14 Mayıs 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Bakan kardeşine RPtoppili • ANKARA (ANKA)- RP'li Bayındıriık ve Iskân Bakanı Cevat Ayhan, aynı kabinede Devlet Bakanı olarak görev yapan Lütfu Esengün'ün kardeşini Bursa ll Müdürlüğü'ne vekâleten atadı. DSP Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz'ın soru önergesini yaıutlayan Ayhan, sö2 konusu atamayı savunurken "kamu yaran, hizmet gereği, liyakat, kıdem ve sicil esasının dikkate alındığını" belirtti. Ayhan, Osman Esengün'ün göreve başlamasından sonra kurum içinde çalışan personeli yer değiştirmeye zorladığı iddialannın yersiz olduğunu, buradan herhangi bir personelin naklinin yapılmadığını söyledi. Melitı Gökçek'e protesto• ANKARA (ANKA)- CHP Şişli llçe Baskanı Dursun Çaltı, güncel konulan irdekyerek Flash TV'de her sabah kamuoyıına sunan "Sabah Kahvesi" adlı programın sunuculanna canlı yayında hakaret eden Ankara Bûyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i kınadıklannı bildirdi. Bu nedenle Şişli llçe Başkanlığı olarak Gökçek'i protesto etmek için yığınla telgraf çekme eylemi yapacaklannı belirten Çaltı, eylemin, bugün saat 12.00'de Şişli Postanesi önûnde yapılacağını kaydetti. Bulgaristan'da seçım • ANKARA (ANKA) - Bulgaristan'da 19 nisanda yapılacak genel seçimlerde, Türkiye'de yaşayan Bulgaristan uyruklu soydaşlar çeşitli kentlerde kurulan sandıklarda oy kullanabilecek. Balkan Tûrkleri, Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (BGF) Genel Başkanı Turhan Gençoğlu, BGF'nin Bulgaristan Büyükelçiliği ile yaptığı temaslar sonucunda, seçimlerde Bursa'da 12, Izmir'de 3. Eskişehir'de de 2 sandık kurulacağını söyledi. Bulgaristan'da yaşayan soydaşlann temsilcisi konumunda olan Ahmet Doğan liderliğindeki Hak ve Özgürlûkler Hareketi (HOH), seçimlere 6 siyasi partiden oluşan koalisyonla girecek. THY Genel Kunılu • İstanbul Haber Senisi - Türk Hava Yollan AŞ'nin (THY) olağan genel kurulu bugün yapılacak. Genel kurulun gündeminde, sözleşmedeki bazı maddelerde değişiklik yapılması, bazı maddelerin sözleşmeye eklenmesi ve bazı maddelerin 4046 sayılı yasaya uyum saglanması amacıyla değiştirilmesi bulunuyor. Ecevit, Demirere 'DDK'nin devreye girmesi' çağnsını 'tam zamanı' diyerek yineledi 'Susurluk'u örtecelder'ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Su- surluk dosyasımn "poüsiye roman gibi rafa kakhn- lacağı kaygısını taşıdığını, iktidar- da bu dosyalan değeriendirecek değiL örtbas edecekbir siyasal ira- de bulunduğunu" söyledi. Ecevit, Cumhurbaşkanı Süley- man Demird'e Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK.) "daha çok ge- riktinneden" devreye sokma çağ- nsını yinelerken "TBMM'detem- sil edilen partiler de üstüne düşen görevleri verine getirmelidir. Bu partüer sokak eyiemleri>le, deter- jan ve toplu iğne etkinlikleri\ le ye- tinemezler* dedi. • DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Susurluk dosyasının, polisiye roman gibi rafa kaldınlacağı kaygısını taşıdığını söyleyerek, "İktidarda bu dosyalan örtbas edecek siyasal irade var" dedi. Ecevit, dün parlamentoda dü- fa kakünlacağı kaygısını duyuyo- ğini anımsatarak sözlerini şöyle zenlediği basın toplantısrnda, Su- surluk olayıyla ilgili olarak bazı değerlendirmeler yaptı. TB- MM'deki araştırma komisyonu- nun "karanlık ttişküer ağının çö- zülmesini saglayacak" birçok ipu- cu ortaya çıkardığına ve kara pa- ra işlemleriyle, tetikçilerle, uyuş- turucu-kumar-ihale mafyalanyla ilgili birçok bulgu elde ettiğine dikkat çeken Ecevit, "îsler kendi balinebırakılacak olursa bir sonu- ca vanlamayacağı kuşkusunu taşj- yorum'' dedi. Ecevit, "Bu ilginc dosyalann polisiye roman gibi ra- rmn. Çünkû iktidardabu dosyala- n değertendirebüecek bir siyasal irade yok" diye konuşu. Ecevit, olaylann üzerine sürade yürünme- si için Başbakanlık'a bağlı Yük- sek Denetleme Kurulu'nun ba- ğrmsız bir denetim orgam haline getirihnesi ve yargı bağımsızlığı ile ilgili önerilerinin de dikkate alınmadığını vurguladı. 'DDK'nin tam zamanı' Ecevit, Cumhurbaskanı Süley- man Detnirerin DDK'nin devre- ve sokulması önerilerini reddetti- sürdürdü: "Oysa şimdi DDK'nin devreye girmesmin tam zamanıdır. Çünkü DDK adeta bu gibi olaylann üstü- ne yüriJnnıesi için, yürünebilmesi için oluşturulmuş bir kurumdur. Bütün rcsmiveözelkurutuşlardan her rürli bilgryi isteme ve elde et- me hakkına sahiptir. DDK incele- meierini bitirdikten sonra, Sayin Cumhurbaskanı da buna gerek görürse Başbakan'a iletir. Başba- kan yasaya göre 45 gün içinde bir sonuca varmak zonındadır. Eğer isterse Sayın Cumhurbaskanı, DDK'nin değerfcndirmelerinden elde edilecek sonuclan doğnıdan doğruya yargı organlanna da ile- tebilir. Bütün btınlar göz önünde tutulacak ohırsa, Susurluk kaza- sıyla meydana çıkmaya başbryan karanhk iHşkiler ağının üzerine en etkili ve sonuç abcı biçimde yürü- yebikcek kuruluşun DDK olduğu ortaya çıkar." Yetersiz buldugu "toplu igne et- IdnKği" ifadesiyle CHP'yı kaste- den Ecevit, TBMM'yi, medyayı ve Cumhurbaskanı'nı göreve ça- ğınrken bir soru üzerine, Banka- lar Yasası'nda yer alan ve olayla- nn üzerine gidilmesini önleyen maddelerle ilgili değişikliklerko- nusunda da hazırlık yaptıklannı açıkladı. Susurluk komisyonunun ANAP'lı üyesi Yaşar Topçu: Ülkücülere suçlamalar çıkanldı Alternatif raporda korsan bölüm DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun MHP kökenli ANAP'lı üyesi Metin Öney ile Yaşar Topçu tarafmdan hazırlanan muhalefet şerhinden. ülkücülerin "uyuştunıcu kaçakçüıgı ve kanun kaçaklannın idealist ülkücülere mal edilmeye çalışıldığr ifadelenyle savunulduğu bölümler, tepkiler üzerine çıkanldı. Basbakan Vekili Tansu Çiller ile eşi Özer Uçuran Çiller'in komisyonda biîgı vermemesıni protesto ederek son dönemdeki • ANAP'ın MHP kökenli milletvekili Metin Öney ile Yaşar Topçu'nun "altematif rapor" adı altında hazırladıklan muhalefet şerhinde, ülkücülerin korunduğu bölümler, tepkiler üzerine metinden çıkanldı. toplantılara katılmayan ANAP'lı üyelerin. "alternatif rapor" olarak adlandınlan muhalefet şerhlerinin, "alelacele ve özensiz" hazırlandığı yorumlan yapılmıştı. "Devletin ülkücukri yasadışı işlerde kullandıgr bulgusuna da karşı çıkılan raporda, "uyuşturucu kaçakçüığı ve kanun kaçaklannın idealist ülkücülere mal edilmeye çahşudığT savunusu yapılmıştı. ANAP, karanhk ilişkilere kanştığı reddedilemez bir gerçek olarak ortaya çıkmasına karşın ülkücülerin korunmasının yoğun tepkiyle karşılanması üzerine geri adım attı. Topçu, raporda yer alan ülkücülerin korunduğu bölümleri metinden çıkardı. Topçu, raporun gazetemizde yayımlanması üzerine, önce haberde yer alan ülkücülerle ilgili bölümün kendi şerhlerinde yer almadıgını iddia etmişti. Topçu, dün yaptığı açıklamada ise haberimizi doğrularken, bir yanlışlık yapümış olduğunu ve bunun da düzeltildiğini söyledi. Topçu sözlerini şöyle sürdürdü: "Haber gazetenizde çıkınca, 'Hayır, biz raporumuzda bu tür ifadelere yer vermedik' dedim. Ama, bu kadar da uydurma olamaz diye, size dağıtüan raporu yeniden inceledim ve gercekten de metinde bu tür ifadeler olduğunu gördüm. Benim elimdeki metinde ise bu 1 Mayıs 1977kadiamı luuıtıılmach İstanbul Haber Servisi- DİSK. Genel Sekreten Ke- mal DaysaL 20 yıl önceki 1 Mayıs 1977 katliamını unutmadıldannı belirterek, "19711 Maytsı'Ddakatledi- len 37 işçi kardeşimizi kim- lerin katkttiği Susurluk'ta ortaya çıktT dedi. Kemal Daysal, katliamın hesabını sormak. şeriata ve darbeye karşı tüm emekçi- leri mücadele için, 1 Ma- yıs'ta alanlara çağırdı. DİSK. KESK, Türk-tş ve Hak-İş konfederasyonlan temsilcileri 1 Mayıs 1977'de katledilen 37 işçı için Taksim Kazancı Yoku- şu'nakaranfıl bıraktılar, ts- tiklal Caddesi'nde bildıri dağıttılar. Bu yıl 4 konfederasyon tarafindan ortaklaşa kutla- nacak 1 Mayıs İşçi Bayramı Tertip Komitesi Başkanı ve DİSK Genel Sekreteri Ke- mal Daysal, dün yanmda Türk-tş Birinci Bölge Tem- silcisi Fanık Büyükkucak. Hak-lş temsilcisi Halfl Ak- çay, KESK temsilcileri Or- han .Mtuğ ve Gü\«n Ger- çek, Özgürlük ve Dayanış- ma Partisi (ÖDP) tstanbul ll Başkanı Mehmet Atay ile birlikte basın açıklaması yaptı. Daysal ve beraberindeki- ler, Türk-lş Birinci Bölge Temsilciliği'nden işçi tem- silcileri ve işçilerie birlikte yürüyerek Kazancı Yoku- şu'na geldiler. Daysal bura- tşçi temsadfcri 1 Mayıs 1977'de katledilen 37 işçi için Istiklal Caddes'nde bildiri dağrtülar. (HATİCE TUNCER) da yaptığı açıklamada, 1 Mayıs 1977 katliamını ger- çekleştirenlerin, Susur- luk'ta ortaya çıkanlann, hu- zursuz ve tedirgin oldukla- nnı, bir gün mutlaka onlar- dan hesap sorulacağını söy- ledi. Daysal, 1 Mayıs'ta bu hesabı sormak için, terörün önlenmesi için, Güneydo- ğu sorununun çözüme ka- vuşması için alanlarda ola- caklannı belirtti. Daysal şöyle konuştu: "Biz şeriata da, darbeye de karsıyız. Akan kanın durmasuu, analann göz yaşlarnun dinmesini, evlat vekocaacısıçekmemelerini istiyoruz. Bunun için hep birİikte alanlarda olacak, hep birtikte mücadele ede- ceğiz. Susurluk olayı, tüm kanuılıkgüçlerin.tüm çete- lerin karargâhınm ortak ol- duğunu gösterdL" Daha sonra Daysal ve be- raberindeki işçiler, katli- amın yaşandığı yere karan- fil bırakarak, Istiklal Cad- desi'nde halka 1 Mayıs ile ilgili bildiri dağıttılar. Gös- teri sırasmda işçiler, "Ge- nel grevgeneldireniş'', "Öz- güremek, demokratikTür- ldye", "Yaşasuı 1 "Çeteler halka hesap vere- cek", "1 Mayıs şehhieri ölümsüzdür", "Çeteler Meclis'te, ögrencfler hapis- te", "Çiller çeteyi eroinle besKyor". -Kahrokun MİT, CIA, kontrgeriHa", "Türki- ye laiktir laik kalacak" slo- ganlannı attılar. DİSK Genel Sekreteri Daysal'ın bugün saat 12.00'del Mayıs 1996tari- hinde Kadıköy'deki kutla- malar sırasmda yaşamını yitiren 3 genç için Kadıköy Belediyesi önünde basın açıklaması yapacağı belir- tildi. CHP İstanbul tl Örgütü, 1 Mayıs kutlamalan hak- kında göriişmek ve bay- ramlaşmak için DtSK ve KESK'i ziyaret etti. DİSK ziyaretine, CHP İstanbul Milletvekili Algan Haca- loğlu. îstanbul ll Başkanı Mehmet Ali Özpolat, il meclisi üyeleri ve ilçe baş- kanlan kanldı. DİSK Ge- nel Başkanı Rıdvan Budak, 1 Mayıs'm her yıl attan kit- lesellikle kutlanması konu- sunda toplumun tüm de- mokratik kesimlerine so- rumluluk düştüğünübelirt- ti. bölümler yoktu. Yapöğım araşürma sonucunda. başka bir arkadaşımız tarafindan yazılan bölümler raporda kalmış. Hemen durumu düzehtik." Yaşar Topçu, Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan kirli ilişkilere kanşar. ülkücüler olduğunu başından beri iddia ettiklerini belirterek şunlan dedi: "Biz, ülkücülerin tamamını aynı kefeye koymak istemedik. Ama elbette bu olaylara kanşan ülkücüler var. Elbette onlann peşine düşeceksin. Ülkücülerin hepsi idealist dersen olaya arkanı dönmüş ohırsun." Yargıda Kazan gerginliği ANKARA (ANKA>- Laik yargıç ve savcılara yönelik sürgün kararnamesiyle büyük eleştiri alan Adalet Bakanı Şevket Kazan'ınbukezYargı- tay ve Danıştay'da boş bulu- nan üyelik seçimlerini etkile- meye yönelik girişimleri, yar- gıda gergin bekleyişe neden oldu. Kazan'ın, önerdiği isim- lerin seçilmesinde diretmesi halinde, üye Zuhal Çokar'ın buna tepki olarak istifayı dü- şündüğü öne sürûldü. Yargıtay'da boş bulunan 12 üyeUk ile Danıştay'da boş bu- lunan 3 üyelik için bugün se- çim yapılacak.Yargıtay'a üye olarak seçilmesinde anlaşıldı- ğı ya da kararname taslağında yer aldığı bıldirilen isimler arasında ANAYOL dönemin- de Mersin Başsavcılığı'ndan müsteşarlığa atanan, ancak REFAHYOEdan sonra Ka- zan tarafindan görevden alı- nan Uğur tbrahim Hakkmğ- lu, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Yıhnaz Poyraz, An- kara 20. Asliye Hukuk Hâki- mi Selamet tklay'm ismi geçi- yor. Danıştay'a seçilecek 3 üyeden birinin, HSYK üyesi Engin Doğu'nun Idare Mah- kemesi yargıcı olan eşi Tülay Doğuolduğuöne süriildü, Ka- zan'ın, Ankara'ya başsavcı olarak atanan M. Ühan Mesu- toglu'nun Yargıtay üyeliğine seçilmesini sağlayıp boşala- cakyere kendisinedaha yakın ismin başsavcı olarak atanma- smı sağlamak istediği de id- dia edıldi. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] "Hanımlar, hacca kesinlikle mahremi (eş, erkek evlat, ba- ba gibi evlenmesi mümkün ol- mayan erkekier) ile gidecekier. Hanımlar mahremsiz hacca gidemezler,.." "Hanımlar, hacda da teset- türe riayet ediniz. Dtş elbiseni- zi giymeden erkeklerin bulun- duğu mekânlarda bulunamaz- sınız. Bulunursanız haram iş/e- m/ş olursunuz." "Mekke'de, Medine'de sı- caklığın yüksek derecede ol- duğunu bahane ederek gece kıyafetine (pijamaya) benzer giysiterle hanımlardan bazıla- nnın tavaf yaptıklarına, çarşı pazar dolaştıidanna şahit olu- nuyor. Hanımlann bu davra- nışlara düşmemesini ikaz edi- yoruz." "Kesinlikle otel veya kaldı- ğınızyerterde haremlik-selam- lık kurahna uyunuz. Orada bir kısım aileler, ya erkeklerin ve- ya kadınlann bulunduklan odalarda bir araya gelip ye- mek yiyip çay içiyohar. Bu davranış heryerde olduğu gi- bi hacda da haramdır." 'Hacda Kadınlann Dikkat Edeceği Hususlar' "Hacda hanımlar farzlan (ya- pıiması zorunlu) yapmakla ye- tinmelidir. Çünkü kalabalıklar- dan meydana gelen izdiham hanımlan sıkıntıya düşürür." " 'Hacer-i Esved'e yaklaş- mak için kesinlikie kalabalığın içine girmeyiniz. Memleketine dönünce 'Hacer-i Esved'i öp- tüm' demek için izdihamın içi- ne giren birçok hanımlann ei- biselehnin yırtıldığı görülüyor. Bu harama hanımlar düşme- melidir." "Unutmayın! Kadın-erkek Kâbe'de de o/sa yine kadın ve erkektir. Bu kuraiı kesinlikle çiğnemeyiniz." "Cinsel konularda erkeği teşvik edici davranışlardan ka- çınmanız gerekrnektedir. Hac- cınızı gereği üzre yapınız." "Hacdan dönünce fınncı kü- reği gibi önüne gelene elini öptürme sevdasına kapılma. Mahrem-namahrem ayırt et- meden elini öptürürsen hac yaptım diye boşuna zahmet çekmiş olursun. Paranı da bo- şuna harcamış olursun." "Benden söylemesi. Gerisi- ni sen bilirsin. Unutma, yaptık- lannın sonucuna da katlana- caksın. Bunu bill.." Yukandakisatırtar, iktidarda- ki Refah Partisi'nin yayin orga- nı Milli Gazete'den alındı. Bu gazetenin bir erkekyazan, ka- dınlan hizaya sokabilmek amacıyla talimatlar veriyor, uyarılarda bulunuyor. ••• Nedense kadınlara ne yap- maları gerektiğini anlatmak hep erkeklere düşüyor. Be muhterem! Sen önce kendi er- kek cinsine bak. Kâbe'de tavaf yaparken kadınlara sarktığını söylediğin erkekleri uyar. Ne diyor Refah Partisi'nin keskin kalemi: "Cinsel konu- larda erkeği teşvik edici dav- ranışlardan kaçınmanız gerek- mektedir." Bu sözleri söyleyen kafa, kadını şeytan olarak gö- ren dogmatik Islamcı kafa. Şeytan kadın, erkeklerin bey- nine girip onlan cinsel açıdan yoldan çıkaracak. Böyle birön kabul kafalannayer etmiş. On- lara göre kadın ne yapar eder, erkeği tahrik eder. Peki ya er- kek? Erkekler kadınlan tahrik edemez mi? Onlann kadınlara cinsel tacizde bulunmalan söz konusu olmaz mı? Aynca kadınlar, erkeklerle o- tel odalannda çay kahve de iç- meyecekJermiş. Bunu yalnız hacda değil, hiçbir yerde yap- mamalan gerekiyormuş. Er- kekle kadının bir araya gelme- leriyle, hemen bir cinsel tahrik olacağı düşüncesine ne de- mek gerekir bilemiyorum. Akıl fıkir uçkurda. Iki ayn cinsten insanın dost olarak, arkadaş olarak bir arada bulunmalan, sohbet etmeleri, fikir alışveri- şinde bulunmalan bu kafalara göre tam bir felaket. Refahlı yazar kardeşimize göre kadın ve erkek bir araya geldikleri an yatağa yönelirler. Na yapıp edip onlan birbirierine yaklaş- tırmamak gerekir. Bu yılki hac dönemi, siyasi Islamcıların kavrayış düzeyle- rini ve dünyayı algılayış sistem- lerini ortaya çıkarmak bakımın- dan çok yararlı sonuçlar veri- yor. Hacca giden RP'li millet- vekillerinin görünüşünden, başkalannın hakkını ellerinden alarak hacca gitme açgözlü- lüklerinden, bu konuyu da is- tismar ettikleri gözler önüne serildi. Işin felaket olan yanı, kadın- la erkeğin birlikte çay içmele- rine bile izin vermeyen kafanın şu anda Türkiye'yi yönetecek kademelerde bulunmasıdır. Milli Gazete yazannın yazdık- la'n, aslında bütün Refahlı yö- neticilerin düşünceleri. Ama onlar, bu kadar kaba ve çıplak birşekildekonuşmadıklan için gerçek düşünceleri tam anla- mıyla ortaya çıkmıyor. "Çocuktan al haberi" diye bir atasözü vardır. Refahçılann da ne düşündüğünü öğren- mek istiyorsanız, ya cuma günleri camiye gidip vaaz din- leyin ya da Milli Gazete'nin ya- zarlanna arada bir şöyle göz atın. O zaman gerçeği göre- ceksiniz. • • • Hac vesilesiyle bir kez daha ortaya çıktı ki, Refah, Türki- ye'deki geriliğin ve ilkelliğin temsilcisi. Bu geriliğe ve ilkel- liğe dayanarak güç topluyor. Bütün yaşamımıza geri birta- kım kurallarta hâkim olmaya çalışıyor. Kamu alanı dahil bü- tün alanlara el atarak özgür- lükleri yok etmeye yöneliyor. Erbakan ve arkadaşlannın muhalefette iken göz küllemek amacıyla söyledikleri demok- rasi sözcüklerinin tamamen boş olduğu kısa süren hükü- met döneminde tam anlamıy- la ortaya çıktı. Şimdiye kadar hiç demokratik bir adım attık- lannı, özgürlükleri genişletmek yolunda bir çaba harcadıkları- nı gördünüz mü? Ayinesi iştir kişinin, lâfa ba- kılmaz... GLOBAİJPOIJTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU İngiliz İşçi Partisi Niye Var? Seçime giren herhangi bir parti, hele isminin önü- ne bir de "yeni" sıfatının eklenmesini istiyorsa, seç- menin karşısına birtakım değişiklik öneriteri ile çık- mak zorundadır. Hele bu parti bir muhafazakâr par- tiye karşı seçime giriyorsa ve toplum ciddi değişik- liklere gereksinim duyuyorsa... Ancak Ingiltere İşçi Partisi, diğer adıyla "Yeni İş- çi Partisi", son 18 yıldır iktidarda bulunan muhafa- zakâr partinin sunduğu ekonomik siyasi çerçeve- yi "adeta doğal birzemin" olarak kabul ederek po- litikalannı oluşturdu. Partinin lideri Tony Blair ise eğer seçilmek istiyorsa toplumun temel özellikle- rinin kendi döneminde asla değişmeyeceği konu- sunda orta smıflara ve iş çevrelerine güven verme- si gerektiğine inanıyor. Orneğin Blair, Thatcher za- manında çıkanlan sendika yasalannı değiştirmeye- cek; gelir dağılımını iyileştirmek için vergileri yük- seltmeyecek; maliye bakanı adayı John Brown muhafazakâriarın bütçe hedeflerini benimseyecek. Bu yüzdendir ki, John Brovvn kendisine yöneltilen "Gelecek beş sene içinde, İşçi Partisi hükümeti sı- rasmda zenginle yoksul arasındaki fark azalacak mı" sorusuna cevap vermiyor. Halbuki bu, son derecede hayati bir konu! Mu- hafazakâr hükümetin iktidarı sırasmda yoksulluk belirgin bir şekilde arttı; gelir dağılımı zenginlerden yana bozuldu. 1979-1993 döneminde, toplumsal gelirin en alt yüzde 10'luk diltminin ortalama geliri yüzde 14 düşerken, en üst yüzde 10'luk dilimin or- talama geliri yüzde 64 arttı. Söz konusu dönemde çocuklu genç evliler içinde yoksulluk sının altmda yaşayanlann oranı, toplam içinde yüzde 6'dan yüz- de 24'e çıktı. Yalnız başına çocuk yetiştirmeye ça- lışanların durumu ise çok daha vahim. Bu kesim içinde yoksulluk sının altında yaşayanlann oranı yüzde 19'dan yüzde 58'e yükseldi. Tüm ailelerin, yüzde 16'sında yetişkinler ışsiz. Nüfusun yüzde 17'si gelir yardımı almak zorunda. 1977-1990 dö- neminde, Batı ülkeleri içinde gelir dağılımı bozul- ma indeksi en yüksek ülke Ingiltere. İşçi Partisi, top- lumun bu giderek yoksullaşan kesimine hemen hiçbir şey vaat etmiyor. Bu yüzden Tony Blair lider- liğindeki İşçi Partisi, tam seçimleri kazanacak gibi göründüğü noktada, geleceğe dönük olarak büyük bir kötümserlik ve umutsuzluk kaynağı olmaya de- vam ediyor. Yapılan kamuoyu yoklamalanna göre her iki partiden de umudunu kestiği için oy vermek istemeyenlerin sayısı 4 milyona yakın. Insanlar nasıl umutsuz olmasın? 18 yıldır toplu- mu değil bireyi, kamu yarannı değil piyasa ekono- misini, emekçiyi değil sermayeyi birinci plana ko- yan bir muhafazakâr hükümet altında yaşadıktan ve yaşamlan da zehir olduktan sonra, işçiler, emek- çiler, şimdi bir seçenek anyorlar kendilerine ve bu- lamıyorlar. Geleneksel sol partilerin işlevi, işçileri ve yoksul orta sınıfları, kapitalizmin yıkıcı etkilerine karşı korumaya çalışmak, işsizliği azaltarak ve ver- gileri düzenleyerek gelir dağılımının daha da bozul- masını önlemekti. Bu partiler seçime giderken, eği- tim, sağlık, bannma hakkı gibi konularda, devietin, emekçilerin gereksinimlerini yerinegetireceğini va- at ederler ve gerekirse bunun için zenginlerden kayrtak'yŞratacaklannı iteri sürerlerdi. Bu partilenn "dostu" emekçiler, "düşmanı" ise muhafazakârtar ve iş çevreleriydi. "Yeni" İşçi Partisi bu konuda da çokumutsuz birtablo sunuyor. Tony Blair'in ençok çatıştığı ve etkisini kırmaya çalıştığı kesimler, ken- di partisinin sol kanadı ve sendikal hareket. Yaran- maya çalıştığı kesim ise iş çevreleri ve muhafaza- kâr orta sınıf. "Yeni" İşçi Partisi, muhafazakâr konsensüseda- yanarak ve emekçilerin başka bir seçeneğinin ol- madığı gerçeğini istismar ederek iktidar olmaya çalışan, gözünü hırs bürümüş bir grup prensipsiz politikacının partisi olmaktan öte bir gerçekliğe te- kabül etmiyor. Bu "yeni" partinin yönetimi, kendi soluna karşı alabildiğince acımasız ve tasfiyeci, iş çevrelerinden ve muhafazakâriardan gelen hertür- lü eleştiriye karşı da son derecede esnek ve uyum- lu politikacıtardan oluşuyor. İşçi Partisi'nin seçim platformu, daha hükümet olmadan, günden güne, ama her zaman sağa doğru değişmeye devam edi- yor. Bu yüzden İşçi Partisi için "Thatcher'dan bu yana ilkgerçek muhafazakâr parti" diyenler bile var. ışte bu İşçi Partisi'ni "yenilikçi", "solu ve sosyalde- mokrasiyiyeniden tarifeden" bir parti olarak gör- mek ya da göstermeye çalışmak, eğer bilinçli bir kandırmaca değilse tam bir şaşkınlık. [email protected] Avrupalı gazetecilerden destek w Işık Yıırtçu^yla dayanışma günü' • Avrupah gazeteciler 3 mayısı. 'Işık Yurtçu ile dayanışma günü' ilan etti. Türkiye dahil 23 Avrupa ülkesinde örgûtlü bulunan Avrupa Gazeteciler Birliği'nin (AEJ) Genel Sekreteri Aguilar imzasıyla yayımlanan deklarasyonda, Işık Yurtçu'nun gazetecilikten başka hiçbir şey yapmadığı belirtildi. ANKARA (Cumhuri>et dıran AEJ'nin, Yurtçu ile il- Bürosu) - Türkiye dahil 23 ülkede örgütlü bulunan "Association of European Journalists (AEJ>A\Tupa GazetecilerKri©", 3 mayıs gününü, tutuklu gazeteci Işık Yurtçu ile dayanışma günü ilan etti. AEJ Genel Sekreteri Miguel Angel Aguilar imzasıyla 23 ülke- de yayımlanan deklaras- yonda. Yurtçu'nun gazete- cilikten başka bir iş yapma- dığı behrtilerek, "Onun hapsedilmesi.doğnıdan ba- sın özgürlüğüne yönelik bir saldındır" denildi. AEJ'ın deklarasyonun- da."Işık Yurtçu'nun bütün dünyada basın özgürlüğü mücadelesinin ulusîararası semboüerinden biri haline geldiğr hatırlatılarakbu ne- denle 3 mayıs günü Avru- palı gazetecilerin Işık Yurt- çu ile ilgili haberleryapma- sı istenildi. Avrupa Birliği'ne üye ül- kelerde 2000'den fazla ga- zetecıyi bünyesinde bann- gili deklarasyonunun Türk- çe çevirisi şöyle: "Işık Yurtçu sonımlu müdür olarakçahşbğı gaze- tede yayunianan yazılar yü- zünden 15 yıl hapse mah- kûm olmaş ve 28 Aratak 1994te cezaevine konmaş- tu. O günden beri de Sakar- ya Cezaevi'nde bulunuyor. Yurtçu gazetecilikten başka hiçbir şey yapmamtşn ve o- nun hapsedilmesi doğnıdan basın özgürlüğüne yönelik bir sakhndır. Tüm dünya bo gerçeğjn farkına vardı ve Yltrtçu ha- piste>ken ulusîararası ödül- îer kazandı. 19%'da dürrv-a- da >ihngazetecisiseçüdi. Kı- sacask basın özgürlüp mü- cadelesinin semboUerinden biri oldu. AEJ, bütün Avrupah ga- zetecüeri,Yurtçu iledayanış- ma içinde olmaya ve 3 ma- >ısta gazete, dergi, TV v« radyolannda onun durumv hakkuıda \ ay ınJar yapmays cağu-ır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear