22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SKYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT1997SALI HABERLER Dligil evinde îtade verecek • V\ KARA (A A) - Yazdığı br kıtapçıkta. "Yobaz.. din bczirgânı.. Din scnürücüsü" nitelemeleriyle R'ye \e Başbakan Nccmettin Erbakan'ın kişilik hddanna hakaret ettıği ge-ekçesiyle hakkında l yıla kadar hapis cezası istemıyle da.B açılan yazar Turhan Diligiİ'in ifadesi. raıatsızlığı nedenıyle bugün evnde alınacak. Söz konusu ohyda, Dilligi! ıçin l milyar lin tazminat davası ıle 3 ayJan l >ıla kadar hapsını taep eden ıki ayn dava açlmıştı. Orgeneral Eşref Bitlis anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Birosu)-17Şubatl993'te kujkulu bir uçak kazası soiucu ölen dönemin Jandarma Genel Komutanı Oıgeneral Eşref Bitlis, İPnin dün Harb-îş Salonu'nda düzenlediği bir törenle anıldı. Törenin .açıltşında Atatürk. silah arkadaşlan, Bitlis ve işçi sınıfı şehitleri için 1 dakıkalık saygı duruşu yapıldı. Bitlis'in oğluTank Bitlis, olayın aydınlatılamamasının Türkiye için kara leke olduğunu söyledı. İP Genel Başkanı Dogu Perinçek, Bitlis'i anmanın emperyalizme karşı direnme hattı oluşturmak olduğunu belırttı. Tanker yangını TBMM'de • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP'li Hüsamettin Özkan ve Hikmet Uluğbay ile bazı milletvekilleri, Tuzla'daki tanker yangını konusunda Meclis araştırması açılması için TBMM Başkanlığı'na başvurdular. DSP milletvekillerinın TBMM Başkanlığı'na verdiği araştırma önergesinde, Tuzla'daki yangının denız yangınlanyla mücadele ve hastanelerde yanık tedavisindeki yetersizlikleri ortaya koyduğu, aynı zamanda kamuya ait işlerde politik kayırmacılığın nerelere tırmandığının da sergilenmesini sağladığı vurgulandı. Korumalara sopuşturma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Susurluk kazası sonrası ortaya çıkan iddialan soruşturan tstanbul DGM Başsavcılığı'nın hakkında gıyabi tutuklama karan verdiği eski Özel Harekât Dairesı Başkanvekili Ibrahim Şahin'in korumalanyla ilgili olarak emniyet tarafından soruşturma açıldığı bildirildi. Yetkililer, bütün aramalara karşın bulunamayan ve son olarak Ankara'da gazetecilerce görüntülenen Şahin'in resmi koruma polısleri hakkında soruşturma açıldığını belirttiler. Çiller'e uyarı • AIVKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'in son günlerde dılinden düşürmediği "transformasyon (değişim)" sözcüğüne parti yönetimince sansür konuldu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Necmettın Cevheri, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın damgasını vurduğu sözcüğün kullanılmaması yönünde Çiller'i uyardı. Eski Adalet Bakanlığı / Tetkik Yargıcı ^ Yılmaz'ın araştırması Adalete değü. = -_>• ^--. -- - r- <„ ... - . . . . . . . V / ^ suahlaragıiven varSİIatilanmaya SOn Eski Adalet Bakanhğı Tetkik Yargıcı Ali Yılmaz, silahlanma furyasına son verilmesi için MKEK'in silah satışına son vermesini, silah satın almak isteyenlerin "sinir testi"nden geçirilmelerini, silah bulundurulması yasak yerlerin genişletilmesini, izinsiz silah taşıma suçuna daha caydıncı cezalar getirilmesini önerdi. ' görüşünü dile getirdi. Araştırma-EVİN GÖKTAŞ AJNKARA- Eski Adalet Bakanlığı Tet- kik Yargıcı Ali Yılmaz, "Silahsızlanmada EşMik" adlı araştırmasında, adalet ve po- lise gûven azaldıkça silahlanmada artış ol- duğuna dikkat çekti. Silahın yatınm aracı halıne geldiğıne işaret ederek Makina ve K.ımya Endüstnsi Kurumu'nun (MKEK.) silah satışına son vermesini öneren Yılmaz, izinsiz silah taşıma suçuna daha caydıncı cezalar getirilmesini istedi. Yılmaz, Olağa- nüstü Hal Bölgesi'nde silah edinebilmek için "sabıkasızlık kaydı*" aranmadığını be- lırttı. Silahlanmaya ilışkın araştırmasıyla, L- mut Vakfı'nca düzenlenen yanşmada ödül kazanan Y'ılmaz, "Niçin silahlanryoruz" so- rusuna yanıt verirken "Güvenlik güçleri \a- şilerin canuu, malnu, namusunu korumada zafrvet gösteriyor ve kişiler kendilerini ko- ruma görevini üsüeamek istiyorlar. Poliseve adalete güven azaldıkça silahlanmada artış başhyorr sında ağırlıklı olarak "silahlanmada değil. sUahstdanmada eşitlik sağlanması" gerek- tiğini vurgulayan Yılmaz, cezalann caydı- ncı olmayışı, satın alma-devir işlemlerinin kolaylığı, silahın zaman içinde ıyi prim yapması ve Içişleri Bakanlığı'nın ruhsat vermedeki takdiryetkisini geniş kullanma- sının silahlanmayı özendiricı koşullar ya- rattığını vurguladı. 'Yatınm aracı oldu' Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yargıç ve savcılık yapan Yılmaz, araştırmasında, Olağanüstü Hal Bölgesi'nde silah edinebil- mek için "sabıkasızlık kaydı" aranmadığı- na dikkat çekti. Yılmaz, bu konuda şu bil- gileri verdi: "Bölgede silah ruhsaO verüecekler için sabıkasızlık, kamu hizmetlerinden men edilmeme, uyuşturucu maddelerin imali, ihracı ve ıthatinden ceza almamak gibi ko- şullar aranmamaktadır. Örneğin. adam öl- Adalete gÜVenSİZİİk "Silahsızlanmada Eşitlik" konulu araştırmasıyla ödül alan Yılmaz, "Güvenlik güçleri, kişilerin canını, malını, namusunu korumada zafiyet gösteriyor ve kişiler kendilerini koruma görevini üstlenmek istiyorlar. Polise ve adalete güven azaldıkça silahlanmada artış başlıyor" görüşünü dile getirdi. dürmekten hükûm giymiş, ırza geçme, gasp, uyuşturucu, kaçakçuik vebenzeri suç- ları işleyen bir kişL, OHAL'de menşeine ba- kılmaksızm silah taşıyabilecek veya bulun- durdbilecektir." 'Silah prim yapıyor' Ali Yılmaz, devlete güveni azalan yurt- taşın silah edinerek güven kazandığını be- lirtirken, silahlanma furyasının önüne ge- çilmesi için şu önerilerde bulundu: - Ruhsatiar, gereksiz olanlardan başlana- rak iptai edilmeli ve silahlar toplanmah. - Av tüfeği sahiplik belgesi ve av tezke- resine sınır getirilmeli. Görevlen nedeniy- le silah ruhsatı edinenler azaltılmah. Av ruhsatı çıkartılarak av tüfegi edinmek da- ha kolay. Av yapmak gayesiyle av tüfeği sa- hiplik belgesi ve a\ tezkeresi çok daha ko- laşlaştınlmıştır. Öyle av tüfeği var ki piyasada, Kalaşni- kof'tan daha etkili. Yine yüzlerce milyon liranın üstünde ederi olan pompalı av tüfek- leri ve otomatik tüfekler var. Çoğu kişinin de avcılıkla ilgisi yok. - Birçok meslek gnıbuna gereksiz yere si- lah edinme hakkı verilmiş. Millervekili, hâ- kim, savcının bile silah edinmesine gerek yok. Daha süa bir koruma sistemi kurula- rak bu kişilere yönelik tehliketer bertaraf edilmeli. - Silah ruhsatı çıkarmak zorlaştınlmalı. Silah talep edenlerden erkeklerde askerlik koşulu aranmah. bayanlar için ise belli bir süre kurs zorunluluğu düşünülmeli. Silah rant ve gelir getinci araç olmamalı. -Tophımsal banş sağlanmau, hukuk dev- leti tüm kunun ve kuraUanyla işletümeK. tnsanlar birbirinden korkmamah. Güven- lik güçleri yurttaşlara adil davranmak. Ada- let hızb işlemelL - 'Türk insanı silah sever\ 'at-avrat-si- lah\ 'silah namustur' gibi parlak sözler- den vazgeçilmelı "Türkler savaşçıdır, çok iyi silah kuüanır, dünyayı titretir' gibi böbürlenmelerden \azgeçilmeli. Âçfak grevleri yayıbyorİZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) - Cezae\ lerinde açlık grevlen yayılıyor. Baskılan protesto ama- cıyla Uşak E Tipi Cezaevi'nde 19 kadın tutuklu ve hükümlünün dö- nüşümlü süresiz açlık grevi 28. gü- nüne girerken Nazillı E Tipi Ceza- evi'nde de 64 tutuklu ve hükümlü de açlık grevine başladı. IHD tzmir Şube Başkanı Avukat Ercan Demir de Buca Cezaevi'nde havanın ger- gin olduğunu belirterek 67 günlük ölüm orucu eylemine katılan tutuk- luların tedavi edilmeyerek ölüme terk edildiğıni öne sürdü. Nazilli ve L'şak Cezaevi'nde tu- tuklu ve hükümlülerin görevlilerce tehdit edıldiklerini öne süren TAYD-DER Cezaevi Komisyonu Başkanı Avukat Kemal Bilgic. Uşak Cezaevi'nde baskılan protesto ama- cıyla PKK davasından yargılanan 19 kadın tutuklu ve hükümlünün dönüşümlü olarakbaşlattıklan süre- siz açlık grevinin 28. gününü dol- durduğunu bejirtti. Bilgiç, Nazilli E Tipi Cezaevi'nde yönetimin PKK davasından yargılanan tutuklu ve hükümlülerin, "itirafçıhğa" zorlan- dığını, bu uygulamayı protesto ama- cıyla 67 tutuklu ve hükümlünün dö- nüşümlü olarak süresiz açlık grevi- ne başladıklannı söyledi. Nazilli E Tipi Cezaevi'nde, tu- tuklu ve hükümlülerle görüşen TAYD-DER Cezaevi Komisyonu Avukat Başkanı Kemal Bilgiç, tu- tuklu ve hükümlülerin can güven- liklennden kaygılı olduğunu belirt- ti. Bilgiç şunlan söyledi: Kanar, demokrasi ve özgürlükçü laiklikten >ana olduklannı belirterek "Şeriatçı ve laik kutuplaşmasına karşıyız. tnsanlar, şeriatçı da olsalar, laik de olsalar düşüncelerini özgürce açıklamahlar. Bizler, ancak demokrasi Ue sonınlann üstesinden gelebiliri/"" dedi. IHD Başkanı Kanar, geçen ay Istanbul'da ihlal rekoru kınldığını söyledi Ocakta 11 kişi kayboldutstanbul Haber Servisi - lnsan Haklan Derneği (İHD) Istanbul Şube Başkanı Av. Ercan Kanar. ocak ayında lstanbul'da 331 kişinin gözaltına alındığını. 100 kişinin işkence gördüğünü, 51 kişinin tutuklandığını ve 11 kişinin de kayıp olduğunu belirtti. tHD Istanbul Şubesi Başkanı Kanar. 1997 ocak ayında 'ihfcd patlaması' yaşandığını ifade etti. Kanar. demokrasi ve özgürlükçü laiklikten yana oldukJannı belirterek "Şeriatçı ve laik kutuplaşmasına karşıyız. tnsanlar, şeriatçı da okalar, laik de olsalar düşüncelerini özgürce açıklamahlar. Bizler. ancak demokrasi ile sorunlarm üstesinden gelebiliriz" dedi. Ocak 1997 raporuna göre 244'ü erkek, 86'sı kadın ve l'i çocuk 331 kişı gözaltına alındı. 14'ü kadın 51 kişi tutuklandı. Yaklaşık 100 kişi işkence gördü. Işkenceyle ilgili tHD'ye 5 kişi başvurdu. Bir kişi tedavisi yapılmadığı için cezaevinde hayatını kaybetti. Bir kışı silahlı çatışmada öldürüldü. 11 kişi için kayıp başvurusu yapıldı, dördünün akıbeti bilinemezken bir kişinin de öldüğü bildirildi. 7 binaya bombalı ve molotofkokteylli saldın yapıldı, 3 bomba patlamadan bulundu. Cezaevlennde meydana gelen olaylarda 7 kişi yaralandı. Silahlı çatışma sonucu da 5 kişinin yaralandığı açıklandı. Şiddete maruz kalan 4 kadın yaşamını kaybetti. Jandarmanın saldmsı sonucu 25 kişi yaralandı. Güvenlik güçlerine yönelik 2 saldın gerçekleştirildı. ÎHD'nin ocak ayı raporunda 24 gazetecinin gözaltına alındığı, 7 gazetecinin de işkence gördüğü belirtilerek 7 gazete ve derginin toplatıldığı, DGM tarafından yayın organlanna 105 gün kapatma cezası verildiği. düşünceye 3 yıl 6 ay hapıs cezası ile 1 milyar 650 milyon lira para cezası kesildiği. RTÜK tarafından 4 kapatma ve 6 uyan cezası verildiği kaydedildi. DüZYAZI/ORHAN BİRGİT "Nazilli E Tipi Cezae\ i'nde bulu- nan PKK davalanndan >argılanan tutuklu \e hükümlülerle \aptığım görüşmede, İzmir DGM'de tutuk- lananOrhan Yıldırım'ın.gardiyan- lar taranndan dövüldüğünü öğren- dim. Görüştüğüm tutuklular ceza- evi yönetiminin kendilerini itirafçı- lığa ve ajanhğa zorladıklannı söyle- diler. Ziyarederde aiklere kapıdan girişte bü>ük zortuklar çıka- nldığını saptadık. 1 utukiular. hak gasplannın hat saflıaya u- laşüğuu. sürekli görevlüer ta- rafından ölümle tehdit edil- dikk'rini söyledikr." Bilgiç, Uşak Cezaevi'nde bulunan kadın tutuklularla da görüştüğünü siyasi davalar- dan tutuklu ve hükümlülenn kötü koşullar altında yaşamla- nnı sürdüklerini saptandığını belirterek "Saldınlan protes- to amacıyla PKK \e PRK/Rız- gari davasından yargılanan 19 tutuklu ve hükümlünün baş- lattıklan 3'er günlük dönü- şümlü süresiz açlık gre> inin bugün 28. gününü doldurma- sına karşın baskdar hâlâsürü- yor. Sorunun çözümlenerek eylemin sona ermesi için TAYD-DER olarak girişünle- rimla sürdürü\oruz" dedi. İHD tzmır Şube Başkanı Ercan Demir, 12 kışmin ölü- müyle sonuçlanan 67 günlük ölüm orucu eylemine katılan tutuklulann, tüm uğraşlanna karşın bugüne dek tedavıleri- nin yapılmadığını belirtti. Ölüm orucu eyleminin sonuç- lanması aşamasında Sağiık Bakanlığı düzeyınde her tür- lü tedavi koşullannın sağlana- cağı sözünü anımsatan Demir. "Buca Cezaevi'nde bu söz bu- güne dek yerine getirilmedi. Oiüm orucu eyleminin son bulmasının üzerinden 6 ay geçmesine ve Buca Ceza- evi'nde eyleme kaülan tutuk- lulardan dördünün sağlık du- nımunun ağır olmasına rağ- men gerekli tedavi yapılma- nnştr"dedı. Toplumun bir bunalım geçirdiği apa- çık... Bunalıma yol açan uygulamala- nn sahipleri bile bu gerçeğin öylesine farkındalar ki, örneğin Devlet Bakanı Abdullah Gül, İKtidariannı bir uçağa benzettıkten sonra, "Türblansagirdik" diyor. Uçağın hava boşluğuna girmesi, kuşkusuz her an düşebiür tehlikesini de çağrıştırdığı için, sarstntıdan pilot- la birlikte yolculann nasıl kurtulacağı konusunda her kafadan bir ses çıkma- sı kadar doğal bir şey yok. Kimıleri, çözüm ararken "ne paha- sına olursa olsun, sağda ve soldaki partilerin hemen birieşmesini" ısrarla istemekle kalmıyorlar; bu isteklere karşı çıkanları da kendi güç alanları- nın dışına çıkarmak için tüm etkinlik- lertni kullanıyorlar. Ankara, pazar günü son yillann en önemli parti mitinglerinden bırisine ta- nık oldu. 25 bin insan, başkentin en büyük alanlanndan bırisinde DSP'nın düzenlediği "Gerçek demokrasi için inançlara saygılı laıklik mitingi" adı al- tındaki bu toplantıda, Erbakan'ın Iran'a gösterdiği yakınlığı eleştıren Ecevit'in sözlenni "Mollalar iran'a" karşıtı ile kestı ve hemen arkasından Iyi Niyet Yetmiyor... "Çiller Yüce Divan'a" sözleriyte, bu- gün pariamentoda yapılacak TEDAŞ ve TOFAŞ oylamalannda, bu soruştur- malann açılması için verilen önetgeJer- de ımzalan olup da beyaz cy kullana- cak 'milli görüşçü'tere halkın sesini duyurmak istediler. Siyasal yaşamında bu tür toplantı- ların düzenlenmesi yolunda hayli de- neyim sahibi bir kimse olarak söyle- meliyim. Kitle iletişim araçlannın, yani televizyonların, radyolann ve gazete- lerin halkın duygulannı kolaylıkla bo- şaltabıldiği günümüzde çok kalabalık yığınlan toplayabilmek, öyle kolay bir becerı olmaktan çıkmıştır. Böyleoldu- ğu için de partiler, iktidar değişiklikle- ri ile ilgili genel seçimler dışında kolay kolay açık hava toplantılan düzenle- mek istememekte, geçen yazımda da belirrtığim gibi, çoğu kez küçük park- ları ya da merdivenleri dolduracak sa- yıda yurttaşla yetinmek zorunda kal- maktadırlar. Önceki günkü kadınlar yürüyüşün- de on bin dolayındaki çağdaş kadının omuz omuza başkent sokaklanndan geçmesi, bu nedenle görkemli haber konusu idi. Ama ya ondan bir gün sonraki DSP mttingine karşı, televizyonlanmızın ve bazı 'öüyü/c'gazetelerimizin gösterdi- ği hasis değerlendimne? Bu değerlendirmenin nedeni, bu ya- zının ilk paragraflannda belirttiğim ge- rekçede yatıyor. Kimileri, REFAHYOL iktidanndan kurtulmanın yöntemini, aklı başındaki milletvekillerinin TBMM'de verilecek gensorular için ne olursa olsun, oyla- malarda 'kırmızı oy' kullanmalannda görüyoriar. Tabii, düşürülecek hükü- metten sonra çözüm yolunu da gös- terip, kimlerin nasıl bir hükümette bir arada olacaklannı açıklamalannı isti- yorlar. Kimileri ise DSP ile CHP milletvekil- lerinin bir blok olarak bir araya geldik- lerini açıklamalannı, bu çözüm yolu için bir önemli koşul olarak ısrarla öne sürüyorlar. Sanırım, bayram öncesi bu konuda 'Milliyet' yöneticileri ile DSP Genel Başkanı Ecevit arasındaki söyleşilerin degerlendirilmesi, basınla ilişkilerini çok iyi kullanma becerisini gösteren CHP Genel Başkanı için bulunmaz bir ipucu oldu. Bazı gazetecilerin, DSP Genel Başkanı'nın iki parti arasındaki bütünleşmeye yeşil ışık yaktığı yolun- daki yorumları. Baykal'a ilaç gibi gel- miş olmalı ki Antalya ilçelerinde yap- tığı konuşmalarda, son seçimlerden ezik çıkmış yandaşlanna "CHP çat;s; altında birieşme" müjdesini verdiğini yerel gazetelerde okudum. Aklı başında kimi CHP'liler için, ak- lı başında tüm yurttaşlar gibi yaşam- sal önem taşıyanın, bir ucu şeriata, öbür ucu Yüce Divan kapısının kapan- masına dayanan dengeyi bozacak kestirme ve akılcı yolun, pariamento- daki tüm sağduyu sahibi oy sahipleri- nın birieşmesi olduğunu görmemek, Türkiye'ye acaba ne kazandıracaktır? Türkiye bu bunalımlı günlere boşu- nagelmedi ki... Bakınız olaylı Sincan'a.. Başkentin bu varoş beldesinde 26 Mart 1989'da belediye başkanlığı koltuğunda Refan Partili değil, SHP'li bir yurttaş oturu- yordu. Tıpkı A/f/ndağ'da, hatta Anka- ra St/yü/rşerj/r'deolduğu gibi. Izmir'de Büyükşehir'de de. Istanbul'un Büyük- şehir, Beyoğlu ve birçok beldesinde de... Biraz rakamlan anımsayalım: Mart 1989 seçimlerinde Sincan'da Refah Partisi oylan 2.051'di. SHP'yi iktidaryapan seçmen sayısı ise 9.576. Humeyni yanlısı toplantılar düzenle- yen Bekir Yıldız'ın seçildiği 27 Mart 1994'te Refah'a oy veren Sincanlıla- nn sayısı 18.162 olmuştur. SHP'li seç- men 10.339'da kalmıştır. Taksim Alanı'nın bağlı olduğu Be- yoğlu'nöa 1989 belediye seçimınde SHP'nin 27.847, Refah'ın 21.708 oyu vardı. Taksim Alanı'na camı önerisinın sa- hibi Nusret Bayraktar, 1994 Mar- tı'nda 36.951 oyaldı. Cumhuriyetçilerin önce belediyeler- deki iktidarlannı alıp, sonra da genel idareyi teslim edenlerın hangi becerı- si, solda adres olmaları ıçin referans sayılıyor ki? Bazı kalem erbabı, önce Tansu Çil- ler'i DYP'nın başına indırmiş olmanın hesabını kendi vicdanlarında vermeli, sonra sola yörünge çizmelıdır. GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Ben mi Farkında Değilim? 52 demokratik kitle örgütünün destek verdiği 'Şeriata Hayır Yürüyüşü' cumartesı günü Anka- ra'da yapıldı. Bütün demokrat, laik, cumhuriyetçi insanımızı sevindiren bu uygarca eyleme karşı ilk olumsuz tepki kimden geldi dersiniz? ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'dan. Yılmaz şöyle dedi: - Laik-antılaik çatışmasına neden olmamak için, 'Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü'ne destek verme- yeceğiz. Ne demektir bu? "Şeriatçılarla şeriatı istemeyenlerin çatışmasına neden olmamak için..." demektir. Ya ne olacaktı? Kadınlanmızın başı çektiği 52 demokratik kitle örgütünün temsitcileri ve onları destekleyen yurttaşlanmız şeriata çağn çıkarmak için mi yürüyüşe geçeceklerdi? Demek ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz şe- riat isteyenlerle istemeyenleri bir tutuyor, bunlann arasında bir yeğleme yapmtyor, dahası, şeriat is- teyenleri ayaklandırmaktan korkuyor. Üzüntümden kahroldum. '; -• Şeriat isteyenlere bu ne saygı! Yoksa şeriat geldi de ben mi farkında değilim? O gün Başbakan Necmettin Erbakan'ın da cu- ma namazlarını kıldığı RP Genel Merkezı'nin bah- çesindeki caminin imamı vaazında, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın her ay belırlediği ortak metnin dışı- na çıkarak diyor ki: - Şenaf düşmanlığı nereden geliyor? Işte cami- ler. Güçleri yetiyorsa gelsin çıkarsınlar. Dahası var... Bu ımam şöyle sürdürüyor sözünü: Şeriatçı-şeriatçt olmayan, laik-laik olmayan gibi birtakım sinsi sözlerin arkasına sığınarak dinsizlik yapıyorlar. Daha ne desin! Yoksa şeriat geldi de ben mi farkında değilim! Ankara'daki yürüyüşe katılan bir dostum, ertesı gün telefon ederek şöyle dedi: - Mesut Yılmaz, anlaşılan, Taksim Camisi'nin açı- lışını yapmak istiyor. Bununla da bitmiyor ki... Yürüyüş sonrasında bir demeç veren RP'li Asil- türk ne dedi, biliyor musunuz? - Türk milletinin yüzde doksan dokuzu Müslü- mandır; şimdi onlar da yürüyüşe geçse ne olur? Eyvah! Cumhuriyetimizin bunca yılı demek boşuna geç- miş. Demek halkımızın yüzde doksan dokuzu Müs- lüman olduğu için şeriata karşı gelinemezmiş. Yok- sa şeriat geldi de ben mi farkında değilim? Dahası var, istemezdim bunu. Şeriatçı teröristlere desteği ile bilinen Akit gaze- tesi 'Bir avuç kokananın düzenlediği, fahişelerin tezgâhladığı yürüyüş' diye niteliyor bu eylemciteri. Demek kadınlarımızın şeriatçıhğa karşı gelmeleri fahişelik oluyor. Eyvah! - ' -»*••»*>*' Hasan Celal Cüzel 6 Turgut Özal hayali ihracata göz yumdu' • Susurluk komisyonuna bilgi veren eski Başbakanlık Müsteşan Hasan Celal Güzel, katliam zanlısı ülkücü Abdullah Çatlı ile görüşen dönemin devlet bakanımn Ahmet Karaevli olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet lerinden haberi var. Bürosu)-TBMM Susurluk Özal'ın özel güvenlik ör- Araştırma Komisyonu'na gütü: Özal'ın başbakanlığı bilgı veren eski Başbakan- döneminde kesinlikle özel lık Müsteşan ve Yeniden bir istihbaratı yoktu. Tele- Doğuş Partisi Genel Baş- vizyonda kızı (Zeynep kanı Hasan Celal Güzel, 8 Ozal) ve eşi (Adnan Gün- Cumhurbaşkanı Turgut gör) ile ilgili bir konuda bu Özal'ın kara parayı ekono- ıddia ortaya atıldı. Ancak miye kazandımnak amacıy- doğru değil. Ben o iddiayı la hayali ihracata göz yum- kabul eftniyorum. Bu konu duğunu söyledi. Güzel, şöyledir: 1979'da rahmetli katliam zanlısı ülkücüAb- Adnan Kahveci'nin, Baş- duüah Çaüı'yla görüşen kı- bakanlık içinde ayn bir ıs- şinın dönemin Devlet Ba- tihbarat ve değerlendirme kanı Ahmet Karaevli oldu- dairesi kurulması için bir ğunu bildirdi. önerisi vardı. Sayın Özal da TBMM Susurluk K.o- buna sempati göstermiştı. misyonu, Hasan Celal Gü- Ancak başta ben, istihbarat zel ve uyuşturucu kaçakçı- birimlerimiz, bu öneriye sı Hüseyin Baybaşın ın karşı çıktık. Sayın Özal da avukatı olarak çağınian o zaman bundan vazgeçti. Nejdet Küçüktaşkıner'ın Hayaliihracat Hayali ih- bilgisine başvurdu. Hasan racat ekonomik suç değil- Celal Güzel'in komisyon dir. Adi bir suçtur. Hayali üyelerinin çeşitli sorulan- ihracat iddialannı, çete şek- na verdiği yanıtlar özetle linde algılamak yanlıştır. şöyle: Bunlar münferit olaylardır. Kara para aklama: Tur- Ama Özal'ın yakın çevre- gut Özal 1987'de karanlık sinden birçok kişi bu işe ışlere girmiş bazı kişileri bulaştı. kamuoyunu rahatsız etme- 12 Eylül darbesi: 12 Ey- yecek şekilde görevden al- lül darbesi sağ-sol çatışma- dı. Mustafa Taşar da bun- sından kaynaklanmadı. lardan bıriydı. Ama daha Sağ-sol çatışması, bir ze- sonra bu adamlar Özal'ın min olarak kullanıldı. Bazı bir numaralı adamı oldular. güçler bu zemini hazırladı. Bunlann arasında Ahmet Ama MİT 12 Eylül darbe- ICaraevlı de vardı. Çatlı ıle sinden hükümeti haberdar Isviçre'de görüşen da Ah- etmedi. met Karaevli'dir. Ahmet ASALA'ya karşı müca- Karae\ li, NurettinGüveni dele: ASALA'ya karşı mü- de iyi tanır. Özal, kara pa- cadelede MİT'çi Hiram rayı ekonomiye kazandır- Abas'ın önemli rolü oldu. mak için bir dönem hayali Abdullah Çatlı ve OralÇe- ihracatagöz yumdu. lik'ın kullanılıp kullanıl- Kontrgerilla iddialan: madığını bilmiyorum. Bel- İçışleri Müsteşan olduğum ki istihbarat amaçlı kulla- 1977'den. parlamentodan nılmış olabilir. ayrıldığım 1991'e kadar Komisyonun dinlediği olan süreçte birçok olaya avukat Nejdet Küçüktaşkı- tanık oldum. Devlet içinde ner ise Baybaşın'ın hiçbir kontrgerilla ya da gladıo ol- zaman avukatlığını yapma- duğu kanaatınde değilim. dığını ileri sürdü. Komıs- Devlet içinde, benimgörev yon Başkanı Mehmet EI- yaptığım dönemde. çete- katmış, Küçüktaşkıner'in leşme olduğu kanaatınde Başbaşın'ın avukatı olma- değılım. Ama mafyanın tek dığının aniaşıldığını ve başına yaşaması mümkün i 'nj2iıli'*dinlenildiğinısöy'' değil. Polisin mafyanın iş- ledi. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear