25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25MAY1S1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Tiyatro Festivali'nin ilk Vnur Ödülü'nü Çlk M^ y t 1 1 ', alan Yıldız Kenter, yıllardır anlık 1^/mi/IJğMMJlMrn^L mutluluklar için mücadele ediyor ^*^^**+/ */ */ */ */ *'"*/ yaşanmaz, antmsantr 9 HANDAN ŞENKÖKEN lngiliz Ulusal Kraliyet Tiyatrosu, "Kral Lear"i sahneliyor Aya Inni'de. tkinci sı- rada oturan usta oyuncumuz, öyle merak- la, coşkuyla, heyecanla bakıyor ki sahne- ye... Oyunu izlerken. gözümûz sürekli ona takılıyor. adeta "rol çahyor" Çünkü o hâ- lâ "Afice Harikalar Diyannda" yaşıyor. Hâlâ her şeye hayretle bakıyor, şaşırmak- tan bir türlü vazgeçmiyor. Bir şiir, müzik, oyun, film.. her şey onu etkileyebiliyor. "Sahkten" görerek, duyarak, koklayarak, dokunarak yaşıyor.. "Sünger gibiemiyor her şeyi". Oyun sonrası "Kral Lear"den çok, ondan söz ediyoruz. Oysa bir gün önce Tiyatro Festivali'nin ilk "ODurOdü- lû"nü aldığında hepimiz ayakta, gözyaş- lanyla alkışlamıştık onu. Zeynep Oral'ın dedığı gibi. "Sahnedeki o siluette sanki geçmişimizk geleceğimiz (geçmişuTiizde güzel olan her şeyle. geleceğbnize iliskin u- mut)buluşmuştu." Ayşegül YükseL, ne gü- zel anlatıyordu bu "crvırair yaşamı olan usta oyuncumuzu: "Tükenmeyen mera- kıyla, hep araşürmacı yanıyta, inanılmaz çahşmaenerjishie.Mİlardırserircininnab- nnı tutmak için 'ölesiye' çahşan; zinde oyuncu kişiligini hiç yitinneyen. bedenini, bakışlannu duruşlannu sesini şaşmaz bir disiplinlc hep denetim attında rutan. uzun süre boyunca sahnede kalıp da bir sezon bfle atiatmaksıan rolden roie bürünen bir başka 'yıldız' yok." Maria CaHas'ın yaşam dersi Işte, yine başdöndürücü bir tempoyla, inanılmaz titizlikle ama gözlerindeki ışıl- uyı hiç yıtirmeden, ateşinı hıç tüketmeden "kazanmak zonında olduğu sanatsal bir savaşa" hazırlanıyor YIHE Kenter. Üste- •lik bu kez çok sevdiği, erken öldüğü için affetmediği Maria Callas"ı oynuyor. "Eger size sert, acımasız göründüy- sem bu aslında kendime karşı sert, acı- masız olduğumdandır. Sanatçı olarak, müzisyen olarak, insan olarak yaptiğımız işin ne olduğunu, bana neler hissettirdi- ğini sizlere aktarmaya çalıştım. Dünya biz olsak da olmasak da dönmeye devam edecek. Ama bir gerçek var ki bu dünya bizleryüzünden daha iyi, çok daha iyi bir dünya oluyor. Ona zenginlik katıyoruz, anlam katıyoruz sanatımızla. Sanatsızbir dünyanm gûzelliği, eksMi birgüzelliktir. YaşlandıkÇa ne kadar âi bildiğimi görû- yorum. Ama yaptığım işin ne kadar önemli olduğunu da biliyorum. Buna inanmasaydım..." Sahnede konuşan Maria Callas mı yok- sa Yıldız Kenter mi? Ne fark eder? Her ikisi de hep tutku peşinde koşup "des- öuı"laşmadı mı? Sahnede "yüreğiniorta- ya koyup", sanatlanna •'her şeyini" ver- mediler mi? "Master Class - Maria Callas". Teren- ceMcNaDy'nin Maria Callas için coşkuy- la yazdığı bir aşk mektubu. Ama heyecan- h, buruk, asi, kıskanç recitativler, belcan- tolar, aryalarla yüklü. Bu büyük opera sa- natçısımn her şeye yenıden başladığı 197 l'de Amerika'da konservatuvarda ver- diği usta sınıfi derslerini. aslında Callas'ın zikzaklı, çaprazlı trajik "yaşam dersi"ni aktanyor Tutku, disiplin, heyecanveaşk Maria Callas'ı hep yakından izlemiş Yıldız Hanım. Operaya çocukluk yılla- nnda başlayan ilgisi, konservatuvarda beş yıl şan eğitimine dönüşmüş, sonra tiyatro ağır basınca, tutkusunu sürdûrmûş. Şimdı de Maria Callas 'ı anlamak ve an- latmak, bunu enstrümanırun (vücudunun) süzgecinden geçirerek aktarmak için se- yirciye, çok çalışmış. Zaten sanatçı biyog- rafüenni çok seviyor, çok ilginç geliyor ona. Belki bir parça, kendini de gördüğü. tarudığı için. Kitaplar, kasetler, video ka- setleri... Onemli olantekstı deşifreedebil- mek, her noktadan global bakmayı başa- rabihnek. Bu "tutku mektubu"nu, o aşkı, o her şeyiyle kendini bir şeye adama duy- gusunu aktarabilmek bir Medea ya da Elektra gibi trajik bir kahraman olarak gördüğü Callas'la özdeşleşebilmek için hiç durmadan çalışıyor... Maria Callas'ta bir ikilem görüyor: In- san, kadın Maria ve olağanüstü sanatçı Callas. Mesleğine duyduğu tükenmeyen taptaze merakı, araştırmacılığı, inanılmaz çalışma enerjisini, ürkütücü sanatçı ihti- rasım... Maria'yı Callas yapan her şeyi. Sonra da giderek Callas'ı tüketen. inanıl- maz dorukJardan, onu alaşağı eden Ma- ria'nın umarsız Aristotie Onasis aşkını... Lady Macbeth, Tosca, Norma. Amina, Leonora, Medea v b. nice rollerde çok de- ğişik, geniş. zengın ses skalasıyla inanıl- maz, ürkütücü doruklara çıkma cesareti- ni gösteren, hep uçlarda yasayan sanatçı Callas'ı. alt ediyor bir yerde kadın Maria. Mesleği için ateşini alev alev yakıp, vere- bildiği kadar aydınlık. sıcaklık veren Cal- las'ın 53 yaşında biraz da Maria'ya yenik düşüp, başanlara, aşkına ve acılara veda ederek çekip gidiyor. Sahnede yaptığım yaşamda yapamıyor, sürünüyor. Meneng- bynn. Yaşb kadınlan. genç km, orospula- ru kraHçeyi yaşadım. Onlann duygulan- nı keşfettim. Ben de öyleydim, bende de vardı bütün o alçakhklar. korkular, aldat- malar. yücetaıeler, düşmekr. sürünmeler, yahvarmalar- bütün insanlarda olduğu gi- bL Oyunculuk çok sağhklı bir iş. bir yer- de. İçinizde şişelendirilmiş, sıkiştınlmış. patlamaya hazır duy gu kalmnor. Hepsini bir yerde değeriendirme nrsaünız oluyor. Şöyte bir tepcden bakoğmız zaman ne ka- dar zengin olduğunuzu görüyorsunuz. İçi- nizde o kadar çok insan banndırmanız mfimkün oluyor ki_ O duyguyu yakala- >ıp. hâkim olduğun zaman, onu bir daha güncel yaşamda yapmama gücün oiacak. bu da seni daha medeni. üstün bir insan kıiacak. Ben sanatçılann bir yerde bu di- hi ile Macbeth'le kansı gibi bir anlaşma yapıyor. Onasis'in karşısında ise diz çö- küyor. "evlen benımle " diyor. Kaybolan sesi değil aslında, cesareti... Çünkü sırf cesaretle ayakta durabiliyor. Hep söylü- yor: "Insana disiplin, teknik, mut (cesa- ret) lazım ". Yıldız Hanım da hep yinele- mez mi, "Tutkusuz. heyecansız, aşksız,di- siptinsiz, çabşmasız bu iş olmaz!" diye. Hem genç hem yaşb "Gerçekten bu bir cesaret işi. Perde açı- lacak.çahşmışsını/ çahşmışsınız, bekB>or- sunuz antre'nizL Bir boşluktasmız, inanıl- maz bir boşluk_ Öyle bir paniğe kapınyor- sunuzki_ Teksözcük yok kafanızda. O an- latdmaz bir sessizliğin, boşluğun tepesin- den aüıyorsunuz ateşe atlar gibi vetuhafbirşe> ya\aş yavaş oyu- mak sökülmeye başîıyor. Eğer hiç takılmadan sökülürse, ben razıyım. Epikür'ün >ıımağı gibi aisın götürsün yasamundan bir şeyter. Ama takılırsa. o zaman aa veriyor. Ben hayahmuı gitmesi- ne raznim. Aksın gitsin. ama ak- sın takılmadan.'" Bu mucızenin bazı rollerde, bazı oyunlarda çok mistik oldu- ğuna inanıyor, Callas"ta, bazı sa- natçılarda gördüğü, zaman za- man kendisinin de yaşadığı. "Öyle bir şey oluvor ki, eğer o an için Tann'dan size küçük bir do- kunuş oluvorsa. o an birdenbire tuhafbir ışıklanma, bir elektrik- lenme olu\erhor. O anı çok sık yaşamıyor hiç kimse.Çünküson- radan teknik olarak yakalayabi- üyorsunuz o anı. Anlaülması çok zor, özel bir şey. 'Tann'dan bir il- ham, özel bir armağan' dryor.Tıp diye geliyor, gidiyor." Kadın Yıldız Kenter'in sanat- çı Yıldız Kenter'i bastırdığı, alt ettiği an- lar olmadı mı hiç? Callas hep uçlarda ya- şadı ve çabucak tükendı. Oysa siz, yıllar- dır mücadelenızi sürdürüyorsunuz, sürek- li denetliyor musunuz yaşamınızı? -Ben sahnede hep kadmlan canlandır- dun. Çok sağlıkk kadınsı yönleri olan. sağ- hksaseksüel yönleri olan kadınlan oyna- dım. Bu bakımdan CaDas'tan daha şans- tSTMHl TİYHM FISTfVMİ 'Ul ıldız Kenter de Maria Callas da hep tutku peşinde koşup, sanatlan için 'her şeyini verenlerden'. Kenter, ölümünün 2O.yılında, Maria Callas için coşkuyla yazılan bir 'aşk mektubu'nu Terence McNally'nin 'Master Class- Maria Callas' oyununu sahneliyor Tiyatro Festivali'nde. rekt kontrolü ellerinde tutabikükkri süre- ce üstün insanlar olduklanna dair çocuk- hığumdan beri hep bir inanç besfedim. Za- man zaman sarsıldı bu inancım. ama yı- kılmadL Oyunculuk bir rehabilitasyon- dur. Ben 'amma uzun yaşadım" diyorum, durmadan başkalannı da kendimi de ya- şayarak kathyorum hayatmu. 68 yıl yaşa- dım. ama 168 yıl yaşamış gibi hissedho- rum kendimL Bu kadar uzadı benim öm- rüm, bu insanlann ömurierinin de bana katılmasıy la. Bazen 1000 yaşında hissedi- yorum kendimL Ama o 1000 yaşuıdanın içinde bir sürü çocukvar, cml avil, bir sü- rii orta yaşh yıldız \ < ar içinde cirit aüyor. Sonra 18 yaşında ohıyorum. Çok crvırah kendi kendime bir yaşamım var." lJaşkalarını da kendimi de yaşayarak kathyorum hayatımı. 68 yıl yaşadım, ama 168 yıl yaşamış gibi hissediyorum kendimi. Çok cıvıltılı kendi kendime bir yaşamım var. "Ben hiç genç obnadım" diyor Callas. Yıldız Hanım ise bu duyguyu çifte yaşı- yor. O hiç ihtiyarda olmadı. Gençliğini şu yaşında içinde taşıyor hâlâ. Bu çok tuhaf bir duygu. Callas kadar acı çekmediği için kendini daha mutlu hissediyor. Callas dur- madan başanlanyla birilerinden intikam alıyor. Hep aşılması gereken bir engeli, saplantısı var. Oysa Yıldız Hanım için en büyük engel kendisi. Hep ken- disiyle uğraşıp, kendini aşmaya çalı- şıyor. Insanı büyüten. zenginleşn'ren acılan dqx)layıp, anımsayarak, hepsini sahnede firsat buldukça değerlendırmek gerek: "tnsan,o küçücük bir an'a ulaşmak için çok aa çekiyor. ama mutiuluk anhktır. Aa çekmek katlanma- \ı gerektiriyor. O bir anlık mut- luluğu yaşayabilmek için insa- nuı nelere katlanması gereki- yor. Mutiuluk kolay ekle edil- miyor ve o an bithor. Ama sonra bir an daha yaşayabil- mek için başka bir mücadele. başka çahşmalar. acılar. çaba- lar, gözyaşlan. ahnteri gereki- yor." Bu nedenle sanatını el üs- tünde tutmayanlara kızıyor, öt- keleniyor Callas gibi. Bir teks- h yaşamı çözer gibi deşifre edip. mücadele ederek hâkım olma, sahip olma çabasında. Kimı oy- nuyorsa iyi tanımaya. anlama- ya ve o kişiyı kendi içinde ara- yarak parça parça ele geçinp öz- deşleşmeye özen göstenyor. "Oynama. Ol! Hisset! Yaşa! Callas'ın da Yıldız Hanım'ın da bütün çabası bu. Çabuk ve dramsız, kolay, kestirme yollardan doruğa u- laşmaya çahşan gençlere kızgınlık- lan bundan. "Besteci Tanrı dır. Sız onun kölesisiniz. lşiniz ona hizmet et- mektir. Dinle müziği dinle... Her şey müziğin içinde... Konumun, kimolduğun, duvgulann." Ben de tannlaşmaya çahşıyorum Yıldız Hanım'ın da inancı, tannsı sanat. Doğaya ve sanata inanıyor. a Benim dinim sanat" tnamlmaz başka bır dünyaya gıt- mek. yıldızlara yaklaşabilmek ıçın... Ya- şadığı koşullarda verebildiği kadar ışık vermek. Tükene tükene aydınlatabildiği kadar aydınlatmak... "Oynamak, savaş- maktır, kazanmak zorundayız" diyor Cal- las. "Çünkü seyırci düşmanımzdır. Her seferınde dize getirmek zorundayız onu. Çünkü biz haklıyız. Hakhmda ne düşün- düğümüzü merak edersem, kazanamam... Biz seyircimize her seyimizi veririz. Her şeyimizi: Ho 3afe tutto a te." Yıldız Ha- nım da elvermesi gereken bir güç. ama 'yarancı' olarak görmek istiyor seyirciyı. Mükemmele ulaşmak ve Türk tiyatrosu- nun düzeyinin yükselmesi için. 6O'lı yıl- lann özlemini duyuyor, artistik ihtirasla- n törpülenen sanatçılarakızgınlığını unut- madan. Callas da aynı görüşte. "Sanatı- mızın herkese ulaştığını samr- dım. Artık öyle düşünmüyo- rum." Oyunun Yıldız Hanım'la ör- tüşen yönleri çok, özellikJe öğ- retirken,hocalıkyanı. "Burada herkesin yüreği açıkta çarpar.. Denemek yetmez, yapacaksın. Sahnede yapılan her şeyin bir nedeni olmalı..." "Görünüş önemlidir. Bir im- zadır." Antreherşeydir. Antre kendimizi seyirciye nasıl sun- duğumuzdur. Kendimizi ya- şamda nasıl sunduğumuzdur." Şişman, cirkin, kalın camlı gözlüklü Maria Callas'ın ola- ğanüstü güzelleşmesi şaşırtmı- yorbizi. Annesınin hep genç ve güzel görmek istedıği Yıldız Kenter'in de yıllardır hep for- munu koruması, gençliği. yaş- lılığı bir arada yaşarken içinde- ki çocuğu hiç yitırmemesi de rastlantı değil. Burdarefsanele- rin, destanlann özellikleri olsa gerek. 'Destanlaşan' mı? Anla- tılması güç bir gülümseme Yıldız Ha- nım'm yüzünde: "Öldükten sonra söyler befld başkalan. Daha hâlâ kendimi çok genç sayıyorum, değil mi? Daha var zama- nım." "LeylaGencer, 'Sahnede Tannlaşı- yordum' diyor, siz hiç bunu hissettiniz mi?" "Leyla Gencer'i izlediğim ve dinle- diğim zamanlar onun tanrüaştığmı ger- çekten gördüm. duydum. Ben de öyle ol- (Fotoğraflar: UĞUR GÜNYÜZ) mayaçahşıyonun. Bunu da başkalan duy- sun_. Olabinyorsam eger, ben tannlaşbm diyemh'onım. Onun hakkı bunu söyle- mek. Ben o hakkı kendimde gönnüyo- rum" Ama üstlendıkleri mısyon aynı: Içındekısevgıyı.tutloıyuyaymak "Tîyat- ro bana tekme armasın, sağlığım iyi olsun ve hep sahnede olayım. Orada çok aa çe- kiyomm. ama o yaşadığım mutiuluk an- lan var ya, değer_ Bazen nereden seçtim bu mesleği diyorsun,sonra hemen pişman oluyorsun. Callas'ta da var bu. O bedeli ödemeye. o yaşanan iki elin çıkardığı ses mi, insanlann gözlerindeki pınltı mı diye- yim, bilmiyorum. ama değiyor. Nedir bu zaaf, bilmiygrum.- Öy le bir tutku ki bir yerde pertşan ediyor, aoıajSeşine takılmış gidiyorsunıız_" Tıpkı aşiuan gibi. Aşkla- nnın hiçbırinı unutmuyor, hıçbirinden vazgeçmiyor. Yaşadığı o kadar güzel ki, güzelliğıyle, acısıyla, düşüklüğüyle de ya- şamının parçası onlar. Hiçbirine düşman değil. Çünkü çok güzel şeyler ve heyecan yaşadı. Farkedilme zaafl hep sürûyor Sanat onun için tek umut. O umut hiç örselenmedı mi? Hiç, her şeyin anlamsız, boşuna olduğunu düşündüğü anlar olma- dı mı? Olmaz olur mu hiç? Ama onlar za- yıf olduğu anlar... Kendini öldürmeyi bi- le düşünmüş birçok zaman. İlk kez kon- servatuvarda Gogol'ü oynayıp Mozart'ın Cosi Fa n Tutte sinde başansız olunca, bu utancın altmdan kalkamayacağı için ken- dini öldürmeye kalkışmış. ıki kadeh ver- mutla! O gün çektiği acıya şimdi gülü- yor: "Büyümüşüm demek ki_ Callas da bunu yapabilseydi, ölmeyecektu daha çok gençti ölmek için." Rolleri arasında hiç aynm yapamıyor Hepsi bir yerde artık onun aşkı, vazgeçe- mediği se\gilileri oluyor. Bu nedenle ken- dini biraz açgözlü buluyor, "daha daha" dıyerek. OrJar, insanlar cümbüşü, arena- sı gibi belleğinde. gözünün önünde, anı- lannda, kafasmda, yüreğinde. Küçük yaştan bu yana kendini gösteren "farkedilnıezaan"bugündesürüyor. Ço- cuksu bır heyecanla. Çaba, o zaafi heT za- man gereken güce dönüştürüp. bu fark edilmeyi gerçekten hak edebilmek için. Yıldız Kenter de Mana Callas da onca yoksulluğun, yokluğun içinden bugünle- re gelebilmek. kendilerinı yaratabilmek. savaşı kazanabilmek için -geçmişi hiç unutmadan- "her şeyini verdL" Hiç öl- meyecekmiş gibi. Bu tutku yaşamm özeti sankı. Mutlu musunuz Yıldız Hanım? Yanıtında Yıldız Kenter'in tüm gizi saklı gibi: "Mutiuluk yaşanmaz, ammsanıı;" Ünlü İngiliz ressam Francis Bacon'ın yaşamım konu alan film, telif haklan engeline takıldı Sanatçnun sözleri kime ait?Kültür Servisi - Ünlü lngiliz ressam Francis Bacon'ın yaşamım konu alan "AşkŞeytandır". film yapımcılan ile sa- natçının tüm yayın haklannı elinde bu- lunduran kurum arasında çıkan anlaş- mazlık nedeniyle askıya alındı. Filmin yönetmeni, kurumun, Bacon'ın yalnızca resimlerinin değil, sözlerinin de yayın hakkının kendilerinde olduğu gerekçe- siyle sorun çıkarttığmı söylüyor. Turner'dan bu yana Ingiltere'de yeti- şen en büyük ressam olarak nıtelendiri- len Francis Bacon, 1992 yılında 82 ya- şındayken öldü. Sanatçının yaşamım ko- nu alan filmin çekimleri ise kısa bir süre önce Londra'da başladı. Cannes Film Festivali'nde tanıtım çalışmalan sürdürü- len fılmde, ünlü ressamı tiyatro ve sine- masanatçısı DerekJacobicanlandıracak. "Aş,k Şeytandır'' filminin yönetmeni John Mavimry, Bacon'ın yaym haklan- nı elinde bulunduran kurumun filmin se- naryosuna karşı çıktığım belirtiyor. May- bury, "Senaryodaki her sözcfiğün kendikrine ait olduğunu söylediler. Be- nim kendi yaraüm olan cümlelere bile karşı çık- ülar. Bacon'ın sözlerini kullanmama karşı çıkı- yorlar, kendilerine aitol- duğunu söylüyor" diyor. Bacon'ın sevgilisi John Edwards ile sanat- çının yapıtlannın satı- şından sorumluMarlbo- rough Galerisi'nın, kendisini sözkonusu film projesıni yürürlüğü koyduğu takdir- de çeşitli sorunlarla karşılaşacağı yolun- da tehditlerle sindirmeye çalıştığını be- lirten yönetmen Maybury, filmin yapım- cılığını üstlenen BBC ve lngiliz Film Enstıtüsü (BFI) aracılığıyla bir anlaşma sağlamaya çalışıyor BFI yapımcılann- dan Ben Gibson, "Diyalog başladı. FÜ- min çekilnıemesi için hiçbir neden yok" Francis Bacon xM.şk Şeytandır adlı filmin yönetmeni John Maybury, Bacon'ın yayın haklannı elinde bulunduran kurumun, filmin senaryosuna karşı çıktığmı belirtiyor. Filmde ünlü ressamı Derek Jacobi canlandıracak. diyor. "Aşk Şeytandır'' filminin senaryosu, Francis Bacon'ın biyografisini de yazan yakın arkadaşı Daniel Farson'ın kitabı ve sanatçıyla yaptığı söyleşilerden yola çı- karak yazılmış. Söyleşilerin yaym hakkı- nı elinde bulunduran Daniel Farson, fil- min danışmanlığını üstlenmiş. Sanatçı- nın başkalanyla yaptığı söyleşilerde söy- lcdiği sözler, filmde kullanılmıyor. Öte yandan telıf haklan uzmanı Robin Fry'dan alınan bilgiye göre, Francis Bacon'ın yap- tığı söyleşiler telif hakkı kapsamına gi- rerken. dostlan ya da tanıdıklanyla yaptığı konuşmalar bu kapsa- ma girmiyor. Fry, "Ya- şamın telif hakkı ol- maz. Telif hakkı, bir sanatçının ölümünden sonraki 70yüa kadar, bütün yapıUan üze- rinden alınır. Dolayısıyla, filmin yapımcı- lannın Bacon'ın yapıtlannı kuüandıkla- n takdirde telif hakkı ödemeleri yelerli- dir. Bir süre önce izlediğimiz Picasso fil- minde de aynı şey geçernj'di" diyor. Fry, günlük konuşmalar için telif hakkı alına- mayacağını belirtiyor. Robin Fry. "Burada asıl meselc. telif hakkı değil sansür meselesi. Sanatçıya ya- Derek Jacobi kuı olanlar, sanatçının söylemiş olabitece- ği bazı şeylerin, onu korumak için yayun- lanmamasını daha uygun görmüş olabi- Brler" diyor. Filmin yönetmeni John Maybury ise, beyazperdeye aktanlan biyografilerin ge- nelde tarihı yeniden yazmaya kalkıştığı- nı belirken, kendi filminin kesinlikle böyle bir tavır içinde olmadığını söylü- yor. Maybury. "Bu, Francis Bacon'ın ya- şamım konu alan ilk film oiacak. Ve cmi- nim ki sonuncusu ounayacak. Bacon o ka- dar önemli bir sanatçı ki yaşamının araş- ünlmaması düşünülemez" diyor. "AşkŞeytandır", 1960 ve 70'li yıllar- da, Francis Bacon'ın yaşamının en fırtı- nalı dönemi uzerinde odaklanıyor. Sa- natçının, Paris'teki kapsamlı retrospektif sergisinin açılış gecesinde intihar eden sevgilisi George Dyer ile olan ilişkisini de irdeleyen filmle ilgili olarak yönet- men Maybury, "Bu bir eşcinsel fflmi de- ğil \e açık seçik seks sahneleri yok" diyor Opera divasmdan rock şarkıları • Montserrat Caballe 14 rock müzisyeniyle doldurduğu albümünü Compact disc olarak piyasaya sürdü. Queen'den Freddie Mercury, Iron Maiden'dan Bruce Dickinson gibi ünlülerin yanı sıra Fransız şarkıcı Johnny Halliday'in de yer aldığı 'Friends ForLife' adlı CD'de Queen klasiği 'Bohemian Rhapsody' ve Yunanlı besteci Vangelis'in bir şarkısı ilk kez seslendirilmiş haliyle yer alıyor. Bu hafta başından itibaren Avrupa'da satışa sunulacak CD hakkında Caballe şunlan söylüyor: "Rock ve pop müzik, operanın aksine beni daha çok özgürleştiriyor, çünkü kurallaryok". • Ralph Flennes Sean Connery ve J. Baldvvin tiyatroda buluşuyor. Fiennes, tngiliz Tiyatro Kumpanyası Almeida'da Çehov'un oyununda Ivanov rolünü canlandıracak. Sean Connery ise Fransız Yasmine Rezo'nun haklannı satm alarak en kısa zamanda Londra'da sahneleyecek. Bu oyunda Robert de Niro ve Kevin Spacey de rol alacak. Alec Baldwin ise George C. Wolf "un yönettiği oyunda Hamlet'i canlandıracak. Böylece 'thtiras Tramvayı'ndan sonra ikinci kez tiyatro seyircisinin karşısma çikmış oiacak Baldwin. • carmen Chaplin in 'Yılanm Öpücüğü' filmi sayesinde yaşamı değişti. Carmen'in, Charles Chaplin'in torunu olması, bir yerde onun, oyunculuk mesleğine genetik olarak zaten hazır olduğunun bir göstergesi sayılıyor. Daha 10 yaşındayken fılmlerde küçük roller alan Carmen, aile içinde de kısa filmler çekiyor. 'Yılanın Öpücüğü' filmindeki rolü, onun tüm yeteneklerinin hoş bir göstergesi olarak nitelendiriliyor. • Yehudl Menuhin ve Mstlslav Rostropoviç müziklerinin evrenselliği ve özgürlüğe katkılanndan dolayı tspanya'nın 'Prince of Asturias Concord Ödülü'nü paylaştılar. Kazananlara 35 bin dolar ve Ispanyol sanatçı Joan Miro tarafindan yapılan bir heykelin verildiği ödül lspanyolca konuşulan ülkelerde Nobel Ödülü'yle eşdeğer sayılıyor. • James Bond Serglsi Leeds'te açıldı. "007'nin Dünyası" adını taşıyan sergide Bond'un silahlan ve kızlan büyük ilgi topluyor. 31 afustosa dek sürecek sergide bugüne dek çekilmiş Bond filmleriyle ilgili klipler de gösteriliyor. Sergi Leeds'ten sonra Berlin'e taşınacak ardından da Avrupa'nm dört önemli merkezinde Bond hayranlannın karşısına çıkacak. • Jim Carrey nin yeni filmi "Yalancı Yalancı", mart ayında 32 milyon dolar hasılat yaptı. Carrey, Türkiye'de de gösterilen bu filminde yalan söyleme hastalığına tutulmuş bır avukatı canlandınyor. • Sir Edward Elgar'm biriremediği '3. Senfoni', lngiliz besteci Anthony Payne tarafindan tamamlanıyor. Payne, bu çalışmada Elgar'ın orijinal orkestrasyonlanna yer veriyor. Tamamlanacak çalışmayla ilgili daha geniş araştırmalar yapılabilmesi için genç müzisyen adaylannın yararlanacağı burs olanaklan da yaratıldı. • Emmanuel Fİnklel ilk orta merrajlı filmiyle gündemde. 16 yıl boyunca Godard, Tavemier ve Kieslowski gibi yönetmenlerin yanında asistanlık yapan Finkiel, Fılmini göremeden ölen Polonyalı yönetmen Kieslovvski'nin teşvikiyle yazmaya başladı. Finkiel 'Madame Jacques Sur La Croisette' isimli eserini, Yahudi atalannın anısına kaleme aldı. Aynca ilk orta metrajı olan bu filmde Finkiel acı olanı yumuşak bir üslupla yansırmayı en iyi biçimde başardı. • Michael Jackson 'History World' başlıkJı Avrupa turnesi kapsamında ilk konseri 31 mayısta Almanya'da Bremen Wester Stadyumu'nda verecek. Jackson'm provalar için konserden 4 gün önce geleceğini kaydeden organizatörler biletlerin yok sattığını belirttiler. Cahit Kütebi'ye saygı gecesi • ANKARA (ANKA)- Edebiyatçılar Derneği, kalp böbrek yermezliği ve solunum güçlüğü nedeniyle Başkent Oniversitesi Hastanesi'nde tedavi altında bulunan şair ve yazar Cahit Külebi için bugün Ankara Büyük Tiyatro'da saygı gecesi düzenleyecek. Külebi şiirlerinden denemelerine kadar tüm yönleriyle değerlendirilecek. TtYATRO FESTtVALİ'NDE BUGÜN • Haldun Taner Kabare Ortaoyuncular'm oyunu saat 21.30'da Taksim Sahnesi'nde, Park Yapdmaz Bilsak Tiyatro Atölyesi'nin oyunu saat 21.30'da Joyport Club'ta izlenebilir. Ferhan Şensoy'un katılacağı 'Haldun Taner Tiyatrosu' başlıklt konferans saat 14.00'te AKM Konser Salonu'nda izlenebilir.. TtYATRO FESTtVALİ'NDE YARIN • Hanna SchyguHa özel gösterisi saat 21,30'da AKM Büyük Salon'da, Çahşmalar 1967-1995 Robert VVilson saat 17.30'da AKM Konser Salonu'nda yer alıyor. % 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear