23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 EKİM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Ödül veren. ödül alaııNobel Edebiyat Ödülü'nün îtalyan tiyatro sanatçısı Dario Fo'ya verilmesi sevındiriciydi bu yıl. Solcu, anarşist eğilimle- ri olan, aydın bir yazar ve oyun- cu Dario Fo. Tabulara, kimi do- kunulmazlık örtülerinin ardına sığınanlara dokundukça doku- nuyor yazdıklannda. Kilısenin, politikanın, ordunun, polisin. burjuva ahlakının, pop kültürü- nün tozunu atıyor. Doğaçlama- ya açık metinler yazdıldan. Bu- nun yanında (doğaçlamaya açık olduklan için) sıkı bir disıplin ve uğraş istiyor onlan sahnele- mek. Bu açıdan bakarsak bir Da- rio Fo sahnelemenin gûçlûkJeri, bir Beckettoyunu sahnelemenin güçlükJerinden az değildir. Ödü- lûn Fo'ya verilmesi iyi oldu bir- çok bakımdan. Gerçekten aykı- n bir sanatadamı. Bu yıl adaylann arasında Bob Dylan da varmış. O da tutarlı bir seçim olurdu bence. Büyük bir yazar, büyük bir şair ama şarkj söylediği için yazarlığı gizleni- yordu nicedir. Ya da ben öyle sa- ruyordum ama Nobel Edebiyat Ödülü'nün adayı olduğuna göre yazarlığıru ciddiye alanlarda var Dylan'ın. Geçenlerde -uzun bir aradan sonra- yeni yapıtlannı (şiirlerini) ıçeren plağı çıktı. Olağanüstü onbir şiirini beste- lemiş. Plağın son parçası High- lands on yedi dakikalık bir mo- nolog. Yine Beckett'e gönder- me yaparsak, Bob Dylan bu ya- pıtında olağanüstü yoğun, acı verici ama ince, aynntılardan mürekkep bir şiiri sunuyor orta- ya. Beckett'in son işleri gibi. Benim Nobel Edebiyat Ödü- lü adaylanm ıse memleketim- den ikı üç güzel insandı. Yaşar Kemal hak ediyor bu ödülü. Me- lih Cevdet Anday hak ediyor. Aslına bakarsak şunu da sorabi- liriz belki: Bu yazarlar Nobel'i hak ediyorlar ama Nobel Ödülü obel Edebiyat Ödülü'nün Dario Fo'ya verilmesi sevindiriciydi bu yıl. Adaylann arasında Bob Dylan da varmış. O da tutarlı bir seçim olurdu bence. Benim Nobel Edebiyat Ödülü adaylanm ise memleketimden iki üç güzel insandı. Yaşar Kemal hak ediyor bu ödülü. Melih Cevdet Anday hak ediyor. Aslına bakarsak şunu da sorabiliriz belki: Bu yazarlar Nobel'i hak ediyorlar ama Nobel Ödülü bu yazarlan hak ediyor mu? bu yazarlan hak ediyor mu? Öyle ya, son yıllarda Nobel Edebiyat Ödülü'nün dağılımın- da bırtakım yazın dışı kuşkular belirdi diyor "uzmanlar". Yete- ri kadar kadın yazar ödüllendı mi? Yeteri kadar Asyalı yazar? Yeteri kadar Afrikalı yazar? Ya- pıttan çok sosyo-politiko-coğra- fı nedenlerin öne çıktığı oluyor. Demek istediğim şudur temel- de: Yaşar Kemal'in, Melih Cev- det Anday'ın yapıtlan Nobel Edebiyat Ödülü'nden daha önemli ve değerlidir. Ödülün tarihine bakarsak son derece eğlendirici bir manzara çıkıyor ortaya. Jorge Luis Bor- ges ve Graham Greene'e veril- memiş ödül. Bu iki yazann se- veni var, sevmeyeni var. Ama Nobel Edebiyatjürisinin ıskala- dığı bir lıste var ki, inanıhr gibi değil. Toktoy, Anton Çehov, Maksim Gorki'yi ödüle değer bulmamış- lar örneğin. Joseph Condrad, H.G. Wells, James Joyce, VTrgi- nia VVoolf da ıskalanmış. Franz Kafka, Federico Garcia Lorca, BertoJt Brecht'e de verilmemiş Nobel Edebiyat Ödülü. Marceİ Proust, Henrik Ibsen ve bütün zamanlann en önemli Isveçli ya- zan Strindberg'e de vermemiş- ler ödülü. Kafka'ya yazın ödülü verme- yen bir kurul düşünün! Hayat- tayken çok az yapıt yayımlamış- tı Franz Kafka, belki bundan ötürüdür önemsenmemesi. Ra- iner Maria Rilke'yi de ıskala- rruşlar. D. H. Lavvrence'ı da. Yukandaki liste (Nobel Ede- biyat Odülü'nü alamayan yazar- lar listesi) yırminci yüzyılın en büyük yazarlannı içeriyor. Peki kimlere verilmiş bu ödül! R. C. Eucken, Paul Heyse,Ver- ner von Heidenstam! Bu ünlü yazarlann arasına şu üçlüyü de katabilirsiniz: K. A. Gjelkrup, Henrik Pontoppidan, W. S. Rey- mont! F.K. Sillânpaa'yı ve ünlü Ingiliz yazan NVinston Churc- hiD'i de katabilirsiniz Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görü- lenler listesine. • Eğlendirici bir ikilem bu! Gabriel Garcia Marquez'e, WD- liam Faulkner'e vermişler ödü- lü. Cortazar'a vermemişler. GoMing'e vermişler. John Fow- les'a vermemişler. Önünde so- nunda bir avuç tsveçli akade- misyenin zevkine, dünya görü- şüne, o yıl esen politik rüzgârla- ra bağlı kalıyor her şey. Yine de Nobel Edebiyat Ödü- lü'nü küçümsememek gereki- yor. Hıçbir ödülü küçümseme- meliyiz bence. Buysa, her ödülü kabul etme- liyiz anlamına gelmez. Yaşar Kemal'in her zamanki cömertli- ğiyle geçenlerde söylediği gibi. "yeryüzünün en büyük yazaria- nndan biridir Sait Faık." Saıt Fa- ik Ödülü'nü almak. kimi zaman Nobel'i almaktan daha önemli olabilir. Önemli olan; ödülleri verenler değil, ödülleri alanlardır belki! 6 Ağır Roman' ağır bela oldu!CUMHUR CANBAZOĞLU " i Yolcu"dan bu yana dört yıldır setlerde gözükmüyordu Müjde Ar. Televızyon dünyasındakı tez- gâhta yitıp gitmemek için seçici de davranınca sınemayla bağlan- tısı TÜRSAK'ın (Türkıye Sine- ma ve Audiovisuel Sinema Vak- fı) başkanlığıyla sınırlı kalmıştı. Müjde Ar başkanlığında önemli işler yaptı TÜRSAK; kurslar açıl- dı, yıllıklarçıkanldı, yabancı yö- netmenler getirildi, Bodrum'da Çevre Filmleri Festivali düzen- lendi. Müjde Ar setlerde yoktu bir- kaç yıldır ama, yapımcılığını üst- lendiği Metin Kaçan'm Ağır Ro- man projesmi ağır ağır gerçek- leştirmeye çalışıyordu. Yönet- menler değişıyor, senaryo için görüş alınıyor, para bulunmaya çalışılıyordu... Sonunda Mustafa Alöoklar'ırı yönetmenhğinde yola çıkıldı ve i- ki ay süren çekimler sonunda fılm bağlandı. Başrol Okan Bavülgen'e veril- miş, Müjde Ar, Bayülgen'in can- landırdığı Gıli Gıli Salih'in sev- gılısı Tina rolünü üstlenmiştı. 14 Kasım'da gösterime çıkacak fil- min müziklerini de Attila Özde- miroğhı hazırlamıştı. Çekimler geciktiği için Ağır Roman sezo- nun ilk festivallenne yetişeme- miş, Kaçan, Altıoklar, Bayülgen gibi üç popüler isimle birleşen Müjde Ar'ın kanzmasının filmi nerelere taşıyabileceği, romanın fılmı ne derece ileriye taşıdığı öl- B çülememişti... - Ağır Roman daha gösterime girmeden, senaryo sorunlan, set öncesi haarlığı ve sette yaşanan- lanyla Yeşilçam'ın olay filmleri arasına girdi bile. Filmin çeldm öyküsüyİe başla\alım._ - Filmi önce Mahinur Ergun çekecekti ve bambaşka bir senar- yo vardı elinde. Oynamak iste- mediğimı söyledim. filmin o dö- nemkı Yeşilçam'da dolaşan para- larla çekılemeyeceğini görmüş- tüm. Sonra Metin Kaçan'la Ma- hınur da vazgeçti projeden. Bir süre sonra Metin geldi, beraber yapmayı teklif etti. Oturduk he- sap yaptık, filmin bir milyon do- lardan aşağı çıkamayacağına ka- rar verdık. Senaryoya el atınca ne zor bir işin içine düştüğümüzü anladık. Defalarca yazılıp çizil- dı, birçok yönetmen devreye gir- di. AüfYılmaz çekecekti, olmadı. öyle bir film bela, Dolapdere'de fılm çekmek ayn bir bela. Bir de Mustafa'nın özel bir yaşam tarzı var, programlı çalışamıyor. O daha popüler yaklaştı konuya, farklı bir görüş yaşandı. Beş senelik bir proje fazla sıktı beni. İlk defa film setinde zorlandım, tuhaf duygu, hem oyımcu, hem yapımcı olmak. Umur Turagay başlayacaktı, as- kerlik meselesi çıktı. Bu arada Mustafa geldi. çekmek istediğıni söyledi. Filmin prodüktörü de ister iste- mez ben oldum. Sabahattin Çe- tin'le göriiştük, daha önce Yol- cu'da çalışmıştık, inatçı bir adam, Yeşilçam'da böyle heyecanlı ya- pımcı az kaldı. Sabahattin de pro- jeye katıldı. Eurimages'a müraca- at ettik, televizyona sattık. Men- 3 0 y ı l l ı k b i r ö y k ü : T ü r k â n Ş o r a y 'Sultanın en büyükaşh seyirdsi' Kültür Servisi -Türkân Şoray'ın sanat ve özel _yaşamının konu edildiği "Otuz YıDık BirÖykü: Türkân Şoray" konulu panel Pi- mapen Kültürevi'nde gerçekleştirildı. Pa- nele Şoray"la uzun yıllar birlikte çahşan yö- netmen AnfYılmaz, eleştirmen ve "Sümbül Sokağtn Tutsak Kadını" isimlı kitabın ya- zan Atilla Dorsay ve yazar Selim tkri ka- tıldı. Nevval Sevindi'nin yönettiği panelde ko- nuşan Atilla Dorsay, yaşadığırruz kolektif çılgınlık döneminde degişen her şeye rağ- men Türkân Şoray'ın bazı temel değerlen koruduğunu ve bu değerlerin simgesi hali- ne geldiğıni belirterek Şoray'ın erdem, edep, alçakgönüllülük, yardımseverlik gibi nitelıklerinden söz ettı. Şoray'ın toplumla olan mesafesini her za- man iyi ayarladığını söyleyen Dorsay, Şo- ray'm bu sayede uzun yıllar yüzünü eskit- meden gündemde kalmayı başardığını be- lirtti. Türkân Şoray'ın yoğun çahşmalan- nın bedelini ödediğini söyleyen Dorsay. o- nun en bü>ük aşkının bir erkek değü de se- yircisi olduğunu da sözlerine ekledi. Türkân Şoray'ın önemini "AaHayat" fıl- miyle kavradığını açıklayan Selim Ileri de Şoray'ın duygulannı dışa vurmayan. içine kapanık bir insan olduğunu ve aradan geçen uzun zaman içinde onu daha iyi tanıma fır- satı bulduğunu anlattı. 1leri, Türkân Şo- ray'ın aynı zamanda sosyolojik bir olayın da simgesi olduğunu ifade ederek, "Türksne- masuun o dönemki seyircisi daha çok ev ka- dınlanydı. Türkân Şora> onlann biraz tek- düze, biraz btktıncı dünyalanna büyük bir hayal kaüyordu. Aynhyorlardı. Neden in- sanlar kendi dünyalanndaotama>Bcak hikâ- yelere bu kadar yakınlık duyuyoriardı? Ba- na göre Türkân Şora>, fılmlerde oynarken o kadmlann hayalindeki kadın olmayı başan- yordu. Sinema zaten bir hayalken Türkân Şoray bu ha> al içinde tekrar bir hayal olabil- miştir* dedi. Türkân Şoray'la uzun yıllar çalışan yönet- men Atıf Yılmaz da sanatçının sinemada uzun yıllar öpüşmeme, senaryoyu önceden isteme gibi bazı kurallan olduğunu ve bun- lann "Türkân Şoray Kanunlan" olarak anıl- dığını anımsattı. O dönemlerde yılda 200- 250 film çekildiğinden söz eden Yılmaz, Şoray'ın senaryoyu önceden istemesinde haklı olduğunu belirtti. Türkân Şoray da pa- nelin sonlarına doğru kültürevine gelerek sevenlerine bir sürpnz yaptı. Kendisine so- rulan sorulan yanıtlayan Şoray. "Hatala- nmla sevaplarunla hakkında konuşulacak biri haline geldiğim için çok mutiuyuırT de- di ve senaryosunu Selim lleri'nin yazdığı yeni Fılm projesinden söz etti. met Soyarslan ortak oldu ve böy- lelikle paranın 400 bin dolannı bulduk. - Mustafa Altıoklar nasıl yönet- men olarak tercih edildi? - Mustafa inadıyla filmin yö- netmeni oldu, çok istiyordu fil- mi. Ama bana sorarsan işin içine girince nasıl bir belayla karşı kar- şıya kaldığını anladı. Biz senar- yoyu yazarken Dolapdere'de do- laşmıştık. Böyle bir fılm bela, Dolapderetie film çekmek ayn bir bela. Bir sokağın ortasında 100 kişilik ekip, iki ay böyle geç- ti. Bir de Mustafa'nın özel bir ya- şam tarzı var, iş yaparken o tarz- dan vazgeçemiyor, programlı ca- lışamıyor. Yanlış anlaşılmasın kimseden şikâyetim yok ama beş senelik bir proje fazla sıktı beni. tlk defa fılm setinde zorlandım, tuhaf duygu, hem oyuncu, hem yapımcı olmak. Bir de Dolapde- re'de ikı ay yaşadıklanmı daha önce yaşamış olsaydım Ağır Ro- man değil, oradan başka bir öykü yakalardım. . - Çekimlerin planlanan süreyi aşüğını gördük. Sonuçta kaç pa- raya çıkt film? - Film altı haftada bitecekti, on haftada sonuçlandı. Tüm maliyet bir buçuk misli katlandı. Bir mil- yon üç yüz bin dolara ulaştı har- camalar. 275 kutu negatif kulla- nıldı, beş fılmlik negatif bu. Ta- bii bu uzunluk stüdyo masrafina da yansıyor. Şimdi ya iş yapmaz- sa diye uykulanm kaçıyor. Benim fabrikalanm yok ki. bu parayı set- lerde, sahnelerde biriktırdim. Ay- nca Eurimages'ın verdiği para da mılletin parası sonuçta. - Kafanızda olu^muş başka proje var mi? - 1962'de çocuk tiyatrosuyla başladım, yedi yaşından beri or- tahktayım. Artik olmayacak bir sürü şeyi en başından görüyorum. fena bir duygu bu aslında. Onun için bu tecrübeyle kendim bir şe>- ler yapmayı planlıyorum. Bir ba- ka>Tm. ne çıkacak. Politik bir fılm yapmak istiyorum. Orneğin Tan- su ÇiDer fenomeni çok ilginç ge- liyor, nasıl böyle bıri yaratıldı di- ye; ardında çok dramatik bir ya- pı da var Çiller'in. Al sana işte hem politik, hem de kadın filmi. Ancak kiminle yapacaksın; yö- netmenler hayattan kopuk, gün- lük modalar yaratıp onlann üze- rine gidiyorlar, senaryocular da öyküden çok resim düşünüyorlar. Ne zaman ki sinema ciddi ciddi oturup öykü anlatmanın peşine düşecek, sorunlar o zaman çözü- lecek. Ben Banş Pirhasan'dan çok umutluyum; bundan sonra da popülist yaklaşmayan. farklı ın- sanlar çıkacaktır ama biz görür müyüz, onu bilmiyorum. Müjde Ar, hem oyuncu hem de yapımcı olduğu filmde, ilk kez sette zorlandığını belirtiyor Betiln- Brandenburg idtap Haftaları Açılışı Yaşar Kemal yapacak GÜNERYÜREKLÎK ~ BERLtV - Alman Yayıncı- lar Birliği'nin bu yılki "Banş Ödülü"nü alan yazar Yaşar Kemal, bugün Berlin'de, Ber- lin-Brandenburg Kitap Hafta- lan'nın açılışını yapacak. Ber- linli yazar Aras Oren'in yöne- teceği açılış töreninde Yaşar Kemal'in yapıtlanndan bazı bölümleri Alman Tiyatrosu (Deutsches Theater) oyuncula- nndan Otto MelBes okuyacak. Yaşar Kemal'in kitaplannın Almanca çevirilerini basan Is- viçre'nin Unionsverlag adlı yayınevinde kısa bir süre önce çıkan "DerBaumderNarren" (Deliler Ağacı) isimli yazann hayat hikâyesini anlattığı son kitabımn da tanıtımının yapıla- cağı toplantıda konuklarla bir de söyleşi düzenlendi. Yaşar İCemal geçen hafta pa- zar günü Frankfurt'ta tarihi Pa- ul Kilisesi'nde düzenlenen ödül töreninde yaptığı konuş- mada, Almanya'mn yabancı- lar politikasını sert bir dille eleştirmiş, "Hitler gibi bir geç- mişioianözeflikleAlmanya'mn demokrasrye ve insan haklan- na diğer üİkelerden çok daha fazJa önem vermesi gerekir" demişri. "Ahnan NobeUi" ola- rak nitelenen Banş Ödülü töre- ninde Yaşar Kemal. Türki- ye'deki insan haklan ile Kürt sorununa da değinmiş. Avrupa ülkelerini Türkiye'deki de- mokratikleşmeye yardımcı ol- maya çağırmıştı. Törende Ya- şar Kemal için övgü konuşma- sını yapan ünlü yazar Günter Grass da, eski Almanya Cum- hurbaşkanı Richard von Weiz- saecker, Meclis Başkanı Rita Süssmuth ve Kültür Bakanı Is- temihan Talay ile Bonn Büyü- kelçisi Volkan Viıral gibi seç- kin konuklar önünde yaptığı konuşmada. Almanya'mn ya- bancılarpolitikası ile yabancı- lan sınır dışı etme yöntemleri- ni sert bir dille eleştirmiş, "AJ- manlıgımdan utaruyorum" de- mişti. Grass'ın bu sözleri gün- lerce Alman medyasını meş- gul etmiş, konuya ilişkin ha- berler birinci sayfadan ve man- şetten, iç sayfalarda da çok ge- niş bir şekilde verilmişti. Bu gelismeler üzerine Yaşar Ke- mal'in bugün Berlin'de katıla- cağı Berlin-Brandenburg Ki- tap Haftalan açılış töreninin ve düzenlenen panelin de büyük ilgi çekmesi bekleniyor. Dali'nin yapıtlanna 427 bin dolar • Salvador Dali'nin gömülü olduğu tspanyol Teatro Müzesi yapılan açık arttırmada sürrealist ressamın gençlik döneminde yaptığı 12 yapıtına toplam 427 bin dolar ödedi. Yapıtlar satışa sunuluş fiyatlannın üç katma kadar yükselirken Müzenin müdürü Margarita Ruiz Conbalia, Dali'nin 18 yaşında ürettiği örnekJerin de müzelerinde bulunduğunu bu nedenle koleksiyonlanna bu yeni yapıtlan eklemekten çok mutlu olduklannı belirtti. • Cattıerlne Deneuve Amerikalı yönetmen Albert Brooks ve Portekizli yapımcı Paulo Branco Viyana Film Festivali'nde. 130 filmin gösterildiği festivalde Robert Mitchum ve James Stewart anısına da filmler gösterilecek. • Jerome Savary Francıs Huster'la "Cyrano de Bergerac"ı yeniden sahneliyor. Oyun Theatre de Chaillot'da sahneleniyor, aynca tiyatroda oyunun 100. yıl sergısi açılıyor. • The British Lİbrary nın okuma salonu dün kapandı. 1857 yılının mayıs ayında açılan okuma salonu bugüne kadar aralannda Karl Marks. Lenın. George Bernard Shaw, Thomas Hardy gibi isimlerin bulunduğu pek çok kişiye ev sahipliği yapmıştı. • Roman Polansklnin . "Fearless Vampire" ya da "Pardon Me but Your Teeth are in my neck" isimli kısa metrajlı filmi yeniden gösterimde. Filmin müzikleri Jim Steinman'a ait. • Carlos Saura İspanyol İç Savaşı üzenne bir fılm çekeceğini açıkladı. Savaş başladığında dört yaşında olan Saura bugün hala Madrid'de yaşadıklannın kabuslannı gördüğünü ve çekeceği filmle bu günlerin acısından kurtulmak istediğini belırtiyor. Trajedinin insani yönünün vurgulanacağı filmin bütçesi on milyon dolar olarak belirlendı. • Janis lan'ınyenı albümü çıktı. ispanyol sanatçınm "At Seventeen' adlı parçası uzun süre dillerden düşmemişti. • The Full Monty tngiltere'de rekora gidiyor. Ingiltere'nin kuzeyinde yaşayan beş işsiz arkadaşın öyküsünü anlatan bu düşük bütçeli komedi, daha şimdiden Hugh Grant'li 'Four Weddings and A Funeral'ın (Dört Nikah, Bir Cenaze) gişe başansma ulaşmak üzere. Filmdeki tek önemli ısım ise Trainspotting'den tanıdığımız Robert Carlyle. • Amerikalı tenor Frederic Kalt'ın Paris Operası'ylaolan kontratına, Puccini'nin Turandot eserinde canlandırdığı Prens Calaf rolündeki başansızlığı nedeniyle son verildi.Paris Operası'nın yetkilileri konuyla ilgili olarak; sanatçının operanın provalan sırasında yetersiz olduğunu belırttiler. Kalt'ın yerine Rus tenor Vitaly Tarashenko'nun Bastille Operası'ndan izin alarak 12 Kasım'a kadar operada rol alması düşünülüyor. • Frank Sinatra'mn, efsanevi fılm yıldızı Marilyn Monroe'yu içine gırdıği bunalımdan kurtaımak amacıyla, kendisıyle evlenmeyi planladığı öne sürüldü. Sinatra'nın, Daily Mail gazetesinde dizi halinde yayirnlanmaya'" başlayan biyografisinde, ünlü sanatçının bir arkadaşının. 'Monroe, Bayan Sinatra olmayı kabul etmiş olsaydı, kimse onunla uğraşmaya cesaret edemezdi' sözlerine yer verildi. J. Randall Taraborrelh'nin kaleme aldığı "Sinatra: Efsanenin Arkasındaki Adam" adlı dizi yazıda, Sinatra ile Monroe arasındaki ilişkinın 1954'te başladığı bildiriliyor. Sinatra'nm, Monreo'nun ölümünden bir hafta önce bir arkadaşma. 'yeni bir yaşama başlaması için Monreo'ya cesaret vermeye çalıştığını' söylediği belirtilen yazıda. ancak Monreo'nun bu teklifî, "Neden? Uzun süre burada kalmayacağım" diyerek reddettiği belirtiliyor. • MİSS Doubtfirem >önetmeni Chris Columbus ve Robin Williams yeni bır fılm için bıraradalar. Filmin adı The Interpreter. CumhuriYet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu \m ÂYI ı PEN Yazarlar Derneği-British Council Işbirliğiyle SOYLf EDEBİYATTA SANSÜR Peter Porter (Şair-ingiltere) Alpay Kabacall (PEN Yazarlar Derneği) All Cengİzkan (Edebiyatçılar Derneği) Zeynep Alİye (T. Yazarlar Sendikası) Konur Ertop (PEN Yazarlar Derneği) 2 Kasım PazarSaat: 18.00 Cumhuriyet Kitap Kulübü Söyleşi Salonu Adres: Istikial Cad. (Aksanat Karşısı)Taksım
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear