22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyefîntivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yaym Koordınatbrü: Hikmet Çetinkaya # Yazıışlerı Müdürlerı. Ibrahim Yüdız (Sorumlu), Dlnç Tayanç • Haber Merkezı Müdürû. Hakan Kara • Gorsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • İstıhbarat. CengizYüdının 9 Kultür Handan Şenköken #Spor Abdülkadir Yücetman • Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlo • Bügı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yaym Kuıulu. İlıao Sdçok(Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kortböke. HikmetÇrtinkaya. Şükmn Soner, Ergun Balcı,DinçTayanç. Ibrahim Vıldu, Orhan Bursalı, Musufa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay • Haber Müdüra Doğan Akın Atatürk BuKan No 125. Kaf4, BakanlUdar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 • lzmır Temsılcısı: SerdarKmk,H.ZıyaBlv 1352S 23Tel.4411220, Faks: 4419117*AdanaTemsılcısı ÇetinViğenoğlu. tnönüCd 119S No 1 Kat 1, Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15 Koordınatör Alunet korulsan # Muhasebe: Bülent Yener 0 tdare HüseyinGürer#lşletmc ÖnderÇefik«Bılgı-İşIem: Nail tnal w Bılgisayar Sistem Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür Gûlbin Erduran 9 Koordınatör Reha Işıtman O Genel Müdûr Yardımcısı: Mine Akdağ Tel 514 <T 53 - 51395 80-513S46O61.Faks 5138463 D ve Basaı. Yenı Gun Haber \jansi, Basın \e YaymcıUk A $ • ad 3ö 41 :ağaloğlu 34334 Uî PK 246 Istanbul Tel (0 212» 512 05 05 (20 hat» Faks (0 212)513 85 95 15ŞUBAT1997 îmsak: 5.26 Güneş: 6.52 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.16 Akşam: 17.45 Yatsı: 19.06 Sevgilüer Günü • Haber Merkezi - ANAP Genel Başkanı Mesut Yımaz. bundan sonraki Se-giliier Günü'nün banş orUmında geçmesini ısterken DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, "Bizim içimiz hergün sevgı dolu" dedi. tngiltere Başbakanı John Vüjor'a ıse sevgıliler günü nedeniyle bır kart hediye edıldı. Ozellikle Kanada'daki kutlamalarda kadınlar eşleri tarafından havuzaatıldı. K.aranfil ve yerlı güller ihraç edilınce Türkıye'deki sevgilüer karaborsadan tanesine 1 milyon lira verdıklen ithal güiîeri birbırlerine hediye ettüer. Efes antik kentine çatı • SELÇUK(AA)- Türkiye'nm önemli turizm merkezlennden Efes antık kenti ören yennde bulunan "Yamaç sarayevleri"ne. özel bir alaşımdan çatı yapılacağı bikhrildi Yapımına daha önce başlanan, ancak yanm kalan çatının yaklaşık ıki yıllık çalışmayla tamamlanacağını belırten Efes Kazı Heyeti Başkanı Doç.Dr. Stafen Karvviese, 300 mılyar lıralık proje masrafının, Avusturyalı sponsorlarca karşılanacağını kaydetti. in miizik festivali • HtROŞİMA(AA)- Atom bombasının üzerinde ilk olarak denendıği Japonya'nın Hiroşima kentinde. "dünyaya banş mesajı verilmesi" için, 1999'da büyük bir müzik festivali yapılması planlanıyor. "Hiroşima Dünya Müzık Festivali' olarak adlandınlan büyük organizasyon çerçevesinde, dünyanın dört bir yanından ünlü sanatçılar bır araya gelecek. Truva hazinesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanlığı, Rusya Federasyonu'nun uluslararası sözleşmeler doğrultusunda hareket ederek Truva hazinesini Türkiye'ye iade etmesini ıstedi. Kültür Bakanlığf ndan yapılan açılamada, teminat olarak eski SSCB topraklanna götürülen ve halen Rusya'da bulunan hazınenin ıadesi için Dışişleri Bakanlığı nezdınde diplomatik girişimlerin sürdüğü anımsatılarak. "Rusya Federasyonu'nun kültür varlıklannı savaş tazminatı olarak kabul etmeyeceğini ve Truva hazinesinin asıl sahibi Türkiye'ye geri verilmesıni kolaylaştıncı adımlan atacağını umuyoruz'" denildi. Biri İngiltere'deki kitaptan, diğeri başka tezden aynen aktanlan iki doktora tezi ortaya çıkarıldı Tezlerin yüzde 25H kopyaFtGEN ATALAY Lisansüstü tezlerin yaklaşık yüzde 25' inin orijinal ve bilimsel olmadığı belirtiliyor. Çok büyük oranda başka kaynaklardan ya- rarlanılarak yazılan bu tezlerle unvan sa- hibi olanlar, bilim ahlakına gölge düşürü- yor. Istanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde oluşturulan komisyonlarca 1984"ten bu yana yazılmış, sahiplerine dip- lomalar, unvanlarkazandırmış lisansüstü tez- leri uzun bir süredir inceleniyor. Toplam al- tı bin tezı incelemeye başlayan öğretim üyelen. daha önce 20 tezde "usubüz akta- run" yapıldığını belirlemiş, 12'si yüksek li- sans, biri doktora olmak üzere toplam 13 tezi iptal etmiş, unvanlan sahiplerinden ge- ri almışlardı. Halen soruşturması süren iki doktora te- zinin de büyük olasılıkla iptal edileceği be- lirtiliyor. Konulann uzmanı profesörlerce oluştu- rulan komisyonun yaptığı son incelemeler- • Yrd. Doç. Dr. Ateş Oktar, "Tezlerde bloklar halinde alıntılara rastlıyoruz. Bazılan başlangıçta bir referans veriyor, sonra onu da vermiyor" diyor. de ise iki doktora tezinde "çaünü" yapıl- dığı ortaya çıkanldı. Enstitü müdür yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ateş Oktar'ın verdiği bilgilere göre bun- lardan biri, lngiltere'de basılmış bir kitap- tan aynen çevrilip orijinal tez olarakjüri üye- lerine sunulmuş ve yıllar önce de kabul edilmiş. Jüri üyelerinden biri, tngiltere'ye yaptı- ğı bir gezi sırasında Londra'daki bir kü- tüphanede rastlantıyla bulduğu bir kitabm sayfalanm çevirirken, söz konusu tezin bu kitaptan kopya edildiğini fark etmiş ve bu tezin sahteliği böylece ortaya çıkanlmış. tkinci tezin de bir yüksek lisans tezinden aynen kopya edildiği belirlenmiş. Enstitü müdürü Prof. Dr. Ülkû Azrak, li- sansüstü öğrenimde kalıtenin yükseltilme- si için bazı önlemler alındığına dikkat çe- kerek, "Yeni uygulamalardan biri, dokto- ra aşamasına, biri girişte diğeri de yetertik sınavı öncesinde iki dil sınavı konulması ol- du. Yeteriik suıavı öncesinde kamu perso- neü için yapılan sınava giren doktora öğren- dlerinin 100 üzerinden 60, doçentlik sına- vına girecek olanlann ise 70 almalan gere- kryor"dedi. Sonışturmalar uzun sûrûyor Tezler hakkmda açılan soruşturmalann uzun sürmesinin sıkıntı yarattığını belirten Prof. Dr. Azrak, Sosyal Bilimler Enstitü- sü'nün lisansüstü tezleri incelemeye baş- lamasından sonrajüri üyelerinin ciddi eleş- tirilerle karşı karşıya kaldıklannı belirtti. Usülsüz aktanmlann ortaya çıkanlmasıy- la, bu tür tezlerin varhğının iyice anlaşıl- dığını vurgulayan Prof. Azrak, tez jürile- rinin artık daha kuşkucu davrandıklannı söyledi. tÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün ozellikle hukuk ve siyaset bilimi alanlan bir süre öncesıne kadar emniyet müdürlü- ğü çalışanlannın biranlamda 'işgati' altın- daydı. Ancak, bu durum, iki nedenden ötü- rü ortadan kalktı. Birincisi, emniyet müdürlüğü artık çah- şanlanna bu izni vermiyor. Ikincisi ise li- sanüstü öğrenimin daha ciddiye almması yüzünden bu iş çekiciliğini yitirdi. Yrd. Doç. Dr. Ateş Oktar, bugüne kadar incelenen yükseklisans tezlerinin, topla- ma genelleştirilmesi halinde yüzde 25 'in- de, yüksek oranda başka kaynaklardan ya- rarlanmanın söz konusu olduğunu belirte- rek şunlan söyledi: "Tezlerde bloklar halinde alıntılara rast- lıyonız. Bazüan başlangıçta bir referans veriyor, sonra onu da vermiyor. Lisansüstü öğrenimin dört yıUık lisans oğreniminden sonra başlaması gerekirken iki-üç yıllık li- sans oğreniminden sonra lisansüstü diplo- ma alnus olanlar \ ar." Nüldeer santralları Isveç kapaüyor, biz açıyoruz ÜMİTOTAN İZMİR - Isveç, elektriği- nin yansını karşılayan 12 nükleer santralı 2010 yılına kadar kapatma karan alır- ken, Türkiye'de nükleer sant- ral kuıma "hesaptan"na son verilmesi istendı. tlk ticari nükleer santralın çalıştınlmasının üzerinden lam 40 yıl geçri. Bu sürede radyoaktif aâklann güvenli ve ekonomik biçimde nasıl ko- runabileceği sorusuna yanıt bulunamadı. Nükleer yanlı- lanrun atıklann korunmasıy- la ilgili öneri ve yöntemlen- nin hiçbir geçerliliğı olmadı- ğı ortaya çıkarken, nükleer enerjinin öncülüğünü yapan ABD. Almanya ve Kanada gibi ülkelerde son 15 yıldır bu teknolojiye yatınm yapıl- mıyor. Kendı ülkelerinde nükleer santral yapamayan e-posta : tan (a vol. com. tr şirketlerin gözdesi geri kal- mış ülkeler ve Türkıye. Isveç, 1988 yılının eylül aymda re- aktörlerini sökmeye başhyor. Barsabaeck-1 reaktörünün sökümüyle başlayacak olan "nükleerden kurtubna" pla- nı 2010 yılında son bulacak ve Isveç nükleer santrallardan annmış olacak. tsveçlilerye- nilenebılır kaynaklar, çok az ölçüde doğal gaz. birleşik ısı ve güç üniteleriyle enerji so- runlannı nükleersiz ama te- miz biçimde çözmenin he- saplannı yapmışlar bıle. Greenpeace'in enerji kam- panyası sorumlusu Melda Keskin, nükleer enerjiyi yıl- larca denemiş ıleri bır ülke- nin santrallannı sökerken, Türkiye'de yaşanan "nükle- er sevda"nın altında enerji gereksiniminın dışında baş- ka gerekçeler aramak gerek- tiğini belirtiyor. Nükleer sant- rallann 40 yıl içinde dünya- mıza büyük boyutlu ekolojik tahribatlı yıkım, ekonomik başansızlık ve atıklanyla bir- kaç yüzbin yıllıkölümcül bir mirastan başka bır şey bırak- madığını vurgulayan Keskin, "Nükleerpolitikalardan vaz- geçmek vereddetmekTürk yetkflüerinsorumluluğudur" diyor. Silifke yöresindeki çevTe örgütlen başta olmak üzere tüm çevreciler bu yılki et- kinlik ve eylemlennde ön- celiğı nükleer enerjiye ayır- dılar. Nükleer santral kurul- ması planlanan Büyükece- li'de ilenşim bürosu açma ha- zırlıklannı sürdüren çevre- ciler, masraflann karşılan- ması için de bir kampanya başlattılar. Turizmde 'imaj kaybı' korkutuyor • TÜRSAB Başkanı Talha Çamaş: "Dünyanın her büyük kentinde şehir müzesi var, ama bizde hâlâ Istanbul müzesi tartışıhyor. Türkiye sadece bir güneş, kum ülkesi değil, aynı zamanda bir alışveriş ülkesi. Ama bu alanda ne yazık ki geri kaldık." tstanbul Haber Servisi - Türkiye Seyahat Acenta- lan Birliği (TÜRSAB) Baş- kanı Talha Çamaş, turizm sektörünün kamu yöneti- minden yeterli desteği gö- remediğıni belirterek "Son dönemdeüzerindeeroinşı- nngalanyla ve Sincan'da yaşananlarla anılan Türld- ye'nin imajı zedelenirse, bu- nu duzeltînek çok zaman 'Memura sendika taslağı imamlara hazırlanınış 9 A>fKARA (CumhuriyetBürosu)-Me- murlara "dernek statüsü"nde sendika öngören yasa taslağını kabul etmeyen Kamu Emekçileri Sendikalan Konfede- rasyonu (KESK) grev ve toplusözleşme hakkı tanınana kadar sürdürmeyi plan- ladığı eylem sürecine başladı. KESK Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Hasan Hayır, kamu çalışanlannı ifade et- meyen taslağın imamlar için hazırlan- mış olduğunu söyledi. Hayır, "Uluslararası Çalışma Orgû- tü'nün (ILO) denetüninden kurtulmaya çalışıyoriar. Biri çiğnemeden bu tasarrvı çıkaranıazlar" dedi. Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen "memurlara sözde sendika" olarak nıte- lendirilen taslağın Başbakanlığa sunul- masını, eksikliklerine karşm olumlu kar- şılarken KESK, yasanın bu şekliyle çık- maması için her türlü mücadeleyi vere- ceğini bildirdi. KESK MYK üyesi Ha- san Hayır, Cumhuriyet'e yaptığı açıkla- mada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Necati Çelik'in anayasada grev ve toplusözleşme hakkınm yasaklandığını söylemesinin ya eksik bilgiden ya da ka- muoyunu yanıltmaya çalışmaktan kay- naklandığını belirtti. Anayasada yasak ol- madığını ve uluslararası sözleşmelerlebu haklann güvence altma almdığını vurgu- layan Hayır, Çelik'in Hak-tş Genel Baş- kanı olduğu dönemde savunduğu hakla- n şimdi başkalanna havale ettiğinı söy- ledi. Taslağın getirdiği tek şeyin imam- lara örgütlenme hakkı olduğuna dikkat çeken Hayır. "İmamlar için hanrlanmış bir tasarı. Bildiğim kadarıyla 100 bin imam \zr. Imamlan da egitinı iskoluna dahil ederek, Memur-Sen'i güçlendir- mekistiyorlar" dedi. Taslağın insanı bo- yutunun da eksik olduğuna dikkat çe- ken Hayır, şöyle konuştu. "Taslak, ekonomik, sosyal ve siyasal hiçbir kazanım sağlamıyor. Martayından itibaren tasan geri alınıncaya kadar de- vam edecekolan e> lem ler planlandı. Hiz- met üretiminden gelen gücümüzü kul- lanmaya kadar varan evlemler. Kamu- Sen'i de ayıphyoruz. Buna destek verip, hangi yüzle kamu çalışanlannın önüne 'Biz sendikayız' diyeçıkacaklar." Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Re- sul Akav, dün düzenlediği basın toplan- tısında, grevli ve toplusözleşmeli sendi- kal haklarla birlikte siyaset hakkı da is- tediklerini, ancak anayasanın bu hakla- ra olanak tanımadığmı savunarak. önce- likle bu taslağın yasalaşmasını istedik- lerini bildirdi. Aİay, Başbakanlığa geç de olsa sunulmasını olumlu karşıladık- lannı belirttiği taslağın anayasada tanı- nan sendikal haklan bile kısıtladığını söyledi. Toplu görüşme sonunda imza- lanabilecek olan mutabakat metninin uy- gulanmasının Bakanlar Kurulu'nun ah- laki sorumluluğuna bırakıldığını kayde- den Akay, "Hukuk düzeninde hukuki sorumluluk ahlaki sorumluluktan öoce gelmelidir r dedi. ahrvemaliyetiyüksekohır" dedi. TÜRSAB Başkanı Talha Çamaş, dün birliğin Esen- tepe'deki merkezinde Tür- kiye'deki son gelişmelerin turizme etkisini degerlen- dirdi. Çamaş. Türkiye'nin son dönemlerde olumlu ve olumsuz gelişmeleri, başa- n ve kayıplan aynı anda yaşadığmı vurguladı. Ça- maş, turizm sektörünün dünya banşına ve istihda- ma katkılannı anlatarak "Türk turizminde önemli yapısal defişimler yaşam- yor. Türkicumhuriyetlerde ciddi yatırınılar var. Sivil havayoUaru okyanus ötesi- ne uçuyor, ulusal ha\ayolla- nyla rekabet edhorlar. Ama ne yazık ki kamu yöneti- mindenyeterli desteğigöre- mi>oruz' > dedi. Çamaş, dün- yanın her tarafmda devlet- lerin turizme sahip çıktık- lannı belirterek şunlan söy- ledi: "Dünyanın her büyük kentinde şehir müzesi var, ama bizdehâlâ Istanbul mü- zesi tartışıhyor. Türkiye sa- dece bir güneş, kum ülkesi değil,aynızamanda bir ahş- veriş ülkesi Ama bu alan- da ne yazık ki geri kaldık. Eğerturisteaa çektiren ha- vaalanlannı değiştirmez. trafik kazalannı önie>¥mez- sek ülkemk ciddi bir imaj ve tanram sorunuyla karşı kaı-şrya kalacak. Bk 1997 y> h hedeflerinin aşüacağına inanryonız ve bu yılki bek- lentimiz11 -115 miryontu- rist, 7.5 milvxır dolar da ge- lir. Fakat bu konuda kamu yönetimine önemli görev- ler düşüyor.'' Avustralya Arkadaşı için ülkeyi zehirleyecek Dış Haberler Servisi - Avustralya'nın en büyük bis- küvi üreticisi Amott, bir şan- tajcının bisküvileri zehirle- yeceği tehdîtleri üzerine sü- permarketlerde satışa sunu- lan bütün bisküvi paketlen- ni toplatmaya başladı. Şantajcının, 1993 yılında at yanşı bahisleri düzenleyen bir adamı ve kansını öldür- mek suçundan ömürboyu hapse mahkum edilen bir ar- kadaşını yakalayan polisle- rin yalan makinesine bağ- lanmasını kanıtlanmasını ta- lep ettiği bildirildi. Yeni Gü- ney Galler eyaleti polis yet- kilileri, tehdidin gerçekleş- mesini engellemek ve tüke- ticilenn saglığını güvence altına almak için ellerinden geleni yaptıklannı belirtti- ler. Polis, halka uyanık ve sağduyulu olmalan çağnsı yaptı. Bölgedeki hastaneler de olası zebirlenmelere karşı alarma geçirildi. 7^vün, biliyorsunuz ki (..yoksa ora- JLJ \\ olmadmız mı?) 'Dün>-a Sevgi- liler Günü' kutlandı. Aslı 'Aziz Va- lentin Günü' olan 14 Şubat' ın kutla- nış nedeni. muhterem peder Valen- tin'in aşka olan ilgı ve alakası nede- niyle başına gelenlerdir. Efendım, bu Valentin nam zat. yüreği yufka bir pa- pazefendi olup. evlenemeyen sevgi- lilere ziyadesiyle üzülürmüş. Sevgi- lilenn evlenmesini de Roma tmpara- toru Gotikus yasaklamış imiş. Ya- saklanan ıse, Romalı askerlerin ev- lenmeleri. Zira ki evlenen Romalı askerin aklı evde kalıp kendiru sava- şa veremediği için Imparator Gotikos, çareyi evlenmeleri yasaklamakta bul- muş. Aklı sevdiği kızda olan asker- lerle, asker yav r uklusuna yanıp tutu- şan kızlar çaresiz kalınca Aziz Valen- tin kollan sıvamış. Çıftleri gece ki- liseye çağınp nikâhlarını yapıver- miş. Buraya kadar iyi. Ama İmpara- tor Gotikos, bunu duyunca "Aşkol- sun Valentine'e, çocuklann gönlünü yapıveriyor" dememiş. emnne karşı gelenlere yaptığını yapmış, Aziz Va- lentin de aşkın sayısız kurbanlan ara- sındaki mümtaz yerini almış. Yani, de- memiz odur ki, 'aşk' dediğimiz fır- tınaya tutulmuş dümensiz gemiye binmek, başım derde sokmak sayılır. Çünkü mü? Âşık olamazsanız dertlenirsiniz... A 7îce insan görürsünüz ki, "Ah,ha- 1 V yatımda bir kerebile âşıkolama- dım" diye yanıp tutuşur. "Yapma kardaş, etme arkadaş, Allah'ın bir taühlikuluolmuşsunda aşk denen gir- daba rutulmamışsın. Sen ye ic. Rab- bine şükref dersiniz, oralı olmaz. MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Aşkla Başınız Derde Girince... Âşık olamadım da âşık olamadım di- ye inler dunır. Gençler hadi neyse ne. "Gençtir, zamanı \ardır, nasılsa bu derde müptela olacaktır, o zaman Hanyayı Kon\ r a'yıanlayacaknr'' der- siniz. Ama yaşını başını almış ka- dınlarla erkeklere ne demeli? "Ah,bu aşk denen güzelliği tadamadan ölüp gideceğiz'' diye tutturanlara ne yap- malı? Aşk dediğin şey çarşıda bu- lunmaz, pazarda satılmaz. Ismarlama- sı olmaz. hazınna konulmaz. Nere- de, ne zaman, nasıl olacak da o Eros, tombul çocuk okunu yayından fırla- tıp yalmzkalpleri vuracak? Ama ger- çekte de 'âşıkolamama bunalum' di- ye bir dert varmış. Ilacı falan da ol- madığı gibi derdin devası yok. 'Âşık otamadan' dolaşanlann içinde talıhin kör yaruna rastlayıp da aşkı bulanlar ne yapıyor? Ne yapacak, bu sefer de 'âşık ohna bunahmı'na giriyoT. Âşık olanlar bunalımı... şık olunca iş bitmiyor ki? Tersi- ne yeni başlıyor. Bir kere. bizim buralarda erkek âşık olunca bunu kı- zın bilmesi gerekmiyor. Oğlan ya- nıp tutuşuyor, ama kızın haberi bile yok. Zavallı çocuk deli dana hastalı- ğına tutulmuş, kızın evinin önünde ge- zip duruyor. yok kızcağız okula gi- diyorsa oralarda turluyor. Gece uy- ku tutmuyor, şiir yazmaya başhyor, biraya başhyor, yavaş yavaş dağıtıyor. Bu arada 'kızımız' ne yapıyor? Onun dünyadan haberi yok. evden okula. okuldan eve gidip geliyor. Şurada yangm dağlan sarmış, kızın bir şey- den haberi yok, gezip tozuyor. Bura- da işlerin kanştığı da oluyor. Oğlanm arkadaşlan devTeye girer- se kızı haberdar etme. oralı olmazsa biraz gözünü korkutma, olmazsa sal- la sırt edip kaçırma falan da aşkın icaplanndan.'Yahu böyle aşk mı ohır- muş?" falan demeyin. Türk geliyor aş- ka, Türkün aşkı başka. Bunu Ruslar için söylerler ama bize daha çok ya- kışıyor. Biz aşka geldik mi bizden korku- lur. Aşka gelir, silah atanz. Aşka ge- lir, mahalleyi ayağa kaldınnz. Aşka gelir, gazino kapatınz. Yani. biz bir kere aşka gelmeyelim. Biz aşka ge- lirsek kötü olur. Burada da öyle. Çocuk âşık oldu mu, kız artık evlenmeyi kabul ede- cek. Etmezse araya girmeler, 'Çocu- ğa yazık oluyor' demeler, 'Daha 'm- sini mi bulacaksın' yollu akıl veıme- ler hep bizde. Biz futbolcu Hakan'ı bile boyle evlendirmedik mi? (O da Tansu Abla'nm öbür işleri gibi.) Evlenenlerin bunaiımı... ~KJeyse. araya girenler gjriyor, çıkan- 1V lar çıkıyor, iş tatlıya bağlamyor. Sevgilüer evleniyor. Onlarermişmu- radma, biz çıkalım kerevete. Diyor- sunuz ama öyle olmuyor. Daha ilk günden aile ihtilaflan başhyor. Tutu- lacak ev kimin ailesine yakın ola- cak? Kızın annesi "Bizeyakın olsun, çocuklan olursa nasılsa ben bakaca- ğun" diyor. Oğlanın annesi "Öyle şey olmaz, baksanıza daha şimdiden oglumuzu bizden ayınyoriar*' diyor. Artık, kı- za takılacak takılardan, eve alınacak buzdolabının markasına kadar her şey bunalım nedeni olmuyor mu? Za- vallı oğlanla kız evlenip de rahata mı eriyorlar sanki? Ne gezer, kızcağız arada bir sinemaya gitmek istiyor, kocası ise arkadaşlanyla buluşmaya can atıyor. Kız televizyonda pembe diziyi seyretmek istiyor, oğlan kara- te filminin peşinde. Şu toprağı bol olsun Valentin pe- der, evlendirdiği askerlerle kızlann du- rumunubir kere olsun düşünmüş mü- dür? "Bunlan e\ lendirdik ya, acaba durumlan ne olmuştur? Ne>-aparlar, nasıl geçinirter?" demiş midir? San- mam. Yani biline ki, bu 'aşk' meselesi önemli bir derttir. Başınıza gelmiş- se bilirsıniz, gelmemişse, gelince an- larsınız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear