktadır. Yüksek Plan- lama Kurulu; ilgili idarenin, üniversite- lerin ilgili birimlerinin katılımı ile tek- lif veren gruplann tekniklerini, tekno- lojilerini. maliyetlerini, fizibilitelerini, kamuya sağladıkları fayda ve avantaj- ları anlatmalarına imkân verecek bir düzenleme için gereğini yapmalıdır." ISDEMIR Ihalelerde taşeron mafyası HACER GEMİCİ ÖZDEN ADANA - İSDEMlR'i adeta ele geçi- ren taşeron firmalann ihalelerde "mafya oluşturduğu". noter kanalı ile tespit edil- di. lskenderun Demir Çelik tşletmele- ri'nin işçilik ihalelerinde sonucu önceden belirleyen taşeron firmalararalanndan bi- rini dışlayınca. taşeron mafyası da ortaya çıktı. Dışlanan firma notere giderek İSDE- MlR'deki kok bataryalan ihalesini hangi firmanın alacağını 1 hafta önceden tespit ettirdi. İhaleyi noterden tespitettirilen fir- ma kazanınca, dışlanan firmanın elinde- ki belgeyle İSDEMİR yönetimine baş- vurması üzerine, paniğe düşen genel mü- dür, ihaleyi gizlice iptal etti. ISDEMlR'de taşeron firmalarbirbirine düşünce ihalelerdeki mafya da su yüzüne çıktı.ISDEMlR'deki işleri yürüten 20 ka- dar firmanın aratanna başkafirma alma- dan işleri kendi aralannda bölüştüğünü ve bunun hemen herkes tarafından bilin- diği halde göz yumulduğunu belirten Öz- Çelik Iş Sendikası lskenderun Şube Baş- kanı Nihat Kıymacı, son ihalede mafya- nın noter tarafından adeta tespit edildiği- ni ve olayın su yüzüne çıktığını söyledi. tSDEMİR'in taşerondan kurtanlması gerektiğini de kaydeden Kıymacı, "Olay nereye kadar, kime kadar uzanıyorsa pe- şindeyim" diye konuştu. ISDEMlR'de taşerona bağlı yaklaşık 3 bin işçinin çalıştığını ve bu işçilerin hiç bir sosyal haklannın bulunmadığını anım- satan Kıymacı, "ISDEMlR'de taşeron o kadar büyüdü ki devlet bile bu olayın altından kalkamaz oldu" dedi Kıyma- cı, ihalelerdeki mafyanın taşeron firma- lann birbirine düşmesi ile çıkan çekişme- de resmen ortaya çıktığını kaydetti. Kıymacı, İSDEMİR yönetiminin noter tarafından alınan belgeyi görünce ihaleyi hemen iptal ettiğini belirtti. Sendikadan dava hazırlığı AKIN BODUR İSKENDERLN - Özçelik-Iş Sendi- kası, ISDEMlR'de geçen ay toplusözleş- meden taşeron işçilerinin de yararlanma- sı için dava açmaya hazırlanıyor. Sendi- kanın lskenderun Şube Sekreteri Ali Cen- giz Gül, açılacak davanın kazanılması durumunda tüm kamu işyerlerinde bulu- nan taşeron ve taşeron işçilik uygulama- sının sona erecegini kaydetti. Yargıtay Hukuk Kurulu karan ile bir işyerinde sendikanın imzaladığı toplu- sözleşmeden o işyerindeki tüm işçilerin yararlanabileceğine ilişkin karar bulun- duğunu belirten Gül, konuyu iş mahke- mesine götürmeye kararlı olduklannı söy- ledi. Yargıtay'ın karanndan yola çıkarak "teşmil davası" ile ISDEMtR'deki tüm işçilere, imzalanan toplusözleşmenin ay- nen uygulanmasını isteyeceklerini bildir- di. Merkezi OHAL bölgesinde olan fir- malann vergi muafiyetine dayanarak İS- DEMlR'de ihalelelere girdiğini söyleyen Iskenderun Şube Başkanı Nihat Kıyma- cı ise taşeron uygulamasından dolayı dev- letin ISDEMİR'deki kaybının 4.5 trilyon lirayı bulduğunu belirtti. IMFacı paket dayatıyor ESRAYENER ANKARA - Türkiye'yle eylül ayında orta vadeli program imzalayabileceğini açıklayan Uluslararası Para Fonu. ağırko- şullar getiriyor. Hükümete, bütçeharca-- malarının kısılması, bütçe gelirlerinin arttınlması ve tahmini 2.5 katrilyon lira- lık bütçe açığının 2 katrilyon lira sınınn- da kalmasına yönelik tasarruf önlemleri öngören IMF'nin. yaz ayları içinde pet- rolde özelleştirmeye gidilmesini ve tem- muzdaki maaş zamlannm enflasyonun al- tında tutulmasını da ıstediği kaydedildi. En önemli önlem olarak iç borçlanmada faiz-vade ilişkisi dikkate alınacak. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Tansu Çiller'in IMF'nin Türki- ye'ye orta vadeli bir program karşılığın- da 3 milyar dolar kredi vereceği yönün- deki açıklamalannın gerçeği yansıtmadı- ğıöğrenildi. IMF'nin orta vadeli bir prog- ram konusuna bile kesin onay vermediği, ancakbelli koşulların gerçekleştirilmesi durumunda kredi anlaşmasını yapılabile- ceğini bildirdiği kaydedildi. IMF'nin orta vadeli program anlaşma- sı yapılması durumunda bile 3 yıllık ve- receği kredinin 1 milyar dolan geçmeye- ceğini belirten yetkililer, koşullann siya- si kararlılık gerektiğini vurguladılar. IMF, orta vadeli programın masaya yatınlaca- ğı eylül ayına kadar, eski paketlerin so- nucunun ahnmasını istedi. IMF'nin. yıl sonu bütçe açığının 2.5 ka- trilyon lira düzeyinde olacağı yönündeki tahminleri dikkate aldıgını bildiren yetki- liler. "Fon. açığın 2-23 katrilyon dü- zeyinde tutulması için çok sıkı tasarruf önlemleri istiyor" dediler. Tanm destekleme alımlannın kapsamı- nın sınırlı tutulması ve belirlenecek fiyat- ların düşük verilmesi önerildi. IMF'nin ayTica. hükümetin daha önce nisan-haziran aylannı kapsayan 3 aylık fiyat artışlan çerçevesinde uygulayacağını bildirdiği maaş artışlannın da, bu aylar- daki enflasyonun altında tutulması gerek- tiği görüşünü dile getirdiği kaydedildi. İşçilere, ailelerinden 'açık cezaevi' usulü destek 17OişçiShell, Mobil ve BP'ye karşı eylem yapıyor BANL SALMAN ANKARA - Shell. Mobıl ve BP'nin hıs- selerinin büyük çoğunluğuna sahip oldu- gu Mersın ATAŞ Rafinerisi'nde çalışan Petrol-tş'e üye 170 işçi, kendilerini iş- yerlerine hapsettıler. İşçilerin aileleri. "açık cezaevi görüşmesi"ni sembolize eden ziyaretle eyleme destek veriyorlar. Petrol-İş Mersin Şube Başkanı Enver Cuydur, Yüksek Hakem Kurulu'na (YHK) gönderilen sözleşme için, "YHK*yi kabul etmiyoruz. Biz kayıp- larımızın giderilmesini istiyoruz" de- di. "Sendika ve işçi haklarını tanıma- dıkları" için uluslararası petrol tekelle- ri Shell. Mobil ve BP'ye karşı başlattığı "tüketmeme kampanyası"nı 18 Nisan 1996 tarihinden beri sürdüren Petrol-lş, Mersin'deki ATAŞ Rafinerisi'nde çalı- şan üyeleri adına yürüttüğü toplusözleş- me görüşmelerinde anlaşma sağlanama- masının ardından işyerini terk etmeme eylemi başlattı. BP. Shell ve Mobil'in or- tağı Mersin ATAŞ Rafinerisi'nde çalışan Petrol-lş'e üye 170 işçi, 30 Nisan 1997 tarihinde gerçekleştirdiği "dolumu kes- me" eyleminin ardından, 6 gündür işyer- lerini terk etmiyorlar. Perrol-lş Mersin Şube Başkanı Enver Cuydur, 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren geçerli olacak toplu- sözleşme görüşmelerinde uyoışmazlığa gidildiğini. işyerinin grev yasağı kapsa- mında olması nedeniyle 28 Nisan 1997 tarihinde Y"HK"ye başvurulduğunu bildir- di. işyerinin bakımdaolduğunu veşuan- da üretim yapılmadığını belirten Cuydur. "tşyeri kapatıldı. Bakımda yavaşlama- ya yönelik eylem yapılıyor. Dün sabah (önceki gün) işçilerin eşleri, çocukları alkışlarla, karanfillerle kapıya geldiler. Biz açık cezaevi görüşmesi diyoruz" diye konuştu. işçilerin, "Uykusuzum, yorgunum, konuşamıyorum" sloganıy- la telsiz haberleşmesini kestiklerini ve sorulara sözlü yanıt vermeme karan al- dıklarını kaydeden Cuydur. henüz YHK'den bir karar çıkmadığını bildirdi. "Biz YHK'yi kabul etmiyoruz. Uygu- layabilirlerse uygulasınlar" diyen Cuy- dur, işverenin birinci y\l için yüzde 80. ikin- ci yıl için yüzde 60. sosyal haklara da yüzde 85 zam önerisi sunduğunu belirt- ti. Cuydur, geçen dönem, enflasyonun yüzde 82.6'ya çıkmasına karşın, ikinci yıl için aldıklan zam oranının yüzde 60"ta kaldıgına dikkat çekerek şunlan söyledi: 'Ücret ayarlaması gerekli' "Yüzde 22.6 oranında alacağımız var. Burası kalifiye elemanların çalış- tığı bir yer. Ücret skalasında ayarlama istiyoruz. Ondan sonra yıllık enflas- yon. Biz, 3-6 aylığı falan tartışmıyoruz. Vardiya. bakım primlerinde \e ihbar tazminatında (iş akdinin feshedilmesi durumunda ödenen tazminat) da an- laşmazlık var. Geçen dönem 40 hafta ihbar tazminatı var. Biz bunun yüksel- tilmesini istiyoruz." Cuydur, Mersin ATAŞ Rafinerisi'nde ortalama ücretin brüt 83.5 mil>on lira ol- dugunu, işverenin önerisine göre bu ra- kamın ancak 149.5 milyon lirayaçıkaca- ğını söyledi. Petrol-lş'in Shell, Mobil ve BP için ha- zırladığı "Kara Kitap"ta, Mersin'deki ATAŞ Rafinerisı'nintam kapasite ile ça- lıştığında Türkiye"deki toplam rafine üre- timinin yüzde 14*ünü gerçekleştirdiği kaydedildi. DUYURU ŞİRKETİMİZİN TORBALI SİGARA FABRİKASI'NDA İMALEDİLENÜRÜNLERİNİN PERAKENDE SATIŞ FİYATLARI, 7 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA GÜNÜNDEN İTİBAREN AŞAĞIDAKİ GİBİ BELİRLENMİŞTİR: ' Mariboro lUO's Marlboro Iights 100's Mariboro Box Mariboro Lights Box PARUAMENT PHILSA Phılıp P^orris Sabancı Stgara ve Tütüncülük Sanayi ve Ttcaret A Ş BENCE İZZETTtN ÖNDER Halka Güvenmek Aldatmacası Türkiye sermaye birikimini gerçekleştirip, güçlü sermaye ideolojisi hâkimiyetine girinceye kadar fi- kirsel ve politika alanında yalpa yapmaya devam ede- cektir. Bu tür yalpalamalarda dış çevreler hâkim ro- lü oynarken, iç dinamiklerde de konjonkturel çıkış- lar hâkim güçle çakıştığı sürece iç politikayı ele ge- çirebilecektir. Türkiye'nin ticari emperyalızme sokul- ması, daha sonra korumacı politikalara sürüklen- mesi, 1980'lerde finans-kapital yörüngeye yerleş- tirilmesi hep hâkim dış güçlerin çıkar ve isteklerı doğ- rultusunda, fakat bu politikaları içeride uygulama- ya hazır güçler tarafından gerçekleştirilmiştir. Tüm bu uygulamalardan Türkiye, maalesef, zararlı çık- mıştır. Çünkü Türkiye bu polıtikalarda söz sahibi ola- mamış, fakat kadife eldivenli siyasal güçler uygu- lamacı olarak görevalmıştır. Hemen hepsinin müş- terek sloganı ise, "halka inanmak!" olmuştur. Keş- ke bu siyasilerin güdüsü, "halka inanmak!" yerine "halk için çalışıp, halkı yüceltmek!" olsa idi! Refah'ın bugün hangi yükselen konjonktürle ça- kıştığını ve çalıştığını saptamak, partinin siyasal misyonunu ortaya koyar. Dünyanın yükselen kon- jonktürü, Türkiye gibi çevresel konumdaki ülkeleri birinci sanayi döneminde tutarak bu ekonomiler üzerindeki sömürüyü sürdürmektir. • • • Türkiye belirii bir sanayi hamlesine yönelmiş ve nüfusunun çoğu Müslümanlardan oluşan bir top- lumdur. Ileri kapitalist ülkelerde ise etnik ve dinsel hareketler yükseliyor. ABD ve diğer Batılı toplum- larda özellikle islam yükseliyor. Batılılar bu yükse- lişi çok iyi algılayıp, bunların sisteme yönelik bir tepki olduğunun bilincine ulaşmış bulunmaktadır. Zira, bugün kapitalist dünyada ortaya çıkma eğili- mi taşıyan, şimdilik belirli-belirsiz nitelikteki müca- dele, insan faktörünün canavartaşmış sermaye fak- törüne karşı, çevreyi, dünyayı vetüm insanlığın ge- leceğini kurtarmaya yöneliktir. Kendini sistemden soyutlanmış ve yalnız hisseden her birey böyle bir mücadele kampının gönüllü askeri olmaya adaydır. işte, kapitalizmin karşısında yükselen tehlike budur. Kapitalizmin amacı ise, Türkiye'de de olduğu gibi, önceleri kullandığı bu kutsal duygu ortamını bugün bilinç parçalanması ve çözülmesine uğratmaktır. Yeni sağ politikalar cenderesi altında, güçlü mer- kezlerin hâkim stratejileri, bir yandan çevre ekono- milerinden yoğun kaynak aktarmak, diğer yandan da ekonomik sıkıntılan hafifletecek ideolojik aygıt- lar geliştirmektir. Refah böyle bir konjonktürü. belki farkında ol- madan, Türkiye aleyhine kullanma yolunu tutmuşa benzemektedir. Türkiye. bir bütünlük içinde ve güç- le çalışırsa, belirii bir hamle yapabilir. Türkiye'nin önün- deki bu yolun tıkanması Batı'nın işine gelir. Bu ne- denle Refah, bir çatışma ortamı değil. fakat bir ba- nş ortamı yaratmaya çalışmalıdır. Banş, partı lide- rinin yumuşak görünerek, neferlenni etrafa saldırt- ması ya da sair duygu sömürü araçları ile gerçek- leşemez. Barış, sosyal ve maddi uzlaşma gerçek zeminleri üzerinde gelişır ve yükselır. • • • Birdefa, Refah İslam bekçiliğı altında din sömü- rüsünü bırakmalıdır. Siyasal partilerin görevı, halkın din duygularına karşı saygılt olup, gereği biçimde halka olanak sunmaktır. Isteyen istediğı dine inan- makta ve inancını istediği biçimde yaşamakta ser- best ve kamu güvencesi altında olmalıdır. Devletın ve siyasal örgütlerin görevi budur. Kaldı ki, Türkı- ye'deki sorun, Müslümanlar ve diğer gruplar ile de sınırlı değildir. Müslümanlar içinde de farklı gruplar vardır. Bu böyle olmuştur, böyledir ve böyle de ola- caktır. Bu durumda, bir siyasal parti kendi yorumu- nu, bu yorum toplumun büyük bir bölümü tarafın- dan paylaşılsa dahi, tüm topluma dayatmamalıdır. Ne devlet ne de bireyler fertlerin kutsal alanlarına girmemelidir. Aksi durumda, şimdiye dek yoğun şi- kâyet konusu olan, "Resmi devlet ideolojisi altında tek tip insan yetiştirme" dayatması kaçınılmaz olur. Böyle bir dayatma kendi reaksiyonunu doğurur ve milleti parçalar. Kutsal inançlara saygılı olmak de- mek, kutsal inanç dayatması yapmak demek de- ğil, fakat bu alanlara yapılan saldırıyı önlemek de- mektir. Bunun adı. bir yönü ile laiklik olup, siyasal dincilikten farkı, topluma sembiyotik biryaşam dü- zeni (tolerans ya da müsamahakâr değil!) getirme- sidir. Laiklik bir dayatma değildir, fakat tek tip in- san yaratma çabası bir dayatmadır. Bu nitelikleri ile laiklik bir toplumu bütunleştirici, fakat tek tip insan yaratma bağnazlığı parçalayıcıdır. ikinci olarak, din kutsal alanlarla ilgilidir ve mü- kemmel ve hür insan oluşturmaya yöneliktir. Fakat bu ulvi kurumu birfizik, kimya, biyoloji ya da iktisat öğretisi gibi almak fevkalade yanlıştır. Bugün top- lumumuzda islam ile sağ ekonomi özdeşleştiril- mektedir. Kapitalizm de, sosyalızm de tum dınler- den çok sonraları ortaya çıkmışlardır. Böyle bir iliş- ki kurmak ne akıl, ne de inanç olarak olasıdır. Bu konuda samimı inançlı ve ahlak sahibi bir insanın ya da örgütün yapması gereken, aklı kullanmak ve toplumun önünü tüm tartışma ve gelişmelere açık tutmaktır. Ne var ki, bu kutsal inanç devletin hâki- miyeti altına alınıp, devlet de sermayenin bekçisi ko- numuna indirgenince, din kurumu sömürücü ve sö- mürgeci kapitalizmin acı ve ıstıraplarını yatıştırmak ve sömürüyü meşrulaştırmak için kullanılmaktadır. Dinin bu biçimde istismarı sadece halka değil, fa- kat bizzat kutsal inanç ve değerlere bir saldırıdır. Bu yönü ile de Refah, Batı ile tam bir ittifak içine gir- miş görülmektedir. Uygulanan iktisat düzeni toplu- mu bütünleştiren ya da parçalayan temel altyapı- dır. Bunun yollannın tıkanması toplumu umulmaz so- runlarla baş başa bırakır. Yeni sağ politikalar toplu- mu sıkıştırdıkça, bundan kurtulmanın akli yolu eko- nomiyi tartışmaktan geçer. Din, bu yozlaşma üze- rine bir peçe gibi örtülmemelidir. Bu iki nokta Refah'ın tarih huzurunda silemeye- ceği büyük birer hatadır. Umalım ki, bunlar üzerin- de düşünülüp, yeni olumlu ve ülkeyi ve milleti bütün- leştiricj yönelimler belirlenir. CarrefourSA AdanaMa ADANA (Cumhuriyet Günej İlleri Bürosu) - Fransa'mn dünyaca ünlü hipermarket zinciri CarrefourSa'nın Türkiye'de- ki ikinci mağazasının temel atma töreninde Şabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı Ankara'daki siya- silere isyan etti. Adana'daki bir diğer yatınmı olan Hilton- Sa'nm siyasiler tarafından engellendiğini belirten Sabancı, "HiltonSa'yı engellevenlerin yüzüne tükürmek lazım. Ankara'da trajik bir riyatro oynamaktadır" dedi. Temel atma törenine hükümet adına katılan Sanayi ve Ti- caret Bakanlığı"na vekâleten bakan Orman Bakanı Halit Dağlı, Türkiye'nin 2000 yılmda dünyanın gelişmekte olan 10 büyük ülkesi arasına gıreceğıni belirtti. Temel atma töreninde söz alan CarrefourSa Genel Mü- dürü Claude Torchrad ise CarrefourSa ile Adana'da ye- ni bir ticaret şeklinin başlayacağını belirterek tesislerin Aralık 1997'ye kadar tamamlanacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear