23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1997 PAZAR HABERLER Cumhurbaşkanı Demirel, Eşber Yağmurdereli'nin cezaevinden çıkanlacağı mesajını verdi 6 Af dosyasuıı imzalayacağım'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Süleyman DemireL düşünce suçlusu Eşber Yağmurdereli'nin kendisi kabul etmese de cezaevinden çıkanlaca- ğı mesajını verdı. Demirel.u Af ka- bule vâbeste (nağlı) değildir. Dos- ya geldiği zaman ben afhnı imza- layacağun" dedı. Işık Hukuk Bürosu avukatlann- dan. eski Çağdaş Hukukçular Der- neği (ÇHD) Genel Başkanı Şenal Sanhan. Terörle Mücadele Yasa- sı'nın 8. maddesinin l. fıkrası hükmü uyannca mahkûm edilen- lerin cezalannın infazının ertelen- mesini önerdi. Demirel. dün gaze- tecilerin "Yağmurdereli'nin özel affı kabul etmeyeceğioe" ilışkin açıklamalannı anımsatmalan üze- rine. "Af kabule vâbeste değUdir. Dosya geldiği zaman ben afnnı im- zalayacağım. Bekiiyorum, dosya önüme gelsin" dedı. Avukat Şenal Sanhan, TB- MM'de grubu bulunan siyasi par- tilerin grup başkanlıklanna gön- derdiğı yasa önerisi taslağında. düşünceyi açıklama özgürlüğü- nün önûndeki en büyük engel ola- rak görülen Terörle Mücadele Ya- Adalet Bakanlığı'nın TBMM'ye sunulan bütçe tasarısı gerekçesinden 'Yargının yerini çeteler aldı'ANKARA (ANKA) - Susurluk'taki tra- fik kazası ile devlet içindeki bağlanölan da ortaya çıkan çetelerin varhğını Adalet Ba- kanlığı da resmi bir şekilde itiraf etti. TBMM Başkanlığı'na sunulan Adalet Bakanhğı 1998 Mali Yılı Bütçe Yasa Ta- sansı'nın gerekçesinde, "yargının yerini çetelerin almaya başladığı'" belirtilerek "bu durum, devletimizin geleceği açıandan teh- Bkeli bir dunımdur" denıldi. Tasannın gerekçesinde adalet hizmetle- rinin etkin. tarafsız ve hızlı bir biçimde da- ğıtılmastnuı çağdaş devletin gereği oldu- ğu, Türkiye'nin çağdaşhğı kabul edilmiş bir hukuk ve yargılama sisteminin kunıl- ması konusunda yasal düzenlemeleri yo- ğun bir şekilde gerçekleştirmeye çalıştığı anlatıldı. Gerekçede, bu yasalan uygulata- cak ve düzenin yerleşmesini sağlayacak yargı teşkilatına yeterli maddi olanak ve malzeme, araç, gereç saglanamadığı bildi- rilirken önceki yıllarda ilçe yapılan çok sa- yıda yerde personel yetersizliği ve maddi olanaksızhklar nedeniyle adlı teşkilat ku- rulamadığı belirtildi. Son iki yıldır Adalet Bakanlığı bütçesüıe konulan ödeneklerin yetersizliği nedeniyle yargının ciddi so- runlarla karşı karşıya kaldığı. birçok ilçe- de duruşmalann yapılamadığı, keşiftere gidilemediği bildirildi. sası'nın 8. maddesinin 1. fikrasın- da şu değişikliğin yapılmasını ön- gördü: "25.10.1997 tarihine kadar iş- lenmiş suçlar nedeniyle 3713 sav> lı Terörle Mücadele Kanunu'nun 8-1. maddesine göre mahkûm edil- miş bulunan kimselerin cezalan- nın infazı (hükmün sonuçlanvla birttkte) ertelennüştir. Bu suçlar- dan dolayı halen cezalannı çek- mekte bulunaıuar hakkında da bi- rinci fikra hükmü uygulanır. İşle- nen bu suçlardan dolayı henüz ta- Idbatageçümemişveyahazırükso- ruşturmasına girişilmemiş olmak- la biıükte dava açılmamış veya son soruşnırma aşamasına geçilmiş ol- makla birttkte henüz hüküm ku- rulmamış veya hüküm kesinleş- memiş ise davanın açıhnası veya kesin hükme bağianması erteİe- nir." ÇHD Genel Başkanı Aydın Er- dogan dün yaptığı yazıh açıkla- mada, düşünceyi suç saymanın in- sanlığa saygısızlık olduğunu belir- terek "Banlan Cumhurbaşka- nı'nın af yetkisini kullanmasını is- tiyor. Eşber,onurlu bir insan ve 'Af istemiyorum' diyor. Çünkü Eşber. sonınun kendisinin cezaevinden kurtulması sorunu obnadığını bi- liyor" dedi. Bu arada İnsan Haklan Derne- ği Izmir Şubesi, Çağdaş Görme- yenler Demeği ve Çağdaş Özürlü- ler Yaşam Demeği'nin gırişimi ile Cumhunyet Alanı'nda bir araya gelen grup. AvTikat Eşber Yağ- murdereli'nin derhal serbest bıra- kılmasını istediler. DİSK Ege Böl- ge Temsilcisi Musa Çam ve me- mur sendikalannın temsilcilerinin de aralannda bulunduğu grup "Çeteler içeri düşünce suçlulan dışan" sloganı atarak tepkılerini dile getirdiler. 'Her türlü teröre karşıyız' ARİFARSLAN BATMAN - Türkiye Ba- rolar Bırligi Başkanı Prof. Dr. Eralp Ozgen, birkaç yıl önce "terör kenti" olarak adlandınlan Batman'da yaptığı konuşmada. "Bire>- sel terörün de, örgütsel terö- rün de, devlet teröriinün de karşısındayız. Biz sorunla- nn hukuk düzeni içinde çö- zülmesinden yanayız. Her türlü terörii reddediyoruz" dedi. Özgen. terör fiıli ile düşünce açıklama özgürlü- ğünün btrbirinden kesin olarak aynlması gerektiğini vurgularken de avukat-ya- zar Eşber Yağmurdereli'nin hapse atılmasına neden olan Terörle Mücadele Yasa- sı'nın 8. maddesinin yüriir- lükten kaldınlması gerekti- ğini savundu. Belediye konferans salo- nunda düzenlenen TBB'nin toplantısına Bingöl. Mar- dın. Van, Elazığ. Diyarbakır ve Adıyaman baro başkan- lan ile Batman Vali Yardım- cısı Mehmet Ceytan, Bele- diye Başkanı Salih Yıkb- nm, Cumhuriyet Başsavcı- sı İlhan Aras ve bazı yar- gıçla4 katıldı. Toplantının açılışını ya- pan Barman Baro Başkanı avukat M. Sabih Ataç, ılk kez Batman'da Barolar Bir- liği toplantısı yapmanın se- vincinı yaşadıklannı belirt- ti ve "Ûlkemizin ve bölge- mizin sorunlannı tarnşır- ken hiçbir zaman adaleti idrleten, yoziaştıran bir tar- tışma olmayacaknr" dıye konuştu. OBO Engin Gemi anlaşmazlığı sürüyor Haber Merkezi - Vakıf Deniz Kiralama ile Ermar Deniz Taşımacılığı AŞ ara- sındaki 'OBO Engin' ge- misi anlaşmazlığı sürüyor. Ermar Deniz Taşımacı- lığı AŞ yaptığı açıklama- da, Vakıf Deniz Finansal Kiralama AŞ Genel Mü- dürü Adnan Taşpuıar'ı ya- lanlayarak 'OBO Engin' gemisini Mısırlı yetkilile- rin kaçırdığını iddia etti. Geminin Mısır'dan aynl- maması için mahkeme ka- ran getıren görevlilerin. zorla gemide tutulduğu be- lirtilen Ermar Deniz Taşı- macılığı AŞ açıklamasın- da "Taşpuıar'ı istcdiği yer- de basın önünde tarnşma- ya, istediği televizyon kana- Imda açıkoturuma davet ediyoruz" denildi. Taşpınar, önceki gün yaptığı açıklamada Mısır- lı yetkililerin uluslararası sularda gemiye çıktıkJannı belirtmiş ve hava koşulla- nndan ötürü gemide kal- mayı tercih ettiklerini bil- dirmişti. Yağmura çamura karşın eylem Gözaltında kayıplar ile faüi meçhul cinayetlerin son bulmasını isteyen aileler yağmura ve soğuğa rağmen dün 128. kez Galatasaray Lisesi önünde toplandüar. "Hepimiz ka\ ıp anasu tutsak yakınıyız" yazıü pankartın açıldıgı eylemde kayıp şakınlan her hafta olduğu gibi bir süre sessizce orurdular. Daha sonra yapılan açıklamada, geçen hafta iki yıldır kayıp olan Düzgün lekin ile Van Başkak'deki dört köylünün kayboluşunun ikinci yıldönümü olduğuna dikkat çekildi. Düzgün Tekin'in 27 Ekim 1995 tarihinde İstanbul'da kaybolduğunu beh'rten kayıp yakuılan, bir süre sonra kendilerine telefon açan kimliği beürsiz bir kişinin Tekin'i poiisin gözalbna aldığı ihbaruu yapdğını ifade ettfler. Aileler, cezae\inde öldürülen bir itirafçının da Tekin'in Edirne yakmlanndaki Çadırkent'e gömüldüğünü söylediğini anımsartılar. Tekin'in ailesinin dün çocuklannın mezannı aramak için Edirne yakınlanna gittiği bildirildi. Kayıp yakınlan 15 Ekim 1995 tarihinde Van'ın Başkale ilçesi Aydemir köyünde kaybolan Mehmet Emin Yılmaz, Haydar V'ılmaz, Besir Sayın ve Yusuf Ertaş'm da kayboluşunun üzerinden iki yıl geçtiğine dikkat çektiler. Köylülerin. dört kişinin jandarma tarafından gözaltına alındığını söylediklerini vurgulayan kayıp yakuılan, tüm aramalann sonuçsuz kaldığuu ifade ettiler. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) ATİLA SAV kanımım yasakladığı eylemde bulunuyor' A>fKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreter Yardımcısı Atila Sav, RP- Kanal 7-RPTi belediyeler üçgeni arasındaki ilişkilerin çözülmesiyle, hukuk kurallannın ve yasalann çiğnendiğinin gözler önüne serildiğini söyledi. Şav, "RP- Kanal 7 üişkisi siyasakür ve RP, kanunun açıkça yasak ettiği bir eylemde bulunmaktadır" dedi. Partisinin genel merkezinde düzenlediği basm toplantısına Konya-Adana Karayolu'nda meydana gelen kazadan duyduğu üzüntüyü dile getirerek başlayan Sav, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın cihat için yardım çağnsında bulunduğu konuşmayla RP'nin gerçek yüzünün ortaya çıktığını söyledi. "RP çırpındıkça batoyor" diyen Sav, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kanal 7 dosyası açıldıkça, ortaklar beürdikçe, parti örgütünün ve partili belediye yönetimlerinin cihada (din adına sa\aş) katkı amacıyla Kanal 7'yi besleyip büyüttükleri gün ışığuıa çıkmaktadir. Bu tkari ilişkiler siyasaldır. RP, Radyo ve Tele\izyonlann Kuruluş ve Yaymlan Hakkındaki Kanun'un açıkça yasak ettiği bir eylemde bulunmaktadır." Erbakan'ın, "cihat içm" bir televizyon kanalının önemini anlatarâkbükanaia ( ", : n ' ' yardımın mananlann "Q-« '' r ' borcu olduğunu söylediğini belirten Sav. "Bu yardımın hem bu dünya. hem öbür dünya için inananlara şefaat edeceğini söylüyor. Bu anlayış. dini siyasal amaçiara alet etmektir" dedi. Sav, bir soru üzerine, radyo-TV yayıncılığında tarafsızlık ilkesinin esas olduğunu belirterek. "Dünyanm hiçbir yerinde siyasi partilere televizyon kurma izni yasal olarak verilmez" dedi. DSP'de mıılıaliflere istifa çağrısı Kadmlardan aile içi şiddete karşı eylem İstanbul Haber Servisi - Çeşitli kadm platformlanna üye bir grup kadın "Aflenin korunmasına dair" yasanm 25 Kasım'daki "liuslararası kadına yönefik şiddete son günü"nden önce çıkanlmasını ıstedi. 8 Mart Kadm Platformu, Evde Çahşan Kadınlann Örgütlenme Girişimi, Feminist Kadm Çevresi, Jiyan Kadm Kültürevi, Jujin, Kürt Kadav, Mor Çatı ve Özgür Kadm Derneği, aile içi şiddeti önlemek amacıyla hazırlanan tasannın tanıtımı için bir kampanya başlattı. 8 kadın örgütü adına Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda bir açıklama yapan Meryem Turan, yasa tasansının komisyonlarda son biçimini almasına ve Meclis'e sunulmastna karşın son anda geri çekildiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP yönetimi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı zi- yaret ederek solda birlik için nabız yoklayan milletvekil- lerine il başkanlan aracılı- ğıyla istifa çağnsı yaptı. DSP Ankara II Başkanı Hüseyin Volkan, İstanbul tl Başkanı Mehmet Yüceer ve Izmir II Başkanı Hayri Diri, düzenledikleri basm toplan- tısında, İstanbul Milletveki- li CevdetSehi Denizli Mil- letvekili Hümi Develi ve Bursa Milletvekili Yüksel Aksu ile partiden ihraç edi- len bazı milletvekillerinin CHP lideri Baykal 'a yaptık- lan ziyarete sert tepki gös- terdiler. Ankara II Başkanı Volkan, tekrar seçilememe korkusu taşıdığını ileri sür- düğü milletvekillerinin, sol- da birlik çağnsıyla partiye zarar verdiklerini söyledi. Genel merkezin, bu millet- vekillerine karşı alacağı tav- n ve karan koşulsuz destek- leyeceklerini bildiren Vol- kan, şöyle devam etti: "Bu hareketleri, milletve- kili seçilememe korkusun- dan, siyasal gelecelderini gü- vence amna alma isteklerin- den kaynaklanmaktadır. Hayali projelerle ortaya çı- karak parti bütünlüğünü bozucu tertiplere ve yöntem- lere başyuran bu miUetvekD- lerinin davranışlannı esefk karşüıyor ve şiddetle kuuyo- ruz." Volkan, "sağ partihTer, sağ partUerte, sol partiMler sol partilerle hükümet olma- bdu-" savının, milletin sağ ve sol kamplara bölünmesi durumunu da beraberinde getireceğini savundu. Yüce- er, DSP'nin büyüyüp geliş- tiğini ve Türkiye'nin politi- kalanna yön verir hale gel- diğini söyledi. Yüceer, şöy- le konuştu: "Bu milletvekilleri, DSP'den aday olduklarmda partilerini tanımıyorlar mıy- dı? Amaçlan sadece millet- vekili olmak ise bu; doğnı- lukla, dürüstlükle,tutarfa ol- makla izah edilemez. Amaç- lan DSP'yi kanştınııak ise bunu yapmaya güçleri yet- mez. Parîtünizin çözüm öne- rilerini beğenmiyvriarsa, ya- pabilecekleri en dürüst dav- ranış sekli istifa etmektir." lzmir II Başkanı Hayri Di- ri de solda birlik konusun- da görüşlerini dile getiren milletvekillerini partiye iha- net etmekle suçladı. Diri, "Onurlu olanlara sesleniyo- ruz: Eğer bir parça etik ku- rallanna saygmız varsa, DSP'den de DSP sayesinde seçildiğiniz makamdan da istifa edin. O zaman kişittk- li, samimi ve inandıncı olur- sunuz" dedi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Oral.Çalışlar^ı raksnet.com.tr Sosyalistlerin birliği, benim gi- bi ömrünün yansından çoğunu bölünmüşlük içinde yaşayan sosyalistler için ayn bir anlam ta- şıyor. 1986-1988 yılları arasında Bursa Özel Tip Cezaevi'nde Eş- ber Yağmurdereli ile birlikte ya- tarken birbirimize sö2 vermiştik; bir birliğin yaratılması için çaba sarfedecektik. Ben 1988 Ağustosu'nda Eş- ber'den önce cezaevinden çık- tım. Uzun yıllanmı verdiğim siya- si akım içinde, bir fikir ayrılığı oluştu. Sosyalistlerin geçmişten kalan. o çok bildik tartışma yön- temleriyle gergin ve tatsız bir dö- nem yaşadıktan sonra, bir grup arkadaşla birlikte istifa ettik. "Sosyalist Birlik" adlı aylık bir dergi çıkardık. Amacımız, paramparça olmuş ve önemli darbeler yemiş solun birliği için çaba sarfetmekti. Ön- ce "Kuruçeşme Toplantılan" adı verilen toplantılarda farklı sosya- listlerle bir araya geldik. Bu sü- recin sonunda bir kısım sosyalist ÖDP Kongresi ve Türkiye'nin Sosyalistleri ortak bir parti kurmaya karar ver- di. Sadun Aren'in Genel Başka- nı olduğu bu parti, Sosyalist Bir- lik Partisi'ydi (SBP). SBR sosyalistlerin birbölümü- nü birieştirmişti. Bu arada gele- neksel yapılarını koruyan bazı sosyalist gruplar da partiler kur- dular. Ancak sosyalistlerin önemli bir ağırlığını oluşturan Dev-Yol, Kurtuluş gibi gruplar henüz yasal bir parti içinde yer almıyoriardı. Bir süre sonra Kurtuluş, TKEP geleneği, bazı Troçkist gruplar ve SBP birleşti. Ortaya Birieşik Sosyalist Parti (BSP) çıktı. BSP, bir noktadan sonra önemli sos- yalist gruplardan biri olan Dev- YoHa da birlik arayışına girdi. ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) işte bütün bu sürecin so- nunda oluştu. Her sosyalist kişi ve örgüt bu süreçte, kendi için- de önemli değişimler ve tartış- malar yaşadı, hesaplaşma içine girdi. ÖDP kurulduğunda, her- kesin de bildiği gibi, o kadarfark- lı çevrelerden gelen sosyalisti içinde banndınyordu ki haklı ola- rak geleceği konusunda bazı şüpheler doğuyordu. Aradan iki yıla yakın bir zaman geçti. Aslında aradan 18 yıl geç- ti demek daha doğru. Çünkü 12 Eylül askeri darbesiyle sosyalist- ler için yeni bir süreç başlamıştı. Birçoğu cezaevlerine kapatıldı- lar. lşkenceler, idamlar, uzun yıl- lar cezaevinde yaşanan acılar sonunda sosyalistler, şapkayı önlerine koydular. Artık hiçbir şey eskisi gibi de- ğildi. İşte ÖDP, hiçbir şeyin eskı- si gibi olmadığını anlayan sosya- listlerin örgütü. Bu arada Sov- yetler Biriiği'nin yok olması, bir- çok sosyalist ülkenin ortadan kalkması, zaten krizde olan sos- yalistleri derin düşüncelere sevk etti. ÖDP, işte bu düşünen, eşitlik ve özgürlük idealinden vazgeç- meyen sosyalistlerin partisi. Dünyada ve ülkemizde haksızlık sürüyor. Askeri darbeyle birlikte ülkedekı gelir dengesi iyice bo- zuldu. Emekçiler ve çalışanlar geçmişte kazandıklan birçok mevziyi kaybettikleri gibi, hakla- rını arayacak örgütlenmeden uzak bir noktaya itildiler. Sendi- kalar, sivil toplum örgütleri delik deşik edildi. Askeri darbelerin ürünü yasa- lar, toplumun büyük çoğunluğu için yaşamı dayanılmaz hale ge- tirdi. 12 Eylül sonrası gündemi belirleyen Kürt sorunu, geçmiş birçok anlayışı da derinden sars- tı. Sosyalistler arasında, sosya- list ülkelere göre şekillenen ayn- lık artık geride kalmıştı ama Kürt sorunu dev gibi duruyordu. Toplumun en duyariı tepkileri- ni dile getiren sosyalistlerin ço- ğunluğu, Kürt sorununun eşitii- ğe ve özgürlüğe dayalı banşçı çözümünü savunuyor. Bir kısmı ise geçmişten gelen devletçi an- layışlann da etkısiyle Türk milli- yetçiliğine destek veren, Kürtle- rin haklı taleplerine kulak tıkayan bir tutum içine giriyor. ÖDP'nin büyük çoğunluğu Kürt sorunu konusunda duyariı ve devrimci bir tutum alıyor. ÖDP, 2. Kongresi'ni yaparken umutlu ve sağlıklı mesajlar veri- yor. Ancak sosyalizmin Türki- ye'nin ve dünyanın önüne etkili bir seçenek olarak gelebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu da biraerçek. ÖDP, sosyalistlerin önemli bir kesimini kendi çevresi etrafında toplamışdurumda. Bunundışın- da geçmiş gelenekleri sürdür- mekte karariı, ÖDP'yi beğenme- yen ve yeterii bulmayan partiler ve gruplar da var. Olsun. ÖDP, bu gruplaria iliş- kilerinde olgun bir tutum alıyor. Geçmişte yaşanan tatsızlıklar yaşanmıyor. ÖDP, Türkiye'nin kazancı. MÎKRO DİNÇ TAYANÇ Düşünce Suçu Suç ÖzgürlügüGazete'ye bakıyorum; 5 sendikacı, 1 avukat, 4 milletvekili, 11 partili, 6 oyuncu, 1 müzikçi, 5 ya- zar ve 84 gazeteci "düşünce suçu"ndan içerde... Demek ki düşünce "suç" oluyoriü Notlarımı kanştınyorum; Alaeddin Çakıcı'dan Halil Bezmen'e, Engin Civan'dan Haluk Kır- cı'ya, Selim Edes'ten Hüseyin Baybaşin'e, "Ve- şil" namıyla maruf(!) Mahmut Yıldınm'dan Ayşe- gül Tecimer Hanımefendi(!)'ye, Mehmet Şe- ner'den Abuzer Uğurlu'ya nice "eylemci", kimi yurtdışında, kimi yurtiçinde ya haklannda kesinle- şen para cezalannı ödemek(!) için alın teri(!) dökü- yor ya yeni bir af yasası bekliyor ya da aranıyor(!) ama bulunamıyor(ü!) Demek ki eylem cinayet de olsa, kaçakçılık da olsa devlet adına(!) tetik çekme kahramanlığı(!) da "özgürlük" oluyorü! Notlan harmanlamaya girişi- yorum; Köstebek Davası'ndan İstanbul Bankası Hortumlaması'na, Susuriuk Muamması'ndan Av- rasya Gösterisi hükümlülerine, Abdi Ipekçi Su- ikastı'nın kilit adamlanndan Metin Göktepe Cina- yeti zanlılarına(!) daha nice bir eylemci de dışar- larda bir yerierde ellerini kollarını sallaya sallaya dolanıp dünya nımetlerini katlıyor... Demek ki eylem mahkemelik de olsa, haklann- da hüküm kesilmiş de olsa; dokunulmazlıktı, bel- geydi, kanıttı, zamanaşımıydı, firar ettiydi(!) derken "suç" dönüp dolaşıp "özgürlük" oluyorü! Notlann hanmanını karmcikarışık etmeye soyu- nuyorum; Müslüman Bosnalılar'a yardım takıyye- si ile toplanan paraları Mercümekleyenlerden Uğur Mumcu'yu bombalayanlara, şeriat uğruna cihat çağnsı yapanlardan Örtülü Ödeneği cebel- lezi edenlere, başbakanlık içinde başbakanlık ya- ratan kocalardan yurtdışındaki edinimlerinin ne hesabını ne de vergisini vermeye yanaşan "çirkin sanşınlara, kışkırtıcılık yapan siyasilerden kenti- ninyağmurdaboğulmasını "doğalolay" diyekar- şilayan siyasaî,belediyecil(#ş(i) kim yarsa "|«fpc%j ' : Â>( J 'biteolsa; 'yerliyerinde"... • • • • Demek kieylem ayyuka çıkmış da olsa, şaibe olup alınlara yaftalanmış da, soruşturmaya da uğ- rasa, dava konusu da edilse; korunuyor, kollanı- yor, örtülüyor ve sonunda suç işleme özgürlügü "hak" olup çıkıveriyorü! Çıkıveriyor da, nasıl oluyor da oluyor ve ille de neden oluyor? "Bana sağcılar tetik çekiyor dedirtemezsi- niz"den "Hiç tespih çeken ellerile tetik çeken el- lerbirolurmu"ya, "Batı demokrasilerinde Hıristi- yan demokrat partiler oluyor da neden bizde Is- lamcı parti olmasın "dan "Hoşgörülüyüm, öyley- se şeriatçılaria da elele veririm'e "kafasızlığı"ey- lem, eylem de "hak olarak" yerieştirilince oluyor işte, hem de "böyle" oluyor! Işi biraz daha kurcalıyor ve Tarih'e bakıyorum. Tarih Baba, bir çetenin nasıl siyasal partileştiğini, siyasal partileşmiş çetenin nasıl iktidar olduğunu, iktidar olmuş çete partisinin de çetebaşının man- yaklığıyla dünyayı nasıl İkinci Büyük Paylaşım Sa- vaşı'na sürüklediğini ve de sonunun nasıl geldiği- ni yazıyor... Aynı Tarih Baba, bugünlerde kimi siyasal parti- lerin "siyasetçi-polis-mafya" ilişkileriyle, kimileri- nin de "köktendinci terör örgütleri vakıflar-bele- diyeler-medyaÇ.)" zinasıyla anayasayı ayaklar altı- na aldığını da yazıyor ki çalakalem... Bakalım; eytemin bu türtüsünün "demokratik" bir hak, demokrasilerde parti kapatmanın "de- mokrasiyi çiğnemek" olduğunu da yazacak mı? Yazarsa yazsın! Yazdıkları bugüne dek kime kaç yazmış ki, bundan sonrakileri okuyup ders alacak çıksın! Ana fikir Suç eylemi "haklaştığında" insanlık suçuna dönüşür. Ana fikrin ana fikri: Dışardaki suçluların sayısı, içerdeki suçsuzların sayısını aşıyorsa yaşasın düşünce suçu! Kücükcekmece Çocuklara işkence raporla belgelendi ALPERTURGUT Sefaköy'de oto hırsızlı- ğı yaptıklan iddiasıyla gö- zaltuıa ahnan 6 çocuktan RG. f 16), Kücükcekmece Asayiş Büro Amirliği'nde gördüğü işkenceyi aldığı doktor raporuyla belgele- di. B.G., Kücükcekmece Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadede -Bizlerifa- lakaya yanrdıktan sonra coplayan emniyet amiri, beni makaoma cop sok- makla tehditetn"'dedi. Ço- cuklann avukatı Ersin De- re, işkence yapan emniyet amiri ve emrindeki polisler hakkında suç duyurusun- da bulundu. Sefaköy'de devriye gö- revı yapan Kücükcekmece Asayiş Büro Amirliği ekipleri, 22 ekim gecesi o- to teyp hırsızlığı yaptıkla- n gerekçesiyle 16-17 yaş- lanndaki 6 çocuğu gözal- tına aldı. îstanbul Barosu tarafin- dan çocuklann avukan ola- rak görevlendirilen Ersin Dere, çocuklann, C- MUK'un 135. maddesi ge- reği susma hakkını kullan- mak istemesine rağmen poiisin işkence yaptığını öğrendi. Kücükcekmece Cumhuriyet Savcılığı'na ifade veren çocuklardan B.G.. Kücükcekmece Asa- yiş Büro Amirliği'nde gö- revli emniyet amirinin kendilenne işkence yaptı- ğını belirti. Dere, B.G.'ye yapılan işkenceyi hastane- den ahnan 'geçkj rapor' ile belgelediklenni söyleye- rek emniyet amiri ile em- rindeki polisler hakkında suç duyurusunda bulun- duklannı belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear