02 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 MAY1S 1997 SALI HABERLER Tuğgeneral Selmanpakoğlu, krallıkların ve molla rejiminin Atatürkçülüğü hedef aldığını söyledi Komutandan irtica ııyansı Burdur'un Gökçebağ köyünde bir süre önce kimliği belirsiz kişileree kınlan Atatürk büstü, 58. Er Eğitim Topçu TugayYnca yenilendi. Tugay Komutanı Tuğg. Selmanpakoğlu, Sutıdi Arabts- tan ve İran'ın dinci rejim ihracına dikkat çekti. GÜLÇtNİLCt BURDUR- Burdur 58. Er Eğitim Topçu Tugayı Komutanı Tuğgeneral AM Rıza Selmanpakoğlu Suudi Arabistan gibı bazı ülkelerin, krallann hesabını, mollalann rejimini koruduğuna işaret ederek, "Onlann bu saltanan bitecektir. Bunun için rejimlerini bize pazarlamak isteıier. Saölmtş insanian arar. bulur. kuüanırlar. Çünkü bilirler ki, Türkiye'de hedeflerine ulaşacaklarsa Atatürkçû düşünceyi yok etmek zonındadırlar" dedi. Burdur'un Gökçebağ köyünde bir süre önce kimliği belirsiz kişilerce kınlan Atatürk büstü, 58. Er Eğitim Topçu Tugayı'nca yenilendi. Atatürk büstü, Burdur Valisi Erhan Tanju, Belediye Başkanı Armağan İlci, diğer yöneticiler, köy halkı, öğrenciler ve ADD yöneticilerinin katıldığı görkemli bir törenle açıldı. Açılışta şiirler okundu, halkoyunlan gösterileri sunuldu. Büstün açıhşından sonra başörtülü bir grup kadın büste karanfil koydu. Törende konuşan Burdur 58. Er Eğitim Topçu Tugayı Komutanı Tuğgeneral Ali Rıza Selmanpakoğlu, Atatürkçû düşüncenin bağımsızlığın ve demokrasinin harcı olduğunu vurgııladı. Selmanpakoğlu, şeriat özlemcilerini de eleştirerek, şöyle konuştu: "Neden bu insanlar 300 yd öncesi karanlık çağuı özJemini çekmektedirler? Destek veren kimdir? Bugün, yarm, gelecekte, hepimiz, her ortamda ve zeminde bu sonılan sonıp, Atatürkçû düşünce sistemi içinde cevaplan bulmak zorundayız. Atatürk gibi düşünüp, Atatürk gibi icra etmek zorundayız. Bu karanhk gûçleri destekleyenler, arük yuvarlak laflarla ifade edilmhor. Osmanh'nm son zamanında da vardılar. Taptaze cumhuriyetin kuruluşunu engeUemek isteyen onlardı. Lozan'da karşımıza çıkan yine oniar. Gelecek için hiçbir endişemiz yoktur. Olması da mümkün değiL Atatürkçû düşünce sistemi içinde, aydınhkian yakalamak için dimdik ayaktayız." Herkesin, her ortamda Atatürkçû düşünceyi ön planda tutarak, üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmek zorunda olduğunu kaydeden Ali Rıza Selmanpakoğlu, "Türkiye Iaiktir, laik kalacak", "Atatürk'e kalkan eiler kınlsın" sloganJan arasında sözlerini şöyle sürdürdü: "GeHşmeye, çağı yakalamaya, ufuklan keşfetmeye yönetik bir düşünce sistemidir Atatürkçülük. Temelinde laiklik vardır. Laiklik olmadan karanhktan çıkılmaz. Ortak pa> damızuı temelinde laiklik, demokrasi ve hukukun üstünlüğü y atar. Bilimin ve akhn gereği neyse Atatürkçû düşünce sistemi içinde onun gereğini yerine getireceğiz. Dinimizi vicdanımızda saklavacağız." Burdur Valisi Erhan Tanju da Türk milletinin Mustafa Kemal Atatûrk'e çok şey borçlu olduğunu söyledi. DSP'li Beyreli Erbakan'a sordu 'Türk bankalan karapara mı aklıyor?9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Bursa Milletvekilı Ali Rahmi Beyreli. Başbakan Necmettin Erbakan'ın yanıtlaması istemiyle verdıği soru önergesınde, "Bazı Türk bankalannın kara para aklanmasında aracı olduğu doğnı mu? Konu ik ilgili gerekli incelemeyi başlatmayı, sonışturma açürmayı düşünüyor musunuz?" sorulannı yöneltti. Genelkurmay Başkanhğı tarafından geçen hafta verilen brifinglerde kara para aklanması ile ilgili bulgulann gündeme geldiğine dikkat çeken Beyreli. "Buna göre PKK'nin ve irticai faaliy etierin. yasadışı yollardan sağlanan ve yılda 35 mihar dolara ulaşan kara parayı bazı bankalar aracıhğı ile Türldye'ye sokmakta olduğu iddia edilmektedir. Bu konu ile ilgili tüm bilgüerin devletin ilgili kurumlannda olduğu da iddia edilmektedir" dedi. Beyreli, Erbakan'a şu sorulan yöneltti: "Bu iddia ne denli doğrudur? Kara para akladığı iddia edilen bankalar hangileridir? Bu kara paralann menşei ve türleri neierdir? Hazine yetldlileri, iddialarla ilgili olarak neden sessiz kalmaktadırlar? Bazı çevrelerce Türldye'ye her yıl ginnekte olan kara paramn ülkemizin dö\iz dengesinin sağjanmasmda önemli bir işlevi olduğu \e bu nedenle son yıllarda bizzat devlet yetkililerince her tüıiü kara paramn yıırda girişine sıcak bakıldığı iddia edilmektedir. Bu iddialar karşısındaki düşüncelerinizi somut olarak açıklar mısımz? Birkaç ay önce partimizin Türk bankacüık sektöriinün incelenmesine yönelik olarak gündeme getirdiği ve REFAHYOL'u ohışturan partilerce reddedilen araşürma önergesi hakkında bugün hâlâ aym düşüncede misiniz? Bu önergeyi tekrar gündeme geririrsck. bu kez tavnnız nasıl olacaknr?" Prof. Emre Kongar. törende yapügı konuşmada, insanlann ve özeüikk iktidarlann şiddette olan ilişldlerinin aşk gibi. uyuşrunıcu bağımlılığı gibi bir rutku olduğunu söy- ledi. Törende dereceye giren 4 gazeteci ödüllerini aldL Ulusal Basui Ajansı'na 'Övgüye Değer Ödiilü" verildi. (Fotoğraflar: HATtCE TUNCER) Bülent Dikmener ödülleri törenle verildiİstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet ga- zetesinin eski yazıişleri müdürierinden Bü- lent Dikmeneradmabu yıl 18'incisidüzen- lenen u Bülent Dikmener HaberlÖdülü".ya- . nşmasında dereceye girenlere ödülleri tö- rerde verildi. Tûrkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda dün düzenle- nen törende konuşan Prof. Dr. Emre Kon- gar, "Bir ülkede olup bitenlerin birinci de- reccdcki sorumlulan politikacılardır. Poli- tikacılann arasında ise 'iktidardakiler' so- rumluluk açısından en ön sıradadır" dedi. Kongar, insanlann ve özellikle iktidarlann şiddetle olan ilişkilerinin aşk gibi, uyuştu- rucu bağımlılığı gibı bır tutku olduğuna işaret etti. Kongar, Yahya Kemal'in "Vus- ht" adlı şiirinin gûnümüzde kanunsuzluk, hukuksuzluk ve şiddet girdabma yakalan- mış olan iktıdarlann ruh halini ve başlan- na gelecek olanlan çok güzel yansıttığına dikkat çekti. Kongar, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: "Medyada tekelleşme, okuyucu- nun ve izleykinin güniük, hatta anlık dene- timine tabi. Bu açıdan denetlenebilir. Siya- setteki tekelleşme isedemokratik kurumla- n tahrip ederek tüm toplumun nefes alma- sını engelledigi ve ancak seçimden seçime halk kontrolüne bağh olduğu için denetle- nemez nitelikte. Medyadaki yargısız infaz sadece manevi düzeyde. medya aracıhğı ile denetienmesi, hatta telafi edUmesi olanak- h. Sıyasetteld yargısız infaz ise firiksel an- lamda insanian ve kurumlan ortadan kal- dmyor. Bu nedenle teiafısi olanakh değü." Kongar'ın konuşmasından sonra gaze- temız Genel Yayın Müdürü Orhan Erinç, ödül törenini başlattı. "lşte 500 Mih/ann Bdgesi" adh haberi ile "Bülent Dikmener Haber Odülü"ne değer görülen Hürnyet gazetesinden Muharrem Sankaya, ödülü- nü Emre Kongar"dan aldı. "Gizli Belgeler- le Boru Hatü Bozgunu" başlıklı \azı dizı- si ile Jüri Özel Ödülü'nü alan gazetemiz muhabirlerinden LaleSanibrahimoğlu'na ödülünü Türkiye Gazeteciler Sendikası Ge- nel Başkanı Zrya Sonay verdi. Milliyet ga- irttesuıderı Azer Bortaçina da "Antarya Rsın" haberi ile değer görüldügü Jüri Özel Ödülü'nü Gazeteciler Sosyal Hizmetler ve Emeklilik Vakfı Başkanı Vasfrye Özko- çak'tan aldı. Ankara'nın Sincan ilçesinde yapılan Kudüs Gecesi'ne ilişkın olaylan karnuoyuna görünrûlü olarak aktarmasın- dan dolayı Ulusal Basın Ajansı'na (UBA) Övgüye Değer Ödülü verildi. UBA adına ödülü UBA Genel Yayın Yönetmeni Bald Ozilhan,Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli'nin elinden aldı. MHP ve DYP'IÜer TV bastı Vali Selahattin Başar'ın Tekel'in bir arsasının belediyeye devri nedeniyle canlı yayında MHP'li başkana 'Allah belanızı versin' diye bağırması üzerine olay çıktı MEHMETATILGAJN KIRŞEHİR - Kent merkezinde bulunan Tekel'e ait 11 dönümlük arsanın belediyeye devredilmesi için yaklaşık 6 yıldır yûrütülen mücadele, sonunda gerginliğe yol açtı. Kırşehir Valisi Selahattin Ba- şar, kendisine yerel basında sert eleştiriler yönelten MHP'li Bele- diye Başkanı Metin Çobanoğlu'na yerel bir televizyonun canlı yayı- nında "ADah beİanıa versin" diye bağırdı. Çobanoğlu. "Saym vaH- nin bu sözlerini aynen iade ediyo- nım" diyerek stüdyoyu terk eder- ken MHP ll Başkanı Semih Ak- tan, DY? tl Başkanı Bayram Do- ğan ile birlikte kalabalık bir grup stüdyoyu basarak valiyi protesto etti. Devlet Bakanı Naflz Kurt, 24 şubatta Kırşehir'i ziyareti sırasın- da DYP Milletvekili Ömer De- mir'in önensi doğrultusunda Tekel'e ait arsanın özel idareye devTedileceğini açıkladı. Kırşehir Valisi Selahattin Başar da bunun üzerine konuyu 1 mayısta yapılan il genel meclisı toplanhsına getir- di. 4 MHP'linin reddetmesine kar- şın ANAP. DYP, CHP, RP'li üye- lerin oylanyla arsanın TEKEÛJe kalması kararlaşnnldı. Bunun üze- rine Vali Başar, arsaya 6 bin kişi- lik 'Ulu Cami' yapmak isteyen MHP'li belediyenin boy hedefı ha- line geldı. Belediye Başkanı Me- tin Çobanoğlu ve MHP ll Başka- nı Semih Aktan, il genel meclisi- nin, Vali Selahattin Başar'ın yön- lendirmesiyle aksi karar verdiğini öne sürdü. Başar, artan tepkiler ve eleştiriler üzenne "sürekli baskı altmda olduğunuvediken üstünde oturduğunu" söyledi. Belediye Başkanı Metin Çoba- noğlu'nun. arsa ile ilgili Vali Ba- şar" ı sorumlu tutarak yerel basın- da sert eleştiriler yöneltmesi üze- rine yoğunlaşan tarrjşma pazar gü- nü yerel bir televizyonun canlı ya- yınına yansıdı. Belediye Başkanı Metin Çoba- noğlu ve telefonla yayına katılan bazı MHP ve DYP'liler, Vali Ba- şar hakkmda ağır suçlamalarda bulundular. Bunun üzerine üzeri- ne canlı telefon bağlantısı kurulan Vali Selahattin Başar, DYP'lilerin çift taraflı hareket ettiklerini söy- ledi. ll genel meclisi toplantısında DYP'li üyelerin ret oyu verdiğini, ardından tüm bu olanlardan kendi- sini sorumlu tutarak komplo ha- zırladıklannı belırten Başar, "Ger- çeklerisapbrarak arsa üzerindesi- yaset yapmak isteyenleri şiddetk kmıyorum'' dedi. Canlı yayında valinin bu sözlerine yanıt vermek isteyen Başkan Çobanoğlu da sert eleştiriden nasibini aldı. Çobanoğ- lu'nu hukuksal kurallan bilme- mekle ve terbiyesizce kampanya yürütmekle suçlayan Başar, Çoba- noğlu'na "ADah belanızı versin'' diye bağırdı. Bu sözlerden sonra sinirlenen Başkan Çobanoğlu, "Saym valinin bu sözlerini aynen iade edjyorum" diyerek yayını terk etti. Ancak bir süre sonra MHP ll Başkanı Semih Aktan, DYP ll Başkanı Bayram Doğan ile birlikte bir grup stüdyo- yu basarak valiyi protesto ettiler. ÜZYAZIl ORHAN BİRGİT Televizyon baskınında devtetin ih- mali mi, yoksa eli mi var? Istanbul'un en ışlek bulvarianndan birisinde, kapısında üç güvenlik gö- revlisınin bekledıği bır televizyon bina- sına baskın yapanların, bu görevliler tarafından engellenmeden elîerini sal- layarak merdivenlerden tırmanmalan, bu iki olasılıktan birisinin ağır basma- sı ile işlerlik kazanacaktır. Saatler sonrasında olay yerine ge- lebilen istanbul Valisi'ne göre televiz- yon binasını bekleyen üç resmi gü- venlik görevlisi, baskını yapanlann sa- yıca çokluğu yüzünden olay karşısın- da direnememişlerdir. Oysa televiz- yon çalışanlan, polislerin baskın sıra- sında hep birlikte akşam yemeği için kapıdaki nöbet yerinden aynldıklannı söyiüyor. Kırk dolayında insan, bir binanın ka- pısından topluca girerken, elbette ak- şamın o saatinde çevreye seslerini de duyuracak hareketler yapıyortar. Yine de o kaoı görevlisi polisler, binanın bir /•îrinden o sesleri fark etmemiş görü- nı yorlar. Tıpkı, o gece hemen birkaç h' ıa ötedeki Amerikan Başkonsolos- ^ğu'nda verilen resepsiyon dolayısıy- la yakın çevrede alınması zorunlu gü- venlik önlemlerindekı polislerin hiçbir Flash.. Flash.. Flash... tedirginlik duymamalan gibi. Yine tıpkı ardı ardına gelen silah seslerinin bitişik komşudan duyuldu- ğu kadar canlı işitildiği Taıiabaşı'nda- ki Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'ndeki akıl almaz ilgisizlik ve vurdumduy- mazlık gibi. Neresinden bakarsanız bakınız, bi- linçli bir devekuşu politikası izleniyor baskın sırasında. Bakalım, Beyoğlu Cumhuriyet Baş- savcısı, bu devekuşu politikasının kör- düğümünü çözebilecek mi? Kırk kadar çarktan çıkma mafya müteahhidinin, televizyon binası bas- kınından önce bitişikteki Bale Ote- li'nde mola verdikleri de biliniyor. Ben savcı olsaydım, o otelde kimler hangi "cesaret iksiri"n\ yudumladılar, neler konuştular, adamakıllı araştınrdım. Hoş, savcı olmaya da gerek yoktu. Benim gençliğimdeki "araşhrmacı ga- zetecilik" bugün de geçerli olsaydı, polis muhabirîeri, olayi yapanlar diye o gece medyaya dağıtılmış robot re- simlerle vakit geçirmek yerine, bas- kında görev almış kabadayılann en az yarısının gerçek fotoğraftannı çoktan şeflerinin çalışma masasının üstüne bırakmak için, analanndan emdikleri sütun hakkını vermeye çalışırlardı. Oysa, şimdi kusura kalmasınlar, genç meslektaşlarımın değerli za- manları, gazetelerinde bu konuda muhalefet partilerinin kusuriannı öl- çecek yazılar ya da televizyon söyle- şileri ile geçiyor. • • • Önceki gece birbirinden ünlü gaze- tecilerin söyleştiği Kanal D'deki "Du- nım" programında gazeteler ve gaze- tecilere devlet parmağı ile yöneltilen şiddet eylemlerı konuşulurken, dos- tum Oktay Ekşi, benim de adımdan söz etti. Oktay'ın söz konusu yaptığı olayı değil de bir başkasını, sokak or- tasında güpegündüz "Başvekilin aley- hinde yazar mısın?" tehdidi ile başı- ma vurulan copun öyküsünü burada özetlemek istiyorum. 1959 Nisanı'ydı. Evimden çıkmış, KİM dergisi bürosuna gidiyordum. Ya- nıma yaklaşan bir adam, ani bir ham- le ile başıma elindeki kalın sopa ile birkaç kez vurdu. Ve kaçmaya başla- dı. Zayrf, ufak tefek adamı tam yakala- yacaktım ki "Üzerime gelme dolu- yum" sesi ile irkildim. Ama bindiği oto- mobilin plakasını tespit ettim. Bu tür olaylarda çoğunlukla görül- dügü gibi polis de savcılık da işi sav- saklamaya almıştı. Ama başka iz sü- renler de vardı. RahmerJi polis muha- biri Hüseyin Güneş gibi. Saldırganın Tophane Vatan Cephesi örgütünden olduğunun ipucunu o öğrenince, ada- mı yakalayıp benim elimle olayın dü- zenleyicısi rahmetii emniyet amiri Ze- ki Şahin'ın odasına götürme işini de Hasan ve Hüseyin Cevahir kardeş- ler üstlenmişlerdi. • • • Başıma sandalye ayağı ile vuran adamın, ifadesinde "Ben Menderes hayranıyım. Bu gazeteci de başveki- lin aleyhinde yazıyor" dediğini söyle- diler. Bana yönelen eylemi, DP İstan- bul ll Başkanı Kemal Aygün'ün plan- ladığı biliniyordu. Acaba hafta sonu televizyon baskı- nını yapanlar kimler? Planlayanı kim? Flash televizyonunun 1 mayıs akşamı 23. Saat programında ele alınan ko- nu, sağır sultanın da öğrenip duydu- ğu "banka satışından alınacak komis- yon" değil miydi? Baskına kanşanla- nn, bu anlatılanlardan ötürü "Saym Çiller ve çok sayın Uçuran Çiller" adına hiddetlenip işi planlayan "Çiller fanatikleri" olduğu anlaşılıyor. Siz şu rastlantıya bakın ki bu "Çiller fanati- ği" sözünün mucidi de Içişleri Baka- nımızın ta kendisi. Ve aynı şaatlerde "mafyanın kökünü kazımak için" Bal- talimanı'nda bölgenin bütün önde gi- den güvenlik sorumlulan ile toplantı halinde. Hiç kimse televizyonun o ya- yınına telefonla katlan Çakıa'nın söy- lem biçimini onaylamıyor. Ama söyie- nenlerin de Susurluk komisyonu dos- yasında Hanefi Avcı'nın ifadelerin- den, Anavatan Partisi Manisa Millet- vekili Tevfik Diker'in önergelerinden sonra Türkiye Buyük Mıllet Meclisi'nin sorunu olması bekleniyor. Her parti- den milletvekilleri, kapatma sırasında televizyonun çeşitli illerdeki binaları önüne toplanan yurttaşlann tepkileri- ni belgeleyen video bantlannı izleme- lidir. Rejim cumartesi günü gerçekten yaşamsal bir dönemeçten Bursa'nın beş parlamenterinin sağduyulu işbir- liği ile kazasız geçti. RP, DYP'yi zorluyor Komisyonda C 5artı3'e yeşil ışık SEBAHAT KARAKOYUN A^fKARA - 8 yıl kesintisiz eğitim konusunda oyalama taktiği izleyen RP, DYP'deki çözülmeye umut bağladı. DYP içindeki muhafazakârlann desteğini alarak ortağmı ödüne zorlamayı planlayan RP, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bekleyen ve imam-hatip ortaokullannı zorunlu eğitim içinde koruyan "5 aru 3" modelini öngören yasa önerisini gündeme aldırma çabalanna hız verdi. DYP'li iki milletvekilinin de imza verdiği önerinin görüşülmesi için RP'li Komisyon Başkanı Ertan Yülek'in yeşil ışık yaktığı belirtildi. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, "8 yıllık eğitim, hükümet bunalunına yol açacak bir konu değil. Aklın yolu birdir. Sonunda DV P'nin de çözümü Meclis'e bırakacağına inanryorum" dedi. Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam ise 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin hükümet tasansı olarak TBMM'ye gönderileceğini söyledi. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) son toplantısında 8 yıl kesintisiz eğitimi öngören tasanya onay vereceğini açıklayan Başbakan Erbakan, bu konunun kamuoyuna yansıması üzerine tabanı karşısında zor durumda kalınca geçen hafta boyunca parti içinde ikna çalışmalanna ağırlık verdi. RP'li bakanlarla iki gün art arda yaptığı toplantılarda tasanya karşı dırençle karşılaşan Erbakan, hafta sonu yapılan il başkanlan ve MKYK toplantılannda da benzer tepkilerle karşı karşıya kaldı. RP MKYK'nin önceki günkü toplantısında görüşlerini açıklayan üyelerin önemli bir bölümü, "Bunun sonu gefanez. Bugün 8 yüa evet dersek yann başka bir konuda taviz isterler" kaygısını dile getirerek tasanya ımza atılmasının partiyi çok zor durumda bırakacağını söylediler. Hflkûmete Meclis koruması MGK, DYP ve tabanı arasında sıkışan Erbakan. bunalımı aşmanın yollannı ararken RP kurmaylan, konuyu hükümet gündemine gelmeden TBMM'de tartışmaya açarak REFAHYOL'u rahatlatmaya yönelik girişimlerini hızlandırdılar. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun gündemınde uzun bir süreden beri bekleyen ve "5 art 3" modelini öngören yasa önerisine sonradan imza atan RP'li Mehmet AM Şahin ve ,\rslan Polat Komisyon Başkanı Ertan Yülek'le temasa geçtiler. Şahin, önerinin gündeme alınmasına Yülek'in olumlu yaklaştığını belirtti. Şahin, kendi önerilerinin de 8 yıl kesintisiz eğitimi amaçladığını savunarak "Zamanda kesidti obnayacak. Yani 5 yılın ardmdan 3 yıl okunacak. Ancak mekânda farklılık olabilir. Ülke koşullanna göre, gerçekçi bir öneri" dedi. Öneriye DYP'den İsmail Köse ve Saffet Kaıya'nın imza verdiğine dikkat çeken Şahin, bu imzalann sayisınm artacağını öne sürdü. Şahin, yasa önerisinin bu hafta komisyonda ele ahnmasını beklediklerini kaydetti. RP'li SaHh Kapusuz da 8 yıllık eğitimin hükümet bunalımına yol açacak bir konu olmadığını savunarak "Meclis gündeminde bekleyen iki yasa önerisi var. Bunlar büieştirilerek tşleme konulur ve çoğunluk ne derse o olur. Sonunda DYP'nin de çözümü Meclis'e btrakacağma inanryorum. Yasa, TBMM'nin konusudur. Ortağımızm kritik bir dönemde bu konuda ısrar ederek hükümet bunalunına yol açmayı tercih edeceğjni sanmıyorum 1 " dedi TCRT elestirmisti Hedef gösterilen barmen öldürüldü istanbul Haber Servisi - Narkotik şube . polislerinin kontrolleri sırasında görüntülenen ve vücuduna Arapça "Allah" yazdırdığı için TGRT'de eleştirilen Oğuz Atak, Beşiktaş'ta uğradığı silahlı saldında öldûrûldü. Ülkücü mafya babalanndan Sedat Peker'in adamlan olduğu öne sürülen iki kişi, olayda kullanılan silahlarla birlikte gözaltına alındı. İstanbul Narkotik Şube Müdürlügü'ne bağh ekiplerin, 3 Mayıs 1997 Cumartesi günü akşamı eğlence yerlerinde yaptığı kontroller sırasında, Arnavııtköy "She Bar"da vücudunda Arapça "Allah" dövmesi bulunan ve giysileriyle dikkati çeken barmen Oğuz Atak (42), televizyon kameralan tarafından görüntülenmişti. Barmen, önceki akşam TGRT'nin haber bülteninde, dövmesi ve makyajından dolayı eleştirilmişti. Atak, dün saat 14.00 sıralannda köpeğini gezdirirken Cevdet Paşa Caddesi Mısır Konsolosluğu yanmdaki Bebek Parkı önünde, 34 V 5853 plakalı BMW marka otomobil içindeki 2 kişi tarafından silahlı saldınya uğradı. Vücuduna 4 mermi isabet eden Atak, Baltalimanı Kemik Hastalıklan Hastanesi'ne kaldınldı. Atak, burada yapılan ilk müdahalenin ardmdan Taksim Hastanesi'ne sevk edilirken yolda öldü. Olaydan sonra saldınyı yaptıklan otomobille kaçmaya çalışan Hüseyin Ulaş(21) ile Alaattin Polat (25), Ortaköy Işıklar mevkiinde polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ülkücü baba Sedat Peker'in adamlan olduklan öne sürülen Hüseyin Ulaş ve Alaattin Polat'm üzerinden, olayda kullandıklan 2 adet CZ marka tabanca ile 20 adet dolu fişek çıkarken olay yerinde de 5 adet boş kovan bulundu. Polis, sanıklann ifadelerinin alınması için sanıklann avukatlannın beklendiğini kaydetti. Atak'ın çalıştığı She Bar, dün gece olay nedeniyle açılmazken polisin, herhangi bir saldın olasılığına karşın bar çevresinde güvenlik almaması da dikkat çekti. Gazetemizi arayan çok sayıda yurttaş da saldınyı kınayarak Atak'ın ölümünden, hedef gösteren televizyon kanalını sorumlu tuttular.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear