25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ARALIK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMt Kısa... Kısa... • DEVLET BAKANI Burhan Kara, Denizcilik İşletmeleri'niıı bazı hatiannı özel sektöre devretme projelerine. şu ana kadar hiçbir talep gelmedigini bildirdi. Denizcilikten sorumJu Devlet Bakanı Burhan Kara, AA'ya yaptığı açıklamada. karayolu trafiğinin hafifletümesi için Türkiye'nin deniz taşımacılıgına ağırlık vermesi gerektiğini beiirttL • GÜNEY K.ORE hükümetı, yabancı yatınmcılann sarsılan güveninı yeniden kazanabilmek amacıyla, Amerikan sermayeli iki yatınm bankasını, ekonomi politikası konusunda danışman tayin etti. • İSTANBLL'da, nüftıs arüşuıın yarattığı talep ve yeterli konut üretilememesinin de etkisiylc hrda yükseten kiralar, kiracılann hayatııu daha da zoriaştırdı. .AA'ya göre merkea semtlerde 100 metrekareük bir daire için 60 milyon iiradan başlayarak 150 mih-on Urayı aşan kiralar isteniyor. 30 milyon lira ve aJûnda kiralık ev bulunabilecek semtk'r arasında ise Yakacık, kartal. Avcılar, Beylikdüzii, Kocamustafapaşa, Ümranhe. Zeytinbumu bulunuyor. • ÎNTERNET, 1997 yılında tüm dünya genelınde büyüdü. çok sayıda Web sayfası açıldı ve Internet kullanıcılan ağırlıklı bir sayıya ulaştı. lntelliQuest Information Group ve Zona Research'ün verilerine göre bilgısayarlaşmanın yaygın okduğu ABD'de internet kullanıcılannın sayısı 40 mılyonu aştı. • ZORLU Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, hükümetin özeikştirme konusunda daha karariı ve süradi olması gerektiğini bcürterek "hükümet doğru vaptığı Özelleştirmelerden korkmamalıdır. Sabşlardan sonra i>i sonuçlar aundıkça halka kendini yorulmadan anlatacaktır" dedi. • TEDAŞ Gaziantep Müessese Miidürü Mehmet Yıldız, il genelinde kaçak elektrik kullanan 23 'ü sanayi kuruluşu, 4'ü şantiye. 7'si tanmsal sulama olmak üzere 2 bin 18 aboneye, 51 mılyar351 milyon 176bın lira para cezası uygulandığını bıldirdi. • Dİ£ Hane Halkıİşgücü arketine göre Türkiye'de kadııun işgücüne katüun oranı 1955-1994 döneminde yüzde 79'dan yiizde 31.9"a düşerken aynı dönmde ücret karşıhğı çalışan kadınlaruı sayısı 5 J katartb. • DÜNYA KOOPERATÎFÇİLİK Günü buruk kutlandı. Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Bırliği (TÜRKKENT) Genel Başkanı Oğuz Soydan. kooperatifleri vergi dışı tutan Katma Değer Yasalan'nın kalıcı çözümlere ulaştınlması konusundaki ginşimlerinin sonuçlandınlmasını beklediklerini belirtti. • KARDEMİRAŞ'ye ait 3 trilyon liratak hisse senedinin yurtdışı piyasalara kota edileceği büdirildi.KardemirAŞ Genel Miidürü Esat Özalp, Türkiye Sınai KaJkınma Bankası aracılığıyla yürütülen hazırukların son aşamaya geldiğini söyledi. Ozalp, şirket hisse senetlerinin İMKB'de28 Şubaftan sonra işlem görmeye başlayacağuıı belirtti. • DOĞU HOLDtNG tarafından Erzurum'da kurulması planlanan silah fabrikası için Pasinler Belediyesi'nin ücretsiz arsa vereceğı bildirildi. Maliye Bakanlığı, vergilendirmenin rantiyeye yönelik bölümlerini taslaktan çıkardı adaletine sermaye baskısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bankacılann v e ış çevrelerinın yoğun baskısı sonucunda, vergi adaletinın sağlanması için çalışan ke- simin yetersız bulduğu dü- zenlemeler bile ertelendi. Maliye Bakanı ZekerfyaTe- mizeTın borsada işlem gören hisse senetlerinin ahm-satı- mı sonucunda kazanılan de- ğerin enflasyondan anndı- nlıktan sonra vergilendiri- leceği yönündeki ısrarlı açık- lamalanna karşın; işveren kesimi, "borsanın olumsuz etkileneceğL kurlann ve fa- izlerin yükseJeceği, >abancı sermavenin dışanya kacaca- ğı" yönündeki tehdit edici eleştinleriyle başlangıç tari- hıninertelenmesıni sağladı. Vergi reformundaki erte- lemenın asıl nedenimn ise bankacılann ve işveren ke- sımınin yoğun tepkisi oldu- ğuna dıkkat çekiliyor. Erte- lendıği belirtılen düzenle- meler şöyle: Servet beyanı: Taslagın geçiçı 50. maddesinde yer alan gelir ve kurumlar ver- • îşveren kesimi, '•borsanın olumsuz etkileneceği, kurlann ve faizlerin yükseleceği, yabancı sermayenin dışanya kaçacağı" yönündeki tehdit edici eleştinleriyle vergi reformunun başlangıç tarihinin ertelenmesini sağladı. • Baskılar sonucu ertelenen tasanlar arasında servet beyanı, kara para ve şüpheli işlemlerin takibi, rant gelirlerinin vergilendirilrnesi yer alıyor. Ertelemenin asıl nedeni bankacılann ve işveren kesiminin tepkisi. gisi yükümlülerinin kayıtla- nnda yer aldığı halde işlet- melerinde bulunmayan mal- lannı, fatura düzenleyerek kayıt ve beyanlanna ekle- meleri öngörülüyor. Temi- zel'in deyişiyle "stok afn" getiriliyor. Yine taslagın ge- çici 49. maddesine göre de yıllık gelir vergisi beyanna- mesi vermek zorunda olan yükümlülerin 1997 yılına ilişkin beyannamelerine ki- şisel mal varlıklannın envan- terini içeren bildirimde bu- lunmalan gerekiyor. Ancak bu düzenJemede de yeni bil- dirimler için genye dönük olarak "Nereden kazanduT araştırmasının yapılmaya- cağı, vergılendinlmemiş ka- zançtan sağlanan malvarlık- lanyla ilgıli olarak da gen- ye dönük olarak cezai işlem yapılmaması öngörülüyor. Kara para-şüpheii işlem: Bu hükümet öncesinde çı- kanlan yasaya bağlı olarak kara paraya önlem çerçeve- sinde düşünülen şüpheli iş- lem araştırmasına geçıleme- di. Bankalarda 5 milyar lira- nın üzennde yapılan işlem- 'Tasarı geciktirildi' KCTAHYA{UBA)-TürkiyeOdalar ve Borsala Bir- liği Başkanı Fuat Miras, hükümetin hazuiayıp parla- mentoya sunacağı vergi rcform paketüıe sonuna ka- dar destek verdiklerini açıkladı. TOBB'nin Kütah- ya'da düzenlenen Ticaret ve Sanayi Odalan Konsey Toplantısı'nın vergi tasansuun tartışıldığı kapanış oturumunda, bazı konsey üyeleri denetimlere sert tep- ki gösterip, akaryakıt bayilerine yapı!an kontrollere karşı yardım istemelerine karşıhk Miras, "Biz yrfkr- dır kayrt dışı ekonomiye kayıt kâne alın demedik mi? Vergi denedmi arük sistem içine gjriyor" dedi Ote yandan AA'nm haberine göre Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret ve Sanayi Odala- n Konseyi Başkanı Erol Öztürk, Maliye Bakanlı- ğı'nca hazırlanan ve TOBB tarafindan da desteklenen tasannm. bazı banka. ticaret ve finans kuruiuşlan ta- rafindan kabul görmediğirıi ve geciktirildiğini söyledi. Tiirk turşusu Avrupa sofralamıa taşınıyor E4TMA KOŞAR Sofralann vazge- çilmez lezzeti turşu- yu, yedi yıldır Avru- pa mutfaklanna taşı- yoruz. En çok tüketen ülkelerin başında ge- len Almanya ve Fran- sa'nın ihtiyacının ya- nsını karşılıyoruz. Türkıve'de yeterince tüketılme- yen turşu, Avrupa ülkelerınde hak ettiği ilgiyi görüyor. Toplam konserve ihracatının yüzde 80'ini turşu olustururken, bu ıhracatın yaklaşık yüzde 9O'ı Avrupa ülkelerine yapıhyor. Almanya ve Fransa'da kışi ba- şına yıllık tüketim 7-8 kavanoz iken, Türkiye'de 2-3 kavanoz ci- varında. Yıllık »0-90 milyon marklık turşu ihracatı gerçek- leştirilıyor. Türkiye"de özellikle kış mev- siminde tüketim artarken. rama- zan ayında da iki katına çıkma- sı bekleniyor. Turşucular, sayı- sız çeşıt olmasına karşın yerlı tükeücilerin sadece belli turşu çe- şitlerini aldıklannı söylüyorlar. Turşu kültürünün genış olmadı-, ğı konusunda birleşen turşuc»- lara göre. tüketici merak edip denese pancar turşu- sunu da sevecek, sarmısak ve diğerçeşitlerini de. Kor- nişonun vekanşık turşunım kilosu 500 bin liraya satı- lırken. sarmısak 600 bin, kelek500bin.erik600bin. biber ise 700 bin liraya sa- tılıyor Turşu ihracatmda en bü- yük payı alan Penguen Gıda Dış Pazar Müdürü Ufiîk Acar, sade- ce Penguen"in yılda 30 milyon kavanoz turşu ihraç ettiğıni söy- leyerek Avrupa'da yüzde 10"luk bir pazar payına sahip olduklannı vurguladı. Tahtakale'de 30 yıl- dır turşuculuk yapan Metin İnanç evde vaparak sattığını belırte- rek. ffnsan dışında berşeyintur- şusu yapıür" diye konuştu. lerin bildirilmesi sonucunda ınceleme yapılmasını öngö- ren düzenJemenın yürürlük tanhi 1 Eylül 1997 olarak öngörülmesine karşın, baskı- lar sonucunda 1 Ocak 1998'e ertelenirken miktarla ilgili bir suıırlama olmadıgı, yal- nızca şüpheli işlem tanımı- nın esas alınacağı açıklandı. Hissesenedincvergi: Bor- sada işlem gören hisse senet- lerinin alım-saümından sağ- lanan kazançlann enflasyon- dan anndınldıktan sonra ver- gilendirilmesineyönelik dü- zenlemenin başlangıç tarihı de 1999'a ertelendi. Eğer düzenleme sermaye kesimi- nin baskısına karşın geçiri- lebilirse hisse seneti kazanç- lanrun vergisi devlet kasası- na 2000 yılında girebilecek. Repo-faizwrgisi: 1995 yı- lında çıkanlan ve 1997'de yürürlüğe giren yasa uya- nnca repo ve faiz gelirleri- nin 1998' in Mart ayında be- yan edılmesi gerekiyor. Bu düzenlemeyle 1.5 mil- yar liranın üzerindeki gelir- ler vergilendirilecek. Ser- maye kesimi, REFAHYOL hükümetince kendilerine söz verildiği gerekçesine daya- narakdüzenlemenin ertelen- mesi >önünde 55. hüküme- te baskı yapıyor. Hak-Iş'in 10 milyar liralık repo geliri için yaptığı hesaplamada, enflasyondan anndırılmış kısmın yüzde 67, bu durum- da vergilendirilecek faizin de 3.3 milyar lira olduğu be- lirtildi. Döviz tevdiat hesaplan: Maliye Bakanı Temizel'ın borsada olduğu gibi vergilen- dirilmeye tabi tutulacak dö- viz tevdiat hesaplannın enf- lasyona endeksleme yerine brüt üzennden vergilendi- rilmesıyle TL olarak aynı oranlarda kesinti yapılmış olacağını savunmasına kar- şın sermayekesimi bu düzen- lemeye de karşı çıkıyor. Mutfaktaki enflasyon endeksleri aştı tSTANBUL (AA) - Yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 95.8 düzeyinde sey- rederken, ocak ayından bu yana toz- şekerin fiyatı yüzde 333.6, tuzun fi- yatı yüzde 256.8, "fakirin eti" kuru fasulyenin fiyatı yüzde 203.2, salça- nın fiyatı yüzde 205.6, vazgeçılmez gıdaekmeğin fiyatı ise yüzde 133.3 oranında arttı. Istanbul Ticaret Odası venlerine gö- re kasım ayı itiba- nyla yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 95.8 olarak gerçek- leşirken, toptan eş- yada bu oran 88.4 oldu, ancak derle- nen bilgiye göre, mutfaktaki enflas- yon bazı temel maddelerde bu ra- kamlann çok üze- { Kunı tasulye fl kg) rinde gerçekleşti. Temel tüketim maddelerinden toz- şeker 1 Ocak 1997 tarihinde kilosu 44 bin 400 İiradan satılırken, 15 Ara- hk 1997 tarihı itibanylayüzde 333.6 oranında artış kaydederek 192 bin 500 liraya yükseldi. Tozşekeri; 1 Ocak'ta 18 bin 500 li- raya satılırken fuzun kilosu yüzde 203.2 artışla 285 bin liraya yükseldi. Yıllık Tüketici Fiyat Artışlan Ekmek Kjyma(1kg) Süt(IH) Çay(KzeTurat1kB) Şeker (1 kg toz) DUIVYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGİNYILDIZOĞLU LONDRA Avrupa Birliği Lüksemburg Zirvesi kararlanna Türkiye hükümetinin sert tepkisi Avrupa ve ABD diplomasi çev- relerinde şaşkınlık ve de derin bir en- dişe yarattı. Çoğu yorumcu, Avrupa ile ilişkileri soğumaya başlayan Türkiye'nin şimdi ABD ile daha sıkı ilışkiler geliştir- mesini bekliyor. Avrupa-Türkiye ilişkilerinde derin çatlak Lüksemburg Zirvesi'nde Avrupa Bir- liği liderieri; Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıb- ns Rum Kesimi'yle birliğe katılma gö- rüşmelerini başlatmaya Latviya, Slo- vakya. Romanya ve Bulgaristan'la da adaylığa hazırlık görüşmeleri yapmaya karar verdiler. "7963 yılından beri birliğe girmek için kuyrukta bekleyen Türkiye" (The Economist 20/12/1997) bu iki katego- nye de alınmadı. Türkiye 1987'de Av- rupa Birliği'ne katılmak için resmen başvurmuş, bu başvurusu 1997'de red- dedilmişti. Intemational Herald Tribune, Fi- nancial Times, Washington Post gi- bi gazetelere göre Avrupalı liderler Tür- kiye'nin adaylar arasına alınmaması- na, ekonomik nedenlerin yanı sıra, in- san hakları konusundaki kötü sicili (si- yasi tutuklulara işkence vb.) ülkesinin doğu bölgesinde sürmekte olan sava- şı gerekçe olarak gösteriyortardı. The Wall Street Journala göre bu gerek- çelerin geçerli olmasına karşılık, bun- lann arkasında "Batı'nın Türkiye'yi, hâ- lâ, düşman bir Asyalı ülke olarak gör- mesi yatıyordu" (Wal( Street Jour- nal'ın editörü, "bazı Avrupa Birliği gö- revlilerine atıfla" yaptığı yorumda, "Bu türendişelerin Müslüman eğilimli birül- ke olan Türkiye'yi uzun süre, belki de ebediyen Avrupa kapılannda tutabile- ceği" tespitini yapıyordu. Chistian Science Monitor'a göre Avrupa liderlerinin Türkiye'ye karşı tu- tumu "Avrupa Biriiği'nin bir Hıristiyan kulûbü olduğunu düşündüren görün- tüyü güçlendihyordu " (17/12/97). Çe- şitli yorumcular Alman Devlet Başka- nı Kohl'ün yakın geçmişte "AB'nin Hı- ristiyan prensiplerine dayalı olarakoluş- tuğuna, bu kültürel kimliği paylaşma- yan birülkenin bihikteyeri olamayaca- ğına" ilişkin sözlerini hatıriattılar. (Los Angeles Times 20/12/97). Financial Tımes'da Edvvard Mortimer bir Fran- sız yetkilisinin, sorunu coğrafi bir düz- lemde koyarak kendisine "AnadoluAv- rupa'nın parçası değil ki" dediğini ak- tardı (17/12/97). Herald Tribune ve Fınanciai Times, Av- rupa'nın tutumunu, iki nedene daha bağladı. Bir nedene göre yine Kohl'un ifade ettiği gibi "Almanya daki Türkiye- lınüfusun belirgin birşekilde artmasın- dan Almanlar veAvrupaltlarhoşnutol- mayacaktı" (Intemational Herald Tri- Avrupa-Türkiye-ABD Üçgeni (1) bune 15/12/97). Ikincı neden ise Av- rupa'nın bu tuıtumla Türkiye'yi Kıbns ko- nusunda taviz vermeye zorlayabilece- ğini düşünüyor olmasıydı. Mortimer'egöreAvrupa'nın bu tutu- mu almasına önemlı bir rol oynayan Yunanistan'ın Lüksemburg'da elde et- tiği zafer, "gerçekte, Kıbns'ın kalıcı ola- rakbölünmesinin koşullannıyarattığı için tam birPirus Zaferi olmuştu" (17/12/97). The Economist, Türkiye'nin Avrupa Konferansı'na katılmayı reddetmesin- den dolayı Lüksemburg Zirvesi'nin "an- cak eksik bir başan olarak kabul edi- lebileceğini" yazdı ve Türkiye'nin dış- lanmış olmasının NATO'nun geleceği- ni de tehlikeye attığını ileri sürdü. Wall Street Journal'a göre "şimdi Türkiye- ha da sertleştirecek ve Avrupa Birli- ği'ne, karannı gözden geçirmesi için altı ay süre tanıyacaktı. Aksi takdirde Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olmak için yaptığı başvuruyu geri çekecekti. Bir şok etkisi yaratan bu rfa- deler daha sonra Herald Tribune'ün haberinden anlaşıldığına göre Başba- kan Yardımcısı Bülent Ecevit'in "Bu, seçeneklerden sadece biridir" sözle- riyle yumuşatılmaya çalışıldı. Bu arada Financial Times'ın yorumunda, Tür- kiye; "Çernomırdin'/n ülkeye yaptığı zi- yaretsırasında 20 milyardolariık, 25yıl- lık bir doğalgaz anlaşmasıyaparak, Av- rupa 'dan bağımsız biryol izlemeye ni- yetli olduğunu gösterdi" (16/12/97). Financial Times'ın aktardığına göre Lüksemburg zirvesinde AB'nin Türkiye'yi dışlaması dış basında da yer aldı. Avrupa ilişkilerinde derin bir çatlak oluşmuştu." Türkiye'nin tepkisi şaşırttı Türkiye hükümeti kendisine karşı bir ayrımcılık yapıldığını ileri sürerek, "8u durum tamiredilene kadarAvrupa Bir- liği ile Ege, Kıbns ve Türk-Yunan iliş- kileri konularında bir siyasi diyaloğa girmeyeceklerini'' açıkladı. Türkiye Baş- bakanı Yılmaz, Avrupa Birliği'ni bir Hı- ristiyan kulübü haline gelmekle suçla- dı. Türkiye'nin beklenenden çok daha sert bir şekilde gelen tepkisi büyük şaş- kınlık yarattı. Herald Tribune'ün habe- rine göre "Türkiye'deki diplomatlar, Türkiye hükümetinin kendi halkının, Lüksemburg zirvesineyönelik umutla- nnı, bunlann boş olduğunu bile bile yükselttiğini ve tepkisinin aslında iç politika sorunlanndan -radikal Islamcı muhalefetin baskısından- kaynaklandı- ğını düşünüyoriardı" (16/12/97). Ancak Türkiye, tepkisini giderek da- Bülent Ecevit; Türkiye'nin Avrupa ye- rine, ABD ve Uzak Doğu'yla ticari iliş- kilerini geliştirebileceğini ve "Gümrük Biriiği anlaşmasının zaten Türkiye'nin aieyhine çalıştığını veyeniden gözden geçirilmesi gerektiğini" ileri sürüyor- du. Türkiye'nin tavrı sertleşirken, birçok yorumcu, bu ülkenin Tahran zirvesin- de de dışlandığını yazarak, aslında gi- decek bir yeri olmadığını vurguladılar. Hafta sonuna doğru yaşanan gelişme- ler, butespiti biraçıdan doğrularken bir başka açıdan Türkiye'nin Avrupa ile olan ilişkilerini yeniden düzenleyebile- ceğini de düşündürdü. Türkiye ABD'ye yanaşıyor Wall Street Joumalın yazdığına gö- re Türkiye Avrupa için çok önemli ve ge- nişleme olasılıgı büyük bir ihraç paza- n. Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret hacmi 1996'da yapılan gümrük birliği anlaşmasından sonra yüzde 53 artmış. Türkiye halen 150 milyar dolariık bir askeri modemizasyon programına baş- lamak üzere. Ayrıca, karayolları, elektrik santralla- n projeleri ve sivil havacılık konuların- da büyük ihaleler de gündemde (17/12/97). Avrupa'nın bu pazarda söz sahibi olmaya devam edebilmesi de Türkiye'nin elinde. VVashington Post/Associated Press'in aktardığı- na göre Türkiye hükümeti bu kozu kul- lanmaya ve Avrupalı şırketleri ihaleler- de boykot etmeye hazırlanıyor (16/12/97). Aynca Başbakan Yılmaz'ın, ABD ge- zisinin gösterdiği gibi, bu tür ihaleler- de bundan sonra ABD şirketlerinin şan- sı daha da yükselecek. Örneğin, Los Angeles Times Yılmaz'ın ABD ziyare- tini "ABD Türkiye ile bağlannı sağlam- laştınyor" şeklinde verdi (20/12/97). ABD için Türkiye, Ortadoğu'da çok önemli bir taraf. Türkiye, ABD'nin Iran ve Irak politi- kalanna destek veriyor. Hazar Denizi ve Asya petrolleri konusunda bu iki ülke benzer bir yaklaşımı paylaşıyorlar. ABD, Türkiye ve Israil arasındaki as- keri ilişkilerin gelişmekte olmasından memnun. (Financial Times 19/12/97). Bu nedenlerle, VVashington'dayerieşik bir Türkiye uzmanı olan Alan Mo- kovksy'ye göre "ABD kendini Türki- ye 'nin en yakın dostu olarak görüyor". ABD, Insan haklan ve Kürt sorunu gi- bi konularda, "Avrupa'nınendişelerini paylaşmakla biriikte, bu endişeleri Tür- kiye'nin güvenlik açısından taşıdığı önemle dengeliyor" (Financial Times). Aynca "ABD Türkiye'nin bölgede kök- ten Islama karşı bir denge oluşturdu- ğunu da düşünüyor" (Los Angeles Ti- mes 20/12/97). Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz'ın VVashington ziyareti sırasında, Türkiye ile ABD arasında, Hazar petrollerini Ceyhan'a taşımak amacıyla 900 millik bir petrol boru hattını teşvik etme an- laşması yapıldı. ABD, gündemde olan diğer iki seçe- nekten (Rusya veya Iran), en az iki kat pahalı olmasına rağmen bu hattı tercih ediyor (L.A.T.). Yılmaz ve AJ Gore'un imza törenine katıldığı bir diğer anlaş- ma da Türkiye ile Boeing havacılık şir- keti arasında imzalandı. Türkiye, Avru- pa'nın Airbus uçakları yerine, şimdi Boeing'den 2.5 milyar dolar değerin- de 49 ticari uçak satın alıyor. Gözlem- cilerABD'nin isterse IMF'nin Türkiye'ye yaklaşımını da yumuşatabiteceğini söy- lüyorlar. Associated Press, Yılmaz'ın, ABD'de gördüğü yakınlığın etkisiyle, ABD'nin isteğine uygun olarak, Avru- pa Birliği'ne ilişkin yaklaşımında biryu- muşama olduğunu ve "Clinton'a bazı hayal kınkltklanna rağmen, tartışma- larda kapılan kapamayacağını söyledi- ğini" yazıyorlar (20/12/97). (1) Buyazı, konunun "Batı"basınındana- sıl algılandığını göstermeyi amaçlıyor. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Onurlu Olmak... Avrupa Biriiği (AB) adaylığı askıya alınan Türki- ye, "kanşık duygular" içindedir. Oysa gün, du/- gu günü değildir; gerçekleri tüm çıplaklığıyla gör- me günüdür. Türkiye'nin AB adaylığından "dışlanması", Tür- kiye içinde ve dışında kimi çevrelerce sevinçle karşılandı; bundan yola çıkarak alınan sonucu olumlu ya da olumsuz bulmanın hiç de anlamlı ol- madığı vurgulanmalıdır. Türkiye bir "yol aynmın- dadır" ve yolunu seçerken çok daha sağlam adım- lar atmalıdır. • • • Türkiye'nin "çağdaşlaşma, toplumsal ve eko- nomik gelişme süreçleri", esas olarak "Avrupa kaynaklıdır". Avrupa ülkelerinin "ekonomikgeliş- mesinde, göreli olarak iç etmenlerağıriıkhdır; Tür- kiye'nin ekonomik ve toplumsaldönüşümünde ise ağırlıklı olan dış etmenlerdir"; bunlann kaynağı da olumlu ve olumsuz yönleriyle Avrupa'dır. Türkiye'nin "oluşumunu biçimlendiren" Avru- pa'dan gelen önce askeri saldırılardır; sonra dü- şünce ve kurumlardır; edebiyat, müzik ve resim- dir; opera ve tiyatrodur; alfabedir; çağdaş okul- lardır; üniversitedir vehukuk kurallandır; sendika- cılık ve sosyal güvenliktir. Mustafa Kemal'i Sam- sun'a çıkaran, Kurtuluş Savaşı ve ulusal bağım- sızlığa giden yolda saldırgan Avrupa vardır. Avru- pa, Sevr'dir ve Lozan'dır. Marshall Planı Avru- pa'nın "yeniden kurulmasını "amaçlıyordu; en bü- yük destekleyicisi Türkiye oldu. Ve en azından çeyrekyüzyıldır, Türkiye ekonomisi, kendisini Av- rupa'ya göre biçimlendirmeye çalışıyor; çünkü dı- şalım ve satımın "yansından çoğunu" AB ile ya- pıyor. Gerçekte, Avrupa ile Türkiye'nin biriikteliği bir bakıma "karşıtlann, daha doğrusu çelişkilerin bir- liğidir". Bu nedenie de bu birlikteliğin bozulma- sı çok daha kapsamlı düşünülmelidir. • • • Önce, ekonomiye ilişkin bir nokta: Ekonomi bi- liminin bulgulan, "bütünleşik ekonomik yapılann daha üretken olduğunu" gösteriyor. Bir başka anlatımla Türkiye, ekonominin "üretim güçlerinin gelişmesi" ve toplumsal üretim olanaklarının "ge- nişlemesi" Avrupa'nın içinde yer alması duru- munda, dışta kalınmasına göre daha yüksek ola- caktır, denilebilir. Bir başka anlatımla, Türkiye'nin, yalnızca ekonomik etmenlere bakılırsa, AB'ye tam üye olması, olmamasından daha yararlıdır. Kuşkusuz, denilebilir ki dünyada her şey eko- nomik gefişmeye ya da ekonomik çıkara göre is- tenmez; bunlara bağlı kılınamaz. Ulusal onur ve bağımsızlık söz konusu ise ekonomik çıkar bir yana bırakılmalıdır. lyi de şu onur konusuna daha yakından baka- lım. AB'nin ünlü 13 Araiık karariarı açıklandığı gün Cumhuriyet, birinci sayfasından şu haberi veriyor- du: "Düşünce özgüriüğü yine rafa kaldınldı. Avru- pa Birtiği'nden tam üyelikperspektifini alamayan Ankara, düşünce özgüriüğü konusunda bugüne dek planlanan en somut düzenlemeleri içeren demokratikleşme paketini geri çekti..." Izlediğim kadanyla bu haberyalanlanmadı. Eğer doğruysa, neresinden bakarsanız bakınız bu tu- tum "onur verici" değildir; "utanç vericidir". Düşünce özgüriüğü, "bu ülkenin gelişmesi, bu toplumun yücelmesi ve güçlenmesi için gerekli önkoşuldur"; temeldir. Çünkü düşünce zincire vu- rulduğu sürece, ne hak ve hukuk kalıyor, ne de bilimden sanata uzanan yaratıcılık gelişebiliyor. Tür- kiye'yi yönetenler, yıllardır bu gerçeğı görmemek için direndi, direniyor. Bu ülkenin insanlarının "öz- gür düşünmesinden korkuyor". Oysa onurlu ol- manın ilk basamağı özgürolmaktır; özgüıiükyok- sa, kişilik kalmaz; onurdan söz edilemez. Bu ülkeyi yönetenlerin "onur" anlayışında, ken- di insanını "insan yerine koymak" bir türlü yer bul- muyor. Ve çok daha kötüsü oluyor, hükümet, Av- rupa'nın olumsuz tutumunun karşılığını kendi in- sanına ödetiyor. Oysa Türkiye'nin son 20-25 yıl- da AB'nin uzağına düşmesinin gerçek sorumlu- lan bu ülkeyi yönetenlerdir. Türkiye'yi yöneten siyasetçi, bu toplumun de- mokratikleşmesini Avrupa'nın tutumuna bağlıyor. Bu olgu, asıl ülkemizin özgüriük savaşımının bu kez "gerçekten ülke içi çabalaria", daha doğru- su toplumun kendi özgürlükçü gızil gücüyle ve yal- nız onunla kazanılabileceğini bir kez daha kanıt- lıyor. Çağdaşlaşma, özgürleşme ve gelişme sü- reçleri, bundan sonra çok daha fazla "yerii emek gerektiriyor". Türk Tmktör Genel Müdürü 'Dünyoya traktör ihraç ediyoruz' NİLÜFERŞENSÖZ Ankara Sanayi Oda- sı'nın (ASO) kurumlarver- gisi. çevre koruma, ürün geliştirme dallannda ver- diği ödüllentoplayanTürk Traktör 56 serisi traktörle- rin tüm dünyadaki üreti- mini gerçekleştiriyor. Türk Traktör Genel Müdürü Hakkı Akkan, bu yıl 42 trilyon lira ciro yaptıklanm be- lirterek KAL- DERÖdülü'ne daadayolacak- lannı açıkladı. 15 milyon dolariık ihracat gerçekleştiren Koç Grubu'na bağlı Türk Traktör ve 2i- raat Makineleri AŞ Genel Müdürü Akkan, Türkiye traktör pazannın inışli çı- kışh yapısından dolayı üı- racata ağırlık verdiklerini kaydetti. .\kkan, "Dünj'aııııı ne- resinde56 serisi traktörgö- rüyorsanız. bu traktöıîer Türk Traktör'de üretili- yor" dedi. Fabrikadayapüklan tek- noiojik yatuımlarla Av- rupa'da bile henüz kullanıl- mayan Esnek Üretim Ban- dı(FMS) sistemıne geçıl- diğını söyleyen Akkan, u Dünya traktör pazan, 400-500 bin arasında gea- nivor. Türk Traktör'ün ka- pasitesinin 30 bin civanD- da. NV Holland'ın kapasi- tesi ise 45 bin. Bu üretimi toplam beş fabrikada ya- par1 " şeklinde konuştu. Bölgesi'ndeki hareketlenme ile zaman içeri- sinde traktör ta- lebinin 150 bin civarında ger- çekleşeceğine dikkat çektı. Ürün geliş- tirme dalında ödül alan ta- mamıyla Türk tasarımı traktörün gelecek yıl üre- tilmeye başlanacağını söy- leyen Akkan, Türk Traktör olarak enflasyonun yüzde 8 altında zam yaptıklannı vurguladı. Akkan, Türk Traktör'deki Koç'a ait his- selerinin yüzde 25'lik bir kısmmın halka açılacağı- nı vurguladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear