22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t% MtSAN 1997 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERÎN DEVAM 17 ısta-bul 18 Sınop B 22 Edre B 20 Samsun B 23 Çar akkale B 17 Trabzon Y 19 Kocaelı B 21 Giresun B 21 İZTT' A 22 Ankara A 21 Vla-sa A 2 1 Konya A 23 Aycn A 23 Eskişehır A 22 A 20Denzlı A 20 Sıvas Zorguldak B 21 Antalya A 24 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkâri Van A A A A A A B B 2/ 26 23 2e 24 21 10 15 12 Yurdun kuzey kesim- leri parçalı bulutlu, Doğu Karadenız'ın doğusu ile Doğu Ana- dolu'nun kuzeydoğu- su sağanak yağışlı, diğer yerier az bulut- lu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı artma- ya devam edecek. Rüzgâr güney ve ba- tı yönlerden hafrf ara sıra orta kuvvette esecek. Londra B 13 Atina Paris B 13 Milano Roma Y 18 Oslo Berlin B 12 Helsinki Amsterdam B 12 Stockholm Y Madrid Sofya _Y_ 18^ Belgrad Brüksel _Y 13 Viyana B 12 Bonn Budapeşte B 10 Münih Taşkent Moskova Aşkabat Aimatı Taşkent Bakü Bışkek Tiflis Kahıre K B Y Y B Y B A 3 14 17 13 21 16 19 24 Şam 28 Parçalı bulutlu Sıslı Bulutkj t Çok bulutlu Yağmırlu Karlı Sulukar i Gök gürültülü G U 1 V C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafi ]. Sayfada MHP'de Seval Türkeş rahatsızlığı acaba neden yaşanıyor? "Polemikyaratacak çıkışlar"dan söz ediliyor açık- ' BÜ üç sözcük dikkat çekici. Zira, 8-9 gün önce Hulki Cevizoğlu. programında Türkeş'ten sonra tylHP üzerinde ve içinde bir gezintı yapıyor. Karşı- sında oturan bir zamanların ünlü MHP ideoloğu, şimdilerde Şaibe'nin görünür görünmez her yerde baş savunucusu Zeybek Namık Kemal'e Seval Türkeş'ın bir sorusunu yöneltıyor. > Cevizoğlu'nun sunuşu ve soru şöyle: £ "Seval Türkeş soruyor: Namık Kemal Zeybek, 1980 ihtilalinde Dil Okulu'nda Alparslan Türkeş ile birtıkte tutuklu kaldı. Bu tutukluluklan sırasında, avukatlann da bulunduğu bir toplantıda, Namık Kemal Zeybek, Alparslan Türkeş'e dönerek 'Utan- maz adam, senin yüzünden burada yatıyoruz' de- di. 'Bunu bizzat bana Alparslan Türkeş anlattı' di- yor Seval Türkeş ve ekliyor: . 'imanın yedinci şartı haddini bilmektir. Namık Ke- mal Zeybek haddini bilmelidir' diyor." ; 5 satırlık soruyu 1.5 sayfaya yaydığı yanıtında, Zeybek'in, Seval Türkeş'in çıkışına hayli şaşırdığı, hatta bozulduğu anlaşılıyor. Tabii olayı yalanltyor! Bir başkası •• Daha sonra Zeybek, garip bir davranış gösteri- ypr. "Kimsenin ne siyasi mirasına, ne şahsi mirası- na sahip olmak gibi bir arzusu olmadığım" söylü- yor ki, soru ile kel alaka. Birinci soru: Partinin polemik yaratacak çıkış di- ye adlandırdığı olay. Seval Hanım'ın Zeybek'e yö- nelttiği ciddi bir saptamadan mı kaynaklanıyor? Ikinci soru: Zeybek, hangi nedenlerle Türkeş'in savunucusu rolüne soyunuyor? Şöyle ki: Dil Okulu'nda sorgulanırken savcı, "Bırak, Tür- îfeş'i kurtarmaya çalışma, kendini kurtar" demiş. Östat böylece Başbuğ'u "her türlü lekeden ve göl- geden anndırmaya" çalışmış. lyi mi? Hürriyet sever siyasetçidir Zeybek. Hürriyetleri çok iyi kullanmasını biliyor. Seval Hanım'a yanıtın- daki davranışı yadırgamamak gerekiyor. Çünkü Zeybek N. K. hep böyle yapıyor. 1 Zaman zaman geçmişinden kimi ılgınç öyküler sütunlara vuruyor. Örneğin bir ara şeriatçılığa so- yunduğu gıbı. Bursa MHP adayıyken dostu, şeriat yolunda savaşan bir yazardan "MSPadayını aday- lıktan çekilmeye ikna etmesini" istiyor. Derler ya, iki karpuz bir koltuğa sığmaz. Zeybek, dostu yaza- ra "O çekilsin. Hiç değilse Meclis'e 'bir şeriatçı' gir- s'in" diyor. Seval Türkeş'e yanıtında olduğu gibi devletlû ba- SPJtm lanlıyor. Dedik ya; Zeybek N. K. hürriyeti çok sever. Kim- nğini sarsacak böyle yayınlar oldu mu, gece gün- düz düşündüğü, yatağında bile usundan çıkarma- dığı hürriyeti veya hürriyetleri ustalıkla kullanmayı yeğler. Ne çare, kişilikler ve kimliklerin artık üstü örtül- müyor. Hem de sahiplerince ortaya dökülüyor. • REFAHYOL hükümetınin en büyük başansı ne- dir biliyor musunuz? Siyasal yaşantıya terbiye dışı sözcükleri, hem de bakan demeçlerıyle getirmesi. Çalışma Bakanı'nın, karşıtlarına p... sözcüğüyle başlattığı saldınlar taze bakanımız Meral Akşe- ner'in söyledikleri yanında solda sıfır kalıyor. "Er- meni dölü - Almanya'dan atamıyorlar, yakıyohar - Ankara'daki iktidarsızlara mesir macunu..." gibi devlet adamlarına yakışmayan söylemleri medya- mız büyük bir hoşgörüyle "gaf" diye niteledi. Ya sonra? . Bayramın ilkgünü TV'lerden izledik, Istanbul Em- niyeti'nde gazetecilere "gıcık sorvlar" sorduklannı söylüyor. Şaibe Hanım'la Akşener'in yakın dostluğu basit bir gerçekten kaynaklanıyor: Biliniyor kı, Şaibe Hanım da evde, konutta, koca koca adamlara tabaklar. küllükler fırlatıyor. Kısacası efendim; Şaibe Hanım, Akşener'in Ame- rika görmüşü! Nacar, Gülen'e sert çıktı ANKARA (UBA)- Islamcı yazar İsmail Nacar. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde gerginliğin giderek tırmandığına dikkat çekerek "Beııim kulağım deliktir. Başta TSK olmak üzere Türkiye"nin her kurumunda büyük bir endişe var. Bu tip endişeler, gerginlikler ordu içinde çok ilcri safhadadır. Ulkenin bir iç çatışma ve kargaşaya ghmemesi için sivfl örgütleri göreve çağınyorunı'* dedi. "Ülkenin bir badireye gitmemesi ve hükümetin demokratik \ollardan gitmesi için pariamentonun harekete geçmesi gerektiğiııi'' »öydeden Nacar. "Silahh Kuvvetleriınize biitün bu 3İup bitenlere rağmen sabıriı olmasuu tavsiye Amiyorum. Cezayir ılayını. İran devrimini, \fganistan'daki *elişmeleri biliyorum. Her jeyin bir tahammül ierecesi vardır. TSK'nin le birtahammül derecesi ,-arrfıt TSK içinde Osman JzbeL'in konuşmasına jeruer konuşmalar jkterekartacaktır" dıye konuştu. Fethullah Gülen'in Başbakan Necmettin Erbakan'a yönelik "beceremiyorsa ghsin" açıkJamasıru da değerlendiren Nacar, "O tehlikeyi sezmiş dunımda. Bu konuda tecrübelidir de. Onun için şimdiden 'Ben bu işte yokum. Haberiniz olsun' mesajını veriywr" dedi. Gülen'in zihniyeti ile diğer tarikatçılann zihniyeti arasında hiçbir fark olmadığına dikkat çeken Nacar sozlerini şöyle sürdürdü: "Ama şu anda tehlikey i sezmiş durumda. Gidişat iyi gözükmüyor. Onun için şimdiden bu işin içine girmek istemiyor. Asker konusunda da bir samimiyeti yoktur. Bunlar politik sözlerdir. Herkes takıyye yapıyor. Gülen'in durumu da böytedir. Uyanıkhk yapıyor. Kendini kurtarma maksadı taşıyor. Yoksa bunların zihniyeti çok yanlıştır. Bunlann gerçek İslamla ilgisi yok, ülkeyi yobazlığa götürüyorlar gibi bir endişesi yoktur. Gülen'i hiç ciddiye almıyorum.*' Siyasette zor dönemeçANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başkent kulislerinde, bayram sonrası REFAHYOL hûkümetiniıı bozulması ya da gensoruyla düşü- rülmesi beklentisi yaygınlaşırken DYP'li iki milletvekılinin dokunul- mazlıklannın kaldınlmasina iliş- kin fezleke konusundaki tartışma- lar da gündemin ilk sıralanndaki yenni koruyacak. Millı Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 26 nisanda ya- pıhnası planlanan toplantısı sonra- sında koalisyonun DYP kanadın- dan "hükümetten çeküme" baskı- lannın yoğunlaşacağı, RP Genel Başkan Yardımcısı Aydm Mende- res'in partisini zorlayacak çıkışla- nıu sürdüreceği vuıgulandı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz bayramdan sonra hükümetin düşeceği beklentisini, DSP Genel Başkanı Bûlent Ecevit de gensoru öneTgesı vereceklerini dile getirdi. Kulislerde dile getirilen bayram sonrasına ilişkin bazı senaryolar şöyle: Çiller erken başbakan: MGK toplanhsuıda, hükümetin RP kanadının "savsaklajıcr bir tavır içine girmesi durumunda, grubu tarafından da sıkıştınlan DYP Ge- nel Başkanı ve Başbakan Vekili Tansu Çiller ortağına kendi başba- kanhğmı öne çekeTek seçim hükü- meti önerir. RP kabul etmezse DYP hükümetten çekilme karan alır. TBMM'de TEDAŞ, TOFAŞ, ser- vet komisyonlarmda RP oylanyla kurtanlan Çiller, "Ordu sia istemi- yor'' diye sıkıştırdığı ortağını ken- di erken başbakanlığtnı kabul et- meye ikna edebilir. Erken seçime iktidarda gitmek isteyen RP de Çil- ler'in başbakanhğını kabul edebi- lir. Seçım Yasasfnda değışiklikler yapılarak erken seçime gidilir. Ül- ke barajını yüzde 8'e çeken ve itti- faklara olanak tanıyan bir seçim yasası taslağı üzerinde çahşan DYP'nin olası bir erken seçime MHP ittifakıyla girmeyı planladı- ğı belirülırken barajın düşürülme- • «İBİnsMHl^nJn tet baçına parla- mentoya girmesine olanak sağla- maya yeteceğine de dikkat çekildi. Görev başında gûvenoyu: RE- FAHYOL hükûmeti, MGK toplan- tısından sonra ortaya çıkan tablo- da kendisini köşeye sıkışmış hisse- derse güven tazelemek için görev başında gûvenoyu ister. Çiller, gü- venoyu öncesinde yeni transferler- le hükümetin sayısal desteğini art- tınr. DYP'nin, tinren Aykut, Adem Yıküz, Nizamettin Sevgili, Sûmer OraL Akm Gönen'in de aralannda bulunduğu bazı ANAP milletve- killerim transfer etmek için kulis yaptığı belirtildi. MHP kökenli ANAP milletvekilleri SadiSomnn- cuoğlu. Halil Cin, Recep Mızrak ve Mustafa Bakılar'ın da ANAP'tan kopabileceği kulislerde öne sürül- dü. DYP çekilir: TOBB'dan Fethul- lah Gülen'e, sıvil toplum örgütle- rinden RP Genel Başkan Yardım- cısı Aydm Menderes'e dek uzanan hükümete karşı cephe genişleyin- ce, DYP'nin içi kanşır. Bazı millet- vekilleri istifa eder; bazılan ANAP'a, bazılan DTP'ye geçer. Grubunu tutamayacağmı anlayan Çiller. hükümetten çekilmek zo- runda kalır. Gensoruyla hükûmet diişürii- lûr: DSP, bayramdan sonra Içişle- ri Bakanı Meral Akşener'in Emni- yet Genel Müdürlüğü"ndeki gece yansı operasyonuyla ilgili olarak hükümet haklanda gensoru öneT- gesi vermeye hazırlamyor. Genso- ru oylamasında, DYP fire verir ve hükümet düşürülür. ANAP'tan ıs- tifa eden Samsun Milletvekili Cemal Alişan'm DYP'ye dönme- siyle hükümetin TBMM'dekı san- dalye sayısı 281' e yüksel ir. ANAP, DSP, CHP. DTP ve 9 bağunsızın oylanyla 260 rakamına ulaşan mu- halefetin hükûmeti düşürmek için gerekli 276 rakamına ulaşabilmek için 16 oya gereksinimi bulunuyor. TBMM Başkanı, ANAP'lı Musta- fa Kalemli'nin oy kullanma hakkı bulunmadığından, bu rakam 17'ye yükseliyor. BBP'nin ikna edilme- svdurumunda DYP'den 10 mıllet- vekilinin muhalefetle birlikte oy kullanması hükûmeti düşürmek için yeterli olacak. Ancak DYP'li- ler, gensoru oylamasında muhale- fetle birlikte hareket etmenin parti disiplini ile bağdaşmayacağı, bu nedenle liderlerini çekihneye zor- lama taktiği izleyeceklerini söyle- dıler. REFAHYOL revizyonla sûrer: Bayramdan sonra yapılacak MGK toplantısında "zaman kazanmak için oyalama" taktiği izlenir. Tan- su Çiller, yapacağı kabine değişik- liğiyle Sanayi ve Ticaret Bakanı Yahm Erez ile Sağhk Bakanı Yü- dınm Aktuna'yı kabine dışı bıra- kır. Çiller, parti içi dengeler açısm- dan kendisini güçlü hissederse iki bakanı azledebilir. Ancak Istan- bul'daki il başkanlan toplantısı fi- yaskosundan sonra bu olasılığa fazla şans tanınmıyor. Hükümetin RP kanadında da bazı değişıklikler yapılarak "gidebfldiği kadarkoaüs- yona devam" karan aluur. Çiller, ortağım bazı kararlann uygulan- masma zorlamak için yakın ilişki içinde olduğu Aydın Menderes'i de devreye sokar. Erbakan fezleke kozunu kulla- nır: MGK toplantısından sonra DYP tarafinın "sıtaşürma" taktiği izlemesi durumunda, Başbakan Necmettin Erbakan DYP Elazığ Milletvekili MehmetAğarile Şan- lıurfa Milletvekili Sedat Edip Bn- cak'ın dokunulmazlıklannm kal- dınhnası istemini içeren fezlekeyi TBMM'ye göndererek komisyon- larda kolladığı ortağına karşı son Susurluk kozunu kullanır. Erba- kan, bu süreçte hükûmeti bozarak muhalefete geçer ya da DYP hükü- metten çekilme karan alır. Erba- kan, DYP'li iki milletvekilinin do- kunulmazlıklannm kaldınlması ve daha sonra yargılanmalan sürecin- deki tartışmalann DYP'yi yıprata- cağını göz önüne alarak olası bir erken seçim öncesinde "DYP'yi koUama ve suç ortakuğı r ' konu- mundan da kurtulmaya çalışır. Geniş tabanh hükümet: RE- &fi(m¥OL te gensoruyla düşürü- lür ANAP-DSP-CHP. DTP- BBP'nin katılımı ve bağımsızlar ile DYP içinden bir grup milletve- kilinin desteğiyle geniş tabanlı bir hükümet kurulur. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, rejimin kurtanlması için REFAHYOL hü- kümetinden kurtularak geniş ta- banlı bir hükümet kurulması ko- nusunda ısrarlı. Yılmaz'ın planına göre, çok partili geniş tabanh hü- kümet, öncelüde anayasaya uyum yasalanm çıkanr, ardmdan Seçim Yasası değişikliği ile yaklaşık bir yıl sonunda erken seçime gidilir. Lidersiz hükümet kurulur: DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in önerisi doğrultusunda liderlerin katılmayacağı bir ANAP-DYP-D- SP hükûmeti kurulur. CHP ve DTP de böyle bir hükümete katılabilir ya da dışandan destek verirler. Ecevit bu hükümetin seçim hükû- meti değil, icraat hükûmeti olması gerektiği görüşünde ısrarlı, ancak bu olasılığa fazla şans tanınmıyor. ANAYOL yeniden denenir: DYP, hükümetten çekilir ve ANAP'la yeniden ANAYOL hükümetini ku- rar. Bu hükümet, öncelikle ittifaka olanak sağlayacak yeni bir seçim yasası çıkanr. ANAP Genel Başka- m Yılmaz tarafından dile getirilen ve "Fransız modeli" diye adlandı- nlan ittifak yöntemi ile her parti kendi amblemi ile seçime girer, an- cak ittifak yapan partilerin aldıkla- n toplam oy üzerinden milletveki- li dağılımı gerçekleşir. Bu durum- da, seçim sonrasında da bu iki par- ti işbirliği yaparak koalisyon hü- kûmeti knrar. Bu model, merkez sağ partilerin birleşmesi için de ilk adım olur. Müdahale ve teknokratiar hükû- meti: Özellikle hükümetin RP ka- nadındaki laik rejime yönelen teh- ditlere karşı önlem alınmasma iliş- kin direnç sürer ve parlamentoda çıkış yolu bulunamadığı kanısı yaygınlaşırsa sistem müdahaleye uğrar. Laik rejime yönelik tehdit- lere karşı aynntıh yasal düzenle- melerle yapılacak yapısal değişik- likler içinbir zemın-aıayt^ yaşana- bileceği iddıa edılen bu durumda bir teknokratiar hükûmeti de kuru- labilir. Komîsyon tetikçinin pe I Baştarafi 1. Sayfada makiçinbuyöntemebaşvu- rulur" diye dogrulamasının ardından, komisyon lstan,^ bul'da örgût üyelerini din- lemeyi kararlaştırdı. 50"den fazla kişiyi dinle- yen Uğur Mumcu Komıs- yonu'nda üyelerin kafaian kanştı. Komisyona bilgı ve- ren istıhbarat kuruluşlanmn temsilcileri birbirlerini suç- larken soruşturma sürecin- de inanılmaz hatalar yapıl- dığı ortaya çıktı. "Suç işle- mek üzere çete kurmaktan" dolayı hakkında fezleke dü- zenlenen Mehmet Ağar, ko- misyonabilgi verirken sûrp- riz tanık Ayhan Aydın tara- fından da teşhis edilen İsla- mi Hareket Örgütü üyesi MehmetAü Şekerile Ayhan Usta'nın gözaltı tutanakla- nnda yapılan tahrifatı doğ- rulayarak örtülü bicimde sa- vundu. tfadesinde, polisle- rin gözaltı süresini uzatmak için uyguladıklan yöntemi de itiraf eden Ağar şöyle de- di: "Böyle bir hata yapüabi- Br, yapılamaz diye bir şey yok. Yani önce gözetime at- nuşlardır,sorgu hızla de\ am ediyordur, o sırada gözetim karannı yazmayi unutabi- lirler, sonradan yazabOirkr, süreyi uzatmak için yapabi- firter_" Mehmet Ağar, aynca iti- rafçıhk sistemiyle ilgili iti- rafta bulunarak şunlan söy- ledi: "Başlangıç olarak, ttal- ya'da veya Amerika'da ben- zerastemlerden ortaya çıkı- larakyararfa olabileceği dü- şünübnüştü, hakikaten de yararh oldu. l zun süreler yararlı oldu. Fakat bunlann bir müddet sonra, görüldü- ğü kadamla. kendilerine devletin sağladığı bu imkânı istismaretmeksureuyleola- yı şahsi çıkar mesdesi hali- ne getirdikleri görüktü. Do- layısıyla bu müesseseye yeni bir çerçeve ve muhteva ka- zandınlmadan devanunm pek yararlı ulmadığı açıkça gy Itirafçılar Murat Demir ve Murat Ipek, komisyona bilgi verirken gazetemiz ya- zan Uğur Mumcu'nun Ku- zey Irak doğumlu MÎT mensubu Velit Hüseyin ta- rafından öldürüldüğûnü ve bu kişiyi daha sonra yurtdı- şına kaçırdıklannı anlattılar. ttirafçılar, Velit Hüseyin'i Dıyarbakır Cezaevi'ndey- ken tanıdıklannı bildirdiler. Adalet Bakanlığı da ıtirafçı- lann bu ifadesini doğrula- yarak aynı dönemde ceza- evinde yattıklannı komisyo- na bildirdi. Komisyona ulaşan bilgi- lere göre Velit Hûseyüı, Ma- >ıs 1991'dePKK'yeüye ol- mak suçundan hükümgiye- rek Diyarbakır Cezaevi'ne kondu. Ancak "can güven- liğiveidari nedenler" gerek- çe gösterilerek Muş Ceza- evi'ne sevk edildi ve daha sonra 17 Ağustos 1992 tari- hinde tahliye edildi. Komis- yon, Adalet Bakanlığı'na bu idari nedenlerin ne olduğu- nu sormayı kararlaştınrken Içişleri Bakanlıgıve Olağa- nüstü Hal Bölgevaliliği'ne de Velit Hüseyin'in nerede olduğunu sormaya karar verdi. ANAP'lı üye Manisa Milletvekili Tevflk Diker, komisyonun bugüne kadar- ki çalışmalan sonucunda kafasında birçok soru işare- ti oluştuğunu söyjedi. Di- ker'e göre ortaya çıkan tab- lo şöyle: - Devlet içerisinde istih- barat birimkri arasındaki çaüşmalar. - Bizzat tetikçiolarak adı geçen Velit Hüseyin hak- kındaki belirsizlik. - Olaym ilk olduğu za- man, deüllere tam olarak ulaşılabilmesi için gerekli güvenlik kuşağı oluşturul- mamasL - Kriminoloji laboratu- van tetkiklerinin, kafalarda- ki tüm sorulara ce\ r ap vere- meyişi. - Uğur Mumcu'nun son dönemlerinde yaptığı tele- fon görüşmelerinin yeterin- ce incelenmeınesL - Mafyanın bu cinayeti işleyebileceği ihtimalinin güçlü olarak değerlendiril- memesi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Bizim değerlendirmemiz de "halkın dinine bağ- lılık ölçüsünden " çok, "camilerin işlevindeki dikka- ti çeken değişikliğe" yönelik olacak... Gerek büyük kentlerde gerekse Anadolu'da yer yer cami yapımı rantla iç içe girmiş durumda. Ülkemizde saatte yapılan caml miktan... Cami sayısının ortaokul sayısını geçmesi... Bunları geçe- lim.. .Daha doğru bir tanımlamayla konunun çerçe- vesini fazla genişletmeyeüm. Sadece, cami yapım- lannda dikkati çeken durum bile, camilerin giderek dernekleşmekte olduğunu, bunun da beraberinde dini kurumlan "propaganda merkezi" haline getir- diğini gösteriyor. Anadolu kentlerine gittiğimde, sohbet sırasında sorduğum sorulardan biri de şu olur: - Camiler gerçek işlevinde mi kullanılıyor? Çoğunlukla "hayır" yanıtı alıyorum. Diyelim ki, yeni kentleşen bölgede cami yapıla- cak. Hemen bir tarikat heyeti: - Hiiiç sorun değil. Hemen yapanz... Ama küçük bir şartımız var? "Nedir?" - İlk iki kat bina olacak. Üstüne cami yapacağız... "Nasıl yani?" - Nasılı varmı? İlk iki kat, çeşitli iş merkezleri ola- cak, yurt olacak, kurs olacak. Orada çocuklan egi- teceğiz. Bu binalan bize vereceksiniz. Üstü de ca- mi. Sizin de harcamanız olmayacak... Bunu kabul ederseniz, hemen birkaç ayda bina yükseliyor. Etmezseniz, mahalle sakinleri kendi arS- larında para toplayıp aylarca, hatta yıllarca camiyi tamamlamaya çalışıyor. Pek çok yerde alışılan bir tanımlama haline gel- di: - Şu aşağıdaki cami Nakşilerin... Hemen ileride de Süleymancılann var... Olmadı... Anadolu Müslümanlığı bu değil... Bu köşede sık vurgulanan bir tanımdır: "Din vicdan işidir. Vicdandan alıp cüzdana koy- dunuz mu iş değişir..." Hele Türkiye gibi enflasyonlu yaşamın yerleştiği ülkelerde, cüzdan işı karmakanşıktır. Bütün cami- ler için söylemıyoruz. Ama pek çok cami için yuka- ndaki tanımlamamızın eksiği var, fazlası yok. Dini bu kesimlerin elinden kurtarmak gerekiyor. EğerTürkiye'de, bu kesimler etkin olursa, değil ka- dının başını örtüp örtmemesi; değil imam-hatip okullannın eksiği fazlası; çarşafın rengi için iç sa- vaş çıkar. Biri siyahtan başka renk tanımaz. öteki ipek ol- sadaolurder... Demokrasinin geri vitesi yoktur... Bu pencereden baktığımızda, bir ayağı yeryüzü- ne, bir ayağı yeraltına uzanan RP'yte birlikte gün- deme gelen tartışma "din" olgusundan çok, dev- let yönetimi olgusu... Bunu halka anlatamayacak- lannı bildikleri için en güvenilir yolu Anadolu insa- nının arkasına sığınmakta buluyorlar. Adamlar hem demokrasiye saygı göstermeye- cekler hem de demokrasiyi yıkma hakkı isteyecek- ler... Çağdaş demokrasinin özünde, toplumu ileriye götürme özlemi yatar. Geri götüren anlayışa de- mokrasi denemez... Demokrasinin geri vitesi yok- tur... Türkiye'de demokrat ve demokrat olmaya çah- şan kesim, yukarıda sözünü ettiğimiz mantığa şa- şı bakıyor. Onlar kural tanımıyor. Örneğin, gol at- mak için faul yapılabilir diyortar. Gol avantajı yaka- lamışsak hakem ofsayt dese bile golümüz geçerli- dir diyorlar. Bizimkilerse birbirlerine giriyorlar: - Onun hakkına saygı göstermeliyiz... O kadar yetmez, daha fazla göstermeliyiz... Yok, onlan boş- verelim, sorun değildir, öteki sorunlara yönelmeli- yiz... Son yıllarda sık yapılan bir üçlemedir: Tarikat - Siyaset - Ticaret... Bu, bir adım daha ileri gitti: Cami - Şeriat - Rant... Gergmlik tınnanıyor ralarımız Tükeniyor Keşke Hollanda kadar yapabilsek! Canlı hayvan, et ve süt mamülleri ihraç ederken artık dıjarıdan hayvansal ürünler ithal etmeye bajladık. 1989-1995 yılları arasında et ve canlı hayvan ithalatımıı yüzde 2000 arttı. Oysa Türkiye'nin I9'da biri olan Hollanda uyguladığı akricı politikalarla yılda 32.8 milyar dolarlık tarımsal ve hayvansal üriin ihracatı gerçeklejtirmektedir. Hera alanlarının tahrip edilmesi bir yandan ülkeyi erozyon ve çöllejmeye, öte yandan açlık, fakirlik ve kıtlığa doğru götürmektedir. fazla keşke dememek için biraz ilgi biraz bilgi B i l g i i ç i n TEMA0 212 283 78 16 • Baştarafi 1. Sayfada CumhurbaşkanıSüleyman Demireri ziya- ret eden Kara Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Hikmet Köksal, Demirel'in yanında yaklaşık 45 dakika kaldı. Orgeneral Kök- sal, tatil köyü çıkışmda bekleyen gazeteci- lerin yoğun ilgisine karşın sorulan yanıt- sız bıraktı. Köksal buradan hemşerisı Nu- rettin Çarmıkh'ya ait Club Salima tatil kö- yüne geçti. Köksal, Cumhurbaşkanı'nı iz- lemek üzere tatil köyûnde kalan gazeteci- lerin, "Tuğgeneral Osman Özbek için siya- siler uniformasmı çıkanp siyasete atılması- nı öneriyoriar, siz bu konuda ne diyorsu- nuz" sorusunu "Hiç kimsenin ağzına fer- muar çekecek halimi/ yok" diye yamtladı. Kimi yüksek rütbeli subaylann da Tuğ- general Özbek'in söylediklerinin doğru olup olmadığına bakılması gerektiğini be- lirterek şu görüşleri paylaştığı öğrenildi: "Türkiye'de yaşananlar gizü kapakh de- ğil, herkesin gözü önünde. Ulkede bir terör sorunu var. Çözümü büyük ölçüde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bırakılmış durumda. Laiklikle ilgili kaygılar sadece askerierin dep, toplumun pek çok kesiminin paylaş- tığı bir durum. Böyle bir ortamda Tuğge- neral Özbek'in söylediklerinde hangi un- surlar yanhş?" TSK'de albay ve daha alt düzeydeki su- baylann son gelişmelerden duyduklan ra- hatsızhğı üst makamlara ilettiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, özellikle Başbakan Erbakan, RP'li bakanlaT ve millervekille- rinin hacda sergilediği tutum ve davranış- lar, orduda rahatsızlıga neden oldu. ÇYDD Başkanı Türkan Saylan da bir açıklama yaparak Özbek'e destek verdi. Saylan, Özbek'in sorumluluk bilincinde bir yurttaş olarak, gördüğü yasal ve ilkesel aksaklıklan dile getirerek görevini yaptığı- nı söyledi. Söylem ve davranışlanyla inanç sömürüsünü siyasetin tek konusu durumu- na getirenlerin bu tûr davranışlardan hoş- lanmayacaklannın açık olduğunu vurgula- yan Saylan "Ovsa halkımızm büyük ço- ğunluğu Sayın Özbek'le aym görüştedir" diye konuştu. 'Hükümette gûndeme gelecek' Hükümetin Refahlı Devlet Bakanı Sacit Günbey, Ûzbek'in konuşmasına sert eleş- tiri getirerek konunun hükümette görüşü- leceğini söyledi. Diyarbakır'da UBA'nın sorulanru yamtlayan Günbey, ordunun da Tuğgeneral Özbek'in konuşmasından ra- hatsız ohnası gerektiğini belirtti. Günbey, "Çünkü bu hükümetin arkasında bir halk desteği vardır. Halkın desteğine rağmen kimsenin bir hükümet başkanı için bu şe- kilde konuşmaması gerekir r diye konuştu. Konunun hükümet gündeminde de tartışı- lacağını belirten Günbey, "Hükümet top- lanacak. mutiaka bu konuyu görüşecek. Bir şey yapması gerekryor'" dedi. Oyun değiştirildi Bayram sonrasında siyasi gündemin bi- rinci sırasma otumıası beklenen Tuğgene- ral Özbek'in değerlendirmelerinin geçen hafta Erzurum ve Amasya'da sahnelenen, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni din düşmanı ola- rak gösteren, demokrasiyi küçümseyen bir oyunla da bağlantılı olduğu belirtildi. Amasya Valisi, dün Kanal D'ye yaptığı açıklamada söz könusu tiyatro oyunu için kendilerine izin başvurusu yapıldığmı, an- cak izin için verilen tekst ile oyunun tü- müyle farklı olduğunu tespit etn'klerini söy- ledi. Oyunun Milli Gençlik Vakfı'nca des- teklendiği belirtilirken, vakıftan bu konu- da herhangi bir açıklama yapılmadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear