Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4ŞUBAT1997SALI
OLAYLAK VE GORUŞLER
Liman Talanı
Dr.NEZİHH.NEYZİ
L
ımanlanmız kapıtülasyon-
lar kaldınldıktan sonra
devletleştirildi ve Liman-
lar Idaresi tarafından satin
alındı. Limanlan Osmanlı
döneminde Fransa ele al-
mış ve özellilde Istanbul. tzmir, Zongul-
dak, Fransız şirketleri tarafından yapıl-
mış ve işletilmiş.
Kamulaştınlan limanlar Denızcilik
Bankası ve Devlet Demiryollan arasın-
da paylaştırıldı. Demiryolu bağlantısı
olan limanlar TCDD'ye verildi. diğerle-
ri Denizcilik Bankası'na bırakıldı. Trab-
zon, Giresun gibi limanlar banka tarafın-
dan genişletildi ve vinçler konarak kapa-
siteleri arttınldı. Sırf bir kıyı şeridinden
ibaret olan Antalya ve Tekirdağ limanla-
n iskele. rıhtım. antrepolar. soğuk hava
depolan ve mendirekleryapılarak çağdaş
tesisler durumuna getırildi.
Bütün bu vatınmlar Bayındırlık Ba-
kanlıgı tarafından yapılır ve işletici ku-
rumlarolan TCDD ve Denizcilik Banka-
sı'na devir-teslim edilirdi. Gerekli vatı-
nmlar yıllık programlara konarak Dev-
let Planlama Teşkilatı tarafından bütçe-
ye yerleştirilir ve bunlar için finansman
sağlanırdı. Devlet Planlama'nın faaliye-
ti kısıtlanıp Denizcilik Bankası da batı-
nldıktan sonra limanlar öksüz kaldı ve
hiçbir ilave yatınm yapılmadı.
Kapitülasyonlar döneminde fenerhiz-
metleri de Walford adlı bir ingiliz şirke-
ti tarafından yürütülüyordu. Bu Fransız
ve İngiliz şirketleri. denizyollannın acen-
teliğini de alarak Paris'te, Marsilya'da ve
Londra'da faaliyetlerini sürdürdüler. Fe-
nerler ve limanlar denizciliğin kaçınıl-
maz parçalandır. Türkiye'nin deniz sı-
nırlan, tehlikeli noktalar, kayalıklar. li-
manlar. hep fenerlerle gece gündüz de-
netim altında tutulur. Gereken yerlerde
fenerlerin sis düdükleri bulunur ve deniz-
cilerin güvenli çalışmalannı sağlar.
Limanlar özel de olabilir, devletin de
olabilir. Liman yapmak ve geliştirmek
bir planlama ve yatınm ışidir.
Geçmişte Türkiye'nin limanlan açık
sahillerden oluşuyordu. Gemiler açıkta
demirler. yolcu ve yük kayıklarla mavna-
larla sahile çıkanlır veya sahilden gemi-
ye ulaştırılırdı. Kapitülasyon hakkı ola-
rak liman yapma işi yabancılara bırakıl-
mış ve nhtımlar onlar tarafından yaptı-
nlmıştı.
Konteyner çağında ilkel bir denizcilik
düşünülemez. Konteyner limanının bü-
yük araç ve gereçlerle. antrepolarla. so-
guk hava tesisleri. helikopteralanlan, de-
miryolu ve karayolu bağlantıları ile
kompleks işletmeler halinde çalışması
gereklidir. Özelleştireceğız diye Türki-
ye'nin elindeki limanlan birdenbire sa-
tıvermek doğru değildir.
Özelleştirme adı altında devlet ve KİT
kurumlan talan kapsamına alındı.
KtT'lerin zarar edeni var. kâr edeni var.
Devlet kurumlan zaten kâr amacı ile ça-
lı.şmaz, sosyal hizmet görevini yerine ge-
tirmek için oluşturulur. Bu hizmet gerek-
li ise görev zaran kabul edilir ve hizmet
devam eder. Başka da çaresi yoktur.
üzun yıllar süren çalışmalarla İz-
mir'de, Antalva'da. tstanbul'da. Bandır-
ma'da, Tekirdağ'da, TCDD ve Denizcilik
Bankası yeni limanlar geliştirdiler. Bu
yatınmlar hep Maliye Bakanlığf ndan
sağlanan fonlarla gerçekleştirilmiştir.
Aynca rafineriler, gübre, çimento ve çe-
lik fabrikalan kendi limanlannı yaptılar.
Petrol boru hattı gibi özel tesisler de ge-
rekli yatınmlarla liman hizmetlerini ken-
dileri yaptılar. Hatta birtekel olan römor-
kör hizmetleri de bir anlamda özelleşti-
rildi ve bütün bu kuruluşlar kendi gemi-
lerini yanaştıracak römorkörgereksinim-
lerini kendileri karşıladılar.
Trakya'da Kumport. Gemlik'te Gem-
port gibi özel konteyner limanlan geliş-
ti ve hizmet verir oldu. Demek ki özel
sektörün liman geliştirmesine ve işlet-
mesine bir engel yok. Hatta yolcu vapu-
ru işletmek de Boğazlar ve Yeşilköy ile
Tirilye arasındaki hattın dışında özel sek-
töre açıktır. Hatta bu alan içinde bile dol-
muş motorlan monopolü delmiş. yıllar-
dır yolcu taşımaktadır. Dolmuş motorla-
n Boğaz'da Beşiktaş - Üsküdar, Kadıköy
- Sirkeci ve Yeniköy - Beykoz arasında
sürekli çalışmaktadır. Liman idaresi bun-
lann iskele yapmalanna ve motorculann
hizmet vermelerine göz yummuştur. Ha-
liç'te kayıkçılar hâlâ çalışmakta ve gere-
ken yerlerde kendilerine iskeleler kur-
maktadırlar.
Türkiye'de Denizcilik Işletmeleri'nin
Tekirdağ, Antalya, Hopa, Giresun, Rize.
Ordu ve Sinop limanlan satışa çıkanl-
mıştı. TCDD limanlannı da satmak için
hazırhk yapılmaktadır. Özel teşebbüs
kendisine gerektiği zaman liman geliştir-
meyi ve işletmeyi başarmıştır. Sahildeki
büyük fabrikalar, kendi liman ve römor-
kör gereksinimlerini gidermişlerdir. Tür-
kiye'nin dışa açılma kapısı olan liman-
lan herhangi bir şirkete devretmek kadar
yanlış bir düşünce olamaz. Liman hiz-
metlerini devlet kendi eli ile monopole
bırakmamalıdır. Bu kritik yerlerin nasıl
işletileceği. işletilip işletilmeyeceği bile
garanti altında değildir.
Örnek olarak Tekirdağ Limaru'nı ala-
lım. Burasını Denizcilik Bankası Tekir-
dağ Belediyesi'nden devralrruş ve bir ka-
pak atma yeri yaparak işe başlamıştır. Te-
kirdağ ve Bandırma isminde iki feribot
yaparak Avrupa ve Asya arasında yeni bir
feribot servisi ile Çanakkale ve Istanbul
üstündeki kamyon trafığini Marmara'nın
ortasından geçirerek Ege Bölgesi'ni
Trakya'yabağlamıştır. Buçalışmalarge-
liştirileceği yerde. yeni ve daha büyük
feribotlar yapılacağı yerde, bu hizmet ak-
satılmış ve kaldınlmıştır. Sonuç olarak
Çanakkale - Eceabat arası feribot servi-
si sıkışmış ve köprü yatınmı ortaya çık-
mıştır.
Köprü yatınmı yerine on adet feribot
yapılsa ve bu trafik Marmara'nın ortasın-
dan birkaç noktadan karşıdan karşıya ge-
çirilse kara trafıği hafıfletılir. Aynı hata-
nın sonuçlan şimdi Gûzelhisar - Topçu-
lar arasında yaşanmaktadır. Kartal - Ya-
lova ve Danca - Yalova hatlan kaldınl-
mış ve bütün trafik bir noktaya toplan-
mıştır. Tabii ki sıkışılacak ve köprü ka-
çınılmaz bir çare olarak ortaya çıkacak-
tı. Istanbul Boğazf ndada tünel yapılma-
dığı için iki köprü yetersiz kalmaktadır.
Çalışmakta olan yalnız Sirkeci - Harem
feribotu kalmıştır. Oysa. daha önceki yıl-
larda lstinye - Paşabahçe ve Bebek - Kü-
çüksu araba vapurlan hem yolcu hem de
araçlan Boğaz'ın çeşitli yerlerinden kar-
şıdan karşıya geçirirdi.
Özelleştirme programını incelediği-
mizde görüyoruz ki. iş sadece liman ta-
lanı ile de kalmıyor. Özelleştirme için
1986'dan 1996'ya kadar denetim ve da-
nışmanlık hizmetleri için 905 milyarTL,
ihale ilanı için son on yılda 305 milyar
TL, reklam ve tarutım giderleri için de
270 milyar TL harcanmış. Aynca, hisse
senedi ahmı giderleri de 625 milyar TL'yi
bulmuş. Bütün bu özelleştirme çalışma-
lan yapıladursun. Türkiye'nin dış borç
yükü de 75 milyar dolara yükseldi.
Oysa, 1992 yılmda Demirel ile Çiller
ve Devlet PlanlamaTeşkilatı Tekirdağ'da
uluslararası bir liman yapılacağına dair
demeçler veriyorlardı. Tekirdağ Limanı
îstanbul'un yükünü hafifletecek ve bü-
tün Balkanlar'a hizmet edecekti. "Liman
Projesi" 1996 yatınm programına alına-
cak ve Japonlarla birlikte Tekirdağ'ın 18
kilometre dışında Yeniçiftlik mevkiinde
modern bir konteyner limanı yapılacak-
tı. Ne değişti acaba da Tekirdağ ile bir-
likte Denizcilik tşletmeleri'nin yedi li-
manı birden satışa çıkanldı?
ARADABIR
M. İSKENDER ÖZTURANLI
Somut Kararlar
Varken
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan genel seçimler
sonucunda siyasal iktidar değişmiş, Demokrat Par-
ti büyük bir çoğunlukla iktidarı elde etmiştir. Yeni
hükümetin 29 Mayıs 1950'de TBMM'de okuduğu
programına göre "Millete mal olmuş devrimler ko-
runacak, millete mal olmamışlar atılacaktır". Han-
gi devrimlerin millete mal olduğu, hangilerinin ol-
madığı belli değildir. Siyasal iktidann elinde bir öl-
çek, bir ayıraç yoktur. Herhangi bir kural tanınma-
yacak, başına buyruk davranılacaktır. O güne de-
ğin Türkiye'de 17 yıldan beri minarelerden Türkçe
ezan okunmaktadır. Bunu yadırgayan birçoğunluk
da yoktur. Ne var ki Demokrat Parti ileri gelenleri
böyle düşünmemektedir. Ramazan ayına az bir za-
man kalmıştır. Siyasal iktidar, dinsel duygulan sö-
mürmek ve Türkçe ezanı Arapçaya dönüştürmek
istemektedir. Ramazan ayının yaklaşmaa zaman-
lama için de elverişlidir. Bu nedenle birkaç gün tçin-
de yasal düzenleme gerçekleştirilmiş ve Arapça
ezan ramazanın ilk gününden itibaren okutulmaya
başlanmıştır. Gerekçe, Türkçe ezanın "vicdan öz-
gühüğüne aykırı olduğu"dur. Bu suretle meşruti-
yet döneminden beri düşünülen "Bir ülke ki cami-
inde Türkçe ezan okunur I Köylü anlar manasını
namazdakiduanın"özlemleri, "vicdan özgürlüğü-
nün ve ulusal istenç"\n yanlış anlaşılması sonu-
cunda tarihe karışmıştır. Atatürk devriminden ve-
rilen ilk ödün ve laik cumhuriyetten alınan ilk kale
budur.
Bilindiği gibi, Türkiye'de Arapça ezana el atma
Atatürk ulusçuluğunun bir sonucudur. Bu davranış
biçimi, "yabancı bir kültür sisteminin Türk kültürü
üzerinde yüzyıllarca süırnüş olan baskısına son
vermek"\er\ başka bir şey değildir. Ne var ki dinsel
duyguları sömürmek isteyen siyasal iktidarların bu
inceliği anlayıp saygılı kalması olanaksızdır. Oysa
Mustafa Kemal. 1 Mart 1922'de Meclis'i açış ko-
nuşmasında "hutbelerin halkın anlayacağı dille ol-
ması" gereğine değinmiştır. 7 Şubat 1923 tarihin-
de de Balıkesir'de Paşa Camisi'nin minberine çı-
karak "hutbelerin Türkçeleştirilmesini" açıkça sa-
vunmuştur. Daha sonra da ezanı Türkçeleştirmiş-
tir. Amacı, halkın "dinini ve diyanetini" daha iyi an-
lamasıdır. Ama 1950'lerde Atatürk'ten ayrılmalar
başladığı için, bağnazca bir davranışla Arapça ezan
uygulaması başlatılmış. "Biz bu kitabı siz okuyası-
nız, anlayasınız diye gönderdik" biçimindeki Tanrı
buyruğu bile yok sayılmıştır. Daha sonraki iktidar-
lar, Atatürk ilkelerinden ödün üstüne ödün verdik-
leri, yapıtlarını teker teker yıktıkları için, bugün ül-
kemiz sosyal ve toplumsal bir bunalıma süreklen-
miştir.
Şeker Bayramı'na az bir süre kalmıştır. Bugünkü
iktidar da tıpkı 1950'deki iktidar gibi düşler kur-
maktadır. Tam zamanı diyerek üniversite ve devlet
dairelerinde örtünmeyi gündeme getirmek iste-
mektedir. Yönetmelik değişiklikleriyîe bunu başa-
racağı kanısındadır. Amaç. Atatürk'ün çağdaşlık
yürüyüşünü geriye çevirmektir. Tarikat ve cemaat
liderlerine Çankaya Köşkü'nde yasalara aykırı giy-
sileriyle iftaryemeği veren yönetici kadro, şimdi de
yönetmeliklerde yapacaklan değişikliklerle anaya-
saya ve yasalara aykın düzenlemeler getirmek is-
temektedir.
Ne var ki iş, bu kez o kadar kolay değildir. Yasa-
lar 1950'lerdekinden daha açıktır. Anayasada so-
mut yargılar vardır. Anayasa Mahkemesi'nin ve Da-
nıştay'ın çeşitli kararlan ortadadır. Bütün bunlardan
başka güçlü ve uyanık bir kamuoyu vardır. Atatürk
ilkelerini savunan demokratik kitle örgütleri vardır.
En önemlisi de siyasal iktidann karşısında ne iste-
diğini bilen halk kitleleri vardır.
Türkiye'yi ortaçağ karanlığına götürmek isteyen
yönetici kadro, böyle bir güç karşısında hiçbir şey
yapamayacaktır.
VEFAT
Odamızın 7062 protokol numaralı üyesi
Dr. KEMAL İŞLER'İ
kaybettik.
Ailesi ve yakınlanna başsağhğı dileriz.
Anısını örnek alıp yaşatacağız.
İSTAJSBUL TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU
'Sabiha, Mustafa Kemal Haklıymış...'
Doç. Dr. YILDIZ SERTEL
S
ayın Attilâ tlhan. 20 Aralık 1996 ta-
rihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan
14
Vumuşak, Sevimli ve Akıllı Bir Oto-
rite.." başlıklı yazınızdaki temel gö-
rüşe tümüyle katılıyorum. Mustafa
KemaL gerçekten olumlu ve yumu-
şak bir otoriteydi. Yazınızda, babam Zekeriya
Sertel'in bu konudaki görüşlerini aktanyorsunuz.
Bunlar da bütünüyle doğru. Babam, gerçekten de
Mustafa Kemal'in yaptığı büviik işlere hayrandı.
Onu sadece demokratik hak ve özgürlükler ko-
nusunda eleştirirdi.
A. tlhan yazısında, "Formasyonu Amerikan
iki taraftan, Zekeriya Sertel ve Halide Edip,
1924'ten itibaren onu eleştiriyorlardı" diyor. Bu-
nun gerçeklere tam uygun olduğunu sanmıyo-
rum. Çürtkü. Halide Edip \ e Adnan Adıv'ar 1924
Anayasası hazırlandığı sırada, bu anayasayla.
Mustafa Kemal'in bir diktatörlük kuracağı endi-
şesindedirler. Halide Edip. tngilizce olarak yaz-
dıgı 'The Turkish Ordeal' başlıklı kitabında bu-
nu açıkça belirtir. Bir de Amerikan Mandası gö-
rüşü vardır. Zekeriye Sertel ise, 1924"te Ameri-
ka'da ögrenımden yeni dönmüş genç bir adam-
dır. Kazanılan büyük zaferin coşkusu içinde, hiz-
met etmek üzere Ankara'ya koşar ve Mustafa
Kemal'in Basın Yayın Genel Müdürü olur. Hali-
de Edip'le beraber muhalefeti söz konusu değil-
dir. Ancak yine 1924 yıh içinde basına sansür ge-
tirilince, Basın Yayın Müdürlüğü'nden ıstifa eder
ve Yunus Nadi'nin yanında Cumhuriyet gazete-
sinde çalışmaya başlar. Bu gazetenin arkasında da
Mustafa Kemal vardır.
Sayın A. tlhan yazısında babam Zekeriya Ser-
tel'in Mustafa Kemal hakkındaki görüşlerine
epey yer verdiğine göre. bu konuyu biraz aydın-
latmakta yarar olduğunu sanıyorum:
1924'te beraberce yayın hayatına giren babam
Zekeriya Sertel ve annem Sabiha Sertel, Musta-
fa Kemal'in anti-emperyalist politikasınt ve re-
formlannı yürekten destekliyorlardı. Kurulan ba-
gımsız, modern devletle övünüyorlardı. Hilafe-
tin kaldınlması, şeriat düzenine son venlıuesı,
Medeni Kanun. kadın haklan, eğitime getirilen
Cep
Matra 2050
1996 Avrupa Kalite Başarı Ödüllü Netaş'ın
Servis Güvencesinde
Hat ve Turkcell kart iicreti dahil
7.000.000.- peşin
12 ay vade ile ayda sadece
7.000.000.- taksit
Hemen teslim!
Nasıl katılacaksınız?
Tu'kıye İş Baikası Galata şubesi 1475000 "0 lu Showpa hesabına peşınatınızı yatırınız
KaMma kuponunuzu sız ve kefiiınız eksıksız doldurarak, kimlık ve gelır vergmızın fotokopiler-yle birlikte şırketımize ulaştınmz
Toplam 91 000 000 - TL
Netaş Matra 2050 Katılım Kuponu
Peşınat 7 000 000 - TL 12 ay taksit 7 000 000 - TL
Hat bedelı 19 000 000 - TL olup yukarıdakı fıyatlara dahildır
İştirakçının: Adı Soyadı:
Doğumtarıhı
Aa-esi
Teleîon (ev) (ış):
Katılım tarıhi
imza
Kefilin: Ad So»ad
Doğum tarıhi
Adresı
Ayhk Gelır
Te'efon (ev) (iş):
İmza
Aylık Gelır-
Fıyatlara %23 KDV, Sımkart ve hat bedeli datııldır
Kampanya Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı TRGKM 94/3 No'iu tebnğıne uygun olarak yurutulmektedır Yukar.da bel rtılen fıya;lar
24 Ocak-3 Şübat 1997 tarihlerı arasında yapılan başvurular için geçerlıdır Ancak tesltmattan önce KDV, vergı oranlanrda .e ha' açılmadan
orce hat ucretlerınde herhangi oır değışıklık sozkonusu olursa bu aeğışıkiık fiyat!a
r
a yansıtılacaktır Showpa taksıtli satış'arda taleplerı
Kabul edip etmeme hakkını saklı tutar Faks (0212)288 30 31
yenilikler daha meşrutiyet devrimi döneminde
savaşını vermiş olduklan davalardı. Bunlan des-
teklememeleri olası değildi. Devletçi ekonomi
politikasına da karşı değildiler. Ancak kurulan
düzen içinde demokratik hak ve özgürlüklerin
yeterince tanınmamasını sürekli eleştirdiler. De-
ğişik nedenlerle mahkemelere, hapislere düştü-
ler. Zekeriya Sertel, Cevat Şakir'in bir yazısı yü-
zünden lstiklal Mahkemesi'nde idama mahkûm
edilmekten kıl payı kurtulup Sinop'a sürgüne git-
ti. Bütün bunlar, onlann Mustafa Kernal'in temel
ilkelerini desteklemelerine engel olmadı. Babam
Zekeriya Sertel. gerçekten de yaşamının son yıl-
lannda kendisine, "Mustafa Kemaldiktatörmüy-
dü?" diye sorduğumda. "Diktatördü, ama yu-
muşak, halk tarafından sevilen, olumlu, adil bir
diktatördü" diyordu.
Attilâ tlhan'ın yazısında belirttiği birnoktanın
üzerinde durmak gerekir: Mustafa Kemal döne-
minde, sol'a karşı baskı gerçekten de çok yumu-
şaktı. Onlar sanki, arada bir kötek yiyen, rejimin
yaramaz çocuklanydılar. Nâzım Hiîunet, arada
bir mahkemeye düşüp hapse girince, Mustafa Ke-
mai'in, "Bıralan 0 çecuğo^omıııia uğraşmayın"
'dediği söylenirdi. Annem
Sabiha Sertel, Roman Gibi,
başlıklı kitabında bu konu-
yu şöyle belirtiyor:
"Atatürk, demokratik re-
jimi gerçekleştirememiş, dik-
tatörlüğe gecmişti. Fakat bu
diktatörlük, hiçbirzaman te-
rör derecesine varmamışü.
Zaman zaman basın hürri-
yetini tanımışö. Nasıl ki, bu
devrede birçok iierici dergi-
ler vavunlanımş, Nâam'ın şi-
irleri, benim çevirdiğim
Marksist eserler basılmış,
birçok iierici dergiler yayım-
lanmış, saülmış. polis bunla-
n toplattığı hakle bir mahke-
me konusu yapılniaınışlardı.
Fakat Ismet İnönü. tek
parti, tek şef sisteminin en
şiddetli yöneticisi oldu. İieri-
ci fikirlere, bufikirlerintar-
üşıunasına dahi göz vıunul-
nıadı. Zaten, Atatürk de> rin-
de bile, şiddetyöntemleri da-
ha ziyadc İnönü tarafından
yürütülmüştü. İsmet Paşa ik-
ridara geldikten sonra Halk
Partisi içindeki bürokrat
grup güçlendi. Mevcut ör-
gütier kontrol altma alındı.
(Cemiyeüer Kanunu) ile ör-
gütfcnme hürri\eti hemen de
yok edildi. Basın şiddetli bir
baskı altuıa girdL Yasalarda
yapılan degişikliklerle. 1924
Anayasası'nın sağladığı nispi
özgürlükler dahi yok edildi.
Sollara karşı baskı arttınldı.
Soi dergiler kapatıldı.
1938'de Nâzım Hikmet.
önemsiz bir sebepten 28 yıl
hapse mahkûm edildL."
Evet, Mustafa Kemal ger-
çekten de yumuşak, sevimli
ve akıllı bir otoriteydi. Tür-
kiye'nin ileri görüşlü aydın-
lan, bazı konularda eleştir-
seler de genelde onu takdir
ettiler, ölümünde hepimiz
ağladık. Mustafa Kemal'e
karşı en sert çıkışlan yapan-
lar da sonradan ona hak ver-
diler. Halide Edip, annem
Sabiha Sertel'e. "Sabiha,
Mustafa Kemal hakhymış"
dediği vakit ben oradaydım.
Halide Edip. uzun yıllar
yurtdışmda. birtip sürgünde
kaldıktan sonra. annemle ilk
kez karşılaşıyor ve daha
'Merhaba' demeden bu söz-
leri söylüyordu.
PENCERE
SHOWPASHOVVPA BİR SHOVV TV KURULUŞUDUR.
(0212) 275 55 55
HetasS e r v ı s
G u v e n c e s ı
TÜRKİYE İŞ BANKASI
T ü k e t i c ı K r e d ı s
- TURKCELL
532
^ 0532 Kesintısiz
A iletişim kaynağı
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
HAMDl
TÜRKOĞLU
Siyasal İftar?..
Bir dost dedi ki:
- Aydınlar Islamı bilmiyorlar, dincinin karşısın-
da laikliği savunacak kişinin Müslümanlığı iyice
bilmesi gerekir; yoksa yetersiz kalır.
Doğru mu?..
1990'dan önce bütün dünyayı Marksizm dalga-
ları sararken buna benzer görüşler ortaya atılmış-
tı. Marks'ı daha iyi bilen daha hızlı sosyalist ge-
çiniyordu. Peki, "bilmek" ediminin ölçüsü neydi?..
Marks üzerine uzmanlaşmış kişiye 'Marksolog';
Marks'ın dünya görüşünü benimsemiş olana da
'Marksist' deniyordu. Ikisi arasındaki ayrım önem-
lidir; çünkü bir Marksolog sosyalist olmayabilir.
İslamı "bilmek" ya da bu konuda uzmanlaş-
makla "inanmak" da birbirinden ayrıdır. Ancak bi-
risine "Sen Islamı biliyormusun" diye sormak, ca-
hillerin marifetidir. Yalnız islam değil; Musevilik, Hı-
ristiyanlık, Budizm, vb. nasıl bilinecek?.. Yüzyıl-
lartn ötesinden gelip zaman ve uzam içinde de-
ğişime uğrayarak çeşitli mezhep ve tarikatlara ay-
rılmış bir dini "bilmek" tek kişinin harcı değildir.
Ramazan ayındayız, oruç tutmak yaygın, Isla-
mı bildiğini ileri süren birine soralım:
"Şii mezhebinde, sigara içen niyetlinin orucu
bozulurmu, bozulmaz mı?"
•
Islamda "oruç tutmak ibadettendir", nice 'Ha-
dis 'e göre "Allah kendisi için istek ve hırslarından
vazgeçene 'Sen benim yanımda meleklerimden
biri gibisin' der." Kolay mı oruç tutmak?.. Her tür-
lü "hırs, entrika, kötülük, üçkâğıt, suiniyet, hile,
yalan, dolan "dan uzak duracaksın. İftar vesahu-
run da oruç tutmanın kapsamında kurallan kon-
muştur.
Peki, ramazanda "siyasal iftar" oruçla bağda-
şır mı?..
Siyasal iftarda kimi politikacılar, bir araya top-
lanıp hasım saydıklarına karşı fitne fücurluk yapı-
yorlar. Oysa "Oruç Allah'ın düşmanına (şeytana)
hâkim olmak için bir vasıtadır. Insan istek ve hırs-
lan, yenilip içildiği vakit kuvvetlenir." Suyla veya
hurmayla değil, orucunu politikayla açan zama-
ne açıkgözlerinin Müslümanlığında oruç ibadet-
ten uzaklaşıyor; iftar, politika kulisinde aşna fiş-
neye dönüşüyor.
Islama göre "siyasal iftar"\n anlamı ne?..
Siyasal iftar "bid'af'tir.
•
21 'inci Yüzyıla 3 kala, Türkiye'de geçerli dinsel
öğretim "Islamı bilmek" üzerine değildir. "Bil-
mek", akıl ve bilim işidir; imam eğitimi ise şu ilke-
ye dayanıyor:
"Hakikate giden yol, akılyolu değil şen'at yolu-
dur."
Refah iktidarı bu öğretim üzerine yükseldi; dev-
let eliyle laik cumhuriyete karşıt ve düşman genç
kuşaklar yetiştirildi.
Ve yetiştiriiiyor...
Bugün Türkiye'de yaklaşık 170 bin Kuran ve ha-
fız kursu var, imam-hatip okullarının sayısı teknik
okulları aştı. İmam okullarında yaklaşık yarım mil-
yon öğrenci okuyor. Bunların 100 bini kız öğren-
cidir. Kızlar imam olamayacaklanna göre amaç
bellidir. Cami sayısı 70 bini çoktan aştı, 72 bine
yaklaşıyor; Türkiye'deki ilk, orta, lise düzeyinde
milli eğitim okullarının sayısı 68 bin!.. Beş saatte
bir cami, on günde bir okul açılıyor. Camiler çev-
relerindeki dükkânlarla birlikte ticaret merkezine
dönüştürüldü; siyasal parti şubeleri gibi çalışıyor-
lar.
•
Türkiye'de içtenlikli Müslümanlan büyük birteh-
likebekliyor...
Ülkede bu gidişle yobaz diktası kurulacak!..
ANMA
(1952-....)
Severek. inanarak, omuz omuza
sürdürdüğûmüz meslek mücadelemizde ani
aynlışı ile aramızda olmayan
ERKİN BALABAN
ölüm yıldönümü olan 5 Şubat 1997 günü
saat 12.00'de Selimpaşa'daki mezan
başında anılacaktır.
İSTANBULSERBEST
MUHASEBECİ MALİ
MÜŞAVİRLER ODASI
Not: Saat 11.00'de Mahmutbey TEM girişinde
toplanılarak mezanna hareket edilecektir.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
SERVERTANİLLİ
İSLAM ÇAĞIMIZA
YANITVEREBİLİRMİ?
Server Tanilli
İşlâm
çağımıza
yanıt
verebilir mi?
350.000 TL (KDV dahıl)