25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4ŞUBAT1997 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI f Taşkömürü ve çeliğe zam • Ekonomi Servisi- £ Taşkömüriine, yüzde 7.62 S ile 7.84 arasında değişen oranlarda zam yapıldı. Zamh satışlara dünden , itibaren başlandı. Iskenderun Demir ve Çelik _"" AŞde(lSDEMlR) üretilen hazı ürûnlerin satış fıyatlanna da yüzde 5.88 - ile yüzde 6.25 arasında değişen oranlarda zam japıldı. Beyaz eşyacdarm 96 keyfi • İZMİR (AA) - Beyaz eşya sektörü 1996 yıhndan kârlı çıkarken, bunun da ötesinde canlılığı yakaladı. Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği verilerine göre, buzdolabı, çamaşır makinesi ve fınnda üretim, iç ve dış satışta ise rekorlara ulaşıldı. 1996 yılında buzdolabında 1 milyon 637 bin 812 adet üretım \e 77 bın 174 adet ithalat gerçekleşırken, bunun 969 bin 350 adeti iç pıyasada satıldı. 692 bin 650 adeti de ihracata gitti. Çamaşır makinesi grubunda. otomatik çamaşır makinesi serisi 999 bin 186 adet üretim ve 117 bın adet ithahta karşın - 1 milyon 76 bin adet iç satış gerçekleştı. Özelleştirmeye karşı platform • ANKARA (AA) - Özelleştirmeye karşı " 'Enerjı ve Maden Platformu" oluşturuldu. Platformda TMMOB'ye bağlı Elektrik Mühendisleri Odası, Maden Mühendislen Odası ve Makina Mühendisleri Odası, Türk- Iş'e bağh TES-lş ve Türkiye Maden-Iş. KESK'e bağh Enerji Yapı Yol Sen ve Maden-Sen ile Kamu tşletmeciliğiru Geliştirme Merkezi (KİGEM) yer alıyor. İGBUE'den inşaat malzemeJeri fuarı • ANKARA (AA) - jhracatı Geliştirme ve Etüd Merkezi (İGEME) tarafından bu yıl milli düzeyde katılım organizasyonu gerçekleştirilecek ilk fuar, mayıs ayında "Sibex- Güneydoğu Asya . Uluslararası Bina ve Inşaat Fuan" olacak. ÎGEME'den yapılan açıklamada, 15-18 Mayıs tarihlen arasında Singapur Dünya Ticaret Merkezi'nde düzenlenecek "Sıbex-Güneydoğu Asya ' Uluslararası Bina ve Inşaat Fuarfnın. Güneydoğu Asya bölgesinde inşaat malzemeleri ve sistemleri ' konusunda düzenlenen en genış kapsamh fuar olduğu bildirildi. tttialatın yarısı 5 kalem • ANKARA(ANKA)- Gümrük birliğine geçişle birlikte önemli ölçüde artan ithalatın yaklaşık yansının. beş kalemde yer alan mallardan oluştuğu belirlendi. DİE verilenne göre. geçen yılın ilk yansındaki 20.1 milyar dolarlık ithalatın yüzde 48.3 oranında 9.7 milyar dolarlık bölümü, beş fasıldan gerçekleştirildi. Bu fasıllardan kazanlar, makineler ve mekanik cihazlarda ithalat 3.4 milyar dolarla toplamda yüzde 17.2'lik pay alırken. yandan fazlası ham petrolden kaynaklanmak üzere mineral yakıt ve yaf lar faslındaki ithalatın payı yüzde 12.7 2.5 milyar dolar oldu. Çkı'de Cola- Pepsi savaşı • PEKİN (AA) - Çın pazan, büyüklüğüyle Kola şirketlerinin iştahmı kabartırken, büyük rekabete sahne oluyor. Toplam 1 milyar 200 mivonluk nüfusa sahip Çinde, yılda kişi başına sacece 3 şışe kola içilmesi halmde Coca Cola fîrnasınıtı şu andaki variığını ikiye kaılayabikceği hesaplanırken, bu durum AED sermayeli iki firma olaı Coca Cola ile Pepsi arasında, Çin pazanna hâiim olma savaşını daha daîcızıştınyor. Pepsi'nin paar payı Çin'e girdiği 19<2 yılından beri Coca Ccıa'nın önüne geçemedi. Pe?si'nin Çin'de ortak gLrşimler olan 13 şişjleme tesisi bulunuyor. Türkiye'de 1963-1994 dönemindeki 30 yılda gelir dağılımı eşitsizliği aynı kaldı Yoksuttıığun tablosu değişmiyorSEDAOĞUZ 1960'lardan 1990'lara kadar geçen 30 yılda pek çok alanda değişim yaşayan Türkiye'de. ekonominin te- mel konusu olan gelir da- ğılımı eşitsizliğinde hiçbir mesafe kaydedilemedi. Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün gelir dağıhmı tab- lolanna göre 1963 yılında milli gelirden yüzde 57 gi- bi büyük pay alan nüftısun yüzde 20'lık bölümü. 1994 yılın- da toplam gelirin yüzde 54.9'unu elde etmeye devam etti. 1963 yı- lında milli gelirden ancak yüzde 4.5 oramnda pay alabilen nüfusun yüzde 20'si de. 1994 yılında yine yüzde 4.9 gibi çok düşük bir oran- da pay elde edebildi. Son 30 yıl boyunca, nüfusun en yoksul yüzde 20 lik bölümü 1963 yılında yüzde 4.5. 1968 yılında yüzde 3, 1973 yılında yüzde 3.5. 1986 yıhnda yüzde 3.9, 1987 yı- lmda da yüzde 4 pay elde edebil- di. 1963 yılında milli gelirden yüz- de 57 oranmda pay alan en zengin yüzde 20'lik bölüm ise, 1968 yı- lında yüzde 60,1973 yılında yüz- Türkiye'de 1963-1994 dönemi gelir dağılımı | Kişi başına düşen milli gelir ($) Birinci%20 Ikinci %20 Üçöncü%20 Dördüncü %20 Beşinci %20 Kaynak Devlet Istatistik Enstıtusü 1963 4.5 8.5 11.5 18.5 57.0^( i 1968 3.0 7.0 10.0 20.0 Ü l 6 0 0 % 1973 3.5 8.0 12.5 19.5 56.5 1986 3.9 8.4 12.6 19.2 55.9 1987 4.0 7.0 13.0 21.0 55.0 \ 1994 4.9 8.6 12.6 19.0 54.9 h Türkiye Hong Kong Endonezya Japonya G. Kore Malezya Singapur Tayiand 1970 533 916 74 1953 274 318 914 180 1975 1155 2078 225 4481 599 755 2506 354 1980 1518 5446 480 9068 1637 1779 4853 719 Kaynak: Dünya Bankası Raponı 1985 1320 SÎ62 511 10975 2063 2008 6843 746 1993 3032 18060 740 31490 7660 3140 19850 2110 19M 2 W 21650 . 880 34630 8260 3480 22500 ;--• 2410 de56.5,1986 yıhnda yüzde 55.9, 1987 yıhnda yüzde 55,1994 yıhn- da yüzde 54.9 gibi yüzde 50'nin üzerinde pay almayı sürdürdü. Son 30 yıllık gelir dağıhıru tab- losu, 80'li yıllarda Turgııt Özal tarafından ekonominin literatürü- ne sokulan "orta direk"in de mil- li gelirden aldıgı payda değişim olmadığını ortaya koyuyor. Milli gelirden en düşük ve yüksek pay- lan alan yüzde 20'lik bölümler arasında kalan kesımlenn de, mıl- li gelirden aldıklan paylarda iyı- leşme gerçekJeşmedi. Istanbul Sanayi Odası (İSO) Araştırma Dairesi Başkanı ve DİE eski uzmanı Erdoğan Özötün, gelir dağıhmında son 30 yıldır iyi- leşme olmamasının nedenini "Türkiye'nin yapısal değişim gerçekleştirememesine" bağla- dı.Özötün "İnıalat sanayiinin ya- pısında değişme sağlanamadığı ve ihracatımızın da mal yapısın- da beklenen değişmenin gerçek- leşmediği görülmektedir" de- di.Gelir dağıhmının enflasyonun düşürülerek ekonomide istikrann sağlanmasıyla düzelebileceğini kaydeden Özötün. DİE'nin 1999 yılında açıklayacağı gelir dagıhmı tablosunda da bır değişiklik bek- lenmemesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin gelir dağılımı eşit- sizhğini gideremediği 30 yılda, Asya ülkelerinin öne geçerek ki- şi başına düşen milli gehrlerini arttırdığını belirten Özötün, bu- nun nedenini söz konusu ülkele- rin tasarruflannı ve yatınmlannı arttırarak ekonomilerinde yapısal değışikliği sağlamalanna bağla- dı. Özötün, Türkiye'nin gelir da- gıhmı tablosuyla yüksek enflas- yon ve istikrarsız ekonomileriyle dikkat çeken Latin Amerika ülke- leri düzeyinde oldugunu belirtti. Prof. Süleyman O/mucur, ge- lir dağılımı eşitsizliğinde olumlu birgelişme sağlanamamasımn ne- denlerini "yüksek enflasyon, eğj- tim düzeyinin düşüldüğü, iç göç yoğunluğu, istihdam yapısında- ki bozukluk. vergi adalet- sizliğj" olarakaçıkladı. Prof. Dr. Özmucur. eşitsizliğin Türkiye'deki gibi uzun dö- nemli devam etmesi sonu- cunda, hükümetlerin had saf- haya ulaşan sıkıntılan düzel- tdci sosyal pohtikalan izlemek zorunda kalacağını belirtti. Prof. Özer Ertuna da, Türkiye'nin 30 yıldır devam eden gelir dagıhmı tablosuy- la, bugün akla bile getiril- memesi gereken Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerle birlikte anılmaya başladigını belirterek şunlan söyledi: "Türkiye, 6O'lı yıllardan beri önemli değişimler gerçeldeştirmesine rağmen geli- rin hakça bölüşümünde mesafe kaydedemedi. Bunun nedeni amaçlarla araçların karıştırıl- mış, olmasıdır. Araçları gerçek başarı sanıp amaçlan unuttuk. Batının acımasız kapitalizminin amaç değil araç olduğu gözardı edildi. Türkiye, devlete daha çağ- daş, öncü görevler vererek kal- kınmavı yurt sathına yaymak ve gelir paylaşımını dü/eltmeyi te- mel hedefi haline getirmek zorundadır." DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU Dünyayı Yönetenler Davos'ta Bir Araya Geldi D ünyayı yöneten yaklaşık 2000 ki- şi her yıl önlerindeki gün- demi ve uzun dönemli eğilimleri konuşmak için Isviçre'nin Davos şehrinde Dünya Ekonomik Forumu'nda (DEF) bir araya gelirler. 30 ocak günu baş- layan toplantının gündemini, küreselleş- meye karşı gelişmekte olan tepkiler, eko- nomik toparlanmanın önundeki tehlikeler, EMU ve yenin düşüşü gibi sorunlar oluş- turuyor (DEF/97: 8-11 No'lu basın bildiri- leri). Dünyayı yöneten%litlerin diğer örgüt- lerinin toplantılanndan ve DEF'nin yıl bo- yunca çeşitlı ülkelerde gerçekleştiği top- lantlardan farklı olarak, Davos toplantsı ba- sına oldukça geniş bir şekilde yansır. Son yıllarda Davos'ta DEF'nin, WEB sayfası yoluyla da ulaşmak mümkün oluyor. Bilindiği gibi dünya ekonomisi ikirtcikü- reselleşmeatılımıniyaşıyor. Küreselleşme, sermayenin ve mallann küresel çapta do- laşımının hızlanması, genişlemesi ve de- nnleşmesiyle ilerliyor. Teknolojik gelişme- lerle desteklenen küreselleşme, dünya ekonomisinin, parçalannı birtek birim ola- rak birieştırilmesi eğilimı olarak karşımıza - çıkjyor. Bu sürecin başını mali sermaye çekiyor. Emekçi kesimler ve buntarın söz- cpleri genelde küreselleşmenirı, demokra- siyi, insan haklannı zedeleyici etkilerinden şikâyet ederken, birçok ülkede sanayi ser- mayesi de küreselleşmenin getirdiği ulus- lararası rekabetten ve yarartığı toplumsal gerginliklerden şikâyet ediyor. Büyük ban- kalar, çokuluslu şirketler ve medya tekel- lerinin ise küreselleşmeyı şiddetle savun- duğu görülüyor. Ancak 1996 yılının ikinci yansından itibaren küreselleşmeye karşı tep- kilerın gıderek yükseldiği de bır gerçek. DEF, Davos toplantısına katılanlardan, ABD Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Baş- kanı, Fred Bergsten, bu sene ABD hükü- metinin şiddetlı bir anti-küreselleşme di- renişle karşılaşacağını söyledi. Almanya Kiel, Dünya Ekonomisi Enstitüsü Baş- kanı, Horst Siebel, Avrupa'da işçilerin, emek pazannm esnekleştirilmesine diren- Davos'taki fonıma Sovyetler Biriiği Başkanı Çernomirdin de kabldı. mesinden şikâyet etti. Toplantıyı yakın- dan izleyen Wall Street Journal'a (31/01/97) göre Davos'ta toplanan lider- lerin gündeminde, ikinci olarak 'halen ya- şanmakta olan «konomik toparianma daha neicadar sürebilir?' sorusu vardı. Davos'ta toplanan liderler dünya ekono- misinde sorunlu üç alan tespit ediyorlar. Ja- ponya, Kio Üniversıtesi'nden ekonomi profesöru Shimada'ya göre Japonya'da 'muazzam bir mali kriz adeta korrtrol edi- lemez bir hızda büyüyor 1 .2. sorunlu alan ise Avrupa Para Biriiği. EMU'ya geçiş süreci hızla fıniş çizgısine doğru ilerlerken, Almanya ve Fransa arasında bu sistemin nasıl işleyeceğine ilişkin anlaşmazlık bü- yük. 3. sorunlu alan ise ABD ekonomisi. DEF'te bir araya gelen dünyanın 'yöne- tıcileh' nin başına etraflıcayansiyan, DERen başka, hemen hemen herzaman gözden kaçan, hatta hiç bılinmeyen başka örgüt- leri ve toplantılan da var. DEF kadar olma- sa bile bir ölçüde bilinen ama onun kadar etkili bir diğer ve daha dar, 300 kişilik bir örgüt de Bilderberg Toplantılan. Bilder- berg Toplantılan, II. Dünya Savaşı'nın er- tesinde, Rettinger isimli Doğu Avrupalı bir aristokratın inisiyatifi ile ve ABD hükü- meti, Şhell Oil, Societe General Belgi- que şirketler grubu, NATO liderlerinin katılmasıyla, Vatikan'ı da içine alan kar- maşık ve karanlık ilişkiler süreci içinde 1954'te başladı. Bilderberg Toplantılan At- lantik'in iki yakasındaki liderleri, küresel sorunlan tartışmak üzere bir araya getiri- yor. İki defa Türkiye'de de gerçekleşen bu toplantıların, 1996 Torarrto oturumuna, Türkiye Merkez Bankası'ndan Gazi Erçel ve Emre Gönensay da katılmışlar. 1996 Toranto toplantısına katılan isimlerle 1997 Davos toplantısına katılan isimler arasın- da önemli benzerliklerin de olduğu dikka- tı çekiyor. (Nexus: Aralık/1996). Bir diğer örgüt Trilateral Komisyon. 1970'lerin ba- şında bankacı David Rockfelter'in inisi- yatifi ile kurulan Trilateral Komisyonun amacı ABD, Avrupa ve Japonya'nın en önemli liderlerini bir araya getirmekti. Bil- derberg grubu ile 'Bilderberg'in çocuğu' olarak bilinen, Trilateral Komisvona katılan- lar arasında önemli bir paralellik olduğu da görülüyor. Bir diğer uluslararası örgüt 1947'de kurulan Mont-Pelerin topluluğu. Ekonomist Hayek, Friedman ve felsefe- cı Popper'in önderlığinde kurulan ve 1980'lerin başına kadar sesi hiç duyulma- yan bir örgüt. Ancak 600 kışınin katıldığı 1980 toplantısından sonra 'yeni liberalizm' saldınsının global düzeyde koordinatörü gi- bi çalışmaya başlıyor, Trilateral Komisyon, Bilderberg, DEF gibi örgütlerin bır anlam- da ıdeolojik liderliğinı yapıyor. Üyeleri ara- sında bir seri Reagan ve Thatcher danış- manı, Berlusconi'nın dışişlen bakanı An- tonio Martino, FED başkanlığı yapmış Paul Volckergibi bankacı/polıtikacılar ve IMF Dünya Bankası müdürteri var. Bu manzara, Pinay Circle ve Malta Şöval- yeteri gibi örgütlere gelmeye başlayınca lyice karanlıklaşıyor. Pinay Circle, Avrupa sağının ve istihbarat örgütlerinin ortak ini- siyatifi ile sosyalistlere karşı kurulmuş bir örgüt. Franz-Josef Drauss'u Almanya'da iktidara getirmeyi deneyen başanşız giri- şimde adı geçiyor. Malta Şövalyeleri ise kö- kü tarihin karanhklannda olan bır kuruluş. Malta Şövalyeleri'nın ve Pinay Circle'in or- tak üyeleri arasında, Reagan hükümetin- den Al Haig (savunma bakanı). William Ca- sey (CIA), Ed Fuelner (Avrupa Komisyo- nu), Gladio'nun kurucusu olarak bilinen William Colby'nin adlan geçiyor. Her iki- sinin Clear and Present Danger örgütü ve Heritage Foundation'la da bağlantı- lan olduğu ilen sürulüyor. (Kees van Der Pijl: 1995, International Political Economy sf. 119-125. Zed Yayınlan). Davos toplantısı gösteriyor ki, mali ser- mayenin elitleri görüş alışverişi yapmak, politikalan arasında eşgudüm kurmak, giz- li operasyonlar örgütJemek için birçok ulus- lararası örgüte sahıpler. Solun ise kayda de- ğer hiçbir ortak örgütü olmadı. Bu yüzden bu gün neo-liberalizme karşı Latin Ameri- ka'dan Kore'ye kadar yükselen mücade- leler birleşemiyor. Üzerinde düşünmeye değer değil mi? • Müteahhitlerden sigorta şirketi D osYA: BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAYNAK MALİYETİ (1) MUTLU GUNEŞ SÖNMEZ Yurtdışında ış yapan mü- teahhitler bundan sonraki çahşmalannda tahsilat so- runuyla karşılaşmamak için Avrupa'daki örneklerine benzer bir sigorta şirketi kurmak amacıyla bir araya geliyor. Başta Libya olmak üzere Rusya ve Irak'taki in- şaat işlerinde karşılaştıkla- n tahsilat güçlükJeri konu- sunda kendilerine yardım- cı olacak Captive Sigorta Sistemi'nin hükümet tara- findan desteklendiğine işa- ret eden müteahhitler, bu sigorta biçiminin Avrupa'da oldukça yaygın işlediğine dikkat çekiyorlar. Müteah- hitler yann yapılacak Üst Koordinasyon Kurulu top- lantısında sigorta konusun- da hükümetin ilk somut adı- mı atması için çalışmalar başlatılacağını belirtiyor- lar. Captive Sigorta'nın ser- maye yapısının da ağırlık- lı olarak devlet tarafından karşılanacağı, bu yüzden de yan kamusal bir nitelik- te olacağı belirtiliyor. İlk kez Dışişlen Bakanı Tansu Çiller'in geçen yıl- ki Moskova gezisi sırasın- da, Rusya'da iş yapan mü- teahhitlerin karşılaştıklan zorluklann hükümet yetki- lilerine iletilmesiyle gün- deme gelen Captive Sigor- ta Sistemi için Uluslarara- sı Müteahhitler Biriiği (UMB) Başkanı KadirSe- verşu bilgileri verdi: "Av- rupa'da füm müteahhitlik flrmaları bu tür sigorta şir- ketferi olusturarak yaban- cı ülkelerdeki işlerinde gü- vence sağüyorlar. Bunlann ağıruklı sennayesini devlet karşıkyor. Hazine desteğh- leçalışıyorlar. Liusal firma- lan başka ülkelerde iş yap- bklannda o işleri sigortalı- yoıiar. Bunun karşüığında da firmalardan prim ben- zeri belii bir miktar para ahyorlar. Bildiğimiz sigorta şirketlerinden bir farkı yok. Biz de bunu gerçekleştir- mek istiyomz. Inşaat firma- lan bir araya gelerek böyle bir kurum oluşturduğumuz- da bazı ülkelerde karşılaş- tıgımı/ tahsilat sorunlanna karşı korunmuş olacağız."" Bu sistem için dünyada- ki ömeklerin ele ahndığı üç ayhk bir çalışma yaptıkla- nnı anlatan UMB Başkanı Sever, Captive Sigorta"nın mali ve işleyiş yapısında Eximbank'ın ya da doğru- dan Hazine"nin yer alabile- ceğini söyledi. Herhangi bir sigorta şirketinden farkı ol- mayacağı ve uluslararası reasürans fırmalannca des- tekleneceği belirtilen sigor- tayı aslında yurtdışında iş yapan bütün sektörlerdeki yatmmcı fırmalan kapsaya- cak yasal bir düzenlemey- le oluşturmayı düşündük- lerini açıklayan Sever, "An- cakyasal düzenlemeyieböy- lebir sistemi kurmak müm- kün olmadı. Bizde inşaat fir- maları olarak bu sistemi kendi alanımızda hükümet- le görüşerek yurtdışındaki bütün faaliyetlerimizi kap- sayacak bir biçimde kur- mayı düşünüyoruz." Dördüncü Vakıfhan sektorfinde bayilik ışullan Soysal'dan özelleştirrr veryansın Turizmcil Bulgaristan' yatırunfırsatı Paranıza yön veren dergi • M • E K O N O I M İ K TRENDHER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UISİUTMAYIIMIZ Merterteksl vitrini İŞÇEVİN EVRENİNDEN ŞUKBAN SONER Çağrı ve Sorular... Işte TBMM üyesi 550 milletvekiline gönderilmiş bir mektuptan, gereğinin yapılması ve yanıtlarının verilmesi istenen kimi bilgi ve sorular.. "Bugün Türkiye 'nin geleceğini tehdit altına so- kan uygulamalaryapılmaktadır. Enerji ve TabiiKay- naklar Bakanlığı tarafından açılan ihalelerie, 12 adet termik santralın (maden sahalanyla birlikte) ve TE- DAŞ'a bağh dağıtım müesseselerinin işletme hak- kı devredilmek istenmektedir. 12 termik santralın 20yıllığına kiralanma bedeli 1.6 milyar dolardır. Hal- buki bu santrallar bugün inşa edilmeye kalkılsa, tahmini maliyeti 8.5 milyardolardır.f Santrallann 2.2 milyar dolarlık dış borcu da devletimiz tarafından ödenecektir. 8.5 milyar dolara inşa edilebilecek, 2.2 milyar dolarlık dış borcu devletimiz tarafından ödenecek santrallar nasıl 1.6 milyar dolara satılır? Yatağan- Yeniköy ve Kemerköy termik santralların- da 1K~/H elektrik enerjisi ortalama 2500 liraya ma- ledilmektedir. Bu enerji evlerde 9900, işyehehnde 12 bin ve sanayide 17 bin liraya satılmaktadır. Kö- tüyönetim, çeşitli yolsuzluk, usulsüzlük iddialanna rağmen Yatağan yılda 20 trilyon (180 milyon dolar), Yeniköy 13 trilyon(120 milyon dolar), Kemerköy 20 trilyon (180 milyon dolar) kâryapabilecekgüçtedir- ler. Dolayısıyla özelleştirme için belirlenen fiyatlar bu santrallann 1 yılda sağladığı kârdan daha düşük tutulmuştur. Termik santrallara kömürsağlayan ma- denler için de aynı gerçekler söz konusudur..." Tes-lş Sendikası Yatağan Şubesi adına milletve- killerine gönderilen mektupta. aynca kamuoyuna ya- pılan çağrıda, santrallann en az askeri tesısler ka- dar stratejik öneme de sahip oldukları anımsatılıyor, "Türkiye'ye sahip çıkma mücadelesinde desteği- nizi istıyoruz" deniiiyor. Çağnya kulak veren, soru- lara yanıt arayanlar çıkar mı acaba? • • • CHP Kâğıthane llçe Başkanı Bayram Gür'ün derdi ise İSKİ'deki işçi kıyımı ve siyasal kadrolaş- ma. Refah Partisi siyasi görüşlerinin uzantısı olarak her tür insani, ahlaki değerlerden yoksun bir kıyı- mın gündemde oldugunu öne sürüyor.. Ömerli'de ve Sangazi'de çalışanlann Terkos, Av- cılar, B.Çekmece'ye; Terkos,/ Avcılar, Çekmece, Kâğıthane ve Feriköy çalışanlarının Ömerli, Darlık ve Danca'ya sürüldüklenni bildirıyor. iş koşulları ağırlaştırılarak, onurlan yaralanarak çalışanlann is- tifaya zortandıkları, istifa etmeyenler için ise ışten atılmanın uygulandığını söylüyor. Kendisınin de 17 yıllık çalışan, 25 yıllık sendikacı ve siyasetçi olarak istifaya boyun eğmemek üzere her tür olumsuz uy- gulamaya direnmesine karşılık sonunda atıldığını an- latarak, kamuoyuna duyuru ve çağrısını, "Geç kal- madan demokrasıye ve ınsan haklanna sahip çıka- lım. Demokratik hukuk devletinı daha fazla geç kal- madan kuralım" sözleri ile noktalıyor. Bu arada Refahlı bakanlar bile atamalarda Cum- huriyet tarihinin rekoriarını kırdıklarını, pervasızlıkla açıklıyorlar. Gün başına, saat başına kırılan rekor- lan için sayılar vermekte bir sakınca görmüyorlar. Devlet, hukuk düzeni, demokrasi için büyük birsuç ve ayıbı, kamuda yandaşlannı örgütlemeyi, siyasal bir zafer olarak ilan edebıliyoriar. • • • Uğur Mumucu'nun öldürülmesinin yıldönümü olan 24 Ocak etkinlikleri. toplantıların çakışmama- sı.çabası ile haftalara yayılmıştı. Hâlâ il il, ilçe ilçe, "Uğur Mumcu ve demokrasi" toplantılan, Uğur Mumcu kımliğinde, toplumsal tepkinin dile getiril- mesi çabalan devam ediyor. Önceki gün Uzunköp- rü'de yapılan toplantıya katılan kalabalığı, köyterden gelmış kasketlılerle, aydınlann, özellikle de kadın- lann buluşmasını, sizlere de gösterebilmek isterdim. Insanlar, yaşamlarında başlanna gelen olumsuz- luklar ile kirlenen siyaset, çeteler, tekeller ve Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayı arasındaki ilışkileri nasıl kuruyor? Uğur Mumcu'nun katillerinin bulun- ması ile kirfi iktidar ittifakının bozulmasını, Susurfuk'un hesabının sorulmasını, demokrasi ve hukuk devle- ti düzeninin geçerii olmasını.. nasıl hep birbirine bağlı, hep birden istiyor?..Söyleşi ve panellerde iz- leyicinin katılımı, katılanların duyarlılığı, söytenenle- re verilen tepkiler, atılan sloganlar, sorularda altı çi- zilen düşünce ve saptamalar.. toplumun olup biten- lere güncel tepkisini, kamuoyundaki değişimi yan- sıtıyor. Kamuoyu, toplum gerçekten çok duyarlı, tepkili bir süreci yaşıyor. Siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütlen- meler ya bu duyarlılığı sağlıklı değerlendirebılecek, demokrasiye, hukuk devletine yönelişin öncülüğü- nü yapacaklar, ya da kendilerine, örgütlenmelenne de çok büyük zararlar vermiş olarak, yol gösterıci- lik bekleyen toplumun bu duyarlılığını boşa harca- yacaklar? Türkiye gerçekten çok önemli birdönemece gel- miş bulunuyor. Çoğunluk; dayatılmak istenen, ya- şamını karabasana döndüren olumsuzluklara isyan etmeye, hakları için savaşım vermeye, bir bedel ödemeye, bir şeyler yapmaya eskisinden çok da- ha fazla hazır. yol, yöntem için işaretler bekliyor. Bu bekteyişin umuda ya da umutsuzluğa dönüşmesi, herkesin elinde ve sorumluluğunda. Yine de hâlâ her- kes birbirine soru soruyor, herkes bir diğerinden çağrı bekliyor. Kamu kuruluslarına talimat verildi Memurun nemalan geciktiriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Çalışanlann zorun- lu tasarruf kesintileri biri- kimlerinden her yıl yapılan nemalannın üçte birinin öde- melerine başlandı. Kamuku- ruluşlan mutemetliğine ne- ma dosyalannın ay sonuna kadartutulması. böylece öde- melerin geciktirilmesi tali- matı venldiği öğrenildi. Zo- runlu tasarrufa teşvik hesa- bında 336 trilyon liralık ne- ma birikti. Çalışanlann ayhklanndan yapılan zorunlu tasarrufa teş- vik kesintilenninin biriki- minden, en az 2 yıl boyunca calışanlara her >ıl şubat ayın- da nema toplamının üçte bi- ri oramnda uygulanan öde- melere dün başlandı. Alınan bilgilere göre, yak- laşık 3.5 milyon kişiye nema olarak 80 trilyon liranın üze- rinde ödeme yapılacak. Hü- kümetin, kamu kuruluşlan- nın muhtemetliklerine dos- yalann ay sonunda verilme- si, böylece memurlara yapı- lacak ödemelerin 1 aysarkı- tılması yolunda talimat ver- diği öğrenildi. Hazine'den alınan bilgile- re göre, 1996 sonu itıbany- la, zorunlu tasarrufa teş\ ik hesabmda 189 trilyon 64 mil- yar lirası ana para, 336 tril- yon 777 milyar lirası nema olmak üzere toplam 525 tril- yon lira birikti. Birikimden. emekli olan veya sistemden çıkmak ıs- teyenlere i 16 trilyon 461 mil- yar liralık ana para ve nema, Ziraat Bankası'na da 2 tril- yon liralık banka komisyonu ödemesi yapıldı. Hesapta kalan 395 trilyon liranın devlet tahvili, Hazi- ne bonosu ve gelir ortakJığı senetlerinde değerlendirildı- ği öğrenildi. Hükümet. 6 ay önce gün- deme getirdiği, zorunlu tasar- rufa teşvik hesabırun tasfiye- si ve kesintilerin kaldınlma- sı projesini ise, hesapta kâğıt üzerinde 395 trilyon lira olarak görülen birikimi tümü- nün yapılamaması üzerine askıya aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear