23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23MART1997PAZAR OIAYLAR VE GORUŞLER Anadolu AydManması ve Felsefe Prof.Dr.NECDETSÜMER - ^ . » Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü D üşünce özgürlüğü ile zi- hin özgürlüğü (düşünme yetisinin özgürlüğü) ara- sındaki aynm üzerinde pek dumlmaz. Oysa bu, önemli ve köklü bir ay- nmdır. Kişi. belirli bir dünya görüşüne ve yaşam biçimine bağh düşüncelerini öz- gürce dile dökmeyi isteyebilir; bu istek özgiirlük kavramının yalnızca sımrlı bir boyutunun bilincini yansıtır. Bu boyut kimi zaman öylesine sınırh- dır ki, kişilik ve insan onuru değerlerine ters düşen düşünceler taşıdığının farkında bile olmaz kişi. Sonsuza açık zihin özgür- lüğü" nün bilinci ise kışiyi düşün kalıpla- nna tutsak olmaktan korur. Çünkü bu ka- hplar insanın yaratma yetisini baskı altın- da tutar. bu temel yetinin ürünlerini kısır yinelemelere dönüştürür, dolayısıyla da dar bir boyutun durağanlığı içinde kültü- rel gelişmeyi engeller. Bu nedenle. "akılcı ve insancıl" değer- ler, "zihin özgürlüğür> ve "insan onuru" kavramlan hiçbir kuramsal kalıbın eritip tutsak edemeyeceği insanlık değerleridir. Bu değerlerte beslenen zihin, eleştirel güç kazandıkça. birey ve toplum insanca bir yaşamda saygın yerini aiır. Öyleyse bir toplumun uygarhk düzeyinin ölçütü, bu değerlenn birey-toplum yaşamında tuttu- ğu yerdir. Uygarhk tarihi de, kısaca, bu değerle- ri kavrama ve yaşama geçirme çabasının tarihi diyetanımlanabllir. Bu(etik)değer- lerin gelecekte bütün insanlığa malolma- sını ve korunmasını öngören düşünce, kaynağını ve dayanağını bu dünyada ve insan'da bulan (humanist) düşüncedir. Bu- gün insanlık, düne göre daha da hızlı bir değişim içinde. bu çabanın önemli aşama- lanndan birini, insan haklannın evrensel boyutta hayata geçirilmesi sürecini yaşa- maktadır. Yukandaki düşünceler Prof. Dr. Suat Sinanoğlu nun Türk Humanizmi adlı ya- pıtmda ileri sürülen temel bakış ve kav- ramlara dayanmaktadır. Yapıtının önsö- zünde "Bu eserin amao,devrimi, sönmek- te olan heyecanlann düzeyinden fıkir dü- zeyine aktanp değerlendirmek ve Türk in- sanına eleştiri ruhunu ve yaratma gücünü sağlayacak yeni bir eğitim sisteminin ilke- ierini saptamakür" diyen Prof. Dr. Sina- noğlu'nunbueseri Atatürk devriminefel- sefi birbakışın ürünüdür. (1) Devrime iliş- kin tarihsel bilinç de ancak böylesi bakış- tan doğabilir. Felsefeyi, yanıtlanıp artık bir yana iti- len türden olmayan sorulan banndıran bir alan olarak görüyorum. Bu görüşe koşut olarak felsefeye. ihsana özgü yetilerin ken- dilerini gösterdiği üç etkinlik alanından biri olarak bakıyorum, öbür ikisi bilim ve sanat olmak üzere. Felsefi etkinlik alanı- na ilişkın (varlıkbilimsel, bilgikuramsal ve etik) sorular, bilimsel ve sanatsal etkin- lik alanlanna ilişkin sorulardan hem ayn durabilen hem de bilimsel ve sanatsal et- kinlik alanlannın sorulannı olanaklı lalan sorulardır. Bu nedenle bir sosyo-kültürel ortamda bilimsel etkinliğin yaratıcı (bilimsel bilgi üretebilen) bir etkinlik olarak varlığı her zaman felsefi bir etkinliğin varlığı koşu- lunabağh olmuştur. Doğaya ve \nsana din- sel bakışın yerini akılcı bakışın aldığı iki büyük aydınlanma örneğinde, hem eski Yunan tarihinin (l.Ö. 7.-8. yy.) arkaik dö- nemindeki aydınlanma sürecinde hem "Rönesans" adı verilen (Avnıpa toplum- lannın) aydınlanma sürecinde bilim ve fel- sefe, başlangıçta, aynlamaz, bir ve aynı etkinlik olarak doğmuştur. Yeni biçirrüer üretebilen (yaratıcı) sanat da her iki aydın- lanma örneğinde felsefi ve bilimsel etkin- liklerle çağdaş olarak, bu etkinliklerin var- lığına bağh olarak gelişmiştir. Bu gelişme, elbette, insana "eleştiri ru- hunu ve yaratma gücünü saglayacak yeni bir eğitim sisteminin" de kaynağı olmuş- tur. Eski Yunan aydınlanmasında Pla- ton'un Akademia'sı, Aristoteles'in Lyke- ion'u gibi felsefe okullan; Avnıpa Röne- sansı'nda Kilise'den bağıınsız olarak bi- limsel bilgi üretmek üzere kurulan çağdaş anlamda ilk üniversiteler bu kaynaktan beslenmiştir. Görülüyor ki, aydınlanma açısından fel- sefe yaşamsal önem taşımaktadır; denile- bilir ki felsefe aydınlanma ile eşanlamlı- dır. Öyleyse günümüzde olup bitenleri an- layabilmek felsefenin uluslararası ve ulu- sal çerçevedeki durumuna bakmayı gerek- tirir. Uluslararası düzlemde felsefenin etik dalına ilgi 20. yüzyılın ikinci yansuıda ol- dukça aıtmış göriinüyor. Bunun başlıca nedenleri, kanımca, in- san haklanna ilişkina yaygınlaşan bilinç ve hızh teknolojik gelişmenin doğal ve toplumsal alanda yarattığı ürkütücü, çet- refil sorunlardır. ancak, felsefenin ontolo- ji ve epistemoloji dallannı, eski Yunan so- fistlerinin relativizmine rahmet okutacak bir relativizmin sarmış olduğu söylenebi- lir. Bu durum Batı 'da ve Batı'nm doğrudan etkilediği ülkelerde zemini kaygan, gü- vensiz ve umutsuz bir dünya oluşturmuş- tur. Bu umutsuzluk. elbette, araştırma ve öğretim alanlannada yansımıştır. Bu yan- sımanın en göze çarpan sonucu, akıl'a bağh olarak bilime güvensizliğin yaygın- laşması olmuştur. Bu güvensizlik, kanımca, yaratıcı felse- fi etkinliğin yeniden sağlam zeminler bul- mak üzere çaba göstermesiyle giderilebi- lir, başka deyişle, humanizmin Rönesan- s'ına,yani insanca yaşamayı amaçlayan düşüncenin yeniden doğuşuna gereksinim vardır. Felsefenin ulusal açıdan durumu yukar- da özetle belirtilen genel durumdan, el- bette, bağımsız değildir. Ancak bugün bizim için ulusal açıdan taşıdığı önem Avnıpa toplumlan için taşı- dığı önemden daha büyüktür, çünkü eski Yunan ve Avnıpa aydınlanma örneklerinin bir benzeri Cumhuriyet'in kurulması ve Atatürk devrimi ile hızlanmış ve yaygın- laşmış ve geri dönübnezyörüngesine otur- muş olarak Anadolu'da yaşanmaktadır. Acılan sevinçleri. başanlan başansızlık- lan ile; eski-yeni arasında her açıdan ya- şanan çatışmalan ve verimli yaratmalan ile Anadolu aydmlanması bugün Röne- sans'a özgü bütün çelişkileri içinde taşı- yarak sürmektedir. Ulusal açıdan felsefenin durumu ancak bu sürece bakılarak kavranabilir. Bu süre- ci adlandırma açısından "Atatürk devri- mi", "çağdaşlaşma", '"Türk humanizmi". "aydnuanma" tenmleri uygar dünyanın bir üyesi olma anlarrunı içeren eşanlamlı anlatımlardır. Bu çerçevede en çok tartı- şılan anlatım "Baüülaşma" olmuştur. Bu anlatım da, gerçekte, uygar dünyanın bir üyesi olma anlamını taşır. Çünkü kûltürel açıdan "Bau" teriminin kavramsal içeriğini yalnızca Avnıpa top- lumlan ve onlann kültür tarihleri ve değer- leri oluşturmaz. Avnıpa toplumlan da, kendilerini uygar kılan değerleri başka kaynaklardan (klasik Yunan ve Roma kül-' türlerinden) almayı ve benımsemeyi ba- şarmışlardır, tıpkı aynı değerleri Eski- çağda başlangıçta köylü toplum olan Ro- ma'nın Yunan kültüründen almayı ve be- nimsemeyi başardıgı gibi. Doğa felsefesi ve doğa bilimi ile başla- yan ve insan felsefesi, sofistler, Sokrates, Platon, Aristoteles ile gelişen eski Yunan aydınlanmasından bu yana Anadolu'da bu kez bütün Anadolu'yu saran bir aydınlan- ma, bir yeniden doğuş yaşanmaktadır. Bu nedenle, ulusal açıdan felsefenin du- rumu yalnızca öğretim ve eğitim kurum- lan çerçevesinde, işi doğrudan felsefe ile uğraşmak olanlann yapıp ettiklerine bakı- larak anlaşılamaz. Tüm aydm çevrenin in- sana ve bu dünyaya dönük etkinlikleri içinde uluslararası toplumun yaranna su- nulabilecek düşünce üretip üretmediğine bakmak gerekir. Gerçekte Atatürk devrimi ile başlayan ve yaygınlaşan Anadolu aydınlanmasının, gizli ve açık, içten ve dıştan tüm engelle- melere karşın, (2) küçümsenmeyecek bo- yutta düşünür, bilim adamı ve sanatçı ye- tiştirdiği kanısındayım. Bu kanıyı kanıtla- manın ise pek zor olmadığını düşünüyo- nım. Ayduüanmaya karşı bugün yaşanan ve umut kıncı, hatta ürkütücü göriinen geliş- meler, gerçekte sosyo-ekonomik çıkar kavgalannın sosyo-kültürel çatışma kılığı- na sokulması ve toplumun gündemine zor- la sürülmesidir. Kanımca, çok kısa ömür- lüdür; hele, günümüz dünyasının, ritmi hayli yüksek değişim koşullannda ve Ana- dolu'nun kendine özgü ve akılcı, insancıl değerlere açık sosyo-kültürel zenginliği içinde... Atatürk devrimine ve aydınlanmaya karşı yapılanlardan, bugün, derin acı ve umutsuzluk duyan insanımızın bu gerçe- ği görmeye gereksinimi olduğunu düşünü- yorum. (1) Prof. Dr. Suat Sinanoğlu, Türk Hu- manizmi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara: 1980. (2) Prof. Dr. Sinanoğlu Türk Huma- nizmi nin önsözünde, Atatürk 'ün ölümün- den bugüne dek geçen zaman içinde "Çumhuriyet kuşağının, kuşağını ve kaynağındaki sorunları" gitgide nasıl unuttuğunu, "Atatürk 'ün gösterdiği doğ- rultunun tam tersi doğrultuya " gitgide nasılyöneldiğini dönem dönem ele alarak nedenkriyle açıklamaktadır. TARTIŞMA Ah Şu AydınlarımızL M ^ M H M ürk aydını, » • «Anadolu I halkı için ne • yaptın? I Kimse böyle _JL_ bir soruyu yüz yıldır sormadı sana. Az sayıdaki gerçek aydına da yıHarca çile çektirdiniz. Sen aydın :.'.-.-i"->- '-•.••ÜD cmcv/- n-. olarak kendinde soramadın, aydın olarak sorgulayamadın. Bir kısmınız hep gerinin, ilkelin, çıkann yanında oldunuz; bir kısmınız vatan için öldü, şehit oldu, gazi oldu, vatan delisi oldu belki, ama Anadolu insanına yürekten yakm olamadı. Onun kanını emip katı toprak üstünde posa olarak kalmasını seyrettin ve yıllarca ondan tiksindin... Anadolu insanının ruhu vardı, nüfiız edemedin, etmek istemedin. Kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, sağlıklı beslenmesine yardımcı olamadın. Üstünde yaşadığı toprağı bilinçle işlemesine yardımcı olup işletemedin. Hayvani duygulann ve egonla cahilliğin karanhğm gecesinde bırakıp aydınlığa çıkacak yollannı kararttın. O, yani halkın, o katı topraklar üstünde kara karanlık dünyasında •yabani bir ot gibi bitti, yitti gitti... SEN, Anadolu insanını uyaracak, toprağı yeşertecek, ütkeyi insanlık baîıçesine dönüştûrecek, sevginin tahtıru kalplerde kuracak, aydınlığa, uygarlığa açılan pencerenin yolunu 'Köy Enstitükri'nin kapatılmasını sağlamakla, kapatılmasına göz yummakla en büyük katlıamı yapmış oldun... SEN, yıllardan sonra sana acı veren bu ayıbın kara lekesini kara alnında taşıyacaksm. Şimdi bile bu ayıbı, bu suçlamayı ûstlenocek kaç aydın varsınız , ülkemizde?.. KadriGülhan ' Sağlıkçı-tzmir „ ^ PENCERE SakaUık! Çok sevdiğim bir dostum, pusuya düşürülüp belinden kurşunlanmıştı. llkandaacı.. Sonra kuşku: - lyileşecek miyim doktor?.. Doktor ne söylesin?.. Olasılıklar çeşitli, olanak- lar kısıtlıydı, belirsizlik ağır basıyordu. • llkgünlergeçti... Hasta umutla umutsuzluk arasında çırpınıyordu, bedeninden ruhunayansıyan çatallaşmanın ikile- minde ne yapacağını bilemiyordu: - Yürüyebilecek miyim?.. Doktor: - Umudumuz kesilmedi. • Hasta vurgun yemişti, yatağa çivilenmişti, ama, umudunu yitirmemişti; gece ve gündüz, uyurken ve uyanıkken, aklı bir sözcüğe takılıydı: YürümekL Nevar ki hekimlerartık umudu kesmişlerdi; vur- gunu yiyen ömür boyu yürümeyecekti. • . . Hekim bir gün: - Bak, dedi, sen hasta değilsin!.. „ ,,. - Ya neyim?.. ] - SakatsınL - Fark ne?.. - Hasta iyileşebilir, sakat iyileşemez!.: •> - Ne demek istiyorsun?.. - Umutlanndan ann, yürümeyi kafandan sil, koşmak üzerine düşlemlerine son ver!.. Yaşamı- nı içinde bulunduğun koşula göre yeniden düşü- neceksin, algılayacaksın, benimseyeceksin, dü- zenleyeceksin!.. -Nasıl?.. - Sakatlığını içine sindir, gerçekçi ol!.. Dostum acı gerçeği anladı, yaratıcılığını kırbaç- ladı, tekerlekli sandatyesinde kanatlandı. • Yalnız insanlar mı hastalanır?.. Ekonomi de hastalanır, yüksek ateşle kıvran- maya başlar, önlem alınır, ilaç verilir. Yüksek enflasyon hastalıktır. Peki, neden geçmiyor, yinmi yıldan beri sürüyor, ekonomi yazarları enflasyonu yazmaktan bıkmı- yor, kimileri de "Ekonomiiyiye gidiyor"diyebiliyor. Ekonomide hastalık olmasa, ahlak bozulur muy- du?.. Toplum kirlenir miydi?.. Güneydoğu'da dü- şük yoğunluklu savaş çıkar mıydı?.. Partiler yoz- laşır mıydı?.. Devlet mafyalaşır mıydı?.. Şeriatçı azgınlaşır mıydı?.. Ülkenin bugünkü durumunda enflasyon nere- deyse unutuldu, doğal karşılanıyor. Neden?.. Yoksa bizdeki enflasyon sakatlık mı?.. I :: •;»v. : icı«-'ıil. Bu kampahyilla 'İstikbal- var!• • • • • - • • • • • . • • • . . - • • ' • . - . • • . . . • • y ^ . - • . • . : • • • : • - . - . • . . . • . - : • • ' • , . • . - • • " .,s;-.,-r'X<'-?.u-*\\;*, Bugünlerde Istikbarde mutluluk rüzgârları esiyor. Kanepeden oturma grübıifta, koltuk takımından yatağa, ev tekstilinden bebek odasına... Herkes dilediği ürünleri şimdi alıyor, özel kampanya koşullanyla düşlediği geleceği bugünden kuruyor. .- - " • •-"*'•'•-.* K " ISTE ISTIKBAL'IN MUTHIS MUTLULUK FORMULU: Her şey peşin fıyatına tam 5 taksitle! îsterseniz, ödemeleri 1+3'taksitli satış fıyatı üzerinden 1+7 taksitle ya da 1+6 taksitli satış fıyatı üzerinden 1 + 10 taksitle de yapabilirsiniz. Üstelik peşin ödemelerde özel indirim de var. Hemen en yakın îstikbal Yetkili Satıcısına uğrayın, mutluluğu yarınlara ertelemeyin. UCRf TSt?. TUKE7ICI HATTI 25 May:s 19^4 tarıh ve 2 . Sanayî Bolgesı. H. Cadde. No.13 3S070KAYSERİ i$tikt>ai "yenileyin, yenilenin"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear