25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA 15 Telsim Vatandaş, j 0.542'li Telsim L kartı ile cep telefonu al- mış. işlemlerini ta- mamladığı halde o gün konuşamamış. Aradan bir hafta geçmiş yine konuşamamış. Bir ay geçmiş, iki aya yakla- şıyor hâl⧧ konuşamı- yor. Telefon, acil çağn . dışında hat vermiyor. Telsim'den söyledikleri "santralda arıza" oldu- ğu... Tesadüfe bakın, vatandaşın telefon nu- marasının devamında- kiler de konuşamıyor. Numaralar dışandan arandığında "geçici olarak servis dışıdır" mesajı veriliyor. Yoksa "anza"nın adı, santral kapasitesinin üzerinde kart satıp numara ver- mek mi oluyor? Sonuç- ta ne oluyorsa yine va- tandaşa oluyor... Va- tandaş, iki aydır konu- şamamasına karşın Türk Telekom, 1.5 mil- yon sabit ücretini tıkır tıkır alıyor... Ödemese, hat vermeyen telefonu hepten kesilecek! Elektronik posta: Deniz.Som@raksnet.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yıllık enflasyon vüzde 90'a vurmuş... "Aman Güneş Taner'in purosuna cammasın da!" mm •• Ataturk llke ve Inkılapları Enstitusu açılamıyor ir öğretim üyesi, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'ne verdiği dilekçe ile üniversi- te bünyesinde Ataturk llke ye inkılapları Enstitüsü açılmasını istiyor. Öğretim üye- si, dilekçesinde mevcut durumu saptarken, •'Ders- lerde Atatürkçü lüşüncenin bilimsel dayanaklarını ortaya koyabilmek ve öğrenciyi motive edebilecek programları uygulamak yerine, ilkokuldan bu yana tekrarlanan ve adeta 'hamasi edebiyat' diye adlan- dırılan bir tarz yeğlenmektedir" diyor. Enstitünün açılmasına isterken de, Ataturk llke- leri ve Inkılap Tarihi dersinin tüm fakülteierin tüm bö- lümlerinde zorunlu olduğunu fakat nitelikli öğretim elemanı bulunmadığını hatırlatıyor ve ayrıca uygu- lanacak yüksek lısans ve doktora programlanyla bi- limsel çalışmalara olanak sağlanabileceğini belirti- yor. Dilekçe, üniversite senatosunda kabul görüyor ve gereği için YÖK'e gönderiliyor. YÖK de uygun görürse enstitünün açılması Bakanlar Kurulu'nun kararına kalacak. Ancak öneri YÖK'ten geri dönü- yor. Hem de haklı bir gerekçeyle: "Marmara Üniversitesi Rektörlüğü bünyesinde Ataturk ilkeleri ve Inkılap Tarihi Araştırma ve Uygu- lama Merkezi'nin yer aldığı, hizmetin bu merkez ile yürütülebileceği dikkate alınarak, söz konusu tek- lifin uygun olmadığına karar verilmiştir." YÖK'ün bu yazısı üzerine Marmara Üniversite- si'nde bir "merkez" olduğu ortaya çıkıyor! Ortada bir "merkez" olduğu için de enstitü kurul- ması söz konusu olamıyor. Ne ki, YÖK'ün yazısı üzerine üniversitede 1985 yı- lında kurulduğu görülen bu "merkez"in aslında kâ- ğıt üzerinde bir "merkez" olduğu kısa sürede anla- şılıyor. Çalışma yapacakyeri bulunmayan, bırakın bilim- sel çalışmayı bir panel bile düzenlememiş, yönet- meliği olmayan ve bir "yönerge" ile kâöıt üzerinde yıllarca idare edilen "Ataturk İlkeleri ve Inkılap Tari- hi Araştırma ve Uygulama MerkezP'ni kapatmak ise açmaktan daha zor olduğu için 50 bin öğrencisi olan Marmara Üniversitesi bünyesindeki fakülteler- de. Ataturk İlkeleri ve Inkılap Tarihi dersi eskisi gibi devam ediyor: "Dayısının çiftliğinde kargaları kova- ladıktan sonra..." r PALAS PANDIRAS Artık, kesinlikle bir konuyu aşmamız gerekiyor; hangi televole daha gerzek? —t Möfh Bozacı \- Bu gece ve her gece saat 21.00'de Sürekii Aydmlık İçin 1 Dakika Karanlık SESStZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE İstanbul Belediyesi ve 6 Ekim Yarın, istanbul'un kurtuluş günü... Bir zamanlar Fatih'in aldığı kent, 16 Mart 1920'de işgal edilmiş; Fatih'in torunlarından Vahdettin, fstanbul'u kendi eliyle düşmana teslim etmişti. Istanbul'da artık başka bayraklar dalgalanır olmuştu. istanbul, Mustafa Kemal'in ön- derfiğindeki Kurtuluş Savaşı sonrası 6 Ekim 1923'te kurtarıldı... Ne acıdır ki. kendıni Fa- tih'in torunları sanan birgrup aymaz, 6 Ekim'leri unutur, 29 Ma- yıs'larda "fetih" naralarıyla tepinir! Ve ne hazindir ki. bu yıl da İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi'nin Kültür Işleri Daire Başkanlığı'nın ekim ayı progra- mında istanbul'un kurtuluşuyla ilgili birteketkinlikyok... Daha da ilginci 29 Ekim de yok! Belediyeyi iki ay düşündüren soru Söz İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi'nden açılmışken Re- fahlı başkan Recep Tayyip ın her fırsatta Baltalimanı'ndaki arıtma tesisi ile övündüğünü yaz- mış ve 27 Nisan'da sormuştuk: - Pislik içindeki tuvaletine sifon yaptırdığını söyleyip her fırsatta bu- nunla övünen kaç kişi vardır? 27 Nisan'da sorduğumuz soruya belediyenin basın danışmanlığından 4 Temmuz'da yanıt geldi... 27 Ni- san'dan 4 Temmuz'a... Düşünüp ta- şınıp. verecekleri yanıtı ancak iki ay- da hazırlamışlar... İki ayda hazırlanan yanıtın yayımı ise ancak üç ay sonra bugüne kısmet oldu. Yanıta gelince: Övünmeye devam! ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCİ Bursayı seviyor musunuz? j( Önce. BursaBüyükşehirBeledi- *-ye Başkanı Erdem Saker'i dinle- Burada para kazannorsu- IUZ beyler. Kentin değerlerine karşı sorumlusunuz. Bu salonla- n doldurmak zorundasınız. Bur- sa O\asının göbeğine fabrika nbgini/ zarar, yaptı- îz ihracattan şu kadar milyon lolar fazladır.." !* Şimdi de Vali Orhan Taşan- ! lar'a kulak verelim: İ£ "Hepgözükapalıatılaniınza- 5|ar yüzünden kent bu hale geldi. ^.Kimsenin Bursa'nın çevresini kirletmeyc hakkı yok. Soguk ha- ia deposu diye nıhsat alıp çi- mento fabrikası kuruyorlar. Bu- f na izin veremeyiz..." Bu konuşmalar. Makina Mü- hendisleri Odası'nın eınşimleri\- -fc 25-27 Eylül I997günlenarasın- ıjia düzenlenen "Bursa'da Sana- njileşme ve Çağdaş Kentleşme ıŞempozyumu"nun beklentılerini -de özetliyordu. TMMOBye bağ- jiı diğer odalann da katılımıyla Tay- nasıl açıklanabilirdi?.. Katılımcıların ortak özlemleri- ne bakıldıgı zaman bir tür "Bur- sa'yı sevenlerin dertleşmesi" top- lantısına da dönüşen sempozyum- da güncel tartışmalan ilgilendiren konulardan biri de "kaçak vapı- laşma" sorunuydu. Çünkü fstan- i HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ ruhsatsızlann yanı sıra "planh ve projeli kaçak yapılar" dönemi başlamıştı. Kent ve çevre değerle- rini "gözden çıkararak" hazırlan- mış sözde irnar planlanyla tanm- sal alanlan ve tarihi dok'ulan tah- rip eden gösterişli yapılar, "ruh- sath" ve "lüks" bile olsalar. top- lumsal haklar karşısında "kaçak" değiller miydi' 1 Hele bunlar arasında. örneğin imar planlan ve ruhsatlan mahke- mece "iptal edilmiş" olmasına rağmen. geçenlerde Cumhurbaş- kanrmızın törenle attığı kaçak te- meller üzerinde yükselen " Yeşilşe- hir"(!)gıbi yeşile\e yasalarasay- gısız projeler ise sadece hukuka de- ğil. Bursa'nm geleceğine karşı da Öursa'nın onurlk eski e\leri sessizce ölümü beklerken, Ova'da (yağma siteleri kuranlar acaba gerçekten "Bursalı'mıdırlar?.. yare Kültür Merkezi'nde yapılan föplannlarda biraraya gelen "Bur- 'Şa'yı se\enler". sanayileşme adı- "fla yok edilen kentlerini kurtarabil- tnek için çareler aradılar. Başkan Jsaker'indeyimiyle "Bursa'ya za- gîar vererekpara kazananlar" ise -kentlerini değil "rantı sevdikleri'* -H;in salonda yine yoktular... 3& Belki bir ay kadar önce. kimi çok fcfetışlı gazetelerdeki "Bursa Dün- "?a Kenti Oluyor" manşetini gö- Mnce. doğrusu çok heyecanlan- rnıştım. Demek ki artık bu kentin ''tarih ve doğa zenginliği" dünya "sahnesıne de çıkıyor: "Avrupa kenti" onuru e\Tensel düzeye tır- Ohanıyordu... R Sürmanşetin altinı okuduğumda 1se sevincim kursağımda kaldı. "^ursameğerltalya'daki "Tr)rino" gibi oluyormuş. Otomobil parça- ,lan artık burada üretilip diğer ülke- afere pazarlanacağı için "dünya ienti" deniyormuş... -- Yer seçimlerindeki aymazlıklan Rhizünden aslında Bursa'yı nere- "âeyse "dünyadan silmeye" bile "îday olan bu fabrikalann. hiç de- jjilse yeni yatınm alanlannı nasıl belirlemeleri gerektiğine de ışık tu- , lan bir sempozyuma ilgisiz kalma- (j^n, elbette ki yine •'Bursa'ya il- q|isiz kalmalan" demekti. Peki. Q4nca ünlü "Bursah" politıkacının ^eyatınmcınındakimi ilçe\ebel- "9e belediye başkanlanyla birlikte aynı ılgisizlik içinde olması. acaba "sorumsuzluk" içindeydiler... Şimdi Bursa'yı gerçekten sev- diklerini kanıtlamak isteyen ve bu kentten "zengin \e ünlü" olduk- ları için de Bursa'ya "vefa borcu" bulunan politikacı ve yatınmcılar artık bir "insanlık göreviyle" kar- şı karşıyalar. C>rneğin tanm alanma konut si- lolan yapmakta direten Bursalı Cavit Çağlar. acaba Yeşılşehir gi- bi "takıyye" ısimlerle göz boya- mak yerine. kentin yok olmaya yüz tutmuş geleneksel evlerini ele ala- rak. eski semtlerde ister turizm amaçlı, isterse yine konut amaçlı olsun, restorasyona dönük bir "ta- rihi şehir" projesinin sahibi ola- maz mıydı? Ya da 2200 yaşındaki Bursa'yı Italyanın "fabrikalar kenti" gibi görmek isteyenler. To- rino yerine bir Venedik gibi. bir Floransa gibi olmayı düşleyemez- ler mi?.. Yine de bütün ajTnazhklar için- de Bursa'da olumlu adımlan atılan "Yerel Gündem 21" çalışmalan \e belediyede yeni kurulan "Tari- hi Çevre Şube Müdürlüğü" gibi çabalar. Meslek odaları \e diğer gönüllü kuruluşlann da etkinlikle- ri, le birleşerek. umutlann sönme- sine engel oluyor. Tarih de zaten bu tür insandan yana çabaları "uy- garlıksa>falarına" şazıyor. Insa- nın yaşam kaynaklarına göz diken- lerin rant projelerinı ve parlak gös- terilerini değil... HARBİ SEMtH POROY BULUT BEBEK MIRMIRLAR LĞIRDLRAK TARİHTE BUGÜ> MVMTAZARIKAS 5 Ekim DONKİŞOT'UN MJMT/C/S/ fS4?'OE BUGÜN, İSPANyOL YAZA£LARIN/H EN ÜMLÛSÜ MIGUEL DE CERVANTES gAAYEC»»*, İSPAHyA'O4 ALCATA 'CA DO6DU.MAD8ÎTÜNİ- ÇOK SEBÜYEA/Ü S/# YAŞAM&£Çİ/?C>/. 8U AM- DA /MEBAtm DŞ/VİZ SAK4ÇlNDAı HAÇL/ KUV- VETLEfiİYL£ ei&JKTE, 7İİ#KL£/£E K4£$f SA- l/A$/e/<£M SOC KOUJSAAATlANb/. DAHA 6ON- CEMMTES i/d AT; \ İLE rELD£&eM£M-\ LBKİNESAUHZAH UVHaUMHI t DÜŞ7İİ I/E BEÇ Y/L C£2AYlG'PE yAŞAA*** 2O- RUNDA KALOt. yu&DLMO4 6BÇİ&&/ĞİSOAl YtLL4/?WO4 BÛYÜH BİRZOM4N YA2&.&U RO. MAfJ DONKİ$Or'7V(ÖCN QaiXOT£): YA2AK, YAPmYLA/PÜNYA EO£g/»trWA KİİJT LARMDAN GÖRÜŞ/^DENİZ KAVUKÇUOĞLU Fransa'mn Onuru Yıllar önce Düsseldorf-Paris arası bir tren yolcu- luğunda tanıştığım genç bir Fransız aydınıyla, ülke- sinin Almanya ile yakın tarihteki ilışkileri üzerine ko- nuşurken onun, "Fransa, onurunun kurtarılmasını bekliyor" dediğini duyduğumda çok şaşırmıştım. Bizim bir "kültür beşiğı" olarak bellediğimiz ve si- yasal literatüründe halkını "Grand Nation (Büyük Ulus)" olarak tanımlayan Fransa'mn bir "onursoru- nu "yaşadığını bilmiyordum. Paris'in banliyölerinden birinde tarih öğretmenliği yapan Jean Louis Luc yol boyunca bana Fransa'mn II. Dünya Savaşı sırasın- da, "Yahudi asıllı Fransız yurttaşlarına karşı işledıği insanlıksuçlarını" anlatacak, ertesi gün Paris Saint Germain'de, Cafe Dalton'da buluşup bu "mono- log" ağırlıklı söyleşimizi orada sürdürecektık. Genç öğretmen dostum. "özgürlükçü ve demokrat" bildi- ği ülkesinde öğrencilerine, "gerçeği anlatamama- nın" bunalımını yaşıyor, sıkıntılarını daha dün tanış- tığı bir yabancıyla paylaşmak ihtıyacını duyuyordu. • • • HrHer Almanyası'nın işbirlikçisi Mareşal Philippe Petain'in Vichy'de kurduğu "resmi" Fransız hükü- meti, savaş yıllarında yaklaşık 80 bin Yahudi yurt- taşını Alman Gizli Devlet Polisı'ne (Gestapo) teslim etmiş, bunlardan ancak 2 bin 600'ü ölümden kur- tulabilmişti. Yalnizca 1940-1941 yılları arasında Ya- hudi asıllı Fransız yurttaşlarına ait yaklaşık 30 bin iş- letme ve 12 bin gayrimenkul "anndınlarak" ellerin- den alınmış ve bunlar nasyonal sosyalizm yanlısı "saf/(an"Fransızlar arasında paylaşılmıştı. Bu ışlet- meler ve taşınmazlar, savaşın bitimınden sonra da eski sahiplerine ya da onların mırasçılarına gen ve- rilmedi. Charles De Gaulle'den François Mirter- rand'a kadar tüm devlet başkanları ve hukümetler. "resmi Fransa"n\n kendi yurttaşlarına karşı işlediği insanlık suçlarını ağıza almaktan kaçındılar. Birçok eski Nazi işbirlikçisi 5. cumhuriyet döneminde si- yasette, ekonomide ve devlet içinde çok önemlı görevlere geldiler. • • • Nasyonel sosyalist işgalcilere ve oların işbirlikçi- lerine karşı direnişin simgesı olan General De Ga- ulle'ün bu "an/aş;/maz" tutumu daha sonra, "Gene- ralin iktidannı sağlamlaştırmak için bu ışbirlıkçiler- den yararlandığı ve bu unsurları sürekii denetım al- tında tutmak için kırli geçmışlerıni bir baskı aracı olarak kullandığı" şeklinde açıklandı. François Mit- terrand ise "sosyalist" olmadan ve Dıreniş Hareke- ti'ne katılmadan önce, öğrencilik yıllarında radıkal sağcı öğrencilerle birlikte işbirlikçi Vichy hükümeti- ni destekleyen gösterilere katılmış, hatta Vichy hü- kümetinin en yüksek nişanı olan "Francisque" ile ödüllendırilmişti. Bu konuda bir kitap yazan gaze- teci Pierre Pean gibi gözlemcilere göre "kendıgeç- mişınin deşılmesinden duyduğu endişe nedeniyle" Mitterrand, Fransa'mn o dönemde işledıği suçların üzerine gitmiyor, sessız kalmayı yeğliyordu. Devlet başkanlarına toz kondurmak istemeyen kimi Fran- sız sosyalıstleri ise Mitterrand'ın geçmişıyle ilgili bir sorunu olmadığını, kendisinin "o dönemde de Dı- reniş Hareketi içinde olduğunu ve hareket adına ıki- li oynadığını" savunmuşlarsa da bu, Mitterrand'ın daha 1986 yılına kadar Vichy Polis Örgütü'nün ge- nel sekreteri Rene Bousquet'le zaman zaman bu- luşup birlikte yemek yemesi gibi "anlaşılması zor özel ilişkileh"ne bir açıklık getirmemişti. • • • - Fransa'nm yakın tarihinde işlediği insanlık suçla- rı "restni" olarak ilk kez temerküz kamptnagönde- rilen Yahudileri anmak için 1995 yılında düzenlenen bir toplantıda, "Fransız devleti Yahudilere karşı be- deli ödenemeyecek kadar ağır bir suç işlemıştır" sözleriyle, Devlet Başkanı Jacques Chirac tarafın- dan dile getirildı. Fransız kamuoyu iki yıldır bu söz- lerin giderek nereye varacağı konusunu tartışırken, geçen temmuz ayında ülkenin yeni sosyalist baş- bakanı Lionel Jospin, "Bu suçlarFransızlartarafın- dan planlanmış, Fransızlar tarafından ışlenmiştır" diyerek "resmi itirafçılar cephesi"r\\n başına geçti. Eğer Fransız Parlamentosu hükümetin önerisi doğ- rultusunda bir karar alacak olursa, yasal olarak 2004 yılına kadar "askeri sır" olarak gizli tutulması gere- ken Vichy belgeleri "derf7a/"kamuoyuna açıklana- cak. Böylece Yahudi soykırımının sorumlusu olarak gösterilen üç beş "fıgür"ün dışında bugüne kadar kendilerini gizlemeyi başarmış çok sayıda Nazi iş- birlikçisine de yargı yolu gözükecek. Fransız kamu- oyu ayrıca Yahudilere ait onbinlerce işletmeyi. ma- lı. mülkü kimlerin "iç ettiğini"çok merak ediyor. Giz- li belgelerde bunların da adlan var. • • • Geçen haftaki DerSpıegel'de "Fransa, Nazi işbir- likçisi Papon'la hesaplaşıyor" başlıklı yazıyı okuyun- ca Jean Louis Luc'ü anımsadım. Jospin bu ışı ba- şarabilirse, sosyalist dostum müthiş keyıf duyacak, "Fransa'mn onurunuyine bizimkiler kurtardı'1 diye- cek. Ben de onun adına sevineceğim. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM SOLDAN SAĞA: 1/ Ege Bölge- si'ndebırdağ... Dilbilgisindeki sözcük türlerin- den bıri. 2/ Ku- zey Ameri- ka'nın beş bü- yük gölünden bıri... Yaprakla- n salata olarak şenen kokulu bir bitkı. 3/ 8 Uzaklık işare- „ ti... İki takım arasında top ve sopayla geniş bir çim aianda oy- nanan o\un. 4/ Ulusla- rarası Çalışma Örgü- tü'nün sımgesi... Os- 3 manlı devletinde kadı- lara ve müderrislere \ e- rilen ad. 5/ Bir yapıda dış kapıyla odalar ara- sındaki giriş bölümü. 6/ Aruz ölçüsünde. kısa okunması gereken bir 9 [ heceyı kalıba uydurmak için uzatma... Kişınin öz benliği. 7/ Genellikle çiğ ot ve sebzelerle hazırlanan yıyecek... Karaciğerin salgıladığı acı sıv ı. 8/ Bir dinsel törende Kuran'dan okunan on ayet- lik bölüm... Masonlann toplantı seri. 9/ Cila işlerinde kullanılan bir cins reçine... Yanağın ait kısmı. YUKAR1DAN AŞAĞIVA: 1/ Insan ve hayvanlara öz- güdoğal yetenek... L'laştırma. 2/Asyaile A\rupa"yı ayı- ran dağ sırası... Küçiik şe\ leri tutmaya yarayan kollu araç. 3/Nikelin simgesı... Birerkeğın nikâhsızolarak ya- tağına aldığı cariye. 4/ Bir kadeh içkı... Akdeniz Bölge- si'nde bir akarsu. 5/ Bir kumar aracı 6/ Yükselme. yü- celme... Ingiltere'de çok sevilen bir bıra ceşıdi. II Bir yer- de oturanlar, sakinler... "Güzelliğın par'etmez, Bu bendeki aşk olmasa" (Âşık Veysel). 8/ Ad ka\ mı hüküm- dan Şeddad tarafından cennete benzetılerek yaptırılan efsanevi bahçe... Tarhana. bulgur yapmak için kullanı- lan kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday. 9/ Tıcaret ma- lı... Bir şeyin yoğunlaştığı yer.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear