23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 1997 PERŞEMBE 10 DIZIYAZI Tam rekabet masalı'nın sonu•^m •y eoklasik kuramı "inanç" I^L J konumuna / ^ ^ / yükseltmeyenler tam / ^m rekabetın -X. T gerçekleşemeyen. ancak ulaşılması amaçlanan bir "ideal" okluğunu \urgular. Bununla birlikte. neoklasik kurama da>alı çözümlemeler. lam rekabetle •başlar" \ e "tam rekabeti" veri alırdı. Tam rekabet masalı teknolojinin "içseP savılmasıvla birlikte yıkıldı. "TekeicLyantekelci"piyasa yapılannın\arlığını benimsemek kaçınılmaz oldu. Çiinkü. > ıne tanımı gereği yenı teknoloji tekel varatır. Bir buluşun "'patent'"ıne sahip olan. bunun karşılığını tek başına alır. Teknolojıve dayalı çözümleme bu gerçeğin görülmesini sagladı. Günümüzde sermayenin kânnı ençoklaştırmak amacıyla rekabetin geçmişe göre daha behrgin \e o ölçüde de karmaşık >enı bir boyutu vardır: o boyut teknoloji rekabetidir Teknoloji rekabeti. yeni "ürün"lerin. veni üretim "yöntem~lerinin bulunması veeski ürünlerin niteliğinin geliştinlmesi bıçımınde görülebilir. Göriilemeyen. çoğu kez bu alandaki yatınmlann sonuçlandır. Örneğın kanser ya da AIDS'e karşı bulunacak bir ilacın getıreceği çok yüksek kâr, büyük sermaveyı bu alanlara "macera" ya da "kumar" sermayesi olarak çekiyor. Özetle teknolojinin belirleyiciliğı. •*elle tutulmasa da gözle görülür" bir ı\ me kazanmıştır. Bu olgu. "yeni düşünce" akımlarının bıçımlenmesıne neden olmakta. ek olarak da bu amacla "eski düşüncelerii) yeniden incelenmesi gerektiği" sonucunu \ermektedır. Ekonomik düşünce tarihini "yeniden" okumak... Günümüzün "bilgi toplumu" ka\ ramının ana öğeleri kısaca bunlardır. Ekonomik gelişmenin teknolojı temeline oturtulması. doğal olarak. ekonomı kuramının "tarihser gelışımınin bu açıdan yeniden irdelenmesi \e kimı düşünürlerin görüş \e vaklaşımlarının canlandırılması sonucunu doğurdu. Gelişme bağlamında "tarihı eşeleme" çabalan. özellikle tngiltere'nın sanayileşmede öncülüğünü yitirmesi. Almanya. ABD \e sonra da Japonva gıbi arkadan gelenlerin bu ülkeyi "sollâması". bundan sonraki gidişe "ışık tutacağı için" önem kazandı. Teknolojı-ekonomi eksenlı geçmış kuramlar gözden geçınlmeye. özellikle de uzun dönemli dalgalanmalar. ulusal gelışmelerin farkhlıkian ve "kurumsallaşmalan" ağırlıklı olmak üzere. incelemeye alındı. Omeğin, ekonomik gelişmenin teknoloji boyutunıı uzun dönemli dalgalanmalar kapsamında irvceleyen Joseph Schumpeter. "ulusal ekonomi düzenr kavramını \ urgulayan Friedrieh List \e kapitalist gelişmenin kültürel-kurumsal ortamı açısından da Max VVieber \e Thorstein VeNen, yeniden canlandırılan düşünürlerin başında geliyorlar. Kuşkusuz bunlara. doğal biyolojik e\rım kuramının ünlü öncüsü Charles Darv\in'i de eklemek gerekiyor. Kendine özgü ö/ellikleriyle Karl Marx'a yeniden baş,vurulmasını da burada belirtmek gerekir. Gerçekten de So\>etler Birliğı'nin dağılması \e Japonya'nın ABD'yi yakalaması eşzamanh olgulardı. Kapitalizm, özellikle de ABD'de. geçmişte. Sovyetler'in uzava "uvdıT \e "insan" göndermede "ilk" olmasıyla sıstemi sorgula> an tartışmalara konu olmuştu. Kapitalist sıstem bunun üstesinden gelmışti. Batı düşüncesıni bu bağlamda "asıl sarsıcı" etken. Japonya'nın 1970'lerin ikincı yansından sonra özellikle de 1980lerden başlavarak teknoloji alanında ABD'nin \e Avrupa'nın ilensine geçme olasılığı oldu. Olasılığı diyoruz. çiinkü bu konu tartışmalıdır. Kimi araştırmacılar Japonya'nın veni teknolojılerın yaratılması. emek ve sermayenin verimliliği gibi göstergelere göre ABD'yi geride bırakmakta olduğunu öne sürüyor. Paul Krugman gıbı kımı ekonomistler de ABD ekonomısinin. sermave bınkimi. emek ve teknolojı gizil gücünün büyüklüğü nedeniyle bunun olanaksız olduğunu \iirguluyor. Konumuz açısından önemli olan bu tartışmalar değil. önemli olan Batı düşüncesinin "teknolojideiuıceliği" başkalanna kaptırmama konusundakı büyük duyarlılığı: böyle bir olasılıktan doğan olağanüstü tedirginliğıdir. Çünkü asırlarca süren deney imlerın de kanıtladığı gıbi. "teknolojik üstünlük" yalnız dünyanın çıkar bölüşümlerınin daha çok pay alınmasını sağlamakla kalmıyor. uzun dönemli siyasal. kültürel ve ekonomik alanlarda "egemen" olmav ı da birlikte getinyor. 1980'li yıllara gelindiğinde. tarihi veniden okutan ana sorulardan biri şöyleydr. Batı asırlarca süren teknolojik "üstünlüğünü'* vitırmekte midir'7 Teknoloji konusunu Prof. Dr. Yakup Kepenek güncelleştiren \e öneminı olağanüstü arttıran bir süreç de bu soruda düğümleniyor. Araştırmacılar bu düğümü açmava uğraşıyor. tanhi yeniden okumaya da bu amaçla yönelıyor. Öncelikle belınilmelıdir kı tarihın yeniden ele alınması. geçmış yıllara göre çok daha özgür \e rahat bir ortamda oluyor. Bir başka deyışle. tüm bılimlerde. özellikle de "toplumsal bilimlerde", son yıllarda "özgüriük rahatlığT diyebıleceğimız bir süreç vaşanıvor. Toplumların. "Soğuk Savaş" döneminde yaşadıklan "korkudan kurtulmuş olmalan~bılıiTi>el dü^üncenin "özgürteşmesi" olarak yanMyor \e buradan düşünce özgürlüğünün genel çerçevesı olağanüstü genişlemiş bulunuvor.Yanlış anlaşılmasın. Batı'da özellikle de Avrupa geleneğınde • Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Japonya'nın ABD'yi yakalaması gerçekten de eşzamanlı olgulardı. Kapitalizm, özellikle de ABD'de, geçmişte, Sovyetler'in uzaya "uydu" ve "insan" göndermede "ilk" olmasıyla sistemi sorgulayan tartışmalara konu olmuştu. Birliğı dağıldıktan sonra Avrupa düşüncesinin bu baskıdan tümüyle kurtulduğu birdöneme gıriliyor. Bu dönüşüm neler getırivor? Once gerek yöntem. gerek ıçerik \e kullanılan kavramlar bakımından Batı düşüncesı. ejtışimsel veevrımcı kuramlann vennde bir deyimle gecikerek de olsa "mirasına" bu kez bütünüvle konuyor. Onları benımsemekle kalmıvor: ekonomik \e toplumsal oluşumları "açıklavıcı araejar" oiarak kullanıyor. Bu konuda çok örnek verilebilirse de ıki ilginç örnek yeterlı olacaktır. Bırincısı küreselleşme ile ılgıli. Küreselleşmevı açıklamada en çok başvurulan önemli kaynak nedır dersinız? Komünıst Manıfesto'da daha 1 S48'de Mar\ \e Engels'in yazdıklannın kimı ilginç tümceleri şöyle: Burjuvazi. üretim araçlannda ve bu volla üretim ilişkilerinde benimsemek zorunda bırakır; onlan uvgarlığı benimsemeye. >ani burjuva olmava zorlar. Tek sözcükle. o (burjuvazi) kendisi gibi görünecek bir dünya varatır. (Karl \larv \e Fnednch Ensjels Collected \\orks.c.6. 1845-1848. Moscovv. Progress Publishers. 1976. s 487-488'den serbest çe\ ıri). Kuşkusuz küreselleşmenın bövle betımlenmesi ona "inanılması** >a da teslim olunması biçıminde algılanmamalı. Tıpkı neoklasik ekonomi kuramının serbest pıyasayı "inanç" düzlemıne çıkaran anlayışına benzer bir tutumla. "küreselleşmeye teslim ol" yaklaşımı da. bilım dışı savılmalıdır. lnanç. bılımm değil dının alanıdır. Yjpılması gereken küreselleşme\i doğru algılamak, eleştirel bir süzgeçten geçirebilmek \e çok daha önemli olarak. toplumsal "çıkanıT bu veni düzlemde "düşünce özgürlüğü" Rönesans ve refornı ile başlavan "a\dınlanma" sürecinin sonucu olarak. hep \ardı. süreklılık kazanmış bulunmaktavdı. Hemen her konu daha geçen vüzyılda "dokunulmaz" olmaktan çıkarılmıştı. Özellikle A\rupa'da. kısa süren 1930'lann \e savaş sonrasının faşıst yönetım dönemleri bir >ana bırakılırsa. Kari Marx \e Friedrieh Engels'in kulandığı "evtişimser (dıyalektik) vöntem \ddabu ikilinin \e izleyicilerinin yazdıklan. hiçbirzaman "yasak" sayılmadı: ko\ uştuıma konusu yapılmadı. Ancak "ana düşünce akimlarT \ e "ders kitaplanna" giren bılgiler içinde \a çok sınırlı bir ölçüde >er aldı yada hıç \eralmadi. Danvin'ın evrımci \aklaşımı ıse aşırı bagnaz kılıse okullan dışında yaygın biçimde benımsenmış. yerleşmiştı. Sovyetler \e bunlarla tüm toplumsal ilişkilerde. sürekli de\rim >apmadıkça >aıiığını sürdüremez. lreriminsürekli yenilenmesi. tüm toplumsal koşullann kesintisiz bozulması, sürekli belirsizlik ve tcdirginlik. burjuvazi çağım öncekilerden ajınn.. Ürettikleri için sürekli bü> üven pazar bulma gereğl burjuva/ivi bütün dünvava yayar. O (burjuvazi) lier verde \ma kurmalı. her >ere yerleşmeli ve her ver ik ilişkilor kurmalıdır. Burjuvazi. üretim araçlannın hı/la gelişimiyle. iletişim araçlannın varattığı olağanüstü kolavlıklarla en barbar olanlar da dahil tüm uluslan uvgarlığa katar. Ürettiklerinin düşük fıvatı ağır toplar gibi tüm Çin Sedlerini \ ıkar. vabancılardan en çok nefret eden barbarlann da teslim olmasını sağlar. Bütün uluslan yokolma sancılanvla kapitalist üretim biçimini nasıl çoğaltılabıleceğının yollarını bulmaktır İkincı örnek bir bakıma daha da ilginç. Lenin'ın "Empervalizm. Kapitalizmin En İleri Aşaması" \ e "Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi" adlı \apıtİarı. üzennde çok durulan ıki yeni konuda. kapitalizmin e\releri ve gelişme sürecine sonradan giren.ya da sanavıleşmede geç kalanların gelişmiş ekonomilere "yetişme", onlan "vakalama"'çaba!arının açıklanmasinda "birincil başvuru kavnaklan" olarak öğrencilere önenliyor. E\iışimsel yöntemın açıklayıcılığı. konu bilim ve teknoloji olunca ayn bir önem kazanıyor. Çünkü bilginın üretim etkenı sayılması "sınıfsal" çözümlemelere yeni yorumlar gerekiırivor. Emek-sermaşe çelişkisinın dayanağı olan "emek-değer" kuramını. kapitalizmin yeni niteliksel evrimi içinde Hükümet gelir ve harcamaları I Italya ispanya Portekiz ingiltere Brezilya TÜRKİYE Gelir 1980 31.2 24.4 26.8 35.2 23.2 22.3 Kaynak: Dünya Bankası. Report, 1995. s. 780 vv 1993 41.8 31.4 34.3 36.2 26.6 18.7 ^ — Harcama 1980 41.0 27.0 34.1 38.2 20.9 26.3 1993 53.4 35.1 42.3 43.4 25.6 25.9 World Development OECD ülkeleri yıllık enflasyon oranı ABD Japonya italya İspanya Meksika TÜRKİYE OECD ort. 1981 10.3 4.9 19.3 14.5 28.2 36.6 11.6 1985 3.5 2.0 8.6 8.8 65.3 45.0 7.0 1990 5.4 3.1 6.1 6.8 26.7 60.3 6.8 Kaynak: OECD Hıstorical Statistics 1960-1994, 1993 3.0 1.3 4.2 4.6 9.7 66.1 4.2 s. 91 açıklamak zorunlulueu doğuyor. Geleneksel emek-değer kuramının yerıni, beyin gücüne dayalı. ya da \ük>ek niteliklı emeğın konumunun açıklanması alıyor. Bu konuda \ine MarVtan biralıntı \erinde olacaktır. "Büyükölçekli sanayi geliştikçereelservet yaraümı. emek zamanı ve miktanna daha az ve kullanılan araçlann gücüne daha çok nağımlı duruma gelir. Bu araçlar ve etkinlikkri. üretilmekri için gereken emek zamanına değil. bilim düzeyi ve teknolojik gelişmeye. yani bilimin üretim yöntemine uvgulanmasına bağhdır. Bövlece insan emeği ik üretim vöntemi arasındaki ilişki zayıflamakta. insan. üretim sürecine gözlemci ve düzenlevici olarak katılmakta bir anlamda üretimin ana unsuru olmak verine dışında kalmaktadır. Bu dönüşümde üretim ve servetin ana davanağı artik insan emeği ve emek zamanı değiL insanın evrensel üretkenliği. vani bilgi ve toplumsal vartığı nedeniyle doğasuıda bulunan ustalık va da kısaca toplumsal bireyin gelişimidir. İnsan emeği servetin ana kaynağı olmaktan çıkar çıkmaz. emek zamanı. servet ölçüsü ve değişim değeri de kullanım ölçüsü olmaktan zonınlu olarak çıkacaktır. Böv lece değişim değerine davanan üretim biçimi çöker_" (Grundrısse. Penguın. s. 704) Eytışimsel yöntemle üzennde çalışılması gereken temel konu. bu öngörüyü günümüzün kapitalızminın niteliksel çöküş ve dınlişinin açıklanmasındadeğerlendirmektır. Kapitalizm - kurumlaşma mı? Düşüncenın "oluşmasında" ortaya çıkan gelışmeler \e eski-yeni bağlamında gelıştinlen yorumlamalar. kurumlaşma \e evnm kuramlarının tekno-ekonomık sürecı açıklamak üzere kullanılmasına yo! açıyoT. Kurumlaşma. kapitalizmin çocuğudur ve de sonraki gelişmelerin besley icisidır. Örneğin "tüzel kişilik" kavramı böyledir; ortaklıklar. fizik olarak kişiye bağlı olmayan bir kalıcılığı sağlıyor ve bu olgu kapitalizmi kurumlaştınyor. Piyasa işleyişı. \argı ve eğitim düzenlerı. ünıversıteler, kamu bürokrasisi ve özel bilgi bınktırme ve üretme yerleri ve çok daha önemli olarak "bunlann demokratik ya da baskıcı işleyişi"_ "toplumsal aklın" birıkiminı ve gelışmesıni sağlayan araçlardır. Geçen yüzyılda Ma\ \Veber ve Thorstein Veblen'ın öncülük ettiği kurumsalcı düşünce akımı. yeni bir bıçımde günümüze taşınıyor. So\\etler'in dağılma^ı ve kapitalizmin evrimı. "kurumlaşma" farkhlıklarına bağlı olarak açıklanmak isteniyor. Evriıncilik ıse Charles Danvin'ın ünlü doğadaki değişim söreç.lerinı açıklayan yaklaşımının. özellikle de "En uvgun olan >a da en iyi uv um sağlavan kalır" kuralının bu kez ekonomıye uygulanması bıçımınde görülüvor. Ortaklıkların. işletmelerin ve genel olarak ülke ekonomilerinin gelişimi. büyümesı; ekonomik çöküşler ve buna bağlı olarak eskı uygarlıklann >ok oluş süreçlen bu kuram çerçe\esınde açıklanmak isteniyor. L'yum sağlamanın kültürel. toplumsal. kurumsal bo\utlarının da sabit sermaye vatırımlan ve teknoloji ve buna bağlı üretim gıbı. göz önünde tutulması gerektiği \urgulamyor. Özetle. gelınen noktada. "düşüncenin dağınıklığı" dıvebıleceğimiz bir geçış dönemı vaşanıyor. Eski kuramlar. özellikle de tekçı vaklaşımlar terk ediliyor: çoklu filizlenmeler doğuvor; neoklasik. Vlarksçı. kurumsalcı \e evrimci düşünce akımlan. "bugünlerin hızlı teknolojik ve siyasal değişimini' açıklama aracı olarak venilenmek isteniyor. Bunlardan "bütüncül" bir kuramsal yapı henüz doğmuş değil. Yaratıcılık çabalannın 1990 sonrasmm olağanüstü özgürlük ortamında. düşünce alanında çok olumlu gelışmelere yol açmasına ve büyük sonuçlar vermesıne ke^in gözü) le bakılabılır. Bilimin ışığı... Bütüncül bir kurama henüz dönüşmemiş olmakla birlikte "geçmişi inceleverek geleceğe sağlam gidiş" çabalannın ortak bırözellıği \ar: Bu çabalar hiçbir biçimde "eski düşünce kahplanna dönelim" v a da ortaçağ karanhğı yöntemlerinı benimse>elım gibi bir olumsuzluğa, karanlığa \a da kimilerınin sandığı gibi "fizik ötesi'ne vönelmiyor. Kesınlikle "eskiye dua edilmesT özelliği taşımıvor: bilımsellikten uzaklaşan bir karanlık özlemi çekılmıyor. Geçmişin düşünce ve deneylerinden geleceğin daha yaratıcı yapısı için jararlanmayı amaçlıyor. Özgür düşünmenin ve yaratıcılığın gerçek güzellıği de bu değil mi? Yarın: "Küresel ile ulusal" birleşir mi? ÇALIŞAJNLARIN SORLNLARI /SORLLARI YILMAZ ŞIPAL Kıdem tazminatının üst sının (tavan). 1475 savılı Iş Yasası ile 854 sa\ıh Deniz Iş Yasası kapsamında çalı- şanlan yakından ilgilendirmektedır. "1997 yılı ılk altı ay için belırlenen kıdem tazminatı tavanı tutan ne ıdı ne oldu \e nasıl hesaplanıyor'1 " sorusunun yanıtı. tş Yasa- sı'nın 14.,DenızlşYasası'nın20. maddesindevenlmiş- tır. "Toplusözleşmelerle ve hizmet akıtleriyle belırle- nen kıdem tazmmatının yıllık miktan. Devlet memur- lan Kanunu'na tabi en vüksek devlet memuruna 5434 sayılı T C. Emekli Sandıgı Kanunu hükümlenne göre bir hizmet yılı ıçın ödenecek emekhlık ikramıyesinı geçe- mez" denılerek. kıdem tazminatının üst sının (tavan) çı- zilmiştir. "En yüksek devlet memuru kımdir ve kendısıne her hizmet yılı ıçın ne kadar emekhlık ıkramiyesı ödenmek- tedir?" sorusunun yanıtı da kıdem tazminatı ta\ anı n ı da belirleyecektir. 657 Sayılı Dev let Memurlan Yasası kapsamında gö- rev v apan en yüksek dev let memuru " Başbakanhk M üs- teşan'dır. Dev let memurlannın emekli aylıklan ve ikramiyele- Kıdem tazminatı tavanı (1997) n: genel ajlık. ek gösterge av lığı kıdem av lığı. taban av - lığı. özel tazmınat ve makam tazminatı adı altında altı ayn ödeme toplamından oluşmaktadır. Ancak. bu öde- melerden altısı da emekli aylıklarına vansımaktadır. Emekli ikramiyeleri ise makam tazminatı dışında ka- lan beş ayn ödeme toplamından oluşmaktadır. Başbakanhk Müsteşarf nın genel aylık göstergesı 1.500 \e ek göstergesı de 1W yılı için 8 bindir. 26 Ara- lık 1996 günlü Resmı Gazete'nın 'mükerrer' sayısında >ayımlanan 1997 Mali Yılı Bütçe Yasası ile 1 Ocak-30 Hazıran 1997 ıçın genel aylık katsayısı 2 bın 550'den 3 bın 315'e. taban aylık katsavısı ise 15 bin 7 00'den 20 bın 450'ye vükseltılnııştır. Bu katsayı ve göstergelere göre 1 Ocak-30 Hazıran 1997 ıçın kıdem tazminatı ta- vanı 7 T mılyon 219 bın 3^5 lıradır. Aynntılı hesabı: Genel avlık ıkramıvesı. 4 milvon 9^2 bın 500 lıra < 1.500 genel gösterge X 3.315 genel katsav, ı= 4.972.5Ü0 TLı. ek gösterge ıkramiyesı 26 milyon 520 bin lira (8 bın ek gösterge X 3.315 katsavı= 26.520.000 TL). ta- ban avlık ikraınıvesı 20 mılyon 450 bin lıra (1.000 ta- ban avlık göstergesi \ 20.450 taban aylık katsayısı= 20.450.000 TL) kıdem aylık ıkramiyesı. 1 mılyon 657 bın 500 lıra (500 kıdem aylık göstergesi X 3.315 genel katsayı= 1.657.500 TL). özel tazminat ıkramiyesı 23 milyon 619 bin 3 7 5 lira (9.500 özel tazmınat gösterge- si X 3.315 eenel katsayı X %75 1996 yılı tazmınat ora- nı=23.619?375TL). Başbakanhk Müsteşan'nın 1 Temmuz-31 Aralık 1996 ile 1 Ocak-30 Haziran 1997 dönemleri ıçın bir hizmet yılı karşılığı emeklılik ıkramiyesı ve kıdem taz- minatı tavanı: Dönem Genel Katsayı Taban Katsayı Ozel Tazminat Oranı Genel Aylık Ikramıyesi Ek Gösterge ıkramiyesı Kıdem Aylık ikramiyesi Taban Aylık Ikramiyesi Özel Tazminat Ikramiyesi Toplam Temmuz 1996 2.550 15.700 %50 3.825.000 20.400.000 1.275.000 15.700.000 12.112.500 53.312.500 Ocak 1997 3.315 20.450 %75 4.972.500 26.520.000 1.657.500 20.450.000 23.619.375 77.219.375 ANKARA NOTLARI MLSTAFA EKMEKÇİ hflüslüm Gündüz'ün \ Demirel'e Mektubu! \ Aczmendi Tarikatı Şeyhi Müslüm Gündüz. Sıvas o-[ laylarından kısa bir süre önce. 20 Nısan 1993 Salı günü." o zaman başbakan olan Süleyman Demirel'e bir mek-; tup gönderir. Mektupta şöyle der: ; "Başbakanhk Yüksek Katına/Ankara '• 1920 tanhinden başlayarak bır-iki seneye kadar pasif, ve ondan sonra da alenı birşekilde şenat-ı Muhamrnediy-; eye devlet ağzıyla yapılan küfür ve hakaretler artık sabnmızı taşırmak noktasına gelmıştır. Bu hal dünyanın'- hiçbir devletinde ve tarihin hıçbır devnnde görülmüş şey'. değildir. Görülmüş müdür kı, bir mıllet bütün bir dünya; tarafından ışgal edilsın, esarete alınmak istensın, zıncire; vurulsun, fakat o mıllet örfünü. an'aneslnı. dınini, na-' musunu ve vatanını bir şahlanışla kurtarsın, idaresinı k-', endisinden zannettiğı ınsanlara versın de, bu sefer o /-; dareciler, hiçbir duşmanın yapamayacağı her türlü- hakaretı kendı mazlum milletıne çevırsın? l Evet, devletin küfrettıği şeriat kanunları; Müslümanın'. namazı demektir, şeriat hac demektır, şeriat zekat de-' mektlr, şeriat oruç demektır. Şenat Beytullah, peygam-; ber ve Allah demektır. Şeriat Kur'an-ı izimüşşan demek- '• tir. Işte devlet, şenata kufretmekle bütün bunlara küfret-'. mektedir. Acaba, devlet bu büyük küfürbazlığa ne za-, mana kadar müsaade edecektir? Acaba bu devlet, mil-' letim dediğı insanlann en mukaddes varlıklanna hakaret' etmekten ne zaman vazgeçecektir? ', Nerede bir imansız, Allah'ın gazabına uğrasa, ne za-; man bir 23 Nısan, bir 19 Mayıs veya bilmem hangi gün> olsa, devletin bütün ağızlan en sunturlu küfürlerie AI-", lah'ın nizamına ve Müslümanın dinine, namusuna karşı[ hücuma geçerier. | Devlet, bu laiklik hastalığtna tutulan dinsiz imansız\ sürülerin sokakları doldurup Müslümanların herşeyi de-\ mek olan şeriata küfrettirmeyı önleyemezse. btzlere de' nefsi mudafaa hakkı doğmaz mı? i Bizlerasayışı bozmak taraflısı değılız. Bızlerbu toprak-! larda kan dökülmesini ıstemiyoruz. Fakat bızden* oiduğunu bir türiü ıspat edemeyen bu devlet de, butün • dünya da bilir ki; Allah göstermesin, Kur'an ugrunda fi-\ ıli bir mücadeleye îcbar edıhrsek. kâfırlenn dünyaları] baslanna zindan olur, pıs canlannı cehenneme gitmek-) ten kurtaramazlar. '. Biz hükümetin başı olan sizlerden bu küfürbazlığa bir", son verdirmenizi ve her vesile ile inançlanmıza hakaretler] yağdınlmamasını, bilhassa bunu vergılerımizce öeste-j nen devletin selahiyetli ağızlarıyla yapılmasının onlen-, mesîni talep ediyoruz. Yetmış senelik TC ıdaresinın bir't tek defa olsun bu milletın hükumeti olduğunu ispat* etmesini sizlerden görmek ıstiyoruz. j Son sözümüz 'Hasbünallahi ve minel vekil'cfa (Bura-ı da 'Bundan sonra yapacağımızı ancak Allah bılır 'demekJ istiyor. M.E.) j Aczmendi Mensuplan Namına/H. Müslüm Gündüz." \ Müslüm Gündüz, bu mektubu gönderdiği zaman Sü-! leyman Bey başbakandı. Hacı TO ölelı birkaç gün ol-' muştu. Müslüm Gündüz. mektubunun bir örneğını APS- ile Aziz Nesin'e de yollamış. Azız Nesın. o zaman gün-< lük çıkan Aydmhfc'taki köşesinde. bunu 11 Haziran 1993! günü yayımlamış. O günlerın dağdağası içinde, mektubu' görmemiş, okumamıştım. Azız Nesın. "Aydınlık"ta çıkan! yazılannı "Bir Avuç Aydınlık"ta toplamış. bu yazısını dal almış. ' Araştırmacı yazar dostum Mustafa Coşturoğlu, bu; yazıda geçen "Müslüm Gündüz'ün Mektubu"nu deger-j lendirmemi salık verdı. Ben de mektubu, Adam Yayın- lan'nda çıkan "Bir Tutam Aydınlık"tar\ aldım. Azız Nesin, mektubu yayımladıktan sonra, şoyle dıyor: j "Bu mektuba karşı hiçbir tepkinin göstenlmemiş ol-\ ması, devleti gericı ve bağnazlann kanser gibi sarmış' olduğu yolunda kuşkunun çok ötesındekı düşüncemil pekiştırmektedır. Özellikle Cumhurbaşkanı Süleyman. Demirel (bir ay sonra artık başbakan değildir. Hacı TO' nün yerine, gönlünde yatan Çankaya'ya çıkıp oturmuştur. M.E.) Ismet Paşa gıbi, devlet kavramına değer veren,; devleti kutsal sayan bir kışı izlenımi venyor konuşmalany- _• /a. Nasıl oluyor da devletin aşağılanmasına ve tehdldıne bu ölçüde izın venyor? Bunu anlamak gerçekten zordur. 'Laiklik hastalığına tutulmuş dinsiz. imansız sürüler!..' Yeniryutulur bir aşağılama değil bu. Devlet önce kendı- ni konjmalıdır Kendinı bile koruyamayan devlet beni nasıl koruyabilir? Devletin beni koruması da, ilerde yaz- mayı tasarladığım bir güimece öyküsünden başka b/r, şey değil." ! Devletin Aziz Nesın'ı de. Sıvas'ta cayır cayır yanan 37; canlıyı da kurtaramadığı. 2 Temmuz 1993'te çıktı ortaya.- Çankaya'ya yerleşen Süleyman Bey, kurtarmak için ne. yaptı? Ne dedı: - Askerle halkı karşı karşıya getirmeyın, sözünü söy- - leyıp söylemediğı yolunda bir açıklaması bıle olmadı- sanıyorum! Doğan Güreş de. o da sus pus oturdular.. yanlış mı? Yarına. bir Asım Bezirci mı kalacak. bir polı- tikacı Süleyman Bey mi? 1950'de başlayan gerici kıpır-- danmalar, 1960'tan sonra. AP döneminde yüreklendi.- Türkiye camı avlusunda takke giyen ilk başbakanı da! gördü. ; 148, o sonradan çıkan boynuzdur! Sız kulağa bakın ku-- lağa. Bir Fadime Şahinçıktı da foyalar dökuluverdi or-! talığa bir bir. 148. ne dedı RP'ye girenlere: - RP'ye gırenler, bununyarannı mezardan (gomütten) sonra görecekler! Çocuk kandırmanın böylesi görülme- dı. Tarikatlar sorulanna da yanıt vermiyor. nıye versin ki., ne diyecek kı? Siz. sevgilı okurlar, yarından sonra başlay- acak oruç ayında, nasıl din sömurüsü yapıldığını gözden^ kaçırmamayaçalışın! Politikacıların ıftarsofralan, bunların. başında gelir! ; B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\ SOLDANSAĞA: 1/ Sövlenmesı ka- ba. çırkinyada sa- kmcalı görülen nesnelerın ve kav- ramların başka 3 sözcüklerle daha uygun bıçımde an- latılması.2/lskam- bilde bır kâğıt... Altı mukavva ile beslenmış. üstü sırmalı i^leme. 3/ Süs bıtkısı olarak 8 yetiştirilen küçük g bırağaç... Bırnota. 4/ Aşık. tutkun. vurgun... Büyük kent serserisı. 5/ Kokulu tohumu hamur ış- lerinde ve rakıcıhkta kulla- nılan bıtkı. 6/Bırgıdamad desı... Yapısına gırdığı söz- cüğe "ikı. çıft" anlamı ka- tan yabanca önek... Tabut. II Resmi defterdeki kayıt- lar. 8/ '"- - - mevsimıdır 7 hemdem-ı sabâ olalım" 8 (Şey+ıı)... Yabancı. 9/Gü- g zel ötüşlü küçük bir ku^... Damsja. mühür. \ UK.A.RIDAN AŞAĞI\A: 1/Hayvanlann vücudunu örten deri. kıl. tüv. pul gibi doku- lann tümü. 2/Sakağıdadenılen ölümcül hayvan hastalığı... Cennette bulunduğuna ınanılan kökü yukarıda. dalları aşa- ğıda ağaç. 3/ Kendısını olduğundan büyük gösterip böbür- lenme... Tıbet sığırı. 4/Çok in \ekaba şey. 5/Tavır, davra- nış... V'erdi'nın ünlü bıroperası. 6/>'azılışlan aynı. anlam- ları farklı sözcüklen bır arada kullanma sanatı... Küçük suj kanalı. II Konut... Tüylü hayvan derisi. 8/ Bir ilimız... Ha- yat arkadaşı. 9/ Pokerde a\ nt renkten beş kâğıda v enlen ad..« Su akan musluksuz boru.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear