22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
*- Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordmatörü: Hikmet Çetinkava 0 Yazuşlerı Mudurlerı Ibrahim Vüdız (Sorumlu). Dinç Tayanç 9 Haber Merkezı Müdurii. Hakan Kara • Gorsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • lstıhbarat- Cengiz Yıldınm • Kultur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücdman # Makaleler Sami Karaören # Duzeltme Abdullah Vazıcı • Fotoğraf- Erdoğan Köseoğlu • Bdgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlerr MehmetFaraç YaymKunılu İHıwıSelçıık(Başkan), Orhan Erinç. Okuy Kurtbökt, Hikmet Çetinlatya. Şökran Soner, Ergm Bsüa. Dtaç Tıyanç, tbnhim Vüdız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsücısı Mustafa Balbay 0 Haber Mudûrü Doğan Akın Atatüık Buhan No 125, Kat.4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • tzmır Terosücısı. SerdarKızık.H ZjyaBlv 1352 S 2GTel.4411220, Faks. 4419117•AdanaTemsılcısı Çetin YiğMioglu, tnönüCA 119S NolKatl.Tel 363 12 11,Faks 363 12 15 Kooniınator Ahmet Korulsan 0 Muhasebe Bülent Yener • tdare. HüseyinGürer • Lşletme ÖnderÇelik#Bılgı4şlem Nail tnal • Bılgısayar Sıstem: Mürövet Çiler MEDYA C: • Yöneüm Kurulu Başkanı - Genel Mudûr Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman # Genel Müdür Yarduncısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-51384«Wl,Faks 513S463 Yanmlavaa »^ Baıuı: Yen. Gün Haber Aıans: Basın ve Yayıncılık A Ş Tüioca#Can19-ı1 .CağaloguJ43341stPK246IstanbulTel (0712) 51205 05 (20 hau Faks (0.212)513 85 95 21NİSAN1997 lmsak: 4.34 Güneş:6.10 Öğle: 13.10 tkındı: 16.54 Akşam: 19.57 Yatsı: 21.25 Giineydoğu kadını • ŞANLIURFA(AA)- GAP Bölge Kalkınma tdaresi'nce yapılan "GAP Bölgesı'nde Kadımn Siatüsü ve Kalkınma Sürecıne Entegre Edılmesi1 " konulu araştırmada, Güneydoğulu kadınuı, hasattan su taşımaya kadar her işte çalıştığı belirlendi. Araştırma. kadınların büyük ölçüde tanmsal faaliyete katıldıklannı ortayakoydu Araştırmada Güneydoğulu kadının tanmsal faaliyetleri arasında, ûrün toplamanın yüzde 54'le ilk sırada yer aldığıbelırtildi. 'Çevpe Atlası Projesr • ADANA(AA)- Türkiye'de ilk kez Çukurova Ünıversitesi Çevre Sorunlan ve Uygulama Araştırma Merkezi tarafindan uygulanmaya başlanan "Çevre Atlası Projesı" çalışmalannın son aşamaya geldigı büdinldi. Türkiye'de bir çevre polıtikasının uygulanabılmesi için sağlıklı verilerin bu]unmadığını belirten Merkez Başkanı Prof. Dr. Hunay Evliya. "Geleceği dikkate alan bir çevre planlama politikasının amaçlan. her şeyden önce, doğal kaynaklann korunması ve bozulmuş olan çevreyi kendini yenileyebılen duruma getırmeyi görev edinmek olmalıdır" dedi. Tıcari pazarlık kursu • ANKARA(ANKA)- Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ticari pazarlık ışlerinın nasıl yürütüleceğini tngılizce olarak vereceği bir kursla öğretecek. ODTÜ Sürekli Eğitım Merkezi'nin (SEM) düzenleyeceğı "Business Negotıatıon Course" isımlı kursta ticari mûzakere stratejılen. taktıkleri ve yaklaşımlannın ele almacağı kaydedıldi. ODTÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu, tktisadi ve 1dan Bilımler Fakültesi ve çeşitli bankalann eğitım programlannda öğretim görevlisı olarak çahşan Tugrul Atasoy tarafindan verilecek kurs, 28-29 nisanda gerçekleştirilecek. 'Tehlikeli atrit çeteleni' • İZMİR (AA) - Tehlikeli atıklann çevre ve halk sağlığı üzerindekı etkileri nedeniyle. bazı gelışmiş ülkelerde, bu atıklan başka ülkelere nakleden "çeteler" türediği bildırildi. Almanya'da böyle çetelerin faalıyet gösterdıgini öne süren Berlin Freie Üniversitesi Jeofızik Jeoimformatik Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Asaf Pekdeğer, "Bu çetelerin yasal olmayan yollarla yaptıklan sevkıyattan kazandıklan mılyarlarca mark değerine ulaşabiliyor" dedi. Çocuk mahkemeleni • KOCAELİ(AA)- Kocaeli Barosu Çocuk Haklan Komısyonu Başkanı Avukat Serpil Özok, her ilde ve nüfusu 100 bini geçen ilçelerde çocuk mahkemeleri kurulması gerektiğini söyledı. Özok, "Bir hukukçu olarak, suç işlemeye itilmiş çocuklara, suç işlendikten sonra ulaşmak, her defasında, geç kalınmışhk duygusunu bizlere bir kez daha yaşatıyor" dedi. 'Dünya Makarna Günü' • ANKARA (AA) - Makama üreticilen, ürünlerine dikkati çekmek amacıyla "Dünya Makarna Gûnü" belirlemek ûzere harekete geçti. Tûrk makarna üreticileri de, "Dünya Makarna Günü"nü behrleyecek olan ttalya, îspanya, ABD ve Venezüella'run da aralannda bulunduğu komiteye seçildı. Gözlergıdayardımında Açhğın pençesinde kıv ranan Ruandalı bu mülteci çocuk dört gözle BM'nin gıda yardımını beklryor. Zaire'de Tutsi aynlıkçılarla hükümet büüklerinin çarpışmalan sürerken başkent kisangani yakınlanndaki mülteci kampında durum ickr acısı. Açlığın yanı sıra kolera salgınırun da baş gösterdiği bu kampa yoğun çaüşmalardan dolayı BM ekipleri de ulaşmakta güçlük çekiyoriar. (Fotoğraf: REUTER) REFAHYOL hükümeti 14 trilyon lira gereken yatınm için 500 milyar lira ayırdı Trona hayali suya düşüyor YUSUFÖZKAN ANKARA - Başbakan Necmettin Erbakan' uı, 10 Kasım 1996 tanhinde başlattığı ve 1999 yı- lında bitirileceğıni açıkladığı Beypazan Trona Ala- nı Projesi'yle ilgili bugüne dek herhangi bir ge- lişme olmadı. Hukümetin, projenin ABD firma- lan yerine Etibank tarafindan gerçekleştirilıne- si konusunda net tavır almadığı ve yıllık 14 tril- yon lira gereken yatınm için 500 milyar lira ayır- dığı belirtildi. Uzmanlar, uluslararası soda külü üreticisi firmaların, REFAHYOL üzennde bas- kı oluşturarak ulusal yatınm olanaklannın ya- şama geçırilmesinı engellediklenni söylediler. Maden Tetkik Arama (MTA) Enstitüsü tara- findan kömür arama çalışmalan sırasında 1979 yılında bulunan Beypazan'ndakı trona yatakla- n, aradan geçen uzun süreye karşın işletmeye açı- lamadı. Türkiye'nin, Ortadoğu ve Avnıpa paza- nnda yüksek düzeyde rekabet şansına sahip ol- • Uluslararası soda külü üreticisi firmalann, REFAHYOL üzerinde baskı oluşturarak ulusal yatınm olanaklannın yaşama geçirilmesini engelledikleri ileri sürülüyor. masını sağlayacak proje, uluslararası pazara ege- men olan ABD firmalannın engellemelen nede- niyle yaşama geçirilemedi. Uzmanlardan alınan bılgilere göre, Beypazan trona alanına ilişkın şu gelişmeler yaşandı: 1983 yılnida maden yataklannın işletmesini dev- ralan Etibank, Ekonomik Işler Yüksek Koordi- nasyon Kurulu karan ile ABD'nin trona üretici- si FMC fırması, Dünya Bankası'nın yan kuru- luşu IFG, Şişe Çam AŞ ile ortaklık kurdu. 1985 yılında Etibank, Trona Müessese Müdürlüğü'nü kurdu. FMC şırketı. 1986 yılmda "piyasanın ek üriin sunuşuna olanak vermeyeceği'' savı ile çe- AIDS virüsü c zıpkın'la bulaşıyor WASH1NGTON (AA) - Keşfe- dıldiginden bu yana dünyada yüz- binlerce ınsanın ölümüne yol açan AIDS vırüsünün, hücrelere "bir tür apkın aracdıgrvia" gırdiği bıldinl- di. ABD'de yayımlanan tıp dergisi Cell'in son sayısında yer alan ma- kaleye göre Massachusetts'deki Cambridge Institute for Biomedical Research uzmanlanndan doktor Pe- ter Kim ile ekibmin, AIDS virüsü- nün yüzeyındeki proteinin, saldıra- cağı hücreye yaklaştığı anda şekil değiştirdiğiniortayaçıkardılar. Ekı- bin araştırmalanna göre söz konu- su protein, virüsün saldıracağı orga- nizmanın bağışıklık sistemindekı hücrelerden hangilerini hedef aldı- ğını tanımlaroaya yanyor. Virüsün bu hücrelerden herhangi birisiyle te- mas etmesınden sonra ise protein. bir tür zıpkına dönüşüp, hücre çq>erini enfekte edıyor. Uzmanlar, 1980'ler- de aynı türde bir mekamzmayı grip virüsü için de ortaya koymuşlardı. e-posta : tan @ vol. com. tr kıldi. Trona pazann'da söz sahibi olan FMC fir- masının bu savı "Böylesi büyük bir fınna pazar araşürması yapmadan projeye girme\i kabul et- mez. Önce kabul edip, şündi çekflmesinin nede- ni de gösterdiğigerekçe değüdü-" görüşüyle ınan- dıncı bulunmadı. FMC"nin tavn, "Kartel ohış- turanve dünyasodakülüpıyasasmıefindebulun- duran bu fLrmalann. piyasalara Türktronasmm girmesini engeüeme düşüncelerinin sonucıT ola- rak değerlendırildi. Etibank, 1990 yılında, kurduğu müesseseyi kapatarak, ınisiyatıfıni yıtirdi. 1991 yılında Türk- Franstz ortaklıgındakı bir konsorsıyumca yeral- ü ışletmesi projesi yapımına başlandı, 1992 yı- lında bitirildi. Ama Etibank bu projeyi de yaşa- ma geçiremedi. 1994 yılındaki son ihalede, RTZ ve FMC fir- malan son önerilerini bildirdiler. Ancak bu fır- malann yenne gerırilmesi olanaksız koşullar öne sürmesi nedeniyle proje yine engellendi. Eti- bank Madencilik'i tnlyonlarca liralık borçtan kurtararak kâra geçiren eski Genel Müdür Is- maO Hakkı Arslan döneminde, projenin canlan- dınhnası yeniden gündeme geldı. Arslan, RE- FAHYOL hükümetinin ışbaşma gelmesınden sonra, Devlet Bakanı Teoman RızaGüneri'ye bir rapor sunarak, Beypazan Trona Projesı'nin, Tür- kiye'ye sağla>'acagı avantajlan anlattı Arslan'ın raporunda şu görüşler yer aldı: "Dünyadaki bir- çok soda külü üreticisifirmanınkapasite arüşn na gittigi günümüzde BeypazanTronaProjesi ko- nusunda hukuki konular nedeni ile sıkınü ya- şandığı ve çıkmaza girdiği ve Etibank'ın trona ya- tjnmını kendisinin vapması ve soda külünün de Etibank'ın ana iştigal alanı içüıde yer alması zo- runluluk arzetmektedir. Etibank'ın üretip pa- zarladığı bor üriinü ile soda külünün birbirinita- manüaması ve sinerji etkisi >aratması Beypaza- n trona yatağuun doğal yatak olması ve sentetik firetime göre maliyetve rekabetyönüoden avan- tajh olması, Etibank tarafindan yapümasuu ge- rektirir." Devlet Bakanı Güneri, geçen yıl ağustos ayın- da yaptığı açıklamada, ABD'li RTZ ve FMC firmalan ile görüşmelerin hızlandınldığını be- lirterek "ABD'lifirmalara23-3 yılda projevi bi- tirme süresi kovacağız. Anlaşma sağlanamaz ise, Etibank tek başına üretinı yapacak. Bunu yap- büecekolanaklarasahibiz"dedi. 10 Kasım 1996 tarihınde de Başbakan Erbakan. törenle projeyi başlattı. Erbakan, 10 Kasım 1999 tanhinde üre- tıme geçılecegıni de vurguladı. Ancak Erbakan ve Güneri'nın sözlerine kar- şın, FMC ve RTZ firmalan ile ihale ılişkısı nok- talandı ve yahnmm Etibank tarafindan yapıla- cağına ilişkin bir açıklık da getınlmedi. Televizyon yayınlan çocuklann saldırgan olmalanna yol açıyor 'TV'de şiddete son verilsin' ANKARA (AA) - Küçüklenn de eğlence kaynağı haline gelen televiz- yon yayınlan, özellikle küçük çocuk- lan farİdı şekillerde etkiliyor. Okul ön- cesi çocuklann dil gelışimini hızlan- dınrken fıziksel saldırganlığını artı- ran televizyon yayınlan, ılkokul ça- ğmdakileri ödev yapmakta isteksiz- leştiriyor. Yakından seyredenlerde göz bozukluklan, kendini kahraman- lann yerine koyarak tehlikeli duruma düşme, sözel saldırganlığın artması ve bozuk kelimelerle konuşmak da tele- vizyonun diğer yan etkileri... Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Kamuoyu ve Yayın Araştır- malan Dairesi Başkanhğı'nın 762 ve- li üzennde yaptığı "Görsel Medyada Şjddetin ÇocuklarÜzerindekiEtkile- ri'' konulu anket, ortaya ılginç sonuç- lar çıkardı. Ankete katılan veliler, te- levizyon yayınlannın çocuklarüzerin- de olumlu etkiler yaratmalanna kar- şın, bazı olumsuz sonuçlar da doğur- duğunu ifade ettiler. Televizyonun okul öncesi çocuklardaki en okı mlu etkisinin, dil gelişimini hızlandırma- sı olduğunu belirten veliler, diğer olumlu etkileri "müzik dinleme iste- ğinin artması, yeni bilgiler öğrenme- • Televizyonun okul öncesi çocuklardaki en olumlu etkisinin, dil gelişimini hızlandırması olduğu belirtiliyor. si, algüamada çabukluğun gelişmesi, dikkatinigörselnesnelereyoğunlaştır- ması" olarak sıraladılar. Veliler, bu yaştakı çocuklarda tele- vizyonun en olumsuz etkisini ise fı- ziksel saldırganlığın artması olarak gösterdiler. Veliler, bunun yanı sıra ço- cuklarda, televizyonu yakından sey- retme, kendini izlediğı kahram^nn ye- rine koyarak tehlikeli duruma düş- me, sözel saldırganlığın artması, bo- zuk kehmelerle konuşma, ödev yap- mada isteksizlik gibi olumsuzlukla- nn da ortaya çıktığını ifade ettiler. Küçük yaştaki çocuklann televiz- yondan yeni bilgi edindiğini, sosyal konulan öğrendiğini, çocuklann ko- nuşma gelişiminin hızlandığını, du- yarlılığmın artöğmı, doğru algılama ve ifade etme becerisi kazandığını anlatan veliler, buna karşın Türkçe- yı bozuk kullanma, kendini kahra- manın yenne koyarak tehlikeli duru- ma düşme ve göz bozukluğu gibi olumsuz yönde etkılendiklerini de bildirdiler. Velilerin tamamına yakı- nı, heryaştakı çocuğun şiddet görün- tülerinden yoğun şekilde etkılendi- ğini, bunlar arasında ise bırinci sıra- da bedensel saldınnın geldığini kay- dettiler. Çocuğa yönelik programlan ya- yımlayanlann mutlaka uzman görü- şü alması gerektığine işaret eden ve- liler, çocuklar ıçın de özel bir televiz- yon kanalı açılmasını önerdiler. Ve- lilerin diğer önerileri şöyle. "Özellikle çizgi rdmlerdeki şiddete bir son verflmelL Sevgi temasına ağırlık verilmeli. Bağıra çağıra konuşan devlet bü- yükleri televizyona çıkarılmasın. Gazetelerin programlannda, şiddet içeren programlann yanına kırmı- zı nokta konulmalı ya da program yayımlanmadan önce uyarıda bu- lunulmalı. Yerli sinema ve çizgı filmler, daha az yayımlanmalı. Susam Sokagı gibi eğitici, öğre- tici çocuk programlan tekrar ya- yımlanmalı. Şiddete sansür getinlmeli. RTÜK, görevini yerine getirerek daha ciddi cezalar vermeli." tNGİLTERE'DEN AIDS UYARISI 'Herkes kanını saklasın gerekince kullansm' HaberMerkea-Üç has- taya HFV virüsü taşıyan ki- şilerden aldıklan kan nede- niyle AIDS bulaşması, ln- giltere'yi kanşürdı. 1986'- dan beri ilk kez böylesi bir olayla karşılaşılan Ingilte- re'de, kan bankalanndan alınan kanlann güvenilir- liği bir kez daha tartışma konusu haline gelince, uz- manlar tarafindan yeni bir öneri ortaya atıldı. Uzman- lar, en güvenli yolun, bır gün gerekebileceği düşün- cesiyle herkesın kendi ka- nını depolaması olduğunu belirttiler. Ingiltere'de yayımlanan The Daıhy Telegraph'uı ön- ceki günkü sayısmda yer alan habere göre üç hasta, HJV virüsü taşıyan verici- lerden aldıklan kan nede- ni ile AIDS hastalığına ya- kalandı. Bu hastalardan biri, AIDS hastalığına yakalan- dığı kendisine bıldinlme- diği için tedavi olmadı ve öldü. Üç hastanın AIDS'e yakalanmasma neden olan vericilerden hiçbinnin risk- li grup içınde yer aknadık- lan, yani homoseksüel, bi- seksüel ya da uyuşturucu bağımlısı olmadığı belir- tildi. Habere göre hastalığın 'penceredönemi' (vvindovv period) olarak adlandınlan döneminde HFV virüsünün tespitinin olanaksız olduğu- nu kaydeden uzmanlar, ris- kin sıfıra indirilmesinin ım- kânsızlığına işaret ettiler. Uzmanlar. bu gelişme üze- rine yepyeni bir öneri ge- tirerek şunlan söylediler: "Çoğu bölge hastanesi vcya kan nakil servisleri ha- ta yapabOir. Biz yine risk- leri kendimiz önlemeüyiz. Hastalar kendi kanlannı kendileri temin etmelidir- ler. Genelde yaşam boyu haftadayarmılitrekanver- seler bu mümkündür." Brooke Shields evlendi Brooke Shields ünlü tenisçi Andre Agasse ile önceki gün sade bir törenle dünya evine girdi. Vakın akraba- lan ve arkadaşlanndan oluşan 100 kadar davetlinin kaüldığı tören ABD'nin Monterey kentinde Saint JohnKflisesi'ndeyapıldı. (Fotoğraf. REUTER) SÖYLEŞİ ÂTtiLÂ İLHÂN 'Açılan Her Ağzı Kapatma...' günkü sevinç ve heyecanımı unutamam; zarzor, aradığım beJgeyi sonunda bulmuştum: OvsifVı- saryanoviç Stalin'in, Rus (b) KP'nin Ulusal Bölge sorumlulanyla gerçekleştirdiği 4. konferansta, Sul- tan Galiyef aleyhindeki konuşmasinın metni! Bu süçlama, büyüyerek gelişecek, bilindiği gibi Surtan Galiyef'in dramatik 'tasfıyesiyle' sonuçlanacaktır. Işin ruhafı şu ki, Stalin'in Galiyef aleyhinde sıra- ladığı 'parti içi kabahatlar' beni doğru dürüst tatmin etmediğj gibi sonunda sözü bağladığı yer, duygula- nmın mütehayyir bir heyecana dönüşmesine neden olmuştur. Nasıl olmasın? Stalin, Galiyef'i handiyse "adam kıtlığından 'tutmak' zorunda kaldığını" ileri sürdükten sonra, bakınız sözü nereye getirmekte- din "... Doğu cumhuriyetJerinde ve bölgelerinde, çok az aydın, düşünen kişi ya da sadece okuma yazma bilen adam vardır. Bunlar iki elin parmak- lan kadardırlar. Nasıl tutmayalım onlan? Do- ğu'da işe yarayacak adamlan tutmamak ve bun- lan parti adına korumak için gerekeni yapma- mak cinayet olur. Ama her şeyin de bir sının var- dır ve bu sınırlar Surtan Galiyef komünist safın- dan 'basmacı' safına geçtiği an aşılmıştr. O nok- tadan sonra Surtan Galiyef, parti için artık yok- tur. (Şimdi buraya dikkat) O, Türkiye büyükelçisi- ni, parb'miz merkez komitesine yeğlemiştir..." ('Eserier', 4. Cilt, s. 301 / 312). Heyecanımın gerekçesı, iki noktada belirgindir: Stalin'in konuştuğu toplantı, 9/12 Haziran 1923 ta- rihleri arasında yapılıyordu. Bu, bir! O yıllarda Mos- kova'da bulunan Türkiye Büyükelçisi, Türkiye Cumhurtyeti'nin yâni Mustafa Kemal'in elçisiydi. Bu, iki! Bu iki nokta, fikrinizce hiç mi önemli değildir? Galiyef göremedi. ama... Daha o zamandan 'tek ülkede sosyalizm' düşün- cesini kafasına koymuş olan Stalin, Surtan Ga- liyefi elbettetehlikeli buluyordu,.çünku meselâo açık açık bir yazısında -bugün için trajik bir kehanet sa- yılabilecek- şu sözleri söylemişti: "... sosyalizm ve kapitalizm, bu iki düzen ne biriikte var olabilir ne biri öbürünün yanında ba,- nş içinde yaşayabilir, birbirlerine sadece geçici olarak katlanabHirler; taraflardan biri öbürüne üs- tünlük sağladı mı zayrf olana öldürücü darbeyi vurmakta gecikmeyecektir.Toplumsal devrimin gelişmesinin bu temel ve tartışılmaz kuralı yü- zünden Rus Devrimi daha ilk günden bir dünya devrimine dönüşmek zorundaydı; aksi halde Rusya'daki Sovyetler, emperyalizmin azgın de- nizleri ortasında bir küçük ada oluşturacak ve her an emperyalist curcunanın arasında yeryü- zünden silinme tehlikesi içinde yaşayacaktı..." Galiyef'in 'temel eleştinsı', 'devrim'inBatjAvru- pa işçi sımfına dayanılarak, Batı burjuvazisinin 'yo- la getirilmesi' mantığıyla geliştirilmek istenmesiney- di, diyordu ki: "... buna karşılık Doğu. Bab Avrupa burjuva- zisinin ezdiği bir buçuk milyar insanryla unutul- du. Uluslararası sıntf savaşının akımlan Doğu'yu atiadı ve Doğu'da devrim sorunu sadece bazı ki- şilerin devrimin coşkun denizlerinde birer dam- la su olmaktan öteye geçemeyen kişilerin kafa- lannda kaldı. Doğu hakkında bilgi sahibi olma- makve onun yaratbğı kuşku yüzünden Doğu'nun dünya devrimine katılabileceği kabul edilmiyor- du. Oysa sosyalist devrimin özellikle Bat'ya yö- neltilmesi bir hataydı..." Çünkü,"... uluslararası emperyalizme karşı sa- dece Bat Avrupa proletaryası öne sürülürken, ona Doğu'da sınırsız bir hareket ve manevra öz- gürlüğü bırakıyoruz. rtilaf devletlerinin simgele- diği emperyalizm, tüm zenginlikleri üzerinde sal- tanat sürdüğü Doğu sömürgeierini elinde tuttuk- ça anayurttaki işçi sınıflanyla arasındaki tüm ekonomik çatışmaiardan zaferie çıkacak, 'açı- lan her ağzı kapatma' yeteneğine sahip olduğun- dan, işçilerin ekonomik isteklerini yerine getire- rek durumunu koruyacaktr. Devrimin ilkyıllann- da Bat'dan geleceğini umduğumuzyardımı boş yere bekleyişimiz, düşûncemizin doğruluğunu bü- tün açıklığıyla kanrtlamaktadır." Galiyef göremedi ama, söylediklerinin her cüm- lesi, üç çeyrek yüzyıl içinde tarih tarafindan doğru- lanmış oldu, ama o tarihte Stalin'in 'gıcık kaptığı' nokta, Galiyef'in Rus 'proletaryası 'nın da Doğu'ya ve Doğu halklanna 'Rus bur/uvaz/s/nın gözüyie bak- üğı' iddiasıydı -ki onun da yanlış olmadığı, SSCB Müs- lüman vefürk halklannın içinde bulunduğu bugün- kü durum tarafindan kanıtlanıyor. Körolmakyetmez!.. j yi de Galiyef'in gözlerini Ankara'ya çevirmiş ol- I ması, ihtımal dahılinde midir? Gazi Mustafa Ke- mal Paşa'nın, Müdafaa-i Hukuk Doktrini'nı o tarih- te nasıl va'zettiği, nasıl geliştirdiği araştınlarak, bel- ki bu soruya doğru cevap bulunabilir. O, Halk Kur- tuluş Savaşı boyunca da savaşın sonrasındaki inkı- lâp sürecinde de antiemperyalist tavnnı sürdürmüş- tür. Artık nedense kimsenin hatırlamak istemediği şu sözler onundun "... biz Bab emperyalistlerine karşı yalnız ve kur- tuluş ve bağımsızlığımızı korumakla iktifa etmi- yoruz; aynı zamanda Batı emperyalistlerinin, güçleri ve bilinen vasrtalanyta Türk millerjni em- peryalizme vasrta olarak kullanmak istemeleri- ne de engel oluyoruz. Bununla bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz..." (20 Haziran 1920) Fakat 1923'te, Stalin, Galiyef'i tepeden tırnağa töhmet altında tutarken, Galiyef'in tezlerine benzer tezler, Ankara'da, Gazi Mustafa Kemal tarafindan on yıl sonra bile savunulmaktadır: "... Sarktan şimdi doğacak olan güneşe bakı- nız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Şark milletlerinin de uyanışlannı öyle görüyorum. Istiklâl ve hürriyetine kavuşa- cak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeni- den doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha mü- teveccih olacaktır. Bu milletler bütün güçlükle- re ve mânilere rağmen, muzaffer olacatdarve ken- dilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır..." "... müstemlekecilik ve emperyalizm yeryü- zünden yok olacak ve yerlerine milletJer arasın- da hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hâkim olacaktır..." (1933) Çarpıcı benzertiği görmemek için 'kör olmak'yet- mez, aynca 'maksatlı olmak' lâzım. http:// www. prizma.net tr/ AILHAN http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear