23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MİSAM 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI IMF soı değeıMendipmeyi yapacak AINKARA(AA) - Nisan ayı başında Tirkiye'ye gelen Martin Ha-dy başkanlığndakı İMF heyeti, ekonom; birokrasisı ile son değerlendrme toplantılarna 14 nisan pazartesı günü başlayacak. Heyet pazaiesi gününden itibaren değerlendirme göriişmelei yapacak. IMF heyeti, değerlendirme toplantılannda Hazine, DPT, Özel eştinne Idaresi, Merkez Baıkası ve Maliye Bakanlığı arafından ketıdilenne verilen bilgileri değerlendirerek kendi lennm de yaptığı hesaplamalar ile karşılaştıracaklar. Heyetin, son tur toplantılarda özellikle bûtçenın nasıl denkleştırileceği. vergi reformu. kayıt dışı ekonomi ve sosyal güvenlik reformu konulan üzerinde duracağı belirtili>or Erdemir ve Halkbank'm alacak kavgası ANKARA (ANKA) - Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalan (ERDEMtR) ile ortağı Halk Bankası arasında alacak ka\ gası yaşanıyor. Erdemir 2.2 trilyon liralık ka>Tiak kullanımını destekleme primi alacağı ödenmediği gerekçesiyle Halk Bankası'nın 1.1 trilyon liralık kâr payına el koydu. Erdemir'in, Türkiye Kalkınma Bankası tarafından tahakkuk ettirildiği halde toplam 2 trilyon 242 milyar liralık kaynak kullanımını destekleme primi alacağı ödenmedi. Erdemir'in de Türkiye Halk Bankasf na, 1995yıhkânndan 1996 yılında ödemesi gereken kâr paylannı, kaynak kullanımını destekleme primi alacaklanna mahsup etmek amacıyla ödemediği bildırildi Para repodan çark ediyop ANKARA (ANKA) - Faiz oranlannda geçen yılın son aylannda ba^lay an düşüş egiIİmi'paranın repodan " başka araçlara çark etmesine yol açtı. Hazine Müsteşarlıği'nın verilerine göre geçen yılın ortalannda 1 katnlyon Hranın üzerinde olan özel sermayeli mevduat bankalannın repo yoluyla topladığı para miktan yıl sonunda büyük ölçüde azaldı. 1995 yılı sonunda 263.3 tnlyon lira olan özel sermayeli mevduat bankalannın repo yoluyla topladığı fon miktan, yılın ılk aylanndakı ekonomik ve siyasi belirsızlik nedeniyle çok hızlı bir artış gösterdi ve 30 haziran itibanyla 1 katnlyon 57.7 trilyon liraya kadar tırmandı. Ancak haziran ayından sonra bu bankalara repo yapılan para miktannda hızlı bir düşüş yaşandı ve 31 aralık itibanyla 763.2 trilyon liraya kadar geriledi. Barajlara kuraklık tehdidi ANKARA (ANKA) - Türkıye'nin elektrik enerjisi üretiminin yüzde 43'ünü gerçekleştiren barajlara bu yıl şubat ve mart aylannda. önceki yıllann ancak yansına yakın miktarda su geldiği. bu durumun da hidroelektrik santrallannın elektrik enerjisi üretimini olumsuz etkileyebileceği bildirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Recai Kutan. önceki yıllarda şubat aylannda barajlara ortalama 4.1 metreküp su gelirken, miktann yağışlann azlığı yüzünden 2.7 metreküpe düştüğünü bildirdi. Zenginler tarımsal zehir ihraç ediyor ANKARA (ANKA) - Gelişmiş ülkelerin, kendi ülkelerinde kullanımı ve piyasada satışı yasak olan tanm ilaçlannı Cçüncü Dünya ülkelerine ihraç ettiği belırlendi. Türkiye Ziraatçılar Demeği'nin yayın organı "Ziraat Dünyası"ndaki bir makalede gelişmiş ülkelerin, tanm ilaçlannı, gelişmekte olan ülkelere sattığı, hatta çokuluslu şirketlerin zehir satışlannı arttırmak ıçin ülkenin tüzük ve yönetmeliğine uymaya gayret ettiklen bıldinldı. IMF'nin isteği doğrultusunda hazırlanan tasan, çalışanların sosyal güvencelerini kısıtlıyor Sosyal giiveıJikle Şîli modeli • Devrimci Sağlık İş Sendikası (Dev Sağlık-İş) Başkanı Doğan Halis, tasan ile amaçlananın, sigortacılık sisteminin özelleştirilmesi ve sağlıkta serbest piyasa olduğunu söyleyerek herhangi bir sigortası olmayanın sigorta primi ödeme yükümlülüğünün işverene değil, kişinin kendisine bırakılmasına dikkat çekti. FİLİZGÜMÜŞ Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin. yasalaşmasını istedigi "sosyal güvenlik reformu yasa tasansı"nın, Dünya Bankası'nra Latin Amerika'da uyguladığı program doğrultusunda hazırlandığı ve Şili'de bu uygulamadan sonra sosyal güvencenin yüzde 57 oranında düştüğü kaydediliyor. DtSK"e bağlı Devrimci Sağlık İş Sendikası (Dev Sağlık-lş) Başkanı Doğan Halis, tasan ile amaçlananın, sigortacılık sisteminin özelleştirilmesi ve sağlıkta serbest piyasa olduğunu söyleyerek herhangi bİT sigortası olmayanın sigorta primi ödeme yükümlülüğünün işverene değil, kişinin kendisine bırakılmasına dikkat çekti. Halis, tasanda üç sosyal güvenlik kuruluşunun bir çatı altında toplanması hedefınin altını çizerek esas alınan amacın, bu kurumlann yönetiminin kolay hale geldikten sonra özelleştirmeye sunmak olduğunu belirtti. Bakanlar Kunılu'na sunulacak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'ın ani hastane ziyaretlerinin arkasından kamuoyuna duyurulan ve Türkıye"ye gelen IMF heyetinin geçen hafta Çalışma Bakanı Necati Çelik'le görüşmesinde gündeme getirdiği yasa taslağmın önümüzdekı günlerde Bakanlar Kurulu'na sunulması bekleniyor. Tasan. sosyal güvencede özelleştirme ve serbest piyasa ile ışvereni korumayı amaçlıyor. Sosyal güvenlik kurumlannın birleştirilmesı ve sağlık hizmetlerinin "özeUeştirilmesi" ile sağlıkta özel sıgortacılığın teşvik edilmesi esas alınan tasanda. bugüne kadar sosyal güvencede hizmeti üreten devletin, "hizmeti satın Tasan sosyal güvenlik sistemini özeUeştirerek işvereni korumayı amaçlıyor. alması" öngörülüyor. Sağhk Bakanlığı Proje Koordinatörlüğü'nden alınan bilgiye göre, tasanda, sosyal güvenlikte emeklilik ve sağlık primlerini ayırarak sosyal güvenlik kuruluşlannın gelir gider hesabını dengeleyen bir sistem ile calıştınlması amaçlanıyor. Yapılan açıklamada, böylelikle sosyal güvenlik kuruluşlannın devletin üzerindeki yükümlülüklerinin kalkması ve orta vadede sosyal güvenlik kuruluşlannın tek şemsiye altında toplanmasınm hedeflendiği belirtilerek şöyle devam ediliyor: "Bu sistenüe, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmayan vatandaşlann 'Sağlık Finansmanı Kurumu'nun kurulmasıyla sigortah hale getirilmesi amaçlanıyor. Vatandaşlan, gelir durumuna göre basamaklandırmak ve prinı ödeyemevecek durumda olanlann primlerinin devlet taranndan ödenmesi, bu sistemin temelidir. Bu kurum hizmeti doğnıdan sunmayacak. gerçek maliyetler üzerinden beürlenen ve aktüeryal denge esas ile prim toplayan, topladığı bu primleri sö/Jeşmeler yoluyla hizmeti sunan hastaneler ve aile hekimlerine aktaran özerk, çekirdek ve teknik taşra teşkilatı bulunmayan, Sağlık Bakanhğı ile ilgili kunıluş olan ve özel sigorta şirketierinden prim toplama ve nemalandırma konulannda hizmet satın alabüen bir kurum olacaktır. Bö\Ielikle sistem özel sigorta şirketlerinin gelişimine de imkân tanıvan esneklikleri beraberinde getirecektir." Tek sigorta kurumu oluştunılacak Halen sigortasız 21.4 milyon vatandaşa, Sağlık Finansmanı Kurumu'nun sağlayacağı temel teminat paketinm malıyetinin kişi başına yıllık 50 dolar olduğu belirtilen açıklamada, bunun yüzde 50.4'ünün primlerini karşılayabileceğı geriye kalan yüzde 49.6'sının ise primlerinin devlet tarafmdan karşılanacağı ifade ediliyor. Dev Sağlık-lş Sendikası Başkanı Doğan Halis, tasan ile var olan sosyal güvenlik kuruluşlannın bir süre daha varlığını sürdürdükten sonra hem sağlık hem de ihtiyarlık sigortalannın birleştirildiği tek bir sigorta kurumu oluşrurulacağını kaydederek şöyle konuştu: "Bütün hesaplar sigortacılık hizmetierinin özelleştinlmesine yönelik olarak vapılmaktadır. Öyle ki >asa açıkça pirim ödeme yükümlülüğünü bireyin kendisine bırakmaktadır. Bu modelin Şili'de ortaya çıkardığı sonuçlar açıktır. Yoksullaşmanın hızla arttığı bizim gibi üikelerde sigorta primi ödemek insaniar için ek bir külfet olarak göriinmekte ve insanlann önemli bir kısmu bu külfeti yerine getirmektense daha acil sorunlannı karşılamayı tercih etmektedir. Şili'de özel sigortacılığa gecişten sonraki 10 yıl içinde prim öde\ebilenlerin sayısı yüzde 57\e düşmüştür. Şüphesiz buradaki esas amaçlardan biri de işverenlerin üzerindeki prim ödeme yükünü kaldırmak ve onları rahatlarmaktır." Alman Krups'un üst düzey yöneticileri, Türkiye'nin Cezayir olmayacağı görüşünde ÜAÜ T^I^_ ^ seyirci T"1 —-—* SEDAOĞUZ Refah Partısi'nın iktidanyla birlikte iç ve dış çevrelerde lslam devleti kurulmasına yönelik endişeler ortaya çıkarken. Türkiye pazanna girme karan alan Alman Krups'un üst düzey yöneticileri. Türkiye'nin Batı'dan sapmayacağinı düşünüyor. Türk halkının lslami devlet istemediğı ıçin Türkiye'nin tercihinin Batfdan yana olacağını kaydeden Krups yöneticileri, Avrupa'nın da Türkiye'nin "raydan çıkmasına" seyirci kalmayacağını söylediler. Avrupa sanayi devriminden bu yana 150 yıldır üretim yapan Alman Krups'un Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Müdürü Jean Paul Crepel. fundamentalizm tartışmalanyla ilgili olarak Türkiye'nin kesinlikle Cezayir olmayacağını söyledi. Türkiye'nin Doğu'yla Batı KRU Türk halkının tslami devlet istemediği için Türkiye'nin tercihinin Batı'dan yana olacağını kaydeden Krups yöneticileri, Avrupa'nın da Türkiye'nin "raydan çıkmasına" seyirci kalmayacağını söylediler. arasında tercıhini yapmasında hükümetin değil, Türk halkının karannın önemli olduğunu kaydeden Jean Paul Crepel, "Eğer Türk halkı istiyorsa İslamı seçer ve kaprtalist sistemi reddeder. Ancak Türkiye Doğu'nun tam tersine Batı yönünde ilerliyor. Çünkü Türk halkının tercihi Bab'dan yana" dedi. Siyasi durum Amerika ve Almanya elektrikli ev aletleri pazannın lideri konumunda olan ve 150. faaliyet yılında Türkıye pazanna giren Krups'un Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Müdürü Crepel, politik istıkrarsızlığa rağmen Türkiye'nin giderek Avrupa'ya daha fazla yaklaştığını savundu. Türkiye"deki mevcut politik durumun pek talihli olmadığını belirten Krups Üriin Direktörü Anthony Levris da, "Politik durumun çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Hepimiz bunun farkındayız. Ama dünya politikası. özeilikle de Avrupa politikası söz konusu olduğunda, Türkiye'nin raydan çıkmasına seyirci kaiınmayacaknr. Dolayısıyla politik sorunlar, uluslararası politika sayesinde nötralize olarak sorun kendi kendine çözümlenecektir" diye konuştu. Alman Krups'un Pazarlama Direktörü Marioia Hadjads ise, Türkiye'deki dinı soruna karşın ekonomik gerçeklerin göz ardı edilemeyeceğini belirterek şunlan söyledi: Avrupa'nın parçası "Türldye uzun yülardan beri Avrupa ülkeleriyle çok sıkı bağlar kurmuş durumda. Necmettin Erbakan'ın başbakan olmasını ise Türkiye'deki demokrasinin karutı olarak değerlendiriyorum. Cezayir'de NTV Haftanın ırtaçlcıı bambaşka bir bakış açısıyh 90 DAKİKA'da, Kenan Onuk yonenmınae, seçkin konuklcrla heyecanh tartışmaiar her Pazartesı akşamı ekranlarınızda. DAKIKA demokratik secimlere saygı duyulsaydı belki bu sorunlar yaşanmavacaktı. Dini standartİar ne olursa olsun, ekonomik gerçekler her zaman bunun ötesine geçecektir." Diğer yandan, son dönemde Batılı siyasetçilerin aksi yöndeki açıklamalanna karşın Batı sermayesinin temsilcilerinden Krups yöneticileri, Türkiye'yi Avrupa'nın bir parçası olarak gördüklerini söylediler. Jean Paul Crepel, dünya ticaretindeki globalleşmeye bağlı olarak Avrupa'nın genişlemesine Türkiye'nin dahil olmasını kaçınılmaz gördüklerini belirtirken. Marioia Hadjads "Avnıpa, jeopolitik açıdan Türidye'den aynlamaz. Türkiye'yi >alnız bırakamaz. Türkiye, bizim için gerçekten çok önemli. O yüzden birlikte var olmamız gerekiyor. Biz buna inanıyoruz" diye konuştu. İhracatçılar Eximbank desteği istiyor ANKARA (AA) - Türk ya- tınmcılar ve ihracatçılar top- lam tutan 7 milyar dolan aşan proje için Exımbank'tan des- tek talep ettı. Yurtdışında ka- lıcı ekonomik ılişkiler kurma- yı amaçlayan Türk yatınmcı- lar yoğun olarak Türk Exim- bank desteği anyor. Ancak, sı- nırlı kaynaklan nedeniyle bu yıl Eximbank, projelere top- lam 500 milyon dolarlık des- tek sağlamayı planlıyor. Eximbank"m kredi ve si- gorta programlannın kapsa- mına, Türkiye'nin dış politika ve ekonomik önceliklerine göre ülkeler alınıyor. Ancak riskli olan ülkelere yönelik kredi ve sigorta uygulamalan, özellikle banka Krediler Yük- sek Kurulu tarafmdan belirle- niyor ve bankanın programına alınıyor. Bu durumda. bazı ülkelere yönelik kredi ve sigorta işjem- leri. siyasi irade doğrultusun- da yapılıyor. Bu yıl. kredi ve sigorta uy- gulamalannda Rusya, Kaza- kistan, Özbekistan. Türkme- nistan. Azerbaycan. İran, Bos- na-Hersek, Romanya ve KK- TC'ye öncelik verilecek. Ay- nca. Krediler Yüksek Kurulu, 38 ülkeye yönelik kredi ve si- gorta taleplerinın de değerlen- dirilmesine karar verdi. ANKARA PAZAM YAKUP KEPENEK İmece' Salkım söğütlerin yapraklan çöl güneşiyle gö- ğeren Seydi suyunun süzülen yüzünü okşuyordu. Elma ağaçlarının çiçeğe durduğu güzelim ilkba- har akşamlarında saz ve keman sesleri birbirine kanşıyordu. Çocukluktan gençliğe geçişin tadını, birlikte halayçekerekçıkaran, "kızlı-oğlanlı 12-17 yaş kuşağının", doğa ile bilimi, sanat ile kültürü özümsemesinin en kusursuz ateşı yakılıyordu. Anlatılan, beş on kişilik bir arkadaş topluluğu de- ğildi. Türkiye haritasında yerlerini güçlükle bula- bileceğiniz Kepirtepe'den Cılavuz'a, Erciş'e; Dü- ziçi'nden Beşikdüzü'ne tam 21 ışık kümesiydi bunlar. "Çağdaşlaşma ışığının" yakıldığı bu yer- lerde binlerce köy çocuğu" toplumun geleceği- nin hamumnu yoğurmaya uğraşıyordu. Yunus Emre'yi, Pir Surtan'ı söze, sese ve saza yansıtı- yor: Carmen'i piyanoya, Niksar'ın fidanlarını man- doline işliyor; "kendiyaptıklan" sahnede yine ken- dileri Sophokles'ten Namık Kemal'e tiyatro ser- giliyordu bu çocuklar. Kırsal Türkiye'nin yalnız kül- tür değil, aynı zamanda "üretim donanımı" ola- caklardı. Bir değişikti bunlar, "üretirken düşünüyor; dü- şünürken üretiyorlardı". Bozkır, beyin emeği ile el emeği el ele verirse yeşerir, canlanırdı. Üretim, ağaç dikmenin, aşı yapmanın, buğday ekmenin, ekmek pışirmenin ötesindeydi; "elektrik" üretme- yi, metal işlemeyi, araç-gereç yapımını da içerir- di. Siz, "dünya klasikterinin" tamamına yakınını okuyan ve "kıriangıç kuyruğu" pencere bağlantı- sı yapabilen kaç lise ögrencisi yetiştiriyorsunuz bugün? Köy Enstitüleri gücünü üretimden alıyordu. Üre- tim, yalnız nesnel değil, düşünseldir de. Gençle- rin "yaratıcı yetenekleri" en üst düzeyde geliştiril- meliydi. Güzel sanatların tüm dallarında özgün ürünler veriliyor; yaratıcılığın gizilgücüyle, yüzyıl- lann körelttiği, tutuculuğun, kişiye bağımlılığın ve ilkel çıkarcılığın batağında boğduğu Anadolu in- sanının, tüm üretici görkemi ayağa kaldırılıyordu. ••• Neden söz edildiğini biliyorsunuz; 17 Nisan per- şembe, Köy Enstitüleri'nin kuruluşyıldönümüdür. Yaşamları, yarısı ikinci Dünya Savaşı koşullarında olmak üzere, yaklaşık on yıl süren bu kurumlar, gü- nümüzün çöküntüye dönüşen eğitim düzeninin özgeçmişinden çok parlak bir yıldız gibi kaydı. Köy Enstitüleri, "çağdaşlaşma tasarımını" kır- sal kesimde yaşama geçinmeyi amaçlıyordu. Çağ- daşlaşma tasanmı cumhuriyetin özüdür; bundan da öte cumhuriyet ile özdeştir; "cumhuriyetin ken- disidir". Köy Enstitüleri'nin en önemli nrteliği, bu toprak- lara özgü ve esas olarak "başkalanndan alıntı de- ğil, özgün" olmalarıdır. "Yerli ile evrenseli" bu öl- çüde kaynaştıran ve buradan yeni bir ürün çıka- ran başka kurum ve kuruluşlar, yok denecek den- li azdır. Bir başka nesnel olgu daha vurgulanmalıdır. Köy Enstitülü gençler, daha sonraki yıllarda toplumsal dokuyu sarsacak boyutlara ulaşan "aşın" bencil- liğin batağına batmamışlardı. Anadolu kültürünün en güzel kavramıyla anlatılan "imece" biçiminde çahşıyorlardı. Anımsayalım; imece, bir işin yapıl- ması amacıyla dayanışma ya da "emek birliği" yapılmasıdır. ••• Tükettiklerinden çok fazlasını üreten enstitüle- rin neden yok edildikleri o kadar açık ki. Enstitü- lerin kapatılması sonrasında eğitimin nasıl içler acısı birçöküşesürüklendiği, "karşısındakini düş- man" gören bir tutumla sözüm ona "tartışılıyor". Çağdaşlaşmanın ışığından korkan yarasaların son yıllardaki tafrasına bakmayın. Anadolu bozkın do- ğurgandır; hiç belli olmaz, en olmadık noktasın- dan, en umutsuz günlerde bakarsınız yeni bir to- hum filizleniverir. Bayramınız kutlu olsun. Büyükelçi özülker: '1997 yılı AB'ye katılımı belirleyecek' BRÜKSEL - ANKARA (AA) - Türkiye'nin AB'ye tam üyelik basvurusunun bugün 10. vıl dönümü. Tür- kiye'nin AB Daimi Ternsikri- si Büyükelçi Uluç Özül- ker,geçen on yıldan çok. 1997 yıhnın AB'ye katıl- mak için aday ülkelenn ka- bulünün tartışılması bakı- mından Türkiye için çok önemli bir yıl olduğuna dik- kat çekti. AB'ye başvuru yapıldığı dönemde Dışişle- ri Bakanı olan AB Bozer ise Türkiye'nin önünde hâlâ bir dizi şart bulunduğunuhatır- latafak, AB'ye katılım ko- nusunda iyimser olmadığını belirtti. DPT eski AET Ge- nel Müdürü Prof. Dr. Rıd- van Kariuk. AB'nin Türki- ye'yi kabul etmemesınin, Balkanlar. Kafkaslar ve Or- tadoğu ile Orta Asya'da olu- şacak yeni dengeleri göre- mediği anlamına geldiğinı kaydederken. Prof. Dr. Ah- met Gökdere, AB'ye karşı NATO kozunun oynanması gerektığini söyledi. Türkiye'nin AB'ye baş- vurusunu yaptığı 14 Nisan 1987 tarihinin 10. yıldönü- münü değerlendİTen Büyü- kelçi Uluç Özülker, Türki- ye'nin tam üyeliğinin ciddi olarak ilk defa geçen ay ya- pılan Apeldoorn AB Kon- seyi toplantısında tarnşıldı- ğını hatırlatarak, "Görül- müştür ki, Türkiye'nin Av- rupa'dan dışlanması kesin- likle mümkün değUdir" de- di. Özülker, AB'nin 1989 yılında başlattığı yeni düzen arayışının 1997 sonunda ol- dukça şekilleneceğini belir- terek şöyle konuştu: "Aralık ayuıda yapılacak olan Lüksemburg Zirvesi sı- rasında ada> listesindeki ül- kelerin önümüzdeki dönem- lerde nasıl bir işkm görecek- leri karara bağlanacakür ve Türkije kendisini bu süreç içinde yer almak mecburi- vetinde hissetmektedir." Türk ekonomısinin güm- rük birliği karşısmda reka- bet içerisine girdiğini belir- ten Özülker. "Gümrük bir- liğini, AB'nin mükellefiyet- lerini yerine getirmemiş ol- ması \c adeta tek taratlı işle- yen bir mekanizma haline dönüsmüş olması nedeniyle menfi vönden değerlendir- mek mümkündür" diye ko- nuştu. Eski Dışişleri Bakanı Bo- zer ise "Avrupa Parlamen- tosu ile ilişkilerimiz eskiye oranla daha kötüdür. Avru- pa Parlamentosu nezdinde son derece bilinçli bir politi- ka izlenmesi gerekir" dedı. Anadolu Ünıversitesi Öğ- retim Üyesi, DPT eski AET Genel Müdürü Prof.Dr. Rıdvan Kariuk da Türki- ye'nin cumhuriyet tarihin- deki en önemli kararlann- dan birinın AB'ye katılmak olduğunu belirterek, "Tür- kiye'\i dıslavarak. Romama ve Bulgaristan'ı bile .AB'nin genişlemesine dahil etmek isteyen AB'nin bu karann- dald ısran: Balkanlar. Kaf- kaslar ve Ortadoğu ile Orta Asya'da21. Yüzyıl'da oluşa- cak muhtcmel yeni dengele- ri görcmediğinin bir göster- gesidir" diye konuştu. Prof.Dr. Ahmet Gökdere de "Türkiye, şartlar elver- diğinceNATO karünı da oy- nayarak üyelik şansını elde etmeye çaüşmalıdır. .Ancak bu konudaki sürenin Hazi- ran sonundaki Amsterdam zirvesi ile noktalanacağı unutulmadan. bu yöndeki çabalar hızlandınlmalıdır" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear