14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CİM 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 İTAP TIRTILI SELtM tLERt Bir aıııt eser: 'Güneşle'Güneşle'nm yeni basımını (Yapı Kre- , Yaymlan. Temmuz 1997) geçen gün îvgilı Handan Şenköken'in yazı masa- mda gördüm. Bende ılk basımı var. Ki- ıpYayınevi'ninki, 1%9'dabasılmışolan. iandiyse otuz yıl geçmiş. Bununla bırlikte yepyenı bir esermiş- ;esine coşkusu sardı Güneşle'nin. Han- lan yeni basımı armağan ettı. E\ e döner- ten arabada kanştırmaya koyuldum. Bu kez gerçekten otuz-otuzbeş yıl öncesine döndüm, genceldım, genç okurlara özgü latlar almaya koyuldum. Bu eşsiz denemelerin kimilen o za- manki Türk Dıli dergisinde. kimilen de hocamız Vedat Günyol'un Yeni Ufuk- lar'ındayayımlanmıştır. (Belki başka der- giler dc söz konusu. Belki ilk kez Güneş- le'de yer alan yazılar...) Hem TüTk Dili'ne, hem Yeni Ufuk- lar'alisebirdeykenabone olmuştum. Ay başlan postacının yolunu gözlerdim. Bir yandan da Yeni Ufuklar'ın Tür- be'dekiyönetım yerine gidip geliyordum. Nermi Uygur'u orada gördüm ilk kez. Dergiye 'Kant' adlı uzun. unutulmaz de- nemesini getımüştı. K.üçük çantasından çıkardı sayfalan. 'Kant'' "(_.) Birkaç, ay oMu sanıyorum,Stend- hal'k\enidenJulien'leştim. \enkten yüz yüze geldim o çocukluğumun Kant'ıyta. Kimdi bu Kant? Gerçekten var nu böy- le bir Kant? Koca koca bilgi ve ahlakya- pıtiannın Kant'ı var." Evet, ama Nermı Uygur, denemesin- de 'iroan' Kant'ı anlatmaya koyulacak- tır. Ders kitaplanmızda kupkurutanıtılan K.anthiçbir zaman gönlümü okşamamış- ken, bu denemeyle birükte, Nermı Uy- gur'un anlattığı. kaleme. dile getirdiğı, dü- pedüz yaşattığı bambaşka Kant'a çarça- buk vurulacaktım. Saatlerle, dakikalarla handiyse bir da- kikçilik oyunu oynayan Kant'a mı vu- rulmuştum? Yok, sanmam. Şimdi yıllar sonra kav- nyorum ki. Nermi Uygur'un yazdıklany- dı gönlümüçelen. Denemenin kendisine vurulmuştum. 'Kant' Yeni Ufuklar'da iki sayı 'tefri- ka' edildi. Bu yazının bir de fotokopisi- ni çıkarrruştım: yanımdan ayırmazdım, va- purda. trende, orda burda yeniden okur- dum: "Ncrde kalmıştım? İkindi sonrasın- davdık,odasında>dı Kant Akşamoldu bi- le.Tam 7'dc üç köşelişapkasını kapüğı gi- Lr .lk kez 1969 yılmda yayımlanan 'Güneşle', Yapı Kredi Yayınlan arasmda çıkan yeni basımıyla yine gündemde. Nermi Uygur, dilde seriyor gözümüzün önüne bizi mutluluğa, uygarlığa, gönül inceliğine götürecek her şeyi... Güneşle benim için başyapıttır. Yıllarca arkadaşlık etmişti. Şimdi yine yıllarca en yakın arkadaşlanmdan, ustalanmdan, yaşama kıla\r uzlanmdan olacak. Bizi uçurumlanna çekti çekecek kof değerlerden kurtulabilmek için bu kitaba sığınmak gerek. bi gezmeye çıkardı. Ağaçhyollardan, ses- siz köprülerden geçer, sonra yine eve ge- lirdi. Yalnız gezmeyi severdi, yapayalnız. Öylesineşaşüacakbir düzenleolupbher- di kibu gezintiler.Kant'ın hangisaattene- rede oMuğu kesinlikle bilindiğinden, çok kimsc Kant'a göre ayariardı saatini." Bakın, ahntıdan iki özellik beni müt- hiş etkiler: a) "Akşamoldubik'' diyorNermi Uy- gur ve akşam gerçekten oluyor. Bir ro- mancı incehğiyle, bir yahnlık ustalığıy- la. b) Kant'a göre saatini ayarlayanlar, hiç bilmediğimiz o insanlar birdenbire 'ro- man kişüeri" olupçıkmıyorlar mı? Daha- sı, Kant, o satırlarda derin ız bırakan ro- man kişisi değil midir? FahimBey'le Ob- lomov'un tam karşrtı bir roman kişisi. Zatenbaşka hangiyazı çizi Kant"ı bun- ca sevdirebilirdi? YalnızKantdegil Ama yalnızKantdeğil. Güneşle'de se- vilecek öyle çok ıncelik, duyarhk, özel- lik vardır ki! Yazan şöyle belirtmiş. *Bu kitaptaki denemelerin ortak yön- lerinden biri, giinün \alnizca güneşÜ sa- atkrinde yazümış olmalandır." Dahaeve dönerken. arabadayken, ken- tin yogun trafiğı, gürültüsü patırtısı, hay- huyu ortasmda 'İçindekîler'e kapılıp git- miş; nerede olduğumu unutmuş, gürül- tüleri işitmez olmuştum. Örnekse 'Ev'. Bu deneme, uydurmu- yorsam, ilk kez 1%7'de yayımlanmıştır. Bir uzunöykü, bir romandır bir bakıma. Evi yazmak isteyen hikâyeciye, roman- cıya çevrenler açar. Tikel anıîardan yola çıkandenemeci genellemelere vanr. Onun '•ev'i gıtgide hepimizin evleri olur. Ken- di evlerimizin çağnşımlanna kapıldık- ça, amk roman evleri, öykü evleri yaz- mayı gereksiniriz. "Bir kitaplık görsem. işte kitaplann evi, diyorum.OtomobiBereev dunımun- da değil mi garajlar? Kayıkhanc, adı üs- tûnde, ka>ıke\idir: kayıklar sığııur kötü bavalarda oraşa. Çeşitli mallann serçj- kndiği\ensergievidir. Korunmayadeğer geçmiş ürünlerine evdir müzeler. N'olur- du'bilgelık evı" diyebiLsesdikünhersite- ye." Sıcaklık yayıhyor içimize,k ev' duygu- suyla dolup taşıyonız. Hele o, kitaplann evi olması kıtaphgın, gözlerimı yaşartı- yor. hele o. bende koskoca bir roman bö- lümü açıyor; bir gün mutlaka yazaca- ğım... "İstanbul'da Pendik'tebu ev,çocuklu- ğumdaki Pendik'te. Bir iki bin kişilik bir babkçıköyihdü Pendikbiz orda>ken. De- miryolundankıvıva hafıf bir eğimledikey inenbir koşuluktaşyotunortasında\dı evv nüz. Tahtadandı." Pendık'tekı cv. sonra. 'ÇîngenePalamu- tu 1 denemesine bağlanacaktır. 'Çingene Palamutu'nda: "Amcalanmdan biri ba- hkçıvdı. Bir kahvesi \ r ardı köyde. iskele- nin tam kar^ısmda" denıyor ya, gözü- müzün önünde hemen Pendik belirecek- tir artık. Edebiyat dünyasındaheyecan: Nobel Edebiyat Ödülü bugün açıklanıyor En üginç aday:BobDylan GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Birkaç yıldır NobdEde- bhatödûiü'nün açıklanması, kasımdan eki- me alınmıştı. Bukez saati de degişti. Bildigim kadanyla ılk kez bu yıl, tsveç Akademisi'nın daimı sekreteri Sture AB'enodasının önünde- kı saatin 13.00'üdegil. 11 .OO'i çalmasırubek- leyecek. Dünya basmı izdiham halinde. yazı- lı basının emekçılerine bu değışiklik iki saat kazandıracak; az zaman deg.il doğrusu. Edebiyat çe\Tesinde sessizlik yoğun. Daha önce adı adaylar arasında olan ama ödül ala- mayanlardan hangileri halen güncel. bilinmi- yor. YaşarKemal'in bunlararasmdaolduğu bir gerçek. Akademi, daimiüyelerindenbirinin ölü- mü üzerine, yerine, kalbi Afrika'da yatan Pjuu" Westberg'i almıştı bir süre önce. Acaba yeni bir Afrikalı yazar olabilir mi? Birbaşka olasılık ise îsveç'in yaşayan ve ha- len yabancı dillere en çok çevrilmiş ozanı du- rumunda olan TomasTranströmmer'in odül- lendirilmesi. tsveçli yazarlar. 1974'ten sonra bu ödülü almadılar. O yıl, EdvindJohnson ve Harry Martinson bu ödülü paylaşmıştı. Yani 27 yıl sonra sıra yine "keDdileirine'' gelebilir. Yaklaşık bir yıldır Amerika'dan ve Nor- veç'ten BobDylanaday gösterilmekte. Dylan'ın, şarkıcıdançok şaır olduğunu savunan Ameri- kalı edebiyat profesörü Eric Zorn ve Norveç- li edebiyat araştırmacı Inderebo Porde, "Bob Dylan'aNobelVerümesiKomitesi^ni oluştur- muştu. Kendilerini en güçlü savunan kısi, bir süre önce yas^ma gözlerini yuman Amerika- lı ABen Ginsberg idi. Ginsberg bu konuda şu görüşü belirtmıştı: "Yirminciyüzvüda Dylan, Amerika*nın en öndegelen ulusalozanıve şar- kıcKidır. Sözkri, bütün dünşada birçok nesli etkilemiştir. Gücünün ve etkisinin kabulünün kanıtı olarak Nobel Ödülü'nü alması onun hakkıdırr Chicago Tribune gazetesinin köşe yazan Eric Zorn da aynı görüşte-, "Melodilerİe ilgi- lenmekgerekli değil. Şarialann sözlerini oku- mak yeter. "A hard raın"s gonna fall', 'Tanag- led up in blue' ve "Sad eyed lady of the low- lands' bu ödülü alması için yetertL" tsveç'te yayın çevrelerinde genel kanı, bu yıl ödülün öyle pek tanınmamış bir ada ve az kullanılan dile gitmeyeceği şeklinde. Eğrisi doğrusu, siz bu satırlan okurken belli olacak. MALTEPE SANAT GAUERİSİ ERCÖMENT TARHAN Reslm Serglsl 10-29Ekim'97 Tel:ff»16) 441 91 96 ' 441 95 «0 STUD1O OYUNCULARI ŞAHİKATEKAHD OYUNCULUK SEÇMELER 1-2 Kastm'97 246 77 25 -233 51 15 cprananausVİStNEMALARI MÂLTEPE'DE AÇILDI SİNEMA & AUŞVERİŞ ve EĞLENCE MERKEZİ Atalûrt Cd. No:41 / MAITEPE (Beledıye Yanı) Te! 0 216 442 60 30 KAYIP DÜNYA (JURASSIC PARK) SALON A ISUNSUl tUYUKŞEHmElEDTYtSl » LÜRÜSHAYAT AH KARAGÖZ VAH KARAGÖZ 84-10-V (2 ÜUM 11-12-18-19-25-26 EK1V Fft.TIHRESATNURISAHNESI: 0112 524 5Î 80 SURPRIZ BABALAR SALON B SİYAH GİYEN ADAMLAR SALON C 1 1 . 1 5 - 1 3 . 4 5 - 1 6 . 1 5 - 1 8 . 4 5 - 2 1 . 1 5 K A W Y A İ Ş L E T M E S İ D İ R ) ALİ ARİF ERSEN Resim. Sergisi 9 Ekim - 8 Kasım'97 Abdı Ipekçı Cd. 18/2 Nışantaşı Tel: (0212) 241 21 83 Gülden Kut Resim Sergisi 19 Eylül-10 Ekim'97 ASMALIMESCİT SANAT GALERtSt SofyalıSk. No:5/1 Beyogiu/İST Tel: (0212) 249 69 79 NE HEPSİ NE HİÇBİRİ (çocutorumı KÖÇÜKNASRETTİN(ç.o nlMracDEMZIU 1-1Î--S-19-Î5-2SEKIM Güneşle öyledir. Bir bakıma yazann kendisini anlatır, dünyayabakışını, yaşa- mı algılayışını. Bizi de kendimize. dün- yayabakışımıza, yaşarru algılayışınuza çe- ker. Oncayalın "Amcalanmdanbiribahk- çıydı" sözû bende *bütün amcalanm' çağnşımlannı uyandırır. Ne iş yapardı amcalanm? Öyküleri neydi? Nasıl yaşa- düar? Her biri kendi macerasını söyleme- ye koyulur. Güneşle'nin denemeleri. bence. bir yandan da 'yaayazdırtandenemeler'dir. Okudukça onlan, öyle kaç kez, handiy- se ıç fırtmalarla yazı makinamm başına geçmişimdir. Niçin Çingenepalamutuna ılişkin anılanmı, duygulanmı dile getir- meyeyim? Niçin 'Çeükçomak'la bırlik- te bizim çocukluk oyxmcaklanmız yazı- ya dökülmesın? Hangi birinden söz açaviml Bilmem, Güneşle'deki denemelerin hangi birinden söz açayım! Hepsıni çok seviyorum, ama en çok, pek çok sevdik- lerimden biri. yıllar önce Yeni Ufuklar'da yayımlanmış olan 'Yokülke'dır. Denemenin adı, Türkçe'mıze katkıy- dı. Nermi Uygur 'utopia' karşılığı 'yokül- ke' diyordu:w Utopia hiçbir>erde bulun- mayan,varohnayan bir deviet,bir yokül- kedV.Yokülkccikrgerceklikle ilgisinikes- miş, düşlerde gezip «j\alanan tasancılar- dır çok kimseye göre.* Denemeci. sonra, çok kimse'nin ne kadaryanıldığını saptamayakoyulur. Yo- külke edebiyatında bir geziye çıkanz. Umut ve yann ülküsü için ütopyalann bizi hangi olanaklarladonattıklannı usul usul ayırt ederiz. Birbaşka eşsizdeneme 'Pmar'mTûrk- çesi'dır. Burada 'şair' Nermi Uygur ko- nvışuT. Çocuklann dilinden yola çıkarak, anadilimizın uçsuz bucaksızhgına deği- nir. Pınar televizyon için diyor ki: 'Sah- netiradyo'. Onun sözlüğünde 'yoklaşlar', •yoldaki arkadaşlar'dır Puf böre|inin adıysa; 'Yastıkböreği.' Hayır, bu deneme özetlenemez: ille okunmah. Keşke okul- lanmızda okurulsa. dilin büyüsünü yitir- miş kaskatı büyüklere okurulsa, herkese okurulsa... Ya 'Romansa Yaşavamam?!' O gali- ba Türk Dih'nde yayımlanmıştı: -Kendimi bildim bileli, roman düş- mez elimden. Hastalık da, yorgunluk da. yalmzhk da çekilir, yeter ki roman oku- yabitosin. Şimdi \akapaca beni götürse- ler. yanda kalacak diye ~"~~"^~"~* romanlanmbir kez daha üzülürüm." Siyasal düzeninözen- dırdiğı her şeye bunca ters düşen o 'romansız yaşayamam' sloganı. el- bette bir yaşama ülküsü olup çıkabilir. "Ben bir romana baş- ladım nu, daha ilk saor- la,yaşamamıntaortasın- dan bir degişme, her şe- yimibızlakaplayan, dün- yada uzanmadık hiçbir kıyıbucak komayan bir değişme bitrverir." Gelişigüzel alıntıhyo- rum. "Yaşamayı öğreni- rim ben romanlardan." / w Sav1ı romanlan da, ro- man denecekse onlara, bunun için sevmiyorum işte. Ders verir ^bi ya- zanlardan ne 5§renir ki insanyaşamadakullana- cak?" / "Uyanp esinle- yen bir anlatıdır roman benim için." / "Öyle bir anlatıkiyaşam»!dâde se- rer gözümüzün önüner Nermi Uygur da dilde seriyor gözümüzün önü- ne bizi mutluluga. uygar- lığa, gönül inceliğine gö- türecek her şeyi. Güneş- le benim içinbaşyapıttır. Yülarca arkadaşlık et- mişti. Şimdi yine yıllar- ca en yakın arkadaşla- nmdan. ustalanmdan, ya- şama kılavuzlanmdan olacak. Biziuçurumlannaçek- ti çekecek kof değerler- den kurtulabilmek için bu kitaba sığınmak ge- rek. Güneşle her gün ay- dınlığımız olabilir. Ul EVÜÜK İUC EVÜÜK _ HUWEWER'İHWSMHAU 5--HS-3O-Î'. UM OYUN GUNLERI SALt 20 30 / CARSAMBA: 15.00-20 Î0 PERŞEMBE 2Û.Î0 I CUMA: 20.J0 C.TES!: I I 00-1S OO-20.Î0 I PAZAR: 11.00-15.00-18.J0 BIIETSATIS VfRtfRI SEHIR TIYRIROLARI GISELERI ILE KADIKOY HM0UN UlrtR (MERKEZ GISESII ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Yaşama Ustası: Muhibbe Darga Prof. Dr. Muhibbe Darga ile sanınm bundan yir- mi yıl kadar önce, Avusturya Kültür Ofisi'nde tanış- mıştık. Türkiye, AJmanya, Avusturya ve Isviçre'nin katılımıyla üç günlük bir "Etnoğrafya Sempozyumu" düzenlenmişti. Ben, sempozyuma sunulan bildirile- ri ve yapılan konuşmalan çeviriyordum. O zamanlar Istanbul Üniversitesi'nde görevli olan Prol Dr. Muhibbe Darga da sempozyuma katılanlar arasındaydı. Eski Anadolu uygariıklan üzerine yaptı- ğı çalışmalaria ve yazdığı krtaplarta tanınmıştı. Beni ilk karşılaşmamızda en etkileyen yanı ise tü- kenmek bilmeyen enerjisi olmuştu. Akşam saatleri- ne kadar süren sempozyum oturumlannın ardından, herkes "yorgun" bir akşam geçirmeye hazırlanırken, Prof. Darga, sanki hep yeni bir ^ıbaha uyanırgibi olur- du. Bir akşam bizi, o zamanlar sanınm Gayrettepe'de olan evine akşamyemeğine çağırdığmda, geceningeç saatlerine kadar hızı hiç kesılmeyen bu enerjinin da- ha da yakın tanığı olmuştum. Prof. Darga, onca ko- nuğuyla sanki birkaç çok yoğun sempozyum günü hiç yaşanmamışçasına ilgilenmişti. Sonraki yıllarda sık sık karşılaştık. Karşılaşmasak bıle duyduğum ya da k'rtapçı vitrinlerinde gördüğüm çalışmalanyla Prof. Darga, yaşamımdan hiç eksik ol- madı. Sokakta, ayaküstü konuşmalanmızdan sonra bile onun yanından hep içim yeni bir yaşama gücüy- le dolarak, yorgunluklanmdan utanarak aynldım. Ve bu kimliğiyie Prof. Muhibbe Darga, yaşamımda be- nim için çok değerii bir itici güç olma nıteliğini hep korudu. Istanbu! Üniversitesi'nden emekli oluşundan epey sonra, bu kez yollanmız Anadolu Ün/versrtes/'nde kesişti. Aslına bakılırsa, Prof. Muhibbe Dargagibi, gü- cü hiç tükenmeyen, kendi alanından ne zaman söz etse bütün gençlerden daha genç kesılen bir bilim insanıyla o ünıversıtede karşılaşmama hiç şaşınna- dım; çünkü bütün yaşamını Anadolu Üniversitesi'ne adamış olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in onu da Eskişehir'e çekmiş olmasında şaşılacak bir yan yok- tu. Prof. Darga, yıllardır Eskişehir çevresinde arkeolo- jikkazılanyürütmeyi sürdürüyor. llerieyen yaşına kar- şın, karşımda her yıl sanki daha gençleşmiş bir Mu- hibbe Darga buluyorum. Bulduğum zaman da ya- şama sanatı" diye bir sanatın var olduğuna her de- fasında bir kez daha inanıyorum. Bundan ikiyıl kadar önce, Prof. Darga'nın "kazı son- rası" çalışmaianna da tanık olma mutluluğuna er- dim. Sonbaharda biten bir kazının hemen ardından, Anadolu Üniversitesi'ndeki laboratuvannda yardım- cılanyla birlikte bulunanlan sınıflandınp raportan ka- leme alıyordu. Gençler için bile yorucu olan, günler sürmüş bir kazının ardmdan Prof. Darga, bu kazı-son- rası çalışmalannı gerçekleştirirken de meslege henüz adım atmış bir "b/7im aday/"nın coşkusu içindeydi. Yardımcılannagüveniyor, amayine de en ufakbir ay- nntıyla bile şahsen ilgilenmekten kendini alamıyor- du. Bu akademik yılın başında, ekimin ilk haftasında, üniversitede dersler başladığında, Prof. Darga ile Es- kişehir'de yine karşrtaştık. Bir kazıyı daha tamamla- mıştı. "Biraydırburadayım, brazyotvldum" dedi. Carv lılığı, "Yorgunum" söylemini yalanlıyordu. Ardından yeni çalışmalanndan, yazmakta olduğu yeni bir ki- taptan söz etti. Bu arada geçen yıl parmağında gö- rüp beğendiğim bir yüzüğün benzerini benim için Is- tanbul'dayaptırmayı da unutmamıştı! Prof. Dr. Muhibbe Darga'yı tanıyabilmiş olmaktan mutluyum. Yaşama ve çalışma gücümün kaynağını her zaman soyut sözlerde ve düşünceierde değil, ama onun gibi somut insanlarda, ne zaman kendimi yorgun hissetsem, bazen de belki biraz karamsar ol- sam, beni yorgunluğumdan ve karamsarlığımdan utandıran onun gibi insanlarda buldum. Dilerim ki Muhibbe Hoca'nın çalışmalan daha ni- ce yıllar hız kesmeden sürsün, çünkü daha onu ta- nımaya layık insanlar var! Türk Dil Kurumu ödüUeri •ANKARA (\A) Türk Dil Kurumu'nun 1997 yılı ödülleri belirlendi. Şiar Yalçın, basın-yayın organlanndaki dil yanlışlannı güzel bir Türkçe ile ortaya koyduğu ve dil konusunda bir duyarlıhğın oluşmasını sağladığı gerekçesıyle köşe yazarlığı dalında ödüle değer görülürken radyo-televizyon spikerliği ve sunuculugu dalındaki ödülü de 'güzel ve doğru telefuzu" nedeni ile TRT spikeri Nermin Tuğuşlu aldı. Seçıci kunıl üçüncü ödülünü de 'Çağn' adlı yaymlanyla Türk dilini devamh gündemde tutan Robert Lisesi Yayıncıhk Kolu'na verdi. BUGÜ1S • İFSAK'ta saat 19.30-20.15'te Erhan Saraloğju'nun 'Çiçeklerim' adlı saydam gösterisi izlenebilir. • .\KBANK7.C.\ZFESTİVALİ kapsamında Sabancı Center'da saat 20.30'da Betty Carter-Trio konseri, Aksanat'ta saat 12.30'da Alberta Hunter 'My Castie's Rockin' videodan ve saat 18.30'da Freddie Hubbard Lhe at the VıUage Vanguard' laser-disc'ten izlenebilir. • KİTAP GÜNLERt '97 kapsamında Yeşilköy DünyaTicaret Merkezi'nde saat 14.00-15.00'te 'Ders Çahşmayı Zev'kli Hale Getirmek İçin Gerekli Kuralları Bilebilirû' adlı panel izlenebilir. Hepimiz sadcct >aptıklarımı/dan değil, \apnıadıklarımızdan da sorunüuyuz. Çünkü sessiz kilıvoruz. Çünkü seşirci kalıvoruz. Çağdaş eğitim için sessk kalmayalım... ÇAĞDAŞ EĞİTtM VAKFI Tel: 02i2-2'6 2i 99 Foks: 0212-2S6 1} 54 Vakıfbank Etiler J*. Çev Bağif Hesap ,\'o: 20127H SÜREKÜ EĞİTİM İSTİYORSAK KİTAP OKURUNU ÇOĞALTMAUYIZ. EĞtTlM SÜREKÜLİĞİ, OĞRENCİNİN KUÇÜKYAŞTA KÎTAPÇM TANIMASIYLA BAŞLAR; HAYAT BOYU DEVAM EDER. SUREKLIEĞÎTİMIJE SOŞYAL VE EKONOMİK SORUNIAR ÇABUK ÇÖZÜLUR. . KİTAPÇ1LARDERNEĞI "Yeni Bir Hizmet" Sağlık ekibimiz, evinize, işyerinize geliyor. Bir telefon kâfidir. TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks:(0 212)212 68 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear