25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EEKİM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 ALLECRO EVtN İLYASOĞLU Omıncu Yıl Marsı rezaletiDûn, 7 Ekim 1997. CemaJ Reşit Rey'in (-04-1985) on ikinci ölüm yıldönümü i- d Bugüne dek her doğum-ölüm yıldönü- rtıiıde yapıtlannın daha sık çalınmadığın- dc özel eşyasının derlenmediğinden. el jızması notalanmn bulunup basılmadı- ğndan yakınıpdurmuşumdur. Cemal Re- şr Bey'in biyografısmı uzun bir zaman duni içinde kıtap halıne getınrken en ya- knlanyla, eşiyle dostuyla. öğrencileriyle tcjı söyleşiler yaptım; belgeler ve ses baıtlan derledım. Bütün bu süreç içinde kcdisini o denli yakından tanıdım ki han- golay karşısında nasıl bir tavır alabilece- ğni, o hiç yitirmedigi Osmanlı terbiyesi içnde kendine özgü söylemiyle olaylan naıl değerlendıreceğını artık kestirebıli- youm. On ikinci ölüm yildönümünde kuşkum yck ki onun ruhunu (kendi deyimiyle) mu- ajzeb eden -azaba sokan- başlıca olay Chuncu Yıl Marşı'mn tahrif edilmesidir. Ns özel eşyalannın ve nice yapıtının dar- nudağtn olması, ne de eserlerinin seslen- dnlmemesı onu rahatsız ediyordur. Oysa yapıtlanyla oynanması, üstelik soysuzlaş- tırbnası mutlaka şu anda onu fevkalade hızursuz etmektedir! KJasik Türk müziğı üstüne kendisıyle yaoılan bir sövleşide şunlan sövler: "Ba- açevreter, gençlerin klasik mûzigi sevme- lerini sağlamak için o güzelim parçaian ga- rip kılıklara sokmorlar. Bu çok yanlış bir tutumdur. Mesela Leonardo da Vinci'yi tautmak için La Jaconte tablosunu kaıi- kaür şeklinde mi yapmak gerekir?" (Ce- mal Reşit Rey, Müzikten tbaret Bir Dün- yada Gezintiler. Ev in Ilyasoğlu. Yapı Kre- di Yayınlan. s. 255) Sözü, şu günlerde Kenan Doğuluadlı bır pop sanatçısının 10. Yıl Marşı'nı kendine göre şekillendirmesine getirmek istiyo- rum. Efendım, okullarda hocalar zorla, ak- si bir tavırla söyletirlermiş bu marşı, Ke- nan Doğulu "seıimli" bir hale getirmiş. Böyle açıklıyor. Ne mi vapmış? Cemal Reşit'in o zarif armonisinı tahrif ederek kakofonik bir hale getirmiş. Kendi zevki- ne göre garip bir gıriş ve sonuç eklemiş. Araya ucuz ritm bo\ marifetlen serpiştır- mış Ritimsel yapıyla oynayarak noktalı ntmleri de deforme etmış. Üstelik o güze- lim coşkulu marşı pes, donuk bir sesle hiç- birdinamik özelliğıne dikkat etmeden tek düze söyleyıp duruyor. Daha pazar günkü Milliyet gazetesinde Lenan Doğulu 10. Yıl Marşı'nı "sevimli" bir hale getirmiş. Böyle açıklıyor. Ne mi yapmış? Cemal Reşit'in o zarif armonisini tahrif ederek kakofonik bir hale getirmiş. Zevkine göre garip giriş ve sonuç eklemiş. Ucuz ritm box marifetlen serpiştirmiş. Üstelik o güzelim coşkulu marşı pes. donuk sesle hiçbir dinamik özelliğine dikkat etmeden tek düze söyleyip duruyor. Metin Toker, nıce marşın, nıce ezginin ge- lip geçtiğini, ama hâlâ belleklerde kalanın Onuncu Yıl Marşı ile Lüküs Hayat oldu- ğunu yazıyordu. (Sayın Toker nedense bunlann Cemal Reşit'e aıt olduğunu be- lirtmemiş.) Marş her gün aramızda Onuncu Yıl Marşı raflarda unutulmuş, kimsenın artık söyleyemedıği, küflenmiş bir marş değil ki Kenan Doğulu onu koru- masına alsın ve de halka yaklaştırsm! Bu marş doğallığı ile zaten her gün aramızda kalmayı başarmış, yediden yetmişe kaç kuşak yetiştirmiş bir marş. Klibin başında Cemal Reşit Rey'in adı dahi yok. Tümüy- le kendisine ve düzenlemecisi Ozan Do- ğulu'ya ait bir halde sunuluyor. Peki telif haklan nerede kalıyor? Bestecisi kadar söz yazarlan Behçet Kemal Çağiar ve Faruk Nafiz Çamlıberin mirasçılanna da telıf ödenmesı gerekır bu durumda. Kaldı kı telifini ödeyen herkes her eseri ahp dıle- diğı gibi evirip çevırebilir mi? Kim savnnacak. kim koruyacak özgün yapıtlan? Konservatuvarlardaki otoriter ya da bugüne dek olduk olmadık müzik- leri denetleyıp yasakJayan TRT denetim kurullan neredeler? Onuncu Yıl Marşrnın öyküsü çok il- ginçtir. Cumhuriyet'in onuncu yıl kutla- malan için 1933 'te bir marş yanşması dü- zenlenir. Seçim Atatürk'ün huzurunda ya- pılacaktır. Şöyleanlatır Cemal Reşit: "Re- cep Peker(zamanınbaşbakanı) Ankara'va çagınİL Öylebir marş isteniyor ki asker, po- Hs. srvil herkes söylevebilsin. Orurdum. dü- şünme>c başladım. Hangi melodivi yaka- lasam bir türlü rahmctli biraderime be- ğendirenüyonım. (Tam dokuz kez vaap yırtar.) Nihayet mehter takırru ritmi geldi aklıma. O zaman da aklım başımdan git- ti. Ve biraderime de en sonunda beğendi- rebildim." Cemal Reşit, güftesi Faruk Nafiz Çam- Turk olamaz , :.:. f.ı.: . •. • .-1» A AHIV1ET SAY ANKARA - AvTupa basını, özel- likle Alman televizyonlan, Alman gazeteleri ve radyolan. genç pıya- nistimizOzgûrAydın'ı iki haftadan beri yere göğe sığdıramıyor. Özgür Aydın, Münih'te yapılan uluslarara- sı yanşmada kazandığı ödüller do- layısıyla tanıtılıyor. övülüyor. bel- leklere kazınıyor ve onun kışıliğin- de müziğin "uluslararasr niteliği yüceltilmiş oluyor. Peki biz ne yapıyoruz? Çağdaş- laşma, evTenselleşme doğrultusun- da övünç duymamız gereken bu önemli başanvı "medya"mız yete- rince yansıtabildi mı? Bir tek u Cumhurhr et"te geniş bir haber yayımlandı bu konuda: ötesı hava cıva. 1972 doğumlu Özgür Avdın't. Ankara Devlet Konservatuvan'nda Semra Kartal'uı öğrencisi olduğu yıllardaki üstün başanlarmdan tanı- yoruz. Rahmaninofve Liszfın kon- çertolannı bir öğrencı için olağa- nüstü bir kavrayışla sergılemişti. Konservatuvan 1991 'de bitirince öğrenımıni Bntısh Councıl'ün bur- suyla tngiltere'de Kralıyet Müzık Okulu'nda (Royal College of Mu- sic) ünlü piyanist PeterKatin'in öğ- rencisi olarak sürdürdü ve 1993 'te Alman de\ let bursunu (DAAD) ka- zanarak Hannover'de Karl-Heinz Kammeriing ile çalıştı; sonra kon- ser piyanıstliğinde ilk başanlı adım- lan Irlanda ve Almanya'daki yanş- malardaödüllertoplayarak attı. Ge- çen yıl Konstantin Krimetz yönetı- mindeki Cumhurbaşkanlığı Senfo- ni eşlığinde yorumladığı Brahms'ın 1. Piyano Konçertosu'nda çıkardı- ğı üstün yorumu gazetemizde öv- müştüm. Şimdiyse Özgür'ün ARD Uluslararası Müzik Yanşmasf nda kazandığı üç ödül, doruğa tırmanı- şın göstergeleridır. ARD organizas- yonu, Avrupa'da "prestiji en yük- sek" yanşmalardan bindir ve 46 yıl- lık geçmişiyle kurumsallaşarak dünyadaki saygın yerinı pekiştir- miştır. Bu önemli yanşmada 1997'nın üç ödülünü bir Türk piya- nistin almış olması çok daha önem- lidir: Özgür Aydın, "Osnabrück Ödûlü"yle de bu kentin senfoni or- kestrası tarafından onurlandınlmış, dahası Japonlann üstün yeteneklı gençlen "dümava tanıtmak" ama- cıyla verdiğı Nippon Ödülü'nü ka- zanmıştır. 'Çadır politikası' Dikkat edilirse konservatuvar öğ- reniminden sonra Özgür'ün başan grafığınde hep yabancı kurumların adı geçiyor: Ingilız ve Alman burs- lan, Japonlann "tanıûm" desteği, hatta Irlanda'nın Dublin kentinde- ki yanşmadan gelen katkı... Türki- ye'nin adı hiç mı hiç "tdafliız" edil- miyor. Neden? Bu umursamazlık nereden kavnaklanıyor? Çünkü müzik alanında son otuz yıldan be- Avnıpa basını, Aydın'ı övdü n bır çivi bile çakmadık. Başlanan işleri de yüzüstü bıraktık. Size çar- pıcı bir örnek: Özgür Aydın, önü- müzdekı kasım ayında Çukurova Deviet Senfoni Orkestrası eşliğin- de çalacak. 1992'de kunılmuş olan bu orkestramız, 32 çalgı üyesinden oluşmaktadır. Oysa 6940 sayılı Or- kestralar Yasası'na göre senfonik bir orkestranın 120 üyeye sahip bu- lunması gerekmektedir. "Kadro" sorunu yıllardan beri süriincemede bırakılrruştır. Çukurova Senfoni gi- bi bırçok açıdan değer ve önem ta- şıyan orkestramız, Mersin Opera Orkestrası'ndan "takviye" alarak etkinliklerini sürdürmektedir. Buda yetmemekte, Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Vural Ulkü'nün üç yıl önce açmış olduğu deviet kon- servatuvanndaki öğretım eleman- lan imdada yetişmektedir. 1990'da kurulmuş bulunan Mersin Deviet Opera ve Balesi'nin durumu ise ti- raji-komiktir: Bu değerli sanat ku- rumumuz, 26 orkestra üyesi ve 23 korist kadrosuyla çalışmalannı yü- rütmeye çalışmaktadrr. Bizdeki kül- tür politikası, bir opera-bale toplu- luğunu "çadırtiyatrosu"naindirge- me eğiliminde mi acaba? Çukuro- va Senfonı ile Mersin Operası'nın durumu, aslında "müziğe a>kı- n"dır. ama biz "anlaşıhr" olmak için "yasalara aykın" yönünü belir- tıyoruz. Hani nerede çağdaşlaşma, evrenselleşme? Buna kültür politi- kası değil, "çadır politikası'' demek gerek. Sonra biz de kalkmışız. Öz- gür Aydın'ın kışılığinde "yetenekli gençlerimize neden destek oiunma- djğuu" sormuşuz. Kime ne soruyo- ruz? [ Ama işte şuraya yazıyorum: Öz- gür Aydın, 14 Kasım günü Çukuro- va Deviet Senfoni Orkestrası eşli- ğinde Brahms'ın 1. Piyano Konçer- tosu'nu yorumlamak üzere Ada- na'ya uçacak ve orkestramız. ına- nılmaz bir özveri. inanç, kararlılık. yapıcılıkla "senfonik topluluk" ni- teliğine sıçrayarak konçertonun ya- nı sıra bir de Brahms "senfoni" ses- lendirecektir. "Aşk"tır bunurı adı. Özgür'ümüz ve Çukurova Senfoni MALTEPE'DE AÇILDIS İ N E M A & ALIŞVERİŞ ve EĞLENCE MERKEZİ Atahirk Cd No 41 / MALTEPE (Belediye Yom| Tel 0.216 442 60 30 KAYIP DUNYA (JURASSic PARK) SALON A SÜRPRİZ BABALAR SALON B SIYAH GİYEN ADAMLAR SALON C 1 1 . 1 5 - 1 3 . 4 5 - 1 6 . 1 5 - 1 8 . 4 5 - 2 1 . 1 5 K A R Y A İ Ş L E T M E S I D İ R üç sanatçı üç mekan 7 Ekim- 10 Kasım 1997 MİNE SANAT GALERİSİ Baharıye Cd Sohullu Sk No 1 Kadıköy l Tet 2'&345 64 43 - fax 216/M6 78 10 Orkestramız, müzik aşkıyla bunu başaracaklardır. Bunun nasıl ger- çekleşeceğıni, hangi tarihsel kay- naklardan güç alarak başanlacağı- nı anlatayım size: 1920 yılının 20 Mart günü, Ga- latasaray Sultanisi salonunda iki kü- çük müzikçımiz, on yaşındaJu Fer- hunde Remzi (Erkin) ile dokuz ya- şındakı kardeşi Necdet Remzi (Atak), bir keman-piyano resitali \ enyordu. Dınleyıcıler arasmda ts- tanbul'un "işgal ku>wtieri komu- tanı" tngıliz general de \ardı. Ge- neral. Bach ve Schumann'ın yapıt- lanndan oluşan programı ınanılmaz bir yetkinlikle seslendıren bu iki ço- cuğumuzun başansı karşısında apı- şıp kalmış. "Hayır, bu çocuklar Tûrk olamaz" dıye haykıımıştı. Türk'tü onlar ve biz "uluslaşma" bilınciyle Kurtuluş Savaşımızı ba- şarmış, işgal kuvvetlerini tstan- bul'dan def etmiş. "Kuruhış" dö- neminde Ferhunde Remzi ile Nec- det Remzi'yı yurtdışma öğrenıme göndererek çağdaşlaşma ve evren- selleşme yolunda kültürel temelle- rimizı atmıştık. Bu iki müzikçimız, sonraki yıllarda Ankara Konserva- tuvan'nın temel direği olmuşlardır. Özgür Aydın da Ankara Konser- vatuvan'ndandır. Çukuro\a Senfo- ni 'nın üyeleri de konservatuvarlan- mızdan, üniversitelerimizin müzik bölumlerinden yetışmişlerdır, başa- racaklardır! Lama, gitar, §an, piyano ve solfej sınıfları için kayıtlar sürüyor. lıbel ile Behçet Kemal'a ait olan marşı coşkuyla besteleyip tamamladıktan sonra, Ankara'ya, gerekli erkân önünde dinlet- meye gider ve piyanoda kendine eşlik ede- rek söylemeye koyulur. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Saffet Ankan, "Cemal Be>, Cıunhurhet sözünde müzik minöre geçi- vor. Malum. minör küçük demektir. Yok- sa siz Cumhuriyet'i küçük mü görüyorsu- nuz" der. Cemal Bey sonradan olayı deh- şet içinde ailesine aktanr: "O an için kel- lemjn uçtuğunu düşündüm, içinde bulun- duğum salon be\nime yıkıldı sandım."\e hemen şöyle bu yanıt bulur: "Efendim, minörküçükdemektir,ama müzikteo ma- nada kullanümaz. Beetho\en, Napol- >on'un kahramanlıklannahayTandLOna adadığı, (ama sonra diktatörlüğünü öğre- nip ilk savfasuu yırtüğı) Eroka kahraman- lık senfönisinin ikinci bölümü de do minör tonundadır. Samyormusunuz ki Beetnovcn Napolyon'u küçük görüvordu?" Jünden bır başkası da 'Marseillaise'm bu" kahra- manlık ezgısi olup baştan sona minör to- nunda olduğunu anımsatır. Marş kabul edilir. Ucunda para pul yoktur. Zaten işin maddi yönü de Cemal Bey'in umurunda değildir. Kenan Doğulu'ya önerimiz, dilediği gi- bı. kendine göre yeni bir marş besteleme- si. Böylesine Türkiye Cumhunyeti'nin kültürüne yerleşmiş, milyonlarca kışinin tam 64 yıldır dilınden düşmeyen bu güzel marşı da rahat bırakması. İstanbul'da v^ni mevsim lstanbul müzık yaşamında yeni mevsim Yapı Kredi Sanat Festivali ile biraz erken başlamıştı bu yıl. Kentin senfoni orkestra- sı tDSO.açıhşkonsenni 10-11 Ekimgün- leri yapıyor. Uzun yıllarbu kunıluşa eme- ğı geçen romen şef Ionescu Galati'nın 45. sanat yılını da avııı konserlerle kutluyor. Programda 'Carmina Burana' var. Şef Io- nescu Galati yönetiminde, Aytül Büvüksa- raç, Omer Ydmaz ve Eralp Kıyia'nın so- lıst olarak katılacağı konserlerde Alman Lisesi Korosu ile lstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin korosu da yer alacak. Cemal Reşit Rey Konser Salonu ilk konseriru 9 Ekim cumartesi gecesı vere- cek. Salonun orkestrasını Fahrettin Keri- mov yönetecek. Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'ndan bölümlere TRT Ankara Çokseslı Korosu katılacak. Bu bölümiin solistleri Cemal Reşit Rey Operası solist- leri: Bülent Güneralp, — — ^ ^ ^ Şöhret İnanç. Perihan Diana Nayır ve Kevork Tavityan. Konserin so- lıstlen ıse Fazıl Say ve Zehra Yıldız. Say. Gesb- win'in Rhapsody in Blue'sunu çalacak. Zeh- ra Yıldız da HandeL Puccini ve Verdi gibı bestecılenn opera arya- lannı seslendirecek. Piyanist-bestecı Fazıl Say. Boğaziçi Üniversi- tesı'nde 12 Ekim pazar akşamısaat 19.00'dabır resital verecek. Prog- ramda J^S.Bach'ın Ital- yan Konçertosu; Mo- zart'ın La Majör KV 331 Piyano Sonatı; VVagner-Liszt'in Isol- de'nin Aşk Ölümü; Bach-Liszt'in La Minör Prelüd ve Füg'ü; De- buss>'nın iki prelüdü ve Fazıl Say'ın Kara Top- rak adlı yapıtı yer alacak. 11 Ekim'de 3. Ulusla- rarası Eskişehır Festiva- li de başlıyor. Hem de çok ilginç bir senfonik topiulukta: Uluslararası Eskişehir Festıval Or- kestrası ile. Bu topluluk, yıllardır Avrupa'nm ön- de gelen orkestralannda, dünyanın en önemli şef- leriyle çalmış. büyük fir- malann plak ve kompakt disklerinde yer almış ni- ce sanatçımızı ıçeriyor. Şef Betin Güneş yöneti- minde bır Brahms kon- seri ile açılış yapılacak. Bestecmin ikili konçer- tosunu Ayla Erduran \ e AletanderRudin seslen- direcekler. KLlTlTt M£HX£Z1 A>«wı <$k Sokak 34 Ozvetm Apt *M 2 Beyogkj, tstanoul Tet 1212)24538% 24540 32 AGülden Ktıt Resim Sergisi _ 19 Eylül-10 Ekim'97 A S M A L I M E S C İ T S A N A T G A L E P İ S İ SofyalıSk. No 5/1 Beyoğlu/İST Tel: (0212) 249 69 79 ••""•"••"••-•••• jj Galeri § Atölye H ilanlarınız İçin: 293 89 78 * (3 hat) ] Yesilcam, Adana'da yarısıyor 'Çökertme''-Tunca Yönder Altın Koza bugün başlıyor Kültür Servisi - Adana Bü)-ükşehir Beledıyesı ta- rafından düzenlenen 11. Alün Koza Kültür ve Sa- nat Festivali bugün başlı- yor. 12 Ekım'e dek süre- cek festivalde bu yıl 16 daldatoplam 8 mılyar 100 milyon lira para ödülü da- ğıtılacak. İlk kez 1969 yılında Adana Beledivesı. Adana Sinema Kulübü ve Türk Film Arşivi'nın ortak ça- lışmalanyla film şenlıği olarak düzenlenen ve 1973'ten 1992'ye kadar ekonomik sorunlar nede- niyle yapılamayan etkin- lik. 1992"de Adana Büyük- şehir Belediyesi tarafından "Altın Koza Kültür ve Sa- nat Festivali' olarak yeni- den canlandınldı. Öncelik- le Türk sinemasına destek olmayı hedefleyen festival kapsamına 'Uzun Metraj- lı Film Yanşmasf nın ya- nı sıra 'Kjsa Metrajlı Öğ- renci Fılmleri' ve "Film Öyküsü' başlıklı yanşma- lar da eklendı. 19filmyanşıyor Binncı gelen yapıta 2.5 milyar venlecek 'Uzun Metrajlı Film' bölümünde bu yıl yanşacak yapımlar şunlar: Akrenin Yolculuğu (Ömer Kavur), Ali(Cemal Şan). Bir Erkeğin Anato- misi (Yavuz Özkan). Çö- kertmc (Tunca Yönder), Deniz Bekliyordu (Sunar Kjıral Ajtuna), Dünya Ka- dınla Güzeldir (Yılmaz Duru). Ekmek(Faık Ah- met Akıncı). Hamam (Fer- zan Özpetek), Hollywood Kaçaklan (Muammer Ö- zer). İnsan Kurdu (Fatih Arslan). İnühann EI Kita- bi(Erbıl Altana>). Kasaba (Nuri Bılge Ceylan), Kö- peklerAdası(HalıtRefiğ), Kuşatma Alünda Aşk (Er- sın Pertan), Masumiyet (Zekı Demırkubuz), Mek- tup( Ali Özgentürk). Niha- vend Mucize (Atıf Yıl- maz). Solgun Bir San Gül (Canan Evcımen tçöz), Yanlış Saksımn Çiçeği (Fi- de Motan). "Uzun Metraj- lı Film' yarışması jünsi Nejat Gökçe (Kültür Ba- kanlığı). A>1aç Arman (ÇASOD), Ekrem Bora (SODER), Metin İlhan (Müyap). Egemen Bavkal (Görüntü Yönetmenı TRT). Kenan Ormanlar (Fi>ap), Engin Ayça'dan (FlLMYÖN)oIuşuyor. Oturumlar, konserier 9 Ekımde "Çukuro\alı Yazarlar. Havatı. Kültürü, \e Adana'vı Anlatıyor' konulu oturum. 10 Ekim'de 'Türk Sinema- sı'nda Yeni Kuşak' konulu panel düzenlenecek. Festival boyunca her gün Açık Hava Tıyatro- su'nda Levent ^'üksel Aş- kın Nur ^engi, Ferdi Ta>'- fur. Songül Karlı, Yaşar, İzeL Soner Anca, İbrahim ErkaJ sahneye çıkacak. İDOB Canmen'le Danimarka'da • Kültür Servisi - lstanbul Devlet Opera ve Balesi aldığı davet üzerine 5-9 Ekim tarihleri arasında temsiller vermek üzere Danimarka'da bulunuyor. Geçen sezon İstanbul'da izleyicinin ve basının büyük beğenisini toplayan ve 4. Aspendos Opera \e Bale Festivali'nin de açılışını yapan "Caımen' operası bu kez Kültür Bakanlıği'nın desteğiyle Danımarka'nın iki ayn kentinde Türk operasını temsil edecek. Danımarka'ya art arda 3 yıl davet edilerek opera sezonunu açan ilk yabancı opera topluluğu olma özelliğini koruyan lstanbul Devlet Opera ve Balesi, Bizet'nin ölümsüz eseri "Carmen"i sahnelemek ıçın solıstler. orkestra. koro, bale sanatçılan, çocuk korosu ve teknik ekıpten oluşan 245 kişilik kadrosuyla yurtdışında bulunuyor. Fransız romancı Merimee'nın Carmen öyküsünden yola çıkarak Meilhac \e Halevy'nin lıbrettosunu hazırladığı operayı Yekta Kara sahneye koydu. Orkestrayı ise şef Antonio Pirolli yönetiyor. Yekta Kara'nın çağdaş bir yorumla 1930'lu yıllara. Ispanya'daki ıç savaş dönemıne taşıdığı Carmen'de dekor ve kostümleri Dirk Hofacker hazırladı. koroyu Gökçen Koray çalıştırdı. Koreografı Nil Berkan'a, ışık düzeni Ahmet Defne'ye ait. Danimarka'daki temsillerde Carmen rolünü Jacklin Çarkçı oynayacak. Erol Uras, Mete Uğur (Devlet Sanatçısı), Efsun Öztoprak diğer başrolleri paylaşacaklar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear