29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 ARAUK 1997 ÇARŞ 8 DIŞ HABERLER 1997 büyükpatronuzorladıŞİXASİDAMŞOCLU Dünya bu yıl ABD'nin başıru çektiği yenı dünya düzenıne ya da giobalizme ayak uydurmaya çalışır- ken. hedefe doğru tam gaz giden bir arabadan çok, askeri darbeden sonrademokrasiye geçmeye çalışan bir üike görünümü verdi. Yani ordu (Yani ÂBD) hâ- iâen büyûk güçtü. Toplumsal dengeler alfüst olmuş- tu. Herkes kendi gemisini kurtarmaya çalışıyor- du. Ama çıkar gaıpian da yavaş yavaş bir araya gel- meye başlamış, başlanndaki tartışmasız giice za- man zaman ıtiraz etmeyi, harta kafa tutmayı gö- ze alır olmuştu. 1997'nin tek patronu geçen yıllarda oJduğu gibi ABD oldu. Ekonomisini düze çıkaran, işsiziiği ve enf- lasyonu büyük ölçüdedüsüren ABD, önümüzdeki yıl ilk kez denk bütçeye hazırianıyor. Kamuoyu yokJa- malannda hâlâ yüzde 60 gibi bir desteğe sahip olan ABD Başkanı Bill Clinton, hakkındaki cinsel taciz ve partisine yasadışı yollardan kaynak sağJama gibi suçlamalara karşın oldukça rahat biryıl geçirdi. Clinton dışanda da gerektiğinde insan hakJan gi- bi zaman zaman öne çıkardığı değerlerden ödün ver- se de önemJi başanlar elde etti. Örneğin idamJarda ABD ile başabaş giden Çin iie yeni bir başlangıç yapn. Bunun karşılığı 50-60 mil- yar dolarlık Çin nüİdeer pazannın kapısım aralamak oidu. ABD, önümüzdeki dönemin Ortadoğusu olan Azerbaycan'dan akacak petrolün güvenli biçimde Batı'ya akması için de kollan sıvadı. Ancak bunun o kadarkolayolmayacağı görülüyor. ABD'nin Irak'ı cezalandırmak isterken karşısında Rusya, Fransa ve Çin gibi üç Birleşmiş MilletlerGüvenlik Konseyi da- imi üyesini bulması. hayati konularda artık eskisi gi- bi at oynatamayacağını gösterdi. Washington'un A^eri petrolünü sağlama alması için bölgedeki diğer sorunlan çözmesi, ya da uzun- ca birsüre için üstlerini örtmesı gerekiyor. Bu sorun- lann başında Ortadoğu banşı, Ege ve Kıbns sorun- lan geliyor. Uzun suredirhem Irak'ı hemde Iran'ı soyutlama- ya çalışan .ABD, bunu daha fazia sürdüremeyecegı- ni göriiyor. Iran'ın ılımlı Cumhurbaşkanı Hatemi'run sıcak çıkjşlan benüz ABD'yi yeten kadar etkiiemiş görünmüyor. Ancak Washington'un buçıkışı deger- lendirmeye aldığı muhakkak. ABD'nin gelişen İran- AB ve Iran-Rusya ılişkilerini de göz önüne aldıgı mu- hakkak. Son Bağdat-ABD çekişmesi Arap dünyasının ar- tık Irak halkına karşı güç kullanımına karşı olduğu- nu gösterdi. OrtadoguUaki yeni gelişmeler Rusya 'nın da soruna aktif müdahalesini oianaklı kıldı. ABD amk Ortadogu'da eskisi gibi rahatdeğil. Böl- gede eski huzurunu bulması için fsrai]-Arap banşı- nm sağlanması gerekJi. ABD bu konuda başaniı oi- madığmı Dışişleri Bakam MadeleineAlbrigbt'ın ağ- zından itıraf etti. Clinton yönetimi bu konudaki başansızlığinı öy- le görünüyor ki Israil ile Türkiye'yi bir ittifaka so- karak teJafi etmeye karar verdi. Üç üike ocak ayın- da bir "insani" ortak operasyonla bu işbirligini pe- kiştirecek. Ancak Türkiye'nin Ortadogu'dabanş sağ- lanmadan Israirie oluşturduğu bu "erken" işbirliği, yeni cepheleşmelerin yolunu açtı. Suriye ve tran da ha da yakınlaşırken, ortak düşmanlan Irak'a da ılıl mesajlar vermeye başladılar. Rusya da Suriye iie ge lenekselleşen dostluğunu sürdürürken, Iran'a yaptı- ği fîize teknolojisi transferi gibi yardımJarla satranç- ta yerini aldı. ABD'nin Ege ve Kıbns'ta taraflara son derece yu- muşakdavranması aidatmasın. Süpergüç bölgede öne- mi artan Türkiye'yi tatmin edecek birçözürn için ça- ba harcayacak büyük olasıJıkJa. Bu sorunJann üste- sinden gelirse Azeri petrolünün güvenliği de büyük ölçüde sağlanmış olacak. 1998'in sonundaki yazımızın ana konusu büyük olasıbkJa Avrupa para birliği olacak. Gerçi bunun için en büyük adım bu yıl atıldj, ama damgasını 1998'e vuracak. Hepinize iyi yıllardileğiyle... A ORTADOGUVRUPA AB ve NATO genişliyor ÖZGÜR ULÜSOV 1997 Avrupa tarihinde birdönüm nok- tası oldu. Soğuk Savaş'ın yapay sınırla- nnı hantadan kaldıranA\TupaBirügi, Tür- kıye'nin Avrupa evıne aitolmadığını ima ettiği Lüksernburg Zirvesi "nde eski Do- ğu Avnıpa ülkelerine kapılannı açtı. So- guk Savaş'tan sonra kendine yeni birkim- lik ve yeni düşmanlar tanımlamaya ça- lışan NATOda, eski sosyalistbloğun üç ül- kesini Ittıfak'a dahil etme karanna im- za attı. Reel sosyalizmin çökmesi, !5 üyeli AB'ye bir süredır kimlik kartını değiştirme zorunluluğunu dayatıyordu. 1993'te Kopenhag Zirvesi'nde, Birliğe girmek isteyen ülkeler için gereken si- yası ve ekonomık kriterler tanımlandı. Birlik. son kez I995"te. Finlandiya, îsveç veAvxısturya"yı içinealarak üye sa- yısını 12'den 15'eçıkarrnıştı. Bu üç ül- kenin sosyal, tarihsel. ekonomik ve kül- türel açıdan AB'ye yakın oluşu, geniş- leme sürecini "doğal" kılmıştı. Iş, orta vedoğu Avrupa ülkelerine gel- diğinde, bu sürecin sancıiı geçeceği en başından belliydi. Genişiemenin ekono- mık maiiyeti bir yana, altı üike için bi- çilmış AB elbisesinın de sayı otuza çık- madan gözden geçirilmesi gerekiyordu. Genişiemeden önce ortak tarım poli- tikası gözden geçirilmelı. Maastricht'te kabul edilen ortak para birlıği için adım- laratılmalıydı. Kararalma mekanizma- lannın kolaylaştınlması. oylama ve oy ağırlığı sistemlerinin değiştirilmesi için 1996 martında başlatılan hükümetlerara- sı konferans bekleneni veremedi. Hazi- ran 1997'de Amsterdam 'da toplanan AB üderleri. AB 'yi değişikliğe hazırlayacak kurumsal reformlar konusunda anlaş- maya varamamış. Birliğeüyeolmak için kapıda bekleyen adaylara olumJu sinyal- lergönderilememişti. Sonunda, genişle- me sürecinin kurumsal reformlan bera- berinde getirecegi görüşünde birleşen li- derler, Lüksemburg'da 12-13 aralıkta yaptıkJan zirvede, 1998 nisan ayından iti- baren 10 doğu Avrupa ülkesi ve Türki- ye'nin ıtirazlanna karşın Kıbns Rum Kesimi ile görüşmeleri başlatma karan aldj. ABKomisyonu'nuntemmuzayın- da hazırladıgı rapor dogrultusunda tam üyelik göriismelerinin önce Çek Cum- huriyeti, Estonya, Macaristan, Polonya ve Kıbns Rum kesimi ile başlatılması- na kararverüdi. Buigaristan, Letonya, Lit- vanya, Romanya ve Slovakya da ikinci halka ülkeler arasında yer aldı. Eski çamlar bardak oidu AB'nin genişleme sürecine paralel olarak NATO da, eski düşman Varşova Paktı'nın üç üyesini. Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'yı "yeni mütte- fik olarak" Ittifak 'a dahi etm'ekaran al- dı. 16 aralıkta Brüksel'de toplanan NA- TO dışişleri bakanJannın imzaladjğı pro- tokol çerçevesınde bu üç üike, Ittifak'ın kuruluşunun 50. yılının kutlanacağı 1999'da NATO'ya dahil olacak. Başlangiçta Rusya, kendi güvenligi- ni tehdit ettiği gerekçesiyle NATO'nun doğuya doğru genişlemesine sıcak bak- mıyordu. Rusya özeliikJe Baltık ülkele- nnin NATO'ya girmesine karşıydı. 27 mayısta Rusya ile anlaşma imza- lanması ve ABD'nin, genişiemenin Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan ile sınırlı kalması için ısran, Boris Yeltsin'in tavnnda yumuşamaya neden oldu. Avrupa 'daABD egemenliğini kjrmak içinyoğun çaba harcayan Fransa'ya rag- men Slovenya Ittifak'a dahil edilmedi. Bölgede yeni denge arayışlan Dianayine manşetlerdeydi Dış HaberierServisi-Galler Prensesi Di- ana'nın ani ölümü mılyonlarca insanj üz- dü. Lady Diana, 31 Ağustos 1997 günü Paris'te sevgilisi Dodi EJ-Fayed ile birlik- te paparazzılerden kaçtığı sırada meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitirdi. Ingiliz Kraliyet Aılesi' nin en popüler is- mi olan Lady Diana'nin ölümü, monarşi- nin geleceğinin yani sıra paparazzi tartış- masını da alevlendirdi. Diana-Dodi El Fa- yed çifrini takip eden 7 foto muhabiri, ka- zadan sonra gözaltına alınarak hakJannda hukuki soruşrurma başlatıldı. Yaşamı paparazzilerden kaçarken Pa- ris'teki Alma Tûneli'ndeki meydana gelen kazada son bulan Diana'nin cenaze töreni tam 60 üike televızyonlanndan 44 ayn dil- de naklen verildi. AZE MARŞAN Israil-Türkiye askeri işbirliğinin Arap komşuJanndayarattıgı tepki ve Jran'da- ki yeni yönetimin dış polittkada beyaz bırsayfaaçmagirişimleri 1997'de Or- tadogu'daki hassas dengeleri sarstı. ABD'nin iki müttefiki olan Türkiye ve Israil'in arasındaki dostlugun giderek güçlenmesi, eski düşmanlar fran, Su- riye ve Irak'ın aralanndaki anlaşmaz- lıklan aşarak bir ıttifak oluşturması için vesile oldu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Türkiye'ye yönelik tepki- ler nedeniyle erken terk ettiği Islam Konferansı Örgütü (fKÖ) zirvesi (ran için 1979'dan bu yana yaşadığı en bü- yük diplomatik zafer olarak degerlen- dirildi. Israil ile Türkiye arasında gerçek- leştirilen askeri işbirliği anlaşmalan Ortadoğu'nun şiddetli tepkisini doğur- du ve 1997'de bölge ülkeleri "gih«o~ liklerini tehdit etr^ine" inandıklan bu ortaklığa karşı aralanndaki baglan güç- lendirmeyeyöneldi. Herikı ülkeninde bölgede güvenebileceği dostlara ge- reksinim duydugunu vurgulayan Batı- Jı diplomatlar, Türkiye-îsrail ittifakı için "Dengelerin sürekJi değişebildigi bir bölgede kalıcı bir dostluk geliştiri- liyor" diyorlar. Aralıkayında Tahran'dagerçekleşti- rilen JKÖ zirvesi. Ortadogu'daki yeni dengeleri iyicegözler önüneserdi. Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, îsra- il'le işbirliği ve Kuzey Irak operasyo- nu nedeniyle Türkiye'ye karşı ortak ta- vırgeliştirilen zirveyi erken terk etme- yi uygun bulurken ÎKÖ toplantısı. Iran'ın bölgedeki eski düşmanlan ara- sında giderek daha fazla kabul görme- ye başladığmı kanıtladı. ABD tarafin- dan uluslararası terorizmin önde gelen destekçisi olarak nitelendirilen Iran, Afrika, Avrupa ve Ortadogu'dan 55 ül- kenin liderlerine ev sahipliği yaptı. Iran'ın yeni cumhurbaşkanı ıJımiı Muhammed Hatemi, zirvenin açılış konuşmasında uygarlıklar arasında di- yalogdan söz ederek ABD'ye zeytin dalı uzattı. Hatemi, birkaç gün sonra da "Büyük Anıerikan uJusu" sözleriyle Washington 'un "djyaioğa haanz" ya- nıtını hak etti. 1997'de Irak, Körfez'in yüreğini bir kez daha hoplattı. Ekim aymda Irak petrol karşılığı gıda aniaşmasmın ye- nilenmesine birkaç ay kala, kendisine uygulanan ambargonun son bulmasınj istedi. Körfez Savaşı sırasmda ABD güçle- rine kucak açan Arap ülkeieri, hatta Kuveyt bile bu kez VVashington'u yal- nız bıraktılar ve askeri müdahaleden yana olmadjkJanru bildirdiler. Krizin do- ruğa ulaştığı bir anda, Rusya Daşişleri Bakanı Yevgeni PrimakovdevTeyegi- rerek yumuşama sağladı. 1997'de Israil Başbakanı Bemamin Netanyahu'nun Filistin topraklannda Arapça adıyla Har Homa'da yeni Ya- hudi yerleşim birimleri inşa etme ka- ran, çıkmazdaki Jsrail-Filisrin banş sü- recinin "gömüJmesi" olarak nitelen- dirildi. ABD Dışişleri Bakam Madefine Alb- right, 1997'nin son aylannda sürdürdü- ğü mekik diplomasisiyle hiç olmazsa iki lideri gelecek ay Washington'da bir araya gelmeye ikna etti. Gözier şimdi Başkan Clinton'la görüşmeye ABD 'ye gidecek ikilinin AJbright'la yapacakla- n zirveye çevrildi. ÇiNAKAL CARLOS Savunma yerine saldın İREMSAĞLAMER Uzun>illararananlarlis- tesinin en başındayer alan ve yaşamının neredeyse yansını yeraltında geçiren ÇakaJ Carlos, 23 aralık 1997günü demırparmak- lıklar arkasındaki yaşamı- na basladı. _ Asıl adı İilich Ramirez Saochez olan Venezüella kökenli Çakal Carlos, 10 gün boyunca Paris'teki agır ceza mahkemesinde 1975 yılında Paris'te iki Fransız gizli polisi ve bir Lübnan- lı muhbiri öldürmek su- çuylayargılandı. Beşa\n- katı olmasına karşjn du- ruşmalarda genellikJe ken- di savunmasını kendiyapan ve zaman zaman yargıçla vejüri üyeleriyledalga ge- çen ve ilginç sözler eden Carlos. suçlamalan kabul etmedi ve kanıtlann yeter- siz olduğunu söyledi. Carlos'un avukatlan da mahkemeye sunulan ka- nıtlann yetersiz olduğunu ve tanıkJann ifadelerinin güvenilir olmadığmı söy- leyerek asıl yargilananın "kömünizm mücadelesi" olduğunu vedavamn ABD ve Jsrail çıkarlanna göre sonuçlandığını belirttiler. Çakal Carlos. 1994 yılın- da Sudan'da Fransız ajan- lan tarafindan kaçmldığı- nı ve bu nedenJe yargılan- masmın yasal olmadığını da dile getirdi. Mahkemenin ilk günün- debirkonuşma yapan Car- los, Filistin davası adına yürüttüğü bütün eylemle- ri gururla kabul ettiğini açıkJayarak kendisine yö- neltilen üçlücinayet suçla- masını üstlenmedi. Çakal, mesleği ve adresi soruldu- ğunda "Ben profesyonel dcvrimciyim.Adresün bö- tün dünya"dedı. 48 yaşındaki Carlos, mahkemenin son günü yaptığı 4 saatlik ilginç ko- nuşmasında "Dünya, MeDonaJduasyon'a karşı ölümünevTÎriirrüğü savaşı kazanacak" dedi. Profes- yonel birdevrim savaşçısı olduğunu söyleyen Carlos, mahkemekarannı ve mah- kemenin yetkisini taruma- dığını beiirtti. Carlos "30 yıl savaşırsaıuz hem baş- kalannın hem de sizin ka- nınızdökûlür.Ama biz, in- sanlan para için değil bir amaç uğruna öldürdük. Amacunız Fflistin'in kur- tuluşudur" diyerek fidye eylemlerinden elde edilen yüz milyonJarcadolarmFi- listin direnişi için harcan- dıgını beiirtti. "Yaşasın devrim w Çakal Carlos, mahkeme karannın açıklanmasından sonra sol yumruğunu ha- vaya kaldırarak "Yasasın DevTİm,Aliahuekber" di- yebagırdı. 1973-1994 yıllan ara- sında Filistin davası adına pek çok bombaiama vere- hin alma eylemi gerçek- leştiren Carios, 1970'lerin başlannda Ürdün'deki Fi- listin kamplannda eğitim gördü.BBC radyosu. Car- los'un eylemlerini yürüttü- ğü yıllarda MahirÇayan'ın önderi olduğu Türk Halk Kurtuluş Cephesi iledeya- kın ilişkileriçinde olduğu- nu öne sürdü. GülegüleNelson Rolihlahla Mandela Ehş Haberier Servisi - Güney Afrika 'nın efsanevi lideri Nelson RolihlahJa Mandela'nın 17 Aralık 1997'de, Afrika Ulusal Kongresi başkanlığından isrifa efmesiyle Güney Afrika tarihinde bir sayfa kapanmış oldu. Mandela, devlet başkanhğı görevinı de 15 ay sonraki genel seçimlere kadar sürdürüceğinı açıkladı. Yirmi yedi yıl hapis yatan Mandela, ülkede ırkçı beyaz rejimin siyahlara karşı uyguladığı apartheid poJitikasına verilen savastn sembolüydü. İyi bir hatip olarak bilinmezdi, iki kez boşandı, gönlünü üçüncü kez bir kadına kaptırdığında bunu gururla anlattı. Istese. ömrünün sonuna kadar kolfuğa yapışık kalabilirdi. Bunun yerine yerini yardımcısı Thabo ^fbeki'ye bırakarak siyasete veda etmeyi uygun gördü. Mandela'yı karizmatik kılan gerçekten insan oluşuydu. Aiiika'da ABD-Fransa savaşı sürdüDışHaberierServia-Afrika'da- ki ABD-Fransa savası geçen yıl da sürdü. Zengin maden ve petrol ya- taklan üstüneyapılan hesaplar, da- ha uzun yıllar Afh'ka'yı kanşttra- cağabenzer. 1997'yegelinceABD ve Fransa, bu yılı berabere kapat- tı. - Kongolar'dan biri" Fransa'ya, öteki ABD'ye kaldı. Zaire'de(şimdikj' adı Kongo De- mokratik Cumhuriyeti) Mobutu SesoSeko'nun 32 yıllık diktatörlü- ğü, 17 mayısta Laurent Kabila'ya bağh birlikJerin başkent Kinsha- sa'yı ele geçirmesiyle sona erdi. Kabila önderliğindeki Zaire'nin Bagımsızlığı fçin Demokratik Güç- lerittifakı 'nın yedi ay gibi kısa bir sürede Mobutu'ya karşı zafer ka- zanmasında, Seso Seko'ya duyu- lan nefiıet kadarABD-Fransa çekiş- mesinin payı var. Aslında krizin kökenleri 1994'te Ruanda'da beş yüz bini aşkm Tut- si'nin Hutu'lartarafindan katledil- mesine dayanıyor. Ruanda Devlet Başkanı Habvarimana'nın emriy- le başlatılan katliam, Ruanda Tut- si Yurtsever Cephesi'nin(RPF) ik- tidan elegeçirmesiyle sona ermiş- ti. Zaire'nin doğusuna kaçan Hu- tu'larburadan hem Ruanda'ya hem yerli Tutsi nüfusa saldınlardüzen- lemeye başladı. Fransa ve Belçika hükümetleri Hutu'lara destek verdi. Amaç Ru- anda'daki ABD desteklı RPF hü- kümetini alaşağı etmekti. Mobutu'ya duyulan nefret Za- ire'nindoğusunda, Tutsi'lerindeka- tıldığı yeni bir ittifakjn şekillen- mesine yol açtı. îttifaka Ruanda, Uganda ve Angola rejımlerinden destek geldi. ÇürümüşdiktatörMobutu, Fran- sa'nın üsrüne kaldı. Halbuki Mo- butu*yu ellenyle besleyip büyüten CIA'ydı. Belçika Kongo'su Belçi- ka'dan bağımsızlığın] kazandığın- da, sol eğilimli Patrice Lumum- ba'ya iktidaryolu açılmıştı. Mobu- tu, CIA patentli bir plan ile Lu- mumba'ya suikast düzenledi. Elmas, kobalt, bakır, çinko, al- tm. gümüş, demir cevheri, uran- >oım ve petrol rezervleri zengin Zaire'de, Mobutu iktidanna 32 yıl gözyumuldu. Belçika'mn eski Baş- bakanı Leo Tindemans "ABD'nin yönlendird^iBaö politikasuMobu- tu'ya ner lürlü yardunın yapdma- sıyih" diyor. IMF'nin 15yılda ver- diği 231 milyon dolann Mobu- tu'nun cebine gittiği Alman ban- kacı EnvinBlumentiıai tarafindan yazıldı. 1MF, bu rapordan sonra verdiği paranın miktannı yedi yıl- da 3 katına çıkardı. Ölümünden önce Mobutu'nun servetinin 7mil- yar dolan bulduğu söyieniyor. Sovyet tehdıdı ortadan kalkınca ABD için bu kadar lüks bir dikta- töre de gerek kalmamıştı.Kabila da daha içsavaş bitmeden, ABD şirketleriyle anlaşmalar imzalama- ya koyuldu. Gelelim Kongo-Brazzaville yada Kongo Halk Cumhuriyeti 'ne. Beş ayhk bir içsavaş sonrasmda Fran- sa'ya yalcınlığı ile bilinen Sassou Nguesso, 16ekimde iktidan ele ge- çırdi. ABD destekli eski başkan PascaJlisouba'ya yol göriinmüş- tü. Burada, Kongo'nun Atlantik kıyısmda zengin petrol yataklan- nın dörtte üçünün Fransız Elf şir- ketınin kontrolünde olduğunu ha- tırlatmakta yarar var. 1992'de iktidara oturan Pascal Lissouba ise ABD'nin Occidental Petoleum (Oxy) şirketi ile ilişkile- ri geliştirmişti. Hong Kong evine döndü Dış Haberier Servisi - 1997 Çin için hızlı bir yıl oldu. Yılın başlannda ef- sanevi üderleri DengSiao- ping'i kaybeden Çinliler, KomünistParti Kongresi' nde aJınan kararla onu Mao'yla aynı statüye yer- leştirerek onurlandırdılar ve ekonomik reformJanna sonuna kadar sadık kala- cakJannı açddadılar. Özeî- leştirme sürecini bundan sadecebirkaç ay önce baş- laönasına karşın yeni yıla şimdiden oluşmaya başla- yan bir işsizler ordusuyla "'merhaba" diyecek olan Çin için 1997'nin tarihi olayı kuşkusuz "Hong Kong'un 150yıldan sonra venkfen anavatanadönme- sr>di." Devrimin önderlerinden. dünyaya açılmarun mima- n, Tiananmen katliamının sorumlusu Deng 19 şubat- ta 92 yaşında Parkinson hastalığı ve solunum yet- mezliğine yenik düştü. Deng'in !978'debaşlattı- gı, 1980"lerde ise ivme ka- zanan reformlan otoriter siyasal yapıya dokunma- dan ekonomide liberalleş- meyi öngörüyordu. 1989'daki Tiananmen kat- Iıamı ekonomik liberaiieş- me ile siyasal sistemin acı- masızhğı arasındaki çeliş- kiyı dünyanın gözleri önü- ne sermişti. Daha fazla de- mokrasi için Tiananmen Meydanı'nda yüriiyen öğ- rencilerin üzerine orduyu gönderen Deng'in kendisi oldu. Bağımsız kaynakla- ra göre bu katliamda en az bin gösterici öldü. Mao'nunölümünden iki yıl sonra Deng'in önderli- ğinde devlet denetiminde ticaret sınıfi yaratmapoli- tikası oluşturmak üzere ilk adımlan atmaya başlayan Komünist Pani, bu yılki kongresinde ''özefleştir- me" sözcüğünü kullanma- dan özeileştirme sürecini başlatma karan aldı. Çin Komünist Partisi'nin ey- lül ayında düzenJenen 15. Kongresi 'nde oybirliğiyle alınan birkararla Deng'in ekonomik reform progra- mını sürdürmek birzorun- luluk halini aldı. DengSi- aoping ideoJojik açıdan Marx, Lenin ve Mao ile aynı statüye yükseltildi. Delegeler anayasada yapı- lacak bir değişiklikle Deng'in düşûncelerinin parrinin "yol gösteren ide- olojisi" olarak kabul edil- mesi yönünde oybirliğiy- lekarara vardılar. Deng'in birzamanlarkendisine ha- lef oiarak seçtiği Devlet Başkanı Ciang Zemin, Kongre'nin açılış konuş- masında Deng'in ekono- mik devriminin Mao'nun siyasal devrimiyle aynı dü- zeyde sayılması gerektiği- ni vurguladı. Zemin, eko- nomidedevlet mülkiyetin- deki alanın daralfılacağı- nı, birçok işletmede per- sonel kadrolanndaki şiş- kinliğin de giderileceğini söyiedi. Çin, 150 yıldan sonra 1997'de Hong Kong'uJn- gihzler'dengeri alarak "ta- nhi bir zafer" de elde etti. Partinin resmi yayın orga- nı Halkın Günlüğu Çin'in "utancının nihayetzafere" dönüştüğunü ilan etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear