23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Aydmlık Eğitime Kimler Kıydı, Doç. Dr. ÖMER DEMÎRCAN x j ^ 7 Nisan. bızım buvuk larkullanılıyor Insanlar hıç gulmuyor, taa •§ ^ B bayram gunlerimizden vontulmamış taş devnnde yaşıyorlar Ha- I bındır* dıyor donemm I Mıllı Eğıtım Bakanı Ha- I sanÂli Yücel. 1944 te JL. Once "Bir zamanlar köy'ükısacagorelım Osmanlı. Bızans tan devraldığı yönetım bıçımıvle tanhı dur- durma> a. uzennde \ aşadıği topraklan, y 6- nettıgı toplumlan değiştirmemeye çalış- nu^tı Bu uy. gulama ıle koy de yaşam orta- çağda donup kaldı Sınıf değışımınde u kö\1ü" ıle l "göçebe"yerlenne çakılırken soyda^lannıkayırabılendevşırmelerenust göre\lere yûkseldıler Turkler ıse Sunnı- Ale\ı diye bırbınne duşman edıldıkr "Tflrk" adı oncelen goçebe Turkmenler- le yorukler ıçın daha sonralan kaba saba Törkçe konuşan Anadolu koylulen ıle ta$- ra (Istanbul dışı)hlar ıçın kullanıldı ( Gu- venç 1993) Anadoluköylüsü yazılııletı- şınıe geçemeyıp bınncı sozlu kultur evre- binde tutuldu Ekınsel ve bıhşsel duzeyı "Karagoz" golge oj'ununda •4 Turk"un or- taoyununda ıse u Hırbo"nun kışılığınde yansıtıldı 1920'lerde kırsal nufusun bır bolumu henüz yerleşık yaşama bıle geçmemıştı, ortada henuz bır ulus yoktu Koyun de\ - letle ıletışımı kesıktsr Aydın, koy halkı ıle kanşmca kendını "diri diri mezaragomül- müş" hıssedecek kadar ")abana"> dı 1935 y ılında ulke nufiısunun y uzde 85' ı koylerde yaşıyor. yuzde 81'ı okuma-yaz- ma bılmıyordu Koy nufusu ıçınde okur yazarlık erkeklerde yuzde 17 3 kadınlar- dayuzde 4 2 Doğu Anadolu'da yuzde 1 ıdı (Tekben. 1962) O gun "MisakA Milli" sı- nırlan ıçınde bulunan 40 000 koyden 35 067 'sınde ne okul vardı ne ogretmen Koy ınsanını ağa-ımam-şeyh uçlusu sım- sıkı kavrarrnş ılığıne kadar somurmektey- dı Tanmda duşunulebılecek en ılkel yol- yat kağnı hızıyla suruyordu ( Yaban) Koy Enstıtulen eğıtımde hele hele ıl- kogretımde ulküsej olanla gerçekçflik Koy Enstıtusu orneğınde bırleştı Bu yol başta Ataturk ıle tsmet İnönü olmak uzere, ls- mail HakJaTonguç'a herturlü desteğı sağ- la\an Mılh Eğıtım Bakanı Hasan Â.lı Yu- cel'ın onderlığı, savısız ogretmen ve oğ- rencılenn çahşmalanyla bıçımlendı Ton- guç'a gore "insan eğitimi. işe dayanan eği- timdir". Uygulanmayan bılgı boş \e gerek- sızdır CHP"nın 1935 prograrru doğrultu- sunda ılk once askerde çavuşluk yapan koy gençlennı ogretmen olarak eğıten "eğit- men kurslan" başlatıldı Başan sağlanın- ca, 1937'de ko> >aşamına uygun eğıtım yapanu kö\öğretmenokuDanT 'açıldı Bun- lar. 17Nısan 1940'taçıkanlanyasaıleKoy Enstıtulenne donuşturulerek yaygınlaştı- nldı Emtıtuler. "ziraat işlerine elverişli ararisi olan yerlerde"açıldı O okullara u tam devreli bır (5 yıHık) köy okulunu bi- tirm(şsağhkhko\çocuklan"alındı Kuran- lara gore ıse Koy Enstıtulen, gınşılen *ay- duüanma" çalışmalannı koye ve koyluye ulaştıracak, gerek uretımde gerekse payla- şımda sobyal adaletı sağlayacaktı Bıryan- dan eğıtmen. bır yandan da köy öğretme- nı ıle sağlık memuru yetışnnldı Alınan gençler beş yıllık bır öğrenım (unıversıte- ye doğrudan gırme engellenıyor) görecek- tı Yasanın ılk (her koye bır ogretmen) he- defıne 15 yılda(1955'te) vanlacaktı Oğ- retmene a>da 20 bın lıra ödenecek. 20 yıl koydezorunluhızmetyuklenecektı Amaç koy çocuğunu hayat bakımından koylülu- ğunü kaybetmeksızm yetıştırmektı (Yucel 1993 47-52) Eğjtim Gunde 8, haftada 44 saat dersın vansı kuitur derslenne. 11 saat tanm ders- len ve çalışmalanna. 11 saat da teknık dersleY ve uygulamalanna aynlırdı Gun- de 14 saat tutan eğıtım-oğretım çahşmala- n bır buçuk a> yıllık ızın dışında 10 5 ay surerdı Serbest okuma saatlennde ışbıra- kılır, oğrencı ıstedığı kıtabı okur, ozetler arkadaşlanyla tartışırdı 1947-1953 arasın- da yavaş >avaş değışen özelhkler bu eğı- tım_yontemını yok ettı Üretim Hasan \\\ Yucel'ın 29 Mayıs 1944 tanhınde verdığı bılgılere gore oğren- cılerdershane yatakhane, mutfak, ışlık ve ahır, depo, garaj ve öğretmen evı gereksı- nımlen ıçın 306 bınayapmışlar 15bındo- num yer ekıhp ışlenmış 250 bın fıdan dı- kılmış. bazılan çevrede orman yetıştırmış Bın 500 dönüm yer sebze tarunına el\ enş- lı duruma getınlmış Bın 200 dönum bağ dıkılmış 9 bm baş hayvan beslenıyormuş 20 enstıtûde okuyan 16 bın 400 oğrencı- nın gıyeceklen, yapıcılık. demırcılık \e ta- nm ışlenyle ılgıh her ış, ışlıklerde üretıle- bılecek duruma gelmış 16 enstıtunun elektnğuıı öğrencıler getırmış Köy Enstı- tülen Dergısı (1945) 16 bın 500 basıyor- muş Köviünun kalkmmasL uyanmaa, hakkı- nı arayan. kendinisomürtınm'n bır \atan- daş olması korkusu ile Köy Enstitüleri bal- talandı. Yasa çıkarken kuşku duyanlar ka- patılmasındaba^ıçektıler (Yucel 1993 49- 52) Bu saldınya koylunun uyanmasını ıs- temeyen polıtıkacılar. Köy Enstıtûlennde tutunamayanlar. (Haffl FilöetKanat. Emin Soysal gıbıler) dincilık kısvesı altuıda çı- karlannı düşunenler, ıftıralara ınanıp ya- lanlara kananlar, eğıtımı anlamayan bıhm adamlan katıldılar Bunda CHP'nın 1946 seçım yenılgısının buyük payı vardır O donemde bır gunluk ucretın 25 kuruş. bır kılo şekenn ıse 500 kuruş olmasına yol açan, ^taturkçu çızgıden aynlan tutumu, Turk köylusü affetmedı Solcu aydınlar o donemde zmdana atıldı Köy Enstıtulen- ne oldurucu darbeyı ındıren "Reşat Şem- settin Sirer" o donemde Mıllı Eğıtım Ba- kanlığı'na getınldı Ataturk'ten sonra ye- nüık yok, durgunluk \e yavaş yavaş gen- ye donuş var 1949'da yenıden açılmaya başlanan ımam-hatıp okullan da, devlet y anıltılarak, laıklığı çocuk oyııncağı sanan y onetıcıler aracılığıyla Turk-lslam sentez- cılenrun bır aracı yapılmak ıstendı ( Gü- venç, 1993) Meyvesıbugunalınıyor Eyuboğju I967'de "SonyırmiyıK 1947- 67) ıçinde devictimizın solcu adına harca- dığı para. zaman ve insan bır açıklansın ı$- terdîm. \aimzKoy Enstirulcnndekı kayıp- lanrrua besaplarsanız kay bedümış bir sa- vaş kadarpahabya malokiuğunu gorürdû- nüzfvanınmbuavin"dıyor(Başaran. 1990 b 124) Koy Enstıtulennı4 ^aban"lar, aydıncık- lar karartmış, Salıh \ğa ıle torunlan yık- mıştır 1945 yılında Toprak Kanunu çıka- nlırken toprak ağalan ayaklanmış done- mın en buyuk toprak ağası Emin Sazak (Eskışehır) Inonu'ye "Bütün kövlûlerin okutıdnıası ne demek? Tehbkeiı gıdış bu" dıyor Daha sonralan bakanolacak bır yet- kılı. Inonu'ye "Bütun koyler,koy lülerböy- k uyanıra hanmiz mce oiur paşam?" dı- ye bu uyanma karşısında ku$ku ve kaygı- sını dıle getınyor Kapandıklan gun 21 Koy Enstıtusu yer- leşım ve uygulama-uretım alanlan, eğıtım bınalan, ışlıklen ve malvarlıklanyla orta boy bırer unıversıteyı ıçlennde banndıra- bılecek genışhkteydı O sure ıçınde köy çocuklan devletın harcadığı 51 mılyon lı- rayla bugun tnlyonlarla ölçülebılecek o eğıtım kurumlannın gerek alt gerekse üst- yapılannıkendıIenuretmışleTdır 1953'ten sonra ılköğretmen okullan olarak çalışan o kurumlar bugun "Anadolu öğretmen fr- sesi"olarak artık mutlu az\nhğın hızmetı- ne koşulmuşlardır Turk Dıl Kurumu'nun yaptığı derleme çalışmalannda olsun, kırsal ıletışımın ge- lışmesıne olsun, Koy Enstıtulen bır yan- dan üreterelc, ote yandan okuyarak, derle- yerek ve koy y aşamını yazarak onemlı kat- kı sağlamışlardır Özleştırmenın tutunma- smda gerek Koy Enstıtülu ogretmenlenn, gerekse o kurumlardan yetışen şaır ve ya- zarlann katkısı önemlıdır Bır zamanlar "köy romanı" ve Mahmut Makal'ın "Bi- am Köy"unde toplanan gerçekçı gozlem- len ne kadar çarpıcı sayılsa da lcuçumsen- dı Koy ve koylu ıle bır türlu ıletışıme gı- remeyen sozde aydınlardan umut kesılın- ce. koyluye kendı ıçınden yetışen aydınlar- la gıtmek ve onun sorunlannı çozme yolu açılmıştı Bu da ancak halkın dılıyle başa- nyaulaşabıhrdı Yazarlığayukselenvede- ğerlı yapıtlar uretmış olanlann ne kadar uzun bır yol gıttıklennı anlarsınız Tonguç'a (1960) göre Koy Enstıtulen- nın en buvuk kusuru kız oğrencılennın az- lıgıydı "Zamaına daha iyi anladım ki. Anadohrda iikoğretimin daha çok kadın- dan yana gitmcsı gerek. Enstitfikre daha çok kız oğrenci almalıydık. Fırsat >arken Inönu'yiı dinleyip daha çok enstitu açma- lıydık. Egitimde sinemadan yararianma- hydık_"'dıyordu(Başaran 1990b 92,96) Turk kadını haklannı aramak ıçın 1990 sonrasında eyleme geçtığıne göre bu sap- tama doğrudur Kadmı "kul" olarak gören erkekler da- ha erken uyanmasaydı bugun ne kokten- dıncı eğılımler ne de "cnjd hoca"larhort- layabılecektı Bu gecıkmede haklannı da- ha 1920'lerde kullanmaya başlayan kent kadınının aymazhğının da payı yok değıl Sonuç Yonetımın bır aracı gıbı algıla- nan eğıtım kurumlan uzun omurlu olmu- yor Osmanlfnın medreselen, 1940'lann Koy Enstıtulen kapatılmış. sıra dıncı par- tılerle Turk-tslam sentezcılennın aracı ola- rak gorulen ımam-hatıp okullanna gelmış- tır Bugünku çevre sorunlan ıle kentlenn köyleşmesınden Köy Enstıtulennı kapa- tanJar sorumludur Ancak en buyuk kötu- lüklerden bın kımlığımızın tek gostergesı olan Türk dılıne edılmıştır ARADABİR Prof. Dr. TALAT TEKİN Camii Değil, Camisi... Turkçede doğru ve yanlış kullanımlar gazetele- nn koşe yazarlarına sık sık konu olmaya başladı Son gunlerde ıkı ayrı gazetenın koşe yazarları ara- sında "camıı" mı yoksa "camısı" mı demenın doğ- ru olduğukonusundatartışma bıle çıktı Yenı Yuz- yıl gazetesı yazarlarından Sayın Şiar Yalçın, 24 şubattakı 'Doğru Turkçe" adlı koşesınde Sabah gazetesı yazarlarından Sayın Hıncal Uluç ıle ara- larında başlayan bır tartışmaya yıne değındı Sa- yın Uluç, "camısı" ve "bayısı" demenın doğru ol- duğunu ılen surmuştu Sayın Yalçın ıse bunlann yaniış olduğunu, "camıı" ve "bavıı" demenın doğ- ru olduğurru btr kez daha vurguluyor Bu sorun, bılındığı gıbı, eskı dılden, Osmanlıca- dan kaynaklanan bır sorun, başkabırdeyışle, "ca- mı, bayı, mevkı, terfı, sanayı, ırtıca" vb gıbı sonu "ayın "lı Arapça kokenlı sozcuklerın Turkçede ek- lenme dunjmunda nasıl soylenmelen gerektığı so- runudur "Ayın", Arapçadan bır unsuzolduğu ıçın bununla bıten sozcukler, Turkçede bu ses soylen- medığı halde, unsuz ıle bıten sozcukler gıbı ışlem gorurdu Medrese oğrenımı gonnuş olan mutlu azınlık, yalnız yazıda gorulen bu "ayın "ın hakkını vererek "camıı, camıe, camıın" der ve bu soyle- yışlerı doğru sayar, oğrenım gormemış genış halk yığınları ıse bunları unlu ıle bıten Turkçe sozcuk- ler gıbı çekıme sokar, yanı "camısı, camıyı, camı- ye, camının" dıye soylerdı Bu soyleyışler, Osman- lı okumuşuna gore "galat", yanı yanlış, okumamış halk yığınlarına gore ıse doğruydu Yazı devrımınden sonra bu gıbı sozcuklerdekı "ayın "lar doğal olarak yazıda da gorunmez oldu Okullarda artık Arapça ve Osmanlıca da oğretıl- medığı ıçın, "camısı, camıyı, camıye, camının" soyleyışlerı aydınlar arasında da yaygınlaştı ve ış- te ondan sonra Osmanlıca yanlısı aydınlar ıle Turk- çe yanlısı aydınlar bu konuyu tartışmaya başladı- lar. Aslında bu tartışmalar hıç de yenı değıldır. Bun- lar en azından Dıl Devnmı yıllarına kadar gıder 'Oz Turkçe'a Ataç, 194û"lı yıllarda "camısı, camıyı, camıye, camının" soyleyışlerını, haklı olarak, doğ- ru sayar ve bunları savunurdu Aradan yıllar geç- tı ve ışte Sayın Yalçın ıle Sayın Uluç bu konuyu ye- nıden tartışır oldular Tartışan ıkı koşe yazarının arasına gırmek ıste- mezdım, ama Sayın Şıar Yalçın'm bu konudakı son yazısında "camıı" bıçımını savunurken ku'lan- dığı "Ben sadece doğrvsunu soyler ve oğretme- ye çalışmm" tumcesı benı de bu tartışmaya çek- tı Gerçekten, dıldekı bu ıkılı soyleyışlerden hangı- len doğru, hangılen yanlıştır'? "Camısı" bıçımını yanlış sayan Sayın Yalçın, o yazısında "terorıst" ve "teronzm" soyleyışlennı de yanlış sayıyor Bu sozcukler Fransızcada "teronst" ve "teronzm" bı- çımınde soylendığıne gore bızım de onlar gıbı soy- lememız gerekırmış1 Bu goruşe katılmak guçtur Bır dıle başka dıller- den gıren sozcuklerın kendı dıllerındekı gıbı soy- lenmesını ıstemek ve ancak bu soyleyışlerı doğ- ru saymak, dılbılımı venlen ıle bağdaşmaz Çun- ku yabancı kokenlı odunç sozcuklerın dılde değı- şıklığe uğraması kadar doğal bır şey olamaz Bu gıbı sozcukler ıçın yabancı dıl bılen aydınlann soy- leyışı değıl, herkesın yada buyuk çoğunluğun soy- leyışı doğru sayılır Bızde "teronst" yenne "fero- nst", "teronzm" yenne de "teronzm" denılryor Bunda "teror" sozcuğu kadar unlu uyumunun da etkısı olduğu açıktır Bunun gıbı, halkımız Fransız- ca kokenlı "sutyen" sozcuğunu de, "sut" sozcu- ğunun de etkısı ıle unlu uyumuna sokmuş ve "sut- yen" yapıvermıştır1 Bence, artık 'sutyen" değıl, "sütyen" doğrudur Bugun Turkçede dılımıze Arapçadan, Farsçadan ve daha başka dıllerden gırmış, asıllanna gore az ya da çok değışmış yuz- lerce sozcuk vardır Bu sozcuklerın de artık ken- dı dıllerındekı soylemşlerı değıl, Turkçedekı soy- lenışlen doğrudur "Camısı" bıçımını yanlış, "camıı" soylenışını doğru sayan ve bunda dırenen Sayın Yalçın'a anımsatmak ("hatırtatmak" değıl 1 ) ısterım 28 şu- bat tarıhlı Yenı Yuzyıl gazetesının manşetı de "MGK ırtıcaı tartışıyor" değıl "MGK ırtıcayı tartı- şıycr" bıçımınde ıdı Gorulduğu gıbı, Turkçede ar- tık Arapçanın ve Osmanlıcanın kurallan değıl. Turkçenın kuralları ışlıyor Dogal ve doğru olan da budur zaten TARTIŞMA Dinsel Yapılar 3 194 sayılı Imar Kanunu nım 18 maddesı camı ınşaatlannm ozel mulkıyete konu alanlardan aynlmasını ongörmûş, Taksım Parkı gıbı kentsel kamu alanlanndan sağlanmasına ızm vermemıştır 1580 sayılı Beledıyeler Kanunu'nun, beledıyelenn gorevlenyle ılgılı hukumlen arasında da dını yapı ınşaatlan yer almamış bulunuyor Camıler ımar planlannda behrlenen ve ozel mulkıyete konu alanlarda gerçek kışıler. vakıflar ve dernekler tarafindan mşa edılebılırler Halkın ınançlannı sıyasal çıkarianna alet eden beledıye başkanlanndan yasalara uymalan beklenemez Yasalar, yasalan yok sayan beledıye başkanlanna dur deme görev ını mulkı amırlere vermışse de yasalara aykın yapılan engelleyen mülkı amırlenn sayılan gıttıkçe azalıyor Inanç sömurusu yapanlar mımarlık sanatına dabaskı yapıyorlar Kocatepe Camısı yanşmada bınncıhk odulu alan projeye uygun ınşa ettınlmedı Darende tlçesının koylennden bınndekı camı, Mersın'de kent kıyısındakı camı ve Kınalıada'dakı camı dışında Şışlı Camısı ıle eskının çırkm kopyalan ıle başlayan yozlaştırma. gerçek sanat yapıtlan camılen kuşatarak kentlen camı ınşaatlanndan çıkar sağlayanlar kadar çırkınleştmyor Sıyasal Partıler Kanunu dın aynmı gözetılmesını yasaklıyor 1985 yılında koalısyonsuz ANAP hukumetı tarafindan TBMM'ye sevkedılen ve TBMM'de çoğunluğu oluşturan ANAP mılleuekıllen tarafindan kabul edılen imar Kanunu'nun 18 maddesı ıle yalnızca camıler ıçın ınşaat alanı olanağı sağlamakla tek bır mezhep dışındakı ınanç sahıplenne saygısızlık edılmış. dın aynmı gozetılmıştır Aynı maddede camı ınşaat alanlannın mulkıyet haklannın bedelsız terkımn ongorulmesı ıse mulkıyet hakkına saygısızlık oluyor Sosyal demokratlan mulkıyet hakkı ve dın duşmanlığı ıle suçlayanlar yasayı değıştırerek ınançlara ve mulkıyet haklanna saygıh olduklannı kanıtlayabılırler Cengiz Alatlı Y Müh Mımar / tzmır, Karşıyaka BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN DÜNÜ BİLMEK CEREKİR... B E L C E S E L T R T ' D E İ Z L E N İ R . PENCERE Turkişh • Russian Relations through the Centuries YöNeMtiN (DiRtrud by): Tütir«i ERARSUN KURC,IJ (Ednfd bv): MUSIAJ* CNAI YApiMCI (PRodl)CEd by): TülİlN LllARslA^, YlİMA/ YlldlRIM KAMFRA (CAMFRA): EqcMEN BAy Mü/ik (Musit): CAN AniU MEtİN Y«ARI (ScRİpT): MfhlVIFT tlff SAb«i SAVCI o I C « 10-117-4 Silahlı ve Silahsa ; Kuvveüen!.. i Sağlık Bakanı Aktuna, "Sonınu sılahsız kuv- vetler çozecek" dedı Hangı sorunu7 Herkes bılryor Dıncı partı, merkez sağın burnuna halkayı tak- mış, Turkıye'yı surukluyor Kım bu gıdışe "dur" dıyecek? . Sılahsız kuvvetler!. • "Amfıbt" hem karada, hem denızde yaşayan canlıya denır Turk Silahlı Kuvvetlen tarıhınde ılk "amfibık harekâtı" (denızden karaya çıkarma ey- lemı) 1974'te başanyla gerçekleştırdı Bır savaş gemımızı harekât sırasında kendı kendımıze ba- tırdık, ama, asker Kıbns'a çıkarak Ada'dakı Turk- len kurtardı Pekı, 1974'ten bu yana sılahsız kuvvetler Kıb- ns davasında ne yapıyor7 . Bızım sıvıller bu konuda asken de sollayan 'ha- ması' nutuklar atmakla un kazandılar, sılahsız kuvvetlenn ışı gucu ıç polıtıkada goz boyamak... Çozum? Çozum hakgetıre. • Dort yıl once bır kıdemlı gazetecı dostum, se- sı trtreyerek, bana dedı kı "Bu gıdışle Lozan'ıyırtacaklar, Turkıye bolu- nup parçalanacak' Ölsem de gormesem " Sevryandaşları, ıçerde ve dışarda, zıl, def, dar- buka çalarak PKK'nın değırmenıne su taşıyorlar- Herkes şaşkındı Silahlı Kuvvetler tanımadığı bır savaş türü kar- şısında kalmıştı Gerıllai. Askenn 'amfibık harekât 'tan sonra 'genlla'yi oğrenmesı gerekıyordu Silahlı Kuvvetler oğrendı Ve başardı Artık Sevr duşlemı gende kaldı, çunku asker PKK'nın ustesınden geldı, Turkıye'nın parçalan- ması tasanmını bugun ruyasında bıle goren yok. Pekı, sılahsız kuvvetler ne yaptı? Nerede Guneydoğu'ya yatınm? Nerede Ana- dolu'nun batısıyla doğusu arasında dengeyı sağ- layacak program' 7 Nerede demokrası ve ınsan haklannı gerçekleştırecek hukuk duzenı? Nere- • de Kurt asıllı yurttaşlara sımsıcak yaklaşım? Guneydoğu'da sorunu -Kıbns gıbı- Silahlı Kuv- vetlere havale eden sılahsız kuvvetler ne yapı-' yor? • Uç beş yıl once Turkıye'nın karabasanı PKK ıdı, bugun şerıatçılıktır Uzun bır sureden ben devlet elıyle okullarda ço- cuklara şenatçılık aşılanıyor, yenı kuşaklar gele- cektekı dıncı devletın mılıtanlan olarak yetıştınlı- yorlar, bu gıdışle Turkıye'dekı laık taban enye- cek . Şerıat duzenı çağdışıdır, insan haklanna Ua^if r] dır, demokrasıye aykındır, ıstıbdat yonetımidirj ama, ulkede çoğunluğu oluşturan sılahsız kuv- ' vetler, kendı aralarındakı çıkar kavgalan yuzün- den, ulkeyı bır dıncı başbakana teslım etmek ay- mazlığında yaşıyorlar Pekı, ne olacak? • Kıbrıs'ı Rumlardan, Guneydoğu Anadolu'yıı PKK'den kurtaran Silahlı Kuvvetler, bu kez de Turkıye'yı şerıatçılardan mı kurtaracak? . insaf Sılahsız kuvvetler tum sorunlan askere havale ederek yan gelıp yatıyorlar Bu terazı bu sıkletı çeker m ı 9 . TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İDARE MERKEZİ'NDEN Bankamız Genel Kurulu'nca 1996 yılı kâr payı olarak, 66 numarah kupon karşıhğında hıssedarlanmıza, 100 000 hralık bır hısse ıçın net TL 12 000 - odenmesı kararlaştınlmıştır Kâr payı 16 Nısan 1997 tanhınden ıtıbaren bankamız şubelennın bulunduğu yerlerde şu- belenmızce, bulunmadığı yerlerde de Turkıye Cumhurıyetı Zıraat Bankası Şubelen tarafin- dan 16 Nısan 2002 tanhıne kadar ödenecek ve soz konusu kâr paylanna aıt 66 numarah ku- pon, 16 Nısan 2002 akşamı zamanaşımına uğ- rayacaktır Keyfıyet, sayın pay sahıplenmıze duyurulur Basın 14159 VEFAT Baromuzun 5243 sıcıl sayısında kayıtlı AVUKAT , ESAD DOKO \efat etmıştır Azız meslektaşımızın cenazesı 164 1997 Çarşamba günü (bugûn) Ataköy 2 Kısım Camıı'nde kıhnacak oğle namazını muteakıp ebedı ıstırahatgâhına defhedılecektır Merhuma Tann'dan rahmet kederlı aılesıne ve meslektaşlanmıza ba>sağlığı dılenz İSTANBIL BAROSL BAŞKANLIĞI B U G U N T R T - 1 S A A T - . 2 2 . 2 5 VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Cemıyetımız u\esı, deâerlı meslekdaşımız İBRAHİM HAKKI İŞSEVENLER 14 Nısan 1997 gunu vefat etmıştır Vefatı camıamızda büyuk uzuntu yaratan lbrahım Hakkı l^sevenler'ın cenazesı 15 Nısan 1997 Salı gunu ıkındı namazını muteakıp Bursa Ulucamn'nden alınarak Pınarbaşı Mezarlıgı nda toprağa verılmıştır Işsevenler aılesıne ve uyelenmıze ba>sağlığı dılenz TÜRKtYE G4ZETECÎLER CEMtYETİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear