17 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23ARALIK1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Ömer Madra, 'Açık Gazete'yi küresel ve kozmik bir bakış açısıyla sunduklannı belirtiyor 4 Türldye'de haber taldbi zayıf MJRPAN CİHANŞÜMUL Ömer Madra. çağdaş yayıncıhk ve yayın kalitesinin devamlılığı nedeniyle Açık Radyo'da yayımlanan "Açık Ga- zete''' programıyla '1997 Sedat Simavi Vakfi Radyo ÖdühV'nü aldı. "Açık Ga- zete'' programı 94.9 Açık Radyo'da iki yıldan bu yana hafta içi her gün düzen- İi olarak yayımlanıyor. Programı, Ömer Madra, Murat Lu. Füsun Aymergen, İş- tar Özaydın, Engin Akın. Sakine Ser- min Katnbur hazırlayıp sunuyor. - Açık Radyo kurulan üzerinden 2 yıl geçti. Açık Radyo, bu süre içinde nere- den nereye geldi? ÖMER MADRA - Aslında Açık Radyo ile Açık Gazete'yi birbirinden ayırmak mütnkün değil. Açık Gazete, Açık Radyo'nun mikrokozmosu. Açık Radyo'nun birçok özelligini bir arada tutan bir program. ıki yıl içinde dinle- yici sayısı açısındanbirşeylersöyleye- bilirim. Yönelim araştırma grubunun, 7 bin 500 kişiyle yüz yüze yaptığı araş- tırmaya göre yüzde 5'lik bir dinlenme oranı çıktı. Bu çok yüksek sayılır mı, sa- yılmaz mı tartışılır ama.. bizim için fe- na değil. Bu araştırmayla birlikte bazı özellikler de ortaya çıktı. Örneğin din- leyicilerimizin yüzde 4O'ı üniversite mezunu ve üstü. Bunun içinde okumuş yazmış diyebileceğim kesimin oranı ise yüzde 90. Ancak bu Açık Radyo'nun entel ol- duğu sonucunu doğurmuyor. entelek- tüel derseniz evet. Bu da Açık Rad- yo'nun baştan bu yana düşündüğümüz merakh gözlerle bakabilme amacına uygun bır şekilde geliştiğini gösteriyor. Araştırma sonuçlan çok iyi. Istanbul Üniversitesi lletişim Fakültesi'nin yap- tığı araştırmalardan birinde en azından lstanbul'daki radyolar içinde dinleyici- si kemikleşmiş bir radyo. Bu iki sonu- cu birleştirince bayağı bir mesafe aldı- ğımız söylenebilir. 'Bu radyo tuttu mu tutmadı mı' konusunun ötesinde tartış- mak gerekli, Türkiye'de medya içinde bir kültür kulübü olmaya yönelik sivil haklan ve sivil vatandaş kavramını aklında tutan programcılarla birlikteyiz, ama bu ka- dannı beklemiyorduk. İyi bir radyo ol- ma\ı hep istemiştik. Örneğin çıkış ma- nifestosu diyebileceğim bir metinde bi- 'EnteDektüel' Açık Radyo'nun 'Açık Gazete'sinin program yapuncısı Ömer Madra. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Oedat Simavi Vakfı Radyo Ödülü'nü 'Açık Gazete' programıyla alan Ömer Madra'ya göre 'Açık Gazete', Açık Radyo'nun mikrokozmosu. Dinleyicisi kemikleşmiş Açık Radyo'nun birçok özelligini bir arada tutan 'Açık Gazete' hiçbir şeyin rastlantıya bırakılmadığı, ciddi araştırmalann yapıldığı bir program. Madra, en önemli özelliklerden birinin haber sıralaması olduğunu belirterek "O gün insanhk için önemli olan bir şeyi ön plana alıp işlemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla küresel hatta kozmik diyebileceğim bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz" diyor. raz iddialı olarak "dünyanınen i>i vehe- yecan \wici mecralanndan biri ounayı" hedeflediğimizi söylemiştik. Olağanüs- tü yakınlıkta dinleyici ilişkisi kuruldu. Programlarda dinleyici telefonlanna yer vermiyoruz ama, herhangi bir hata yapmayagörün.. hemen telefonla tepe- nize biniveriyorlar. Bu da arzuladığı- mız bir şey, çünkü böyle olduğunda ha- ta yapmamaya yöneliyorsunuz. Aynca bu iki yıl içinde hem metaforik hem de gerçek anlamda gezgin zihniyetli prog- ramlarda artış oldu. Aynca caz ve kla- sik Batı müziği konulannda düzenli programlara yer veriyoruz. Bir de dü- zenli ve yavaş yavaş büyüyen bir arşi- vimizin yanı sıra programcılanmız da kendi ügileri doğrultusundakı müzik ar- şivlerini bizimle ve dinleyici ile payla- şıyorlar. - Açık Gazete programı nasıi oluştu? MADRA - Üzerinde çok çalışılan bir program, gerçek anlamda birekip çalış- ması. Çok sayıda insanın ortak çalış- masmın sonucu bugüne dek devam et- ti. Radyo kurma planlannm en başından beri akhmda böyle birfikir vardı. Prog- ramm, diğer radyolarda gerçekleştiri- len benzer programlann formatında a- ma birçok açıdan da farklı bir program olmasını istedik. Hiçbir şeyin rastlantı- ya bırakilmadıği, ciddi araştırmalann yapıldığı bir program.. mesela günler öncesinden ne\er çalacağımzi biliyor- sunuz. Rasgele müzik seçmek kolay de- ğil. Düzenli çahşırsanız daha iyi sonuç- iGarmes'da acımasızca eleştirilen Wim Wenders'in son fîlmirtin göşterime girmesi süresiz ertelendi Şiddet kavramını tartışmaya açıyorKültür Servisi - 'Berlin Uzerin- de Gökyüzü'nde uçuşan melekle- re sormalı belki de ne düşündük- lenni; çünkü sevgili dostlan Wîm Wenders bugünlerde zor durum- da. Wenders'in Cannes Film Fes- tivali'nde acımasızca eleştirilen son çalışması 'The End of Vtoten- ce'm göşterime girmesi süresiz olarak ertelendi. Filmın kesintiye uğramış ve ikinci bir montajdan geçirilmiş yeni versiyonunun 1998'in Şubat ayında izleyiciye ulaşacağı söylense de henüz bu haberin kesinleştiğini gösteren herhangi bir kaynak yok. Zaten son yıllarda bir türlü sinema çev- relerinden istediği tepkiyi alama- yan \Venders, bir zamanlar kendi- sıni Avrupa sinemasının 'guru'su yapan entelektüeller tarafından yerden yere vurulmaya devam ediyor. Lntill the End of the VVbrld" adlı füminden sonra megaloman- lıkla. 'Usbon Story'den sonra ise gereksiz bir minimalizmîe suçla- narak hedef adam olmaya başla- yan Wenders, MichelangetoAnto- nioni ile birlikte çektikleri 'Par Deia Les Nuages'le ilgilı saldın- lann da tek odağı haline gelmiş- • Wenders'in Cannes Film Festivali'nde acımasızca eleştirilen son çalışması 'The End of Violence'ın kesintiye uğramış yeni versiyonunun izleyiciye ne zaman ulaşacağı bilinmiyor. Başrolünü Bill Pullman'ın üstîendiği film şiddet fılmleri çeken bir yönetmenin öyküsünü anlatırken, sinema, para ve kan üçlemesine değişik bir bakış getiriyor. ti. Herkes, 70'li ve 80'li yıHar ara- smdaki dönemde özel bir izleyici kıtlesi için efsaneye dönüşen, 'Pa- ris, Tesas'ın bu modern şairinin bir kriz dönemi geçirmekte oldu- ğunu söyleyip duruyordu. Oysa 52 yaşmdaki yönetmen, sadece yeni sinema dillen deniyor ve çeyrek yüzyıllık kariyerini riske atmaktan korkmuyordu. Parma'da 31 Aralık'adek süre- cek olan Wim Wenders filmleri toplu gösterimiyle, ttalyan sine- maseverler ünlü yönetmenin si- nemasının dinamiklerini tanıma olanağına sahip. Film gösterimle- rinin yanı sıra yine Wenders'in çektiği 200 fotoğraftan oluşan ve geçen ekim ayında Alman Kültür Merkezi'nin katkılanyla lstan- bullulann da ziyaretine açılmış olan bir sergi de şu günlerde Ital- yanlan ağırlıyor. Avusturya çölle- rinde ya da yönetmenin son film- lerinin setlerinde çekilmiş olan bu fotoğraflar, gerçek bir Wenders antolojisi oluşturuyorlar. Çokyönlü sanatçının fotoğraf- çı kimliği, sinemasının daha iyi anlaşılabilmesi için de bir anahtar oluşturuyor. Dikkatlice bakıldı- ğında, her fotoğrafın yeni bir Wenders fılmi için kaynak olabi- leceği hissediliyor. Fotoğraflann- da da mutlak ve statik imajlardan çok, hareketlilik söz konusu. Kendisiyle yapılan her söyle- şide yönetmen olmasaydı mutla- ka ressam olacağını tekrarlayan Wenders'in favori sanatçısı ise Vermeer. "Sinemayapan biriiçin bir tek Vermeer vardır" diyor Wenders."Valnızca onun tabtota- n her an hareketedecekkrmiş gi- bi bir duygu uyandınrlar insan- da". Söylentilere göre Parma'da sü- regelen bu sergi ve toplu göste- rimlerin ardından Wenders'in ye- ni filmi de izleyiciyle buluşacak. Başrolünü Bfl! Pullman'ın üstlen- dıği 'TheEndofVıolence', şiddet fılmleri çeken bir yönetmenin öy- küsünü anlatıyor. Los Angeles'da geçen film, 9O'lı yıllara damgası- nı vuran sinema, para ve kan üç- lemesine değişik bir bakış niteli- ğinde. Wenders, özellikle şiddet kavramını ahlakçı bir yaklaşımla tartışmaya açıyor, şiddet biçemle- rini sorguluyor. Wenders'a göre şiddet, OHver Stone sınemasında sosyolojik. Martin Scorsese sine- masında soğuk ve antropolojik, Quentin Tarantino sınemasında ise ironik bir boyuta sahip. Peki şiddet iyi ya da kötü ola- bilir mi? Bu sorunun yanıtını ver- miyor Wenders. Bu sorunun ya- nıtı. yönetmenin son filminin sı- nırlannı oluşturuyor. Wenders, yeni şeyler denemekten, yanlış yapmaktan ve riske girmekten korkmadığı için bu kez de izleyi- ciye ve tüm eleştirilere karşı dim- dik avakta. Gerisi ise anlayana ve sinemanın ruhuna kalmış. Uluslararası filmler yapmak için prodüksiyon merkezi kurdular Ingiliz dktörlerHoUywood9 a karşıKültür Servisi-lngiltere'nin tanın- rruşbazi aktörleri, Hollyvvood stüdyo- lannın tarihsel hâkimiyetine karşı 100 milyon dolara mal olan bir prodüksi- yon merkezi kurdular. Bu proje, Ingil- tere'nin dışında bulunan bazı zengin film şirketlen tarafından da destekle- niyor. 'Britpack' yıldızlan olarak anı- lan Ewan McGregor,Jude Law ve Se- an Pertwee, kendi ülkelerinde ulusla- rarası nitelikte filmler yapmayı kafa- lanna koydular. Bu aktörler, Natural Nylon adını verdikleri şirketlerinde geçen hafta yaptıklan açıklamada, 1919'daChar- lie Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. GrhTrth tarafından kurulan film şirketinden ilham aldık- lannı belırtiyorlar. Sadie Frost ve Johnny Lee Miller'm da dahil olduğu şırket yöneticileri tıpkı onlar gibi, di- ğer şirketler tarafından kiralanmak- tansa, kendi özgür iradeleriyle çalış- mak istediklerini \Tirguluyorlar. 1981'de MGM tarafından kurulan United Artist'ten farklı olarak Brit- pack'ler, tngiltere'yi film prodüktör- len için merkez yapmayı ve Holly- wood hâkimiyetine son vererek top- lu göç yapılmasını amaçlıyorlar. Aktör Jon Pertwee'nin oğlu olan Sean Pertwee da şirketin dostluklar üzerine dayandığını söylüyor. Pert- wee, aynca böyle bk işin kendilerine muazzam bir kararlılık duygusu ver- diğini ve bu projenin gerçekkşmesi konusunda kendilerine son derece gü- vendiklerini söylüyor. Bradley Adams ve Damon Bryant'ın dışında şirkete ortak olan tüm aktörler eşit paya sahip. Natural Nylon yetkilileri, geçen günlerde yaptıklan açıklamada, senaryosumı Ingiliz senaristlerin yazdığı ve çekim- lerinin Ingiltere'de yapılması planla- nan 10 film için 100 milyon dolar des- tek aldıklannı da ifade ettiler. Bu fllmler için Sony Picrures, Polygram Film şirketi, Trademark ve Allien- ce'la da anlaşma yapılarak parasal destek sağlandı. 'Trainspotting', 'WiWe and Rege- neration' gibi filmlerin uluslararası başarı kazanmalannın ardından, McGregor ve arkadaşlan Hollyvvo- od'a damgalannı vurabileceklerini kanıtlamış oldular. The Bridge film şirketinin sahibi ve Natural Nylon'ın fınansmanına yardımcı olan Kevin Loader, fısıltılann gerçek olduğunu ve Ingiliz filmcilerin piyasayı canlan- dıracağını belirtiyor. Sanatçılar, Hollyvvood ile bu proje- den önce yaptıklan anlaşmalan ta- mamlayacaklar fakat kendi şirketle- rinde ve kendi ülkelerinde kamera karşısma geçmeleri için daha çok za- mana ihtiyaçlan olduğunun da far- kındalar. Natural Nylon'ın projelerinden bi- rini, 18. yüzyılda Hellfire Club'da sarhoşluklan ve aşın cinsel eğilimle- ri nedeniyle dile düşmüş aristokrat bir toplumun yaşayışı oluşturuyor. Şirketin diğer bir prpjesi ise McGre- gor tarafından gelecek yıl çekilmesi tasarlanan ve James Joyce'un eşi No- ra Barnacle'ın yaşamınm anlatıldığı bir film. Şirket aynca Beaties'ın menajeri olan, homoseksüelliği ve intihanyla büyük sansasyon yaratan Brian Eps- tein'ın da yasamını filmleştiımeyi düşünüyor. Natural Nylon'un yöneticilerinden Sadie Frost lar elde edersiniz. Açık Gazete'nin, Açık Radyo'daki merkez programlar- dan biri olmasını hem de insanlann en çok yolda olduklan saatlerde dinleyebi- leceği iyi bir program olmasını hedef- ledik. - Açık Gazete'nin benzer program- lardan ayrüan ozeüiği nedir? MADRA-Bana sorarsanız en önem- li özelliklerinden biri haber sıralaması. Türkiye biraz içe kapalt. Dünya haber- leri ayn bir bölüm olarak veriliyor. Ga- zetelerde ya da televizyonlarda yer alan haber programlannda Türkiye'de Sü- leyman Demirel'den muhalefete, maga- zin haberlerine kadar her şeyi tartıştık- tan sonra dünyada küresel ısınma konu- sunda gerçekleştirilenbir konferans ha- berini kısaca geçiyorlar, bazen bu bile olmuyoT. Biz bunu yapmamaya gayret ediyoruz. O gün insanhk için önemli olan bir şeyi ön plana alıp işlemeye ça- lıştığımız bir program. Dolayısıyla küresel hatta kozmik di- yebileceğim bir bakış açısıyla yaklaşı- yoruz. Türkiye'de Susurluk rezaleti, deprem, seçim gibi önemli bir şey çıkar- sa o birinci haber olarak tırnak içinde- ki manşetimizin konusu olabiliyor. O- nun dışında Türkiye biraz ağırlıklı ol- mak üzere tüm dünya haberlerine yer vermeye çalışıyoruz. Sürekli haber ta- kibi yapmaya çalışıyonız. Türkiye'de haber takibi olayının zayıf olduğunu dü- şünüyorum. örneğin birdenbire birinci sayfalarda göklere çıkanlarak anlatılan bir haber bir anda ertesi gün başka bir şeye yeri- ni bırakıyor. Bir daha o konu hakkmda ne olduğunu öğrenemiyorsunuz. Bu, beni çok rahatsız ediyor. - Programı hazıriarken hangi kaynak- lardan yararlanryorsunuz? MADRA - Yalnızca Türkiye'deki ga- zetelerle sınırh kalmıyoruz. Dünyada- ki önemli bazı gazeteleri Washington Postve New YorkTimes'ı içeren Herald Tribune'u yakmdan takip ediyoruz. Va- kit oldukça da Le Monde, Liberation gibi Fransız basmınm saygın ve nispe- ten ciddi gazetelerini izlemeye çalışı- yoruz. Bunun dışında yabancı dergile- ri de takip edebiliyoruz. Aynca Türk basımnı da takip ediyo- ruz. Bunun dışında merak konusu ola- bilecek şeyleri ön plana çıkanp, biraz da ironik bir dille sunuyoruz. Bilgi edinme hakkını eli- mizden geldiğince savun- maya çahşıyoruz. Açık Radyo'nun "Kâinaön tüm seslerine açık" diye giden temel sloganının bir uzan- tısı olarak evrensel bir ba- kış açısı yakalamaya çalışı- yoruz. Elimizden geldiğin- ce de çevre, eğitim, bilim ve kültür konulanna da ge- niş yer ayınyoruz. - Programda yer alan di- ğer bölümler hakkında bi- raz bilgi verir misiniz? MADRA - Program, bir araya geldiğinde bütünü oluşturan parçalardan mey- dana geliyor. Ana pTogra- mın içinde tştar Gözay- dın'ın sunduğu hukuk so- runlan üzerinde durduğu "Haklanmtz", Engin Akın'ın sunduğu Türk ve dünya mutfaklan üzerine konuştuğu 'Tat Muhabbet- teri", Sakine Sermin Kam- bur'un Osmanlı Türk mu- sikisinin önde gelen beste- ci, icracı ya da teorisyenle- rinin yaşamlan ve yapıtla- n hakkında bilgiler vardiği "Baki Kalan" isimli bö- lümler var. PTOgTamın önemli bir bölümünü konuklar oluştu- ruyor. Haftada en az iki kez, günün konulanna uy- gun olarak ulusal ya da uluslararası kişilerle soh- betler gerçekleştiriyonız. Bugüne dek canlı yayına konuk ettiğimiz 200 kişi arasmda ünlü reklamcı OB- vieroToscani, rock müzığin efsanevi bestecisi Mike Stoller, eski Atom Enerji Komisyonu Başkanı Ah- met Yüksd Özemre, dün- yaca ünlü atom fizikçisi Ha>Tettin Kıhç, Türkiye Bi- lişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı da yer ahyor. - Genel olarak ödüDere bakış açınız nedir? MADRA - Ödül kavra- mını ayn bir tarnşma konu- su yapmak gerekli. Ödül kavramının çoğunlukla yozlaştınlmış bir şekilde kullanıldığını ve kavram olarak içeriğinin boşaltıldı- ğını düşünüyorum. Ama Türkiye Gazeteciler Cemi- yeti ve Sedat Simavi Vak- fı'nın düzenlediği ödülün en az eskitilmiş olanı oldu- ğuna inanıyorum. Türki- ye'de saygmhğım, inandı- ncılığını hâlâ konımakta olan ender ödüllerden biri. En azından burada verilen ödüllerin üzerinde ciddi bir araştırma yapıldığına, uz- man denebilecek bır kadro tarafından incelendiğine hâlâ inanabildiğimiz bir ödül. Gjoria Estefan, Papa için şarkı söylemiyor • Kültür Servisi - Küba doğumlu ses sanatçısı Gloria Estefan, Papa'nın Küba ziyareti sırasında kendisi için bir konser vermesi teklifmi geri çevirdi. Sanatçı aduıa açıklama yapan eşi Emilio Estefan, Küba'da Castro rejimi sürdükçe bu ülkede kesinlikle konser vermeyeceklerini, ancak her şeye karşın Papa'nın Küba ziyaretini desteklediklerini belirtti. Küba Papa'nın bugüne kadar ziyaret etmediği Roma Katolik Kilisesi'ne bağlı tek Latin Amerika ülkesi. Oscar'ı Bill Crystall sunacak • Kültür Servisi - 70. Oscar Ödül Töreni'nı ünlü komedyen Billy Crystall sunacak. Oscar Komitesi yetkilileri altıncı kez ödülleri açıklayacak olan Crystall'm seçilmesinde izleyicinin kendisini çok sevmesinin etkili olduğunu belirtiyorlar. Hollywood'un en önemli etkinligi olan Oscar Ödül Töreni dünyada en çok kişi tarafından izlenen program. Nihal Çakmak'ın resim sergisi • Kültür Servisi- Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun olan Çakmak, yağlıboya teknikle oluşturduğu yapıtlannda fıgüratif konulan ışliyor. Bugüne dek birçok karma sergiye katılan sanatçımn ikinci kişisel sergisi bugün saat 18.00'de lzmir Başak Sigorta Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi 10 Ocak tarihine dek sürecek. (0 232 483 20 50) CRR'de Köçekçetef • Kültür Servisi - Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 'Geleneksel Müzik' etkinlikleri kapsammda 30 Aralık Salı günü saat 19.30'da 'Köçekçeler' konseri yeralıyor. 'Köçekçeler', geçen yüzyılın sonuna kadar saray, konak ve halk eğlencelerinde erkek veya kadın meclislerinde yerine göre köçek ya da çengilerin oynaması için tertip edilmiş bir oyun müzigi formu. Genellikle halk müziği beste formlanna yakın sözlü veya sözsüz müzik parçalanndan oluşuyor. Köçekçe icralannda kullanılan çalgılar zamanla değişerek çeşitlilik gösteriyor. Ut, kanun, tanbur, rebab, mıskal gibi çalgılann yanmda, kaba zurna, nakkare, daıre ve çeşitli ziller kullanılırken daha sonralan lavta, kemençe, def ağırlıklı kaba saz takımlanyla çalınır olmuştuı. Musikimizin bu beste formunun da kendine özgü oyun ve icra tekniği ile ara nağmelerini merak eden ya da tazelemek isteyenler için. Stıeppard'tan yeni yıl konseri • Kültör Servisi - • tngiliz soprano Kerrie Sheppard, piyanist Bruce O'Neal eşliğinde bir yılbaşı konseri vermek üzere British Council'in davetlisi olarak ülkemize geliyor. Dünyanın belli başlı birçok orkestra ve operasıyla çalışmış olan Keme Sheppard, Guildhall Müzik ve Tiyatro Okulu'nda Johanna Peters'la ve Londra'da National Opera Studio'da eğitim gördü. 1995 yılında Kathleen Ferrier Yanşması'nda DECCA Ödülü ve Jean Shanks/Richard Lewis Ödülü başta olmak üzere birçok ödül kazandı. Sheppard'ın çok kapsamlı konser ve oratoryo repertuvannda Bach'ın 'St. Matthew Passion' ve 'Magnificat', Handel'm 'Messiah', Vivaldi'nin 'Gloria' ve 'O Qui Coeli', Mozart'm 'Coronation Mass' ve 'Exultate Jubiliate', Rossini'nin 'Stabat Mater', Faure'nin 'Requiem', Ravelin 'Sheherazade', Poulenc'in 'Gloria', Villa- Lobos'un 'Bachianas Brasilieras no: 5", OrfT'un 'Carmina Burana', Barber'in 'Knoxville Summer' ve Tippett'in 'A Child of Our Time'ı yer alıyor. Sanatçı, 28 Aralık tarihinde saat 20.30'da Ankara Hilton Oteli'nde bir konser verecek. (0 312 427 08 55) Ankara'ya yeni CSO binası • Kültür Servisi - Atatürk Kültür Merkezi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Koro Çalışma Binalan inşaatının temeli, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Kültür Bakanı lstemihan Talay'ın katıldığı bir törenle atıldı. Konser salonu. 157 bin metrekarelik arazi üzerine inşa edilecek. Projenin; koro çalışma binası. konser salonu bölümü, sanatçı çalışma binası ve garaj olmak üzere 4 bloklan oluştuğu belirtildi. Prodüktör Davun Steel öldü • CNİCAGO(AA)- Hollywood'un ilk kadın prodüktörü olarak bilinen Dawn Steel, beynindeki tümör nedeniyle 51 yaşında yasamını yitirdi. Dawn Steel, Colombia Stüdyolan'nı yönettiği yıllarda, 'Top Gun', 'Öldüren Cazibe'. 'Bak Şu Konuşana' gibi önemli fılmleri yaptırmıştı. Daha sonra kendi fırmasını kurarak 'City of Angels', 'Fallen' isimli fılmlerle Hollyvvood sinema dünyasına imzasını atmıştı. Ayşe Erkmen'in söyleşisi Maçka Sanat Galerisi'nde • Kültür Servisi-Ayşe Erkmen, yann saat 17.30'da Maçka Sanat Galerisi'nde 'Son Uç Yılın Çalışmalan' konulu dialı söyleşi gerçekleştirecek.(240 80 23) BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30"da Dvorak 'Sen- foni no: 8 & Serenade, Op. 44' ve Beethoven 'Octet, Op. 03' lazer diskten konser izlenebilir. • GÖÇERLER Fotoğraf Kulübü nde saat 19.30'da '1997 Fotoğraf Değerlendirmesi' bashklı etkinlik yer alıyor. • BORUSAN Kültür ve Sanat Merkezi'ndc saat 15.00'te 'Blues Masters' lazer diskten izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear