Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 1997 PAZARTESİ
8 DIŞ HABERLER
Sera etkisine yol açan gazlann emisyonunu düşürmek için parmağını oynatmayan insanlık zirvelerle avunuyor
Doğa sağırkulaklara sesleııiyorÖZLEMYÜZAK
Dünya iklimi değışıyor. Gaz emisyonlarmın meyda-
na getirdiği küresel ısınma, diğer bir deyişle sera etki-
si yaratıyor bu değişimi. Dünya atmosferinin aşın ısın-
ması ve çarpıcı iklim değişikliklerinin en büyük sorum-
lusu insan. Bu sorumlulukta en büyük pay da "geüş-
miş'' ülkelere düşüyor. Ulaşım araçlan ve termik sant-
rallarda kömür ve petrol yakılması küresel ısınmaya yol
açan en büyük etkenler. Derhal eyleme geçilmezse
dünya büyük bir felaketler zinciri ile karşı karşıya ka-
lacak.
Yerkürenin ortalama ısısı 2050 yılına kadar l .5 ila
4.5 derece arasında bir artış gösterecek, atmosferdeki
karbondioksit oranlan ikiye katlanacak, okyanuslarda
R
io ve Berlin zirvelerinde alınan hiçbir karara uyulmadı. Yerkürenin
ortalama ısısı 2050 yılına kadar 1.5 ila 4.5 derece arasında artış gösterecek,
okyanuslarda ısınma sonucu deniz seviyesi 50 santimetre yükselecek.
ısınma sonucu deniz seviyesi 50 cm. yükselecek. Ge-
lecek mevsimlerde dönüşümü mümkün olmayan de-
ğişimler meydana gelecek. Deniz seviyesinin 93 cm.
yükselmesi durumunda yeryüzünün sahil kesimlerin-
de yaşayan 92 milyon insanın yaşamlan tehlikeye gi-
recek. Yeryüzünün farklı bölgelerinde sıcaklık artışla-
n, seller, kuraklık, yangınlar meydanagelirken. bazı böl-
geler de böceklerin istilasma uğrayacak. Sıcaklık art-
masına bağlı olarak hastalık ve ölümlerde artışlar mey-
dana gelecek. tklim değişimleri insan yerleşimlerini de
derinden etkileyecek. Gittikçe sıklaşan kuraklıklar ta-
hıl ve diğer ürünlerin verimini büyük ölçüde düşürür-
ken kırdan kente doğru göçler giderek artacak.
Ekvator ormanlannı yok eden, kömür, petrol ve do-
ğalgaza dayalı sanayiler ile dünyanın doğal dengesini
bozan insanoğlu ne yazık ki gözünün önündeki bu fe-
laket senaryosunu yaşamaya başlasa bile gözardı etme-
yi yeğliyor. Karbondioksit emisyonlannın düşürülme-
si için hükümetlerin politikalannda önemii değişiklik-
ler, yeni çevre vergileri, termik santrallara altematifener-
Zengin bozuyor
yoksul çekiyor
Küresel ısınmaya yol açan
gelişmiş ülkelerin yarattığı kar-
bondioksit emisyonu atmos-
ferde sera gazı etkisi yaratarak
ısınmaya ve iklim değişiklik-
lerineyol açıyor. Dünyadaönü
alınamaz felaketlere yol aça-
bilecek bu küresel ısınmayı
önlemek, başta bu durumu ya-
ratan gelişmiş ülkelere düşü-
yor. Ancak gelişmiş ekonomi-
lerini sarsmak istemeyen bu ül-
keler ulusal politakalannda de-
ğişiklik yapmaktan kaçını-
yor ve olayı sonu gelmez tar-
öşmalara sürüklüyorlar. Kü-
resel ısınmanın ve iklim deği-
şikliklerinde en büyük bede-
li ise gelişmekte olan ülkeler-
le yoksul ülkelerin ödeyece-
ği biliniyor. Karbondiok-
sit emisyonunda indirime gi-
dilmemesi Türkıye'nin de için-
de bulunduğu Akdeniz Böl-
gesi'ni de tehdit altında bıra-
kacak. Greenpeace'in hazır-
ladığı -İklim Değişikliği \e Ak-
deniz Bölgesi" adlı raporda
"Kyoto'da yasal bağlayıcınğı
olan CO2 indirimlerinekarar
vermekte >aşanacak bir başa-
nsızlık, Akdeniz Bölgesi insa-
nının geleceğini ciddi biçimde
tehlikeye atacak. Bölge çöUeş-
me, susuduk ve besin üretimi
konulanndaönemK sorunlar-
la karşı karşıya kalacak" söz-
leri yeralıyor.
Kara krtanın kaderi
Uzmanlar, sera etkisi yapan
gazlara yönelik acil önlemler
alınmadığı takdirde Afrika'nın
en acı çekecek kıta olacağını
ileri sürüyorlar. Uzmanlar zir-
ve öncesinde art arda sunduk-
lar raporlarla endüstrileşmiş
ülke politikacılanna "Afri-
ka'daki yaygın yoksuUuğun
oluşacak felaketierie başa çık-
ma gücü yoktur" mesaji \en-
yor ve Kyoto'da bir an önce
bağlayıcı kararlann alınması-
na çalışıyorlar.
Dünyada en fazla su kıtlığı
çeken 19 ülkeden çoğunun Af-
rika kıtasında olduğunu hatır-
latan uzmanlar, iklim deği-
şikliklerinin yol açacağı fela-
ketlerin bukıtada önü alınamaz
sonuçlar doguracağını ileri sü-
rüyorlar.
Güneydoğu Asya
IPCC'ye sunulan raporlar,
Güneydoğu Asya'nın da en
olumsuz etkilenecek bölgeler
arasında olduğunu ortaya ko-
yuyor. Bu yıl içinde Tayland,
Filipinler, Endonezya. Malez-
ya gibi ülkelerde can ve mal
kaybına yol açan sel ve kasır-
galann önlem alınmazsa süre-
ceği belirtiliyor. Bunun yanı sı-
ra Tropikal Asya diye tanım-
lanan ve Singapur'dan Hindis-
tan'a 16 ülkeyi kapsayan böl-
gede okyanusun ısınması so-
nucu birçok yerin sular altın-
da kalabileceği ileri sürülüyor.
Gerek Himalayalar'da şimdi-
den başlayan erime gerekse
ormanlann tanm alanı açmak
için yakılıp yıkılması da böl-
ge dengesini olumsuz etkile-
yen unsurlar.
Antarktika'daki buzullar eriyor. Buna paralel olarak 2050 yıhna kadar deniz seviyesinin 50 santimere yüksebnesi bekleniyor.
154 ülke, küresel ısınmanın önlenmesi amacıyla Kyoto 'dd bir araya geliyör
Bir nafile zirve dalıa
1 Sera etkisi
| Ozonun azalması zarariı ışınlann
yeryûzûne ulaşmasına yol açacak
, Mor otesi ışınlan
genişleyen ozon
deiiğinden geçer
Karbondioksit
emisyonu
Dünya toplamına göre yüzde
Brezilya
(iaSS
*
Yükselen kızıl
ötesı ışmlan
uzaya yayılır
CO2 bmkımı ısmın
kaçmasnı engeller
Dünya ısınıyor
Gelecek yüzyılda ortalama sıcaklığm 2.5°
yûksekliğini öngören senaryo
Ormanlar Sağlık
Yepl alanlann azalması
K a (
PrahatsızlıkJanartacak
CO2 emisyonunu etkileyecek
tropikal hastalıklar
çoğaiacak
ÇöMeşme
Çöllergeriye
dönüşû olmayan bir
kld k
dönüşû olmayan bir A y
şekılde genışieyecek, \ p
0
AFPgrafik
Tanm
Açlık tehlıkesi
artacak.
Okyanuslar
Okyanuslann 50 cm.
yükseSmesı 92 mıjyon ınsanifi
yaşammı tehdit edecek
Küresel ısınma 21. yüzyıl için
büyük bir tehdit. Isınmayı ya-
vaşlatmak ve ısınma sürecini ter-
sine çevirmek gerekiyor. Bu da
karbondioksit (CO2) emisyonu-
nu azaltmakla gerçekleştirilebi-
lir.
Küresel ısınma, 1 Arahk'ta
Japonya'nın Kyoto kentindebaş-
layan ve 10 gün sürecek BM Hü-
kümetler Arası tklim Değişim
Paneli'nde (IPCC) bir kez daha
masaya yatınlacak. Ancak bu
konuda ülkeler arasmda büyük
bir kaos yaşanıyor. Konferansa
154 ülke katılıyor.
Sera gazı emisyonundan en
fazla gelişmişülkeler sorumlu tu-
tuluyor. Dolayısıy la bu ülkelerin
CO2 emisyonlannda belli indi-
rimlere gitmeleri gerekıyor. An-
cak bu konuda gelişmiş ülkeler,
iki kutba aynlmış bulunuyor. Av-
rupa Birliği ülkeleri 2010 yılına
kadar karbondioksit emisyonla-
nnı 1990 düzeyinden yüzde 15
oranında aşagtya çekmeyi öne-
rirken ABD, Kanada. Japonya
ve Avustralya gibi ülkeler bu
oranın çok yüksek olduğunu,
asla pratikte uygulanamayaca-
ğını ileri sürerek karşı çıkıyor-
lar.
llk Dünya Çevre Zirvesi
1992'de Rıo de Janerio'da ya-
pıldı. Zirvede üye ülkelerin sera gazı
emisyonlannı 2000 yılına kadar
1990'lardaki seviyeye indirmeleri is-
tenmişti. Ancak buna uyulmadı. Ber-
lin'de 1995 yılında yapılan bir sonra-
ki konferansta daha güçlü önlemler
alınması istendi. Ancak buna da uyul-
madı. Sera gazı emisyonunda dünya-
da birinci sırada olan ABD, zrrvenin
D
oğayı en çok kirleten ABD, küresel ısınmanın ortak bir
sorun olduğunu savunarak karbondioksit emisyonunun
yalmzca gelişmiş ülkelerde dizginlenmesine karşı
çıkıyor. En çevreci görünen AB de dürüst olmamakla suçlanıyor.
Karbondioksit emisvonu
Ülkeler
ABD
Çin
Rusya
Japonya
Almanya
Hindistan
Ingiltere
Kanada
Ukrayna
Italya
Fransa
G.Kore
Polonya
Meksika
G.Afrika
Brezilya
Avustralya
Ispanya
tran
Suudi Arabistan
Endonezya
Kazakistan
Hollanda
Tayvan
Tiirkiye
(milvon \on)
5.228.52
3.006.77
1.547.89
1.150.94
884.41
803.00
564.84
470.80
430.62
- 423.82
362.02
353.10
336.11
327.56
320.88
287.48
285.99
246.98
232.99
227.06
227.04
185.58
178.83
166.88
160.50
Nüfus Kişi başına düşen Dünya toplamına
(milvoDt CO2 (ton/kişh göre vüzde
263.06
1.200.24
148.20
125.57
81.66
929.36
58.61
29.61
51.55
57.27
58.14
44.85
38.61
94.78
41.46
159.22
18.05
39.21
64.12
18.98
193.28
16.61
15.45
21.30
61.64
19.88
2.51
10.44
9.17
10.83
0.86
9.64
15.90
8.35
7.40
6.23
7.87
8.70
3.46
7.74
1.81
15.84
6.30
3.63
11.96
1.17
11.18
11.57
7.83
2.60
23.7
13.6
7.0
5.2
4.0
3.6
2.6
2.1
2.0
1.9
1.6
1.6
1.5
1.5
1.5
1.3
1.3
1.1
1.1
1.0
1.0
0.8
0.8
0.7
0.7
kilit isimlerinden bin. Dünya nüfusu-
nun beşte birine sahip olan ve dünya-
daki toplam sera gazı (CO2) emisyo-
nunun dörtte birinin oluşturan ABD,
karbondioksit emisyonunu 2010 yıh-
na kadar ancak 1990"lar seviyesine
getirebileceğini söylüyor. VVashıngton
yönetimi 1992 yılmda imzalanan îk-
lim Değişikliği Çerçeve Anlaşması
uyannca sera gazı emisyonunda yal-
nızca gelişmiş ülkelerin indirime git-
mesine de karşı çıkıyor. "Küreselsın-
ma sonuçta ortak sorundur" diyen
ABD, gelişmekte olan ülkelerin de so-
rumluluk taşımalan gerektiğini savu-
nuyor. ABD'nm önerisine göre hızla
kalkınmakta olan ve OECD üyesi ol-
ma statüsünü kazanmak isteyen Güney
Kore. Singapur, Meksika, tsra-
il ve Arjantinde küresel ısınma-
ya karşı alınacak bağlayıcı ka-
rarlara dahi edilmeli. ABD ay-
nca Çin, Endonezya. Hindistan,
Brezilya gibi kalkınma hızlan
düşük, ancak geniş yüzölçüm-
lü ve yoğun nüfusa sahip ülke-
lerin de önemii ölçüde sera ga-
zı emisyonu oluşturduklannı
kaydediyor ve bu ülkelerin de
katkıda bulunmalannı istiyor.
Zirveye ev sahipliği yapan Ja-
ponya, sera gazı emisyonunda
2010 yılına kadar yalnızca yüz-
de 5'ük indirim önerirken Avust-
ralya korbondioksit emisyonun-
da bir sınırlamaya gidilmesine
karşı çıkıyor Dünyanın önde
gelen enerji ihracatçısı ülkeler
arasında olduğunu ve bir kısıt-
lamanın kendi ekonomileri için
büyük bir felaket anlamına ge-
leceğini vurgulayan Avustrah/a,
bu meydan okuyan tavnyla di-
ğer bütün gelişmiş ülkelerin bü-
yük tepkisini çekiyor.
'Havuz'planı
Öte yandan ileri sürdüğü yüz-
de 15'lik oran ile Kyoto'da çev-
recilerin yüzünü güldüren AB ül-
keleri, bu hedeflerine "havuz"
diye tanımladıklan bir plan çer-
çevesinde ulaşmayı planlıyor-
lar. Bu plana göre her AB ülkesi kar-
bondioksit emisyonlannda farklı indi-
rimler uygulayacak. Ancak birliğin
toplam emisyon indirimi yüzde 15 ola-
cak. AB bu sayede bünyesindeki da-
ha az gelişmiş ülkelerin ekonomüeri-
ni korumayı amaçlıyor. Ancak AB de
diğer ülkeler tarafindan dürüst olma-
makla suçlanıyor.
ji arayışlan. gelişmekte olan ülkelerin sanayilerini *^e-
miz teknolojiye''' dönüştürecek mali ve teknik yardım
gerekiyor.
Ancak gerek sanayi devlerinin, hükümetlerin çevre
politikalanna egemen olan lobicilik faaliyetleri, gerek
ucuz petrolün peşinde koşan ve bu uğurda her şeyi yap-
maya haar ülkeler, gerekse büyümek için sabırsızla bek-
leyen, gelişmiş ülkelerin eskimiş teknolojilerini kulla-
narak çevre duyarhlığını gözardı eden gelişmekte olan
ülkelerin "ben bu işe kanşmam71
tavırlan bir an önce
eyleme geçilmesini önlüyor.
Senegalli şair Baba Dioum insanın doğa ile ilişkisi-
ni şu sözlerle dile getinyor: Sonunda yalnız sevdiği-
mizi koruyacağız/ Yalnız anladığımızı seveceğiz/
Yalnız öğrendigimizi anlayacağız.
Sanayinin
kâbusu
temiz çevreKyoto Konferansı bir anlamda çevreciler-
le sanayiciler savaşına dönüşmüş durumda.
Çevreciler Kyoto'da karbondioksit gazı
emisyonunun azaltılmasına yönelik ülkele-
re bağlayıcı yükümlülükler getiren uluslara-
rası biranlaşmanın imzalanması gerektiğin-
de diretiyorlar.
Başta petrol ve otomotiv sanayii olmak
üzere endüstri devleri ise böyle bir anlaşma-
nın ülke ekonomilerini bozguna uğratacağı-
nı ileri sürerek anlaşmayı engellemeye ve
olabildiğince geciktirmeye çalışıyorlar.
Küresel ısınmaya karşı bağlayıcı politika-
lann oluşturulmasını engellemeye çalışanlar,
aynı zamanda güçlü bir politik direnci de
oluşturuyorlar. Fosil yakıta bağlı endüstriler,
petrol ihraç eden ülkeler ve kamuyu yanıl-
tan "kiralanmış'' bılım adamlan, iklim an-
laşmasınm daha da güçlendirilmesine karşı
lobi yapıyorlar. Hatta resmi Suudi ve Ku-
veyt bildirgelerine dahi girmeyi başarmış
bulunuyorlar.
ABD. sanayicisinin baskısı ile en fazla
karşı karşıya kalan ülkelerden bıri. Bu uğur-
da Küresel İklim Koalisyonu admdabir olu-
şum bile mevcut. ABD'li Forest & Paper,
ChevTon, Exxon. Ford, General Motors, Mo-
bil, Ulusal Madencilik Birliği ve Texaco gi-
bi önde gelen firmalar. yönetim kurulu üye-
leri. Amoco. BP, Goodyear, Shell ve Union
Carbide deKüresel tklim Koalısyonu'nun üye-
lerinden. Dünyanın birçok bölgesinde de ya-
tınmlan olan bu firmalar, sera gazı emis- ^
yonlannın azaltümasınakarşı çıkıyorlar. Sav-
lan ise "Küresel ısınmaya yol açan etkenler-
leflgüibilimsd bdirstzfiklerazalana kadarey-
leme gecmeden önce 20-25 yıl bekkmeüyiz"
üzerine kurulu. Gerek Amerikan Kongresı'-
ni gerekse CKntonyönetimini etkilemek için
yoğun lobicilik faaliyetlerini sürdüriiyorlar.
Kyoto'ya hazırlık süresinde çevre örgüt-
leri de çalışmalannı kamuoyunu harekete
geçirerek sürdürdüler. "Asbnda hükümeder
iklim değişimini durdurmak için gönüllü de-
ğU" dıyen çe\Teciler ABD. Avrupa ve Japon-
ya'nın sera gazı emisyonunun ne kadar za-
manda ve ne oranlarda azaltılacağına dair
aralannda en küçük bir anlaşma sağlayama-
dıklannı belirtiyorlar.
ABD'de 250 kadar çevre örgütünü şemsi-
yesi altında toplayan tklim Eylem Ağı adın-
daki oluşum, Clinton yönetimine en sert eleş-
tinleri yönelten grup. Orgüt, "O büinen Ame-
rikan rüyası çok >akında her bir Amerika-
lı'nın çevre kâbusuna dönüşecek" derken
Washington yönetimini bir yandan çevreye
karşı duyarlı görünüp öte yandan sanayici-
sine boğun eğrnekle suçluyor. IPCC öncesin-
deen etkin çahşmalardabulunan örgütlerden
biri de Greenpeace. Greenpeace'in hedefi
sera gazı emisyonunu 2005 yılına kadar 1990
seviyesinin yüzde 20 altına düşürtebilmek.
2050 yılına kadar da yüzde 50 oranında bir
indirimin sağlanabilmesi.
Nükleer lobisi pusuda bekliyornden bir yetkili "Önümüzdeki 21. yüzyıl-Fosıl yakıtlann küresel ısınmaya neden ol-
duklan için suçlanmasi. altematif enerji ara-
yışlannı gündeme getinyor. Temiz enerji di-
ye tammlanan rüzgâr ve hidroelektriğe daya-
lı enerjiye daha çok çevreciler destek verdiği
ve sanayicilerin ilgi alanına girmedi-
ği için en fazla sesi nükleer enerji yanlılan çı-
kanyor. Nükleer enerjinin, küresel ısınma-
nın en önemii suçlusu olarak kabul edilen kar-
bondioksit emisyonuna yol açmıyor olma-
sı, nükleer taraftarlannm iklim değişikliği taı-
tışmalanna yeni bir ivme ile katılmalanna ne-
den oluyor. Nükleer uzmanlar, nükleer ener-
jinin kömür, petrol ve doğalgaza en iyi alter-
natif olduğunu ileri sürüyorlar, ancak karşıla-
nna radyasyon nski ve nükleer atık soru-
nu ile dikilen çevrecileri bir türlü ikna etme-
yi başaramıyorlar. Avrupa Atom Foru-
mu'nun bünyesindeki Uranyum Enstitü-
suı
da küresel kalkınma için her enerji türüne ge-
reksinimimiz olacak" diye konuştu. Nükleer
endüstrinin en belirgin savlanndan biri, 21.
yüzyılda elektriğe olan gereksinimin çok da-
ha artacak olması. Bu elektriğin üretiminde ise
sera gazı emisyonuna yol açmayan nükleer
santrallann önemii rol oynayacağını savunu-
yorlar. Bu arada Hükümetlerarası tklim Deği-
şikliği Konferansı 'na ev sahipliği yapan Japon-
ya'da hükümet, zirve öncesinde bir panel dü-
zenleyerek 2010 yılına kadar ülkede 20 nük-
leer reaktörün inşa edilmesi çağnsı yaptı. Kar-
bondioksit emisyonunu 1990'lar seviyesinin
ancak yüzde 5 aİtına indirebileceğini açıkla-
yarak AB'nin ve çevre örgütlerinin büyük tep-
kisini çeken Japonya'da halen 50 nükleer re-
aktör bulunuyor. Ülkenin elektrik ihtiyacının
yüzde 28' i nükleer reaktöılerden karşılanıyor.
TBMM Çevne Konisyonu Danışmanı Nuraı Talu Cumhuriyet e konuştu
Türkiye iki listeye alındıtklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
kapsamında, gelişmiş ülkeler arasında
kabul edilen ve karbondioksit emisyo-
nunda indirime gitmesi gereken ülkeler
arasında yer alan Türkiye, Kyoto'daki
Çevre Zirvesi'ne temkinti yaklaşıyor.
Türkiye, 1992 Rio Çevre ve Kalkınma
Konferansı'nda imzaya açılan ve karbon-
dioksit emisyonunun azalmasmı öngö-
ren "İkHm DeğişikBği Çerçeve Sözteşme-
si"™ imzalamadığı için zirveye taraf ül-
ke olarak değil, gözlemcı ülke olarak ka-
tılıyor.
Türkiye'nin sözleşmeyi imzalamama-
sı şu gerekçeye dayanıyor: Sözleşmenin
iki eki bulunuyor. Ek-l'de pazar ekono-
misine geçiş sürecinde bulunan eski sos-
yalist ülkeler, OECD ülkeleri ve Avrupa
Birliği (AB) ülkelen yer alıyor. Ek 2'de
ise yalnızca gelişmiş ülkeler. Türkiye ise
her iki listede de yer alıyor. tlk listede yer
alan ve ekonomileri geçiş sürecinde olan
ülkelere bazı ayncalıklar ve kolaylıklar sağ-
lanırken ikincı listede yer alan ülkeler
bağlayıcı bazı yükümlülükler altındabu-
lunuyorlar. Konu ile ilgili görüşlerini al-
dığımız TBMM Çevre Komisyonu da-
nışmanlarındanNuranTahı,Türkiye'nin
bu eklerin değişmesinden yana olduğu-
nu ancak bu konuda ilerleme sağlayabil-
mek için sözleşmeyi imzalaması gerek-
tiğini bildiğini söyledi. Talu, tklim Deği-
şikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne Türkiye'nin
de imza atması ile ilgili yasa önerisinin
onaylanmış olup halen Genel Kurul'da
imza aşamasında bulunduğunu belirtti.
Talu, anlaşmayı imzalayan Azerbay-
can ve Pakistan'uı Kyoto'daki konferans-
ta Türkiye adına başvuruda bulundukla-
nru ve söz konusu 2. ekten Türkiye'nin
adının çıkanlmasının da gündeme gele-
ceğini belirtiyor. Türkiye'de 1992 verile-
rine göre 182.5 milyon ton olan karbon-
dioksit emisyonun 2010 yılında 608 mil-
yon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.